18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Muhammet Demirci’nin, Başbakan Erdoğan’ın sözleriyle ilgili açtığı dava reddedildi AVRUPA GÜRAY ÖZ ‘Sahtekâr’ ortaya söylenmiş! AYKUT KÜÇÜKKAYA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği, “Ali.. çağır şu sahtekârı bir dinle bakalım neymiş derdi” sözünü manevi tazminat istemiyle yargıya taşıyan Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammet Demirci’nin açtığı dava reddedildi. Mahkeme gerekçeli kararında, Erdoğan’ın “sahtekâr” kelimesini Demirci’ye “yönelik olarak kullanmadığı” ve “davacının isminin açıkça zikredilmediği” gerekçesine dayandırdı. Demirci’nin avukatı Şahin Mengü, dün davayla ilgili olarak temyiz başvurusunda bulunarak dos Baudrillard’ın Dünyası Türkiye, içinde şaşkın simyacıların dolaştığı, deney tüplerinin yerlere düşüp parçalandığı, tuhaf kokuların her yeri sardığı bir laboratuvara benziyor. Kapışma, çatışma toplumun en alt hücrelerinden en üst katmanlarına, hükümet edenlerden piyasaya, piyasadan medyaya kadar her yeri sardı. Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış siyaset, medya, devlet üçgeni, bir yandan hesaplaşmanın son hazırlıklarını yaparken kendi arasında kıyasıya didişmeyi de ihmal etmiyor. Bizim konumuz, “serbest piyasa”nın tadını uzun bir zamandır çıkaran sermaye bağımlısı medyanın, iktidara tutkunluk hastalığı ile yükselen ateşle çılgınlaşan iç kavgasının yere serdiği basın özgürlüğüdür. ??? Serbest piyasa, kamunun elinden diktatörce yönetildiği ve özgürlüklerle bağdaşmadığı için çekip aldığı medyayı öylesine hor kullandı, kendi çıkarlarına tabi kıldı ki, sonunda kendini küresel sermaye ve hükümetlerle pazarlık eder halde buldu. Pazarlığın sonu bellidir: Güçlü olan kazanır. Bu, serbest piyasanın altın kuralıdır ve kuralın bekçisi her zaman iktidarlar olmuştur. Bekçinin aslan payını hep kendine ayırmaya devam edeceğinden, çatışmaları kendi çıkarları doğrultusunda çözeceğinden kuşkulanabilir miyiz? Hükümetler çok geniş yetkilerle donattıkları kurumları en umulmadık biçimlerde kullanabilmenin mutluluğunu hep yaşarlar. İşin özü ve raconu böyledir. ??? Ağır kokuların dumura uğrattığı aklımızın çözmesi gereken formül gerçekte pek basittir: Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça havada uçuşan ve medya aracılığı ile ekranlardan, gazete sayfalarından üstümüze boşalan “enformasyon”, gerçeğin her saniye biraz daha bulanıklaştığının işareti, belgesidir. Bu arada medyayı kârlı bir iş alanı olarak gören ve kullanan sermaye, halka karşı sorumsuzlaşıp, pervasızlaştıkça, hükümetlerin kurbanı olduğunu, iç kavgaların her geçen gün boynunu biraz daha büktüğünü anlamanın kıyısındadır. Serbest piyasanın tekelleşmiş medyası, güç dengelerine göre hareket etme sezgisinin hem kurbanı, hem kahramanıdır. ??? Bu arada her şeyin farkına varma çabası içindeki halkın, kötü kokular gelen sermaye ve siyaset piyasasından midesi iyice bulanmış durumdadır. Yoksulluğun artık ifade edilemez boyutlara ulaştığı, orta hallilerin gelecek korkusuyla yaşadığı ülkemizde pembe tablolar çizen medya, günah çıkarmak, küreselleşerek güçlenmek, hükümetlere karşı daha direngen, daha pazarlıkçı olabilmek için Müslüman mahallesinde papaz aramakta, karşısına ise çıka çıka küresel jandarmanın Hollywood’u ile Murdoch ve benzerleri çıkmaktadır. Murdoch, basın özgürlüğünü “kamu iletişimine karşı seçilebilir medya organlarının sayıca çokluğuna” bağlamıştı. Bu sayıca çokluğun arkasında sayıca az tekelin bulunmasını istediğini ise gizlemişti. Bu medya kurdunun pek bilinen bir sözü de şöyledir: “Ne seyretmek istediklerini seçmeyi insanlara bırakamazsınız. Onların neyin onlar için iyi olduğunu bilen ve düşünceleri birbirine yakın insanlarca denetlenmeleri gerekir.” ??? Tuhaf bir dünyada yaşıyoruz. Gerçeğin ve gerçekliğin ortadan silinip gittiğini, artık tümüyle sanal bir dünyada yaşadığımızı, olan hiçbir şeyin gerçekte olmadığını sıkıntıyla anlatan, sanal dünyalara göçüp gitmiş Baudrillard gibi biz de ipin ucunu kaçırma noktasındayız. Bütün bu karmaşa içinde çok uzak olmayan bir sabahta uyanıp sokağa çıktığımızda, kendimizi bambaşka ama hiç de sanal olmayan bir dünyada bulacağız. İşte o zaman tehlikenin farkına varmakta geç kaldığımızı da herhalde anlayacağız. Yalnız biz faniler değil, birbirini boğazlayan, güç ve erk için hükümetlerle, küresel sermaye ve emperyal merkezlerle “düzeyli ilişkilere girişmiş” medya patronları da hayretler içinde sokağı seyredeceklerdir. Ama biliyoruz, onların “uyum yetenekleri” ölçülerin üstündedir. Onlar o dünyanın da güçlü ve kırılgan tanrısı olmayı sürdüreceklerdir. eposta:[email protected] ? Berlin’de Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Demirci ile Erdoğan arasında yaşanan tartışmalı bir diyalog sırasında Başbakan yanında bulunan Bakan Babacan’a dönerek “Ali.. çağır şu sahtekârı bir dinle bakalım neymiş derdi?” sözleriyle çıkışmıştı. yayı Yargıtay’a götürdü. TürkAlman Ekonomi Kongresi’ne katılmak üzere Berlin’e giden Erdoğan, 25 Mayıs 2006 tarihinde Urania Kültür Merkezi’nde gurbetçilerle bir araya gelmişti. Burada söz alan Muhammet Demirci ile Başbakan Erdoğan arasında tartışmalı bir diyalog yaşanmıştı. Tartışmanın bir bölümünde Erdoğan, yanında bulunan Devlet Bakanı Ali Babacan’a dönerek “Ali.. çağır şu sahtekârı bir dinle bakalım neymiş derdi?” sözleriyle çıkışmıştı. Demirci’yle Erdoğan arasında yaşanan bu diyalog birçok televizyon kanalında ve gazetelerde yer aldı. Bunun üzerine Başbakan’ın, kendisine “sahtekâr” diyerek kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu savunan Demirci, Erdoğan hakkında 25 bin YTL ’lik manevi tazminat davası açtı. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 7 Mart 2007’de davanın reddine karar verdi. Mahkeme heyeti gerekçeli kararında bilirkişi Fatih Oktay’ın 19 Ocak 2007 tarihli raporuna atıfta bulundu. Mahkemenin gerekçeli kararında şöyle denildi: “Açıklanan olgular; iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacıya yönelik doğrudan veya dolaylı saldırının kesin olarak saptanamadığı, sarf edildiği iddia edilen sözlerin ilgili bölümünde davacının isminin açıkça zikredilmediği, hedef seçilerek gösterilmediği, bant kaydına nazaran olay sonrası olayı anlatan haber spi kerinin yorumlarına yer verildiği, bu itibarla manevi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi kanaatine varılmıştır.” Demirci’nin avukatı dün Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne sunulmak üzere Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, mahkemenin kararına karşı temyiz başvurusunda bulundu. Avukat Şahin Mengü temyiz dilekçesinde, “Bilirkişi raporunun tamamı incelendiğinde; davalı (Erdoğan) ile diyalog halinde olan kişinin dernek başkanı olması sıfatıyla müvekkilim olduğu görülecektir” ifadelerine yer verdi. DAĞDELEN TAKİPTE Yeşil sermaye mağdurları, hükümetin verdiği sözü tutmamasına tepkili Başbakan’a ‘yeşil sermaye’ sorulacak ? Almanya Federal Meclisi milletvekili Dağdelen, Başbakan Erdoğan’la bugün yapacakları görüşmede “yeşil sermaye”nin gündeme geleceğini söyledi. Dağdelen “AKP’nin seçim kampanyasının bu paralarla finanse edildiği iddiaları hâlâ çürütülemedi” diye konuştu. BERİV AN TAPAN ‘Bizden AKP’ye oy yok’ ? Mağdurlar arasında yer alan ve yıllardır hukuk mücadelesini sürdüren Hanifi Doğan artık yurtdışındaki Milli Görüş camilerine gitmediklerini, kimsenin çocuklarını da göndermediğini belirtti. ZEYNEP ŞAHİN Türk kökenli ve yeşil sermaye konusunda çalışmaları bulunan Almanya Federal Meclisi Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Derneği’yle ilişkisi bulunan İslami holdinglere karşı Almanya hükümetinin “vurdumduymaz” bir tutum sergilediğini söyledi. Yimpaş yöneticisi Dursun Uyar ile bazı bakanların birlikte yer aldığı fotoğraflara dikkat çeken Dağdelen, bugün Başbakan Tayyip Erdoğan ile “yeşil sermaye” üzerine görüşeceklerini anımsatarak “AKP’nin seçim kampanyasının bu paralarla finanse edildiği yönündeki iddialar hâlâ çürütülemedi” dedi. Almanya hükümetinin “organize bir dolandırıcılık karşısında” izlediği tutumu “Bu işlenen dolandırıcılık suçu kadar büyük bir skandal” diye değerlendiren Dağdelen, gazetemizin sorularını yanıtladı. Güvenlik birimlerinin raporlarında, Milli Görüş’e bağlı camilerde para toplandığının tanık ifadeleriyle doğrulandığını belirten Dağdelen, “Söz konusu İslami holdinglerin İslam Toplumu Milli Görüş DerneSevim Dağdelen. ği’yle ilişkileri var. So rumluların ortaya çıkarılması ve cezalandırılması gerektiği çok açık” diye konuştu. ANKARA Yeşil sermaye mağduru Hanifi Doğan, “Hırsızdan, vurguncudan hesap soracağız” söylemine inanarak AKP’ye oy verdiklerini, ancak 4.5 yılda hükümetin kendileri için hiçbir şey yapmadığını kaydetti. “Dini kisveyle bizden oy aldılar. 2007 verdiğimiz oyu alma yılı olacak” diyen Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Köln’de iki kez elden dosya verdiğini, bir kez mektup yazdığını ama ses çıkmadığını söyledi. Doğan, “AKP neden yeşil sermayenin üzerine gitmedi, böyle büyük bir vurguna neden duyarsız kaldı” diye sordu. YİMPAŞ, Kombassan Holding ve Endüstri Holding’e hisse karşılığı yatırdıkları on binlerce Avro’yu geri alamayan yeşil sermaye mağdurları, AKP’ye tepkili. Mağdurlar arasında yer alan ve yıllardır hukuk mücadelesini sürdüren Hanifi Doğan adlı yurttaş, artık yurtdışındaki Milli Görüş camilerine gitmedik eşil sermaye mağduru Hanifi Doğan, “Dini kisveyle bizden oy aldılar. Meydanlarda, ‘Hırsızdan hesap soracağız’ dediler. Güvendik, oy verdik. Ama icraat değil geçiştirme hükümeti oldular. 2007 verdiğimiz oyu alma yılı olacak” diye konuşuyor. Y lerini, kimsenin çocuklarını da göndermediğini belirtirken AKP’ye ise asla oy vermeyeceklerini söyledi. Doğan, “Dini kisveyle bizden oy aldılar. Meydanlarda, ‘Hırsızdan hesap soracağız’ dediler. Güvendik, oy verdik. Ama icraat değil geçiştirme hükümeti oldular. Bundan sonra bizden AKP’ye oy yok. 2007 verdiğimiz oyu alma yılı olacak” dedi. ‘Bize kefen giydirdiler’ Doğan, kendisinin de mağdurların büyük bölümünün de Alman hükümetinin sosyal dairesinden yardım alarak yaşamlarını sürdürdüklerini, aradan geçen zamanda ölenleri, hastaneye yatanları, seslerini duyurmak için eylem yapanları, ailesi dağılanları hükümetin görmezden geldiğini kaydetti. AKP’nin seçim öncesi verdiği sözü tutmadığını belirten Doğan, “Bize kefen giydirdiler” dedi. Almanya ve Hollanda hükümetlerinin ve yurtdışındaki milletvekillerinin kendilerine sahip çıktığını ancak AKP’nin hiçbir adım atmadığını vurgulayan Doğan, “Sesimizi sağır sultana duyurduk AKP’ye duyuramadık” ifadesini kullandı. Doğan, “Senelerdir uğraşıyoruz, AKP neden yeşil sermayenin üstüne gitmiyor? Böyle büyük bir vurguna AKP hükümetinin neden duyarsız kaldığını anlayamıyoruz” diye konuştu. Milli Görüş camilerinin, tıpkı eskisi gibi her türlü maddi olanağa sahip olduğuna dikkat çeken Hanifi Doğan, “Artık kimse bu camilere para yatırmıyor. Ne olduğunu gördük. Cami dolandırıcıları gençleri etkilemesin diye yeni nesil bu camilerden uzak tutuluyor. Ama hâlâ bu parayı nereden buluyorlar” diye sordu. Cumhuriyetle kavgalı cumhurbaşkanına izin vermeyeceklerini söylediler Gençler Erdoğan’ı istemiyor ? TGB Başkanı Türkkan, “Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak kişinin toplumla ve yurttaşlarla barış içinde olması gerekir” dedi. BURAK ALİÇAVUŞOĞLU MEHLİKA AKGÜN Öğrenciler ne düşünüyor? Boğaziçi Üniversitesi 3. sınıf öğrencisi Özgür Geçer: AKP hükümeti bugüne kadar aday belirlemeyerek ülkemizi kaos ortamına sürüklüyor. Öğrenciler olarak dini siyasete karıştıran bir partinin cumhurbaşkanını seçmesine karşıyız. İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi öğrencisi Sevilay Tan: Türkiye’nin kalkınabilmesi ve istikrarlı bir geleceğe sahip olabilmesi için kadın adayların siyaset sahnesinde yeterince yer alması, Cumhurbaşkanlığı için Atatürk ilkelerine bağlı bir Cumhuriyet kadınının aday olması gerekiyor. Marmara Üniversitesi öğrencisi Caner Güllü: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türk halkını tam anlamıyla temsil eden biri. Sezer gibi hukuka bağlı kişilerin linçlenerek örgütlendiğini savunan Türkkan, “AB ve ABD’den gelen dayatmalarla hareket eden içerideki işbirlikçi, onursuz yönetim anlayışına karşı gençlik isyan etmiş durumda. Türkiye ya Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti korumak için mücadele edecek ya da dayatılmaya çalışılan ılımlı İslam modelini seçmek zorunda kalacak” ifadesinde bulundu. Türkkan, 28 Nisan’da “Atatürk için gençlik buluşuyor” adıyla bir miting düzenleyeceklerini de sözlerine ekledi. cumhurbaşkanı olması ülkemiz için çok önemli. Türkiye’nin aydınlık, ilerici bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var. Mimar Sinan Üniversitesi öğrencisi Murat Tekin: Son günlerde yaratılmak istenen kaos ortamı emperyalist güçlerin işine yarıyor. Emperyalist güçlerin elinde bulunan AKP hükümeti kadrolaşma hareketini Cumhurbaşkanlığı düzeyine kadar ilerletmeye çalışıyor. İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi öğrencisi Eser Poyraz: Ülkesinin yurttaşına “lan” diye hitap eden birinin cumhurbaşkanı olmaması gerek. İstanbul Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Emrah Sırrı Uçar: Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişiyi ülkenin gerçek sahibi yurttaşlar seçmeli. kanı Himmet Şahin ise Cumhurbaşkanlığı seçiminin toplumsal uzlaşma ile olması gerektiğini vurgulayarak “Türkiye’ye yakışan, oyları ile halkın büyük çoğunluğunun desteğini alan, siyasi partilerin geniş katılımı ve uzlaşması içerisinde cumhurbaşkanı belirlenmelidir” görüşünü kaydetti. Şahin, Süleyman Demirel’in açıklamasını üzücü bulduklarını dile getirerek “Açıklama, toplumdan kopuş, siyasi yandaş arama çabalarıdır. Geç kalmış bir açıklamadır” diye konuştu. 12 Eylül darbesinden bugüne yaşananların siyasete olan ilgiyi azalttığına işaret eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sorumluluk bilinci bugünlerde yeniden ortaya çıkıyor. 12 Eylül’de işkence görenlerin çocukları bugünün gençliğidir. Babalarının çektiği acıyı çocuklar çekmek istemiyor.” ‘PKK’YE YARDIM’ DAVASI AKP’li bakanlarla fotoğraf Yurtdışındaki Türkiye kökenli göçmenlerin birikimlerinin dolandırılmasının 1970’li yıllardan beri devam eden bir sorun olduğunu dile getiren Dağdelen, Türk hükümetlerinin de “para toplama”yı destekleyen tutumlar sergilediğini vurguladı. Dağdelen, “Yimpaş yöneticisi Uyar’ın, dönemin RP lideri Necmettin Erbakan’dan tutun da bugün görevde olan Ali Coşkun, Cemil Çiçek veya Abdülkadir Aksu gibi AKP’li bakanlarla çektirdiği fotoğraflar, bu bakanların bir kısmının holdingin Almanya’daki mağazalarının açılışında bulunmaları çok etkili oldu” diye konuştu. ‘Bana mı sordun’ diyemez Almanya’da mağdur edilen 300 bin insan olduğunu belirten Dağdelen, Erdoğan’ın böylesi bir “nitelikli dolandırıcılık” ortadayken “parayı yatırırken bana mı sordun” diye sorma hakkı olmadığını savundu. Dağdelen, bugün Erdoğan ile yapacakları görüşmede bunu dile getireceğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bugünlerde “tehlikenin farkına varan” siyasi liderler, 12 Eylül askeri cuntasının yaratmaya çalıştığı “apolitik gençlik”ten medet umar hale geldi. Gençlik örgütleri, herkesin söylediğinin aksine, gençlerin üzerinde ölü toprağı olmadığını ve Türkiye’nin siyasetine dair söyleyecek sözleri olduğunu belirtiyor. Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, Mustafa Kemal’in gençlere emanet ettiği Cumhurbaşkanlığı koltuğuna Cumhuriyetin temel değerleriyle kavgalı birinin oturmasına izin vermeyeceklerini söyledi. TGB Başkanı Adnan Türkkan, “Cumhurbaşkanlığı’na aday olması düşünülen Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanıyım’ diye övünüyor. Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak kişinin toplumla ve yurttaşlarla barış içinde olması gerekir” dedi. Türkkan, “Erdoğan, bir köylüye ‘Ananı da al git’, terörist başına ‘Sayın’, bu vatan uğruna ölenlere de ‘kelle’ diye hitap eden biridir. Gençler böyle birini cumhurbaşkanı olarak görmek istemiyor” diye konuştu. 12 Eylül döneminden bu yana sindirilmeye çalışılan gençlerin, son yıllarda yaşanan olaylara karşı bi DTP’li 53 başkana 10 yıl hapis istemi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e 21 Aralık 2005’te gönderdikleri ortak mektupla, Roj TV’nin kapatılmamasını istedikleri gerekçesiyle haklarında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “PKK’ye bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan dava açılan 56 DTP’li belediye başkanından 53’ünün 5 ile 10 yıl arasında hapisle cezalandırılması istendi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına belediye başkanları katılmazken avukatları hazır bulundu. Oturumda savcı Muammer Özcan, aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Tunceli, Batman, Şırnak il belediyeleri ile bölgenin değişik ilçelerinden toplam 53 belediye başkanının 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi. Avukatların ek süre istemesi üzerine duruşma ertelendi. ‘Tüccar zihniyetli cumhurbaşkanı istemiyoruz’ Yurtsever Cephe Öğrencileri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yurttaşların en kısa zamanda örgütlenmesi gerektiğini söyledi. Yurtsever Cephe Öğrencileri’nden Utku Çakır, hem dinci, hem gerici hem de Amerikan emperyalizmi ile yakın bağlara sahip olan tüccar zihniyetli bir kişinin cumhurbaşkanı olmasının kabul edilir bir durum olmadığını söyledi. Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine başka bir AKP’linin de cumhurbaşkanı olmasının kabul edilemeyeceğini söyleyen Çakır, “Cumhurbaşkanının yanı sıra Türkiye’deki bütün yönetim mekanizmaları, Amerika’dan bağımsız, eşitliği savunan ve emekçilerin yanında olan kurumlar olması gerekiyor” dedi. Çakır, 1 Mayıs’ta İstanbul’da başlayarak ve 6 Mayıs’ta Ankara’da Deniz Gezmiş’lerin mezarı başında sonlandıracakları “Deniz Gezmiş için bağımsızlık” yürüyüşü düzenleyeceklerini belirterek “Gençlerin ve yurttaşların üzerindeki ölü toprağını kaldırmak için eylemlilik içine girmemiz lazım” diye konuştu. ODTÜ Mezunları Derneği Baş DTP Ankara İl Başkanı gözaltında Öte yandan, DTP’li Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak’ın Nevruz kutlamalarında yaptığı konuşma nedeniyle tutuklanmasının ardından dün gerçekleştirilen başka operasyonlarda da Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Abak, meclis üyeleri Cemal Menek, Abidin Molla ve Baki İğdu ile bir partili gözaltına alındı. Ankara’da da terör örgütü liderini öven pankart ve sloganlara yer verilen gösteriler nedeniyle 12 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında DTP Ankara İl Başkanı Salih Karaaslan ve İHD Ankara Şube yöneticisi İsmet Aras da bulunuyor. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle