19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2006 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB B A A A A PB 27 30 29 30 34 35 36 36 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y PB PB B PB A 24 24 24 25 28 30 28 26 35 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A B A A A A B B PB 34 32 35 38 33 34 30 26 25 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu açık geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 17 Helsinki Y 17 Stockholm Y 13 Londra PB 20 Amsterdam PB 19 Brüksel PB 18 Paris B 21 Bonn B 20 Münih B 20 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y PB Y Y B PB B Y 20 24 34 20 29 30 27 31 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y A B A B B B B A 20 33 29 37 25 31 27 36 38 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada ‘‘Bu sorulur mu? Biz gitmiyoruz, gönderiliyoruz.’’ AKP milletvekillerini tezkereye onay vermeye zorlayan baskıyı, bir TV programında RTE, 1 Mart tezkeresinin reddedilişinden söz açarak dolaylı biçimde açıkladı. ‘‘Keşke Irak’a gitseydik!’’ Gitseydik Kuzey Irak’a, bize verilecek bölge belliymiş. Amerikan iradesine boyun eğdiğini yine unutuyor. Orada bugünkü haller başımıza gelmezdi demek istiyor. Böylece, Irak tezkeresinin reddini başlarına vurarak AKP Grubu’nun Lübnan’a asker göndermeye karşı çıkmamasını sağlamak istiyor ve başarılı da oluyor. ??? Bu Başbakan’a yaraşan bu yöntem; aba altından sopa göstermek, bir demagoji örneği. RTE, Irak tezkeresine tutunarak Lübnan’a asker göndermeyi sağlarken işine gelmediği içinmadalyonun öteki yüzünden söz etmiyor. ABD askerlerinin Güneydoğu’da birçok ili belli olmayan bir süre işgal altında tutacaklarını, Adana İncirlik Üssü dahil Türkiye’nin birçok liman ve havaalanlarının ABD emrine gireceğini söylemiyor. Türk askerinin Kuzey Irak’ta Amerikalının buyruğuna gireceğine değinmiyor. Irak tezkeresini savunurken, kıyaslama yoluyla sonuç almaya çalışması yok mu; hem gül, hem ağla! Irak’a gitmemişiz, askerimiz o topraklarda ölmemiş ama, Amerika’dan sonra en çok, İngilizlerden fazla kayıp bizimmiş. Kim bunlar diye soruyor, kendi yanıtlıyor: ‘‘Şoförümüz, mühendisimiz, işçimiz, orada çalışanlar.’’ Tezkereyi savunurken, kendi mantığı ile kendini suçluyor. Şoför, mühendis, işçi oraya gittiyse ekmeğini kazanmak için gitti. ABD politikalarını, Amerikan askerini koruyup kollamamak, destek olmamak için gitmedi! ??? Bu nasıl başbakandır; kamuoyunda haklı eleştirilere neden olan şehit annelerinin birini telefonla aradığını, ancak diğerini aramadığını söylerken bile savunayım derken, göz çıkarıyor. Telefon açtığında oğlunun tabutu başında acıyla hükümeti suçlayan bir annenin davranışlarıyla karşılaşmak istememiş; ‘‘Bunu mu dinleyeceğim ben’’ diyor. Dinleyeceksin; eğer ulusun başbakanı isen. Ama bu Başbakan, şehit anasından bile övgü, destek bekleyen bir başbakan. Telefon açtığı bir başka anne, ‘‘Öbürünün tam aksine’’ diyor: ‘‘Sizler koşturuyor, didiniyorsunuz dedi. Bir taraftan dualar etmeye çalıştı.’’ Dini bütün Müslüman olan bu Başbakan’a göre, demek ki İslama göre şehit anneleri ikiye ayrılıyor. Gerçeği veya kalbindeki duyguları söyleyenler bir yana, görev aşkıyla didindiğini, koşturduğunu söyleyerek bu Başbakan’ı övgüyle karşılayan beri yana. Dua ile Mehmetçiğe çelik zırh ördüğünü ilan ettiği yetmiyormuş gibi, bu saçma uygulamaların fotoğrafını çektirenler... Giderek güçlenen tarikatlar... Camilerde cinayet, sokaklarda on yaşında çocuklara türban giydiren kadınlar... Çankaya’da takkeli, kara sakallıların yanında kara çarşaflı eşleriyle gezenler ve gericiliğe olanak sağlayan bu Başbakan; Türkiye’de şehit anneleri arasında ayrım da yapar, askeri Afganistan’da Taliban’a karşı savaşmaya da gönderir. Bir cumhurbaşkanı olsun, daha neler neler... Bekleyin göreceksiniz! Lübnan’a gönderilecek gücün niteliği konusunda değerlendirmeler yapılıyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Belirsizlik sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Lübnan’a asker gönderilmesinin ayrıntıları BM ile görüşülmeden ilgili tezkere TBMM’ den geçirilirken; gönderilecek gücün niteliği, sayısı ve nerede görev yapacağı konuları belirsizliğini koruyor. Konuyla ilgili ilk geniş kapsamlı toplantı dün Dışişleri Bakanlığı’nda yapıldı. Çalışmaların tamamlanmasının ardından BM’yle de yeniden temasa geçilecek. Meclis’in Lübnan’a asker gönderme konusunda yetki vermesinin ardından konuyla ilgili çalışmalar sürüyor. Bölgeye gönderilecek gücün niteliği ile ilgili bilgiler bugüne kadar netleşmezken, Ankara’da gün boyu değerlendirmeler yapıldı. İnsani yardım çalışmalarının kapsamlı olarak değerlendirildiği Dışişleri’ndeki toplantıya Genelkurmay SİİRT’TE KARAKOLA SALDIRI: 1 ŞEHİT SİİRT (Cumhuriyet) Siirt’in Eruh ilçesi Görendoruk Jandarma Karakolu’na önceki gece bir grup PKK’li tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Ateş sonucu İzmir Bergama doğumlu jandarma er Ali Balıkçı (20) şehit oldu, er Süleyman Çelik yaralandı.Yaralı er helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı. Saldırı sonrası kaçan PKK’lilerin yakalanması amacıyla bölgedeki operasyonlar sürerken, Balıkçı’nın Bilecik’te 3 aylık acemi eğitimini tamamladıktan sonra bir hafta önce Eruh’taki birlikte görev yapmaya başladığı öğrenildi. Harekât Başkanlığı yetkililerinin yanı sıra Kızılay ve Başbakanlık Kriz Koordinasyon Merkezi yetkilileri de katıldı. reket edecek. 28’inci Mekanize Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral Tahir Bekiroğlu başkanlığındaki 7 kişilik heyet, Türk askerinin konuşlanma yerleri, intikal güzergâhları, Beyrut Limanı’nın durumu gibi ayrıntıları içeren rapor hazırlayacak. Bekiroğlu da barış gücü yetkilileriyle görüşmelerde bulunacak. Dışişleri İlk heyet yarın gidiyor Türk askerinin konuşlanacağı bölge ve teknik ayrıntılar konusunda inceleme yapacak olan ilk askeri heyet, yarın Lübnan’a ha Bakanlığı ve Genelkurmay’dan uzmanların yer alacağı bir diğer heyet ise BM yetkilileriyle bir araya gelmek üzere bugün New York’a gidecek. Lübnan görevi için belirli bir askeri birliğin görevlendirilmesi öngörülmüyor. Görevin netleşmesinin ardından karma birlik oluşturulacak. Büyükanıt: Gönderiliyoruz Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Lübnan’a asker gönderilmesine ilişkin soruları önceki gün Pakistan resepsiyonunda yanıtladı. Büyükanıt, ‘‘Lübnan’a asker gönderme tezkeresinden memnun olup olmadığı’’ sorusuna, ‘‘Bu sorulur mu? Biz gitmiyoruz, gönderiliyoruz’’ yanıtını verdi. Büyükanıt, Lübnan’da yapacakları görevin tezkere ile sınırlı olduğunu da dile getirmişti. Emekli Orgeneral Edip Başer PKK koordinatörü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin PKK koordinatörüne karşılık Türk tarafı, emekli Orgeneral Edip Başer’i atadı. ABD’nin PKK koordinatörü John Ralston’un Türkiye ziyareti öncesinde, koordinatör atanması yönündeki hükümet arayışları sona erdi. PKK ile mücadelede Türkiye ile ABD arasındaki koordinasyonu sağlayacak isim, daha önce Genelkurmay 2. Başkanlığı ve 2. Ordu Komutanlığı yapan emekli Org. Edip Başer oldu. Başer, halen Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor. 1942 yılında Gaziantep’in Nizip ilçesinde doğan Orgeneral Edip Başer, 1972’de Kara Harp Akademisi’nden mezun oldu. Başer, Kara Kuvvetleri Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı, Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı, Kara Harp Okulu Komutanlığı, NATO Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay 2’nci Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 2’nci Ordu Komutanlığı’na atandı. Orgeneral Başer, 2002 tarihinde emekli oldu. Dışişleri Bakanı Gül,Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier ile bir araya geldi. (Fotoğraf: AA) ‘Negatif enerji var’ İstanbul Haber Servisi Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) sürecini değerlendirerek ‘‘Önemli olan düz asfalt yolda yürümek değildir. Bu yolun inişliçıkışlı yol olduğunu her zaman söyledim. Bu bir gerçektir. Bu açıdan problemleri konuşarak çözebileceğimize inanıyorum’’ dedi. Gül, ‘‘Kültürler Arası Diyalog ve Anlayış İçin Ernst Reuter Girişimi’’ nedeniyle İstanbul’a gelen Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ile ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye ve Almanya’nın, Irak ve Ortadoğu konusunda hangi alanda işbirliği yapabileceği ve AB’nin Kıbrıs nedeniyle Türkiye ile ilişkilerini dondurması gerçekçi mi yönündeki sorulara karşılık, ‘‘Memnuniyetle ifade etmek isterim ki,Türkiye ve Almanya’nın bu konudaki görüşleri birbirine çok yakın şekilde devam etmektedir. Bu konuların çözümüne ortak tutumlarımızla yardımcı olabileceğimize inanıyorum ve sık sık da istişare ediyoruz’’ yanıtını verdi. ‘‘Türkiye’nin AB süreci kapanacak, tren kazası olacak, şu olacak, bu olacak...’’ gibi yaklaşımların verdiği negatif enerjinin olduğunu söyleyen Gül, ‘‘Bunun yerine muhakkak ki bazı çözümler, problemler vardır. Bu problemlerin çözümü için nasıl gayretler sarf ediliyor, buna hepimizin bakması gerekir’’ diye konuştu. Steinmeier de, ‘‘Türkiye’nin Lübnan’daki hâlâ hassas olan ateşkesin sağlamlaştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla onay vermesini memnuniyetle karşıladım’’ dedi. Önce raporun içeriğini satır başlarıyla aktaralım: Ermeni soykırımını tanıma Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin koşulu olsun. Türkiye, Pontus ve Süryani soykırımını da kabul etsin. Alevilerin korunması için gerekli önlemleri alsın. Demokratikleşme, insan hakları, bireysel haklar ve Güneydoğu sorununa ilişkin pürüzler giderilsin. AB reformları yavaşladı, hızlandırılsın. Limanlar Kıbrıs Rum Kesimi’ne açılsın. Heybeliada Ruhban Okulu ve Patrikhane’ye ekümeniklik verilmesine ilişkin gelişme sağlansın. ??? Rapordaki ana unsurlar bunlar. Hollandalı parlamenter Camiel Eurlings’in hazırladığı rapor için kabul edilenler, edilmeyenler bir yana tam 349 değişiklik önergesi veriliyor. Öyle anlaşılıyor ki, değişiklik önergelerinin tümü kabul edilseydi, şunlar da Türkiye’nin sorumluluğuna yüklenecekti: Kızılderililerin yok edilmesi. Atmosferdeki ozon tabakasının delinmesi. Buzulların hızla erimesi. Afrika’daki açlık. Petrol fiyatlarının yükselmesi. İran’ın nükleer çalışmalarını sürdürmekte ısrar etmesi. Japon prensin erkek çocuğunun geç olması. Kara mizah bir yana, AP parlamenterlerinin ezici bir çoğunlukla kabul ettiği bu raporun ortaya koyduğu bir gerçek var: AB üyeleri Türkiye’yi her şeyi isteyebilecekleri, her türlü hakareti yapabilecekleri, yumruk mesafesinde bir yerde istiyor! Belki de stres atmak için bu raporun üzerinde oynadılar, oyladılar. ??? AB cephesi böyle, peki biz ne yapacağız? Bu raporu ciddiye almayacak mıyız? Hükümet çevresinden Türkiye’ye yerleştirilmek istenen bir anlayış var; AP raporlarının bağlayıcılığı yoktur, ciddiye almamak gerekir, bunlar hayal mahsulüdür! Böyle düşünmek hükümetin işine geliyor ama, gerçek pek öyle değil. Her şeyden önce AP, bu tür raporlarla Türkiye’nin nabzını ölçüyor. Nasıl karşılanacağını tartıyor. Eğer, ciddi bir tepki yükselmezse, onu usul usul yerleştirmeye başlıyor. Bir süre sonra Türkiye’den giden ciddi bir heyet ağır bir istemle karşılaşınca da şu yanıtı veriyor: ‘‘Bunlar bizim resmi raporlarımızda her fırsatta vurguladığımız şeyler. Sizin yöneticileriniz de biliyor!’’ Başbakan’ın ardından dün, Dışişleri Bakanı Gül ve Devlet Bakanı Babacan’ın usulen yaptığı, AB yolu dolambaçlıdır, dardırgeniştir, iniştirçıkıştır türünden demeçleri dışında herhangi bir tepki yok. Bu durum raporun komisyondan sonra genel kurulda da kabul görebileceğinin belirtisi! AKP açısından AB sürecinin son kullanma tarihi doldu. Geçen ağustosta AİHM’nin verdiği türban kararından sonra arkadaşlar, ‘‘Biz AB’den öz tabanımız için yeni bir şey alamayız’’ diye düşündüler. AB süreci bakımından da tatsız bir döneme giriyoruz ama, ABAKP ilişkilerinin bozulacağını sanmıyoruz. Çünkü Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için AKP’den iyi hükümet bulamazlar! ankcum?cumhuriyet.com.tr BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN İyi Seneler CHP... ? Baştarafı 17. Sayfada DP içten kaynar ve askeri müdahaleyle tarihe karışır. Bir türlü yenilenmeyi başaramayan CHP yönetimi halkla buluşamaz. 1961 seçimlerinde CHP 173, AP 158, YTP 65, CMKP 54 vekillik kazanır. Senatoda AP 71, CHP 36, YTP 27, CMKP 16 sandalye kazanır. 1963 kongresinde 3 grup var. Genel merkezciler, GülekErim taraftarları ve 3. dünyacılar. İnönü’nün meşhur söylevi de: ‘‘Dayanışmayı bozanlarla çalışmak zorunda değilim.’’ İnönü’ye çekil sesleri başlar. Kasım Gülek ve 6 arkadaşı Disiplin Kurulu’na verilerek ihraç edilir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu tepki olarak istifa eder. Arkasından N. Erim ve Turgut Göle partiden ihraç edilir. Çankaya yâreni F. Rıfkı Atay da istifacılara katılır. 1965’te ilk defa ortanın solu ve sosyal demokrasi tartışmaları başlar. 65 seçimlerinde AP 240, CHP 134, TİP 14, CMKP 11, YTP 19, MP 31 milletvekillikleriyle bir de Çetin Altan parlamentoya girer. CHP yenileşmeyi bir türlü beceremediği için, yeni çatışmalara yuva olur. Ecevitİnönü çatışması başlar. 18. kurultay Ecevit’i genel sekreter seçer. 1972 kurultayında Ecevit genel başkan olur. 1973 seçimlerinde CHP 185, AP 149, DP 45, MSP 47, CGP 13, MHP 3, BP 1, Bağımsız 6 milletvekili parlamentoya girer. CHP’de yapılan yenilik ona canlılık getirmiş, seçimlerde birinci olmuşlardır. 1977 seçimlerinde CHP yine yüzde 42 oyla 213 milletvekilliği ile birinci olur. Azınlık hükümeti kurar. Kısmi yenilenme olduğu için halk tek başına iktidar şansını yine vermemiştir CHP’ye. 12 Eylül darbesiyle Atatürk’ün partisini, Atatürk’ün askerleri kapatır. Sonrası herkesin malumu... CHP’de parti içerisinde hoşgörü, tolerans ve uzlaşma kültürü hiç olmamıştır. Farklı ses çıkaranlar derhal kovulmuşlardır. Parti içi iktidarı ele geçirenler, iktidarda kalmak için ölüm kalım savaşı vermişlerdir. Halk da bunları muhalefete mahkum etmiştir. Bunlar da bu role alıştılar. Biz de CHP’nin bu haline alıştık. Bu aslında CHP’nin 87. yaş günü, onlar 83. yaş günlerini kutluyorlar. Yazgılarına muhalefet yazılmış. İyi seneler... Ermeni lobisine darbe ? WASHINGTON (AA) ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Ermeni lobisinin, ABD’nin yeni Erivan büyükelçisi olarak görevlendirilmesine karşı çıktığı Richard Hoagland’in atanmasını kabul etti. Bu gelişme, geçen yüzyıldaki Ermeni olaylarını ‘‘soykırım’’ olarak nitelendirmediği gerekçesiyle Richard Hoagland’in reddedilmesini sağlamaya çalışan Ermeni lobisi için yenilgi olarak değerlendirildi. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’ndeki oylamada, atanma, 5’e karşı 13 oyla kabul edildi. KAYIT PARASI UYGULAMASI SÜRÜYOR TIP FAKÜLTELERİNDE 483 YTL OLDU Polis intihar etti ? İstanbul Haber Servisi Fatih Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Metin P. (36), İstanbul’daki Fransız Konsolosluğu önünde beylik tabancasını çıkararak kafasına dayadı. Yanındaki arkadaşının engellemeye çalıştığı polis memurunun elindeki silah ateş aldı. Bu sırada caddede yürüyen Halime Yorgun (48) bacağından, Abdullah Müjdeci (19) adlı üniversite öğrencisi ise kolundan yaralandı. Arkadaşından kurtulan Metin P. daha sonra silahı kafasına dayayarak ateşledi. Hastaneye kaldırılan polis memuru kurtarılamadı. ‘Bakan Çelik Katkı paylarına yine sınıfta kaldı’ yüzde 20 zam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in kayıt parası konusunda yine sınıfta kaldığını vurgulayarak, ‘‘Öğrencilerden farklı isimlerle toplanan paralar, eğitimi devlet okullarında adeta paralı hale getirdi’’ dedi. Bağımsız Eğitimciler Sendikası Başkanı Avcı, milli eğitimdeki durumun ‘‘paran varsa oku’’ gerçeğine doğru sürüklendiğini belirtti. Avcı, ‘‘Kayıt parası ve yıl boyunca öğrencilerden farklı isimlerle toplanan paralar, eğitimi devlet okullarında adeta paralı hale getirmiştir. Bugün on binlerce çocuğumuzun zorunlu eğitimden faydalanamamasının ana nedenlerinden biri budur. Milli Eğitim Bakanı her ne kadar ‘Kayıt parası vermeyin, isteyenleri de bana şikâyet edin’ dese de bu sözü havada kalmıştır. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu eğitim döneminde de, okul kayıtlarıyla ilgili sınıfta kalmıştır’’ vurgusunu yaptı. Ekayıt sisteminin de kolaylıktan çok sıkıntı getirdiğini kaydeden Avcı, internet kullanmayı bilmeyen ya da internete erişimi söz konusu olmayan velilerin mecburen çocuklarını yine okullar aracılığıyla kaydettirdiğini belirtti. Avcı, bu yola başvurmayanların ise saatlerce internet kafe kuyruklarında beklemek zorunda kaldığının da altını çizdi. Avcı, ‘‘Veliler internet üzerinden kayıt yapsa da okula geldiklerinde zorunlu bağış ile karşı karşıya kalmaktadır’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yükseköğretim kurumlarında öğretim gören öğrencilerin 20062007 akademik yılında ödemesi gereken katkı payları belirlendi. Buna göre, üniversitelilerden 58 ile 483 YTL arasında katkı payı alınacak. Katkı payları geçen yıla göre yüzde 20 oranında arttırıldı. ‘‘20062007 Öğretim Yılında Yükseköğretim Kurumlarında Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkısı Olarak Alınacak Katkı Payları ile İkinci Öğretim Ücretlerinin Tespitine Dair Esaslar’’a ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, öğrenci katkı payı iki eşit taksitte ödenecek. İlk taksit eğitimöğretim yılı başında kayıt olma ve yenileme sırasında, ikinci taksit ise ikinci dönem başında kayıt yenilenirken, sömestr sistemi uygulanmayan eğitim programlarında da şubat ayında kayıt yenileme sırasında ödenecek. Yabancı dille eğitim yapan yükseköğretim kurumlarında öğrencilerden öğrenci katkı payı iki katı olarak alınacak. Üniversite yönetim kurulu, belirlenen öğrenci katkı paylarını üniversitelerin özellikleri, öğrenim dallarının nitelikleri ve süreleri göz önünde tutularak fakülte, yüksekokul, enstitü ve bölümler itibarıyla yüzde 20 oranına kadar arttırabilecek. Kararla örgün yükseköğretim öğrencilerinden alınacak katkı paylarında en yüksek tutar 483 YTL ile tıp fakültelerine, en düşük tutar ise 58 YTL ile açıköğretim fakültelerine ait olacak. Yüksekokullar arasında 481 YTL ile en fazla katkı payı tutarı konservatuvarlara ödenecek. İşkenceye yayın yasağı ? ANTALYA (AA) Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi, çalıştığı işyerinin sahibi tarafından kendi evinde bir ay süreyle kolları ve bacaklarına çekiçle vurularak işkenceye uğrayan Meryem S. için açılan soruşturma kapsamında dosya evrakıyla ilgili gizlilik kararı aldı ve yayın yasağı kararı getirdi. Karar, başsavcılığın delillerin tehlikeye düşeceği yönündeki başvurusu üzerine alındı. ÇEKÜL temsilcisi yoğun bakımda ? İstanbul Haber Servisi Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kars İl Temsilcisi Cengiz Şıklı, bahçesine giren hayvanların çobanlarını uyarınca çobanlardan feci şekilde dayak yedi. Şıklı’nın Kars Devlet Hastanesi göğüs cerrahisi bölümü yoğun bakım servisindeki tedavisi devam ediyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle