05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Emlakte her 100 YTL ’lik satış tapuda 51 YTL olarak gösterildi, kaçakta yabancılar, Türkleri 5’e katladı ŞÜKRAN SONER 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN Yabancı da üçkâğıtçı oldu ? İnşaat sektöründe incelemeye alınan 326 kişi ve kuruluş 3 milyar 720 milyon YTL ’lik satış beyan etti. Buna karşılık 1 milyar 819 milyon YTL ’yi devletten gizledi. Böylece gayrimenkul sektöründe yüzde 48.9’luk bir kaçak oranına ulaşıldı. Kaçak oranı yüzde 31, yabancılarda ise yüzde 145 olarak belirlendi. ANKARA (AA) Hesap uzmanlarının gayrimenkul piyasasında yaptığı denetimler, emlakte her 100 YTL ’lik satışın tapuda 51 YTL olarak beyan edildiğini ortaya koydu. Kaçak oranında yabancılar, Türkleri 5’e katladı. Hesap Uzmanları Kurulu, son yılların lokomotif sektörü gayrimenkul piyasasında kapsamlı bir vergi incelemesinde bulundu. Ankara, İstanbul ve İzmir’de başta olmak üzere hesap uzmanlarının 2006 ve 2007 inşaat sektörü incelemeleri, emlak satış değerlerinin, Kültür Başkentimiz AKP iktidarı, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, öyle Merkez Bankası’nı, kamu bankalarının merkezlerini İstanbul’a taşımakla olmuyor... Hepsi AKP iktidarı belediyelerinin sorumluluğunda patlayan kayıt dışı, ruhsatsız, kuralsız, insan sağlığına aykırı koşullarda çarpık işletmeler, yerleşimlerle, yüzde 90’lara varan kuralsız düzenleri ile varoşlarda yoksulluk, yoksunlukla atbaşı kültürsüzlük çığ gibi büyüyor. İstanbul Davutpaşa patlaması, hesabı sorulmayan, bedeli ödenmeyen işçi ölümleri, Tuzla tersanelerindeki işçi cinayetleri, iktidarın inatla kapatmak için çırpındığı kültür merkezleri, tiyatro salonları ile ünleniyor... Başkentimiz, kültür merkezi olması ile övündüğümüz Ankara’da da gözle görülen bir kültürel yaşam erozyonu var. AKP’li Kültür Bakanlığı, belediyeler modern sanatların tüm alanlarına ilişkin merkezlerin ödeneklerini keserek kültürün boğazını sıkıyorlar. Kültürsüzlüğü yaratarak siyaset yapma, oy toplamanın peşinde, kapılarına kilit vurmaya çalıştıkları tüm çağdaş sanatlar alanlarında yoksunluk içinde sürdürülmeye çalışılan sanat etkinlikleri en düşük ölçeklerde. Klasik müzik, opera, bale, tiyatro, plastik sanatlar.. sanat eğitiminde kaliteyi, etkinlikleri, eğitimi yok etmeye yönelik ellerinden geleni yapmakta yarışıyorlar... Ve biz ayrımına varamadan İstanbul, Ankara kültürel kimliklerini yitirip hızla köy kente dönüşürlerken bir de bakıyoruz ki Eskişehir kültür başkentimiz oluvermiş. Olur mu demeyin, olmuş bile. Her gidişimde değişimi hayranlıkla izliyorum.. Yılmaz Büyükerşen’in öncülüğünde, önce Anadolu Üniversitesi’nde ekilen tohumlar, belediye yönetimi ile birlikte seferberliğe dönüştüğünde, en çağdaş teknoloji ile donatılmış 6 tiyatro sahnesi ortaya çıkıvermiş. Ortalama yüz bin kişiye bir tiyatro sahnesi, hem de gündüzü gecesi, her tür kültürel etkinlikle dopdolu merkezleri ile Türkiye’deki kültürel etkinlik kapasitesi rekoru kırılıvermiş. Belediye ile üniversite yarış halinde, sadece gösteri sanatlarında değil elbet, plastik sanatlar, müzecilik, müzik.. tüm sanatların eğitimi, halkın yararlanabilmesinde akla gelebilecek ne varsa sundukları hizmetlerle dünyanın en çağdaş kentleriyle yarışacak ölçeklere ulaşmışlar... Eski kentin tarihi dokusu korunarak yenilenmesi ile yaratılan güzellikler cabası.. Kent merkezindeki harabe fabrikalardan estetik restorasyonlarla, gençlerin yaşama sevinci ile doluştukları kafeler, sinemalar, restoranlar, çeşitli yaşam, kullanım alanları üremiş. Bir zamanlar bakmak istemediğiniz kent merkezinden geçen derenin iki yakası yeşillikler, akla gelebilecek her türden estetik güzelliklerle birlikte, gündüz gece insanlarla dolup taşan, kullanılan, gezilen, keyifle kıyısında oturulan alanlar haline dönüşmüş. Elbette işinden evine giden mutsuz insan tipinden, işle ev yaşamı arasında nefes alabilen, kültürel, sosyal etkinliklere katılabilen, uygar, yüzü gülen Eskişehirli, kentli insan tiplemesi ortaya çıkmış.. Türkiye’nin türbanla örtülmeye çalışıldığı siyasal, toplumsal gidişe inat, Andolu’nun bozkırından, aynı hamurdan, hem de çok kısa bir zaman dilimi içinde aydınlanmacı, cıvıl cıvıl yaşama sevinci içinde insanlar fışkırmış... ??? Neden, nasıl böyle olabildiğine, Müzik Eğitimcileri Derneği’nin katkılarıyla, Fazıl Say’ın piyanosu ile düzenlenen etkinlikte, tıklım tıklım salonda, coşkulu alkışlar arasında dile getirilen kimi bilimsel verilerle yanıt vermek gerek; AKP iktidarının kendi kadroları ile yapılmış bir cezaevi araştırması verisinin de ortaya koyduğu üzere suç ve sanat arasında doğrudan ilişki var; suçluların tümüne yakını yaşamları boyunca anlamlı hiçbir sanat eğitimi almadıkları gibi, müzikle ilişkileri olmamış. Tabii MÜZED Başkanı, açıklamalarında, Fazıl Say ile yaşanan tartışmalarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın kocaman bir yalanla kamuoyunu aldattığının da altını çizmiş oldu. Bakanlığın kendi istatistikleri AKP iktidarlarında müzik öğretmeni sayısında artış değil 1/3 oranında eksilme olduğunu ortaya koymakta. Uygarlığın eğitimde olmazsa olmaz ölçütleri; matematik, felsefemantık, müzikgüzel sanatlar, beden eğitimi alanlarında, aydınlanmanın da olmazları felsefemantık, müzikgüzel sanatlarla, beden eğitimini yok etmeye yönelik eğitimde adeta seferberlik ilan edilmiş... Müzik eğitimi ilköğretimde iki saate, ortaöğretimde bir saate hem de seçmeli ders olmak üzere indirgendikten sonra, 7 okulda bir müzik öğretmeninin olduğu bir düzeye gelinmiş. Ders bir yana kültürel etkinlikler için her okula en az bir müzik öğretmeni gerekirken, bütün Türkiye için öğretmen sayısı 6 bin 695. Gelin durumu Köy Enstitüleri, Halkevleri ile aydınlanmayı köylere kadar yaymaya çalışan Cumhuriyetin kültür seferberliği ile bir kıyaslayın. Her şehirde orkestra, bale, evrensel kültürel etkinlikler olsa, insanlar müzikle iç içe yaşasa.. aydınlanmacı, çağdaş, mutlu, barışçı insan yaratmaya katkısını hele bir düşünün... Fazıl Say’ın isyanına, aydınlanma savaşımına katkıda bulunmak istemez misiniz?.. [email protected] tapu kayıtlarında yarı yarıya yer aldığı sonucunu verdi. Raporlara göre, incelemeye alınan müteahhitlerle inşaat firmaları, 2007’de 1 milyar 102 milyon 92 bin 61 YTL vergi kaçırdı. Bu şekilde incelenen mükelleflerin 2 yılda tapuya 3 milyar 720 milyon 118 bin 823 YTL ’lik satış yaptığını bildirmesine karşılık, 1 milyar 819 milyon 258 bin 566 YTL ’yi kaçırdığı anlaşıldı. Mükelleflerin, satış gelirini gizleyerek kaçırdığı verginin yanı sıra yanlış hesaplama ve diğer nedenlerle beyan ettikleri gelirlere ilişkin de eksik vergi ödediği belirlendi. Eksik vergi tutarı da 2006 yılı için 15 milyon 173 bin 652 YTL, 2007 yılı için de 18 milyon 141 bin 819 YTL olarak hesaplandı. Yabancı neredeyse vergi ödemedi Hesap uzmanlarının inşaat sektörüne yönelik 2007 denetimlerinin içinde yabancılara mülk satışı incelemeleri de yer aldı. Yabancıların yoğun şekilde mülk aldığı Antalya, Alanya, Didim, Kuşadası ve Bod rum’da gerçekleştirilen incelemelerde, 171 mükellef için 640 rapor düzenlendi. Bu incelemelerin sonuçlarına göre de geçen yıl inceleme kapsamındaki mükelleflerce, yabancılara 890 milyon 697 bin 658 YTL ’lik mülk satıldı. Ancak bu mülklerin satış değeri, tapu kayıtlarına 363 milyon 244 bin 780 YTL olarak yansıtıldı. TEDİRGİNLİK ARTTI TÜFE yüzde 1.29’a, ÜFE yüzde 2.56’ya ulaştı; 2008 hedefinin yarısı 2 ayda aşıldı Harcama azaldı Ekonomi Servisi Ipsos KMG tarafından yapılan Hane Tüketim Endeksi (HTE) sonuçlarına göre, ocakta hızlı tüketim ürünleri talebi bir önceki aya göre cari fiyatlarla yüzde 2 düştü. En fazla düşüş et ve işlenmiş et, şekerleme ve alkolsüz içecek pazarlarında yaşanırken en fazla büyümeyse alkollü içecek ve açık gıda pazarlarında oldu. HTE’ye göre, tüketici yeni yıla tedirgin başladı. Hane Tüketim Endeksi raporunda yer alan toplam hızlı tüketim harcamaları bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında cari fiyatlarla yüzde 3 artış gerçekleşti. Enflasyonu şubat çarptı Ekonomi Servisi Enflasyon hedefinin yarısı sadece şubat ayındaki fiyat artışlarından geldi. Ekonomistlerin “Binde 6’yı geçmez” dediği şubat ayı enflasyon rakamları TÜFE’de 3 kat, ÜFE’de ise 3.5 kat fazla çıktı. TÜİK verilerine göre şubat ayında TÜFE bir önceki aya göre yüzde 1.29 ve ÜFE yüzde 2.56 ile beklentilerin çok üzerinde arttı. TOBBReuters anketine katılan uzmanlar, TÜFE artışını yüzde 0.79, ÜFE artışını ise yüzde 0.64 olarak öngörmüştü. TÜİK ayrıca, şubat sonu itibarıyla yıllık bazda TÜFE’nin yüzde 9.10, ÜFE’nin yüzde 8.15 arttığını açıkladı. İmalat sanayinde ise fiyatlar şubatta yüzde 1.64, tarım fiyatları ise yüzde 2.06 yükseldi. TÜFE’de 2008 sonu hedefi yüzde 4 olarak belirlenmesine karşın ocakşubat döneminde bu rakam yüzde 2’yi geçti. ÜFE’de ise yüzde 3 aşıldı. Ekonomistlerin beklentileri aşan verilerle ilgili yorumları şöyle: Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç: “Gıda fiyatlarının mevsimsel yükselişinin enflasyonu etkilediğini görüyoruz. Ayrıca global piyasalardaki olumsuz durumun devamı döviz kuruyla birlikte enflasyon üzerindeki baskıyı arttırabileceğinden faiz arttırımı gündeme gelebilir.” Finans Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı: “Bizim beklentimizin de üstünde TÜFE. Asıl etken olarak da gıdada olumsuz hava koşullarından kaynaklanan yüzde 5 artış var. Emtia fiyatlarının da artış gösterdiğini görüyoruz.” İşgaldeki gibi Öte yandan, CNBCe Tüketici Güven Endeksi, yüzde 15.7 düşüşle Mart 2003’ten beri en düşük düzeye indi. Bu veri 2002’den beri hesaplanan CNBCe Tüketici Güven Endeksi’nde en düşük ikinci değer oldu. Bundan önceki en düşük değer 69.25’le Mart 2003 döneminde gerçekleşmişti. Bu tarih Türkiye’de tezkerenin reddedildiği ve ABD’nin Irak operasyonunun başladığı döneme denk geliyor. Dünya borsaları yeni haftaya yine hareketli bir günle başlarken ABD’li milyarder yatırımcı Warren Buffett, ABD ekonomisinin resesyonun içinde olduğunu ve “hisse fiyatlarının ucuz olmadığını” söyledi. CNBC’ye konuşan Buffett, üç büyük tahvil sigorta şirketi MBIA, Ambac ve FGIC için garanti teklifini geri çektiğini belirtti. Buffett, ABD ekonomisinin, “Sağduyulu bir bakış açısıyla şu an bir resesyonda” olduğunu söyledi. Altın 990, petrol 103 doları geçti, borsalarda düşüş sürüyor AB’de tarihi enflasyon Ekonomi Servisi AB’de ortak para kullanan 15 ülkenin dahil olduğu Avro Bölgesi’nde ortalama enflasyon, şubat ayında yüzde 3.2 ile tarihinin en yüksek düzeyinde kalmayı sürdürdü. Avrupa Merkez Bankası, (AMB) orta vadede yüzde 2 seviyesinin altı olarak belirlediği hedefini oldukça aşan enflasyon karşısında, ABD merkezli küresel kriz, Avro’nun dolar karşısında tarihinin en yüksek düzeyine çıkması ve ekonomideki yavaşlama nedeniyle faiz artırımından kaçınıyor. Piyasa gözlemcileri, Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın önümüzdeki aylarda daha fazla hissedilmesiyle enflasyonun hızını kesmesini ve faiz indirimi konusunda AMB üzerindeki baskının artmasını bekliyor. Dalga dalga resesyon Ekonomi Servisi ABD’de resesyon kaygılarının global piyasaları olumsuz etkilemeye devam etmesi, uluslararası borsalarda satışları artırırken altın ve petrolü yeni rekor seviyelerine taşıdı, dolar 1.23 YTL ’ye çıktı. Asya’da Japonya ve Çin borsalarının yüzde 4.5’i bulan kayıpları, uluslararası yatırımcıları güvenli araçlara yöneltince, altın 1000 dolara dayandı, petrol ise 103 doları da geride ? ABD’de artan durgunluk kaygısıyla içerde dolar 1.23 YTL ’ye çıktı, borsa yüzde 3.2 düştü. Dışarda ise altın ve petrol yeni rekorlar kırdı. bıraktı. ABD altın vadeli işlemleri ons başına 991 dolarla rekor kırarken, ABD hafif ham petrolü de 103.77 dolarla rekor düzeye çıktı. ABD’de resesyon kaygılarının artmasıyla, dolar gün için de yüzde 3 yükselerek, en yüksek 1.2335 YTL ’yi gördü. Borsa yeni haftaya sert düşüşle başladı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Ulusal 100 Endeksi, 1433 puan kayıpla 43 bin 343 puana düşerken, hisse senetleri ortalama yüzde 3.2 değer kaybetti. Bono piyasasında ise faizler 18 Eylül’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Avrupa borsalarında da yüzde 2’ye varan kayıplar görüldü. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm?superonline.com Migros’un parası Türklerden Ekonomi Servisi Garanti, İş Bankası ve Vakıfbank’tan oluşan konsorsiyum, gıda perakendecilik devi Migros’un hisselerinin Koç Holding’den satın alımında, BC Partners’a uzun vadeli proje finansmanı sağladı. Bankalar açıklamalarında, yabancı bankaların kredi vermekten çekindiği bir ortamda Migros gibi bir şirketin satın alım finansmanında yer almakta tereddüt etmedikleri, bunun Türkiye’nin istikrarı ve ekonomisine olan güveni ortaya koyduğunu ifade ettiler. Resmi Gazete’nin 27.02.2008 tarih ve 26880 sayılı nüshasında yayımlanan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’yla, yeni kurulan vakıflarla (Medeni Kanun’a göre kurulan vakıflar yeni vakıflar olarak adlandırılmaktadır) ilgili önemli mali düzenlemeler getirildi. Bugün ve haftaya bu konuyu inceleyeceğiz. Vakıflara bağışlar veraset ve intikal vergisinden istisna edildi. Kuruluşunda veya kurulduktan sonra vakıflara bağışlanan taşınır ve taşınmaz mallar veraset ve intikal vergisinden istisna edildi. Bundan önce vergiye tabi idi. İstisnalar da belli şartlara göre tanınıyordu. Şimdi hiçbir şart olmadan her türlü bağış için vakıflar veraset ve intikal vergisi ödemeyecekler. Vakıfların denetiminde yenilikler yapıldı. Vakıfların denetiminde esas olan iç denetim olacak. Vakıf organı olan vakıf denetçileri ile atanacak iç denetçiler vakıfların iç denetimini yapacak. Bu denetim muhasebe, amaca uygunluk, harcama, yolsuzluk, işlem denetimi olacaktır. Vakıflar bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırabilecekler. Bu dene Yeni Vakıflar Yasası’nda Yer Alan Mali Düzenlemeler (1) timler iktisadi işletmeleri ve şirketleri olan vakıflar için önemli bir olanak sağlayacaktır. Vakıfların amaca ve yasalara uygunluğu yine Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişlerince yürütülecektir. Müfettişler şirketler dışında vakıfların iktisadi işletmelerini de denetleyebileceklerdir. Vakıflar mal edinimlerini artık serbestçe yapabilecekler. Vakıflar taşınmaz mal alımlarında artık önceden Vakıflar’dan izin almayacaklar. Yönetim kurulu alım kararı verdikten sonra yetkili kişilerce bu alımlar gerçekleştirilebilecektir. Vakıflar serbestçe iktisadi işletme ve şirket kurabilecekler ve şirketlere ortak olabileceklerdir. Örneğin yayıncılık yapan bir vakıf kendi bünyesinde matbaasını kurabilecektir. Bu faaliyet iktisadi işletme faaliyeti olacaktır. Bu işlemler için Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne sadece bilgi verilecektir. Vakıf yöneticileri, iktisap ettikleri veya değiştirdikleri taşınmaz malları tapuya tescil tarihinden itibaren bir ay içerisinde genel müdürlüğe bildireceklerdir. Şirketler dahil iktisadi işletmelerden elde edilen gelirler vakfın amacından başka bir amaca tahsis edilemeyecektir. Örneğin isim hakkına sahip bir vakıf ortak olduğu şirketten elde ettiği kâr payı, bağış, masraf karşılama ödemeleri gibi elde edeceği gelirleri amacına uygun harcamak zorundadır. Kurucuların çoğunluğu yabancı uyruklu olan vakıfların kurduğu yahut paylarının yarısından fazlasına bu nevi vakıfların sahip olduğu şirketlerin mal edinmeleri hakkında aynı vakıfların mal edinmelerini düzenleyen hükümler uygulanacaktır. Yeni vakıflara, başlangıçta özgülenen mal ve haklar, vakıf yönetiminin başvurusu üzerine, haklı kılan sebepler varsa denetim makamının görüşü alınarak mahkeme kararıyla, sonradan iktisap ettikleri mal ve hakları ise bağımsız ekspertiz kuruluşlarınca düzenlenecek rapora dayalı olarak vakıf yetkili organının kararı ile daha yararlı olanları ile değiştirilebilecekler veya paraya çevrilebilecekler. Yani vakıflara ait mallar alındığı gibi hantallaşarak kalmayacak. Örneğin bir vakfın Bodrum’da sahip olduğu bir arsası var. Fakat vakfın İzmir’de bir proje için arsaya ihtiyacı söz konusu. Bu durumda Bodrum’daki arsayı satıp İzmir’de bulacağı arsayı satın alabilecektir. Bu işleme değiştirme işlemi denmektedir. Vakıflar, varlıklarını, ekonomik kural ve riskleri gözetmek suretiyle değerlendirmek zorundadırlar. Bunu yaparken yöneticilerin basiretli davranmaları gerekecektir. Vakıflar her türlü bağış ve yardım alabileceklerdir. Vakıflar yurtiçi ve dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan nakdi, ayni bağış ve yardım alabilecekler. Bunun için serbestçe faaliyette bulanabileceklerdir. Yani amaca uygun bağış ve yardım için çeşitli etkinlik ve faaliyet gösterebileceklerdir. Bunun yanında vakıflar yurtiçi ve yurtdışındaki benzer amaçlı vakıf ve derneklere ayni ve nakdi bağış ve yardımda da bulanabileceklerdir. Nakdi yardımların yurtdışından alınma sı veya yurtdışına yapılması ancak banka aracılığı ile yapılabilecek ve sonuç genel müdürlüğe bildirilecektir. Vakıflar uluslararası faaliyette bulunabilecekler. Vakıflar; vakıf senetlerinde yer almak kaydıyla, amaç veya faaliyetleri doğrultusunda, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecekler, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecekler ve üst kuruluşlar kurabilecek ve yurtdışında kurulmuş kuruluşlara üye olabileceklerdir. Vakıflar her yılın haziran ayı sonuna kadar Vakıflar İdaresi’ne beyanname vereceklerdir. Vakıf yönetimi; vakfın yönetici veya yönetim kurulu üyeleri listesini, bir önceki yıla ait faaliyet raporlarını, bütçe ve bilançolarını, gayrimenkullerini, mali tablolarını ve bu tabloların uygun araçlarla yayımlandığına dair belgeyi, işletme ve iştiraklerinin mali tabloları ile yönetmelikle belirlenecek diğer bilgileri içeren beyannameyi her takvim yılının ilk altı ayı içerisinde genel müdürlüğe verecektir. Burada gelen yenilik, vakıflara ait şirket ve iktisadi işletmelerin de mali tablo ve bilgileri idareye verecek olmasıdır. Haftaya devam edeceğiz. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle