28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER SÖZ ÇİZGİNİN Turhan Selçuk 3 MEDYA NOTU EMRE KONGAR Nur Vergin, Ertuğrul Özkök Tartışması ‘Haklar kısıtlanıyor’ Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu üyeleri, “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’’nı protesto ederek, reform adı altındaki değişikliklerin sosyal güvenlik haklarını daha da daralttığına dikkat çektiler. Bakırköy Doğumevi ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi poliklinikler önünde dün bir araya gelen platform üyeleri adına açıklama yapan Eylem Ateş, yasanın çalışan ya da işsiz olan herkesin çalışma, emeklilik ve sağlık haklarını kısıtlayacağını belirtti. Yasa tasarısının eşitsizlikleri arttıracağına dikkat çeken Ateş, dünyanın her yerinde bu tür tasarıların halkın tepkisiyle püskürtüldüğünü, Türkiye’de de ortak hareket edilerek yasanın geri çekilmesinin sağlanabileceğini ifade etti. Platform üyeleri açıklamanın ardından Bakırköy Özgürlük Meydanı’na doğru yürüyüşe geçerek yurttaşlara bildiri dağıttı. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) NE YAPARSIN HEMŞERİM, BU OLMADAN TÜRKÇE KONUŞMAYA OLANAK KALMADI.. Kız öğrencilerin yatakhanesine kamera koyan müdür hakkında soruşturma açıldı (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Müdür kızları ‘gözetlemiş’ ZEYNEP ŞAHİN Gazetemize ödül Kabataş Erkek Lisesi mezunlarının kurduğu Kabataşlılar Derneği tarafından 5’incisi düzenlenen “Kabataşlılara Göre Yılın En İyileri” ödüllerinde Cumhuriyet gazetesi, “En İyi Gazete” ödülüne değer görüldü. Kabataş Lisesi öğrencileri ve Kabataşlılar Derneği üyeleri tarafından belirlenen anket sonucunda gazete, radyo, televizyon, kültür ve sanat dallarında 2007 yılının en iyilerinin açıklandığı ödül töreni dün lisenin Hamdi Saver Salonu’nda gerçekleştirildi. Gazetemize verilen ödülü muhabirimiz Mehlika Akgün aldı. Törende “Ahmet Taner KışlalıAydın Adam Onur Ödülü” Zülfü Livaneli’ye, “Adnan KahveciDevlet Adamı Onur Ödülü” eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’e, “Ömer KavurSinema Onur Ödülü” Şener Şen’e, “En İyi Haber Spikeri Ödülü” Ali Kırca’ya verildi. ANKARA Hatay Yayladağı Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun (YİBO) kız öğrenciler yatakhanesine kamera yerleştirildiği ortaya çıktı. Görüntülerin, müdürün odasındaki bilgisayara aktarıldığı ve bu bilgisayarın uzmanlarca inceleneceği öğrenildi. Müdür Ömer Bebek hakkında soruşturma açılırken, mü fettişler okulda incelemelerini sürdürüyor. Hatay’daki Yayladığı YİBO’da, kız öğrencilerin yatakhanesine kamera yerleştirildiği öğrenildi. Kameralar yatakhaneye 1.5 yıl önce konmuş Yaklaşık 1.5 yıl önce kameraların yatakhaneye konduğu ve gizlendiği için fark edilmesinin zor olduğu bilgisi alınırken, konu nun okul içinde doğan rahatsızlık sonucu bir ay önce Yayladığı Kaymakamı Süleyman Çelebi’ye iletildiği belirtildi. Süleyman Çelebi’nin talimatıyla yapılan denetimde, kameralar bulunarak, gerekli tespitler yapıldıktan sonra söküldü. Kaymakamlık görevini 9 aydır yürüten, göreve başladığında okulu denetlediğini ancak kameralar gizli olduğu için fark etmesinin söz konusu olmadığını belirten Çelebi, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. Görüntüleri bilgisayarına indirmiş Çelebi, okul müdürünün odasındaki bilgisayara görüntülerin aktarıldığının belirlendiğini, ancak bilgisayarların şifreli olduğunu bildirerek, müfettişlerin soruşturmasını sürdürdüğünü, bilgisayarın ve kayıtların uzmanlarca inceleneceğini söyledi. Çelebi, kayıt alınıp alınmadığını, alındıysa görüntülerin ne yapıldığını henüz bilmediklerini ifade ederken, Müdür Bebek’in raporlu olarak izne ayrıldığını, soruşturma sürerken görevde olmadığını belirtti. Çelebi, tüm YİBO’larda olduğu gibi Yayladağı YİBO’ya da öğrencilerin büyük bölümünün köylerden geldiğini ve özellikle kız öğrencilerin eğitiminin engellenmesini istemediklerini belirterek, bu nedenle konuyu titizlikle takip ettiklerinin altını çizdi. BORCU OLAN, KURUMA ZARAR VERİYORMUŞ PTT çalışanına disiplin cezası Haber Merkezi PTT Genel Müdürlüğü, yayımladığı bir genelgeyle borç batağına sürüklenen personel sayısının arttığını belirtti ve bunlar hakkında “kurumun prestijine zarar verdiği” gerekçesiyle disiplin uygulaması başlatılmasını istedi. NTV’nin haberine göre, PTT Genel Müdürlüğü’nün tüm birimlere gönderdiği 29 Aralık 2007 tarihli genelgede, bazı kurum personelinin borç batağına sürüklendiği söylenerek söz konusu kişiler hakkında disiplin cezası uygulanmasını istedi. PTT Genel Müdürü Osman Tural, uygulamanın “rutin” ve “alacaklıları gelip kuruma dayananlar hakkında gereğinin yapılacağını söyleyen” bir genelge olduğunu belirtti. Tural, benzer genelgelerle daha önceki yıllarda bazı PTT çalışanlarının çeşitli cezalara çarptırıldığını söyledi. Haberİş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan da “Kurumlar ‘borç yaptın, prestijimizi sarstın’ diyeceğine, çalışanlarının standardını yükseltsin. Yani prestijle değil, geçim derdiyle ilgilensinler” dedi. Hukukçular ise kurumların “prestij kaybı” gerekçesiyle disiplin cezası uygulayamayacağı ve sonucun yargıdan döneceği görüşünde birleşti. ‘Müdür vekâleten görev yapıyor’ Eğitimİş Hatay Şubesi Başkanı Şenol Eyüboğlu ise AKP’nin 2002’den bu yana sürdürdüğü kadrolaşma inadının, eğitim faaliyetlerini engeller aşamaya geldiğine dikkat çekti. Eyüboğlu, “Çocuklarımızı hangi zihniyetlere emanet ettiğimizi kamuoyunun iyi algılaması gerekir” açıklamasını yaptı. MEB teşkilatının ciddi yönetsel boşluklar taşıdığının altını çizen Eyüboğlu, konunun ilçede büyük rahatsızlık yarattığını, kendilerinin de olayın takipçisi olacağını belirtti. RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANDI Sevgili meslektaşım Profesör Nur Vergin, 31 Aralık 2007’de Vatan’da, kendi yetiştiği dönemde (ki benimle yaşıttır) dindarlar üzerinde baskı olduğunu ileri sürüyordu: “O kadar baskı vardı ki… Yıllar önce yeni bir eve geçmiştim ve içimden Kuran okutmak geldi. Anneme, ‘Bir hoca çağırıp okutsak’ dedim. ‘Ya iyi olur’ dedi. Fakat sonra ‘Komşular ne der’ diye düşündüm. Bir hafta sonra aynı apartmanda bir Musevi ayini yapıldı ve hiçbir şey olmadı. Demek ki belirli yerlerde Müslüman Türkler üzerinde yasal olmamakla beraber böyle bir baskı vardı.” Vergin, AKP’nin 2007 seçimlerinde aldığı oyu da dindarlara yapılan baskıya karşı olan tepkilere bağlıyordu. Vergin’inkine benzer bir akademik kariyerden, Doçentlik’ten istifa ederek Hürriyet’e geçmiş olan Ertuğrul Özkök, bu sözleri 2 Ocak tarihinde eleştirdi: “Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Siz hayatınızda böyle bir şeye şahit oldunuz mu? Hiç böyle bir sıkıntıya düştünüz mü? Yani laik insanların oturduğu bir apartmanda birisi mevlit okutmak isteyecek ve komşular bundan rahatsız olacak, tepki gösterecek? Yahu bu ülkede, bazı insanlar apartmanlarda kurban kesiyor da kimse sesini çıkarmıyor, buna mı çıkaracak?” Yazı daha sonra siyasal tarihimizden örnekler vererek, şu satırlarla son buluyordu: “Bazı aydınlar, yüzde 46.5’e aşırı anlamlar yükleyerek hem ülkeye, hem de AKP’ye ve yandaşlarına zarar veriyorlar.” Vergin, 4 Ocak’ta Hürriyet’te yayımlanan yanıtında, AKP’nin, dindarların tepkisi olarak aldığını söylediği oyları, yeniden şöyle yorumluyordu: “Sınıfsal bir tepkinin, kendini mağdur ve mazlum görenlerin seçim yoluyla ortaya koyduğu bir devrim…” Nuray Mert (ki o da akademisyendir) Radikal’de 3 Ocak 2008’de, her iki yazarın da kendi kişisel deneyimlerini aktarırken “haklı ve samimi” olduklarını düşündüğünü belirttikten sonra, birbirine kapalı kültür çevrelerini eleştiriyor ve yazıyı şöyle bitiriyordu: “…150 yıllık bir modernleşme/Batılılaşma sürecinin birikimini ‘topluma yabancı’ diye bir kalemde silip atmanın çok ciddi bir kültür kaybı olacağını da hesaba katmak zorundayız. Şimdilerde muhafazakâr çevrelerin ve onların ‘demokrat’ destekçilerinin bu eğilim içinde olmasının sıkıntılarını yaşıyoruz...” 7 Ocak’ta Vatan’da Prof. Ünsal Oskay, Özkök için “elit klan üyesi” dedi. Milliyet’te Taha Akyol, Özkök’ü Nur Vergin’i “linç etmekle” suçladı. 8 Ocak’ta Özkök, eleştirilere şöyle yanıt veriyordu: “Ama bakın bizler düşüncemizi söylediğimiz için anında ‘seçkinci aşiret’, ‘linççi’ ilan ediliverdik… Onlar ne derse desin, ne iftira atarsa atsın, ağzımızı açıp tek kelime etmemeliymişiz. Ne demokrasi ama değil mi...” Daha sonra, örneklerle Türkiye’de dindarlara, ileri sürülen biçimde bir baskı yapılmadığını anlatıyor ve yazısını şu satırlarla bitiriyordu: “Şimdi meydan okuyorum. Madem bu ülkede dindarlara baskı yapılıyor diyorsunuz. Öyleyse gelin, bu baskıyı kimler yapmış olabilir, onu da tartışalım…” Nitekim ertesi gün (dün) yazdığı yazıda, “dindarlara laikler tarafından baskı yapıldığı” iddiasını, Türkiye’yi Çok Partili Dönemde sağ görüşlü iktidarların yönettiğine ilişkin kısa bir belgesel siyasal tarih anımsatmasıyla çürütüverdi. ??? Ben konuya soğukkanlı bir biçimde (tabii elimden geldiğince) “metodolojik” açıdan bakmak istiyorum: Vergin’in (bence) metodolojik hataları söyle: 1) Kendi kişisel ve duygusal deneyimlerini genelleştirmek, tek bir özel ve duygusal olaydan toplumsal sonuçlar çıkarmak. 2) “Din” ve “sınıfsal tepki” gibi birbirinden bağımsız iki temel belirleyici arasında bir kavram karmaşası yaratarak, (ve bir anlamda popülizm veya Peronizm aldatmacasının tuzağına düşerek) AKP’nin aldığı oyları hem dindarlığa hem de sınıfsal bilince bağlamak. (Olay dine bağlı ise Erbakancılar nerede? Sınıfsal tepkiye bağlı ise AKP’ye destek veren büyük sermaye, ABD ve AB “ezilen emekçiler” mi oldu?) 3) Ayrıca Vergin, “dincilerin” (dindarların değil) klasik bir stratejisinin de kapanına yakalanmış: Bilinen kavram ve terimleri tersine çevirmek. Örneğin “mürteciler” için kullanılan “gerici” sözünü “Aydınlanmacı” ve “Devrimciler” ya da “Atatürkçüler” için kullanıp hem onları karalamak hem de kavramın içini boşaltmak gibi: İktidarın “dinci oligarşik baskısını” veya toplumda oluşturulan, Doç. Şahin Filiz’in “mikro faşizm” dediği “dinci mahalle baskısını”, dönüp, (ve kavramı “döndürüp”) laik anlayışı suçlamak için kullanmış. 4) Bütün bunlara ek olarak (ve bunların sonucunda) Vergin’in en önemli yanlışı (tabii yine bana göre) gözlemlerinin ve çözümlemelerinin, Türkiye’nin tarihsel, toplumsal ve siyasal gerçeklerine uymamasıdır. Sanıyorum Özkök’ün eleştirilerinin (kendi deyimiyle “isyanının”) esas kaynağı bu dört metodolojik yanlıştır. [email protected]; [email protected] KPSS değişikliği yürürlüğe girdi ANKARA (ANKA) Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı. Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) yönetmeliğinde yapılan değişiklikle aldığı KPSS puanı sonucunda bir pozisyona yerleştirilen adaylar, ataması yapılmaması halinde daha sonraki personel alımlarında yerleştirmeye esas alınan puanla başvuruda bulunamayacak. Yönetmelikle askeri oyunlarda dereceye giren kamu personeli adayları da KPSS’den muaf tutuldu. Yönetmelikte yer alan geçici maddeye göre uygulama bu yıl yapılacak sınavdan önce yapılacak yerleştirmeleri ise kapsamayacak. MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ’NDEN KIZ ÖĞRENCİLERE YANIT ‘Okuyamıyorsanız, evlenin’ Yurt Haberleri Servisi Elazığ’ın Karakoçan ilçesine 4 kilometre uzaktaki Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) yurdunda barınan 28 kız öğrencinin, okula gitmek için servis istedikleri İlçe Milli Eğitim Müdürü’nden “Liseyi okumak zorunda değilsiniz. Paranız varsa okursunuz. Okumuyorsanız, gidin evlenin” yanıtını aldıkları öne sürüldü. Karakoçan’a bağlı köylerden liseyi okumak için YİBO yurdunda barınan 28 kız öğrenci, her gün 4 kilometre yürüdüklerini ve yemek sorunu yaşadıklarını belirterek, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bu sorunların çözümünü isteyen dilekçe verdiler. Dilekçeye yanıt alamayan grup, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yasef Kaya ile görüştü. Görüşme sırasında Kaya’nın ‘okuyamıyorsanız, evlenin’ dediği iddia edildi. İddiaları yalanlayan Kaya, kız öğrencilerin ikinci dönem ilçe merkezinde barınmaları için çalışma başlattıklarını söyledi. Elazığ Milli Eğitim Müdürü Nihat Büyükbaş ise iddialar üzerine soruşturma başlatarak iki müfettiş görevlendirdiklerini bildirdi. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle