25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EKİM 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Teziç, referandum başladıktan sonra içeriğe müdahale edilemeyeceğini belirtti 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Yasamanın yetkisi yok’ ‘Herkes aklını başına toplasın’ ? ANKARA (ANKA) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, katıldığı bir televizyon programında, DTP’nin Türk siyasi hayatında yeni bir unsur olduğunu söyleyerek, partinin bugüne kadar olan açıklamalarına bakıldığından geçmişten ders çıkarmadıklarının anlaşıldığını belirtti. Çiçek, “Tüm dünyanın lanetlediği bir terör örgütünü lanetlemediler herkes aklını başına toplasın” dedi. Özgürlükçü Bir Anayasa... 1982 Anayasası’nın baskıcı, faşist, insan haklarını çiğnediğini yıllardır yazıp çizmiyor muyuz? Türkiye’nin laik, demokrat, özgürlükçü bir anayasaya gereksinimi var... Demokratik ve barışçıl!.. Yeni bir anayasada çağdaş hukuk öne çıkmalıdır... Anayasa toplumsal bir sözleşmedir... Ülkemize çağdaş dünyada ulus devlet yapısını koruyan yeni bir anayasa gerektiğine yürekten inanıyorum. 1982 Anayasası 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ürünüdür... Bugüne değin yapılan değişiklikler ise yeterli değildir. AKP’nin kapalı kapılar ardında hazırladığı bir anayasa taslağı “sivil anayasa” olamaz. Olsa olsa “AKP anayasası” olur... Anayasa tasarısını medyadan izliyor, hukukçuların görüşlerini dinliyorum... Bu anayasa hükümetin yetkilerini genişletiyor, muhalefetin siyasi erki denetleme yollarını kapatıyor... Adalet Bakanı’nın “AKP anayasası”yla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda bulunması ve başkanlık etmesi demokratik midir? Bu arada iş dönüp dolaşıp “sıkmabaş”a geliyor... “Sıkmabaş”ı özgürlük sanan düşünce yarın Türkiye’yi nereye götürecektir: Örneğin, hukuk fakültesini “sıkmabaş”la bitiren bir kız öğrenci yarın avukat, savcı, yargıç olduğunda ne yapacaktır? “Sıkmabaş”ı çıkarıp atacak mıdır? ??? Dün sabah “özgürlükçü anayasa” üzerine arkadaşlarla konuşurken Hürriyet Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök’ün yazısını okuyup bitirmiş, Avukat Fikret İlkiz’in Yayın Koordinatörlüğü’nü yaptığı “Güncel Hukuk”un sayfalarını karıştırmaya başlamıştım... Türkiye’de tartışılması gereken ne “türban” ne de “başörtüsü”dür... Tartışılması gereken Şule Yüksel Şenler’in 1966’da başlattığı siyasal İslamın simgesi olan “sıkmabaş”tır... Türkiye’de hiç kimse “başörtüsü”ne ve “türban”a karşı değildir. “Türban”lı ve “başörtü”lü kızlarımız üniversiteye gidebilir. Onların “siyasal İslam” gibi ideolojik bir tavrı yoktur. Sınıfa girerken nasıl erkekler şapkalarını çıkarıyorlarsa, başörtülerini ve türbanlarını çıkarabilirler. Tarikatçılar, köktendinciler, Milli Görüşçüler ve ampulcüler bilerek “sıkmabaş”ı, “türban” ve “başörtüsü” olarak topluma yutturmaya çalışıyorlar... İç destekçileri, PKK yandaşları, İslami Hareket, Hizbullah, Milli Görüş, neoliberaller ve ikinci cumhuriyetçiler... “Sıkmabaş”ın altında bone vardır ve boyun görünmeyecek biçimde alttan sarılır örtüyle. Lübnan Hizbullah’ının kadın militanları ya “sıkmabaş” takar ya da kara çarşaf giyer. İsmet bunu çok iyi bilir. Şahin, Hasan, Cengiz ve Hadi de... AKP, ABD, AB hizmetkârlığına gelince iş değişir ve yazılar döktürülür: “Katı laik yanlıları tıpkı eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gibi, başörtülü kadınlar evlerinde oturmalı, üniversite eğitimi görmemeli, mesleksiz ev kadınları olmalıdır, diyorlar.” Bir kez daha yineliyorum: “Sıkmabaş ne türbandır ne başörtüsü. Onun için tuzağa düşmeyelim. Sıkmabaşla hukuk bitiren bir genç kız yarın yargıç, savcı, avukat olduğunda başından onu çıkarmaz...” Ertuğrul Özkök son günlerde bu konuya sık sık değiniyor... Başörtüsü, yemeni, yazma, eşarp, tülbent Anadolu kadınlarının kullandığı örtülerdir... ??? Namaz kılan ninelerimiz, annelerimiz, kardeşlerimiz ise namaz örtüsü kullanır. Rengi beyazdır. Ne alnı ne de boynu kapatırlar... Bugün dinciler, tarikatçılar, Milli Görüşçüler, neoliberal tosuncuklar, Kürtçülerle, Türkİslam sentezinin faşist ayaklarıyla laik demokratik Cumhuriyete karşı “İslam faşizmini” savunuyorlar... “Sıkmabaş, İslam faşizmi”nin siyasal simgesidir, bu böyle biline... Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Hrant Dink’i öldürenler aynı kaynaktan beslenen “büyük patron” tarafından kullanılan tetikçilerdir... Ben şunu söylüyorum, yazıma noktayı koyarken: Ertuğrul Özkök’ü Hürriyet’te okuyun. Son günlerde, Türkiye gerçeğinin yüzünü ortaya koyuyor. Kimi zaman kızsanız da kızmasanız da; sevseniz de sevmeseniz de okuyun Özkök’ün yazdıklarını... Elbet şu soruyu da sorun: “İkinci Cumhuriyetçiler neden en fazla Doğan Medya’da örgütlendiler ve su başlarını tuttular? Neden Ertuğrul Özkök gibi düşünenler özgürlük adına onlara kapılarını ardına kadar açtılar?..” ? Sınır kapılarında oy verilmeye başlandığını anımsatan Prof. Dr. Erdoğan Teziç, “Seçmenin iradesini başkalaştıran bir değişikliğe yasama organının da yetkisininin olmaması gerekir’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, halkoyuna sunulması düşünülen anayasa değişikliklerinin bütünüyle durdurulması gerektiğini belirterek geçici maddelerin değiştirilmesinin seçmenin öngörmediği bir irade değiştirmesine, iradenin başkalaştırılmasına yol açacağını söyledi. Rektörler Komitesi, Prof. Dr. Teziç başkanlığında, Üniversitelerarası Kurul da Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın başkanlığında dün Hacettepe Üniversitesi’nde toplandı. Rektörler Komitesi toplantısının sona ermesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Teziç, anayasa değişikliği ve 21 Ekim’de yapılacak referandum ile ilgili bir soruyu anayasa hukukçusu olarak yanıtlayabileceğini söyledi. İki gündür geçici maddelerde değişiklik yapılmasının gündemde olduğunu anımsatan Teziç, “Ama ne olursa olsun, bir defa seçilmiş 11. Cumhurbaşkanı’nın 7 yıllık görev süresi devam eder, bu değişiklik yapılması halinde” dedi. Teziç, şunları kaydetti: “Anayasa değerlendirmeleri veya anayasa yapılması süreci ile ilgili olarak belki şu anda en isabetli olacak husus, halkoyuna sunulması düşünülen anayasa değişikliklerinin de bütünüyle durdurulmasıdır. Bunun anayasa hazırlık çalışmaları ile birleştirilip tutarlı bir metin oluşturulması, ileride pek çok sorunu da ortadan kaldırabilir. Benim söyleyeceğim budur; 18. ve 19. maddeleri değiştiren taslakla 11. Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesini öngören anayasa değişiklikleri arasındaki uyuşmazlığı, bağdaşmazlığı görüyorum.” Sınır kapılarında oy verilmeye başlandığını anımsatan Teziç, “Seçmenin iradesini başkalaştıran bir değişiklik yapılmak isteniyor. 11., 12. cumhurbaşkanı gibi...” dedi. Geçici maddelerin değiştirilmesinin seçmenin öngörmediği bir irade değiştirmesine, iradenin başkalaştırılmasına yol açacağını söyleyen Erdoğan Teziç, “Oylar verilmeye başlandıktan sonra o iradeleri değiştirmeye yasama organının da yetkisi olmaması gerekir. Bunun en sağlıklı yolu, o bakımdan söylediğim gerekçelerle hem anayasa paketiyle uyumlu bir çalışmaya devam edebilmek hem de seçmenin iradesi üzerinde ve artık tasarruf yapılması çok geç olacağı için bütünüyle halkoylamasından vazgeçmek en doğrusu” diye konuştu. Özden: Paşa açıklasın ? ANKARA (ANKA) Anayasa Mahkemesi eski Başkanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği eski Başkanı Yekta Güngör Özden, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün “takiyeci Atatürkçüler beni üzdü” sözlerini değerlendirirken “Atatürkçüler tembel olabilir, sözde olabilir ama takiyeci olamaz. Takiyeci Atatürkçünün kim olduğunu Hilmi Paşa açıklamalı. Başkalarını suçlayarak kendini aklama yolunu seçiyor” diye konuştu. Gül , Gazi Üniversitesi’nin akademik yılı açılış törenine katıldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Akademik hürriyet korunmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazi Üniversitesi, 20072008 akademik yılına dün düzenlenen törenle başladı. Törene katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk üniversitelerinin dünyaya açılmada önemli mesafeler kat ettiğini anlattı. Konuşmasında sık sık yabancı sözcükler kullanan Gül, “Üniversiteler her türlü eski ve yeni fikrin, çoğunluktan ayrılan farklı, marjinal ve egzantrik fikrin, hasılı şiddeti önermeyen bütün fikirlerin korunup kollanacağı yerler olmalıdır” dedi. Bunun için üniversite mensuplarının akademik özgürlüğe sahip olmalarının önem taşıdığını anlatan Gül, “Kendi içinde özgür olmayan üniversitenin, misyonunu yerine getirmesi mümkün değildir. Üniversite içindeki özgürlüğün sağlanması ve akademik hürriyetin korunması için çağın gerektirdiği kurumsal reformlar yapılmalı ve mevzuat geliştirilmelidir’’ diye konuştu. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç da konuşmasında, Atatürk’ün talimatlarıyla açılan ve onun adını taşıyan Gazi Üniversitesi’nin, Atatürk ilke ve devrimleri ile cumhuriyet değerlerine sımsıkı bağlı kalarak yoluna devam ettiğini söyledi. Yamaç, özellikle devletin işleyişine ve sisteme ilişkin düzenlemelerde, anayasa ve benzeri tasarıların hazırlanması sürecinde üniversitelere görüş sorulmasının önem taşıdığını vurguladı. GÜL DÖNEMİ Köşk onay makamı oldu FIRAT KOZOK ANKARA Yaptığı konuşmalarla “AKP’nin cumhurbaşkanı” eleştirilerini alan Abdullah Gül, göreve geldiği günden bu yana, iktidar politikalarıyla “ters düşmemeye” özen gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı makamını 28 Ağustos’ta 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den devralan Gül’ün önüne 27 Eylül’e kadar atamalara ilişkin 6 Bakanlar Kurulu kararı geldi. Gül, bu kararların tümüne onay verdi. Aynı dönemde, Çankaya Köşkü’ne 33 müşterek kararname gönderildi. Bunların 30’u Gül tarafından onaylanırken, üçü hakkındaki inceleme halen sürüyor. Gül son olarak, İçişleri Bakanlığı’nda 377 vali yardımcısı ve kaymakamın yerini değiştiren, mülki yönetimdeki en kapsamlı müşterek kararnameyi de onayladı. Yine 28 Ağustos27 Eylül tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı’na atamalar dışındaki işlere ilişkin 17 Bakanlar Kurulu kararı gelirken, Gül, bunların tümünü onayladı. Gül, 17 vekalet tezkeresinin tümüne de onay verdi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Gül’ün kendisine gelen tüm kararnameleri onaylamasının, Cumhurbaşkanlığı’nı, kararname onaylayan bir makam olarak gösterdiğini söyledi. Gül’ün, kararnamesini onayladığı kişiler hakkında inceleme yapması ve onlarla ilgili sağlıklı bilgi sahibi olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “Sayın Ahmet Necdet Sezer’in geri çevirdiği isimlerle ilgili bazı gerekçeleri olurdu. Ancak şimdi kararnamesi hazırlanan kişiler incelenmiyor. Cumhurbaşkanlığı makamı, AKP’nin noteri işlevini görüyor” dedi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 HAKAN’DAN İLGİNÇ İDDİA ‘Özbudun komisyona sevgilisini de aldı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, isim vermeden, AKP’nin anayasa taslağı hazırlattığı komisyonun başkanı Ergun Özbudun’un komisyona sevgilisini de aldığını ileri sürdü. Ahmet Hakan, dünkü köşesinde yayımlanan “Sevgiliyle anayasa taslağı hazırlamak” başlıklı yazısında, şunları kaydetti: “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Anayasa taslağı hazırlama görevi’ verdiği bilim adamı, evli olmasına rağmen yıllardır birlikte yaşadığı kadın arkadaşını, 6 kişilik anayasa hazırlama ekibinin içine aldı. Cesur ‘bilim adamı’, o kadın arkadaşıyla birlikte ekranlara çıkarak hazırladıkları ‘anayasa taslağı’nı anlatmaktan hiç çekinmedi. Düşünün: Başbakan tarafından ‘anayasa taslağı’ hazırlamak için görevlendirilen bilim adamı, sadece 5 kişilik bir ekip oluşturuyor ve oluşturduğu bu ekibe, onca anayasacı bilim adamı ve kadını varken, kadın arkadaşını alıyor.” CUMHURİYET 05 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle