25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2008 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S 6 B 1 Y 7 B 7 PB 9 PB 8 PB 10 PB 7 Y 3 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y 3 Y 4 Y 5 Y 4 S 1 S 1 S 0 S 7 PB 12 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 12 PB 14 S 3 S 7 S 2 S 3 S 8 S 3 Y 13 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Batı Karadeniz kıyıları, Orta ve Doğu Karadeniz ile Kars ve Ardahan çevreleri yağışlı diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar Karadeniz kıyılarında karla karışık yağmur, yağış alan diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y 2 Y 3 Y 3 Y 12 Y 10 B 9 B 9 B 7 B 5 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB 5 B 2 Y 11 B 2 B 3 B 2 PB 15 PB 12 PB 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB 6 B 2 B 14 PB 2 B 2 Y 5 PB 5 PB 16 Y 5 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Başyazılar yazılıyor, üzerinde yorumlar yapılıyor. Mübareğin sözleri, Türk usulü adeta Da Vinci şifresi. 11’incinin uçakta cımbızla seçtiği gazetecilere şifre söylemini anımsayacaksınız: “PKK’yi Irak’tan çıkarın. Kuzey Irak dahil bütün Irak’ı 10 katı ihya edeceğiz” dedi. AKP’li 11’inci; Amerika’nın batısında geçen yüzyıllar duvarlara asılan kalın harflerle, “Wanted” katili yakalayana bilmem kaç bin dolar ödül vaat eden afişleri; postmodern bir anlayışla devletten diğer devlete ödüle dönüştürdü. Başlı başına bir başarıdır. Başkan Bush duysun da Beyaz Saray görüşmemizde konuya değinsin diye bir de strateji uyguladı. Yerden bilmem kaç kilometre yukarıda RTE’nin bile aklına gelmeyen öneriden, PKK’ye karşılık Irak’ı ihya edeceğimizi vaat eden ödülden söz etti. Fakat Beyaz Saray 11’incinin önerisine yüz vermedi. Neden acaba? ??? Medyamızın temsilcileriyse önerinin Beyaz Saray’da ele alınıp alınmadığını 11’inciye sormadılar. Bizim medyamız için ABD ile aramızdaki 1 Mart tezkeresini, askerin başına çuval geçiren olayların geride bırakıldığını gösteren, Başkan Bush’un dostluk ve işbirliğimizi daha ileriye götüreceklerini söyleyen sözleri 11’incinin ABD gezisini övmeye yetti de arttı bile. ABD, terör örgütüyle savaşımdaki yardımlarına karşılık bizden bir şey istememiş. Durup durup hayretle bunu yazıyorlar, söylüyorlar. ABD ile son iki ayda iki önemli görüşme yapıldı. CHP lideri Deniz Baykal’ın dediği gibi, “henüz iki ay önceki RTE’nin Başkan Bush’la temasının detayları açıklanmış değil” ve fakat: Baykal’ın sıraladığı kimi önemli soruların yanıtı da hâlâ alınmış değil: “…Örneğin, K. Irak’a yönelik bir kara harekâtı yapılması konusunda engel mi var? Kara harekâtı yapma izni alamadın mı? Hava harekâtı konusunda serbest miyiz? Kendi isteğimizle gerekli gördüğümüz zaman hava harekâtı yapabilecek miyiz? Bir taahhüdümüz ve vaadimiz oldu mu? Hangi çerçeve içinde harekât özgürlüğümüz olduğunu bilmeye hakkımız var” mı, yok mu? Var ama yok! Zira 11’inci Beyaz Saray’da bu sorulara yanıt aramıyor, bu sorunlarla uğraşmıyor. ABD, reddedilen 1 Mart tezkeresinin sorumluluğunu (o tarihte emanetçi başbakan olan) 11’inciye yüklemişti. Beyaz Saray’da kabul edip sırtını sıvazladığına göre… Büyük, hata yapan küçüğü affetmiş oluyor. Bir çeşit affı şahane! 11’inci, Bush’un her cümlesini başıyla onayladığına göre, Beyaz Saray bahçesinde izlenen manzaranın özeti bu! ??? Başkan Bush PKK’nin sadece Irak’ın, Türkiye’nin, ABD’nin değil bütün insanlığın düşmanı olduğunu… İki ülke arasında dostluğun giderek daha da pekişeceğini, enerji sorunundaki kimi sakıncaların görüşüldüğünü söylerken... Bir başka konuya usturuplu biçimde değindi. Türkiye’yi “Avrupa ile İslam dünyası arasında köprü” diye tanımlarken ülkemizden “laik Türkiye” diye söz etmedi. AKP iktidarındaki Türkiye’yi ılımlı İslam modeli olarak gördüğü ve dolayısıyla bu tezin temsilcisi AKP iktidarını desteklediği mesajını verdi. Beyaz Saray’daki görüşmeden sonra önceki gece TV’lerde boy gösteren medyamız, bilim adamlarımız, ünlü yorumcular ittifak eylediler: ABD ile dostluk baki, velakin laik rejim feda! Gül’ün PKK çelişkisi Gül’ün siyasi çözümün söz konusu olamayacağına yönelik net açıklamalarına karşın, Bush’la görüşmesinde bu yöndeki kapsamlı adımlar da gündeme geldi ELÇİN POYRAZLAR GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY WASHINGTON Washington’da resmi temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, ABD Başkanı George Bush ile görüşmesinde ele alınan PKK ile mücadele yöntemleri konusundaki açıklamaları soru işaretleri yarattı. Bush ile görüşmesinin ardından Woodrow Wilson Merkezi isimli düşünce kuruluşunda konuşma yapan Gül’ün “siyasi çözümün söz konusu olamayacağı” yönündeki net açıklamalarına karşın, GülBush görüşmesinde siyasi adımları da içeren “kapsamlı bir çözüm” konusunun gündeme geldiği öğrenildi. Wilson Merkezi’nde PKK ile mücadelede siyasi çözüme yönelik bir soruyu yanıtlayan Gül, “Nasıl El Kaide’nin dışarıdan saldırılarına karşı ‘Burada politik çözüm bulalım’ denilemezse, burada da böyle bir şey söz konusu olamaz. Dolayısıyla bunu, ne bugün burada ne de önceki görüşmelerde başka or tamlarda konuşmadık, konuşmayız da” dedi. Buna karşın GülBush görüşmesine ilişkin gazetecilerin sorularını telekonferans yoluyla yanıtlayan Beyaz Saray’dan üst düzey bir yetkili, iki liderin PKK ile mücadele konusunu ağırlıklı olarak ele aldığını ve siyasi adımları da içeren bir dizi farklı çözüm üzerinde konuştuklarını söyledi. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, iki liderin PKK sorununa “yalnızca askeri değil, siyasi eylemleri de içeren kapsamlı bir çözüm bulunması” konusunda görüştüklerini ifade etti. Görüşmede kapsamlı çözümün unsurlarına yönelik ayrıntıların konuşulmadığını belirten yetkili, af meselesinin gündeme gelmediğini kaydetti. ABD’nin uzun dönemli bir çözüm için Türkiye’yi Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi ile görüşmeye teşvik ettiğini belirten yetkili, Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’ndeki koşulların iyileştirilmesinin de uzun dönemli bir çözümün parçası olacağını kay detti. Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu yönde sözleri bulunduğunu belirten yetkili, halka “seçenekler” sunulmasının terör örgütlerine katılımı azaltacağı değerlendirmesini yaptı. GülBush görüşmesi öncesinde basına bilgi veren Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino da “Başkan (Bush), Gül ile Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Irak Başbakanı Nuri el Maliki dahil olmak üzere Kürt bölgesindekilerle uzun vadeli siyasi bir çözüm konusu üzerinde çalışma fırsatı hakkında görüşecek” demişti. Uzun vadeli bir çözümün bulunmasının hedeflerden biri olduğunu söyleyen Perino, “Bu çok uzun zamandır sürüyor, buna bir son vermeye çalışmanın zamanı geldi” ifadesini kullanmıştı. ‘Bush siyasi çözüm istedi’ Washington Post gazetesi, Bush’un Gül ile görüşmesinde Güneydoğu’yla ilgili olarak “geniş bir siyasi çözüm” için girişim talep ettiğini öne sürdü. “Bush, Türkiye’den ihtilaflı bölgede ekonomik gelişmeyi arttırmasını ve bölge için geniş bir siyasi çözüme yönelik girişim yapılmasını istedi” denilen haberde “Görüşme, ABD’nin Irak işgali ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin geçen yılki, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenilere yönelik muamelesini ‘soykırım’ olarak nitelendiren kararı nedeniyle gerginleşen ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyordu” yorumu yapıldı. Gazete, Bush’un gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye’yi Doğu ile Batı arasında “yapıcı bir köprü” olarak nitelendirdiğini belirtirken Bush’un, AB’nin Türkiye’nin üyeliğinden yararlanacağını söylediğine de dikkat çekti. Haberde şu ifadeler yer aldı: “Washington ve Ankara son bir aydır terorizme karşı işbirliğini arttırdı. Türkiye’nin güneydoğusunda özerklik veya bağımsızlığı talep eden PKK, Türkiye için en büyük güvenlik tehdididir.” ABD 1. SIRADA Türkiye siyasi risk haritasında NEW YORK (ANKA) 2008 yılındaki başlıca “siyasi riskler” belirlendi. Eurasia Group adlı ABD’li danışmanlık şirketince belirlenen 2008 yılındaki başlıca 9 “siyasi risk” arasında ABD birinci, Türkiye ise 8. oldu. Küresel siyasi risk danışmanlık hizmetlerini veren Eurasia Group adlı şirket, 2008 yılı için “Başlıca Dokuz Siyasi Risk” belirledi. Şirketin saptadığı başlıca “siyasi risk” arasında ABD birinci, Türkiye ise 8. oldu. Şirket tarafından yapılan açıklamada, 2008’de siyasi riskin özellikle ciddi olan dünyanın çeşitli bölge ve alanlarında saptandığı kaydedildi. Bu arada, siyasi riskleri belirleyecek bir dizi raporun tümünün bu ay içinde yayımlanacağı da ifade edildi. Türkiye Raporu’nun 16 Ocak’ta yayımlanacağı bildirildi. Şirket tarafından “2008 yılında 9 başlıca siyasi risk” olarak belirlenen ülkeler sırasıyla şöyle: ABD, İran, Irak, terorizm, Pakistan/Afganistan, Rusya’nın dış politikası, Güney Afrika, Türkiye ve Güney Amerika’daki enerji sıkıntıları.” Sanki Gül, Bush katında kabul görerek yepyeni bir göreve başlıyordu! Gül de Erdoğan gibi daha Bush’la görüşmeden bağlılık bildirisi yayımlarcasına görüşlerini, gazeteciler aracılığıyla kamuoyuna duyurdu. Erdoğan 5 Kasım’da daha ABD topraklarına ayak basar basmaz “Pozitif duygular içindeyim” demişti. Gül de yolda “Ben Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdum, iki dakika sonra Bush aradı” dedi! Aralarından dakika sızmıyor... Gül’ün “Bu ziyaretle birlikte iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır” sözü şöyle yorumlanabilir: Ben cumhurbaşkanı olarak süregelen ilişkilerden öte, ABD yönetimiyle her türlü işbirliğine hazırım. AKP’nin yayın organlarına göre Bush’la Gül, harita başında dünyayı konuşmuşlar. Bunun da Türkçesi şu olsa gerek: Küresel güç olarak ABD’nin dünyayı yeniden biçimlendirmesinde her türlü taşeronluk görevi yapılır! ??? Görüşmeden çıkan bazı sonuçları maddeleyelim: 1 ABD, “PKK ortak düşmanımızdır, bitirinceye kadar mücadele edeceğiz” diyor. Düşman sözcüğü daha çok savaş ortamında kullanılır. Dolaylı da olsa böyle bir tanımın yerleştirilmesi Türkiye’nin terörle mücadele zeminiyle örtüşmüyor. ABD’nin terörle mücadelenin yanına “siyasi çözüm”ü de sokuşturması tartışılması gereken bir durum. 2 Türkiye’nin bölgedeki yeri konusunda ABD’nin bakışında yeni bir şey yok. Bush “AB sizin öneminizi nasıl anlamaz” diyor. Bu bakışın altında yatan şu: İki eşit ülke ilişkisinden çok, önemli bir ülkenin gerekli olduğu hallerde kullanılması... AB’nin de bu konuda başarılı olamaması! 3 PakistanAfganistan görüşmelerinin İstanbul’da devam etmesi kararı, o bölgede barışın kurulmasından çok Türkiye’nin de bölgeye bağlantılandırılması. 4 Gül, Kıbrıs’ta kalıcı çözüm için Bush’un BM katında devreye girmesinden yana olduklarını söyledi. Sanki söz verip tutmayan bizmişiz gibi bir suçluluk duygusu var. ??? ABD’de görev süresinin son yılına giren cumhurbaşkanlarına geleneksel olarak “topal ördek” adı veriliyor. Hele cumhurbaşkanı ikinci ve son dönemini tamamlıyorsa topallama artar. Bu yılın sonunda yapılacak başkanlık seçimlerinden kimin önde çıkacağını kestirmek zor. Ancak Demokratlar’ın ağırlığı daha fazla hissediliyor. BushGül görüşmesinde iki ülke arasındaki pürüzlerin giderildiği iddialarına bu açıdan bakınca geleceğe ilişkin net bir değerlendirme yapmanın zor olduğu ortaya çıkıyor. Bize göre bu gezinin tek amacı vardı: Gül’ün küresel aktör karşısında kendisini göstermesi! Türkiye’nin cumhurbaşkanlarının böyle bir gösterime gereksinimi yoktur. Ancak Gül’ün daha farklı bir anlayış içinde olduğu görülüyor. Bakalım sunduğu güven mektubu ne işe yarayacak! ankcum?cumhuriyet.com.tr Aleyhte propaganda olasılığı Öğrencilerden YÖK Başkanı’na protesto Öğrenciler ve sivil toplum örgütü temsilcileri, AKP hükümetinin atadığı YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ı kitlesel gösterilerle protesto ettiler. Beyazıt Meydanı’nda toplanan Türkiye Gençlik Birliği üyeleri adına konuşan İstanbul Şubesi Başkanı Önder Öztürk, AKP hükümetinin Cumhuriyet üniversitelerine saldırılarının ve üniversitelerin halkçı niteliğini ortadan kaldırmaya yönelik müdahalelerin şimdi de YÖK üzerinden sürdürüldüğünü vurguladı. Beyazıt Meydanı’nda toplanan EğitimSen üyeleri de “Sermaye def ol, üniversiteler bizimdir”, “Üniversiteler bizimdir. Bizimle özgürleşecek”, “Özcan istifa” sloganları attılar. Grup adına konuşan EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, üniversitelerin bilimselliğine ve özerkliğine yönelik yeni bir saldırıyla karşı karşıya gelindiğini belirterek Özcan’ın açıklamalarını reform adı altında dayatılan projenin parçası olarak gördüklerini söyledi. (Fotoğraf: DENİZ UZUNKALE) 32 kuyuda bulundu Hükümette ‘301’ açmazı EMİNE KAPLAN Batman’dan petrol müjdesi BATMAN (AA) Batman bölgesinde geçen yıl 7 milyon varil (yaklaşık 972,2 bin ton) ham petrol üretilirken, TPAO tarafından bölgede sondaj yapılan 40 kuyudan 32’sinde petrol bulundu. TPAO Batman Bölge Müdür Vekili Erdal Coşkun, yaptığı açıklamada, geçen yıl 40 kuyuda sondaj çalışması gerçekleştirdiklerini ve sondaj çalışması sonucunda 32 kuyuda petrol bulunarak üretime alındığını söyledi. Geçen yıl 40 kuyuda toplam 69 bin metrelik sondaj çalışması yaptıklarını ifade eden Coşkun, “Bu yıl petrol arama konusunda hedefimiz 40 kuyuda 71 bin metre sondaj çalışması yapmak. En son olarak Diyarbakır’da Güney Kırtepe2 sahasında petrol bulundu. Batman ve bağlı sahalarda üretimi arttırmaya yönelik yüzey tesislerini güçlendirmek için çalışmalar yapıldı. Batı Raman sahasında AP2’de yeni bir tesis kuruyoruz. Temeli yakında atılacak” dedi. OECD: K. Irak’ta rüşvet veren 139 Türk firmasına ilişkin soruşturma savsaklandı AKP iktidarı rüşveti kolladı MURAT KIŞLALI ANKARA Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), hükümetin, Kuzey Irak’ta rüşvet veren 139 Türk firmasıyla ilgili soruşturmayı savsakladığını bildirdi. Hükümetin bu konunun soruşturulmasına yönelik Adalet Bakanlığı nezdinde bir yönetici atadığını, ancak konuyla ilgili olması gereken kurumların ne soruşturmadan ne de söz konusu atamadan haberdar olduklarını belirten OECD, hazırladığı rüşvet raporunda, “Bu durum hükümetin rüşvet konusundaki tutumunu göstermektedir. Yaşanan iki yıllık gecikme rüşvetle mücadeledeki isteksizliği göstermekte ve kaygıyla karşılanmaktadır” ifadesini kullandı. OECD’nin rüşvetle ilgili Türkiye’nin de yer aldığı Çalışma Grubu raporunda, K. Irak’ta rüşvet veren ve aralarında AKP’ye yakın olanların da bulunduğu 139 Türk firmasının soruşturulmasına ilişkin sürecin hükümet tarafından nasıl savsaklandığı şöyle ifade edildi: ? Eski Amerikan Merkez Bankası Başkanı Paul Volcker’in başkanlığını yaptığı BM’nin Gıda Karşılığı Petrol (GKP) Programı’nı inceleyen Bağımsız Soruşturma Komitesi, Ekim 2005 tarihli “Nihai Rapor”unda, K.Irak’ta 138 Türk firmasının insani değişim malzemesi anlaşmaları; bir Türk firmasının da petrol anlaşmasına ilişkin Irak hükümetine yasadışı ödemeler yaptığını tespit etti. ? Hükümet, Adalet Bakanlığı’ndan bir kişiyi söz konusu iddiaların soruşturulması için Türkiye’deki bağlantı noktası olarak Şubat 2006’da atadı. ? Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında, Çalışma Grubu’nun başmüfettişleri Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Eximbank, Mali Suçları Araştırma Komisyonu (MASAK) ve Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) temsilcilerine GKP raporundaki suçlamalardan haberdar olup olmadıklarını ve rüşvet veren firmalara ilişkin GKP’den bilgi alınıp alınmadığını sordu. ? GİB hariç tüm temsilciler yapılan suçlamalardan haberdar olmadıklarını bildirirken Adalet Bakanlığı temsilcilerinin, bu konuda hükümet tarafından Adalet Bakanlığı’ndan bir yetkili atandığından bile haberdar olmadıkları anlaşıldı. ? GİB Başkanlığı yetkilisi ise başka bir vesile ile haberdar olduğu suçlamalarla ilgili GKP Programı ile bağlantıya geçmediklerini ancak gerekirse geçeceklerini ifade etti. ? Türk firmalarıyla ilgili suçlamalara Türk hükümetinin nasıl yaklaştığı, hükümetin yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi konusundaki tutumunun önemli bir göstergesi oldu. Çalışma Grubu başmüfettişleri hükümet genelindeki tüm yetkililerin suçlamalardan bu çapta habersiz olmalarından hayal kırıklığı ve şaşkınlık duydular. ? Başmüffettişler, bunun da ötesinde hükümet tarafından atanan Adalet Bakanlığı yetkilisinin bu tarihe kadar söz konusu suçlamalara yönelik hangi adımları attığını tespit edemediler. ? Ekim 2007’deki görüşmelerde, hükümet yetkilileri söz konusu 139 Türk firmasına ilişkin suçlamaların Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu (DTKK) tarafından incelemeye alındığını, ancak Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın ne GKP’nin, ne de herhangi bir başka milli veya uluslararası kuruluşun bu suçlamalara ilişkin kanıt sağlayamadığını tespit ettiğini bildirdiler. ? Bu açıklamalarına karşın, Türk yetkililer DTKK’nin yaptığı incelemenin niteliğine ilişkin de bilgi vermedi. Ancak 21 Kasım 2007 tarihli görüşmede, GKP’den bilgi istenildiğini açıkladılar. Bu açıklama memnuniyetle karşılanmakla birlikte, Çalışma Grubu başmüfettişleri iddialara ilişkin soruşturmada yaşanan iki yıllık gecikmeyi kaygıyla karşılamaktadır. ? Suçlamaların soruşturulmasına ilişkin iki yıllık gecikme, yabancı ülkelerdeki Türk firmalarının davranışlarının üstüne gidilmesine dönük bir isteksizlik olduğunu göstermektedir. Kapatma davası DTP’ye savunma için 1 ay ek süre ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı” haline geldiği gerekçesiyle kapatılması istenen DTP hakkındaki davada, partiye savunma için 1 ay ek süre verdi. DTP’nin ön savunmasını en geç 10 Şubat’a kadar yapması gerekiyor. Öte yandan DTP milletvekili ve kapatılan HEP ile ÖZDEP’in avukatı Hasip Kaplan, Anayasa Mahkemesi’nin, “yargılamanın yenilenmesi” istemlerinin reddine ilişkin kararının kesin olduğunu anımsatarak “Yeniden AİHM’ye başvurabiliriz” dedi. ANKARA AKP, TCY’nin 301. maddesinde yapılacak değişiklik konusunda bir karar veremezken, sorun Türk milletini aşağılama suçunda cezanın üst sınırının 3 yıldan 2 yıla düşürülerek erteleme kapsamına alınmasında düğümleniyor. Hapis cezasının infazının ortadan kaldırılmasının MHP tarafından propaganda malzemesi olarak kullanabileceğine dikkat çeken bazı parti yöneticileri, bu öneriye karşı çıkıyor. AKP’nin TCY’nin 301. maddesinde yapmayı hazırlandığı değişiklik, bu madde kapsamına giren suçlarda cezanın üst sınırının düşürülmesine takıldı. Maddede yapılacak diğer değişikliklerle ilgili olarak büyük oranda uzlaşma sağlanırken, cezanın üst sınırının düşürülüp düşürülmemesi konusunda farklı görüşler ortaya çıktı. Bazı parti yöneticileri, cezanın üst sınırının 3 yıldan 2 yıla düşürülerek erteleme kapsamına alınmasını, böylece Avrupa ülkelerine hükümetin hapis cezasını vermeme konusundaki kararlılığının ortaya konulması gerektiğini dile getiriyor. Bazı parti yöneticileri ise, hapis cezasının infazının ortadan kaldırılmasının parti açısından sıkıntı yaratacağına, bunun özellikle MHP tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılabileceğine işaret ediyor. Cezanın infazı... Cezanın üst sınırının 2 yıla düşürülmesi durumunda, 301. madde kapsamındaki suçlarda hapis cezası öngörülse bile ceza infaz edilmeyecek. TCY’nin “hapis cezasının ertelenmesi” başlıklı 51. maddesi, “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır” hükmünü düzenliyor. TCY’nin aynı maddesine göre, hapis cezası ertelenen hükümlülere 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere denetim uygulanıyor. Bu süre içinde, “Hükümlünün bir eğitim programına devam etmesine; bir kamu kurumunda ücret karşılığında çalıştırılmasına; 18 yaşından küçük olan hükümlülerin bir eğitim kurumuna devam etmesine” karar verilebiliyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle