22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Erdoğan ve Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Ankara’da düzenlenecek buluşmaya tepki gösterdi GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU AKP’ de miting rahatsızlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, ADD’nin öncülüğünde 14 Nisan’da Ankara’da düzenlenecek “Cumhuriyet Mitingi” için bazı üniversitelerde sınavların ertelendiği yönündeki haberlere tepki gösterdi. Erdoğan, “Bu iş biraz da şirazesinden çıkmış vaziyette. Anayasanın amir hükümlerini yok farz etmek suretiyle yollara dökülen bu takımların şu anda ne yaptığı da belli değil. Onlar da yollarına devam edecekler, bizler de” dedi. Erdoğan, Suriye’ye hareketinden önce havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “14 Yeni Ortadoğu (Ama Rice’ınki Değil) ABD’nin, etkili düşünce kuruluşlarından, Council on Foreign Relations başkanı Richard Haas, Foreign Affaires’deki “The New Middle East” başlıklı yorumunda, “Ortadoğu’da ABD hegemonyası çağı sona erdi ve bölgenin modern tarihinde yeni bir dönem başladı. Bu yeni dönem, birbirleriyle rekabet edecek olan yeni aktörler ve güçler tarafından belirlenecek” diyordu (12/2006). Geçen hafta gelişmeler ve yorumlar Haas’ın bu saptamalarını destekler nitelikteydi. ? Başbakan Erdoğan, 14 Nisan’da Ankara’da düzenlenecek “Cumhuriyet Mitingi” için bazı üniversitelerde sınavların ertelendiğine ilişkin haberler üzerine “Bu çok çirkin ve üzerinde durulması gerekir. İş biraz da şirazesinden çıkmış vaziyette. Yollara dökülen bu takımların ne yaptığı da belli değil” diye konuştu. Dışişleri Bakanı Gül de “Kanunsuz hiçbir şeye müsaade etmeyeceğiz” dedi. Nisan’da Ankara’da br miting planlanıyor. Cumhurbaşkanlığına adaylığınız varsayılarak buna karşılık bir kampanya olarak sunuluyor. Mitingle ilgili olarak sınavların ertelendiği, öğretim görevlilerinin bu yönde öğrencilere telkinde bulunduğu haberleri var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusu üzerine Erdoğan, meydanların herkese açık olduğunu, miting yapma konusunda bir sıkıntı bulunmadığını kaydetti. Erdoğan, “Fakat bu ülkenin resmi kurum ve kuruluşlarının inisiyatif kullanmak suretiyle, eğer söylediğiniz doğruysa, imtihanları ötelemek suretiyle bu tür adımları doğru bulmak, asla mümkün değildir...Çünkü eğitim kurumlarımız bilimle uğraşır, eğitim verir, imtihan zamanlarında da herkes sınavına girer. Belirlenmiş sınavlar, gerçekten bundan dolayı erteleniyorsa, tabii ki bu çok çirkin bir şey ve bunun üzerinde durulması gerekir. Bu iş biraz da şirazesinden çıkmış vaziyette” diye konuştu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de dün Almanya’ya hareketinden önce gazetecilerin sorularını yanıtlarken Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ya pılması planlanan eylemlerle ilgili olarak “Bu süreçte kanunsuz hiçbir şeye asla müsaade etmeyeceğiz” dedi. ‘Sınav iptali yapılmadı’ Öte yandan, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Ankara’da Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili miting nedeniyle sınav iptali yapılmadığını bildirdi. Hilmioğlu, sınav tarihlerini senatonun değil, fakülte ve yüksekokul yönetimlerinin belirlediğini, ÖSYM’nin yapacağı merkezi sınavlar nedeniyle sadece İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde sınavların ertelendiğini açıkladı. İflas Aslında, Ortadoğu’nun, neoconların “süreklidemokratik devriminin” sahnesi olması, Irak’ta petrolün dereler gibi akması gerekiyordu. Hatta bu ütopyada bir Ortadoğu Ortak Pazarı projesi bile vardı. Ama, Francis Fukuyama’nın, geçen hafta Haaretz’de vurguladığı gibi bu proje iflas etti. “Başkan Bush, başlangıçta Irak’a müdahaleyi, Saddam Hüseyin’in kitle imha silahları programı, El Kaide ile bağları, insan haklarının ve demokrasinin yokluğu iddialarına dayandırıyordu. 2003 istilasının ertesinde bu iddialar çökünce, yönetimin, yaptıklarını haklı göstermek için, vurgusu giderek Irak’ta ve geniş Ortadoğu’da demokrasinin önemi üzerinde yoğunlaşmaya başladı”. Irak’ta 600 binden fazla insan öldükten, Ebu Garib rezaleti yaşandıktan, Lübnan yangın yerine döndükten sonra Bush yönetimi, demokrasi vaatlerini, bölgedeki neoliberal, “siviltoplum” tosuncuklarını terk etmeye başlarken, Arap sultanlarına ve Mısır rejimine yönelik eleştirilerine son verdi. Ancak bu arada ABD Saddam rejimini devirmiş, petrolün varil fiyatı yüzde 100 artmış, bölgede nükleer silah heveslisi “yeni oyuncular”, örneğin İran gibi yeni ağırlık merkezleri türemişti. Üstelik, bağımsız bir devlet olan İran’ın elinde, Irak rejiminden Lübnan’da Hizbullah’a, Suudi ve Körfez ülkelerindeki Şiilere kadar tehlikeli kartlar, AB, Rusya ve Çin ile yakın, ABD planlarını aksatan ilişkileri vardı. ABD, tüm risklerine karşın bölgeye İran’a saldırmaya yönelik olarak yığınak yapıyor, bu arada İsrail’i, İran’ın Lübnan’daki müttefiki Hizbullah’ın üzerine gönderiyordu. Bush yönetiminin bölge politikası iyice gerçeklerden kopmaya başlamıştı. Öyle ki, İsrail Lübnan’ı yangın yerine çevirmesine karşın Hizbullah’ı tasfiye edemeyince, ABD, bu kez ŞiiSünni ayrımından medet umarak İran, Suriye, Hizbullah, Hamas eksenine karşı, bir SuudiMısırİsrail ekseni hayali kurmaya başlamıştı. Condi Rice, göre şimdi karşımızda bir “Yeni Ortadoğu” şekilleniyordu. Irak’a daha fazla asker göndererek düzeni sağlama projesi, klor gazı yüklü kamyon bombaların, ölü sayısındaki artışın gösterdiği gibi, başarılı olmadı. Kissinger’e göre artık Irak’ta askeri bir başarı olanaksızdı. Geçen hafta gelişmeler, bir Lübnanlı yorumcunun vurguladığı gibi, “Araplar ABD’nin robotları olmadığı için”, Yeni Ortadoğu fantezisinin çöktüğünü, Bush yönetiminin Ortadoğu politikasının iflas ettiğini gösteriyordu. YÖK’TEN BAŞBAKAN’A YANIT İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI ‘Hükümetin yeni üniversite ısrarı popülist’ ? 17 ile 17 üniversite açmaya hazırlanan hükümeti uyaran YÖK, iktidarın üniversitelere gerekli kadro ve bütçe sağlama görevini yerine getirmeden yeni üniversiteler açmak istemesini eleştirdi. Açıklamada, “Bu tutum, konuya ne kadar ciddiyetten uzak ve sığ yaklaşıldığının göstergesi ve üniversite kavramının farkında olunmadığının açık ifadesidir’’ denildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 17 ile 17 yeni üniversite açmaya hazırlanan hükümeti bir kez daha uyardı. Kurul, “Gerekli olan kadro ve bütçeyi vermesi gereken hükümetin, bu görevini yerine getirmeden yeni üniversiteler açmaktaki ısrarı, sadece ve sadece popülist ve siyasi bir yaklaşım olarak açıklanabilir” dedi. YÖK Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, YÖK’ün ve üniversitelerin, 1 Nisan’da Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından bir kez daha, öğretim üyesi yetiştirmemekle suçlandığı anımsatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Kamuoyuna, gerek basın yoluyla, gerekse Yükseköğretim Kurulu’nun internet sitesindeki duyurularla hükümetin, üniversiteler üzerinde uyguladığı kadro ve bütçe kısıtlamaları, verilen bu az sayıdaki kadroların Tayyip Erdoğan. dahi kullanımının yine Başbakanlık tarafından engellendiği ve ancak yargı yoluyla bu engelin aşılabildiği belgeleriyle defalarca açıklanmıştır. Kuşkusuz, yeni üniversitelerin kurulması ve giderek her ilimizin üniversiteye kavuşması hepimizin en büyük arzusudur. Ancak, gerekli olan kadro ve bütçeyi vermesi gereken hükümetin, bu görevini yerine getirErdoğan Teziç. meden yeni üniversiteler açmaktaki ısrarı, sadece ve sadece popülist ve siyasi bir yaklaşım olarak açıklanabilir. Bu tutum, konuya ne kadar ciddiyetten uzak ve sığ bir biçimde yaklaşıldığının somut bir göstergesi ve üniversite kavramının farkında olunmadığının açık bir ifadesidir.’’ Erdoğan takvimi geciktiriyor EMİNE KAPLAN [email protected] ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için takvimi geciktiriyor. AKP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında, MKYK toplantısının 18 Nisan’a, milletvekilleriyle gruplar halinde görüşmenin de haftaya ertelenmesi benimsendi. Daha önce “İnşallah 1516 Nisan’ı geçirmeden açıklama yaparız” diyen Erdoğan’ın MKYK toplantısını ertelemesi, adayın, başvuruların son günü olan 25 Nisan’a kadar açıklanmayacağı biçiminde yorumlandı. AKP MYK önceki gün Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantıda, bu hafta içinde başlanması planlanan milletvekilleriyle gruplar halinde görüşmenin haftaya ertelenmesi kararlaştırıldı. MGK’nin 10 Nisan, il başkanlarının da 11 Nisan’da toplanacağı göz önüne alındığında milletvekilleriyle görüşmeye 12 Nisan’dan itibaren başlanabileceğine dikkat çekiliyor. 6 Nisan’da toplanması planlanan MKYK de 18 Nisan’a ertelendi. Parti yöneticileri, MKYK’nin adaylık için son değerlendirmenin yapılacağı yer olacağını belirttiler. Bu durumda, AKP’nin cumhurbaşkanı adayının 16 Nisan yerine adaylık başvurularının sona ereceği 25 Nisan’a kadar açıklanması beklenmiyor. İlk görüşme Türkİş’le Erdoğan, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle yapacağı görüşmelere ise yarın başlıyor. Erdoğan, yarın Türkİş yöneticileri ile bir araya gelecek. Randevunun daha önce verildiği, ancak Erdoğan’ın seçimle ilgili Türkİş’in görüşünü alacağı belirtildi. Valilere fırça MYK’de, geçen hafta Manisa’da meydana gelen ve 7 Mardinli işçinin ölümüyle sonuçlanan trafik kazası da gündeme geldi. İşçilerin cenazelerinin bir minibüsle üst üste konularak memleketlerine gönderilmesine tepki gösteren Erdoğan, toplantı sürerken Manisa ve Mardin valilerini arayarak fırça attı. Ve yeni aktörler Şimdi, ABD etkisi zayıflarken yeni aktörler sahneye çıkıyorlar. Bunların başında, önceki hafta 15 İngiliz askerini tutuklayarak gücünü, bağımsızlığını bir kez daha sergileyen, bölgesel hegemonya adayı İran geliyor. İran’ın yanı sıra kasası petrol parasıyla, ordusu son model silahlarla, diplomasi portföyü, İran’ın artan etkisinin, SünniŞii çatışması fantezisinin getirdiği yeni pazarlık olanaklarıyla, Çin ve Rusya ile geliştirmeye başladığı ilişkilerle dolu, Arap dünyasında hegemonya kurmaya hevesli Suudi Kralı Abdullah var. Abdullah, geçen ay, FKÖHamas anlaşmasına aracılık ederek İran Devlet Başkanı Ahmedinejad ile buluşarak ABD’nin SünniŞii çatışması fantezisini deldi. Üstelik Abdullah, Bush yönetiminin onuruna hazırlamakta olduğu yemeğe gitmeyeceğini bildiriyor, Ürdün Kralı da, kendi ABD gezisini 2008’e erteliyordu. Geçen hafta toplanan, (ve Suriye’ye yeniden kucak açan) Arap Birliği zirvesinde, Kral Abdullah’ın önce ABD’yi “sevgili Irak’ı” kana bulayan, “gayri meşru işgalci” olarak betimlemesi, Arap liderlere yönelik, birlik olursak “dış güçlerin kaderimizi belirlemesine izin vermeyiz”, “Arap topraklarında yalnızca Arap bayrakları dalgalanır” çağrısı, Bush yönetiminde şok etkisi yarattı. Arap Birliği zirvesi Abdullah’ın 2002 tarihli, İsrail’e 1967 sınırlarına geri dönmesi karşılığında genel barış önerisi planını benimsedi. Abdullah’a göre bu İsrail’e verilmiş son şanstı. “Gelecek ya barışın olacaktı ya da savaş lordlarının elinde kalacaktı.” İflasın boyutları bunlarla sınırlı değil. İsrail, Lübnan macerasından ağzı yandıktan sonra, ilk kez AB’nin İsrailFilistin sorununu uluslararası alana taşıma önerilerine yakınlaşmaya başlıyor, ABD Meclisi yeni Çoğunluk Başkanı Demokrat Nancy Pelosi’nin, Bush yönetiminin tüm itirazlarına karşı gerçekleştirmeye kararlı olduğu Suriye ziyaretini destekliyordu. Gözlemciler, bağımsız davranma kapasitesi artmaya başlayan Arap liderlerin ve İsrail’in, Bush yönetiminin dış politikasıyla aralarına mesafe koymaya, yeni Demokrat yönetime hazırlanmaya başladığını işaret ediyorlardı. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com ‘Çankaya aydınlık kalsın’ Eskişehir’de bir araya gelen 25 sivil toplum örgütü, Cumhuriyet’e sahip çıkacak bir kişinin cumhurbaşkanı olması için seçim gününe kadar eylem yapacak ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir’de 25 sivil toplum kuruluş bir araya gelerek “Bir el tut, Çankaya aydınlık kalsın” kampanyası başlattı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar sürecek kampanyada, her gün bir araya gelen Eskişehirliler zincir oluşturarak Cumhuriyete sahip çıkacak bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi taleplerini dile getiriyorlar. Eskişehir Sivil Toplum Kuruluşları Birliği adına basın açıklamasını okuyan CUMOK Eskişehir temsilcisi Faik Dikmen, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkede derin kaygılar oluşturduğunu vurgulayarak “Kayıtlı seçmenin yüzde 25 oyunu alıp Meclis’te yüzde 65 çoğunluğu sağlayan iktidar, kendi başına cumhurbaşkanı seçmek istemektedir. Bu durum, yasalara uysa da, hukuk, demokrasi ve etiğe aykırıdır. Seçimin, anayasanın öngördüğü gibi uzlaşma esasına göre değil, dayatmacı bir tavırla yapılmak istenmesi ise iyi niyetten uzak bir davranıştır” dedi. sız milletindir lafı koskoca bir yalandır”, “Hem Müslüman, hem laik olunamaz, ben laik değilim” sözlerini anımsatan Dikmen, “Bu itirafları yapan ve laiklik karşıtı olduğunu çekinmeden söyleyen biri ya da işaret ettiği kişi, cumhurbaşkanı olamaz. Laiklik andı içemez. Bizler Çankaya’nın kirlenmesine izin vermemeliyiz” diye konuştu. 5 Nisan’da bildiri yayımlanacak Öte yandan Başbakan’ın YÖK’e yönelik son eleştirileri perşembe günü toplanacak Rektörler Komitesi’nde de masaya yatırılacak. Toplantıda, ayrıca cumhurbaşkanı seçimi ve adaylığına ilişkin olarak üniversitelerin öngördüğü ilkeler belirlenecek. Alınacak kararlar toplantı sonrasında bir bildiri ile kamuoyuna sunulacak. ‘Laiklik andı içemez’ Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Demokrasi, amaç değil, araçtır”, “Egemenlik kayıtsız şart Askeri darbe dönemlerinde binlerce Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yaban ellere kaçmak zorunda kalmışlardı. 12 Mart 1971 askeri darbesi ve 12 Eylül 1980 darbesi günlerinde Avrupa ülkelerine sığınan muhalif insanlar yaban ellerde yaşamanın ne demek olduğunu anlamışlardı. Yine de kendi ülkesinde ağır baskılara uğramak yerine Batı ülkelerini tercih etmişlerdi. Türkiye daha çok başka ülkelere göçmen gönderen ülke durumundaydı. Ancak son yıllarda çoğunluğu Afrika ülkelerinden olmak üzere Ortadoğu ülkelerinden de göç alan bir ülke haline dönüştü. Geçenlerde eski gazeteci arkadaşım şimdi Birleşmiş Milletler’de göçmen sorunlarıyla ilgili bölümde çalışan Metin Çorabatır’la konuştum. Türkiye’nin mülteciler konusunda izlediği çizgiyi eleştiriyor, sığınmacıların yaşadıkları zorlukları anlatıyordu. ??? Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin “Mül Mültecilerin Türkiye’deki Durumu… tecilerin Sesi” başlıklı bülteninde “Mültecilerin Türkiye’deki Durumu” başlıklı bir mektup okudum. Türkiye’nin mültecilere çıkardığı zorlukları görünce, geçmişte yaşadıklarımızı düşündüm. Bir başka ülkede siyasi mülteci olmanın ne kadar zor olduğunu, bu nedenle onlara sahip çıkmanın önemini hatırladım. İşte Türkiye’deki Moritanyalı bir mültecinin başından geçenler üzerine yazdıkları: “Türkiye’deki mültecilerin durumu hassas, çünkü diğer Avrupa ülkelerinde sunulan birçok olanaktan yararlanamıyorlar. Türkiye mültecileri kabul etmediğinden ilticacılar kendilerini kabul edecek ülkelerin yeşil ışık yakmasını bekliyorlar. Coğrafi konumundan ötürü, Türkiye yüksek sayıda mültecinin bulunduğu bir ülke. Mültecilerin birçoğu Asya ve Afrika’dan geliyorlar. Bu iki kıta çok acı olaylara sahne oluyor: Diktatörlükler, ırksal ve dini ayrımcılıklar… Dolayısıyla, binlerce mülteci ellerinde ne imkân varsa kullanarak ülkelerini terk ediyor ve hayatın güzel olduğunu umdukları Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyorlar. Türkiye önemli bir nokta, çünkü Avrupa ve Asya arasında bir köprü görevi görüyor. Türkiye bu sığınmacılara mültecilik hakkı tanımıyor… ??? Tek çözüm Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne başvurmak. Taksim’de bulunan Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Destek Programı (MDP), başvuruların hazırlanmasında önemli bir rol oynuyor. Örgüt, kısıtlı imkânlara rağmen ırk ve din ayrımı yapmadan tüm mültecilere yardım elini uzatan tek kurum. Dernek çalışanları hukuki yardımın yanı sıra işkence görmüş, kovulmuş, aşağılanmış mültecilere psikolojik destek veriyor. BMMYK, mültecileri, dosyaları gözden geçirilirken beklemeleri için ülkenin iç bölgelerindeki şehirlere gönderiyor. Kendi halinde bırakılmış, hiçbir yardım almayan mültecinin aş ve barınak bulması gerekiyor. Barınak temin eden STK’ler sadece belirli bir süre bu imkânı sağlıyorlar. Konya’ya gönderildiğimde, kendi cebimden ödediğim bir otel odasında kaldım. Yoğun iş programına ve uzaklığa rağmen MDP bana yardım etmeye çalıştı. Bir STK bana yardım etmeyi kabul etti, fakat kısa süre boyunca. Ne yazık ki bizim için İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve bu beyannamenin 14. maddesi (1. Herkes zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve bu memleketlerde mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir) hükümsüz kalıyor. Avrupa’daki sığınmacılar, mülteci statüsü belirleme prosedürünün sonuna kadar destek alırken biz Türkiye’de hiçbir destekten yararlanamıyoruz, çünkü bütün iyi niyetine rağmen MDP’nin her şeyle ilgilenmesi mümkün değil. Mülteciler var olandan daha fazla desteği hak etmiyorlar. Birçoğu hiçbir okula gitmemiş ve başvuru sırasında bu durum önemli bir engel oluşturuyor. Ankara’da bazı sığınmacılar dosyalarıyla ilgilenen yetersiz kişiler tarafından hor görülüyorlar. Bu durum, kendini ifade etmekte güçlük çekenleri korkutuyor ve kötü sonuçlara yol açan tereddütlere neden oluyor. Hiçbir şekilde suçlamadığımız Türk hükümetinin bizimle ilgilenmesinin zamanı gelmiştir, çünkü iltica hakkımız ve serbest dolaşım hakkımız var. Aramızdan bazıları dört yıldan fazla bir süredir ailelerini göremedi. Şefkate de ihtiyacımız var. Petit Ba, Moritanya…” AmasyaMerzifon AKP’den toplu istifa MEHMET MENEKŞE AMASYA Amasya’nın Merzifon ilçesine bağlı Kayadüzü beldesinde AKP’den toplu halde istifa eden 10 kişi CHP’ye kayıt yaptırdı. Duran Patlak, Sabahattin Köroğlu, Dursun Patlak, Ramazan Korkmaz, Zeynel Karaman, Mehmet Akyol, Alaattin Acar, Erdem Çelik, Ali Çelik ve İlyas Özçelik istifa dilekçelerini topluca verdi. AKP’den istifa ederek CHP’ye kayıt yaptıran partililerin rozetlerini CHP Merzifon İlçe Başkanı Hasan Koparan taktı. Bu nedenle düzenlenen törende bir konuşma yapan Koparan, “Takıyye ile halkı kandırarak iktidar olan AKP’nin yanlış siyasi politikaları Türkiye’yi haysiyetsiz bir duruma düşürdü. Cumhuriyetin kazanımları yok edilmek isteniyor” dedi. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle