19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 18 C TOPLANTIYA KATILANLAR Panelde (alfabetik sırayla) Kahraman Bapçum’un başkanlığında eski Beşiktaşlı basketbolcu ve gazetemiz yazarı Ahmet Kurt, eski Beşiktaşlı basketbolcu Battal Durusel, spor yazarı Bülend Karpat, Antalya Belediyespor Menajeri Doğan Hakyemez, Beşiktaş Cola Turka Antrenörü Ergin Ataman, spor yazarı Gökhan German, spor yazarı Mahmut Kulein, spor yazarı Mehmet Baturalp, TT Net Beykoz Menajeri Murat Yosmaoğlu, eski Galatasaray Bayan Takımı Antrenörü Müge Berkalp, Galatasaray Cafe Crown Menajeri Nur Germen, eski ulusal takım yardımcı antrenörü spor yazarı Ünal Özüak ve spor yazarı Yalçın Granit söz alarak değerli görüşlerini belirtti. CUMHURİYET 6 EKİM 2007 CUMARTESİ SPOR spor?cumhuriyet.com.tr POTADAKİ DÜŞÜŞÜN NEDENLERİNİ MASAYA YATIRDI ATAMAN: EKOL TEHLİKEDE Türk basketbolunu masaya yatıran otoriteler, Bogdan Tanjevic’in ulusal takımdaki miadını doldurduğunu söylediler. Toplantı sonrasında ise katılımcılar, “Eğer federasyon 2010’a da Tanjevic’le giderse, ulusal takıma destek oluruz. Çünkü bu takım hepimizin. Ancak bu, eleştirilerimizin arkasında olmadığımız anlamına gelmesin” şeklinde görüş birliğine vardı. Bu arada yarın yayımlayacağımız bölümde, Beşiktaş Cola Turka Antrenörü Ergin Ataman’ın “Ekolümüzü kaybediyoruz” başlıklı görüşlerini ve eleştirilerini okuyabilirsiniz. Basketbolda değişim şart ‘ İDARE KAPASİTESİ! AHMET KURT: Ulusal takımın geçirdiği kötü günler basketbol kamuoyunda büyük üzüntü yarattı. Herkes elinden geldiği kadar yazıyor, çiziyor ancak karşılıklı olarak bir fikir alışverişi yapılamadı. Bu tartışma ortamının Kulüpler Birliği’nin bütünleşmesi ve federasyonla da daha yakın temas içine girilmesi için bir fırsat diye düşünüyorum. Bana göre; Tanjevic kadroyu kurarken kendi hür iradesini kullanamadı. Federasyon başkanının müdahalesi var. Doğan Hakyemez anlattı NBA oyuncularının durumunu... Ama sponsorlar, “Bu oyuncular takımda olsun” dedi ve iş değişti. Herkesin bir idare kapasitesi var. Bazıları eşeğe bazıları da İngiliz atına biner. Tanjevic’te demek ki İngiliz atına binecek güç yokmuş. TAZMİNAT SORUN OLMAZ ALİ ÖZSOY: Federasyonda bir arkadaşımla konuşuyordum. Eskiden FIBA’nın telefonlara bile çıkmadığını söyledi. Bir hakemi atamak mümkün olmazdı. Bu nedenle şu anda basketbolumuzun geldiği nokta çok iyidir. Altyapılarımızı konuşuyoruz. Üç yıldır bu alanda çok başarılı sonuçlar alıyoruz. Gençler ve yıldız ulusal takımlar düzeyinde... Bu tesadüf değildir. Burada istikrar ve süreklilik önemli. Biz dokuzunculuğu bile beğenmiyoruz ki bu çok iyi bir şey. 2007’de olimpiyatlara katılmayı hepimiz bekliyorduk. Hedefleri hep yüksek tuttuk. Aydın Örs’le yolları ayırdıktan sonra çalışmalarımızı yaptık. Ve Tanjevic’te karar kıldık. Evet, Tanjevic’le iyi turnuvalar da çıkardık ama Avrupa Şampiyonası’nda başarısız olduk. Yine de Tanjevic’i savunmak bana düşmez. Aslında kimseye düşmez. Çünkü kariyeri belli. Tanjevic misyonunu tamamlamış olsaydı sezon ortasında iki çok önemli Avrupa takımından teklif almazdı. Tanjevic çok karakterli biri. “Eğer gidersem ayda bir kez gelebilirim ve ligi seyredemem” diye gelen teklifleri kabul etmedi. Türk antrenörleri bayrağı başarıyla taşıdı. Bu iş artık globalleşti. Rusya şampiyon oldu, antrenörü ABD’li Blatt’ti... 2006’dan sonra Tanjevic’e methiyeler dizildi. Bana göre Türk basketbolu iyi bir yerde. Çünkü eskiden 20 oyuncu içinden 12 kişi seçebilirken şimdi 32 KUNTER DÜŞÜNÜLMELİ YERLİ ANTRENÖR! BATTAL DURUSEL: Ulusal takımla Madrid’deydik. Gerçekten iyi şeyler bekledik ama başarı gelmedi. Bunun nedeni de teknik heyetin zayıflığıydır. Tanjevic saygı duyulacak bir insan olmasına karşın misyonunu tamamlamış bir antrenördür. Ulusal takımın başına niye bir Erman Kunter niye bir Ergin Ataman veya diğer bir Türk antrenör getirilemez, anlamıyorum. Bu iş zaman ve enerjiyle ilgili... Herkes suçu oyuncularda arıyor ancak onlarda o kadar büyük bir sorun yok. Hidayet ve Mehmet çok genç arkadaşlar... Sorunsuz oyuncularla oynamak elbette çok kolay. Ama eğer sorun varsa bunu kenarda halledecek bir heyetin olması gerekir. Ne yazık ki Türkiye Ulusal Takımı’nda böyle bir birlik yok. Tanjevic’le 2010’a dek devam edilirse bu takım başarı yakalayamaz. Bence işin başına Türk antrenörler getirilmeli. basketbolcunun içinden seçim yapabiliyoruz. Kerem Tunçeri’nin kadroya alınmayışı, savunmacı Ömer Onan’ın ve Tutku Açık’ın daha sonra takımdan çıkarılması hep teknik konular olarak göze çarpıyor. Tanjevic’i hepimiz beğeniyorduk, bir yılda ne değişti? Tanjevic’e eğer biri gidip “Şu oyuncuyu kadroya al, şu oyuncuyu takımdan çıkart” derse emin olunuz ki koç hemen istifa eder. Hidayet ve Mehmet Okur gibi NBA oyuncu sorununu diğer takımlar da çekti. Nowitzki, Parker, Jasikevicius gibi basketbolcular da çoğu kez oynamak istemedi. Bu çocuklar da psikolojik olarak hazır olamayabilir. Dışarıdan bakan bir insan dünya altıncısı olan takımın üstüne Hidayet ve Mehmet Okur gelince daha başarılı olacak der. Buna ben de dahilim. Ama zor bir turnuva ve küçük büyük takım yok. Biz de henüz teşhisi koyamadık. Sinerji, kimya, harmoni ya da ismi her neyse ne yazık ki sağlanamadı... Tanjevic’in durumu belli olacak. TBF Yönetim Kurulu toplanacak ve kararı verecek. Şu ana dek bir karar alınamamasının nedeni bazı üyelerimizin yurtdışında olması. Ancak ilk toplantıda konuşacağımız konu Avrupa Şampiyonası’ndaki başarısızlık olacaktır. TBF ile Tanjevic arasında tazminat söz konusu değil. Çünkü Tanjevic’e yüzünüzü assanız gidip istifa eder. Böyle bir karakteri vardır onun. Öyle konuşulduğu gibi astronomik bir tazminatı yok. MURAT YOSMAOĞLU: İşin başka boyutunu da düşünelim... Rakiplerimiz çok güçlüydü. Oyuncu kalitesi açısından bakınca bir Slovenya, bir Hırvatistan iyi kadroya sahipti. Ben aynı zamanda ulusal takımın başında Türk bir koçun olması gerektiğini düşünüyorum. Bizim değerlerimiz gençlere çok şans verdi. Mesela Erman Kunter’in Avrupa dördüncülüğü var. Bunu yapabilecek kapasiteleri kesinlikle var. HERKESİN ZAMANI VAR NUR GERMEN: Bu konuştuklarımız hep yaşanmış ve yaşanacak şeyler... Herkesin bir zamanı vardır. Bu masanın etrafında ulusal takımda koçluk yapmış insanlar var. Tanjevic geldiği zaman iyi seçim diyenlerden biri de benim… Ancak onun görev süresi de bitmiştir. Ulusal takıma Türk bir antrenör gerek... GELİŞİM SÜRMÜYOR MÜGE BERKALP: Herkesin söylediklerine ben de katılıyorum. Tanjevic’in olmaması gerektiğine de... Ulusal takımda oynayan basketçi çıkıp görevini yapacak. Bu ekibe katılan isimlerin egolarından arınması gerek. Altyapı koçları, akademiyi yeni bitirmiş kişilerden oluşuyor. Esas teknik öğeler küçük ve yıldız takımlarda öğrenilir. Buralarda bazı oyunculara çok fazla liderlik verilerek bir yerlere getiriliyor. Ve “sonunda ben oldum” diyor. Oyuncular profesyonelliğe geçip kendilerini geliştirmeyi bırakıyor. BİR YERDEN MESAJ MI ALDI? MAHMUT KULEİN: Türkiye sadece bizim tarafımızdan değil, Avrupa’da da favori gözüküyordu. Basketbolda üçlü bir yönetim vardır. Yönetim, kadroya sahip çıkarak motive edecek bir teknik heyet ve sahanın içindeki kontrolü ele alacak bir oyun kurucu... Ancak bu bir türlü işlemiyor. Neden işlemedi? Çünkü Tanjevic’in misyonu bitmiş. Artık toparlayacak güce de sahip değil. Acayip tavırları var. Bir şeyler yapıp konuşuyor. Sinirlenmiş gibi yapıyor. Bu tavırların nasıl bir etki yarattığını düşünmüyoruz. TBF Başkanı Turgay Demirel, “Şampiyona bitsin değerlendirmesini sonra yapacağız” dedi. Bunu kim olursa kesin kararlı ve görevine son verecek diye anlardı. Bir gün geçti, “2010’a dek beraberiz” dendi. Bir yerlerden mesaj mı geldi de vazgeçti? Herkes biliyor ki Tanjevic, F. Bahçe’ye antrenör olarak gönderildi. Federasyon onu gönderirse F. Bahçe görevden alınmış bir antrenörle yola devam edecek. Ulusal takımın başındaki koçun görevine son verilmesi psikolojik baskı yaratır. Bunları düşünmek lazım. Artık oturalım ve karar verelim. Tamam mı devam mı? REVİZYON GEREK Basketbol otoriteleri Kahraman Bapçum’un başkanlık ettiği toplantıda potanın sorunlarını tartıştılar. NBA SIKINTISI ÇÖZÜLMELİ DOĞAN HAKYEMEZ: Aydın Örs, 2002’de Dünya Şampiyonsı’nda dokuzuncu herkes başladı yazıp çizmeye... Bu dönemde ben Aydın’ın üzerine oynandığını düşünüyorum. İsveç’te de derece alınmayınca Örs istifa etti. Bu gelişmeden sonra federasyon, yabancı antrenör istiyordu. Ona bir tek muhalefet yapan Türk antrenörlerdi. Tanjevic geldikten sonra başta Aydın Örs olmak üzere herkes yardımcıydı. Genç oyunculara şans verdiği ABD maçlarında yenildiğimiz halde Tanjevic’e övgüler vardı. 2005’te bir bozgun geldi. Sahada izlediğimiz takım hepimizi üzdü. Ben Basketbol Federasyonu’nun suçlu olduğunu düşünmüyorum. Ulusal takımlara her türlü imkân sağlandı. Takımımız 1992’den bu yana gittiğimiz şampiyonalara hem en iyi imkânlarla hazırlandı hem de seyahatlere en iyi şekilde gidildi. 2001’de de oyuncular birbirini sevmiyordu. Oyuncularda suç yok diyenler için söylüyorum; ulusal takımda oyuncular arasında dostluk yoktu. Hidayet’le Mehmet mesela... ABD’de birbirleriyle sadece bir telefon görüşmesi yapmışlar. NBA’de çok serbestler ama ulusal takımın bir kamp düzeni var. Onlar da bunun içine girmeyince sorun çıktı. Yaşanmış bir olay anlatayım... Bu takımın 10 yıldır doktorluğunu yapan Ahmet evleniyordu. Beni aradı, gelmemizi istedi. Takım geldi. Ancak 2 kişi eksik. Kim bunlar? Mehmet ve Hidayet... Çünkü onlar artık bizim sevgi ve saygımızı istemiyor. 2006’da Dünya Şampiyonası’na gitmeden önce Hidayet ve Mehmet NBA’de sezon erken bittiği için İstanbul’daydı. Ancak bir kere bile aramadılar. Takım açıklanana dek beklediler. Sonra geldiler. Harun Erdenay, ben ve Tanjevic, Mehmet ve Hidayet’le oturduk, konuştuk. Mehmet Okur belinde bir sakatlığı olduğunu, idman yaparsa NBA kariyerinin biteceğini, bu fedakârlığı yapamayacağını söyledi. Biz de dedik ki doktorlarımıza gitsin, rapor alsın, öyle izin veririz. Raporun sonucunda bu sakatlığın 2.5 aydır var olduğunu ve daha önce tedavi olması halinde geçebileceği ortaya çıktı ama o bizden yine de izin istedi. Hidayet ise çok yorgun olduğunu ve dizinde sakatlığı olduğunu açıkladı. “Bana bir dönem izin verin. ABD’ye gideyim, antrenörümle çalışayım, tedavi olayım, sakatlığımı atlatayım” dedi. Yine biz “Tamam” dedik. Tanjevic’i ikna etmeye çalıştık. O da İtalya kampı için Hidayet’e izin verdi ve Ankara’da yapılacak Efes Kupası’nda takıma katılmasını söyledi. Hidayet buna, “17 gün sözü veremem. Sakatlığım geçtiği zaman kampa gelirim” diye yanıt verince Tanjevic sinirlenerek ayın üçünde onu beklediğini ve gelirse takıma alacağını söyledi. Yani Tanjevic onları silmedi. Japonya’ya giderken ağıza alınmayacak hakaretler işittik. Ama biz Dünya Şampiyonası’nda müthiş bir mücadele ortaya koyduk ve altıncı olduk. Peki Hidayet ve Mehmet telefon açıp bir kere olsun arkadaşlarını veya takımı tebrik etti mi? Hayır. Şampiyonadan dönünce “NBA oyuncularını alın” diye baskı görmeye başladık bu kez. Elbette alınır ama sisteme dahil olmaları gerek... Sorunlar Tanjevic’i göndermekle çözülemez. Kim antrenör olursa olsun fark etmez, eğer bu çocuklar arasındaki sorunlar halledilmezse başarıda istikrar sağlanamaz. ÜNAL ÖZÜAK: Tanjevic’in takımdaki yeteneksizliği nedeniyle başarısız olunduğu konusunda hemfikiriz. Bundan sonra ne yapmalıyız?Tartışmamız gereken konu bu... Ulusal takımda Tanjevic tarzına son verilmeli. Bana göre ligimizde görev yapan biri görevlendirilmeli. Bu Ergin Ataman olur, Blatt olur... Basketbol oyuncuları sorunludur. Biz de bunları yaşadık, dünyada da görüyoruz. Önemli olan onları oynatmak. Bunu başaracak birisi ulusal takımı çalıştırmalıdır. ZAYIF HALKA TANJEVIC BÜLEND KARPAT: Ulusal takımı turnuvaya hazırlamak çok farklı bir şey... İlk Litvanya ve Çek Cumhuriyeti maçlarında antrenman programının ivmesinin çok yanlış olduğunu ve oyuncuların bir yüklemeyle oynadığını gördük. Beyin istiyor, adale koşmuyor. İkincisi Tanjevic, Türk oyuncusunun yapısını ve karakterini çözemedi. Bir antrenör beni ikide bir oyuna sokup çıkaracaksa benden verim alamaz. Takımdaki oyuncuların kalitesi bilinmeden uygulanan bir sistem vardı. Oyuncular da bunu açıkladı. Bu takım liderini seçememiş. Federasyonun artık kararlı olması gerekir diye düşünüyorum. Turgay Demirel, Tanjevic’in sözleşmesinin devam etmesi gerektiğini söyledi. Bu durumda Tanjevic’in istifa etmemesi doğaldır, kendisini başarılı görüyor. Ama federasyon başarısızlıkları özümseyip bir karar almalı. Çünkü bence en büyük sorun Tanjevic’ten kaynaklanıyor. AVRUPA’DAN GERİ KALDIK MEHMET BATURALP: Ulusal takımdaki oyuncular arasındaki rahatsızlığın 2001 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra başladığını düşünüyorum. Hemen sonra 2002 Dünya Şampiyonası’nda takım içindeki ayrılıklar görüldü. Bu turnuvalardan sonra Aydın Örs’e “Darbeyi vuramadınız. Bu sıkıntılar da ondan kaynaklandı” dedim. Daha sonra Tanjevic getirildi ve bence başarılıydı. Avrupa Şampiyonası’na hazırlanırken çok büyük yanlışlar yapıldı. 2002’de kulisçi denilen Hüseyin Beşok ve Kerem Tunçeri kadroya alınmadı. Daha sonra takımlarında hiç süre alamayan Cenk ve Hakan’a sorumluluk verildi. Bu nedenle oyun kurucularımız etkisiz kaldı. Bana göre hazırlık maçlarında da sorun vardı. Senegal ve Avustralya bizim rakiplerimiz değil. Ayrıca medyada yazılıp çizilen Tanjevic’in “Oyunculara çok süre veremem” dediği şeklinde bir iddia var. Bir antrenör oyuncusunu alıp mesela Serkan’a, “Seni sahada 10 dakika tutarım” diyemez. Çünkü oyuncu performansına göre oyunda kalır. İyi çalışılmadığı için başarısızlığın geldiği kanısındayım. Türk insanı hayalperest. Bu takımı gözümüzde çok büyüttük. Rakipler takım değilmiş gibi düşündük. Ben de Tanjevic’i suçluyorum ama onu değiştirmek federasyonun işi. Devam edecekse tabii ki onu destekleyeceğiz. Çünkü bu hepimizin ulusal takımı... Türkiye’de basketbolun mutlaka değişmesi lazım. Altyapı bu yıl iflas etti. Çünkü antrenörler kendilerini yenileyemediler. Yurtdışındaki savunma ve oyun temposu bizim çok üzerimizde. Geri kalmışız. Oyun kurucu yetiştiremiyoruz. SEVGİ EKSİKLİĞİ GÖKHAN GERMAN: Ben tüm hazırlık kamplarını takip ettim. 2005’te başarısızlık oyunculardan kaynaklanıyordu. İdmanlarda birbirlerine saygı duymuyorlar ve sürekli kavga içindeydiler. Bunlar teknik heyet tarafından görünmesine karşın seyirci kalındı; bir önlem alınmadı. Birkaç oyuncunun kadro dışı bırakılması sorunu çözebilirdi. Ama Dünya Şampiyonası’ndaki takım iyiydi. Çok iyi çalışıyorlardı. En küçük bir kavga yoktu. Mehmet ve Hidayet’in olmaması sinerji yarattı. 2007’de oyuncular arasında eski sorunların olmadığını gördüm. Bu nedenle başarısızlığı tamamen oyunculara bağlamamak gerekiyor. Ben takımdaki isimlerin iyi niyetli olduğunu düşünüyorum. Ve basketbolcular resmen açıklamasa da hiçbiri Tanjevic’i sevmiyor. Oyunculara verilen dakikaları ayarlayamadı, rotasyonu sağlayamadı. Verim alamadı. ÇOK YÖNLÜ OYUNCU YETİŞMELİ YALÇIN GRANİT: Yugoslav basketbolunu merak ediyordum. Bizden ne farklılıkları var diye? Sonra Tanjevic geldi. Meğerse bir fark yokmuş. Bu adamın iki iyi şeyi var. Biri gençlere şans vermesi, diğeri de savunmada sağladığı disiplin ve kondisyon... Tanjevic, Türkiye’de savunmanın dozunu arttırdı. Ancak onun da artık anlatacak bir şeyi kalmadı. Bence ona altyapılarda antrenör olarak görev verelim, o zaman daha çok verimli olur. Konuşulmayan bir konuya değineyim... Çocukların önünü tıkayan Türk antrenörlerdir. Hiç ‘çok yönlü’ oyuncu yetiştirmiyoruz. Kendine pozisyon yaratan bir tek Hidayet var. Türk basketbolunun ekolünü değiştirmek gerekli. Çok kâğıt kaleme dayalıyız. Dünyada oyun kurucular çok önemlidir, bizdeyse onlar görev adamı olarak kullanılıyor. Lider olan oyun kurucumuz yok. Bunu İbrahim Kutluay yapabilirdi ama o da skorer olarak yetişmiş. Hidayet’i bu nedenlerden dolayı 1 numara kullanabilirdik, hem diğer oyuncuları da havaya sokardı. CUMHURİYET 18 K ‘
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle