22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Dünyaca ünlü yapıtı, Kiev Taras Şevçenko Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu, yarın ve 6 Nisan’da sahneleyecek DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Don Kişot CRR sahnesinde Kültür Servisi Kadrosunda her zaman dünyanın en yetenekli dansçılarını barındıran Kiev Taras Şevçenko Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu, yarın ve 6 Nisan akşamı saat 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Don Kişot balesini sahneleyecek. İspanyol yazar Miguel De Cervantes’in 17. yüzyılda kaleme aldığı roman, Norveç Nobel Enstitüsü’nde, dünyaca ünlü 100 yazar tarafından, dünyanın en iyi kurgu yapıtı seçildi ve Homeros’tan Tolstoy’a kadar birçok yazarın başyapıtını gölgede bıraktı. LK KEZ BOLŞOY BALESİ SAHNELEDİ Döneminin bale müziği stili için mükemmel bir yaratıcı olan Léon Minkus’un bestelediği Don Kişot, ilk kez 1869’da Moskova Bolşoy Balesi tarafından Marius Petipa’nın koreografisiyle sahnelendi. CRR sahnesinde iki gece üst üste izleyeceğimiz yapımın koreografisi ise Victor Litvinov’a ait. 1951 doğumlu Victor Litvinov, Kiev Dans Akademisi mezunu. Kariyerine Odessa Operası’nda solist dansçı olarak başlamış ve pek çok prodüksiyonda başrolde dans etmiş. 1969’da Sovyetler Birliği Yeni Koreograflar Yarışması’nda birincilik ödülü kazanan sanatçı, kariyerine İtalya ve Kanada’da devam etmiş. Kiev Taras Şevçenko Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu, 100 yılı aşkın bir süreden beri sanatsal ve teknik üstünlüğüyle izleyicilerin gözlerini kamaştıran köklü bir topluluk. Ukrayna Ulusal Operası’nın (eski adıyla Kiev Bale Tiyatrosu) daimi bale topluluğu olarak 1860’larda kurulan topluluğun ilk önemli başarısı, Çaykovski’nin “Oprichnik” adlı eserinin 1874’teki ilk sahnelenişini gerçekleştiren topluluğu şahsen izlemesi ve topluluğu ‘mükemmel’ olarak nitelemesi oldu. “Bütün, ancak parçaları kadar iyidir” anlayışıyla, kadrosunda her zaman dünyanın en yetenekli dansçılarını barındıran topluluk, Fransız Dans Akademisi’nden mükemmellik derecesi olan Altın Yıldız aldı. Don Kişot’un kadrosunun, Elena Filipiyeva, Sergey Sidorskii, Sergey Litvinenko, Ekaterina Kozaçenko, Viktor Şerbakov, Olga Kifyak, Sergey Soloviov, Ekaterina Tarasova gibi yıldız dansçıları bulunuyor. (0 212 232 98 00/0 216 556 98 00) Dünya Şiirinden İki Başyapıt Yirminci yüzyıl, dünya tarihinde herhalde şiir sanatının doruk dönemlerinden biri olarak anılacak. Yüzyılın başında yeryüzünün her köşesinde türlü akımlarla coşan, çeşitlenen şiir sanatı, hemen her ülkede ve dilde yepyeni söyleyişler, açılımlar kazandı. Ülkemiz de doğrusu bu atılımların dışında kalmadı, birbirini izleyen yenilikçi akımlarla şiirimiz çağdaşlaştı, birbirinden değerli şairler yetişti. Şiirin ve şairin toplumların hayatlarında doruklarda gezindikleri bir dönem oldu bu yıllar. Şairlerimiz, kendi şiirlerini yazmak yanında dünya şiirindeki gelişmelerle yakından ilgilendiler, yeryüzünün pek çok şairini dilimize kazandırdılar. Can Yücel’in, Cevat Çapan’ın, Ülkü Tamer’in, Sait Maden’in unutulmaz emekleri oldu bu alanda. ??? 70 sonrası şiirimizin önde gelen isimlerinden Alova da, şiirimizdeki bu çeviri geleneğini sürdüren şairlerden. Can Yayınları, geçtiğimiz günlerde 20. yüzyıl dünya şiirinin iki büyük şairini Alova’nın çevirisiyle okurlara sundu. Ne Garip Federico Adında Olmak, 1936’da iç savaş sırasında faşistlerce kurşuna dizilerek öldürülen İspanyol şair Federico Garcia Lorca’dan yapılmış bir seçme şiirler kitabı. Kapağı ve iç sayfaları şairin desenleri süslüyor. Lorca, örnek aldığı halk şairleri gibi, “üçdört dizede insan yaşamındaki en yüksek duygusal anların karmaşıklığını özetleyiverir.” Bu yüzden şiirleri dünya şiirini etkilemiş, yeryüzünün en sevilen şairlerinden biri olmuştur. Modernizmi özümsemiş, son derece yetenekli bir şair olan Lorca, Endülüs’ün Çingene türkülerinden, içlerinde acının, hüznün ve doğa sevgisinin dalgalandığı çağdaş şiirler yarattı. Hem türkülere benzeyen hem de alabildiğine çağdaş olan bu şiirler ülkemiz okurlarınca da çok sevildi. Şiirlerin lirik tonu okuyanları her dönemde derinden etkiledi. Şairler onun sesindeki büyüyü nasıl yakaladığının gizini aradılar. Her okunuşunda yalınlığıyla okuyanı çarpan, derinliğini hiç yitirmeyen şiir, bugün de büyülü gizemini korumayı sürdürüyor. Alova, Lorca’dan yaptığı çevirilerde şairin büyüsünü Türkçede yeniden kurmayı başarmış. Yıllar süren uğraşının taçlanmış bir zaferi olarak önümüzde Ne Garip Federico Adında Olmak. ??? Lorca’yla benzer yazgıyı paylaşmış bir başka büyük 20. yüzyıl şairi de Pablo Neruda. Şili’de 11 Eylül 1973 günü gerçekleştirilen faşist askeri darbeden sonra, ülkenin ve dünyanın en büyük ozanlarından, daha iki yıl önce 1971 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış Pablo Neruda’nın evi kuşatılmış, şair bu kuşatma altında can vermişti. 20. yüzyılın pek çok şairi gibi Neruda’nın yaşamı da inişli çıkışlı, türlü serüvenlerle dolu geçti. Kimi dönemde ülkesini büyükelçi olarak başka ülkelerde temsil etti, kimi dönemlerde baskılar ve ölüm korkusu nedeniyle at sırtında ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Adı ülkesi Şili’nin adıyla özdeşleşti. Geçtiğimiz yıllarda sinemalarda gösterilen Postacı adlı film de onun yaşamından bir kesiti beyazperdeye getirmiş ve geniş ilgi görmüştü. Alova’nın çevirdiği Kuruntular Kitabı, şairin kitap bütünlüğünü bozmadan dilimize kazandırdığı özgün bir yapıtı. Uzun yıllarını yurtdışında geçirdikten sonra ülkesine dönen şairin yurdunu, insanlarını ve doğasını, ilerlemiş yaşının da olgunluğuyla yeniden keşfettiği şiirlerdir bunlar. Bir şairin kendisiyle ve hayatıyla hesaplaştığı şiirler. Bu nedenle de özel bir ilgiyi hak etmektedir. Kuruntular Kitabı, bu ilgiyi gösterecek şiir okurlarını kesinlikle mutlu edecek bir kitap. böyle olmalı aşk yıldızlar gibi çiçek açan, bir öpüş kadar ölçüsüz. [email protected] GELENEKSEL ‘MASTER’S TEA’ İ on Kişot’un kadrosunda, Elena Filipiyeva, Sergey Sidorskii, Sergey Litvinenko, Ekaterina Kozaçenko, Viktor Şerbakov, Olga Kifyak, Sergey Soloviov, Ekaterina Tarasova gibi yıldız dansçılar bulunuyor. D Gülan, Yale Üniversitesi’nde Kültür Servisi Ressam Genco Gülan ABD’nin New Haven şehrindeki Yale Üniversitesi, Davenport College’daki geleneksel “Master’s Tea” konuşma serisine katılmak üzere davet edildi. Gülan sunuşunda son dönem yapıtlarından örnekler gösterecek ve sanat ortamındaki gelişmelere değinecek. “Yeni Medya Sanatı” başlıklı konuşma yarın Davenport Master’s Hause’da gerçekleşecek. Davet mektubunda Direktör Richard Schottenfeld Gülan’dan “Türkiye’de yeni sanatı icra eden öncü sanatçı...” olarak bahsediyor. Köklü bir Yale geleneği olan konuşma serisinde ilk defa Türkiye’den bir sanatçı ağırlanacak. Gülan geçen hafta, 29 Mart 2007’de de ABD’nin New York şehrindeki School of Visual Arts, Bilgisayar Sanatı Yüksek Lisans programında “Web Bienali” ile ilgili bir sunuş yapmıştı. Önümüzdeki hafta yurda dönecek olan Gülan mayıs ayında Pırıl Güleşçi Sanat Galerisi’nde bir kişisel sergi açacak. YAPI KREDİ ÜNİVERSİTE BANKACILIĞI’NIN DÜZENLEDİĞİ ŞENLİK BAŞLADI ‘Sözcükler’ bir yaşında Kültür Servisi İki aylık edebiyat dergisi “Sözcükler”in martnisan sayısı yayımlandı. Birinci yılını dolduran dergi, bu sayısında yazarlarının “gelecek” üstüne düşüncelerinin yer aldığı yazılara yer veriyor. Server Tanilli konuya tarihsel bakışla yaklaşırken, Kaan Arslanoğlu yeni yayımlanacak romanı 2084’ün penceresinden, Ayşe Nihal Akbulut ile Mukadder Özgeç ise Tahsin Yücel’in Gökdelen romanı çerçevesinde değiniyorlar. Oğuzhan Akay ve Didem Ünal’ın öyküleri de aynı temayı işliyor. Dergide “Bugün yazılan şiir” konulu soruşturmaya gelen okur yanıtlarını, Alev Coşkun’un geçen sayıda başlatılan “dil” konulu tartışmaya getirdiği ilginç yaklaşımı, Eray Canberk’in şiir üstüne düşünen yazısı ve Yalçın Aydın Ayçiçek’in “Hayyam Çevirileri” başlıklı incelemesi ile “düşünce hakları” yağmalamasının boyutlarını gösteren çalışmasını da bulabilirsiniz. Üniversiteler ‘filmgezgini’ ile buluşuyor Kültür Servisi Yapı Kredi Üniversite Bankacılığı’nın her yıl düzenlediği üniversiteler arası gezici film şenliği “filmgezgini”nin beşincisi, 2 Nisan’da Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu’nda başladı. “filmgezgini”nin bu yılki güzergâhı, İstanbul’da Marmara Üniversitesi (Göztepe Kampusu) ve Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi (Yunus Emre Kampusu), İzmir’de Ege Üniversitesi, Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi (Merkez Kanuni Kampusu) ve İstanbul Üniversitesi (Avcılar Kampusu) duraklarından oluşuyor. Yönetmenliğini Reha Erdem’in yaptığı “Beş Vakit”, Hayao Miyazaki’nin filmi “Yürüyen Şato”, Helena Bonham Carter’ın rol aldığı “Başka Hatunlarla Muhabbetler”, “Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi”, Stephen King’in kitabından uyarlanan “Düş Kapanı”, Neil Burger’in yönettiği “Sihirbaz”şenlik kapsamında gösterilecek filmler arasında yer alıyor. Ayrıca hafta boyunca “filmgezgini çadırı”nda Play Station, dart ve langırt gibi oyunlar oynanacak, turnuvalar düzenlenecek. 2 Nisan11 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinlikte, Yapı Kredi University Telecard sahibi olanlar ya da kart sahibi olmak için başvuruda bulunanlar filmleri ücretsiz izleme şansına sahip olurken Yapı Kredi Yayınları standından da yüzde 40 indirimle alışveriş yapabiliyor. Canan Dağdelen’in ‘KİTABESİ dot’ sergisi 21 Nisan’a kadar Akbank Sanat’ta görülebilir ‘Ev’ teması mimari yönüyle irdeleniyor ÜMRAN BULUT anan Dağdelen’in Akbank Sanat’ta 21 C Nisan’a kadar sürecek sergisinin meraklandıran, düşündüren bir adı var: “KİTABESİ dot.” İki farklı kelime; biri büyük harflerle, diğeri ise küçük harflerle yazılmış. İsim tamlaması. Kitabeyi biliyoruz; yazıt, yani yapı hakkında bilgi veren, onu açıklayan, tablete ya da taşa kazılmış açıklama. Diğeri ne? Türkçe mi? Kitabesi neymiş? Dot’muş. Ne demek dot? Dot, teknolojide kullanılıyor. Nokta demek, internet yazılım dilinde de gerekli tüm bilgilerin başlangıç noktası olan, bir belirtgeç, bir gösteren. Çok şeyi barındırıyor, ancak tek başına bir şey anlatmıyor. Peki, bu durumda kitabesinin dot olması ne demek? Ne zor, değil mi? Adeta bulmaca. “Dur, dersimi çalışıp anlayayım, size de anlatacağım” diyesi geliyor insanın. Hasan Bülent Kahraman, sergi kataloğunda kitabe ve dot kelimelerini ayrı ayrı açıklayıp Dağdelen’in yapıtlarını ayrıntılarıyla okumanıza yardımcı oluyor. Dot’un bugünkü dünyanın yazısı olduğundan, ayrıca kökunsur anlamıyla geçmişle bir bağ kurulabileceğinden; evyapı ilişkisinde dokunun dotlardan oluştuğundan söz ediyor. Sergi salonunda okuyacağınız bilgiler gibi bu açıklamalarıyla da çağdaş sanat, sosyoloji, arkeoloji, mimari, tarih, teknoloji, edebiyat, dilbilim ağırlıklı düşünmenizin gerekliliğini vurguluyor. Sergide “ev” teması mimariye bağlı kalınarak irdelenirken çeşitli sorgulamalarla da zenginleştirilmiş. Eve içten bakılıp tekil, olgusal özellikleriyle uğraşılmış; ama yapı olarak da algılanıp genel anlamına dikkat çekilmiş. Eve, yapıya ve yapıta birlikte bakmanın sosyolojik anlatımına gidilmiş. Eğer siz de biçimselliğin ötesine geçebilirseniz, anlamla buluşup çok eski dönemlere, arkeolojiyi çağrıştıran uygarlıklara doğru yolculuğa çıkabileceksiniz. Dolu dolu yaşananları, kullanılan mimarileri, aşılan bilgileri, çeşitli öngörüleri, önsezileri düşünüp hepsinin aynı salonda ve minimalist bir sunumda olmaları sizin de yaşamı sorgulamanıza yol açacak. Kendi evinize ve bildiğiniz diğerlerine bir bakın. Ev temasından insana ve mimariye, yapıya ve yapıta, sanaldan gerçeğe, gerçekleşecek olandan gerçeğe birçok kavramda dolaşın. Onlarla bütünleşmek için Dağdelen’in “CANEVİNE dot” ve “ TABANI dot” isimli yapıtlarıyla baş başa kaldığınızda “KİTABESİ dot” adlı alçak kabartmayı aklınızdan çıkarmayın. Onunla eskilere gidip insanla mimari arasında yüzyıllardır süregelen ilişkiyi özbiçim bütünselliğinde hissedin. Sergi salonunda kurgulanan sessizlikte ve boşlukta olan iki büyük “iş”te çağlar ve dönüşümler ışıklandırmayla yere düşen gölgeleriyle hem biçimsel, hem de anlamsal zenginlikteler. Ne kadar özenle yerleştirilmişler! Doku, hareket, ritim ayrı ayrı etkileyiciler. Malzeme seçimi porselenden çeliğe ve bilgisayara uzanıyor. Kendilerini hafifçe belli eden tellerin ucundaki birbirlerinden kopuk küçük küreler dotlar sanki yaşamdan parçaları anımsatırken “Yoksa altüst olmuş hayatlar mı?” dedirtiyorlar. TRABZONCUMOK’TAN ÇAĞRI Sevr dayatmasından başka bir şey olmayan Ermeni Soykırımı savına Sayın Doğu Perinçek’in “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” diyerek Lozan mahkemeleri önünde ulusumuzu onurlandıran karşı duruşunu Trabzon Cumhuriyet okurları olarak tüm gücümüzle desteklediğimizi bildirir, diğer siyasilerimizle CUMOK oluşumlarından da benzer tavır beklentimizi saygılarımızla duyururuz. İLAN BEYPAZARI SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNDEN Esas No: 2007/117 E. Davacı vekili Av. Salih KÖKSAL tarafından davalılar Havva Yüksel ve Ark. aleyhine açılan Geçit Hakkı davasının yapılan açık duruşması gereğince; Dahili davalılar Şerafettin Yüksel, Hüseyin Yüksel, İdris Yüksel’e dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilememiş, yapılan zabıta araştırması sonucu adı geçenin tebligata elverişli adresi tespit edilemediğinden bu kişilerin duruşma günü olan 27.04.2007 günü saat 09.30’da bizzat mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdirde dava basit usule tabi olduğundan duruşmaya yokluklarında karar verileceği dava dilekçesi ve duruşma günü kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 29.03.200 (Basın: 17108) PA N E L Cumhuriyetimizin Temel Değerleri ve Ulusal Bağımsızlığımız Açış Konuşması TEŞEKKÜR Prof. Dr. ALİ ÇETİNSARIOĞLU’na, Doç. Dr. HAKAN BOZKUŞ’a, Dr. SABRİ AYDIN’a ve Amerikan Hastanesi personeline KIZIMIZ Prof. Dr. NECLA ARAT Oturum Başkanı Prof. Dr. OYA ARASLI Konuşmacılar YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN, ŞÜKRÜ SİNA GÜREL, ONUR ÖYMEN, BARIŞ DOSTER İstanbul Teknik Üniversitesi, Maçka Yerleşkesi, Mustafa Kemal Anfisi 7 Nisan 2007, Cumartesi, 11.00 14.00 ULUSAL SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BİRLİĞİ VE KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ İletişim: 0 212 244 99 16 0 212 244 80 13 GİRİŞ SERBESTTİR HANDE ERKAN’ın ameliyatında göstermiş oldukları ilgiden dolayı teşekkür ederiz. SONGÜL ALİ RIZA ERKAN 2007/110 Vas. Tayini Mahkememizce verilen tarih 2007/110 esas 2007/235 Karar ile Hasan ile Fatma kızı, 1907 Dırama doğumlu, REMZİYE TÜREGÜN ‘ün TMK 405 maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisine Mehmet Hüsamettin ile Remziye kızı, 1928 Adana doğumlu MESUDE YAŞAR TOPÇU vasi tayin edilmiştir. 22.03.2007 (Basın: 17292) T.C. KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle