02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER ’Kosova’yı KKTC izler’ ? Dış Haberler Servisi İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, Kosova’nın tek yanlı olarak bağımsızlık ilan etmesinin etkilerinin Balkanlar’ın sınırlarını aşacağını belirtti. Gazete, Kosova’nın bağımsızlığının ABD ile Avrupa Birliği ülkeleri tarafından tanınacağını belirtti. Gazete, “Açıkça görülüyor ki bu Rumlar için çok tehdit edici bir emsal. Eğer Kosova ABD ve AB tarafından tanınmayı başarırsa aynı şekilde oluşmuş KKTC için aynı şeyi yapmayı daha ne kadar sürdürebilirler” diye sordu. dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Ludwigshafen’deki yangının çıkış sebebi üzerindeki sis perdesi kalkmazken Schaeuble, İrtemçelik’e sert çıktı BerlinAnkara hattında güven krizi Dış Haberler Servisi Almanya’nın Ludwigshafen kentinde 9 Türk’ün ölümüyle sonuçlanan yangında kundaklama şüphesi sürerken Sol Parti Milletvekili Prof. Dr. Hakkı Keskin, olayın bir an önce aydınlatılmasını istedi. Çökme tehlikesi nedeniyle binaya ancak önceki gün girebilen yetkililer, yangına doğalgaz sıkışmasının neden olmadığını açıkladı. Facianın ardından Almanya’ya olayı incelemek üzere bir Türk heyetinin gönderilmesi ise Alman basınını ikiye böldü. Hakkı Keskin açıklamasında, yangının nedenlerini belirlemek üzere acilen bir araştırma komisyonu kurulması önerisinin olumlu karşılanmasını isteyerek “Bu komisyonda, Türkiye’den gelecek uzmanlar da yer alacaktır. Bu işbirliği, ilgililerin ellerinden geleni yapmakta olduğu yönündeki güveni arttıracaktır” dedi. Bazı Alman gazeteleri Türkiye’nin heyet göndermesini gereksiz bulurken bazıları Türkleri yatıştırmak açısından doğru bulduklarını belirtiyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, yangının ardından spekü ? Türkiye ve Almanya’daki Türkler 9 Türk’ün hayatını kaybettiği yangın faciasının bir an önce aydınlatılmasını istiyor. Türkiye’nin olayı incelemek üzere heyet göndermesini tartışan Alman basını, spekülatif açıklamalar konusunda sakin olunmasını istedi. Almanya İçişleri Bakanı Schaeuble ise İrtemçelik’in önceki günkü açıklamalarına karşılık “Bazen büyükelçilere de görgü öğretmek lazım” diye konuştu. latif açıklamalar yapıldığını öncelikle sakin olmak gerektiğini kaydederek “Şayet Türk milliyetçileri bu faciadan pay çıkararak Almanya’ya ve Almanlara yönelik tahriklerde bulunurlarsa bu çok kötü sonuçlara yol açabilir” diye yazdı. euble’nin açıklamalarına yer verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisinden olay yerine Türk uzmanların gönderilmesine izin verilmesini rica ettiğini belirten Schaeuble, “Bundan tabii ki memnuniyet duyarız. Alman makamlarına duyulan güvensizliğin yersiz olduğunu bilmemize rağmen Türk hükümeti bunu yapabilir’’ dedi. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik’in bazı açıklamalarını eleştiren Schaeuble, “Bazen büyükelçilere de görgü öğretmek lazım’’ diye konuştu. İrtemçelik eldeki bilgilerin ve görgü tanıklarının ifadelerinin “hangi ihtimalin kuvvetli olduğuna” işaret ettiğini söylemişti. İrtemçelik’in, “bazı Alman politikacı ‘Almanya sanık sandalyesinde’ RheinNeckar Zeitung haberinde de “Almanya, Türk medyası tarafından sanık sandalyesine oturtuldu. Almanya’ya Türk uzmanları gönderme kararı, dolaylı olarak Alman uzmanların çalışmalarına güven duyulmadığının bir göstergesi” denildi. Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Scha El Kaide çocukları kullanıyor ? Dış Haberler Servisi Amerikan ordusunun Irak’ta düzenlediği operasyonlarda, El Kaide tarafından, kaçırmak ve öldürmek üzere eğitilen çocukların görüntüleri ele geçirildi. Amerikalı ve Iraklı yetkililer, video kasette, bir eve baskın düzenleyen, bazıları 10’lu yaşlardaki çocukların, ev sakini rolündekilerin kafalarına silah doğrulturken çekilmiş görüntülerinin yer aldığını söylediler. ların yangın sebebi henüz kesinleşmeden olayın yabancı düşmanı bir saldırı olmadığı yönünde açıklama yapmalarını garip karşıladığı’’ şeklindeki sözlerini eleştiren Schaeuble, bu eleştirisini İrtemçelik ile yapacağı bir özel görüşmede dile getireceğini söyledi. Die Welt gazetesi de “Türk Güvensizliği’’ başlığıyla yayımladığı bir yorumda, yangının sebebinin henüz kesinlik kazanmadan Türkiye’nin kendi uzmanlarını olay yerine göndermek istemesinin, Alman makamlarına duyulan güvensizlikten ya da bazı olayların gizleneceği endişesinden kaynaklandığı, Schaeuble’nin bu güvensizliği görüşmelerinde gidermeye çalışacağı görüşüne yer verildi. Alman Hükümetinin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, “Sonuç ne olursa olsun olayın sonucu netlik kazanacaktır’’ dedi. 4 kişilik bir heyetle Almanya’ya giden Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, Böhmer ile birlikte Ludwigshafen’deki olay yerinde incelemelerde bulundu ve ailelerle görüştü. Facianın meydana geldiği evin önüne ölenlerin anısına çiçek bırakılıyor. (Fotoğraf: AP) ‘Bebeği öptüm ve pencereden aşağıya bıraktım’ Dış Haberler Servisi Alman basını, 9 Türk’ün hayatını kaybettiği yangınla ilgili haberlere dün de geniş şekilde yer verdi. Bild gazetesi, “Yaşıyor Alev Cehennemindeki Bebek’’ başlığıyla birinci sayfada yayımladığı haberde, amcası Kamil Kaplan (32) tarafından yangından kurtulması için pencereden aşağıya atılan ve Türk kökenli polis Hakkı Paker tarafından kurtarılan 11 aylık Onur’un fotoğrafına yer verdi. Gazetenin iç sayfalarında da Kaplan’ın “Bebeği öptüm ve pencereden aşağıya attım’’ şeklindeki sözlerinin başlığa taşındığı haberde, Kamil Kaplan olayı şöyle anlattı: “İki kız kardeşim ve kayınbiraderim pencerede duruyorduk. Bebek benim yeğenim Onur’dur. Onu aşağıya bırakmak son şanstı. Binanın önünde bir polis duruyordu. Gözlerine baktım ve iyi olacağına inandım. Polis ceketini çıkardı ve bir tente gibi önünde tuttu. Onur’u bir kez daha öptüm ve onu aşağıya bıraktım.’’ Cumhuriyetçilerden McCain ipi göğüslerken, sonuçlar Demokratların bölünmüşlüğünü gösterdi Demokratların süper çekişmesi ELÇİN POYRAZLAR ABD’de kasırga can aldı ? Dış Haberler Servisi ABD’nin orta ve güney kesimlerinde etkili olan kasırga en az 47 kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. Kasırgadan en fazla etkilenen eyaletler arasında Arkansas, Tennessee, Kentucky ve Mississippi bulunuyor. İşkenceye yeşil ışık ? WASHINGTON (AA) ABD yönetimi, ABD’nin terorizm zanlılarını sorgularken gerekiyorsa boğulma hissi yaratan (water boarding) yöntemini kullanabileceğini bildirdi. Bu yöntemi bir işkence biçimi olarak değerlendirmeyen Beyaz Saray Sözcüsü Fratto, bu tekniğin kullanılmasının duruma bağlı olduğunu belirterek, “Eğer saldırının her an düzenlenebileceği düşünülüyorsa, bu yönteme başvurulabilir” dedi. WASHINGTON ABD başkanlık yarışında önemli bir dönemeç olarak görülen 24 eyalette birden yapılan “Süper Salı” önseçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adaylarından John McCain öne çıkarken Demokrat Parti’nin iki güçlü ismi Hillary Clinton ve Barack Obama arasında ipi kimin göğüsleyeceği konusunda kesin bir sonuç vermedi. Beyaz Saray’ın yeni ev sahibinin belirleneceği 4 Kasım başkanlık seçimlerinin Süper Salı ayağı, Demokratların ülkenin ilk kadın ve ilk siyah başkanı olma hayalleri kuran iki adayının nefes nefese mücadelesine sahne oldu. Önseçimlerin ardından yapılan ilk açıklamalarda, Obama’nın 13 eyalette, Clinton’ın ise 8 eyalette birinci çıktığı bildirildi. Ancak Clinton’ın kazandığı eyaletler arasında Kaliforniya, senatör olduğu New York ve New Jersey gibi en büyük olanlar yer aldı. Dolayısıyla toplam oy ve kazanılacak delege sayısında Clinton’ın Obama’yı geçmiş olabileceği savunuldu. (Fotoğraflar: AP) D emokrat Parti’nin iki güçlü adayından Obama 13 eyalette, Clinton 8 eyalette kazandı, ancak delege üstünlüğünü Clinton ele geçirdi. Clinton’ın 1000 delege Obama’nın da 902 delege kazandığı bildirildi. Adaylığı kazanmak için 2 bin 25 delegeye sahip olmak gerekiyor. Cumhuriyetçilerde ise McCain öne çıktı. Clinton’a Hispanik desteği Hispaniklerin yanı sıra orta yaş grubunda beyaz kadınların desteğini arkasına alan Clinton’ın büyük eyaletlerden Kalifoniya’da Obama’ya üstünlük sağlamış olması önemli bir avantaj olarak nitelendiriliyor. Demokrat Parti’nin yarıştığı 22 eyaletin 13’ünde galip gelen isim olan Obama’nın ağırlıklı olarak siyah nüfu sun bulunduğu eyaletlerde birinci olduğu ve gençlerin desteğini arkasına aldığı gözlendi. Obama, senatör seçildiği Illinois’nın yanı sıra Georgia, Alabama, Kansas, Connecticut gibi eyaletleri de aldı. Bu sonuçlar ilk etapta Clinton ile Obama’nın birbirlerine karşı ezici bir üstünlük sağlayamadığı ve zaferi şimdilik bölüştüğü yorumlarını da beraberinde getirdi. Ancak daha sonra Obama’nın ofisinden yapılan açıklamalarda kendilerinin daha fazla delege sayısı elde ettikleri savunularak yarıştan galibiyetle çıkıldığı yönünde imada bulunulması dikkat çekti. Süper Salı’nın hemen ardından gerek Clinton’ın gerekse Obama’nın destekçilerine hitaben yaptıkları konuşmalarda zafer ilan etmekten kaçındıkları gözlendi. Clinton New York’ta konuşurken, “Bu gece Amerika’nın gecesi” diyerek kampanyasının bütün hızıyla süreceğini belirtti. Obama ise “Bizim zamanımız geldi, gerçek ve değişim hareketimiz Amerika’ya geliyor” dedi. Öte yandan Clinton’ın kızı Chelsea Clinton’ın bir televizyon kanalında yayımlanan New Haven’da bir seçim merkezinde elinde kahvesiyle içeridekilerle sohbet ederkenki görüntüleri tartışma yarattı. Kimi yorumlarda ABD yasalarına göre oylamanın yapıldığı gün adayların ya da onları temsil edenlerin seçim merkezlerinin bu kadar yakınında bulunmasının yasak olduğuna dikkat çekilerek Chelsea’nın bu davranışının annesinin başına sorun açabileceği belirtildi. 21 eyalette önseçime gi den Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen ismi senatör McCain rakipleriyle arasında önemli bir fark açarak toplam 9 eyalette galip geldi, delege sayısını 613’e yükseltti. Cumhuriyetçi aday adaylarından Mitt Romney ise yarışı 7 eyalette önde bitirdi. Cumhuriyetçi eski vaiz Mike Huckabee ise ülkenin iç kesimlerinde ve güneydeki 5 eyalette birinci geldi. McCain’in önseçimlerde ara açmasına karşın rakipleri Romney ve Huckabee, yarıştan çekilmeyeceklerini açıkladı. Daha önce de saldırmışlardı Berliner Kurier gazetesi ise “Bir yangın şeytanı mıydı?’’ başlığıyla verdiği haberde, Aylin ve Bedriye adlı kız kardeşlerin yangından önce bina içindeki merdivenlerin yanında yangın çıkaran bir kişiyi gördükleri yolundaki sözlerini hatırlattı. Berliner Zeitung da “Saldırı mıydı?’’ başlığıyla verdiği haberde, 2006 yılının Ağustos ayında da aynı binaya yanıcı madde atıldığını ve suçluların bugüne kadar yakalanmadığını bildirdi. Seçim aylar sürebilir ABD’de önseçim süreci bu hafta sonundan itibaren gelecek haftalarda da diğer eyaletlerde devam edecek. Demokrat Parti’deki çekişmenin sürmesi durumunda, bu partinin başkan adayının belirlenmesinin haftalar, hatta aylar alabileceği yorumları yapılıyor. aşlık “Komünistler Moskova’ya!” gibi oldu. Ama çok da isabetsiz bir benzerlik değil. Malum, Sibirya, 17. yüzyıldan başlayarak sürgün yeriydi. Adi suçluların yanı sıra milyonlarca siyasi muhalif, Sibirya’nın esir kamplarında hayatını kaybetti. Bu zamanların çok geride kaldığını düşünüyordum ki... Sibirya’nın bazı Alman gençleri için “eğitim kampı”na dönüştüğünü öğrendim. Hem de 11 yıldır. Almanya Essen’den problemli gençler gönderiliyormuş Sibirya’ya. Yapılan özel anlaşmaya göre, bunalımlı, saldırgan, ailesine ve öğretmenlerine isyankâr, evden kaçan Alman gençleri Omsk bölgesinde bir köye yollanıyor. Gençler, kentlere uzak köyde, ilkel şartlarda, soğukta, kar temizleyerek, odun taşıyarak, sokak tuvaletini kullanarak “gerçek hayatı” öğreniyor. Rus kökenli Almanlar Almanlar Sibirya’ya! B PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] gençlere eğitmenlik yapıyor. Bu tür gençlerin ve eğitimcilerinin bir günü Almanya’ya 150 Avro’ya mal oluyor. Karşılığında Almanlar, bölgedeki Rus okullarına yardım ediyor ve Rus öğrencilerin ücretsiz Almanya gezilerini organize ediyor. Merkezi iktidarın inisiyatifi dışında düzenlenen bu uygulamanın genellikle olumlu sonuç verdiği ve suç işleme eğilimli Alman gençlerinin yüzde 40’ının bambaşka insanlar olarak ülkesine döndüğü bildiriliyor. Yeni gönderilecek “problemli Alman gençleri” arasında Türk, Arap ve Sovyet kökenlilerin de olabileceği söyleniyor. Bu arada İngilizlerin de aynı amaçla Sibirya’yı kullanmak istediği iddia ediliyor. Her şey iyi güzel de kendini neredeyse yeniden “süper devlet” gibi görmeye başlayan bir ülkenin liderleri, topraklarının büyük bölümünü oluşturan Sibirya’nın “dünyanın sürgün ve ıslah evi” gibi algılanmasından rahatsız olmuyor mu acaba? Türbanı Bırak, Medvedev’e Bak lbette en kolayı akıllı olmak. İki E dakikada keskin bir “yorum attırmak”. Ve bütün soruların cevaplarını vermek. Ama hayatın en sevdiği şaka, akıllıları aptal durumuna düşürmektir... Evet, Rusya’da Putin dönemi devam edeceğe benziyor. Marttaki devlet başkanlığı seçimleriyle birlikte Putin, başkanlığı Medvedev’e devredecek. Ama iktidardan uzaklaşmayacak. Muhtemelen başbakanlık yapacak. Medvedev de sabah akşam Putin politikalarını sürdüreceğini söylüyor. Ama... Bu “ama”dan sonra hayat, en sevdiği şakalardan birini yapabilir. Hemen değil tabii. Belki birkaç ay sonra, belki 12 yıl içinde... Rusya son dönemde hızla güçlenen bir ülke. Hem siyasi, hem askeri ağırlığı arttı. Kremlin sanki gece gündüz uyumuyor, enerji kozunu nasıl daha iyi kullanacağını düşünüyor. Ve hakkını vermek gerek, epeyce de başarılı oluyor. Yeni dönemde RusyaABD ilişkileri gözden geçirilecek; özellikle de ABD’de Demokratların başa gelmesi durumunda. Yakında RusyaAB ilişkilerinde de ilginç gelişmeler olabilir; mücadele ve işbirliği çizgileri hareketlenebilir. Ortadoğu ve Asya cephesi zaten kaynıyor. Rusya aynı zamanda bir Karadeniz ülkesi; son dönemde bölgede yeni adımlar atıyor. Bütün bunları neden yazıyoruz? Türkiye hayatını türban tartışmalarıyla geçiremez. Kendisini çevreleyen koca bir dünya var. Ve bu dünyanın içinde başta gelen faktörlerden biri Rusya’dır. Ve son yıllarda hızla güçlendiğini görmüyormuş gibi davrandığımız bu komşu ülke, yakında sessiz bir değişime girecektir. Kremlin’e başka bir lider yerleşe Bir katil günde 24 saat boyunca katil değildir. e Erich Maria Remarqu Batılı başkentlerde “İvanov ve başka şahinlere göre ehvenişer” bulunan Medvedev’e karşı yumuşak bir tavır ve Rusya’ya yönelik sert eleştiriden kaçınma tutumu ağır basıyor. Bazı çevrelerde ise tersine, tam şu sırada baskı yapma hevesi var. Örneğin, İngiliz The Times gazetesinde “SSCB sonrasında Batı ile Rusya arasındaki dostluk ilişkileri, bugün yerini yeni bir soğuk savaşa bırakmıştır” tezinden hareketle, Rusya’ya karşı sertleşme çağrısı yapıldı ve bu arada Medvedev’in Putin’in emrinde ve yolsuzluklarıyla ünlü Gazprom’un başında olmasına dikkat çekildi. Ülke içinde ise Rusya hükümetinin liberal kanadından Maliye Bakanı Kudrin, “Artık dış politikamız değişmelidir” diyerek Batı’ya yaklaşılması gerektiğini savundu. Peki, Ankara ne düşünüyor? Düşünüyor mu? Yoksa zaten “birileri düşünür biz de ona göre durumu idare eder miyiz”? Ne olursa olsun, kuzey komşumuzdaki değişimlere bizim de hazırlıklı olmamız gerekli. Gerçi biliyoruz, “türban tezleri”ni keyifle tekrarlamaktan daha yorucu ve sıkıcı bir çabadır bu... Gazprom’un yöneticisi olarak TürkRus enerji ilişkilerindeki zikzakları yakından bilen Medvedev’in devlet başkanlığı döneminde MoskovaAnkara ilişkilerinin nasıl gelişeceği merak konusu. cektir. Medvedev her ne kadar Putin’in yetiştirdiği bir siyasetçi ise de farklı bir kişidir. Her adımda dönüp Putin’e sormayacaktır. En azından ilk dönemden sonra bağımsız adımlar atacaktır. Hem siyasette, hem ekonomide hem de dış dünya ile ilişkilerde. Özellikle Moskova kulislerinde dolaşan “Putin kısa bir süre, o da kendi kadrolarını korumak için başbakanlık yapacak; ardından istifa ederek bir köşeye çekilecek” veya “Putin, olası bir finans krizinin yükünü omuzlamak istemediği için, birkaç ay sonra Kremlin’le arasına mesafe koyacak” türü fısıltılara herkes kulak vermek zorundadır. Ayrıca bu köşede, vaktiyle birbirlerine üstünlük sağlayamayan güçlü Sovyet liderlerin “geçici bir süre için” başa getirdikleri “zayıf yönetici” Brejnev’in 18 yıl SSCB’nin başında kaldığını da yazmıştık. Peki, Türkiye’nin Medvedev’e karşı tavrı nedir? Onu nasıl analiz ediyor? Onun iktidar dönemiyle ilgili neler düşünüyor? Bu sorulara, klasik diplomat tavrıyla “TürkRus ilişkilerinin gelişmesi zaten memnuniyet vericidir; umarız ki, yeni dönemde de...” laflarıyla geçiştirmeden cevap aramak zorundayız. Bakın, son haftalarda bu tür soruları ele aldığı belli olan çevrelerde belli belirsiz değişimler oluyor. Büyük tehdit Teröristler Duma’yı basarlar ve medya aracılığıyla Rusya halkına şartlarını duyururlar: 450 milletvekili elimizde. Bize 1 milyar dolar ve bir uçak verilmezse, her 10 dakikada bir milletvekilini serbest bırakacağız! CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle