03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2008 SALI 10 HABERLER 2009’da tamamlanması planlanan projeyle tsunami için erken uyarı yapılması hedefleniyor MED CEZİR MEHMET FARAÇ Deniz dibine rasathane İstanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile Türk Telekom’un ortaklaşa gerçekleştireceği proje ile Marmara’ya Türkiye’nin ilk deniz dibi rasathanesi kurulacak. 2009’da tamamlanması planlanan proje ile olası bir depremde meydana gelebilecek tsunamiye karşı erken uyarı yapılabilmesi ve Marmara’nın güneyindeki sismik istasyon boşluğunun ortadan kaldırılması hedefleniyor. Türkiye’de ilk ve öncü bir çalışma olma özelliğini taşıyan “Sismik Veri İletim Platformu” (SVİP) projesinin tanıtımı dün Çırağan Sarayı’nda yapıldı. BÜ Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Altay, Marmara’nın kuzeyinde bulunan 25 adet geniş bantlı istasyona ek olarak bu proje ile Türk Telekom tarafından denizin güneyine 10 adet yeni geniş bantlı sismik istasyon ve 5 adet deniz dibi rasathanesi kurulacağını anlattı. tirerek deniz ile kara istasyonları arasında toplam 60 km’lik kablo döşeneceğini ifade etti. Gürbüz, Marmara Denizi’nin dibine yaklaşık 400 ile 1200 metre derinlikler arasına gömülecek rasathanelerden toparlanan verilerin, karaya çekilecek özel fiber kablolar ile gecikmeden gerçek zamanlı olarak aktarılacağını söyledi. Deniz dibine kurulacak rasathane ile depremin fiziksel özelliklerinin, bölgenin teknotik yapısının inceleneceğini belirten Gürbüz, “Marmara Denizi’nin dibinde 5 adet istasyon Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın yakınına belli başlı çukurluklara konulacak. Tam mevkiileri henüz belirlenmedi. Denizin etrafında da 10 adet kara istasyonu kurulacak” diye konuştu. Türk Telekom Pazarlama Direktörü Erem Demircan da nüfusun yoğunlaştığı, ekonominin lokomotifi olan Marmara Bölgesi’ni bekleyen deprem tehlikesine karşı geliştirilen bu projenin büyük önem taşıdığını söyledi. Ekrem Dumanlı Neden Korkuyor? Fethullahçı Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, dün “Kırılma noktaları üzerine küçük notlar” başlıklı yazısında, “hoşgörü” ve “diyalog” adına, Cumhuriyet’e ve Başyazarımız İlhan Selçuk’a kin kustu. Dumanlı, “Ergenekon terör örgütüyle ilgili yürütülen soruşturma, sadece Türk demokrasi tarihi için değil, Türk medya tarihi için de bir dönüm noktası haline geldi. Kimin kemali ciddiyetle yayıncılık yaptığını, kimin hedef saptırarak konuyu başka bir alana taşıdığını” tarihçilerin ortaya çıkaracağını yazdı! Dumanlı, AKP’liler ve besleme basının Abdurahman Yalçınkaya’ya yönelik saldırısını görmezden gelirken medyaya, “savcılara saygı” uyarısı da yaptı. Sonra da abilerinin iktidarda olduğunu unutup, yandaş basına sızdırılmayan bir şey kalmışçasına, “Ergenekon’a karartma mı yapılıyor” gibi komik bir endişeye değindi. Sonunda o da, tıpkı AKP şakşakçısı kalem arkadaşları gibi sözü Cumhuriyet’e getirip hakaretler yağdırdı; İlhan Selçuk’u “cinnet yumağı” oluşturmak, “Fashion TV ağzıyla konuşmak”la suçlarken şunları yazdı: “Biri çıksa elinizdeki gazeteyle Cumhuriyet adındaki bir gazeteyi yan yana koysa görecek ki iki gazete arasındaki fark sera ile süreyya arasındaki uçurum kadar büyük. Bir tarafta derinlikli bilgi üzerine yapılan üsluplu bir gazetecilik. Diğerinde çeteleri örtbas edeceğim diye hakaret savuran derin bir saldırganlık.” Belli ki, başta İlhan Selçuk olmak üzere Cumhuriyet yazarlarının, Zaman gazetesinin arkasındaki ekonomik çarkı sorgulamaya başlaması Dumanlı’yı ürkütmüş! İktidarda AKP olmasaydı, belki Zaman’ın da sonu Uzanlar gibi olacak, salya sümüklü propagandayla oluşturulmuş bu uhrevi imparatorluğun perde gerisindeki güçler ortaya çıkarılacaktı! O zaman herkes her gün yüz binlerce gazetenin nasıl bedava dağıtıldığını ve bu değirmenin suyunun nereden geldiğini de öğrenecekti! Fethullahçıların desteklediği Taraf gazetesini göklere çıkaran Dumanlı, yazısını, “Ey gazetecilik neredesin?”diye bitirmiş! Utanmazlığın bu kadarına pes! Deniz dibi rasathanesi ile karadaki istasyonlar arasında kablolar ile bağlantı kurulacağını belirten Altay, “Deniz dibine yerleştirilecek sismik istasyonlar ile mikro depremler de incelenecek. Tsunami erken uyarı sistemi için veriler top lanacak. Denizin içinde gözlem ağının olmaması önemli bir boşluktu. Proje ile bu boşluk da kapanacak” dedi. Altay, SVİP projesinin Nisan 2008’de başlayacağını, ekipmanların ekim ayında teslim alınacağını, uygulamanın da 2009’da tamamlanacağını kaydetti. 60 km’lik kablo Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Cemil Gürbüz de dünyada ilk defa bir iç denizde böyle bir istasyonun kurulacağını dile ge Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatılmasıyla ilgili dün önemli bir dönemece gelmişti. Yılın 364 günü saldıran Vakit, dün bu yüzden ‘Sağduyu’ dedi. Dünya tersine mi dönüyor acaba?.. Cumhuriyet’e Molotof mu Atılmış?.. Başyazarının gözaltına alınması nedeniyle gündemin birinci sırasına oturan bir gazeteye molotofkoyteyli atılırsa medya bunu nasıl görmelidir? Tüm gazeteler gibi olayı ilk gün görmeyen Hürriyet dün “Cumhuriyet’e molotoflu, kurusıkılı çocuk saldırısı” başlığıyla haberi 17. sayfadan verdi. Vatan da haberi birinci sayfaya koyma gereği duymadı. Milliyet haberi birinci sayfasının eteğinde gizledi. Yani, “Cumhuriyet saldırganı 13 yaşında” başlıklı haberi görmek için büyüteç gerekiyordu. Sabah gazetesi “Cumhuriyet’e molotof attılar” başlıklı haberi birinci sayfada tek sütunda; Radikal çift sütunda, Zaman, logonun sağında; Yeniçağ ve Yeni Şafak ise logolarının hemen üzerinde yayımladı. Ancak AKP yanlısı Yeni Şafak “Cumhuriyet’e küçük saldırı” başlığıyla aklınca dil cambazlığı yaptı! AKP yanlısı Star gazetesi “Molotofu internet kafede verdiler” başlığıyla haberi 13. sayfaya gizledi. Milli Gazete, Bugün ve Vakit hiç şaşırtmadı! Üçü de haberi iç sayfalarda özetlemişti. Şu her şeyden Taraf gazete ise “Sıra askerdeki Ergenekon’da” manşetiyle süslediği birinci sayfa yerine haberi onuncu sayfada, “Üç zanlıdan ikisi çocuk” başlığıyla vermeyi tercih etti. Diğer gazetelerin de bunlardan farkı yoktu, hepsi olayı “çocuk oyunu”na indirgedi! Peki bunları niye yazdık? Tüm bu gazeteler, Cumhuriyet’e 5 ve 10 Mayıs’ta atılan el bombalarını da yazmamıştı. Üçüncü bombanın ardından Cumhuriyet’te ve Danıştay’da neler yaşandığını herkes biliyor! Psikiyatrist Dindar kitabında Başbakan’ın kendisinden farklı düşünenleri dışladığını anlattı Erdoğan’ın psikobiyografisi İstanbul Haber Servisi Psikiyatrist Dr. Cemal Dindar’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın psikolojisini ve ideolojik dönüşümünün kişiliğinde yarattığı etkileri kaleme aldığı “Bi’at ve Öfke, Recep Tayyip Erdoğan’ın Psikobiyografisi” adlı kitabı, Telos Yayınları’ndan çıktı. Başbakan Erdoğan’ın politik yaşamında ne kadar biat ederse o kadar öfkelendiğini belirten Dindar, “Erdoğan’ın imam hatipte edindiği cemaatleşmeye varan kardeşlik duygusu, onun hep kendi gibi düşünenlerle hareket ettiğini gösteren ve kendisiyle aynı şekilde düşünmeyenleri dışlayan tutumunun açık bir göstergesidir” dedi. Sosyokültürel süreçler ile ruhsallık ilişkisi üzerine çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Dindar’ın kitabı, “Öfke de bir hitabettir” diyen Başbakan Erdoğan’ın, siyasi yaşamındaki gelişmelerle birlikte psikolojik değişimini konu ediniyor. Dindar, kitabının tanıtım yazısında, her bireyin öyküsünün, yaşadığı toplumsal, tarihsel çerçevenin içinden bakılarak anlaşılabileceğini belirterek “Bu inceleme, Başbakan Erdoğan’ın serüveninin hangi sosyokültürel dipakıntılarla desteklendiğini, ketlendiğini, bunların ruhsallık alanında hangi ifadelere kavuştuğunu ve sideğerlerle yaşamı düzenleme çabasından uzlaşma çabasına yönelmiş gözüken ve bu süreçte gelgitler yaşayan toplumun büyük bir kesimine de ayna tutmaktadır” diyen Dindar, Erdoğan için “Tayyip Erdoğan’ın çok çeşitli konular üzerinde katiyen derin ve teorik bir bilgiye sahip değil, düşünsel bir yatırımı bulunmadığı çok açık. Tayyip Erdoğan’ın kuramsal bir zihni yok. Ama pragmatizmi güçlü ve insanları etkilemeyi iyi biliyor” değerlendirmesini yapıyor. Dindar, Erdoğan’ın psikolojisini şöyle değerlendiriyor: “Bu anlamda Tayyip Erdoğan özelinde, ergenlik ve imam hatip dönemi bağlantısının onun için derin bir anlama geldiğini söyleyebiliriz. Bir kere imam hatip, Erdoğan için, evdeki babadan kurtuluşu simgeliyor. Ayrıca imam hatipteki yatılı kalma durumu da ondaki kardeşlik ve paylaşma duygusunu derinleştirmiş. ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısını bu kadar benimsemesinin nedeni ise onun imam hatipte edindiği cemaatleşmeye varan kardeşlik duygusudur. Bu duygu onun hep kendi gibi düşünenlerle hareket ettiğini gösteren ve kendisiyle aynı şekilde düşünmeyenleri dışlayan tutumunun açık bir göstergesidir.” Yaşar Kemal Parkı ? İstanbul Haber Servisi Şişli Belediyesi, Esentepe Mahallesi’ne yaptırdığı çocuk parkına usta yazar Yaşar Kemal’ın adını verdi. Açılış töreninde konuşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ilçeye 9 yılda 120’den fazla park kazandırdıklarını anımsatarak, yeşil alanların sayısını arttırmak için çalışmaların devam edeceğini söyledi. ürkiye’nin bugünkü durumu ile aşbakan Erdoğan, son gelişme“B lerin nedeninin ‘bir siyasi zih “T ilgili bazı kelimeler ve kavramlar yazar mısınız? Yazayım: Vasıfsızniyetin yanlısı olan medya’ olduğunu söyledi. Ülkemiz medyasının içinde bir siyasi partiye açıkça angaje olmuş gazete ya da televizyon arıyorsak, onları bulabileceğimiz yer AKP’nin yakın çevresidir.” Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet lık... Yetersizlik... Ciddiyetsizlik... Patavatsızlık... Hıyanet... Ahlaksızlık... Karaktersizlik... Zevzeklik... Bayağılık... Ehliyetsizlik... Kirlilik... Kokuşma... İhtiraslar... Beyinsizlik...” Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete ğer bu ülkeyi bir siyasi hareket e yani... Sırf Abdurrahman Yal“N çınkaya öyle istedi diye, Ana “E İslam devletine doğru götürmek istiyorsa, elbette yargı da üzeyasa Mahkemesi oturup 8’e 3 oy çoğunluğuyla AK Parti’yi kapatacak ve biz bu karara saygılı olacağız, öyle mi?” Ahmet Kekeç, Star ürkiye’de iki iktidar var: Biri, gö“T rünen iktidar; diğeri görünmeyen ‘iktidar’dır. Görünen iktidar, hükümettir. Görünmeyen iktidar ise, gayri Türk ve gayrimüslim unsurlardan oluşan laikçi “şebeke” ile laikçi ulusalcılardır.” Yusuf Kaplan, Yeni Şafak imi konuşur, kimi yapar. Size “K göre, ‘Türkiye’de darbe çığırtkanlığı yapanlar var. Bu tür adımlarda kaybeden Tayyip Erdoğan olmaz, o çığırtkanlar olur’ diyen kişi, “konuşan” mı, yoksa, “yapan” mıdır? Bizim cevabımız, “Erdoğan her ikisidir de” olacaktır.” Hasan Demir, Yeniçağ rine düşeni yapacaktır. Burada önemli olan şu: Hakkında dava açılan parti bunu önlemek için hukuk ve demokrasiyi yaralayacak önlemler almaya çabalayacağına, Türkiye’yi laiklikten saptırıp bir İslam Devleti’ne götürmediğini kanıtlamalıdır.” Can Ataklı, Vatan ‘Tüberküloz Çalıştayı’ ? İstanbul Haber Servisi Türk Kızılayı’nın KKTC, Orta Asya ve Kafkaslar’da veremle mücadele alanında işbirliğini amaçlayan “Tüberküloz Çalıştayı’’, İstanbul Verem Savaş Derneği ziyaretiyle başladı. Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve KKTC’den gelenler, veremle savaş konusundaki çalışmalar hakkında bilgi aldılar. Çalıştay, 12 Nisan’a kadar sürecek. yasal sonuçlarını dert edinmektedir” diyor. “Erdoğan’ın biyografisi, siyaset yapma biçimini anlamak için bir çerçeve sunarken bir prototip olarak, İslami 1851’DE LONDRA’YA UZANAN TARİH HİTİTLERİN BAŞKENTİ Cepten mesaj ucuzladı ? Haber Merkezi Cep telefonundan gönderilen kısa mesajlar bugünden itibaren yüzde 50 daha ucuz olacak. Türkçe harflerin cep telefonlarında kabul edilmesiyle gerçekleşen uygulama sonunda standart SMS’ler Turkcell’de 9.5, Avea’da 8.5 ve Vodafone’da ise 7.5 YKr olarak fiyatlandırılacak. ‘Fotoğraflarla Türk Fuarcılığı’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Dünya Ticaret Merkezi (İDTM), Türk fuarcılığının tarihini, gelişimini ilk kez yayımlanan birçok illüstrasyon ve fotoğraflarla, “Fotoğraflarla Türk Fuarcılğı” kitabında topladı. İDTM tarafından yayımlanan kitapta, Türkiye’nin fuarcılık alanında pek de bilinmeyen tarihi, ayrıntılarla yer alıyor. 7080 yıl önceye dayandığı sanılan Türkiye’nin fuarcılık tarihinin, aslında 1851 Londra Fuarı’na dek uzandığını fotoğraflarla ortaya koyan kitapta, bugün için bile küçük sayılamayacak binlerce metrekarelik pavyonlarda ülke mimarisini ve ürünlerini en iyi şekilde yansıtmayı hedeflemiş stantların detaylı fotoğrafları yer alıyor. Kitapta, 1851 Londra Sergisi’nin olağanüstü Kristal Sarayı’nın içindeki Osmanlı Standı, 1867’de Paris’te düzenlenen Evrensel Sergi’deki Osmanlı Standı’nın merkezindeki Bursa Yeşil Cami’nin minyatür örneği ve 1873 Viyana Evrensel Sergisi’nde 3. Ahmet Çeşmesi’nin orijinal malzemelerle inşa edilmiş örneği dikkat çekiyor. ‘Hattuşa Kerpiç Kent Suru’ İstanbul Haber Servisi Anadolu’nun en önemli uygarlıklarından Hititlerin başkenti Hattuşa’yı çevreleyen tarihi şehir surlarının yeniden inşa ediliş öyküsü “Hattuşa Kerpiç Kent Suru” adıyla kitaplaştırıldı. Tarihi Milli Park olan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Hattuşa bölgesi eski kazı başkanı Dr. Jürgen Seeher tarafından kaleme alınan kitap, tarihi kent surlarının yeniden inşa edilişinin farklı aşamalarını 573 fotoğrafla anlatılıyor. Kitap Ege Yayınları baskısıyla nisan ayında satışa sunulacak. JTI Türkiye ve Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından desteklenen proje kapsamında dünyada gerçek boyutlarıyla, aynı yerde, yeniden inşa edilen ilk anıt yapı özelliği gösteren tarihi surlardaki çalışmalar sırasında, Hititlerin duvarı nasıl inşa ettiği de araştırıldı. Kitabın yazarı arkeolog Seeher, arkeolojik çalışmaların geçmiş uygarlıkların yaşamına ışık tutması bakımından önemli olduğunu belirtti. Terörist Ulusalcılar!.. Polis, Ümraniye’de bulunan el bombaları üzerine başlatılan operasyona kim kararlaştırmışsa, “Ergenekon” adını veriyor! Bu operasyonun en önemli aşaması ne ilginçtir ki, “Türklerin Ergenekon’dan çıkışı” diye de tanımlanan Nevruz günü yapılıyor. Gözaltına alınan ülkenin en saygın yazarı ile bazı akademisyen ve politikacılar teröristmişçesine Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulanıyor. Basın ise bu operasyonu “Ergenekon Terör Örgütü” diye adlandırıyor! Peki bu sindirme ve gözdağı operasyonunun stratejisi ve çerçevesi ne zaman çizilmiş, düğmeye ne zaman basılmış olunabilir?.. Ülkede infial yaratan gözaltılardan 8 gün sonra, Milliyet gazetesinde Tolga Şardan imzasıyla yayımlanan “Ulusalcılık terör dosyasına girdi” başlıklı bir haber bu soruya yeterince yanıt veriyor: “Emniyet Genel Müdürlüğü’nce, 22 Temmuz seçimlerinden sonra İçişleri Bakanlığı’na atanan Beşir Atalay’a sunulmak üzere hazırlanan kurumsal brifingde, ulusalcılık, Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi Başkanlığı’nın faaliyetleri altında değerlendirildi. Brifingde, ‘Ulusalcı kesimler, devlet egemenliğinin özellikle AB sürecindeki yasal değişiklikler ile zedelendiği ve ülkenin bağımsızlığını yitirdiği varsayımını temel almaktadır’ denildi.” Keşke, 30 Mart tarihli yazısında ulusalcıları “solcu” ve “kontrolsüz” kitle diye niteleyen Yeniçağ yazarı Arslan Bulut, “Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Güvenlik Kurulu’nda belirlenen güvenlik politikalarına göre hareket etmek durumundadır. Dolayısıyla, raporu hazırlayanlar, yetkilerini aşmıştır”diye yazarken yukarıdaki ilginç raslantıları da sorgulayabilseydi! Başıbüyük’te 6 gözaltı ? İstanbul Haber Servisi Maltepe Başıbüyük Mahallesi’nde “Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında yapılacak olan inşaat çalışmalarını engellemeye çalışan bir grup, cadde ve sokaklara barikat kurarak lastik yaktı. Polisin müdahalesi sonucu ara sokaklara girerek kaçan göstericilerden 6’sı gözaltına alındı. PTT şubesi soyuldu ? İstanbul Haber Servisi Avcılar’da PTT şubesi, silahlı 2 kişi tarafından soyuldu. Eski Londra Asfaltı üzerindeki Denizköşkler PTT Şubesi’ne gelen 2 kişi, silah tehdidiyle görevlileri etkisiz hale getirdi. Kasadaki yaklaşık 20 bin YTL’yi alan bu kişiler, daha sonra yaya olarak olay yerinden kaçtı. Polis olayla ilgili olarak eşkâlleri belirlenen soyguncuları yakalamak için çalışma başlattı. 31 Mart (Hürriyet) eposta: mfarac?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle