25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER Cengiz İnşaat’ın yönetim kurulu başkanvekili Ekrem Cengiz, yerli sermayenin küçümsendiğini söyledi PERŞEMBE ORHAN BURSALI Türkiye markalaşamadı engiz İnşaat yedi binin üzerinde çalışanıyla dev bir kuruluş. Sadece Türkiye’de değil, sınırlar ötesinde de taahhüt işleri alıyorlar. Cengiz İnşaat’ın ülke içinde inşaat, enerji, madencilik ve turizm sektöründe önemli yatırımları var. Layığını Versin! Şu Türkiye’yi anlamak zor. Hele gazetelerde bazı yazılıp çizilenleri.. daha da zor.. sanırım bu zorluğun gerisinde yatan temel nedenler, ülkemizin hali pür melaliyle yakından makından değil, doğrudan ilişkili! Sorunun temelinde liyakat yatıyor olmasın? Şüphesiz şirketlerimiz, gerekli yerlere layık olanı getirme konusunda epey mesafe aldı. Özellikle dünya ile ilişkilerin zorunlu olarak yoğunluk kazanması, layık insanlarla çalışmayı ön plana çıkarttı. Yani, yetkin, işinin adamı, yapabilecek kapasite ve potansiyelde insanlar aranıp bulunuyor. Yetişkin Türk yöneticiler, gerçekten de uluslararası şirketlerin tepe noktalarına kadar tırmanma başarısını gösteriyorlar.. Çoğu şirketin personel daireleri (insan kaynakları!), bilimsel bakış ve yöntemlerle insan seçiyor.. Devletin büyük bölümünü ve tabii ki siyasal iktidarı ve atamalarını hiç sormak gerekmez.. Fakat bu noktada, kendi sektörümüzde (medya!), taktım ya kafaya, özellikle iktisat üzerine yazıp çizen, televoleci ekonomist yazarlara gönderme yapmak gerek.. Şöyle bir araştırmacıgazeteci çıksa, birkaç ay öncesine kadar, TL’nin, yüksek miktarda ülkeye giren sıcak para tarafından baskılanarak aşırı değerli tutulduğunu söyleyenlere karşı çıkanları bir sergilese.. Dün ne demişti ve bugün ne gerçekleşti... Ve bugün ne diyor.. çok eğleniriz! ??? Bu konu açılınca, TV’deki açık oturumlarda, trajikomik sahneler akıp gidiyor anımsayanların gözü önünde. YTL’nin bugünkü değerinin ‘‘gerçek’’ olmadığını belirten bir düzgün iktisatçıyla televoleci, ‘‘Yani sanal mı hocam’’ diye dalga geçiyordu. Bu aşırı değerlilik, milyonlarca kişinin çalıştığı tekstil sektörünü bile batıracak duruma getirmişti de, bu tipler ‘‘Tekstil zaten eski teknoloji, batıp gidecek, yapacak bir şey yok’’ diye duruma gerekçe sunuyorlardı! Tamam eski teknoloji... ama Türkiye yeni teknoloji ülkesi, yüksek teknoloji ihracatçısı mıydı?.. Türkiye ekonomisi yapısal büyük bir değişiklik mi geçirmişti de tekstil geride kalmıştı ve sen de poposuna tekmeyi atmakta kendini haklı görüyordun?! Ege Cansen, Hürriyet’teki köşesinde, bunlara ‘‘meta iktisatçı’’ diyerek usturuplu bir bilimsel jargon kullanıyor. Daha öteye gitmez! Fakat, televoleci iktisatçıların, yine de iktisadi olayların birbirleriyle bir bütünlük ilişkisi içinde olduklarını bilmeyecek bir kültüre sahip olmadıklarını düşünmek zor! Ama insan, ‘‘ülkemizde o kadar çok anlaşılması zor olaylar yaşıyoruz ki, niye olmasın’’ diye bir an düşünürse, gerçekten de piyasadaki bu tür ‘‘ekonomicilerin’’ sık sık pist dışına çıkıp uçtuklarını kabul edebilir.. Üstelik bunun için sağlam bir gerekçe de bulabiliriz: Ülkemizde bilimselliğin, üniversitelerimiz dahil, köklü bir geleneğe sahip olmaması! Televolecilerden akademik unvanlıların zaten arkalarında bir tek bilimsel makale bile bulunmaması.. Tamam bu ciddi bir gerekçe.. Ama sorunu sadece ‘‘bilimsel olamıyorlar’’, diyerek çözebilir miyiz? Bu ‘‘metaiktisatçıların’’, var olan düzene sundukları bu tür hizmetlerden iyi para kazandıklarını, bu tür iktisatçılığın önemli, çok verimlideğerli bir geçim kaynağı olduğunu görmeyecek miyiz? Hem ekonomik, hem siyasal! Maliye Bakanı’nın dün sabahki açıklamaları aslında, bu tür düşünceye iyi bir kaynaktı. Televoleci ekonomistleri düşündüm.. ‘‘Kemal Abi’’ diyordu ki, ‘‘bütçemiz denk, faizüstü fazlamız haddinden fazla, kardeşim o zaman bu ekonomiyi piyasada oynayarak neden türbülansa sokarsın.. tutturmuşlar cari açık diye..’’ Kemal Abimizi düşündüm, acaba söylediklerine inanıyor mu, yoksa piyasayı saf keriz mi sanıyor”.. kafam karıştı! ??? Özetle, medya piyasasının büyük beyni, yaşanan olaylar arasında, söylenenler ile gerçekleşenler arasında bir bağlantı kuracak bir mantıktan yoksun.. Medyada bu açıdan bir liyakat yok.. hayat, ‘‘otoritelerini’’ madara ediyor, ama ‘‘medyanın büyük beyninde’’ bir tık bile yok!.. Üstelik bilimin ve hayatın madaraladıklarının değeri artıyor! Bu mekanizma acaba hangi ‘‘iktisadi kural’’a göre işliyor, bilen var mı? Anlamakta yaya kalanlardan biriyim! Acaba, ‘‘Allah layığını versin!’’ niye denmiş! C krem Cengiz yurtdışında yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlatıyor: “Yüksek kalitenize karşın düşük fiyat vermeniz yeterli olmuyor. Farklı ülkelerde farklı siyasi kararlar rol oynuyor ve bazen siyasilerin işine gelen firmalara iş verilebiliyor. ” E ltından kalkamayacağımız işlerde yabancı sermayenin önemli olduğunu inkâr etmediğini söyleyen Cengiz, “Ama altından kalkabileceğimiz işler için aynı şeyi söyleyemem. Bunları iyi planlayamazsak dünyada yerimizi iyi alamayız” diyor. A Hiç kimse kendi işine bakmamış Hükümetin ekonomide çizdiği pembe tablo konusunda Ekrem Cengiz ne düşünüyor? ‘‘Ben bütün pembe tabloları bir yana bırakıyorum. Biz 600 küsur yıl dünyaya hükmetmiş bir milletin torunlarıyız. Böyle baktığımız zaman bizim sanayicimizin geçmişinin 400 yıllık olması lazım. Dünyaca ünlü bilim adamlarımız, sporcularımız, edebiyatçılarımız, yazarlarımız olması gerekiyor. Ama bakıyorsunuz, bugün bakıyorsunuz, bizim işadamlarının ortalama ömrü 20 yılı geçmiyor. Türkiye’de esas işadamı, sanayici ‘80’li yıllarla bir? Bugün likte atılım yaptı. yöneticilere Onlarca yıl bobakın. Bir yunca hiç kimse saat kendi işine bakpolitika, bir mamış. Bugün saat dünya yöneticilerimize bakın. Bir saat politikası, politika, bir saat bir saat dünya politikası, futbol, bir bir saat futbol, bir saat dedikosaat du konuşuyor. dedikodu konuşuyor. Zamanının yarısı da boşa gidiyor. Benim için istikrar çok önemli. İnsanların pembe tabloları beni ilgilendirmiyor. Bugün siyasi istikrarsızlık olduğu için yabancı yatırımcılar ancak ikiüç yıllık fizibilite çalışması yapıyor. Peki, istikrarı bozan kimler? Onlara bakmak lazım.’’ Kendimizi savunamıyoruz Bir de yüzde yüz Türk şirketlerine yapılan adaletsizlikten yakınıyor: ‘‘Bakın, ben Türkiye’de Türk firmasıyım. Ama haklarımı savunamıyorum. Eğer şirketin yüzde onu yabancı sermayenin elinde olsaydı tahkim hakkım doğardı. O zaman yargı da bana kolay kolay bir şey yapamazdı. Ama Türk firması olduğum için hayatım pamuk ipliğine bağlı. Türk firmasıyım ya, vur abalıya...’’ Ekrem Cengiz, Rizeli bir ailenin 10 çocuğundan birisi. Cengiz İnşaat AŞ adlı kuruluşun yönetim kurulu başkanvekili. Bir şapkası daha var. O da Rizespor Kulübü Başkanlığı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu. Ekrem Cengiz baba mesleğini seçmiş. 1960’lı yıllarda emeklemekte olan aile şirketini 1987’de resmen hayata geçirmişler. Bugün Cengiz İnşaat yedi binin üzerinde çalışanıyla dev bir kuruluş. Sadece Türkiye’de değil, sınırlar ötesinde de taahhüt işleri alıyorlar. Cengiz İnşaat’ın ülke içinde inşaat, enerji, madencilik ve turizm sektöründe önemli yatırımları var. Karadeniz otoyolları, İstanbul Metrosu sinyalizasyon işlerini üstlenmişler. Yakında da çok önemli olan Ilısu Barajı ve Ankaraİstanbul demiryolu yenileme projelerine başlıyorlar. Samsun’da Cengiz İnşaat Oymapınar Barajı’nı işletiyor. Ekrem Cengiz diyor ki: ‘‘Uygun kömür yatakları da bulduğumuz zaman ileride enerji alanında büyümeyi düşünüyoruz.’’ Bir başka önemli işe daha imza atmışlar. Kuzey Irak’ta 200 milyon dolarlık Erbil Havaalanı inşaatı. Cengiz İnşaat olarak Nahcivan’da hidroelektrik enerji santralı ve barajı, kültür sarayı inşaatlarını üstlenmişler. Ekrem lerde iş almaya yöneliyor Cengiz, Nahcivan’damusunuz?’’ ki çalışmalarını anlatıEkrem Cengiz başını iki yor: yana sallıyor: ‘‘Orada faaliyet gös‘‘Biz şirket olarak her terirken insanlarına da tarafta cephe açmıyoruz. çalışma eğitimi verdik. Birkaç cephede iş yapmaÇok önemli katma deyı yeğliyoruz. Seçtiğimiz ğer yarattık. Ayrıca birkaç ülkenin ekonomileNahcivan’ın şehir plarine katkıda bulunmak binında katkılarımız olzim için daha iyi. Bir ülke du. Çevre düzenlemevar. Onun ismini açıklamısinde de emeğimiz geçyorum. Ama orayla çok ti. Üç yıl öncesine kıciddi ilgileniyoruz.’’ yasla Nahcivan bugün Ekrem Cengiz yurtdıbambaşka bir görünüEkrem Cengiz. şında yaptıkları işlerde sıme sahip. Bunları bir Türk firmasının başarmasından doğ kıntılar yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: ‘‘Yüksek kalitenize karşın dürusu büyük mutluluk duyuyoruz.’’ şük fiyat vermeniz yeterli olmuyor. Düşük fiyat yeterli olmuyor Farklı ülkelerde farklı siyasi kararlar rol oynuyor ve bazen siyasilerin işine geCengiz İnşaat Azerbaycan’a da git len firmalara iş verilebiliyor. Yaşadığımek üzere. Ekrem Cengiz bu konuda mız sıkıntılardan birisi bu. Bu, Batı’da biraz ketum davranıyor ve sadece şun da böyle, Doğu’da da böyle.’’ ları söylemekle yetiniyor: ‘‘Orada takip ettiğimiz yol ve baraj işleri var. Bir Planlama yapılmalı işi almadan, aldık demek yanlış olur. Turizm işinde de ünlü Sungate OteAma bunlar artık imza aşamasında. Sali’ni yapmışlar. Ekrem Cengiz anlatıdece onu söyleyebilirim.’’ Aklıma gelen bir soruyu hemen so yor: ‘‘Sungate Türkiye’nin en önde gelen otellerinden birisi. İnşaatını yapruyorum: ‘‘Orta Asya’daki Türki cumhuriyet tık. Şimdi de işletiyoruz. Türkiye böy le bir oteli aslında hak etmiyor gibi. Hep yabancı sermaye peşinde koşup yerli sermayemizi küçümsüyoruz. Altından kalkamayacağımız işlerde yabancı sermayenin önemli olduğunu inkâr etmiyorum. Ama altından kalkabileceğimiz işler için aynı şeyi söyleyemem. Küreselleşen dünyada biz bunları iyi planlayamazsak o dünyada yerimizi iyi alamayız. Demek istediğim, birçok alanda yerli firmalar olarak markalaşmalıyız. Türkiye turizm alanında marka olabilseydi bugün Türkiye’de 150 dolara sattığımız odayı Batı ülkelerinde 1000 Avro’ya satardık. Biz işin fazla parasal yanına bakmadan o oteli yaptık ve başarılı olduk. Şimdi önemli olan o oteli iyi işletip o bölgeye kazandırmak. Türk işadamları olarak kazandığımız parayı ülkede en ekonomik, en rantabl şekilde yatırıma dönüştürebiliyorsak ne mutlu bize. Bizim gayretimiz bu ülkeye iyi yönetici, kaliteli işçi yetiştirebilmek, aynı zamanda da onlara iş ahlakı değerlerini verebilmek. Yatırımlarımızın dışında kurum olarak bu konuda bundan sonra hem turizm, hem inşaat, hem sanayi alanında çaba göstereceğiz.’’ Ekrem Cengiz’e şirketin cirosunu soruyorum. Net bir yanıt vermekten kaçınıyor. Yoksa nazar değer diye mi çekiniyor? Yanıtı: ‘‘Biz öyle kendimizi anlatmayı pek sevmeyiz. Sağlam duvar yıkılmaz. Tanımayan insanlar zamanla bizi tanır. Bugüne kadar üzerimize her kesimden çok çamur atıldı. Ama hiçbirisine üzülmedik. Vicdanınız rahatsa, güzel işler de yapıyorsanız sizin için yanlış düşünen günün birinde gerçeği anlayıp üzülecektir. Ben kendi reklamını yapmayı, ön planda olmayı seven birisi değilim. Önemli olan toplumun refahı, huzuru, barışı, ülkenin çıkarları için çalışmaktır. Bu bizim ilkemiz. Bugün bir savaş veriyoruz.’’ Özümüze dönmeliyiz Ekrem Cengiz toplumu, bütün katmanlarıyla birlik ve bütünlük içinde olmaya çağırıyor ve istikrarın ancak böyle sağlanabileceğinin de altını çiziyor: ‘‘Devletin, özel sektörün birikimi var. Sendikalar, sivil toplum kuruluşları, işçiler artık belli noktalara geldi. Biz bunları bir karma yapabilirsek, özümüze dönebilirsek, kendimize saygı gösterirsek, kendimizi seversek, insanımızın refah seviyesini yükseltmek için çalışmamız gerektiğine inanırsak ve kendimizi de aşarsak beş yıl sonra Türkiye’ye altın çağını yaşatırız. Aksi halde bu durum inişli çıkışlı böyle sürer.’’ Aynı zamanda Rizespor Kulübü Başkanlığı’nı da yapan Ekrem Cengiz, Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunu. Biz bu ülkeyi seviyoruz Basının müteahhitlere yönelik yaklaşımına tepki gösteren Cengiz, ‘Medya nezdinde müteahhitlere bir suçlama var. Artık kendimize müteahhit demeye utanır olduk’ dedi İyi de bu özelleştirme ihalelerinin Türk firmaları tarafından kazanılması bizim yöneticiler için zül mü addediliyor? ‘‘Zül olmamasını istiyoruz. Biz bu ülkeyi seviyoruz ve bu ülkeye hizmet ediyoruz. Başka ülkede yaşayamayız. Herkesin birbirini kucaklaması lazım.’’ Ekrem Cengiz basından da şu sözlerle yakınıyor: ‘‘Bugün Türk müteahhit firmaları dünyada kendilerini her açıdan ispat etmiş durumdalar. Marka oldular. Ama nedense basın nezdinde müteahhitlere bir suçlama var. Artık kendimize müteahhit demeye utanır olduk’’ Yabancı firmalara yüksek ücret ödeniyor Peki, hiç mi yanlış yapmadılar? ‘‘Yanlışımız yok mu? Var. Aramızda hatalar yapmış olanlar çıkmıştır. Ama bu işleri Türk firmaları yapmasaydı yabancılar gelip yapacaklardı. 50 milyar dolarlık iş için de 150 milyar dolar isteyeceklerdi. Hâlâ daha pek çok taahhüt işinde yurtdışından kazık yiyoruz. Yabancı firma yağış, istimlak, ödeneksizlik diyerek çalışmadığı her gün için devletten tazminatını alıyor. Ama Türk firmalarının tazminat alma hakkı yok. Böyle bir başvuru yaptığımız zaman idare tarafından çok büyük tenkide uğruyoruz. Yurtdışında olduğumuz zaman alıyoruz. Ama burada asla.’’ Cengiz daha sonra Türkiye’nin geleceğin enerji deposu olduğuna işaret ederek şöyle bir kehanette bulunuyor: ‘‘Burada hidrojen gazı ve depolanması potansiyeli var. Hidrojen geleceğin yakıtıdır.’’ obursali?cumhuriyet.com.tr Töre cinayeti zanlısı yakalandı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, geçen hafta ‘‘bakire olmadığı’’ gerekçesiyle kocası tarafından evine bırakılan kız kardeş Yasemin Ç’yi tabancayla vurduktan sonra kaçan Gökhan Ç’yi yakalamak için özel bir çalışma başlattı. Gökhan Ç’nin gidebileceği adresleri gözaltında tutan ekipler, dün aldıkları bir istihbaratı değerlendirerek cinayet zanlısını Mamak’ta bir evde yakaladı. Gözaltına alınan Gökhan Ç’nin üzerinde, olayda kullandığı Baretta marka tabanca da ele geçirildi. Kuş gribine ceza önlemi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Adalet Komisyonu’nda, dün temel ceza yasalarına uyum öngören yasa tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edildi. Görüşmelerde, kuş gribi gibi insan sağlığını doğrudan etkileyen hastalıkları taşıyan hayvanları yurda sokan ve yasak bölgelerin dışına çıkaranlara ve kurusıkı tabancaları silaha dönüştürenlere de 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi benimsendi. 2 kişiye 251’er bin YTL ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şans Topu çekilişinde kazanan üst kolon numaraları ‘‘5, 10, 19, 21, 25’’, alt kolon numarası ise ‘‘3’’ olarak belirlenirken 5 artı 1 bilen 2 kişi 251 bin 401 YTL 95’er YKr ikramiye kazandı. Çekilişte, 5 bilenler 802 YTL 15’er YKr, 4 artı 1 bilenler 101 YTL 85’er YKr, 4 bilenler 10 YTL 25’er YKr, 3 artı 1 bilenler 7 YTL 75’er YKr, 3 bilenler 1 YTL 55’er YKr, 2 artı 1 bilenler 2 YTL 75’er YKr, 1 artı 1 bilenler 1 YTL 45’er YKr kazandı. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle