25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2007 CUMARTESİ 2 DOĞRU yazılmış hukuk metni sağlıklı doğmuş çocuğa benzemeli. Yani ağzı burnu düzgün, kolu bacağı yerinde; “ucube” gibi değil. Cumhurbaşkanı seçimi gündeme geldi geleli, bu konuya ilişkin olarak AKP iktidarınca ortaya konan metinlere bakın; aslında artık iyi hukukçular da barındıran bir partiye yakışıyor mu? Önce, “erken seçim” kararı: Cumhurbaşkanı seçimi çıkmaza girip “derhal seçim” olasılığı belirince alelacele çırpıştırılan bir karar. Önemli kararlara yakışır bir gerekçesi yok. Çünkü, asıl gerekçe, “derhal seçime” yakalanmamak. Sonra, “Öyle seçtirmezseniz böyle seçtiririz” inadıyla hazırlanmış anayasa değişikliği yasası ve onunla ilgili halkoylaması kararı: Anayasa değişikliği, devlet başkanının halkça seçilmesini öngördüğüne göre, ortaya çıkacak yeni dengelerin öngörülüp açık seçik maddelerle düzenlenmesini beklersiniz, değil mi? Çünkü, devlet başkanını halka seçtirmek, başlangıçta değilse bile zamanla, ister istemez güçlenip daha fazla yetki sahibi olma hakkını kendinde gören bir makam sahibi yaratmak demektir. Oysa, o metinde yetkilere ilişkin hiçbir şey yok. Sadece görev süresine ve yeniden seçilebilirliğine ilişkin OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Hilkat Garibesi düzenlemeler var. Ayrıca tek bir “evethayır”la sonuçlanacak bir halkoylaması sorusu olarak da hukuk fakültelerinin birinci sınıfında bile “sıfır” alacak bir metin. Cumhurbaşkanı seçimi dışında, birbiriyle ilintisiz ve genel seçim dönemini kısaltmaktan TBMM’deki toplantı yetersayısına kadar uzanan bir yığın soru. Her biri için farklı düşünseniz bile, hepsini birden ya kabul edeceksiniz ya da ret. Böyle halkoylaması sorusu mu olur? yanlış düzenleyişin en ilginç sakıncası şimdi yaşanıyor: Sayın Gül yeniden seçilme zahmetine katlanmasın ve kaçıncı cumhurbaşkanı olduğu tartışılmasın diye devlet başkanı seçimine ilişkin maddeler metinden çıkarılınca, yüze göze bulaştırılan bir başka sorun daha ortaya çıktı: Haftalardır gümrük kapılarından girip çıkarken halkoylaması için oy kullanan vatandaşların oyları ne olacak? Çöpe O atsanız bir türlü, atmasanız başka türlü. Kimileri “Cumhurbaşkanı seçimi için oy vermiştim; öbür sorular beni ilgilendirmediği için hiç katılmazdım belki de” diyebilir. Ne yaparsınız? Böyle bir halkoylaması girişimini bütünüyle iptalden başka çözüm kalmamıştır. şin kötüsü, “seçim, oylama” gibi konulara ilişkin durumlar gündeme geldiğinde tek yetkili olması ya da o durumlarda sahibi kesin belli olmayan yetkileri sahiplenmesi gereken bir anayasal kurum, yani bağımsız yargıçlardan oluşan Yüksek Seçim Kurulu da suskundur. Ya da ortaya çıkan sorunlar karşısında hep “geçiştirici” bir tutum sergilemektedir. Oysa, hukuk tarihi, bizde ve başka ülkelerde doğru hukuk adına ortaya çıkıp sorumluluk yüklenen yargıçlarla doludur. Kısacası, görünen genel tablo bir “hukuk devleti”nin tablosu olmaktan uzaktır. Onun içindir ki, darbe ya da 12 Şubat gibi sözler her ortaya çıktığında “Biz hukuk devletiyiz; öyle şey olmaz” diyenler, artık neden bahsetmekte olduklarını iyi düşünmek zorundadırlar. Geçici Maddelerin PENCERE Kaldırılması Yeterli mi? Bizim Asker Nuri ALAN Emekli Danıştay Başkanı aşbakan Sayın Erdoğan 2 Ekim günü, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 21 Ekim’de yapılacak halkoylamasında vatandaşlara “evet” demeleri çağrısında bulundu ve “Bu anayasa paketi ile 12. cumhurbaşkanı ve ondan sonra gelecekleri seçme yetkisi aziz milletimizde olacaktır” dedi. Bu sözler, AKP’nin konu ile ilgili olarak bugüne kadar yaptığı açıklamalar da dikkate alınarak, geçici 19. madde yürürlüğe girse bile uygulanmayacağı veya uygulansa bile seçimin 12. cumhurbaşkanı için yapılacağı biçiminde yorumlandı. Hiç kimse bu açıklamaya, ge Dünyada Sorun... Bizim asker dünyanın başına bela oldu... Yalnız dünyanın mı?.. Ordumuz bizimkilerin başına da bela... Neden?.. Sorunun yanıtı tek sözcükle vurgulanıyor: Çünkü ordumuz “laik!..” Daha başka deyişle: Atatürkçü!.. ? 1.5 milyarlık İslam dünyasındaki 52 devlette bir tek laik ordu var: Türk ordusu!.. Nasıl olmuş bu iş?.. Önce işgalci emperyalizme karşı bir Milli Kurtuluş Savaşı... Sonra bir ‘Aydınlanma’ devrimi... İkisinde de askerin işlevi çok etkin... Bizim askerin İslam (ve Hıristiyan) dünyalarındaki öncelik ve özelliği tarihe böyle yazılmış... Müslüman coğrafyasında ilk ulusal ve laik orduyu Türkler oluşturmuş... ? Bugün Türk ordusu dünyanın her yerinde sorunlaştı.. İçerde.. Dışarda.. AB’de.. ABD’de.. Kuzey Irak’ta.. Kıbrıs’ta.. Karada, havada, denizde.. Her zaman ve her yerde.. Bizim asker konuşuluyor.. ? AB’de çoğu eli maşalı, bizim orduyu çekiştiriyor: Konuşmasın, sussun... ABD ise içten pazarlıklı.. Bush yönetimi Türkiye’ye ‘Ilımlı İslam Devleti Modeli’ni yakıştırdığı için bizim askerden hoşnut değil... El altından Anadolu’da İslamcıları tutup Kuzey Irak’ta PKK’yi himaye eden Amerika, Türk ordusundan gıcık kapmaya başladı; çuval olayı bunun göstergesi... Avrupa’nın ayrıca büyük bir derdi daha var; AB diyor ki: Türk askerinin Kıbrıs’ta ne işi var?.. Adada Türkler olduğu için Türk askeri var, İngiliz askerinin ne işi var?.. Avrupa’da ve Amerika’da Türk askerinin durumu adamakıllı sorunlaştı... ? Ya içerde?.. Dinciler, öteki adıyla İslamcılar, AKP, RTE, Gül için Türk ordusu karabasan... Neden?.. Çünkü ümmetçi değil bizim asker, ulusçu.. Dinci değil, laik... Ya entellerimiz?.. İslamcıların iktidarına yalakalık yapan dönekler için asker başa bela... ? Dünyada bir başka böyle ordu var mı?.. Müslüman atlasında, tek ulusçu ve laik asker Türkiye’de... Şimdi dışardakiler ve içerdekilerin tümü birleşmişler, askerimizi yiyecekler... Pııışt... İ B mumtazsoysal@gmail.com çici maddelerin değiştirileceği veya kaldırılacağı anlamını yüklemedi. Dün (03.10.2007) CHP Genel Başkanı Sayın Baykal’ın değişikliğe yeşil ışık yakması üzerine, içine düştüğü çıkmazdan nasıl kurtulacağını bilemeyen AKP bu teklife dört elle sarıldı ve bugün, TV haberlerinden anlaşıldığı kadarı ile 5678 sayılı kanunun 6. maddesiyle, anayasaya eklenen geçici 18. ve 19. maddelerin kaldırılması için harekete geçti. Eğer 5678 sayılı kanun tümüyle ortadan kaldırılmaz ise bu aşamada çözüm için en sağlıklı yol, geçici maddelerin yeniden düzenlenmesi olacaktır. Bu yapılmadan, sadece geçici maddelerin kaldırılması mevcut hukuki boşluğun giderilmesi için yeterli değildir. Yanılmıyorsam 11 Eylül günü, gümrük kapılarında halkoylamasına başlandı. 7. madde hükmüne göre kanun tümüyle oylandığı için, buralarda oylarını kullananlar, 16 Haziran 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5678 sayılı kanunun bütün maddelerini değerlendirerek oylarının rengini belirlediler. Geçici maddelerin kaldırılması halinde, bunun yürürlüğünden itibaren oylarını kullanacak olanlar ise sadece asıl maddeler için “evet” veya “hayır” diyecekler. Halkoylaması süreci içinde yasa metninin değiştirilerek iki farklı metnin oylamaya sunulması hukuki bir sakatlık oluşturur; fakat oylamanın mutlaka iptalini gerektirmez. Gümrük kapılarında kullanılan geçerli oyların toplamı, evethayır oyları arasındaki farka eşit veya ondan fazla ise oylama iptal edilir; az ise, sonucu değiştirmeyeceği için oylamanın iptaline gerek yoktur. Bu yargı dahi tartışılmaya müsaittir. Çünkü oylamanın iptal edilerek yeniden oylama yapılması halinde gümrük kapılarında oy kullananların sayısının artması ve buna bağlı olarak sonucu etkilemesi mümkün olabilir. Oylama sonucuna itiraz edilmesi halinde karar verme yetkisi Yüksek Seçim Kurulu’na aittir. Anayasada veya yasalarda yeni bir düzenleme yapıldığında, eski kurallara göre oluşmuş hukuki durumların, yeni düzenleme ile getirilen hukuki durumlara intibakı (uyumu) geçici maddelerle yapılır. Statü hukukunun gereği budur. 5678 sayılı kanunda, görevde bulunan on birinci Cumhurbaşkanı’nın, değişiklikten sonra hukuki durumunun ne olacağını belirleyen bir geçici maddeye yer verilmemiştir. Değişik 102. maddede, yeni cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan cumhurbaşkanının görevinin devam edeceğini öngören bir hüküm vardır; ama bu hüküm, değişik 101. ve 102. maddelerde gösterilen yöntemle ve 101. madde uyarınca halk tarafından seçilmiş ve beş yıllık görev süresini tamamlamış olan cumhurbaşkanı için uygulanabilir. Anayasanın halen yürürlüğünü koruyan 102. maddesinde de benzer bir hüküm bulunmaktadır; fakat 5678 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi halinde geçerliliğini yitireceği için bu maddenin uygulanması da söz konusu olamaz. Eğer on birinci Cumhurbaşkanı’nın görevinin hangi tarihe kadar devam edeceğini ve cumhurbaşkanının ilk kez hangi tarihte halk tarafından seçileceğini belirleyen bir geçici madde düzenlenmez ise, 5678 sayılı kanunun yürürlük tarihinden itibaren cumhurbaşkanı halk tarafından seçilerek göreve getirilebileceğinden, halk tarafından seçilmemiş olan Sayın Gül’ün görevi sona erecek ve değişik 101. maddenin 1. fıkrası uyarınca 60 gün içinde cumhurbaşkanı seçiminin tamamlanması gerekecektir. ? Arkası 8. Sayfada CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle