03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Operasyon kapsamında tutuklanan gazeteci Yenerer’in avukatı, soruşturmayı yürüten savcı Öz’ü şikayet etti 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ergenekon’da yeni gözaltılar İSTANBUL / ANKARA (Cumhuriyet) Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen el bombalarına ilişkin, ‘Ergenekon terör örgütü’ soruşturması kapsamında İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in tutuklanmasının ardından İP Genel Sekreteri Nusret Senem’in evine baskın yapıldı. Senem’in yanı sıra İP basın sorumlusu, Aydınlık Dergisi’nin Ankara Temsilcisi Hikmet Çiçek ve Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan gözaltına alındı. Operasyon kapsamında tutuklanan gazeteci Vedat Yenerer’in avukatı, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ü Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet etti. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri dün saat 18.00 sıralarında Senem’in evinde ve bürosunda arama başlattı. Aramaların devam ettiği sırada partililer, Senem’in Meşrutiyet Caddesi 47 numaradaki evinin önüne geldi. Arama sürerken Nusret Senem Genel Merkez’e geçti. Senem daha sonra Genel Merkez’e gelen polisler tarafından gö Sadece Hıncal mı Korkuyor? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in, Ergenekon soruşturması için verilmiş yayın yasağını dinlemeyen üç gazete hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıklamasının, bu gazetelerin yöneticileri üstünde sıfır etki yaptığını görmek, hem hukuka saygı hem de basın etiği adına üzücüdür. Bugün, daha neler ifşa edecekler, göreceğiz. Ama dünkü gazetelerinde yazılanları okuyunca; o yayın yasağını anımsatan “otorite”ye adeta “Sen de kim oluyorsun, git işine. Bize kurşun işlemez” diyen mahalle kabadayılarının, mesleğimizin köşe başlarını tuttuklarına üzülerek tanıklık ediyoruz... Herhalde bir bildikleri olmalıdır. Belki de, kendilerine, “Siz savcıları bize bırakın. Verdiğimiz şu bültenleri allayıp pullayarak manşetlerinize yerleştirin ve ortamı gerdikçe daha da germeye omuz verin” diyen bazı “dayı”ların korumasından güç almaktadırlar. Başbakan ile Adalet ve İçişleri bakanları, Ergenekon çetesi yanında, Babıâli’nin bu ali kıran baş kesenci’lerini besleyen ve devlet içine sızdığı anlaşılan güçlerin maskesini indirmeyi düşünmeyecekler mi? Fırat Haber Ajansı: Gizli tutanaklar elimizde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Ergenekon” soruşturmasında gizlilik kararı uyarınca avukatlara bilgi bile verilmezken kimi zanlıların sorgu tutunakları PKK yanlısı yayınlarıyla bilinen Fırat Haber Ajansı’nda yayımlandı. Ajansın zanlıların ifade tutanakla rının orijinali olduğunu iddia ettiği bazı belgeleri de görsel olarak kullandı. “Sorgu zabıtlarına” ulaştığını belirten ajansın haberine göre, Ergenekon belgesini yazmakla suçlanan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in bazı ifadeleri de ajansın haberinde yer aldı. lerek başka bir savcı atanıp soruşturmanın selametle tamamlattırılarak, gerçeğin ve adaletin ortaya konulmasının sağlanması gerekmektedir” dedi. zaltına alındı. Senem, binadan çıkarılırken yaptığı açıklamada şunları söyledi: “AKP, ne bunlarla kapatma davasını ortadan kaldırmaya muktedir olabilir, ne de işledikleri suçları ortadan kaldırabilir. Kendileri Amerika’nın eşbaşkanı olduklarını söyleyip, ilan ettiler. Bu vatana ihanetin itirafından ibarettir. Vatana ihanet edenler cezasını mutlaka bulacaktır. Alnımız açık, gururla memleketi savunuyoruz. Her yerde savunuruz, hapishanelerinde yatmaktan keyif, gurur duyarız.” ği dilekçede, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün hakkında “soruşturma açılarak soruşturmadan el çektirilmesini” talep etti. Savcı Öz’ün, “soruşturma dosyasının gizliliğini sağlayamadığını, gizli dosya içeriğinin tüm gazete ve televizyon haberlerinde yer aldığını, bunların asıl belgeleriyle birlikte de kitaba dönüştürüldüğünü’’ ifade eden Ergül, Savcı Öz’ün bağımsız ve tarafsız olmaktan giderek uzaklaştığını ileri sürdü. Perinçek ve diğer tutuklular F Tipi cezaevine gönderidi Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olduğu ve devletin gizli belgelerini elinde bulundurduğu iddiasıyla, önceki gün tutuklanan İşçi Partisi lideri (İP) Doğu Perinçek, Bayrampaşa Cezaevi’nden Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Doğu Perinçek’in Tekirdağ Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’ne nakli sırasında cezaevi önünde hareketlilik yaşandı. Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek ve bazı partililer, İstanbul’dan karayolu ile ‘Gerçek ortaya çıkarılmalı’ Savcı Zekeriya Öz hakkında meslek ahlak kurallarına aykırı hal ve davranışları nedeniyle soruşturma açılmasını isteyen Ergül, “Savcı Öz, Ergenekon soruşturmasından el çektiri ‘Soruşturmadan el çektirilsin’ Operasyon kapsamında tutuklanan gazeteci Yenerer’in avukatı Vural Ergül, HSYK Başkanlığı’na gönderdi saat 13.00’te Tekirdağ’a geldi. Şule Perinçek, cezaevi savcısından alınan izinden sonra, bugünün açık görüş günü olmasından da yararlanarak eşi ile bir saat görüştü. Doğu Perinçek’in avukatları da Perinçek’in tutukluluğuna itiraz edeceklerini açıkladılar. Soruşturmanın yürütüldüğü Beşiktaş’taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bugün başvuracaklarını belirten avukat Mehmet Aytekin, “Genel Başkan 68 ve daha evvel, siyasi yaşamında pek çok örgütte yer almış, girdiği her örgütte genel başkanlık yapmıştır. Bu konumda bir siyaset adamının, iddia edilenin ne olduğu belirsiz bir oluşuma üye olduğu iddiası son derece saçma. Müvekkilimin geçmiş yaşamının 40 yılını bakılırsa, ne olduğu belirsiz bir yapılaşmanın içine, terör örgütlerine bulaşmamışlığı ortadadır. Bundan daha öz bir savunma düşünemiyorum” dedi. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk ve gazeteci Adnan Akfırat da Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne nakledildi. Bravo Baykal’a Onlar için, devlet içine sızmış mı; yoksa daha kötüsü, yerleşip boy atmış mı dememiz gerekiyor? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın partisinin Meclis grup toplantısında dün yaptığı, o gerçekten çok iyi hazırlanmış konuşmasını dinleyince, bu ikinci seçeneğin daha da güçlü olduğu ortaya çıkıyor. Baykal, “Geçen hafta Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen iddianamenin ayrıntılarını tartışıyorduk. Bu konu tam tartışılmadan, 21 Mart sabahı saat 04.00’te, en saygın yazar İlhan Selçuk’un ve saygın bilim adamı Kemal Alemdaroğlu’nun gözaltına alındığını gördük” diyor ve gösterişli operasyonlarla yapılan bu gözaltıların, “toplumda bir cani takip eder gibi bilim adamlarının ve yazarların sabaha karşı evlerinin basılarak gözaltına alınmasının toplumu telaşa ve tedirginliğe ittiğini” söylüyor. Başbakan da iktidar partisinin sözcüleri de ana muhalefet liderinin, özellikle toplumun telaş ve tedirginliğe itildiğini ileri süren gözlemlerini abartılı bulacaklardır. Dahası, son dönemde ilk kez bu kadar kaygı verici gelişmeler olduğu teşhisinin hemen arkasından “Eskiden önce darbe olurdu. Darbeden sonra korku yaratmak için saygın insanlar yıpratılır ve korkutulurdu. Ancak demokrasi işlerken ilk kez böyle bir uygulamayı görüyoruz. Darbe zihniyetinin parçası olacak uygulama bu” sözleri yangına körükle gitmek gibi benzetmelerle eleştirilecektir. CHP Grup Başkanvekili yayın yasağına karşın basına haber sızdıranların kim olduğunu sordu Anadol’dan soru önergesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili, İzmir Milletvekili Kemal Anadol, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “yayın yasağına rağmen, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bilgileri basına sızdıran görevli ve görevlilerin kimler olduğunu” sordu. Anadol, dün TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde bazı basın organlarında “Ergenekon’’ soruşturmasıyla ilgili ayrıntılı haberler yer aldığına dikkat çekti. Anadol, “Yayın yasağı nedeniyle söz konusu soruşturmada ifadesi alınan kişilerin avukatları, hakları olmasına rağmen hiçbir bilgiye ve belgeye ulaşamamaktadır. Öyle ki, sanık durumundaki kişilerin avukatları müvekkillerinin neyle ve hangi delille suçlandıklarını bile bilmemektedir. Buna rağmen bazı basın yayın organlarında ve köşe yazarlarının sütunlarında soruşturma hakkında çok ince detayına kadar bilgi yayımlanmakta; kimlerin gözaltına alınacağını öngören ‘tahminler’ yapılmakta ve her nasılsa bu ‘tahminler’ tutmaktadır. Yayın yasağına rağmen basına sistemli bir şekilde bilgi sızdırıldığı ortadadır” dedi. Basına kimlerin bilgi sızdırdığını soran Anadol, şu sorulara da yanıt istedi: Açıklama 04.03.2008 tarihli Cumhuriyet gazetesinin Sağlık köşesinde yer alan “Cezacı Başhekim Bezdirdi” başlıklı Şule Köktürk yazısında, şahsım ve Sağlık Bakanlığı töhmet altında bırakılmıştır. Bu hususlara ilişkin olarak açıklama yapılması tarafımca gerekli görülmüştür. Öncelikle “Prof. Dr. Özertürk’ün, uyguladığı baskı nedeniyle çalışanlar tayin ya da emekliliğini isteyerek hastaneden ayrıldı” şeklindeki ifade gerçekleri yansıtmamaktadır. Disiplin amiri olarak yasa ve yönetmeliklere uygun davranmayan personel hakkında disiplin cezası vermek görevimin gereğidir. Kaldı ki disiplin cezaları ile ilgili olarak çalışanların itiraz ve dava hakları vardır. Ceza alan kimi personelce bu haklar kullanılmış ve vermiş olduğumuz cezaların çoğu yerinde bulunarak kesinleşmiştir. Ordudan kendi isteğimle emekli olmama karşın, irticai faaliyetler nedeniyle ordudan atıldığım yönündeki ifadeler de asılsızdır. Askeri kayıtlarda kendi isteğimle emekli olduğuma ilişkin belgeler mevcuttur. Hastane kreşi kapatılmamış olup; 22 kişilik kreşimiz fiziki koşulların elverişsizliğinden, yapılan bir protokolle l00 m. mesafedeki, fiziki koşulları çok daha iyi olan Siyami Ersek Hastanesi kreşine 20 Mart 2006 tarihinde geçici bir süre için (kendi kreşimiz yapılana kadar) nakledilmiştir. Hastanelerde çay ocağı, kantin vs. işletmesi yapacakların belirlenmesinde yetkili olan merciler İl Sağlık Müdürlükleri ve Milli Emlak daireleridir. Başhekimlik sadece işletmecinin hastane içerisinde uyması gerekli olan kuralları belirler. İşletmecinin elde ettiği gelirle de başhekimliğin hiçbir ilgisi yoktur. Sağlık Bakanlığı’nın iki müfettişi tarafından görevden alındığım iddiası da doğru değildir; ayrıca müfettişlerin görevden alma yetkileri de yoktur. Prof. Dr. Yusuf ÖZERTÜRK ...Ve o yazısı için de Hıncal’a Onlara, dünkü Sabah’ta, Hıncal Uluç’un “Zamanlardan ‘Veda’ Zamanı!..” başlıklı o nefis ve içten kaygılar yansıtan yazısını okumalarını salık vereceğim. “Bir gece sabaha karşı beni de alıp götürebilirler.. Büyük Birader peşimizde.. Özel yaşantımız kalmadı. Her şeyimiz gözleniyor ve dinleniyor.. Banda alınıyor.. Bu bantları günümüz dijital teknolojisiyle istediğiniz şekle sokabilirsiniz... Kız arkadaşınızla yaptığınız cilveleşmeden, müthiş bir memleketi satma konuşması çıkartılabilir.. Teknik öyle gelişti... Yazılarımla bir yeraltı örgütüne üye olmadan yönetmek gibi bir suçla alıp götürebilirler beni.. Muhalifim ya.. Cumhuriyetçiyim ya.. Laikim ya!..” Hıncal, “17 yaşında çaylak gazeteciyken”, bu tür günleri Menderes devrinde de yaşadığını da söyleyince, anılarım çok hızlı bir biçimde çalıştı ve 60 öncesindeki o gecelerde İstanbul’da Esentepe’deki gazeteciler mahallesinde aldığımız duyumlardan tedirgin olarak eşlerimizle birlikte Ali İhsan Göğüş ile sinema sinema nasıl dolaştığımızı hatırladım. Korkusuz yaşama özgürlüğünün, çağımızda en basit özgürlük türlerinden birisi olduğunu sanıyorduk. Öyle sandığımız için de, AB ülkelerinde bizde olmayan ne varsa onları yaşam biçimimiz olarak sahiplenmek istiyorduk. Orwell’in Büyük Birader’i, acaba böyle düşünmekle çok acele ettiğimizi mi söylerdi? Bir büyük çete soruşturmasının içine, CHP Genel Başkanı’nın da dün yinelediği gibi, bugüne kadar ne kadar sevimsiz polisiye olay varsa, tümünü ekleyip ucunu da açık bırakan Erdoğan’ın ne yapmak istediğini izleseydi, ne düşünürdü? Güçlü iktidar sahibinin, eleştirilerinden dolayı kızdığı yazardan basın özgürlüğü kavramına toz kondurmadan, sözde suçlamalar yaparak öç almanın yolları mı açılıyor? ??? AKP ve Erdoğan’ı, demokratlığı ve liberalliği nedeni ile yere göğe sığdıramayan “aydınlar”ımız, 301. madde nedeni ile Elif Şafak, Orhan Pamuk gibi yazarlarımız hakkında dava açıldığı zaman kıyamet kopartan hanımefendiler, beyefendiler... “Bir gece ansızın gelebilirim” sözü size sadece o alaturka şarkıyı mı hatırlatıyor? Serbest bırakıldıktan sonra rahatsızlanan Alemdaroğlu’nun sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Evinde rahatsızlanan eski İÜ rektörünü sağlık durumu iyi Alemdaroğlu hastaneye kaldırıldı İstanbul Haber Servisi Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alındıktan sonra şartlı serbest bırakılan eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, yüksek tansiyona bağlı burun kanaması şikâyeti nedeniyle önceki akşam Taksim’deki Alman Hastanesi’ne kaldırıldı. Kardiyolog Prof. Dr. Ertan Demirtaş ve ekibi tarafından ilk müdahalenin yapıldığı Alemdaroğlu’nun sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Hastaneye gelerek Alemdaroğlu’na geçmiş olsun dileklerinde bulunan eski TMBB Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Alemdaroğlu iyileşir, bu yara kapanır, ama hukuksal yara nasıl kapanır, o çok zor” diye konuştu. Alemdaroğlu, serbest bırakıldıktan sonra dinlendiği evinde önceki gece saat 19.00 sıralarında yüksek tansiyon, burun kanaması ve sol kola vuran göğüs ağrısı şikâyetiyle kendisinin haftanın belli günlerinde hasta kabul ettiği Taksim’deki Alman Hastanesi’ne getirildi. Burada Prof. Dr. Demirtaş ve ekibi tarafından ilk müdahalesi yapılan ve kontrol altına alınan Alemdaroğlu’nun sağlık durumunun iyi olduğu ifade edildi. Alman Hastanesi Basın Koordinatörü Bülent Biricik, yaptığı açıklamada Prof. Dr. Alemdaroğlu’nun hastaneye getirildiği sırada tansiyonuBülent Biricik nun 11.5 19 düzeyinde olduğunu ifade ederek “Yapılan müdahale sonrasında tansiyonu normal seviyeyi düşürüldü. Hocanın sağlık durumu iyi, ancak doktorları şu an için Alemdaroğlu’nun durumunu gözlemlemek için hastanede tutuyor” dedi. Alemdaroğlu’nun hastaye kaldırılmasını ardından aralarında Cindoruk ve eski İBB Başkanı Nurettin Sözen’in yanı sıra dostları da ziyaret etti. ‘Bilgiyi kimler sızdırdı’ “Star gazetesinin 23 Mart Pazar günkü baskısındaki bir haberde yer alan ‘Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılık çok ilginç bir yöntem geliştirdi. Savcılık, uzun sürecek olan soruşturmada, daha sonraki zamanlarda yapılacak olan operasyonları etkileyen bazı deliller ve telefon görüşmeleri ile ilgili metinleri zanlılara sormadı. Böylece bilgi sızmasının ve sonraki zamanda yapılacak operasyonlarla ilgili bazı ipuçlarının dışarı sızmasını engelledi’ bilgisi, nasıl ve kimler tarafından sızdırılmıştır? Soruşturmayı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ve Ankara’dan gönderildiği söylenen; sicil numaraları belli, adları belli, görev yazıları olan özel bir grup terörle mücadele ekibinin yürüttüğü bilinmektedir. Soruşturma çerçevesinde elde edilen tüm telefon dinleme tutanakları, ifade metinleri ve diğer tüm belgeler sadece bu kişilerin elinde olduğuna göre, basına sızan bilgilerin sorumlularının da bu ekip içerisinden kişiler olduğunu düşünüyor musunuz? Avukatların, müvekkillerinin hangi delillerle suçlandıklarını dahi öğrenmelerinin önünde engel olan yayın yasağı ve gizlilik kararına rağmen basında yer alan haberlerin sızdırılmasının sorumlularının tespiti için herhangi bir çalışma yapılmakta mı?’’ Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net STK temsilcileri 8 aydır iddianame hazırlanmadığına dikkat çektiler ASTSUBAYLAR SUÇLAMIŞTI Gazetecilere suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (USTKB) ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV), İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin de aralarında bulunduğu kuruluş temsilcileri, Ergenekon soruşturması kapsamında Cumhuriyeti savunanları hedef gösteren gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulundu; gazeteciler hakkında soruşturma açılması için imza kampanyası başlattı. USTKB üyeleri dün Taksim Hill Otel’de bir araya gelerek Ergenekon operasyonu ile ilgili bir basın toplantısı düzenlediler. USTKB Sözcüsü avukat Aydeniz Tuskan, Ergenekon operasyonu kapsamında 8 aydır dava açılmadığını ve iddianame hazırlanmadığını anımsatarak “Adil yargılanma hakkının en önemli ayağı olan savunma hakkı bu süre içerisinde gasp edilmiştir. Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan eylemleri kınayarak gizli soruşturmanın açıklamalarını yapan ve aralarında Ahmet Altan’ın, Engin Ardıç’ın, Ali Bayramoğlu’nun da aralarında bulunduğu 8 gazeteci hakkında, Cumhuriyeti savunanları hedef gösterdikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduk” dedi. Tuskan, Ergenekon soruşturması kapsamında gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk’un, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun ve İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 12 kişinin gözaltına alınmasının toplumda gerginlik yarattığını belirtti. Tuskan özetle şunları söyledi: “Konuyla ilgili olarak bir imza kampanyası başlattık. 1 hafta boyunca devam edecek olan imza kampanyasında bini aşkın imza topladık. Engin Ardıç, Emre Aköz, Şamil Tayyar, Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Abdurrahman Karakoç ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunduk.” Albay Öz’ün görev yeri değişti BURSA (Cumhuriyet) Trabzon İl Jandarma Komutanı görevindeyken Agos Gazetesi Genel Yayın Müdürü Hrant Dink’in öldürüleceği ihbarını işleme koymadığı iddia edilen Bilecik İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı’na atandı. Trabzon’dan Bilecik İl Jandarma Komutanlığı görevine 8 ay önce atanan Öz, Hrant Dink’in öldürülmesi olayı ile ilgili görülen davada jandarma astsubay ve uzman çavuş tarafından Dink’in öldürüleceği yolunda gelen ihbar hakkında işlem yapmamakla suçlanmıştı. Albay Öz bu konuyla ilgili olarak 4 gün önce Bilecik’te gazetecilerin sorusuna “Konuşmayacağım, açıklama yapmayacağım” yanıtını vermişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle