26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL Varil fiyatı 100 dolar olursa fatura katlanacak, 25 dolara inerse dengeleri sarsacak Petrol düşse de çıksa da sorun ? Petrol piyasasının geleceğine ilişkin yapılan 3 farklı senaryoya göre, fiyatlar 100 doları bulursa, Türkiye’nin ham petrol faturası da 8.5 milyar dolardan 18 milyar dolara çıkacak. Fiyatlar sert bir şekilde düşse de Türkiye, büyüme rakamlarındaki düşüş nedeniyle yine olumsuz etkilenecek. NECDET ÇALIŞKAN Kamu Çalışanları Ne Bekliyordu ki? Hükümet 2007 yılı boyunca kamu çalışanlarının ücretlerine, düşük gelirliler için %4+%4, yüksek gelirliler (!) için de %3+%3 artış yapma kararı aldı. Bu kararla, yıllık birikimli artışların %8.16 ve %6.09 (ortalama %7.1) olması gerekirken, nedense, ortalama artış %12.2 olarak açıklandı. Hesaplamanın ayrıntıları verilmediği için de kimse, 4+4 ve 3+3’ten %12.2’lik artışın nasıl çıktığını anlamadı. Öyle sanıyoruz ki, 2006 yılı enflasyon farkları olarak, kamu çalışanlarına ödenen / ödenecek tutarlar da, 2007 yılı kamu maaş artışına katıldı. (Yani Ocak 2006 maaşlarıyla, Ocak 2007 ayında alınacak maaşlar kıyaslanarak bu sonuca varıldı). Oysa 2006 yılı boyunca alınan/alınacak farklar çalışanların hakkıdır ve 2006 yılı bütçesini ilgilendirir. Bunu 2007 yılı maaş artışı olarak değerlendirmek hem bütçe tekniği açısından olanaksızdır, hem de böyle bir değerlendirme kamu çalışanlarının kapasitesine hakarettir. Enflasyon farkı vermek reel maaş artışı yaratmaz, sadece maaşlardaki erimeyi telafi eder, yerinde saydırır. Böylece bütçe tarihinde ilk kez, yıl içerisinde zorunlu olarak verilen haklar, gelecek yılın maaş artışına sayıldı. Bakanlar Kurulu’nda kesinleşen bu rakamlar, tüm toplu görüşmeler boyunca hükümet tarafının önerileriydi. Ne sendikaların, ne de Uzlaşma Kurulu’nun önerileri Bakanlar Kurulu’nda dikkate alındı... Çalışanlar, bir kez daha, görüşlerine ve önerilerine ne kadar değer verildiğini gördüler. ??? Bu artış ne anlama geliyor? Bu değerlendirmeyi yapabilmek için Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve Hazine’nin internet sitelerinde yer alan verilerden yararlanarak düzenlenen aşağıdaki tabloyu incelemek gerekiyor. 2002 2003 2004 2005 2006* GSMH (Milyon YTL) 273.463 356.680 428.932 486.401 538.870 Genel Bütçe 115.682 140.454 141.020 144.562 146.411 Harcamaları Personel Giderleri 18.868 24.562 28.894 31.855 31.552 Bütçe %42 %39 %32 %29 %27 Harcamaları/GSMH Personel %16 %17 %20 %22 %21 Giderleri/Bütçe Harcamaları Personel %6.9 %6.8 %6.7 %6.5 %5.8 Giderleri/GSMH (*) 2006 yılına ilişkin rakamlar bütçedeki tahmini rakamlardır. Uygulama sonucunda ve Bakanlar Kurulu kararı ile verilecek enflasyon farkları nedeniyle fiili personel giderleri artabilecek, oranlar değişecektir. Son günlerde tekrar yükselişe geçmesine karşın, petrol fiyatlarının 80 dolar sınırından 60 dolara kadar düşmesi, spekülatif sermayedarların iştahlarını azalttı. Ama fiyattaki dalgalanmalar, dünya ekonomisinin başını ağrıtmaya devam ediyor. Petrol fiyatlarında görülen düşüşün en büyük nedeni olarak, yüksek riskli yatırım fonlarını ifade eden ve her türlü denetimden bağımsız hareket edebilen Hedge fonlarının, petrole yatırım yapmaktan kaçması gösteriliyor. Bu fonların para bağladığı ham petrol kontratı sayısı 15 Ağustos’tan bu yana 83 binden 22 bine düşerken ‘‘tatlı kazanç’’ döneminin sonuna yaklaşıldığı da konuşulanlar arasında. Petrol fiyatlarındaki her 1 dolarlık artış, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’nin petrol ithalatının faturasına 175 milyon dolarlık ek yük getiriyor. The New York Times ve Business Week dergilerinde yer alan analizlere göre fiyatlar 25 ile 100 dolar arasında değişirken 14 Temmuz’daki 79 dolarlık zirveden sonra tekrar 60 dolar seviyesine gerileyen petrolde gerçekleşmesi olası üç farklı senaryo ve bunların Türkiye’ye olası etkileri: 1. Felaket senaryosu: ABD’nin İran’a ekonomik ambargo uygulanması için Birleşmiş Milletler’i ikna etmesi, petrol piyasası açısından ‘‘en kötü’’ olasılık. Bu durumda, İran’ın ambargoya petrol sevkıyatını geçici olarak durdurarak cevap verip, Venezüella da ABD’ye tepki olarak petrol üretimini kısabilir. ‘‘Felaket senaryosu’’ olarak nitelendirilen bu gelişmelerin gerçekleşmesi durumunda, petrolün varil fiyatının 100 doları geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu gerçekleşirse, yılda 180 milyon varillik ithalat yapan Türkiye’nin petrol faturası da yaklaşık 8 milyar dolar artacak. En olası senaryo: ABD’deki ekonomik büyümenin yavaşlamaya devam etmesi ancak resesyondurgunluk noktasına gelinmemesi ikinci olasılık. Çin’deki büyüme rakamlarının da yavaşlaması ihtimali üzerine kurulan bu senaryoda, uluslararası planda ciddi bir çatışma ortamı oluşmayacak. Bu senaryoda, petrolün varil fiyatının 60 ile 70 dolar arasında kalması muhtemel. Fiyatların bu aralıkta kalması durumunda bile Türkiye’nin petrol ithalatına ödediği fatura, bu yıl ilk defa 10 milyar doları aşacak. Üreticileri korkutan senaryo: Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı büyüme rakamlarındaki yavaşlama talebin kısılması durumunda, 2007’de tüm dünyada ekonomik büyümenin düşeceği bir diğer senaryo. Bu durumda, petrole olan talep de azalacak ve mevcut yüksek üretim seviyesi nedeniyle varil fiyatı 25 dolara kadar gerileyecek. Bu senaryoda en zor durumda kalacak olan ülkeler ise petrol ihraç eden ülkeler. Hatta, bütçe gelirlerinin yarısından fazlasını petrolden elde eden Rusya’da hükümet, düşen petrol fiyatlarına ilişkin olarak, ‘‘37 dolara kadar dayanabiliriz’’ mesajını şimdiden verdi. Türkiye’nin de petrol faturası göreceli olarak düşecek olmasına karşın, ithalat ağırlıklı olarak üst üste 18 çeyrektir büyüyen ülke ekonomisinde ciddi bir daralma ve toplam talepte keskin düşüşlerin görülmesi olası. Varil fiyatı 63 doları geçti Uluslararası piyasalarda 60 dolar seviyesinde seyreden petrol fiyatları yeniden yükselişe geçti. Önceki günü 62.96 dolardan kapanan ABD ham petrolü 63.21 dolara çıkarken Brent petrolü ise 62.47 dolara yükseldi. Fiyatlar, geçen hafta 6 aydan bu yana ilk kez 60 doların altına inmişti. Temmuz ayında ortalama varil fiyatı 78 doları geçen ham petrol, ABD ve Japonya gibi büyük ekonomilerin, yoğun petrol stokları sonucunda taleplerini azaltmaları nedeniyle düşmüştü. OPEC’in, fiyatlardaki düşüşü frenlemek için üretimini azaltabileceği beklentisi, petrol fiyatlarının tekrar yükselmesine yol açtı. Kefir ve rakı reklamlarına engel Ekonomi Servisi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın internet sitesindeki duyuruya göre, Kurul 12 Eylül’de yaptığı toplantıda, Eker ve Altınkılıç firmalarının internet sitelerinde yaptığı reklamlarda, kefir isimli ürünün kullanımı ile çeşitli sağlık sorunlarının giderilebileceği imajının oluşturulduğu, gıda maddesi olan bu ürünün ilaç gibi tanıtıldığı belirlendi. Söz konusu reklamın 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanun ile Türk Gıda KodeksiGıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliği hükümlerini ihlal ettiğini belirten kurul, inceleme konusu reklamlara durdurma kararı verdi. Elda İçecek ve Enerji Hizmetleri San. ve Tic. AŞ tarafından üretilen ‘‘Efe’’ ve ‘‘Çilingir’’ marka rakılar ile Tariş Tat Alkollü İçkiler San. ve Tic. AŞ tarafından üretilen ‘‘Mercan’’ marka rakıya ilişkin ürün etiketlerinde yer alan ibarelerin de Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un ‘‘Reklam ve Tanıtım’’ başlıklı bölümüne, Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Yönetmelik’in ‘‘Reklam Yayınlama İlkeleri’’ başlıklı bölümüne ve Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliği’ne uygun olmadığı belirlendi. Söz konusu ürünlerin reklamı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan alınan görüş doğrultusunda durduruldu. Reklam Kurulu, Eker ve Altınkılıç ile Efe, Çilingir ve Mercan’ın reklamlarını durdurdu 2. 3. Kurul, ayrıca, birçok kozmetik ürünün reklamına da tüketiciyi yanıltan ifadeler nedeniyle para cezası verdi. L ’oreal Türkiye Kozmetik San. ve Tic. AŞ’ye Vichy Dercos Aminexil SPA 94 isimli saç dökülmesini önlemeye yönelik ürün, L ’oreal Revitalift isimli cilt gerdirme ürünü, Lancome isimli bakım ürünündeki tüketiciyi yanıltan ifadeler nedeniyle reklamları durdurma ve 50 bin 12’şer YTL idari para cezası verildi. TÜSİAD Başkanı’ndan, iktidar ve muhalefet partisine AB eleştirisi ‘Hükümet ortalığı boş bıraktı’ İstanbul Haber Servisi TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, en büyük riski yaklaşan seçimlerin oluşturduğunu belirterek, seçim ekonomisinin uygulanması durumunda bedelin ekonomi için ağır olacağını söyledi. Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği’nce Klassis Otel’de verilen iftar yemeğinin ardından, ‘‘Türkiye ekonomisi ve Türkiye AB ilişkileri’’ konulu bir konuşma yapan Sabancı, AB sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. ‘‘AB konusu kendi kaderine mi terk edildi’’ diye soran Sabancı, ‘‘Hükümet, AB konusunda ortalığı büyük ölçüde boş bıraktığını kabul etmeye yanaşmıyor. Bu ortam AB karşıtlarını cesaretlendiriyor ve azınlıkta olmalarına rağmen seslerinin gür çıkmasına neden oluyor’’ dedi. 301. madde konusunda CHP’ye yönelik eleştirilerde de bulunan Sabancı, ‘‘Bireysel ve bölgesel gelir dağılımının dikkate değer ölçüde bozuk olduğu, demokrasi alanında eksiklerin bulunduğu, yoksullukla mücadele ve toplumsal gelişmenin istediğimiz hızda ilerlemediği ülkemizde, bir sosyal demokrat partiden batı standartlarında bir politik yaklaşım beklemek hepimizin hakkıdır’’ diye konuştu. Tablonun otaya koyduğu başlıca gerçekler şunlar: 1. Bütçe harcamalarının GSMH içindeki payı 2002 yılından beri düzenli olarak azalıyor. 2002 yılında milli gelirin %42’sine ulaşan kamu harcamaları, 2006 yılında %27’ye düştü. Devlet sistematik olarak küçülüyor, hizmet kapasitesi düşüyor. 2. Milli gelire oranı düzenli olarak düşen kamu harcamaları içindeki personel giderleri payı ise biraz yükselmiş görünüyor. Bu, devlet bütçesinde personel harcaması ve faiz ödemesi dışındaki kalemlerin, örneğin yatırım harcamalarının, bittiğinin göstergesi. 3. Personel giderlerinin bütçe harcamaları içindeki payı artmış görünürken, personel harcamalarının milli gelire oranı ise düşüyor. Bu, ekonomik büyümeden çalışanlara pay verilmediğinin, büyümeden pay alamayan çalışanların refah düzeyinin sürekli gerilediğinin göstergesi. ??? Bu durum mevcut hükümetin devraldığı ve dört yıldan beri kayıtsız olarak sürdürdüğü neoliberal ekonomi politikalarının sonucu. Kamu maliyesi açısından, ‘‘bütçe disiplini’’ne sarılıp devleti işlevsizleştirerek sürdürülen bu politikalardan kamu çalışanları ne bekliyordu ki?.. (Kaldı ki, bütçe disiplini bütçenin yeniden dağıtım işlevini ortadan kaldırmaz.) Uygulanan ekonomi politikalarından farklı bir sonuç doğması olanaklı mıydı? İstihdam yaratmayan büyümeden çalışanların pay alması bir yana, milli gelir içerisindeki payları daha da azalacak. Buna karşın kamu çalışanları, hükümetin insafa geleceği ve milli gelir artışından kendilerine de refah payı vereceği beklentisini sürdürüyor. Yıllardır adına ‘‘toplu görüşme’’ denilen, ‘‘toplu oyalama’’ oyununun tarafı oluyorlar. Oysa çalışanların gelirlerindeki artış, cari açıkla finanse edilen büyüme için tehdit olarak görülüyor. Onun için de, Başbakan’ın en sık kullandığı cümle; ‘‘Kimse bizden artış beklemesin’’ oluyor. Zaten kamu çalışanları da hükümetten bir şey beklemiyor. Seçimi bekliyor. temizel?cumhuriyet.com.tr pamukm?superonline.com MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLU 5545 sayılı bu kanun TBMM tarafından 26.09.2006 tarihinde kabul edildi. Şu anda Cumhurbaşkanı’nda incelemede. Bu kanunun önemli hükümlerini sizinle paylaşmak istiyorum. Çünkü uyum yasaları çerçevesinde yoğun bir şekilde kanunlar değişmektedir. Bunlara vatandaşların ilgi duyması ülkemiz menfaatları açısından değerlendirme yapması ve uyanık kalınmasında yarar var. Milletlerarası özel eğitim kurumu açılabilecek Sadece yabancı uyrukluların devam edecekleri özel eğtim kurumlarını yabancı uyruklu gerçek ve tüzelkişiler Bakanlar Kurulu’nun izni ile açabilecekler. TC uyruklu kişiler de bu okulları açabilecektir. Bu öğretim kurumlarında; Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, güvenliğine ve menfaatlarına aykırı, Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerleri aleyhinde eğitimöğretim yapılamaz. Bu okulların eğitim programlarını Mill Eğitim Bakanlığı onaylaya Yeni Özel Öğretim Kurumları Kanunu cak bakanlık denetim hakkı saklı olacaktır. Mevcut yabancı okulların kapasiteleri arttırılabilecek Bakanlar Kurulu’nun izniyle yeni arazi edinebilir ve kapasitelerini en fazla beş misline kadar arttırabilecekler. Üzerinde kuruldukları araziler genişletilmemek şartı ve bakanlığın izniyle mevcut arazi üzerindeki bina, öğrenci ve donanım kapasitelerini en çok bir mislini geçmemek üzere arttırabilir veya yenileyebilecekler... Mevcut binalarında ihtiyaç halinde valiliğin izniyle tadilat yapabilecekler. Bu belirtilenler dışında, yabancı okulların; binaları genişletilemez, şubeleri açılamaz, mevcut binalarının yerine kaim olmak üzere yeniden binalar inşa edilemez. Bu amaçla herhangi bir mülk edinilemez veya kiralanamaz. Yabancı okulların taşınmaz malları, kurucularının veya yetkililerinin önerisiyle bakanlığa ya da kuruluş amaçları eğitim vermek olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre kurulan vakıflara Bakanlar Kurulu’nun izniyle devredilebilir. Devredilen bu kurumların yönetim, eğitimöğretim özellikleri dikkate alınarak korunması yararlı görülenler bakanlıkça tespit edilir. Azınlık okulları 23/8/1923 tarihli ve 340 sayılı kanuna bağlı anlaşmanın 40 ve 41’inci maddeleriyle ilgisi bulunan okulların özellik göstermesi gereken hususları yönetmelikle tespit edilir. Bu yönetmelik, ilgili ülkelerin bu konulardaki mütekabil mevzuat ve uygulamaları dikkate alınmak suretiyle hazırlanır. Yönetmelikte belirtilmeyen hususlarda resmi okullar mevzuatı uygulanır. Bu okullarda yalnız kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları okuyabilir. Bu kurumlar sırf kazanç gayesi ile faaliyet yapamayacaklar Kurumlar, faaliyetlerini sadece kazanç sağlamak için düzenleyemezler. Ancak, Türk milli eğitiminin amaçları doğrultusunda eğitimin kalitesini yükseltmek, gelişmelerine fırsat ve imkân verecek yatırımlar ve hizmetler yapmak üzere gelir sağlayabilirler. Bakanlık, kurumlardan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde hizmet satın alabilecektir. Okulların su, doğalgaz ve elektrik ücretlendirilmesi, resmi okullara uygulanan tarife üzerinden uygulanacaktır. Öğrenim ücreti ve diğer ücretler, ücretsiz öğrenim ve yabancı uyruklu öğrenciler Öğrenim ücreti ve diğer ücretler, kurumlarca her yıl tespit edilerek ocak ayından itibaren en geç mayıs ayında ilan edilecek. Ücretlerin hangi esaslara göre tespit, tayin, ilan ve tahsil edilece ği yönetmelikle belirlenecektir. Kurumlar, öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçünden az olmamak üzere ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlüdür. Bakanlıkça bu oran yüzde ona kadar arttırılabilecektir. Ücretsiz okutulacak öğrencilerin yüzdesi, seçimi ve kurumlara kabul şartlarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenecektir. Kurumlar ayrıca, öğrenim bursu verebilirler. Öğrenim bursu verilmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenecektir. Bir okula alınabilecek yabancı uyruklu öğrenci sayısı, o okulda okuyan Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrenci sayısının yüzde otuzunu aşamaz. Çalışanların tabi olacağı kanunlar Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olacaktır. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle