03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2008 SALI ???? CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 17 Stockholm B PB Y PB PB PB PB PB Y 11 14 13 13 16 14 15 13 8 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y 9 Y 8 Y 9 Y 7 B 10 B 8 B 9 Y 6 PB 19 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B Y Y Y Y Y Y Y 18 20 17 20 16 17 11 15 13 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz’in doğusu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kocaeli ve Sakarya çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı doğu bölgelerde 2 ila 4 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 7 5 11 15 11 14 14 7 10 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y B B Y B Y PB Y Y 16 16 18 16 15 15 19 16 14 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B Y Y Y Y Y Y A Y 12 18 15 26 21 23 16 23 17 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Habere göre, Köşk’te Kuveyt Emiri onuruna verilen yemekte; “dün AKP’nin kapatılması davasını kabul edip etmeyeceği merakla beklenen Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı Haşim Kılıç’la” Başbakan arasında “samimi bir sohbet” gerçekleşmişti. RTE’yi bilen bilir. Partisine ve kendisine olumsuz gözle bakanlarla değil samimi söyleşilerde bulunmak, yan yana gelmeyi bile yeğlemeyen, saldıran bir karaktere sahip. Eşi türbanlı Haşim Kılıç ise yıllardır “aşırı muhafazakâr” davranışlarıyla ünlenen bir yargıç! Şu satırlar yazıldığı sırada Yüksek Mahkemenin vereceği karar bilinmiyordu; ama, Başbakan’la Haşim Kılıç arasındaki “samimi sohbet” merak uyandırdı ve çeşitli olasılıkların gündeme gelmesine olanak sağladı. Saat 14.30’da Yüksek Mahkeme kararını açıkladı: Yüksek Mahkeme hukuksal sağduyu gereği kapatma davasını içeren iddianameyi kabul etti. ??? Bir başka haber “devleti temsil edenlerde” alışılmamış davranışlara örnek. Milliyet’teki habere göre, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile yaptığı görüşmede RTE yargıyı şikâyet eder bir tavır takındı. Kendisinin iddianamede “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı” olarak gösterildiğini söyledi. Haber doğru mu değil mi? ABD Büyükelçiliği basın sözcüsü haberi, “Konuyu Cheney gündem getirmedi” diye doğruladı. Bu davranışın anlamı nedir diye soranlara, kimileri, Türkiye’de ilk kez bir başbakanın yargıyı bir başka ülkeye, üstelik yabancı ülkenin bir numaralı sorumlularından birine şikâyet ettiği yanıtını veriyor. ??? Çankaya’daki AKP’li Arap liderlere duyduğu hayranlığın yeni bir örneğini sergiledi. Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ı havaalanında karşılayan 11’inci, bu sıcak ve samimi davranışını Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el Ahmet’ten de esirgemedi. Suudi kraldan aldığı hediyeleri hâlâ saklayan Çankaya’daki 11’incinin, hangi nedenlerle petrol zengini ve Araplara özgü cömert armağanlar verdiği bilinen Kuveyt Şeyhi’ni, protokol dışı bir davranışla Esenboğa Havaalanı’nda karşıladığı ve şeyhle otomobilde “samimi bir sohbet gerçekleştirdiği” merak konusu. Çankaya Köşkü yaptığı açıklamada “11’incinin Kuveyt’te sermaye fazlası yatırımları Türkiye’ye kaydırmak amacıyla Esenboğa Havaalanı’na kadar zahmet buyurduğunu” açıklıyor. 11’inci Paris’e gidecekmiş, vakit darlığı nedeniyle Köşk’e gelinceye dek otomobilde Kuveyt yatırımlarını Şeyh ile konuşmak olanağı (fırsatı) yaratmış. Oysa, oysa… Haberlere göre Köşk’teki resmi kabulden sonra resmi görüşmeler yapılıyor, yemek yeniyor. Kısacası 11’incinin otomobilde ülke yararlarını konuşma zahmetine katlanmasına gerek yok; Köşk’te bu konuyu konuşacak bol zaman var! Çankaya açıklaması 11’incinin Şeyh için havaalanına gitmesindeki gizemi aydınlatmıyor. Garip, acayip davranışlar ülkesi oldu Türkiye… Bu adamların elinde! ‘Kürtlerle temas’ çağrısı ABD’nin Irak Özel Temsilcisi David Satterfield, PKK ile mücadele kapsamında siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda önlemler alınması gerektiğini söyledi BAHADIR SELİM DİLEK GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ŞIRNAK’TA ÇATIŞMA: 3 ASKER ŞEHİT, 10 ASKER YARALI Yurt Haberler Servisi Şırnak’ın Bestler Dereler bölgesinde PKK’lilerle 5 gündür devam eden çatışmada 3 asker şehit oldu, 10 asker yaralandı. Şehit askerlerden birinin üsteğmen, diğer ikisinin astsubay olduğu öğrenildi. Şırnak’ın Bestler Dereler bölgesinde PKK’lilere yönelik operasyonlarda dün çatışma çıktı. Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı ‘Bordo Bereli’ askerlerin de olay yerine gönderildiği çatışmalarda, yakbulunduğunu öne süren Satterfield, “PKK tehdidi onlara da yönelik durumdadır” dedi. laşık 40 kişilik bir terörist grubuyla temas sağladı. Çıkan çatışmada ilk bilgilere göre, 1’i üsteğmen, 2’si astsubay olmak üzere 3 asker şehit oldu, 10 asker yaralandı. Yaralılar, Şırnak Askeri Hastanesi’ne getirilerek tedavi altına alındı. Kimlikleri açıklanmayan 2 şehidin cenazeleri helikopterle Şırnak 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’na getirildi. Bölgede sıcak temasın sürdüğü ve operasyon alanlarına yeni askerlerin sevk edildiği kaydedildi. deyiz. Kürt yönetiminin atmış olduğu adımları takdir ediyoruz ama daha fazla adım atmaları gerekiyor.Türkiye’nin bölgesel Kürt yönetimi ile temas kurması gerekiyor. Tabii, onların da PKK’nin terör örgütü olduğunu belirtmeleri ve bu konuda hiçbir kuşkuya mahal vermemeleri gerekiyor. Direkt temasların önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi. Satterfield kara harekâtının Türkiye’nin kendi inisiyatifiyle başlatıldığını ve yine kendi inisiyatifi ile sona erdirildiğini dile getirdi. ANKARA ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi David Satterfield, PKK’nin etkisizleştirilmesi için askeri önlemlerin yanı sıra ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal önlemler de alınması gerektiğini belirterek, “Bu önlemlerin nasıl uygulanacağına Türk hükümeti kendi karar verir” dedi. Satterfield, Türkiye’nin PKK’ye karşı bölgesel Kürt hükümeti ile işbirliği yapmasını istedi. Satterfield, Bağdat ve Ankara’da yaptığı temasların ardından dün aralarında Cumhuriyet’in de bulunduğu sadece üç basın kuruluşuna temasları konusunda bilgi verdi. Türkiye ve ABD’nin ortak hedefinin güvenli ve istikrarlı bir Irak’ın ortaya çıkması olduğunu belirten Satterfield, Ortadoğu’yu tehdit eden genel olgunun bölgede yayılmacı hedefi olan İran’ın yanı sıra Sünni İslami terör ve El Kaide olduğunu dile getirdi. Irak’ta Kürt olanlar ve olmayanların da tehdit altında ‘Ortak çalışma istiyoruz’ Ankara ve Bağdat’ta temaslarda bulunduğunu her iki başkentte de Türk mevkidaşı Murat Özçelik ile görüştüğünü anlatan Satterfield, Irak’a yönelik tehdidin ortadan kaldırılmasına ilişkin görüş alışverişinde bulunduklarını dile getirdi. Satterfield, Türkiye’nin Irak ile ilgili pek çok ortak ilgi alanı bulunduğunu belirtti ve “Irak hükümeti, Türk hü kümeti ve bölgesel Kürt yönetimi ile birlikte çalışmak istiyoruz” diye konuştu. ABD’nin PKK’yi terör örgütü olarak gördüğünü yineleyen Satterfield, kesin bir sonuç alınabilmesi için de kapsamlı bir çözüm olması ve militanların örgütten ayrılması için gerekli adımların atılması gerektiğini istedi. ‘Daha fazla adım atılmalı’ Satterfield, “Biz bu konuda sonuç alınabilmesi için gerek Irak hükümeti gerekse bölgesel Kürt hükümeti ile temas için YÖK GENEL KURULU Özcan’la hiç kimse çalışmıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Genel Kurulu’nun dünkü toplantısında, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ile Prof. Dr. Ali Ekrem Özkul, yürütme kurulunun yeni üyeleri olarak seçildi. Yüzbaşıoğlu ve Özkul görevi istemezken YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, bu iki üyenin istifa etmesi halinde yeniden seçim yapılacağını, kalan iki üyenin de istifa etmesi durumunda kurulun 7 kişi ile çalışacağını açıkladı. Özcan, “Böylece herkesi seçmiş olacağız. En son İsa Eşme ile Atilla Eriş kaldı. Onlara da şans veririz, istifa ederlerse artık yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu. Özcan, Celal Şengör’ün atamasına da “Hem biz hem kendi üniversitesi soruşturma açtı. Bir şirkette yönetim kurulu üyesi olarak çalışıyormuş, bu yasak. Öğretim üyeliğinden çıkarılma nedenidir. Soruşturma, YÖK üyeliğine atanmasını etkiler. Âlemde 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz” yorumunu yaptı. Özcan, 15 bin YTL maaş iddiasıyla ilgili olarak, “Sizin yüzünüzden herkes başıma yıkıldı. Eski eşim aradı. Madem bu kadar maaş alıyorsun, çocuğun okul taksitini öde, dedi” diye konuştu. Bu süre bir ay... AKP isterse uzatılabilir... AKP ve medyası, dün olağanüstü bir beklenti içindeydi. Anayasa Mahkemesi, iddianameyi reddedebilir, böylece dava, en azından bir süre için devreden çıkmış olurdu. AKP’liler bu olasılığın gerçekleşmesi halinde ne yapacaklarını şöyle özetliyorlardı: “O zaman anayasa değişikliğine gerek kalmaz!” Salt bu yaklaşım bile, AKP’nin anayasa değişikliğini sadece ve sadece kendisi için istediğinin en somut göstergesi. Dava ne kadar sürer? Önceki kapatma davaları da dikkate alındığında bu yılın son çeyreğini bulur. Nasıl sonuçlanır? Bu sorunun yanıtını biz vermeyelim, AKP kulisine bırakalım. Arkadaşların yorumu şöyle: “Bizi kesin kapatırlar. Ona göre önlem alalım... Anayasayı değiştirip, davayı ne olursa olsun düşürelim!” Yeniden altını çizelim, bunlar AKP kulisinde konuşulanların bir bölümü... Öteki bölümlerini başka yazı konusu yaparız! ??? Dava başladı... Bize göre bu sürecin nasıl seyredeceğini iyi öngörenler arasında iki kesim var: AKP ve AB... AKP boyutunu bir ölçüde yukarıda aktardık... AB’den gelen haberler aynı zamanda Türkiye’ye bakışın göstergesi. AB komisyonunun ilerlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn 14 Mart’ta açılan kapatma davası için 15 gün sonra şöyle konuştu: “Eğer AKP kapatılırsa AB müzakereleri kesilir!” İlk soru: DTP’nin kapatılma davasında bu değerlendirmeyi yaptı mı? Hayır... İkinci soru: Rehn, davanın açılıpaçılmamasını sorun etmiyor. Kararı yorumluyor. Bu durumda Rehn için sorun Türkiye’de yasaların ne olduğuolmadığı değil, AKP için ne karar verildiği, öyle mi? Evet... Yaptığı açıklama onu gösteriyor. Bu durumda ortaya şu gerçek çıkıyor: AB için önemli olan Türkiye’nin demokratikleşmesi, yasalarının AB’ye uygun olup olmaması değil, AKP’nin başına bir şey gelmemesi... Anlaşılan AB, Türkiye’ye özel AB komiseri atamayla AKP icraatı arasında bir fark görmüyor. O yüzden de ne pahasına olursa olsun, korumaya çalışıyor. ??? Rehn, eğer şunu deseydi, bir ölçüde anlardık: “Türkiye’de parti kapatmaya ilişkin yasalar çok ağır. Kapatma aşamasına gelmeden önce partilerin denetimi için daha alt mekanizmalar olmalı... Örneğin, tek tek kişilerin sorumluluğu öne çıkarılmalı...” Rehn, bunun yerine doğrudan mevcut bir yasanın uygulanmasını sorun yapıyor. İş Rehn’le de bitmiyor... Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Ria OomenRuijten’in mayısta yayımlanması planlanan taslak raporunda şu değerlendirme var: “Türkiye’de herkesin güvenebileceği bir yargı yok. AKP’ye ve DTP’ye açılan davalar beklemede. Türkiye’de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor...” Bu taslak değil, taslama... Rehn’inki de kusura bakmasın ama, Anadolu diliyle ren geyiği muhabbetine benziyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr ÖĞRENCİYE TÜRBAN ŞARTI Yurtta mahalle baskısı iddiası Yurt Haberler Servisi Kars’ta maddi durumu kötü olduğu için Milli Eğitim Bakanlığı’nın talimatıyla cemaatlere ait olduğu söylenen Zekiye Hatun Kız Yurdu’na yerleştirilen M.U. adlı öğrenci, dinci baskıyla karşılaştığını öne sürdü. M.U, “Kalmamı, türban takma, namaz kılma ve Kuran okuma şartlarıyla kabul ettiler. İsmimi değiştirmemi istediler. Sırtımda platin olduğu için namaz kılamadım. Bu şartları kabul etmemem üzerine yurttan çıkardılar” dedi. Yurt yöneticisi Zeynep Aslan iddiaya, “Başını kapatmadığına göre böyle bir şeyin olmadığı ortadadır” yanıtını verdi. Milli Eğitim Müdürü Ekrem Ekici de “Demokratik bir ülke burası. Konuyla ilgili inceleme yapacağım” diye konuştu. Sanatçılar karar metnini, Galatasaray Postanesi’nden ABD’ye gönderdi. (Fotoğraf: NİHAN İNAL) YOĞUN BAKIMDA TUTULUYOR ‘Bush suçlu bulundu’ İlhan Selçuk İstanbul Haber Servisi ABD’nin Irak’ı işgalinin 5. yılı olan 20 Mart’tan bu yana süren “ABD’yi Nasıl Bilirdiniz?” kampanyası kapsamında kurulan sembolik mahkemede ABD Başkanı George Bush’u yargılayan “Tecride Karşı Sanatçılar” dün kararı Galatasaray Postanesi’nden Bush’a postaladılar. Karadenizli sanatçı Birol Topaloğlu, yazarlar Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, şair Ruhan Mavruk, müzisyenler Nurettin Güleç, Ercan Tanrıverdi, Erdal Bayrakoğlu, fotoğraf sanatçısı Özcan Yaman ve Grup Yorum’un da aralarında bulunduğu sanatçılar Galatasaray’da toplanarak mahkeme kararını okudular. ‘ABD bedel ödeyecek’ Sembolik mahkeme kararında “ABD’nin Irak’ta işlediği suçları sıralarsak, en başta bağımsız bir ülke topraklarının işgali, sonra ise yüz binlerce Iraklının katledilmesidir” denildi. “ABD emperya lizminin işlediği suçlar sabittir” tespitinde bulunulan karar metninde özetle şu ifadeler yer aldı: “ABD emperyalizmi dünya halklarının vicdanlarında çoktan mahkum olmuştur. Halkın vicdanında mahkum olmuşların, bunun bedellerinden kaçması mümkün değildir. Ezilen halklara yönelik suçlar er ya da geç cezalandırılacaktır.” Sanatçılar daha sonra karar metnini zarflara koyarak Washington Beyaz Saray adresine postaladılar. tedavi altında İstanbul Haber Servisi Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, pnömoni ve kalp spazmı tanısı ile önceki gün Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Selçuk’un doktoru Oryal Gökdemir, tedavinin bir hafta sürmesinin beklendiğini, Selçuk’un bu süreyi yoğun bakımda geçireceğini belirtti. Gökdemir, Selçuk’un durumunun iyi olduğunu bildirdi. Dr. Gökdemir, İlhan Selçuk’un daha önce de kalp spazmı geçirdiğini, yaşının da risk faktörü olduğunu belirterek “Biriki gün önce kalp spazmı geçirmiş, zatürree eklenmiş. Hastaneye yatırdık. Giderek düzeliyor, bir süre misafirimiz olacak” dedi. Gökdemir, kalp spazmına son olaylar nedeniyle yaşadığı gerginliğin neden olup olmadığı konusunda ise “Tek nedenin bu olduğunu söylemek zor” dedi. Selçuk’la hastanedeki odasında görüşen Cumhuriyet Vakfı Başkan Vekili Alev Coşkun, “Kendisi kroner yoğun bakımda yatmaktadır. Genel durumunu iyi gördüm” dedi. Gazetecilerin, “Yanına kimseyi almıyorlar, siz nasıl girdiniz” sorusunu Alev Coşkun, “Ben kroner bakımın bekleme odasında iken Sayın İlhan Selçuk benimle görüşmek istemiş, beni içeri aldılar. Sağlığı ile ilgili her sabah hastane tarafından resmi açıklama yapılacaktır” dedi. Gazetecilerin “Ergenekon soruşturması İlhan Selçuk’u yormuş olabilir mi” sorusunu da Coşkun şöyle yanıtladı: “Gerek sorgulama gerekse çıktıktan sonra yoğun ilgi, ziyaretler kendisini yormuş olabilir. Yaşama bağlılığının bir simgesi olarak yarınki yazısını yazarak bana verdi.” Selçuk için hastane girişinde ziyaretçiler için bir defter açıldı. Selçuk’un durumunu öğrenmek için hastaneye gelen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve eski CHP Milletvekili Bülent Tanla, Selçuk’un sağlık durumu hakkında doktorlardan bilgi aldılar. Vay canına zaman nasıl da akıp gidiyor, yazıma tarih atacağım, baktım 1 Nisan, içimden hiç kimseye şöyle eğlenceli 1 Nisan şakası yapmak geçmiyor. Eskiden üşenmez tüm yaratıcılığımı kullanıp mutlaka birilerini faka bastırırdım. Şimdilerde sürekli faka bastığımız için bunun da bir anlamı kalmadı. Ama can çıkmayınca huy çıkmıyor, şöyle bir durup düşündüm acaba şimdi eğitim ve sağlık hizmetlerinin hallolduğu, herkes için iş güvencesinin sağlandığı, gelir paylaşımının uçurumlar yaratmadığı bir ülkede bir köşe yazarı olsaydım, bugün nelerden söz ederdim? Pek çok kişi şöyle düşünür, “Ooo, Türkiye’de en kolay şey köşe yazarlığı, öyle çok konu var ki, ben bile otursam beş dakikada dört konu yazarım”. Hani herkes kendi hayatının roman olduğundan çok emindir ya, bu işin de öyle kolay bir şey olduğu kanısı pek bir yaygındır. Oysa aynı konuların kısır bir daire içinde sürekli tekrarlandığı bir ülkede yeni şeyler söylemek, yeni tartışmalar açmak, deveye hendek atlatmaya benzer. Şimdi bu meslek sırrını bir yana bı / IŞIL ÖZGENTÜRK 1 Nisan Tesellisi rakıp bir günlüğüne, farklı bir ülkenin köşe yazarı olarak bakalım neler yazacağım. Örneğin, şu soruyla başlardım: “Ne oluyor da eğitim açısından üst düzey ailelerden gelen genç kızlar ve erkekler, en ufak bir acıma duygusu duymadan annelerin boğazını kör bir bıçakla kesip, ardından süslenip, şen şakrak, kendilerini ihbar ediyorlar?” Emin olunuz, bu soru gelişmiş bir ülkede haftalarca televizyonların birinci tartışma konusu olurdu. Eğitimciler, aileden sorumlu yetkililer, ergen yönetimi konusunda uzmanlaşmış sosyal bilimciler, sabah akşam hiçbir çekince duymaksızın, olayı didik didik eder ve çökmekte olan aile yapısını yeniden inşa için alınacak tedbirleri, boşluktaki genç insanı yeniden hayata ve bir amaca yöneltmek için neler yapılması gerektiğini belirlemeye çalışırlardı. Tabii bütün bu tartışmalarda maliye bakanından kesenin ağzını açması istenirdi. Maliye bakanı da üyesi olduğu NATO ülkelerine, ülkesindeki temel bir kriz nedeniyle bu yıl almayı planladıkları savaş uçakları alımını durdurduklarını çok kesin bir biçimde anlatırdı. Bu neden mi böyle olurdu, çünkü bu sayın maliye bakanının ülkesinde hiç kimsenin vergi kaçırması mümkün olmadığından, sistem öyle işlediğinden, vergi verenler çok geçmeden onu koltuğundan eder ve o maliye bakanı da bizdeki gibi ömür boyu aylık almadığından belki bir kıyı kasabasında küçük bir bar açıp, çakırkeyif olmuş yaşlı kadınları evlerine taşırdı. Vallahi ben bu işi pek sevdim, tabii ikinci konumu arkaya sakladım. Hem bir köşe yazarı hem de bir kadın olarak Carla Bruni’den söz etmemek olur mu? Diyorlar ki, Fransa’daki son belediye seçimlerinde oyların sol partilere gitmesinde onun payı oldukça büyükmüş. Bakın şimdi şu kuyruklu yalana, oylar Carla Bruni göbeğini gösteren giysiler giydiği için değil, işsizlik nedeniyle sola kaydı. Şu anda Fransa okullarda okuyacak çocuk kalmadığından yaklaşık 3 bin öğretmenine yeni işler bulmak zorunda, yani işsizlik sadece Türkiye’nin değil herkesin belası, pahalılık da. Oysa Carla Bruni’nin bu işte ne suçu var. O çok güzel ve kendinden çok emin. Doğrusu dünyanın en ünlü müzik starlarıyla, en ünlü solcu yazarlarıyla muhteşem aşk hayatı yaşayan birinin Fransa Devlet Başkanı da olsa Sarkozy’nin arkasından boynu bükük, süklüm püklüm yürüyeceğini mi sanıyorsunuz? Carla Bruni’den sözü bakın nereye götüreceğim, bugün gelişmiş bir ülkenin köşe yazarıyım ya, geçenlerde nasıl olduysa kaçırdığım bir filmi DVD’den izledim. Gerçek adı The Magdalene Sisters (Magdalene’nin Kız Kardeşleri) olan filme kaset fazla satsın diye, adeta bir porno film adı çağrıştıran “Günahkâr Rahibeler” adını koymuşlar. Yönetmeni Peter Mullan ve film 2002 yılında Venedik Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanmış. Film şu özendiğimiz gelişmiş Avrupa’da yüzyıllar boyunca kadın haklarının nasıl gaddarca çiğnendiğini tüm gerçekliğiyle anlatıyor. Film bittiğinde perişan oldum ve bizde her şeyin yeni başladığını bir kez daha anladım ve Carla Bruni’nin neden kendinden böyle emin olduğunu da. Ardında sonsuz acılardan geçmiş bir kadın mücadelesi vardı, bir kale vardı, artık yıkılması mümkün olmayan bir kale, çok acı çekilerek alınmış bir kale. Ben bu gelişmiş ülke köşe yazarlığını pek sevdim, inşallah alışkanlık edinmem. Not: Bu yılın 1 Nisan balığı pek bir tatsız geldi.. yazımı yazıp sokaklarda dolaşmaya başladığımda İlhan Ağabey’in hastaneye yatırıldığını öğrendim. Hepinizden bir ricam var; bir süreliğine hastamızı rahat bırakın... Çünkü O hepimize çok lazım.. İlhan Ağabey’siz olamayız. [email protected] C MY B C MY B Selçuk için ziyaretçi defteri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle