05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2008 SALI 4 HABERLER ÖSYM Başkanı üniversitelilere yönelik düzenlemenin, sınava girecekleri de kapsayacağını savunuyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Sivil Çözüm’ Diyen Çareyi Söylemeli Adının “Köklü Kemal”e çıkmasının nedeni, hangi konu konuşulsa, hemen önerileri kesip, “Öyle olmaz, köklü çözüm gerek” demesiydi. Köklü Kemal iyi giyinir, her şeyi bilir geçinir, ama kim hangi soruna bir öneriyle yaklaşsa kestirip atardı: Öyle olmaz köklü çözüm gerek. Her defasında aynı soruyla karşılaşırdı: Peki Kema,l anlat bakalım nasıl olacak köklü çözüm? Hiçbir zaman, kavramları yerli yerine oturtan, herhangi bir tereddüde yer bırakmayan açıklıkla köklü çözümü birkaç tümceyle özetleyip, sonra da önerilerini açamazdı. Yıllardır görmediğim arkadaşımı son zamanlarda sıkça anar oldum. Gazetelere göz atar, TV’deki konuşmaları dinlerken, hep gülümsüyor ve “Hoş geldin Köklü Kemal!” demekten kendimi alamıyorum. Kürt sorunu, Kürt sorunu olarak tanımlanıp, gündemimize geç de olsa oturalı beri, her kafadan bir ses çıkıyor, sık sık da “sivil demokratik” çözüm söylemi dile getiriliyor. Ama sivil demokratik çözümün ne olduğu bir türlü doğru dürüst “ağyarına mani efradına cami” bir biçimde anlatılmıyor. ??? Sivil demokratik çözümden söz edenler, özellikle üç nokta üzerinde duruyorlar: Kürt kimliğinin tanınması, kültürel haklar, dil yasağının kaldırılması. İlk bakışta kim bunlara karşı çıkabilir? Bunlara karşı çıkanlar, demokrasi istediklerini nasıl söyleyebilirler? Türkiye’de dil yasağı uygulaması baskıcı 12 Eylül uygulamasının bir ürünüydü ve buna hepimiz karşı çıktık. Demokrasilerde, kimseye dil yasağı uygulayamazsınız. Devletin resmi dilinin olması, insanların anadillerini öğrenmeleri ve konuşmalarının önünde bir engel değildir, olmamalıdır. Hatta yurttaş, dilerse resmi dil ve anadili dışında bir dili de konuşabilir. Zaten şöyle çevremizdeki tabelalara baksak, Türkiye’de pek çok kişinin İngilizceyi konuştuğu, onunla iletişim kurduğunu da düşünebilirsiniz. Bu durumda Kürtlerin Kürtçe konuşmalarına kim, hangi gerekçeyle karşı çıkabilir ki? Kürtlerin Kürtçe konuşmaları, (ki konuşuyorlar zaten!) Kürtçe kitaplar yayımlamaları, türkülerini Kürtçe çığırmaları, birbirlerini Kürt adlarıyla çağırmaları, dizelerini kendi anadillerinde söylemeleri yasak olmamalıdır ve değildir de... Bu noktada, Türkiye’nin bütün demokratları güç birliği etmelidir. Bir Türk yurttaşı, göğsünü gere gere “Ben Kürt’üm” diyebilmelidir, demektedir de... ??? Ermeni, Rum, Arnavut kökenli Türk vatandaşları da, bu haklara sahip olmalıdırlar ve anayasal olarak sahiptirler de; eşit haklara sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsinin Türk kökenli olmak diye bir zorunlulukları yok. Tabii kültürel haklar konusunda da aynı şey geçerli. Bir demokraside her vatandaşın her türlü hakkı, bu arada kültürel hakları da güvence altındadır. Kürt kökenli kardeşlerimiz kendi derneklerini kurabilmeli, eğer başka kökenli dernekler, devletten yardım alıyorlarsa, onlar da alabilmelidirler. Buraya kadar kimsenin herhangi bir itirazı olamaz. Ama istek bu mu? Yoksa kimliğin tanınması, dil özgürlüğü, kültürel haklar derken istenen, bunların kişisel bazda olmayıp azınlık statüsü içinde ele alınması mı? Eğer yeni bir azınlık statüsü öneriliyorsa, bunun ne anlama geldiği de bilinmelidir. Yeni bir azınlık statüsü Lozan ile kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliğinin değişmesi, yeni baştan yeni bir çifte kimliğin oluşturulması anlamını taşımaktadır. Ama bu da tartışılabilir ve tartışılmalıdır. Evet her şeyi açık tartışalım, bunun için önce önerilerimizin ne anlama geldiğini bilelim ve onları kıvırtmadan ortaya koyalım, “Köklü Kemal”lik yapmayalım. Yarımağan türbanı kaşıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ? ÖSYM Başkanı Yarımağan, “Benim düz mantığıma göre bu kişiler üniversite öğrencisi olmaya aday ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Ya oldukları için, üniversiteliler okula nasıl gidiyorsa, bu öğrenciler de sınava öyle girebilir” dedi. Yarımağan, rımağan’ın, son YÖK Genel Kurulu’nda bir karar çıkmadığı halde, 13 YÖK’ün “karar mercii”, ÖSYM’nin “uygulama mercii” olduğunu kaydederken genel kuruldan türbanlı Mart’ta yapılacak toplantıya atıf yapa başvurunun kabul edileceği yönünde karar çıkması halinde, duyurunun kendilerince yapılacağını belirtti. rak üniversite sınavı başvurularında türbanlı fotoğrafların kabul edilebilece dığım da o. Bir önceki toplantıdaki ğan, “Benim düz mantığıma göre bu göndeririz” diye konuştu. ğine ve türbanlıların sınava alınabile konuşmaları hatırlıyorum. ‘Henüz kişiler üniversite öğrencisi olmaya ceğine yönelik açıklamaları dikkat çe anayasa değişikliği yapılmadı. Tür aday oldukları için, üniversiteliler Yarımağan ne demişti? kiyor. Yarımağan, kılavuzun onaylanacağı banlı başvuruyu bir sonraki toplantı okula nasıl gidiyorsa, bu öğrenciler Sorularımızı yanıtlayan Yarımağan, ya bırakalım. Anayasa değişikliği ya de sınava öyle girebilir” dedi. Yarı 14 Şubat’taki YÖK Genel Kurulu tapbugüne kadarki açıklamaları, “kendi pılsın, ondan sonra görüşelim’ den mağan, YÖK’ün “karar mercii”, lantısından 2 gün önce, “anayasa desine soru sorulduğu için yapmak du mişti ve bir dahaki toplantıya bıra ÖSYM’nin ise “uygulama mercii” ğişikliğinin onaylanarak Resmi Garumunda kaldığını” söyledi. ÖSS’ye kılmıştı” diye konuştu. olduğunu kaydederken, genel kuruldan zete’de yayımlanması halinde adayilişkin kuralları YÖK’ün koyduğunu, Yarımağan, ÖSS’ye gireceklerin türbanlı başvurunun kabul edileceği ların ÖSS’ye türbanla girip giremeÖSYM’nin ise uyguladığını belirten Ya “üniversite öğrencisi olmadığı, sa yönünde bir karar çıkması halinde, du yecekleri” yönündeki bir soruya, “Türrımağan, “Mevcut kılavuza göre tür dece üniversiteli olmaya aday oldu yurunun kendilerince yapılacağını be ban konusunda benim görüşüm şu: banlı başvuru ya da sınava türban ğu; anayasa değişikliğinin ise sade lirtti. Yarımağan, 7 bin okulda başvu Üniversiteye nasıl gidiyorlarsa bize la girilmesi mümkün değil. Ancak ce yükseköğretim görenleri kapsa ru alındığını, hepsinin bilgilendirilme de öyle gelirler. Üniversiteye türbanYÖK Genel Kurulu’ndan bu yönde dığı, bu nedenle ÖSS’ye türbanla gi si gerektiğini ifade ederek “Duyuru ya la giderlerse sınava da türbanla gibir karar çıkarsa, biz uygulamak rilmesinin olanaklı olmadığı” yo pacağız, basına açıklama yapabili rebilecekler. Hukukçuların da gödurumundayız. Zaten benim anla rumlarını da değerlendirdi. Yarıma riz. Gerekirse okullara eposta da rüşü bu. Üniversitede türban serbest olursa sınavda da türban serbest olacak ama güvenlikle ilgili endişelerim var. Türbanla girilmesi halinde birtakım ciddi teknik problemler ortaya çıkar. Bir kere kopya olayları var. Güvenliği sağlamamız lazım’’ yanıtını vermişti. Ünal Yarımağan, türbansız başvuruya göre kılavuzun onaylandığı son genel kuruldan iki hafta sonra, 29 Şubat’ta katıldığı bir toplantı sonrasında da konuya ilişkin bir soru üzerine, “Mevcut kılavuzun içeriğine göre, adayların fotoğraflarını başı açık şekilde çektirmeleri gerekiyor. Fakat, YÖK değişiklik yapılması gerektiğine karar verirse, ki mart ayında yapılacak genel kurul böyle bir karar verebilir, bu durumda bunu okullara duyuracağız ve uygulamanın farklı yapılmasına da imkân sağlayacağız’’ demişti. BOYA GÖRE SIRA DÖNEMİ ÖSS’de yeni uygulamalar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSS’ye başvurularda, adaylar artık boy ve kilolarını da bildirecek. Bu sayede adayların boy ve kilolarına uygun sıralarda oturtulması ve daha rahat bir sınav geçirmeleri amaçlanıyor. 2008Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Kılavuzu’nda, ÖSS’de bu yıldan itibaren uygulanacak yeni kurallar yer aldı. Bunlardan biri, artık sınava başvuruda, adayların “boy ve kilo’’ bilgilerinin de alınacak olması. ÖSS’ye girecekleri, boy ve kilolarına uygun sıralarda oturtarak, sınav sırasında rahat etmelerini hedefleyen ÖSYM, adayların bu bilgilerini başvuru formunda belirtmelerini istiyor. Bu yıldan itibaren uygulamaya konulan bir diğer yenilik ise randevu sistemine ilişkin. Adaylar önceki yıllardaki gibi bankaya sınav ücretini yatırdıktan ancak 2 gün sonra başvuru randevusu almak yerine artık başvuru randevusundan hemen önce sınav ücretini yatırabilecekler. Böylece ÖSS’ye başvurmak için 2 gün beklemeye gerek kalmayacak. rak yapılan taramalarda her ne şekilde olursa olsun ikili veya toplu olarak birbirlerinden yararlandıkları saptanan adayların sınav sonuçları ÖSYM Yürütme Kurulu’nca kısmen veya tümüyle iptal edilir’’ uyarısındaki, “her ne şekilde olursa olsun” ifadesi çıkarıldı. Başvuru sırasında adayların fotoğraflarının kamera ile elektronik ortama aktarılacağı da belirtilerek şöyle denildi: “Bu fotoğrafın, cepheden, başı açık, adayın kolaylıkla tanınmasını sağlayacak şekilde çekilmiş olması gerektiğinden başvuru merkezine giderken adayların bu hususa dikkat etmeleri gerekmektedir. Sınav günü, bu fotoğraftaki saç, bıyık, makyaj gibi tanınmada önemli rol oynayacak görünüm özelliklerinde bir değişiklik bulunmamalıdır.’’ ‘84 yıllık kazanım tehdit altında’ “Devrim Yasaları” olarak bilinen, “Tevhidi Tedrisat Yasası’nın kabul edildiği, halifelik ile Şeriye ve Evkaf bakanlıklarının kaldırıldığı” 3 Mart 1924’ün 84. yıldönümü nedeniyle dün yurt genelinde çeşitli etkinlikler düzenlendi. CHP Ankara İl Kadın Kolları üyeleri, CHP Ankara İl Başkanlığı’nın önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan CHP Ankara İl Kadın Kolları Başkanı Nebihe Mani, “Türkiye’nin 84 yıllık kazanımları, Cumhuriyetin kazanımları tehdit altındadır. AKP hükümeti tarafından hukuk çiğneniyor, Türkiye satılıyor, hem de ‘baba baba’ satılıyor” dedi. Aralarında, 14 Nisan Çalışma Grubu, Cumhuriyet Kadınları Derneği, BCP Ankara İl Başkanlığı’nın da bulunduğu 36 kurum ve kuruluşa üye yurttaşlar da dün Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu üyeleri de Ulus’taki Atatürk Anıtı’na çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu. Başkentte bulunan üniversitelerin ADD toplulukları da yaptıkları ortak açıklamada, Türk gençliğinin, ülkede emperyalist güçlerin ve onun yerli işbirlikçilerinin bölme, parçalama, toplumsal çatışma yaratma oyunlarına izin vermeyeceklerini vurguladılar. İzmir Ulusal Uyanış Platformu üyeleri Cumhuriyet Alanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde bir araya geldi. (Fotoğraf: SELDA GÜNEYSU) CHP’den referandum çağrısı Kemal Anadol, AKP’nin oy hesabıyla belediyeleri bölme planı yaptığını belirterek ‘Cesareti varsa AKP iktidarını halka gitmeye, referanduma davet ediyoruz’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, kapatılacak belde belediyeleri ve kurulacak yeni ilçeler konusunda AKP’yi “Hasan almaz basan alır” mantığıyla hareket etmekle suçladı. Anadol, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye referandum kültürüne alışmalı” sözünü anımsatarak belediyeler için referandum çağrısı yaptı. Anadol, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, toplam 3 bin 225 belediyeden 1147’sinin kapatılması ve 43 yeni ilçe kurulmasını öngören yasa tasarısının, kara harekâtı ve türban tartışmaları arasında Meclis İçişleri Komisyonu’na getirildiğini söyledi. CHP, MHP ve DTP’nin komisyon toplantısını terk ettiğini anımsatan Anadol, “10 dakikada 7 maddelik yasayı geçirdiler” dedi. Anadol, AKP’nin yerel seçimlerde uygulayabilmek için yasayı 28 Mart’a yetiştirmek istediğine dikkat çekti. İzmir’de 9 mahallede, muhtarlar, sivil toplum örgütleri ve AKP dışındaki partilerin isteğiyle referandum yapıldığını belirten Anadol, 31 bin 714 oydan 31 bin 689’unun “hayır”, 23’ünün “evet” ve 2’sinin de geçersiz oy olduğunu bildirdi. İzmir’de AKP’nin 2, CHP’nin 7 belediyesinin bulunduğunu ifade eden Anadol, tasarının bu haliyle geçmesi durumunda, CHP’nin 6, AKP’nin 5 belediyesinin olacağını söyledi. ğini hatırlatan Anadol, “Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının meşruiyeti tartışılınca mı Erdoğan’ın aklına referandum geliyor. Vatandaşın kaderi, yazgısı Erdoğan’ın iki dudağının arasında mı? Kendi seçmenlerinden mi korkuyorlar” görüşünü dile getirdi. Anadol, AKP’nin belediyeler konusunda yaptığının “Hasan almaz basan alır” mantığı olduğunu kaydetti. Tasarının bu hafta genel kurul gündemine getirileceğini CHP olarak tasarıya muhalefet edeceklerini ifade eden Anadol, “Bize rağmen yasa çıkarsa Anayasa Mahkemesi’nde hakkımızı arayacağız. Cesareti varsa iktidarı halka gitmeye, referanduma davet ediyoruz” diye konuştu. Puan türleri 2008ÖSS’de bazı yükseköğretim programlarının puan türleri de değiştirildi. İşletme Bilgi Yönetimi’nin Eşit Ağırlık (EA) 2 olan puan türü EA1, Reklamcılık programının EA2 olan puan türü Sözel (SÖZ) 2, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’nin EA1 olan puan türü EA2, Arkeoloji’nin SÖZ2 olan puan türü EA2 olarak değiştirildi. Bu yıldan itibaren yeni bölümler de açılırken; Dünya Dinleri (SÖZ2), Gastronomi (SÖZ1), İnsan Kaynakları Yönetimi (SAY1, SAY2), Yaygın Din Öğretimi ve Uygulamaları (SÖZ1), Sanat Tarihi ve Müzecilik (SÖZ2), İnsan Kaynakları Yönetimi (EA1, EA2) kılavuzda yer aldı. asirmen?cumhuriyet.com.tr Cep telefonu uyarısı Cep telefonlarıyla ilgili sıkıntı yaşayan ÖSYM, bu yıldan itibaren “kesin çözüm getiren’’ bir uygulama da yapacak. ÖSYM, kılavuza “Cep telefonu yanında olan adaylar, 2008ÖSS’de kesinlikle sınav binalarına alınmayacaklar’’ uyarısı koydu. 2007ÖSS kılavuzundaki, “Sınav görevlilerince tutanak veya raporla ÖSYM’ye kopya çektikleri bildirilen veya cevap dağılımlarında istatistiksel yöntemler kullanıla YEREL SEÇİME HAZIRLIK CHP örgütü halka projelerini anlatıyor İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Örgütü, yerel seçim projelerini ve İstanbul adaylarını halka anlatmak için sokağa indi. Bu amaçla başlatılan örgüt içi eğitim ve saha uygulamaları projeleriyle, Mart 2009’da yapılacak yerel seçimlere kadar İstanbul’daki her eve 3 kez gidilmesi öngörülüyor. CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, “Amacımız, İstanbul’u, yanlış politika ve projelerle yaşanmaz bir kent haline getiren AKP zihniyetinden kurtarmaktır” dedi. CHP İstanbul İl Başkanlığı, ertelenen Üsküdar ve Zeytinburnu ilçe kongrelerinin de yapılmasıyla İstanbul’da kongre sürecini tamamlayarak, Mart 2009 yerel seçimleri için çalışmalara başladı. Yerel seçimlerde başarıya giden yolun halkla yüz yüze görüşmeden geçtiği ilkesinden hareket eden il örgütü, öncelikle ilçe ve belde teşkilatlarına yönelik eğitim çalışmalarını başlattı. Eğitimden geçirilen ilçe ve belde örgütleri bünyesinde oluşturulan mahalle temsilcilikleri, eğitim programıyla eşzamanlı olarak kapı kapı dolaşarak CHP’nin yerel yönetim projelerini halka anlatmaya başladı. ‘Seçmenden korkuyorlar’ Erdoğan’ın İstanbul il başkanlığının iftar yemeğinde “Türkiye referandum kültürüne alışmalı” dedi ‘İstanbul’u sokak sokak gezeceğiz’ CHP İstanbul İl Başkanı Tekin, projede görev alan partililerin, haklıhaksız veya art niyetli tepkiler karşısında bile güler yüzü elden bırakmadan, “Sadece kendimizi size anlatmak istiyoruz” tavrını sürdüreceğini ifade etti. Tekin, “Proje sona erdiğinde gidilen evlerde yaşayanlar, CHP’nin, her türlü farklı düşünce ve yaşam tarzına sahip insanları kucaklayan ama art niyetli ve amacını gizleyen düşünce yapısına karşı da duruş sergileyen bir parti olduğunu anlamalılar” dedi. Duygu Asena, ülkemiz yakın tarihinin önemli kadınlarından birisiydi. Gazeteciydi, yazardı, insan hakları savunucusuydu ve tabii ki feministti. “Kadının Adı Yok” kitabı ülkemizdeki kadın hareketinin dönüm noktalarından birisi oldu. Yüz binlerce kadın, erkek egemen kültürü ilk kez Duygu ile birlikte sorgulamaya başladı. Duygu Asena, bir kadın hakları savunucusu olmanın yanında, kararlı bir özgürlük ve insan hakları militanıydı. Ülkenin neresinde bir haksızlık olsa, oraya ilk gidenlerden birisi Duygu olurdu. Ölüm oruçları başladığında buna ilk dikkat çekenlerden birisi oydu. Diyarbakır’da kadınlara yönelik şiddete karşı toplantının önünde de onu görebilirdiniz. Pınar Selek, çok ağır bir suçlamayla cezaevine atıldığında, oraya girip onun sesini dünyaya duyuran da Duygu Asena’ydı. Tunceli’de 22 yıl toplantı yapılamamıştı. Oradaki kitle örgütlerinin daveti Duygu Asena ve PEN Ödülü… üzerine birlikte gittik. Duygu, orada da baskılara karşı halkın yanında olduğunu gösterdi. Onunla Türkiye’nin birçok yerine birlikte gittik. Kadın haklarını birlikte savunduk. Ne zaman baskılara karşı bir destek arasam aklıma ilk önce o gelirdi. Onun tereddütsüz tutum alacağını bilirdim. Ona güvenirdim. ??? Duygu, kadın kimliğini kararlılıkla savunduğu için erkek dünyasının çoğunluğu ondan hoşlanmadı. Onu sesini çıkaramayacak duruma düşürmek için çalıştığı gazetelerden çıkardılar, köşe vermediler. Susturmak istediler. O bütün bu engelleri aşmasını bilecek kadar kararlı bir insandı. Duygu, ismi gibi duygu dolu, sevgi dolu, iyi niyetli ve iyimser bir kadındı. Cumhuriyet tarihimizin önde gelen kadınlarından birisiydi. Ülkemizdeki kadın hareketi ona çok şey borçludur. Onun bu katkısını ülkemizdeki kadın hareketinin önderlerinden Profesör Şirin Tekeli ölümünün ardından düzenlenen törende çok güzel anlattı. Biz erkekler de ondan çok şey öğrendik. Kadınların hakları olduğunu bize ilk gösterenlerden birisi de oydu. Duygu’yu en verimli çağında, genç yaşta yitirdik. O önemli bir kayıptı. Onsuz gerçekten eksik kaldık. Duygu’nun 60. yaş gününü, onun hastalığının son günlerinde Feriye’de kutladık. Kutlama sırasında dönemin Türkiye PEN Başkanı Vecdi Sayar, onun adına bir ödül koymayı planladıklarını açıkladı. Gerçekten de bir süre sonra PEN bu ödülü koydu. İlki geçen yıl verilen ödül, ikinci senesini ne yazık ki dolduramadı. ??? Geçen yıl yapılan seçimleri Vecdi Sayar’ın listesini bir oy farkla geçen Tarık Günersel ve ekibi kazandı. Kongrede ben de divan ikinci başkanıydım. Günersel ekibinden listeye giren bazı konuşmacılar, Duygu Asena adına ödül konulmasını eleştirdiler. Asena’nın “düşük edebiyat” yaptığını söyleyecek, “feminizmi sömürdüğünü” iddia edecek kadar ileri gidenler oldu. Günersel yönetimi, bir süre sonra Duygu Asena adına konulan ödülü kaldırdığını açıkladı. Gelen tepkiler üzerine, “Kaldırmadık, zaten önceki yönetim her sene yapılır demediği için” bu sene başkaları adına ödül koyduk demek durumunda kaldılar. ??? Bu süreci üzülsem mi, yoksa aldır masam mı ikilemi içinde izledim. Duygu Asena adına ödül vermek ondan çok PEN’i onurlandırır diye düşünüyorum. Duygu Asena bu ülkede önemli izler bırakmış bir yazardır. Onun adına verilen bir ödülü kaldırmak Duygu’nun kılına bile dokunamaz. O ödülü kaldıranlar da belki yaşamları boyunca hatırlanacak bir iş yapmanın mutluluğunu yaşayacaklardır. Gerçekten kim onlar? İki sene sonra kimse onları hatırlamayacak bile. Yaptıkları ise hatırlanacaktır. PEN uluslararası alanda saygın bir kuruluş. Türkiye PEN’i yeni yönetimin bu davranışıyla yaralandı. Ben de bir PEN üyesi olarak Duygu’dan özür diliyorum. Seni anlamaları o kadar da kolay değil Duygucuğum… Erkek dünyasını yine korkuttun. Seni yine susturmak istediler… Merak etme… Sen kalırsın onlar gider… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle