22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER AB Komisyonu Başkanı, türban ve laiklik konusunda Erdoğan’ı memnun edecek açıklamalar yaptı Barroso AKP’ye destek verdi ? Barroso Ankara temaslarında AKP hakkında açılan kapatma davasıyla ilgili olarak bir yandan yorum yapamayacağını söylerken, diğer yandan da Anayasa Mahkemesi’ne telkinlerde bulundu. Barroso, türban konusunda da her kadının kendi özgür seçimini yapabilmesinin esas olduğunu söyleyerek türban için anayasa değiştiren AKP’ye destek verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Ankara temasları sırasında gerek kapatma davası, gerekse de türban konusunda AKP ile benzer görüşleri dile getirdi. Kapatma davasında AKP’ye destek verirken, türban konusunda da kadınların kendi kararlarını vereceklerine dikkat çekti. Barrosu’nun bu söylemi başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP yöneticilerinin açıklamaları ile örtüşüyor. Barroso Ankara temaslarında AKP hakkında açılan kapatma davasıyla ilgili olarak bir yandan yorum yapamayacağını söylerken, diğer yandan da Anayasa Mahkemesi’ne telkinlerde bulundu. Barroso, “Ümit ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin kararı hukukun üstünlüğü ilkesiyle uygun olacaktır, Avrupa standartlarıyla ilgili olacaktır ve AİHM’de Venedik komisyonunun kararları, prensipleri çerçevesinde olacaktır” dedi. AKP iktidarı da kapatma davasının açılmasının ardından benzer görüşleri ileri sürmüştü. AKP’li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Barroso’nun işaret ettiği Venedik kriterlerini anayasanın odak tanımına yazabileceklerini söylemişti. AKP’nin parti kapatmayı zorlaştıran paket hazırlıklarında Venedik komisyonu kararları da gündeme gelmiş, anayasada bu yönde değişiklik yapılabileceğine işaret edilmişti. Barroso, türban ve laiklik konusunda da AKP’yi memnun edecek açıklamalar yaptı. “Demokratik laiklik” için kamu kurumlarıyla din arasında bir ayrım olması gerektiğini ifade eden Barroso, “Ama demokratik laiklikten bahsettiğimiz zaman bir din yokmuş gibi de davranamayız” diye ekledi. Barroso, herkesin bireysel haklarının saygıyla karşılanması gerektiğini belirtirken, bu olduğunda iyi niyet çerçevesinde bir “ödün alanı” yaratılmış olacağını söyledi. Barroso, türban konusunda her kadının inancı, görüşü ne olursa olsun, kendi özgür seçimini yapabilmesinin esas olduğunu da belirtti. AB Komisyonu Başkanı Barroso, bu sözlerle türban için anayasa değiştiren iktidara destek verdi. Başbakan Erdoğan son olarak partisinin Ankara İl Gençlik Kolları Kongresi’nde zaman zaman bazı kişilerin, “Ben başörtülü gençlerle yan yana bulunmak istemiyorum” dediğini savunarak şunları söylemişti: “Çok çirkin bir şey. Bu insanlık suçudur, özgürlüklere saygısızlıktır. Ama tam tersi bir cevabı başörtülü genç kız, ‘Hayır, ben mini etekli de olsa, daha farklı da olsa aynı çatı altında bulunmayı özgürlüklerin gereği olarak görüyorum’ diyor.” Kendilerinin yalnızca özgürlüklerin savunucusu olduklarını ileri süren Erdoğan, “Kimsenin özgürlük sınırına tecavüz etmeye niyetimiz yok. Kimsenin de bizim özgürlük sınırımıza tecavüz etmesine tahammülümüz yok” diye konuşmuştu. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sömürge Valisi Büyük Millet Meclisi’nde Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Portekizli Jose Manuel Barroso’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, milletin oylarıyla seçilmiş ya da son günlerde bir kez daha modalaşan deyimle “milli irade” temsilcileri karşısında yaptığı konuşmayı TV kanallarında izlerken, işgal altındaki İstanbul’da işgal kuvvetleri komutanlarından birinin Meclisi Mebusan’da yaptığı bir konuşmayı izliyormuşum duygusuna kapıldım. Barroso’nun devlet büyüklerimizce karşılanma törenlerinde de böyle bir hava vardı. Ülkeye sanki Avrupa Birliği’nin üst düzeyde de olsa eninde sonunda bir memuru değil de, bir büyük kurtarıcı gelmişti. (Bu büyük kurtarıcının ziyareti öncesinde Meclis’te parti başkanlarının odalarının yabancı polis tarafından aranması ise akıl almayacak bir skandal ve rezalettir. Yakında, diyelim ki bir kabile başkanının ziyareti sırasında, bu gibi aramaların Cumhurbaşkanlığı makamında yapılacak olmasına da şaşırmamak gerekir.) AB komiserinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söylediği sözleri ya da gazetecilere yanıtlarında söylediklerini burada tartışmaya gerek görmem. Bunlar arasında doğrular da yanlışlar da var. Söz gelimi, hiç kimse düşüncelerinden ötürü yargılanamaz, yargılanamamalıdır. Bu nedenle Türk Ceza Yasası’nda 301 gibi bir maddenin yeri olamaz, olmamalıdır. Fakat Bay Barroso’nun “türban” ve “laiklik” konusunda söylediklerine ne demeli!.. Başlarını örtüp örtmemek kadınların kişisel kararı imiş. Laiklik dini görmezden gelme demek değilmiş. Bu konularda böyle sözler edebilen kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi süreçlerden geçerek kurulabildiği ve bu günkü tartışmalar konusunda ya yeterli bilgiye sahip olmayıp kulaktan dolma konuştuğu, ya da düpedüz yalan söylediği yeterince açıktır. ??? Gençliğinde Maocu fikirlere sahip olduğu söylenen, tam adıyla Jose Manuel Durao Barroso, daha sonra ılımlı sol kimlikle Portekiz’de başbakanlığa kadar yükselmiş. Bugün ortanın sağında bir siyasetçi olarak tanımlanıyor. Nitekim AB Komisyonu Başkanlığı seçimlerinde sosyalistlerden ve yeşillerden oy alamadığı, seçimi sağcı delegelerin oylarıyla kazandığı biliniyor. Söylediklerini tartışmaya gerek görmem dedim ama, iki cümlesinin daha altını çizmek isterim: “Yapılan reformlar Türkiye’ye sermayeyi çekiyor. İş imkânları ilişkilerin ilerlemesi ile artıyor.” Öyle sanıyorum ki konunun özü de bir laf kalabalığı arasında gizlenmiş olan bu iki cümlededir. Dünkü “aşırı solcu” Barroso bugün Türkiye Büyük Meclisi’nde, sözcüklerini ne kadar özenle seçiyormuş gibi görünürse görünsün, günümüz Türkiyesi’ndeki benzerleri gibi, Türkiye’nin çıkarları adına değil, uluslarüstü sermayenin, daha açık deyimiyle emperyalizmin çıkarları adına konuşuyor. Bu sermayenin Türkiye’ye gelmesinin ise iş imkânlarını arttırdığı filan yok. Bugünkü siyasal iktidar döneminde işsizlik oranının azalmayıp artması bunun yeterli kanıtıdır. Bay Barroso’nun kurtarıcı gibi karşılanıp konuşturulmasına gelince.. nedeni çok açıktır. Bu neden, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendini savunma refleksi karşısında uluslarüstü sermayenin kısa süre önce Joost Lagendijk, Ollie Rehn gibi memurları tarafından da dile getirilmiş olan korkusu ve Türkiye’deki taşeronlarını koruyup kollama çabasıdır… ??? AB Komisyonu Başkanı’nın Meclis’teki konuşmasını TV’den izleyip konuşma metnini internet gazetelerinde okuduğum günün gecesinde, değerli sanat adamı Nebil Özgentürk’ün daveti ile, genel yönetmenliğini onun yaptığı “Türkiye’nin Hatıra Defteri” belgesellerinin Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ilişkin bölümünün özel gösteriminde bulunma şansına sahip olanlar arasında idim. Tomris Giritlioğlu ekibinin çektiği filmi, yönetmen Ümmü Burhan’ı, senarist Nilgün Öneş’i, Deniz’i canlandıran genç oyuncu Barış’ı alkışlamak gerekir. Özellikle de Deniz Gezmiş’in idam sehpasına giderken söylediği son sözler sansürsüz verildiği için… Nihat Behram’ın destansı “Darağacında Üç Fidan”ı yıllar önce ilk basımlarını yaptığında bu sözler nedeniyle yasaklanmış, yazar uzun yıllar süren hukuk mücadelesi sonunda, ödün vermeksizin, Deniz’in son sözleri ve “Darağacında Üç Fidan” üzerindeki yasağın kaldırılmasını başarmıştı… Şimdi, “Aşkolsun Çocuk” adlı filmle, kısa süre önce ATV’nin “Hatırla Sevgili” dizisinde Deniz’e (ve “Üç Fidan”ın hukuk alanındaki başarısına) karşı yapılan haksızlıktan dönülmüş, Deniz’e gerçek kimliği iade edilmiş oluyor… ??? “Aşkolsun Çocuk”u izlerken içimden geçen ve filmin bitiminde konuşma sırası bana geldiğinde dile getirdiğim soru şuydu: Deniz o günkü kimliğiyle bu gün aramızda olsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşturulan “sömürge vali”leri hakkında ne düşünürdü? Kendi soruma yanıtım ise kelime kelime olmasa bile içerik olarak şöyleydi: Kuşkusuz yine, sehpaya giderken haykırdığı son sözlerine bağlılıkla “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” sloganının gereğini yapar, “sömürge vali”lerine ve içerdeki adamlarına karşı bağımsızlık bayrağını taşıyanların en ön sırasında yerini alırdı. İSTANBUL TEMASLARI Barroso ve beraberindekiler İstanbul’daki temaslarına Balat’taki Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret ederek başladı. Barroso, Fener Rum Patriği Bartholomeos ile basına kapalı olarak yaklaşık 50 dakika süren bir görüşme yaptı. Barroso ve beraberindekiler daha sonra Süleymaniye’deki İstanbul Müftülüğü’ne gelerek Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez ve İstanbul Müftü Vekili Mehmet Aşık ile yarım saat görüştü. (Fotoğraf:AA) ‘Taviz verilmesi gerekiyor’ Barroso, Türkiye’nin müzakerelerin açılmasıyla AB Komisyonu’nun bazı alanlardaki yetkisini kabul ettiğini belirterek ‘Bunu Türk halkının bilmesinde yarar var’ dedi İstanbul Haber Servisi Ankara’daki temaslarını tamamlayarak İstanbul’a gelen AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB sürecinde Türkiye’nin taviz vermesi gerektiği yönünde mesaj verdi. Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB Komisyonu Başkanı Barroso ve komisyonun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile beraberindeki heyete İstanbul Ortaköy Feriye Lokantası’nda yemek verdi. Yemekte konuşan Barroso, Türkiye ile AB’nin müzakereleri açma kararı almasıyla AB Komisyonu’nun “bazı alanlardaki yetkisini kabul ettiğine” dikkat çekerek, “Tabii ki yetkililer bunu biliyorlar. Ama genelde Türk halkının da bilmesinde yarar var. Biz bu süreci başarılı kılmak isterken her istediğimizi elde edemeyiz. Zaman zaman taviz vermemiz gerekir. Taviz vermek bir zaaf işareti değildir. Tam tersine bu Avrupa’nın uzlaşı ruhudur” dedi. masın AB ile Türkiye’nin ortak geleceği ve kaderi paylaştığını belirtti. Vakıflar Yasası ve 301. maddenin değiştirilmesine yönelik girişimlerden memnuniyet duyduklarını anlatan Barroso, “türban ve laiklik tartışmalarının” da “Türk demokrasisinin baş etmesi” gereken konular olduğunu söyledi. Barroso, “Demokrasi aynı zamanda bir hoşgörü, diyalog kültürü ve bir uzlaşı ruhudur. Özellikle farklı siyasi güçler arasında, ister parlamentoda, ister toplumda köprülerin kurulması, platformlarını oluşturulması gerekir. Demokrasi denen şey budur. AB, bir demokrasiye dayanmakta ve bu da bir mutabakatı getirmekte” dedi. Sosyal güvenlik tasarısını savundu Çalışanlar ve emeklilerin hak gasbı dolayısıyla karşı çıktıkları ve TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen sosyal güvenlik reformu tasarısına da sahip çıkan Barroso, tasarıyla kayıt dışı ekonominin azaltılacağını ileri sürdü. Daha sonra Bilgi Üniversitesi’nde konuşan Barroso, küreselleşmeyi anlattı. Dinleyicilerin sorularını da yanıtlayan Barroso, üyelik olsun ya da ol Y UNAN BASINININ YORUMU ‘Barroso AKP’nin İslamcı olduğunu itiraf etti’ larının bu “stratejik” bakışın özünü yansıttığını beATİNA Yunan basını, lirten gazete, bu bakışın Avrupa Birliği (AB) Ko Türkiye’nin AB yolunda misyonu Başkanı Manu tam ortaklık yönünde ilerel Barroso’nun açıklama lemesi için değil, özel ilişlarını, AKP’nin İslamcı bir kiye dair hedefi içerdiğini parti olduğunun itirafı ola kaydetti. rak yorumladı. Gazetenin yazısında daEleftherotipia gazetesin ha sonra şöyle denildi: de Aris Abatzis imzasıy “Buna rağmen Barroso la yayımlanan yazıda, büyük olasılıkla bilerek “Barroso, demokrasinin (çünkü aksi takdirde saf laiklikten daha önemli olduğu düşünülürdü) ve olduğunu açıklayarak as garip bir şekilde Türkilında iktidar partisinin ye’nin önemli bir iç sorulaikliğe karşı olduğunu nuna müdahale ediyor. itiraf ediyor veya bir şe Aynı Barroso, demokrakilde dile getiriyor” denil sinin laiklikten daha di. Gazete, ABD’nin Tür önemli olduğunu açıklakiye’ye bakışıyarak aslında nın, Türk siya ? Eleftherotipia iktidar partisetinin “yaşlı sinin laikliğe gazetesinde kurdu” Süleykarşı olduğuyayımlanan man Deminu itiraf edirel’in 1986 yı yazıda, “Barroso, yor veya bir şedemokrasinin kilde dile getilında verdiği bir laiklikten daha riyor. Yargıtay mülakattaki şu sözlerinden an önemli olduğunu Başsavcısı kılaşıldığını da sa süre sonra açıklayarak yazdı: “Batı ve aslında iktidar suçlamalarını ABD her döBarroso’nun nem Türki partisinin laikliğe açıklamalarıyye’de demok karşı olduğunu la da destekratik olmasa itiraf ediyor veya lerse şaşırmada, kendi pobir şekilde dile yın. Bilindiği litikaları doğüzere, Anayagetiriyor” rultusunda sa Mahkemedenildi. ilerleyecek ve si’nde hüküsorun çıkarmet partisi mayacak bir yönetim is aleyhine, laik devlete kartedi. ABD’nin Dışişleri şı faaliyetlerde bulunduBakanı George Schultz ğu suçlamasıyla açılan 1985 yılında yaptığı bir dava devam ediyor. konuşmada şunları söyOk yaydan çıktı; Batı, lemişti: Hedefimiz de ABD ve AB siyasi İslammokrasi. Ancak Türki dan yana tutum sergiliye’de demokrasiyi uygu yor. Şimdi cevaplanması lamaya koymayı başara gereken soru, Türkiye’de mayan bazı dostlarımız sürmekte olan siyasi kavar. Biz yine de onları rışıklık, seçimlerde İsterk edemeyiz.” lamcıların lehine mi yokBarroso’nun açıklama sa aleyhine mi olacak?” MURAT İLEM ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Irak topraklarından taciz ateşi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü üyesi bir grup Hakkâri’deki güvenlik güçlerine Irak topraklarından taciz ateşi açtı. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan duyuruda Hakkâri’nin Çukurca ilçesi TürkiyeIrak sınır hattında görevli sınır birliğine, Irak topraklarından bir grup terörist tarafından uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açıldığı bildirildi. Ateşe güvenlik güçlerinin “anında ve misliyle” karşılık verdiğinin belirtildiği duyuruda olayda herhangi bir kayıp olmadığı belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle