19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EKİM 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Milli Eğitim Bakanlığı, Atatürk müzelerini ‘Müze Bilinci’ konusu dışında bıraktı GEÇMİŞTEN GELECEĞE Ata, sanat eğitiminde de yok ZEYNEP ŞAHİN ORHAN ERİNÇ ÖĞRETMENLER GÜNÜ Eğitimci yoksulluk sınırında İSTANBUL/ADANA (Cumhuriyet) EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü, öğretmenlerin yoksulluk sınırında karşıladığına dikkat çekerek “Öğretmenler, geçimini sağlamak için daha fazla yıpranmaktadır. Türkiye’deki öğretmenlerin sosyoekonomik koşulları yıllar geçtikçe daha da kötüleşmektedir” dedi. Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı da öğretmenlerin hak ettikleri ilgi, saygı, ücret, sağlık güvencesi ve sosyal haklarının tam olarak sağlanması gerektiğini ifade etti. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye’deki öğretmenlerin 5 Ekim’i her geçen gün biraz daha zorlaşan ekonomik, demokratik ve mesleki sorunlarla karşıladığını ifade etti. Dinçer, eğitim emekçilerinin özlük hakları ile sosyal haklarını kullanma konusunda da büyük sıkıntılar yaşadığını vurguladı. OECD tarafından yayımlanan “Bir Bakışta Eğitim 2007 Yılı Raporu’’na ilişkin bilgiler veren Dinçer, “Öğretmenlerin çalışma saatlerinin fazlalığı açısından Türkiye, OECD ülkeleri arasında Macaristan’dan sonra geliyor. Türkiye’de bir öğretmenin yılda toplam 1808 saat çalışırken OECD ortalaması ise 1688 saat. Ancak öğretmenlerimiz her yıl OECD ortalamasından 120 saat fazla çalışmasına karşın daha düşük ücret alıyorlar” ifadesini kullandı. Dinçer, “Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşmeli sendikal haklarına şerh koyan AKP politikalarını kınıyoruz.’’ Erdal Atıcı da yaptığı yazılı açıklamada, eğitim alanında yayımlanan ulusal ve uluslararası raporların Türkiye’nin eğitim alanında çok geride olduğunu gösterdiğini ifade etti. EğitimSen Adana Şube Başkanı Güven Boğa da Danıştay kararıyla iptal edilen yönetici atamalarının Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yayımladığı genelgeyle uygulanamadığını söyledi. Boğa, “MEB, hile yapıyor” dedi. ANKARA İlköğretim görsel sanatlar dersinin içeriği, Atatürkçülükle ilgili konuları öğretmekten uzak kaldı. Öğrencilerin “Müze Bilinci” konusuyla, tarihi mirasa sahip çıkması amaçlandı ama Atatürk evleri ve müzeleri gezilecek alanlara dahil edilmedi. Toplam 8 sınıfın görsel sanatlar dersi içeriğinde, Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili sadece 12 konu yer aldı. Öte yandan, hazırlanan program, ders saatinin azlığı, kalabalık sınıflar ve atölye yokluğu nedeniyle amaçlanan sonuçları da vermiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), içeriğini ve adını yenilediği Resimİş dersi, “Görsel Sanatlar” olarak okullarda işleniyor. Okullardaki altyapı eksiklikleri dikkate alınmadan hazırlandığı için, programın amacına ulaşma ? Toplam 8 sınıfın görsel sanatlar dersi içeriğinde, Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili sadece 12 konu yer aldı. Öğrencilerin “Müze Bilinci” konusuyla, tarihi mirasa sahip çıkması amaçlandı ama Atatürk evleri ve müzeleri gezilecek alanlara dahil edilmedi. sının çok zor olduğuna işaret ediliyor. Program içinde Atatürkçülük ve Cumhuriyet kazanımlarıyla ilgili konulara yeteri kadar yer verilmemesi de dikkat çekiyor. “Eğitimİş Sanat Dersleri İçeriği İnceleme Komisyonu”nun, ilköğretim 1’den 8’e kadarki görsel sanatlar dersi müfredatı ve öğretmen kaynak kitapları doğrultusunda hazırladığı ve Eğitimİş Kırşehir İl Başkanı Dilek Yurdugül imzasını taşıyan raporun ortaya koyduğu gerçekler şöyle: L Sanat kültürü, sanat eleştirisi, estetik, sanat terminolojisi ve müze kültürü boyutları eklenerek genişletilen ve yeni anlayışlar getiren program; ders saatinin azlığı ve sınıfların kalabalık olması dolayısıyla istenen amaca ulaşılmasını sağlayamıyor. Haftalık ders saati sayısı 1 değil, 2 olmalı. Atölyesizlik önemli sorun L Görsel sanatlar dersi resim uygulamalarından çok teknoloji ve tasarım dersinin uygulama alanlarına benziyor. Okullarda görsel sanatlar dersi atölyesinin olmaması çok önemli bir sorun ve atölyesi olmayan okullarda programın uygulanma şansı oldukça düşük. Bu nedenle, eski okulların bahçe sinde ya da bina içinde uygun olan yerlere resim atölyesi yapılmalı; yeni yapılacak okullarda ise bu atölyeler projede yer almalı. L Program, Cumhuriyet ve Atatürkçülük konularını içeren kazanımları göz ardı ediyor. Sınıflardaki öğrenme alanlarına, Atatürkçülük ve Cumhuriyetin temel değerlerine ilişkin uygulamaya yönelik konular eklenmeli. L Programdaki “müze bilinci” bölümü sayesinde, öğrencilere kültürel miraslar anlatılacak ve bu miraslara sahip çıkma bilinci oluşturulacak. Konuyla, öğrencilerin farklı kültürel kalıntıları öğrenip Anadolu uygarlıklarına sahip çıkması amaçlanıyor. Ancak her kentte müze gezme olanağı bulunmaması, dersin uygulamaya dönüştürülemeden işlenmesine neden olacak. Olanak bulunan kentlerde ise ders saatinin yetersizliği, sınıfların kalabalık oluşu ve ders öğretmenlerinin birden fazla şubenin sorumluluğunu taşıması, “müze bilinci”yle ilgili öğrenim alanının kâğıt üzerinde kalmasına yol açacak. L Hemen hemen her ilde Atatürk müzeleri ve Atatürk evleri olmasına karşın müze gezileri etkinliklerinde buralar yok. Müze bilinci öğrenme alanında, Atatürk müzeleriyle ilgili herhangi bir kazanım da yer almıyor. Konuya, Atatürk müzeleri ve evleri de eklenmeli. L Proje ödevlerinde konuların seçimi tamamen öğretmene bırakılmış. Atatürkçülük konularının içine dahil edilerek “Cumhuriyet döneminde Türk sanatı”, “Atatürk’ün sanata verdiği önem” gibi konular proje ödevleri arasında yer alabilirdi. Anayasa Hukukçuları Anayasayı Bilmeli mi? Anayasa değişikliğinin büyüğü de küçüğü de, nereden bakarsanız bakın, acemiliğin en seçkin örneklerini oluşturuyor. Son gelişmelere göre de, iktidar partisi ile muhalefet partilerinin yaklaşımları “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” tanımlamasıyla cuk oturuyor. ??? Önce küçüğünden başlayalım. AKP önderlerinin ilkin, dönemin tek muhalefet partisi olan CHP’ye, ardından da Anayasa Mahkemesi’ne duydukları kızgınlık, parlamenter sistemle çelişen bir anayasa değişikliği doğurdu. Tuttular, cumhurbaşkanını halka seçtirmeye kalktılar. Alelacele bir anayasa değişikliği yaptılar. Amaç, TBMM’de seçtiremedikleri adaylarını 11’inci cumhurbaşkanı olarak halka seçtirmekti. Bilinen gelişmeleri yinelemeye gerek yok. Konu sonunda 21 Ekim’de yapılacak halkoylamasına bağlandı. Ama 22 Temmuz seçimleri sonrasında MHP ile DTP’nin de katkılarıyla 11’inci cumhurbaşkanı seçiliverdi. Yapılan değişikliğe göre halkoylamasında evet oyları ağır basarsa bir de halkın 40 gün içinde seçeceği ikinci 11’inci cumhurbaşkanı olan bir ülke olmamıza ramak kaldı. Değişiklikten tümüyle vazgeçmek yerine anayasayı değiştiren yasadaki iki geçici maddenin kaldırılması akla geldi. Muhalefet de yakın dönemde yaşanacak krizi ötelediğini varsayarak destek verdi. Değişikliğe gidilmeseydi, halkoylamasında büyük olasılıkla seçmen TBMM’nin yaptığı seçimi tanımadığını da (çünkü evet oyu kullanması iktidar tarafından isteniliyor) ortaya koyacaktı. Ve Türkiye’ye bir kez daha yazık edilecekti. Ama acemiliğin yarattığı sorun bitmiyor ki. 10 Eylül’den bu yana gümrük kapılarındaki seçmenler 11’inci cumhurbaşkanını da halk seçsin diye “evet”, seçmesin diye “hayır” oyu veriyor. Değişiklik yapılıp da Resmi Gazete’de yayımlanana kadar verilecek oylar ne olacak? Ayrım tutanağının neresine konulacak? Yüksek Seçim Kurulu’nun ne yapacağı da henüz bilinmiyor. İster misiniz seçmenlerden birileri kandırıldıkları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvursunlar da bir kez daha dünyaya rezil olalım. ??? Gelelim değişikliğin büyüğüne... Anayasa değişikliğine AKP’nin kendisine engel olarak gördüğü kuralların değiştirilmesi için kalkıştığı kanısı yaygınlaşıyor. Nedenleri arasında ne seçim bildirgesinde ne de propaganda konuşmalarında adı geçen türban (sıkmabaş), birdenbire iktidarın birinci önceliği olarak ilan edildi. Türk Ceza Yasası değişikliği sırasında “zina suçu” zokasına yakalananlar yüzünden özgürlüklerin tırpanlanmasını gören biri olarak “Acaba aynı ayak oyunu mu” sorusu zihnimi kurcalıyor. Ama anlamadığım bir şey var. Anayasa değiştirilecekse yürürlükteki anayasaya göre değişecek. Bu nedenle de laiklik, Atatürk ilkeleri, Atatürk devrimi gibi vurgulardan kurtulmak mümkün değil. Ancak (ki o da yürek ister) ilk üç maddenin değiştirilmeyeceğini, hatta önerilemeyeceğini öngören 4’üncü madde kaldırılarak ikinci değişikliğin önü açılabilir. Oysa epeyce arkalara atılmış olsa da taslakta aynı hüküm yer alıyor. ??? Peki, türbanın (sıkmabaş) önünün açılma çabaları gerçekleştirilebilir mi? Yürürlükteki anayasada yer alan “Anayasa Mahkemesi kararlarının herkesi bağladığına” ilişkin kural, herhalde süs olsun diye yazılmadı. Anayasa Mahkemesi’nin, 3511 sayılı yasa ile eklenen 16’ncı maddedeki “Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir” cümlesini 7 Mart 1989 günlü kararıyla iptal ettiğini anımsayanlar var. Yine Anayasa Mahkemesi’nin, 1990 yılında 3670 sayılı kanunla getirilmek istenilen 17’nci maddedeki “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir” cümlesi için açılan iptal davasında, bir önceki kararına gönderme yaptığı ve “kanun dendiğinde ilk akla gelmesi gerekenin anayasa olduğunu” vurguladığı da biliniyor. Yazıya “Anayasa Hukukçuları Anayasayı Bilmeli mi?” başlığını atmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Bu başlığın, bilimi dine ve siyasete alet etmeyenleri kapsamadığı da sanırım ortadadır. Sadece 8 konu ÇÜ öğrencilerinden ‘zam’ tepkisi Çukurova Üniversitesi Fevzi Çakmak Yurdu’nda kalan öğrenciler, özel halk otobüsü bilet fiyatlarına yapılan yüzde yüzlük zammı protesto etti. Yurt önünden “Otostopçu değil, öğrenciyiz”, “Yolunacak kaz değiliz” ve “Ticarethane değil üniversite” sloganları atarak yerleşkeye yürüyen öğrenciler adına açıklama yapan Yusuf Oğuz Adıyaman, müşteri olarak görüldüklerini, tepki olarak yurt öğrencileri adına bu eylemi gerçekleştirdiklerini belirtti. Bugüne dek yurt önünden üniversiteye 25 Ykr’ye gittiklerini, ancak yapılan zamla fiyatın 50 Ykr kuruş yapıldığını anlatan Adıyaman, yerleşke içinde öğrencilere ulaşımın ücretsiz olması gerektiğini söyledi. Öğrenciler, zam geri alınana dek otobüslere binmeyeceklerini ve eylemlerini sürdüreceklerini söyledi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) OKS yerine getirilecek sınavda din kültürü soruları da sorulacak SBS’de din bilgisi sınanacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), gelecek yıl son kez uygulayacağı Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı’nın (OKS) yerine getireceği Seviye Belirme Sınavı’nda (SBS) “din kültürü” dersinden de soru soracak. Öğrenciler, hangi tür liseye yerleşmek isterse istesin, SBS’lerde din kültürü sorusu da yanıtlamak zorunda kalacak. 2008’de son kez uygulanacak olan OKS’de öğrencilere, Türkçe, matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgiler derslerinden 25’er olmak üzere toplam 100 soru soruluyordu. SBS ile değerlendirmeye dahil edilecek dersler arasında İngilizce ile birlikte Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi de girecek. Düzenlemeyi getiren, “Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent ile SBS, “İlköğretim kurumlarının 6, 7 ve 8’inci sınıflarında, görsel sanatlar, teknoloji ve tasarım, müzik ve beden eğitimi dersleri dışındaki zorunlu derslerin öğretim programlarından ders yılı sonunda, merkezi düzeyde yapılan sınav” olarak tanımlandı. Ayrıca, aynı yönetmeliğin 36. maddesinin sonuna da “Yıl içinde yapılan sınavların dışında, ortaöğretim kurumlarına öğrenci yerleştirmede değerlendirilmek üzere ilköğretim kurumlarının 6, 7 ve 8’inci sınıflarında görsel sanatlar, teknoloji ve tasarım, müzik ve beden eğitimi dersleri dışındaki zorunlu derslerin öğretim programlarından ders yılı sonunda eğitim teknolojileri genel müdürlüğünce Seviye Belirleme Sınavı yapılır” fıkrası eklendi. Sayılan derslerin dışındaki zorunlu dersler arasında “İngilizce” ile “din kültürü ve ahlak bilgisi” bulunuyor. Buna göre öğrenciler, artık hangi tür liseye yerleşmek isterse istesin, puanını belirleyecek sınavlarda din kültürü sorularına da yanıt vermek zorunda kalacak. MEB, din kültürü sorularının ağırlığının ne kadar olacağı konusunu ise daha sonra yayımlayacağı yönerge ile belirleyecek. BÜLENT ARINÇ Elektronik posta intikamı Haber Merkezi AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın Meclis Başkanlığı döneminde, “Dedesinin Menemen isyanını başlatan Derviş Mehmet olduğu” yönünde içeriğe sahip elekronik postayı adres listesindeki arkadaşlarına gönderen Milli Saraylar Daire Başkanlığı memuru Songül Yardımcı, memuriyetine son verilerek sözleşmeli personel statüsünde PTT Avrupa Yakası Başmüdürlüğü’ne atandı. Yardımcı’nın bilgisayarına girerek eposta mesajının çıktısını alan ve soruşturma açan Milli Saraylar Daire Başkan Yardımcısı Feyzullah Özcan ise İstanbul Vali Yardımcılığı görevine terfi etti. Yardımcı’nın kendisine gelen elektronik postayı yönlendirmesini memur Ramazan Yolaldı’nın ihbar ettiği, Özcan’ın da Yardımcı’ya elektronik posta adresini açtırıp tutanak tuttuğu bildirildi. L Sınıflara göre Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili konuların dağılımı da yetersizliği gözler önüne seriyor. Toplam 8 sınıfın ders içeriğinde Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili 12 konu yer alıyor. Buna göre; 1. sınıfta “Atatürk’ün Hayatı (doğum tarihi ve yeri, anne ve babası)”, 2. sınıfta “Atatürk’ün Çevreye Verdiği Önem”, 3. sınıfta “Atatürk’ün Kişisel Özellikleri ve Çeşitli Yönlerinden Ölçülü Davranışı” ile “Atatürk’ün Kişisel Özellikleri ve Çeşitli Yönlerinden Gurura ve Ümitsizliğe Yer Vermemesi”, 4. sınıfta “Atatürk’ün İnsan Sevgisi”, 5. sınıfta “Atatürk’ün Resim Sanatına Verdiği Önem”, “Atatürk’ün Hayatı (okul yılları, askerlik yaşamı)” ve “Atatürk’ün Eserleri”, 6. sınıfta “Atatürk’ün Milli Kültüre Verdiği Önem”, 7. sınıfta “Atatürk’ün Milli Tarihimize Verdiği Önem” ile “Atatürk’ün Resim Sanatına Verdiği Önem”, 8. sınıfta ise “Atatürk’ün Bilime Verdiği Önem, Sanat Kültür İlişkileri” konuları yer alıyor. L Çoğu okulda sanat kitapları, slayt, resim, CD, fotoğraf ve video kasetlerine yer verilmiyor, önemsenmiyor. Öğretmenler bu ihtiyaçları kendi kaynaklarından sağlamaya çalışıyor, sıkıntılarla karşılaşıyor. oerinc?cumhuriyet.com.tr Öğrenciler not şartı aranmadan alan değiştirecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ortaöğretim kurumlarında 10. sınıfın sonunda, bir üst sınıfa geçebilecek durumdaki öğrenciler yeni ders yılının ilk bir ayı içinde not şartı aranmaksızın alanını değiştirebilecek. Düzenlemede “netlik bulunmadığı ve imam hatip öğrencilerinin düz liseye geçişine kılıf olarak kullanılabileceği” belirtiliyor. Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan yönetmelik değişikliğine göre, 10. sınıf sonunda, bir üst sınıfa geçebilecek öğrenciler, ders kesiminden itibaren yeni ders yılının ilk bir ayı içinde not şartı aranmaksızın alanını değiştirebilecek. Alanını değiştiren öğrenci, yöneldiği yeni alana ait alt sınıfın görmediği alan dersleriyle, gördüğü halde ‘İmam hatip’e kılıf olacak Okula yalnız gidebilecek ‘e dershane’ haftalık ders saati sayısı farkı bir ders saatinden fazla olan alan derslerinden sorumlu tutulacak ve bu derslerden alan değişikliğini takip eden ilk ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları döneminde sınava alınacak. Öğrenci, yeni alanında okutulmayan önceki alanına ait sorumlu olduğu alan derslerinden muaf tutulacak, ancak sorumlu olduğu seçmeli derslerin sorumluluğu devam edecek. Sınıf tekrarına kalan öğrenciler de yeni ders yılının ilk bir ayı içinde not şartı aranmaksızın alanını değiştirebilecek. Eğitimciler ise alan değişikliğiyle ilgili düzenlemenin “net olarak ifade edilmediğine ve alan değişikliği adıyla imam hatiplerin düz liseye geçmesinin ve buradan alacakları diplomalarla üniversiteyi istedikleri alandan okumalarının önünün açılabileceğine” dikkat çekti. YOZGAT (AA) Yozgat’ta, geçirdiği ateşli hastalık sonucunda 2 yıl önce yürüme yeteneğini kaybeden ve babasının sırtında okula giden 12 yaşındaki Yasin Kaya’ya valilik sahip çıktı. Yozgat Valisi Amir Çiçek, Gülaylar İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisi Yasin Kaya’nın talep ettiği tekerlekli akülü sandalyeyi, baba Emin Kaya’ya teslim etti. Çiçek, görme özürlü bir babanın çocuklarını okutabilmek için her türlü fedakârlığa katlandığını ifade ederek “Bizler de destek olmalıyız. Devletimiz her alanda vatandaşının yanındadır’’ dedi. Yasin Kaya, “Artık okuluma kendim gidip gelebileceğim. Babama, anneme okula gidebilmek için yük olmayacağımdan sevinçliyim. Herkese teşekkür ediyorum’’ diye konuştu. İLK DENEME SINAVI ÜCRETSİZ hizmeti başladı İstanbul Haber Servisi ‘edershane’, 20072008 eğitimöğretim yılında öğrencilerin hizmetine sunuldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı müfredatla bire bir olarak işlenecek olan derslerden ilköğretim 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8. sınıf öğrencileri ile lise 1, 2. ve 3. sınıf öğrencileri faydalanabilecek. Derpaş Anonim Şirketi tarafından açılan “edershane” ile ilgili bilgi veren Derpaş AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ferhan Çelik, ‘edershane’nin tamamen öğrenci merkezli olarak hazırlandığını belirtti. Yıllık aboneliğin 80 YTL olduğunu dile getiren Çelik, 26 Ekim Cuma28 Ekim Pazar tarihleri arasında yapılacak olan ilk deneme sınavının tüm öğrencilere ücretsiz olduğunu vurguladı. Ayrıntılı bilgi www.uygardergi.com adlı internet sitesinden alınabilir. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle