28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2008 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN AKP’nin açılımı ilgi görmedi, Erdoğan’ın katılacağı yemeğe tanınmış kurumlardan katılım yok Gül’ün ABD Gezisi 1 ABD Başkanı Bush’un Türkiye Cumhurbaşkanı Gül ile Oval Ofis’teki görüşmesinin ardından, Beyaz Saray’ın bahçesinde yaptığı açıklama, ülkemizde çok kişiyi fazlasıyla hoşnut kıldı. Ankara–Washington ilişkilerinde, iki ülkenin de çıkarlarına uygun bir düzelmeden hoşnut olmamak mümkün değil. Yukarıdaki tümcedeki anahtar sözcükler “iki ülkenin de çıkarları”dır. Acaba, Türk–Amerikan ilişkileri bu doğrultuda gelişiyor, iki ülke yöneticileri ortak çıkarları konusunda görüş birliğine varmış bulunuyorlar mı? Sorunun yanıtına geçmeden önce, son gezinin Başbakan Erdoğan’ın 8 Kasım ziyareti ertesindeki yumuşama atmosferi içinde gerçekleştiğini belirtmek gerek. Bazı yorumcu arkadaşların tersine, ben Bush’un Türkiye’de ılımlı İslama vurgu yapmasının, 85 yıllık Cumhuriyet’in fiilen yok olmanın sınırına gelmiş olan laik niteliğini görmezden gelmesinin üstünde duracak değilim. ABD “Yeşil Kuşak” stratejisinin uygulanmakta olduğu 25 yıldan uzun süredir, ülkemizde laikliğe sıcak bakmıyor. Türkiye’de laikliği getiren de ABD değil, onu korumakla yükümlü olan da. Ilımlı İslam konusunda, ABD ile aynı konumda olan AKP’nin uygulamalarının Türkiye’yi demokrasiye mi, yoksa tersine mi yönelttiği konusunda karar verecek olan Türk halkıdır. ??? Başkan Bush’un PKK ile ilgili söylemi ise tek kelimeyle mükemmel. Eyleme gelince: Türkiye’ye anında istihbarat vererek, TSK’nin iki tarafça ortak belirlenmiş yerlere hava operasyonlarıyla nokta vuruş yapmasının önünü açmış olan ABD, acaba yarın K. Irak’tan ülkemize yönelik terörün bitirilmesi için yalnızca PKK ve destekçileriyle sınırlı kalacak bir kara operasyonu karşısında yine aynı tavrı sergileyecek mi, yoksa engelleyici bir tutum içine mi girecek? ABD, verdiği sınırlı desteğe karşı acaba Türkiye’den neler istiyor? Sayın Erdoğan kusura bakmasın ama, hiçbir karşı istek olmamasına inanamayız. Nitekim, K. Irak’taki Kürt oluşumunun desteklenmesi isteğinin doğrudan ikili görüşmelerde olmasa bile gündeme geldiğinin en büyük kanıtı, Cumhurbaşkanı’nın uçaktaki gazetecilere söylediği şu sözlerdir: Terör örgütü oradan çıksın, Türkiye’nin bütün Irak’a, K. Irak dahil yapacağı yardımlar 10 katına, hatta daha fazlasına çıkar. Peki de bu desteğin şumulü ne olacak? K. Irak’taki Kürt denetimine ekonomik destek ise, Türkiye bunu zaten yapıyor, acaba onların varlıklarını bölgedeki diğer güçlere karşı savunmak da, desteğin sınırları içine giriyor mu? Ayrıca, Kerkük konusunda herhangi bir açıklık yok. Kürtler bu destekler karşısında Kerkük’teki taleplerinden vazgeçecekler mi? Gerçi, bölge için 2007 halkoylaması ertelenmiştir, ama nihai statü konusunda kesin bir durum söz konusu değil henüz. ??? Kimileri daha da ileri giderek, ABD’nin Irak’tan çekilmesi veya askeri varlığını azaltması halinde orada politikasını kendi adına yürütmeye yardımcı bir güç aradığını söylüyorlar. Böyle bir olasılıkta acaba Türkiye hangi rolü oynayacak? Öte yandan ABD ortak kararlaştırılmış, müsaadeli, sınırlı hava nokta operasyonları ve PKK’yi açıkça terörist ilan etmesi karşısında, Türkiye’deki iktidardan, içeride “Kürt sorununa siyasi çözüm” istedi mi? Bu soruya verilen kesin “hayır” yanıtı doyurucu olmuyor. Herkes ABD’nin bu konuda ısrarla ileri sürdüğü görüşleri ve resmi görevlileri aracılığıyla yaptığı girişimleri biliyor. Nitekim, kimsenin “AKP karşıtı” olarak niteleyemeyeceği Ruşen Çakır, görüşmenin ertesinde kaleme aldığı yazısında bu konuda şunları yazıyordu: “...Dün Gül basın toplantısında, böyle bir dayatmanın asla söz konusu olmadığını vurguladı. Ancak Amerikan yönetiminden üst düzey bir isim, Gül’ün basın toplantısından kısa bir süre sonra BASINA YAPTIĞI AÇIKLAMADA (bu sözleri ben kapital yazdım. A.S.) görüşmede askeri operasyonların tek başına yeterli olmadığının vurgulandığını belirtti ve sorunun kesin çözümü için TÜRKİYE’DE YAŞAYAN KÜRTLERİN EKONOMİK, SOSYAL, KÜLTÜREL VE SİYASAL AÇILARDAN DURUMLARININ İYİLEŞTİRİLMESİNİN ŞART OLDUĞUNUN GÜNDEME GELDİĞİNİ, ancak ayrıntılara girilmediğini söyledi.” Yukarıdaki bu cümlenin ne anlam ifade ettiğini herkes anlıyor sanırım. Yarın devam edeceğim. Alevi iftarı sönük geçecek MİYASE İLKNUR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Aleviler arasındaki buzları eritme amacıyla 11 Ocak 2008 Cuma akşamı Ankara Bilkent Oteli Sakarya Salonu’nda verilecek iftar yemeği, AKP’nin beklentilerini karşılamaktan uzak kalacak. Büyük umutlarla aylardır üzerinde çalışılan ve propagandası yapılan, Alevi kurumlarının yöneticilerini ikna etmek için aracı üstüne aracı konulan iftar davetine, kamuoyunca bilinen köklü Alevi kurumlarından hiçbiri katılmıyor. İftar yemeğine katılacağı bilinen örgütlerin hepsinin ortak özelliği, adı bilinmeyen, hiçbir faaliyeti olmayan tabela örgütleri olması. Bu kurumların bir başka ortak özelliği ise mazilerinin eskiye dayanmaması. Birçoğunun kuruluş tarihi birkaç ayı geçmiyor. AKP’den milletvekili seçilmesinden sonra Alevilerle ilişkilerden sorumlu danışmanlık görevine getirilen Re ? AKP İstanbul Milletvekili ve Erdoğan’ın Alevilerle ilişkilerden sorumlu danışmanı Reha Çamuroğlu’nun girişimiyle 11 Ocak’ta yapılacak olan iftar yemeğine kamuoyunda bilinen köklü Alevi kurumları katılmıyor. İftar yemeğine mazisi birkaç ayı geçmeyen ve kamuoyunda ismini kimsenin bilmediği paravan örgütler katılacak. ha Çamuroğlu, ilk iş olarak Başbakan’ın Alevilerle iftar yapması projesini ortaya attı. Ancak bu projeye Aleviler çok şaşırdı. Zira bugüne kadar Alevilerde ortak iftar açma ve birbirlerine iftar yemeği verilmesi geleneklerinde olmayan bir durumdu. İmam Hüseyin’in Muharrem Orucu’nun 10. günü şehit edilmesi nedeniyle Muharrem ayını matem ayı olarak tanımlayan ve oruç süresince kendi evlerinde mütevazı sofralar kuran Alevilerin, Başbakan’la iftar açması tepkilere neden oldu. Önce bu iftarın Başbakan tarafından verileceği açıklanmış daha sonra tepkiler gelince ev sahipliğini Çamuroğlu’nun yakın ilişkide olduğu Abdal Musa Vakfı üstlenmişti. Abdal Musa Vakfı, üç yıl önce Cem Vakfı tarafından Antalya’nın Elmalı ilçesi Tekke köyünde yıllardan beri faaliyet gösteren ve Abdal Musa Törenleri’ni düzenleyen Abdal Musa Derneği’ne alternatif olarak kurdurulmuştu. Yöneticileri arasında Cem Vakfı eski yöneticilerinden Ertuğrul Aslan’ın bulunduğu vakfın, Alternatif Abdal Musa Törenleri düzenlemenin ötesinde bir faaliyeti bulunmuyor. Bir süre sonra Cem Vakfı ile ihtilafa düşen Ertuğrul Aslan, milletvekili seçilen Reha Çamuroğlu aracılığı ile AKP’ye yanaştı. Yıldırım Aktuna’nın devlet bakanı olduğu dönemde Emlak Konut’a yönetim kurulu üyesi olarak atanan Ertuğrul Aslan, Çamuroğlu’nun önerisiyle iftar yemeğine kendi vakfının ev sahibi olmasını kabul etti. Alevi örgütlerine davet de Aslan tarafından yapıldı. Ancak iftar yemeğine ev sahipliği Abdal Musa Vakfı’nı da ikiye böldü. Vakıf üyelerinin bir kısmı yemeğe katılmama kararı alırken Aslan’ın da aralarında bulunduğu diğer grup, yemeği verme kararında direndi. Yemeğe katılacağı açıklanan Ateştuğla Cemevi de yine bir tepki örgütlenmesi olarak birkaç ay önce kuruldu. Daha önce Bağcılar Cemevi’nde dedelik yapan Baki Güngör’ün işten kovulması üzerine Bağcılar Cemevi’ne alternatif olarak kuruldu. Ehli Beyt Derneği de birkaç ay önce kurulan derneklerden. Alevi örgütleri, yemeğe katılımın yüksek görünmesi amacıyla AKP’nin son iki günü değerlendirerek birkaç dernek daha kurdurtabileceği endişesini taşıyor. Şu ana kadar iftar davetine katılıp ka tılmama konusunda görüş bildirmeyen Eskişehir Sücaattin Veli Derneği ile Malatya Hacı Bektaş Derneği’nin de son anda yemeğe katılabileceği Alevi kesiminde sürpriz karşılanmıyor. Çamuroğlu Alevileri birleştirdi Bugüne kadar birbirleriyle ihtilaflı olan ve hemen hemen hiçbir konuda ortak bir refleks göstermeyen Alevi örgütleri, Reha Çamuroğlu’nun Alevilerle yakınlaşma projeleri sayesinde birleşti. Gerek ideolojik gerekse Aleviliğe yaklaşım açısından aralarında önemli farklılıklar bulunan örgütler, ilk kez Alevi açılımı ve iftar yemeği nedeniyle benzer bir yaklaşım sergiledi. Aralarında Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu ve bağlı kurumlar ile Cem Vakfı, Karacaahmet Sultan Derneği, Şahkulu Sultan Vakfı, Hubyar Vakfı, Erikli Baba, Garip Dede ve Ehli Beyt Vakfı’nın bulunduğu Alevi örgütleri, yemek davetine katılmayacaklarını açıklayarak aynı safta yer aldılar. Ü Ç KURUŞLUK DAVA Ç ALIŞMAK İSTEYEN YOK ‘Erdoğan yargıdan ayrıcalık bekliyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hakkındaki en ufak eleştiriye bile dava açmaktan geri durmayan Başbakan Tayyip Erdoğan, terör örgütü başı Abdullah Öcalan’a ‘Sayın’, şehitlere de ‘Kelle’ dediği için 3 YKr manevi tazminat cezasına çarptırılmasını içine sindiremedi. YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Erdoğan’ın çıkışına tepki göstererek “Sayın Başbakan, sıfatından dolayı mahkemelerin kendisine ayrıcalıklı davranmaları gerektiğini ima edebilmektedir. Beklentisine uygun olmayan kararı kabullenmek ve sarf ettiği söylenen sözü düşünmek yerine, bu kararı hukukun zedelenmesi olarak niteleyebilmektedir” dedi. Hukukun davalının sıfatına göre biçimlenemeyeceğinin altını çizen Eminağaoğlu, “Kendilerini üstün ve ayrıcalıklı görmek yerine, hukukun üstünlüğünü gözetmek durumundadır. Sayın Başbakan, ‘yasa da, hukuk da benim’ anlayışını terk etmelidir” diye konuştu. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de dün DSP’li milletvekilleriyle birlikte parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Erdoğan’ın “3 kuruşluk ceza”ya tepki göstermesini “Başbakan mahkemeye kızıyor. Tek adam gibi eleştirilmeden istediğini yapmak sevdası peşinde” sözleriyle eleştirdi. Erdoğan’ın, grup toplantısında DTP’yi hedef alan sözlerine dikkat çeken Sezer, “Başbakan, tavır koyun, diye gürledi. Önce sen net bir tavır koy. Artık uzun uzun cümlelerle anlattığı, ama içi boş birtakım girişimlere karnımız tok” açıklamasını yaptı. Davacı avukatı, Şehit Aileleri ve Anneleri Dernekleri vekili Kemal Kerinçsiz, “Bu karar bütün şehit ailelerine Başbakan aleyhine tazminat davaları açma ve mahkum ettirme hakkı da doğuruyor” dedi. Cezaevleri doktorsuz AYŞE SAYIN Erdoğan, geçmiş hükümetleri “kifayetsiz ve yeteneksiz” olarak nitelendirdi, bugünkü muhalefeti ise Türkiye’nin ilerlemesini istememekle ve “karanlığa tükürmekle” suçladı. (Fotoğraf:AA) ‘Fakiri kömürle memnun edin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, yerel seçimlerin öne çekilmesinin sözkonusu olmadığını belirtirken, bir yıl sonra yapılacak seçimlerde hedefin tüm iller olduğunu, Diyarbakır, İzmir, Tunceli ve Çankaya’yı mutlaka almaları gerektiğini söyledi. Erdoğan, dün partisinin il başkanları toplantısında yerel seçimlere yönelik talimatlar verdi. Yerel seçim hazırlıklarına başlanmasını isteyen Erdoğan, “Herkes sokakta olsun, çok çalışın. Bütün illeri istiyorum. Diyarbakır, İzmir, Tunceli ve Şırnak’ı almalıyız” dedi. İl ve belediye başkanlarından halkı memnun edecek icraat yapmalarını isteyen Erdoğan, “Halkı sevindirin, halk memnun kalırsa oyunu verir. Fakire götürün, verin, onları memnun edin. Kömürlerini götürün” diye konuştu. Erdoğan’ın sözleri üzerine söz alan bazı belediye başkanları ise kaynak sıkıntılarına dikkat çektiler. Toplantıya başlarken yoklama yaptıran Erdoğan, salonda bulunmayan il ve belediye başkanlarını tek tek telefonla aratarak toplantıya çağırdı. Erdoğan, İçişleri Bakanlığı’nda bir görüşmesi olduğu için toplantıdan ayrılan, Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak’ı “Aytaç bey neredesiniz?” diyerek azarladı. ANKARA Çalışma koşullarının güçlüğü ve ücretlerin yetersizliği nedeniyle doktorların çalışmak istememesi cezaevlerini doktorsuz bıraktı. Cezaevlerinde incelemelerde bulunan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, doktorların ücret ve çalışma koşullarında yaşadıkları sıkıntıların giderilerek, cezaevlerinin doktor açığının giderilmesi için Sağlık Bakanı Recep Akdağ’dan yardım istedi. Sık sık ülke gündemine fiziki koşulların yetersizliği ve kötü muamele iddiaları ile gündeme gelen cezaevleri hükümetin uyguladığı ücret politikası nedeniyle doktor açığı sorunu yaşıyor. Çalışma koşullarının kötü olmasının yanı sıra, cezaevlerinde görev yapan hekimler, birçok hastanede ikinci maaş gibi olan döner sermaye payı alamıyorlar. Birçok doktorun bu nedenle cezaevine gittikten kısa süre sonra tayin isteyip, yer değişiklikleri yaptığına dikkat çekiliyor. Cezaevlerindeki doktor sıkıntısı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AKP’li Zafer Üskül’e de iletildi. Zaman zaman cezaevlerine giderek tek başına incelemelerde bulunan Üskül, geçen Kurban Bayramı’nda da Mersin ve Silifke cezaevlerinde incelemelerde bulundu. Türkiye’deki diğer cezaevlerinde olduğu gibi Mersin ve Silifke cezaevlerinde de “doktor” sıkıntısı olduğunu kaydeden Üskül, sağlık ocaklarında çalışan doktorların geçici olarak gelip mahkum hastalara baktığını ifade etti. Cezaevlerindeki doktor açığını, döner sermayeden pay alamadıkları için ücretlerinin düşük olmasına bağlayan Üskül, “Sağlık Bakanı ile de konuyu konuştuk. Bu konuda bir çalışma yapılıyor ve bir formül aranıyor” dedi. setlerin teslimatları, 7 Mayıs’ a kadar günlük yapıldı. Dosyaya giremeyen 42 kaset için, üç gün sonra 10 Mayıs’ta mahkemeye başvuruldu. Polislerin, kasetleri, delil niteliğini kaybedeceğini bildikleri halde üç gün ellerinde tuttuklarını belirten müdahil avukatları, bir günlük çekimin 10 kaset olduğunu, dosyaya giremeyen 42 kasetin hangi günlere denk geldiğinin belirsiz olduğunu ifade ettiler. Avukatlar hastane kayıtlarını silen polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirttiler. Malatya katliamının ikinci oturumu 14 Ocak’ta yapılacak. Malatya asirmen?cumhuriyet.com.tr GÜL VE ERDOĞAN’DAN MESAJ 1. İnönü Zaferi’nin 87. yıldönümü AKP, MHP ve DTP uzlaştı, yasak yerlere silahla girenlerle ilgili hüküm değiştirildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan, 1. İnönü Zaferi’nin 87. yıldönümü dolayısıyla birer mesaj yayımladılar. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mesajında “Zafer yıldönümlerini birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek, enerjimizi ülkemizin geleceğine harcamak için fırsat saymalıyız’’ dedi. 1. İnönü Zaferi’nin Kurtuluş Savaşı içinde önemli bir yere sahip olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, bu zaferle işgalcilere ve düzenli ordunun gücüne inanmayanlara en çarpıcı cevabın verildiğini, Kurtuluş Savaşı’nın da bu ruhla kazanıldığını vurguladı. Başbakan Tayyip Erdoğan da mesajında, büyük bir azim, inanç ve fedakârlıkla kazanılan 1. İnönü Zaferi’nin İstiklal mücadelesinin önemli bir aşaması ve ilk büyük başarısı olduğunu kaydetti. Bu zaferle Türk milletinin, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda önemli bir adım attığını vurgulayarak, “Milletçe şehitlerimizin bize bıraktığı bu mukaddes mirası aynı şuur ve inançla daha da yükseklere taşımaya kararlıyız” dedi. Yayınevi baskınında skandal bitmiyor İstanbul Haber Servisi Malatya’da Zirve Yayınevi’nde üç kişinin vahşice öldürülmesi olayının bir numaralı sanığı Emre Günaydın’ın hastanede çekilen görüntüleri, polislerin keyfi tutumu nedeniyle delil niteliğini kaybetti. Günaydın’ın olay tarihinden 28 Mart’a kadar kaydedilen hastane kameralarındaki görüntüleri ise medya formatına çevrilemediği gerekçesiyle silinmişti. Malatya katliamının ikinci oturumuna az bir süre kala, sanıklardan Emre Günaydın’ın Malatya Cumhuriyet Savcılığı’nca hastanede çekilen görüntülerinin olduğu 42 kasetin, polisin zamanında teslim etmemesi nedeniyle dava dosyasına girmediği ortaya çıktı. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, emniyetin 7 Mayıs 2007’deki teslim tutanağında belirtilen, görüntü ve ses kayıtlarını içerir 42 adet 180’lik VHS kasetin el koyma işleminin, ‘onama’ talebini reddetti. Mahkeme gerekçesinde, CMK’nın 127. maddesinin “yargıç kararı olmaksızın yapılan el koyma işlemi 24 saat içinde görevli yargıcın onayına sunulur” hükmünü anımsatarak, söz konusu işlemin bu süre içinde yargıç onayına sunulmadığını belirtti. Savcılıkça çekilen ka Meclis’te ‘silah’ ittifakı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, MHP ve DTP ile uzlaşarak yasak yerlere silahla girenlere taşıma ruhsatı verilemeyeceğine ilişkin düzenlemeyi değiştirdi. CHP’nin “Silahsızlanma kampanyalarının düzenlediği bir dönemde doğru olmaz” diyerek karşı çıktığı düzenleme, cezanın infaz edildiği tarihten itibaren 5 yıl sonra taşıma ruhsatı alınabilmesini öngörüyor. TBMM Genel Kurulu’nda, dün temel ceza yasalarına uyum öngören yasa tasarısının görüşmelerine devam edildi. AKP, MHP ve DTP ile anlaşarak Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yasa’da değişiklik yaptı. CHP’nin destek vermediği önergeyle, silahla girilmesi yasak olan yerlere silahla giren ya da buralarda silah taşıyan kişilerin ruhsatının bulundurmaya çevrileceği ve taşıma ruhsatı verilmeyeceğine ilişkin düzenleme değiştirilerek, “Ön ödeme veya mahkumiyet kararındaki adli para cezasının infaz edildiği veya düştüğü tarihten itibaren 5 yıllık süre geçmediği takdirde bu kişilere taşıma ruhsatı verilemez” hükmü getirildi. Buna göre, bu suçlardan dolayı ceza alanlar, cezaların infazının üzerinden 5 yıl geçtikten sonra yeniden silah taşıma ruhsatı alabilecekler. Temel ceza yasalarına uyum öngören yasa tasarısının, kabul edilen diğer maddeleri ise şu düzenlemeleri öngörüyor: Zeytinliklerine bakmayan üreticilere ağaç başına 10 YTL idari para cezası verilecek. Zeytinlik sahaları daraltılamayacak. İzinsiz zeytin ağacı kesen veya sökenlere ağaç başına 60 YTL idari para cezası uygulanacak. Paralı yollardan geçiş ücreti ödemeden geçen araç sahiplerine, geçiş ücretinin 10 katı kadar idari para cezası uygulanacak. Bir doğal veya sosyal felaket nedeniyle ya da başka herhangi bir sebeple belgelerin yok olması veya kaybolması halinde, dava zaman aşımı süresi, dosya kovuşturma işlemleri devam edecek ölçüde tamamlanıncaya kadar işlemeyecek. Ancak, dosyanın yok edilmesine veya kaybolmasına kasten sebebiyet verilmemiş olması halinde ise durma süresi 5 yıldan fazla olamayacak. İzin almadan posta ve abone kutularını, bunları açacak anahtarları yapanlara, kullananlara; taşıtlara da posta aracı şeklini verenlere, 250 YTL idari para cezası uygulanacak. Tehlikeli oldukları için kabulü yasak olan maddeleri postayla gönderenlere, suç oluşturmadığı takdirde 400 YTL idari para cezası uygulanacak. Bir eseri icrayı, fonogramı veya yapımı, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, dağıtan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa sunan, satan, kiralayan, kişi hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunacak. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle