25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER ‘ M ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ‘‘Göstergelerin bu kadar iyi olduğu alanda dalgalanmanın bu kadar uzun sürmesinin anlamsız olduğunu söylüyorum’’ dedi. Mayıs ayı bütçe uygulama sonuçlarını açıkladığı toplantıda ekonomideki mali çalkantıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Unakıtan, ‘‘Dar sahada kısa paslaşmalarla dalgalanmayı uzatmanın gereksiz olduğuna inanıyorum. Borsadaki yerli oyuncular, yabancıların da kafalarını karıştırıyorlar. Türk ekonomisinin görünümünü bozarlarsa ben de yapacağımı bilirim’’ diye konuştu. HAREKETLERİNİZE DİKKAT EDİN ’ ’ Yabancıya övgü, yerliye gözdağı Maliye Bakanı Unakıtan: Ekonominin görünümünü bozarsanız ben de yapacağımı bilirim ayıs ayı bütçe rakamlarını açıklayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, herkesin ayağını yorganına göre uzatması gerektiğini söyleyerek ‘‘Türkiye’de yanlış hareket edenler, yanlış hareketlerinin cezasını görecektir’’ dedi. yabancı parayla borçlanan özel sektörün ayakta duramayacağını belirtti. Unakıtan ve kurmayları mayıs ayının verilerini açıkladı. (AA) Yabancılar bana göre borsada daha uzun vadeli istikrarlı yatırımcı. Hareketlerine dikkat etmeleri lazım, Türk ekonomisinin görünümünü bozmamaları lazım, bunları bu kadar açık söylüyorum. Bozarlarsa ne olur? O zaman ben de yapacağımı bilirim. ‘ KİMSE PANİK YAPMASIN Sermaye yapılarınızı güçlendirin. Yatlarınızı katlarınızı satıp sermayeye eklemezseniz, işletmelerinize bir şey olmaz, el değiştirirler. Ahmet’inki Mehmet’in olur. Hesabınızı iyi yapın. Buradan uyarıyorum, kimse panik yapmasın. Halkımız İki üniversiteden iki öğretim üyemizin halkımızın sosyal tercihlerine ilişkin araştırmanın çarpıcı sonuçları dün medyada geniş yer aldı... Ekonomik olarak hayatından memnun olanlar yüzde 60, hükümetten memnun olanlar yüzde 54, devlet memurlarının türban takabilmesini isteyenler yüzde 65, öğrencilerin türban takabilmesini isteyenler yüzde 68, çocuğunu imam hatibe göndermeyi düşünenler yüzde 46, kızının Müslüman olmayan biriyle evlenmesini kabul etmeyenler yüzde 61, turistlerin ülkemizin ahlakını bozduğunu düşünenler yüzde 42, lokantalar iftardan sonra açılsın diyenler yüzde 49, askeri yönetim isteyenler yüzde 40, hayatta başarılı olmamanın nedenini dini inanç eksikliğine bağlayanlar yüzde 60... 2002’de halkın yüzde 55’i hayatından memnun değilken 2006 MartNisan aylarında yapılmış araştırmada yüzde 60’ın hayatından memnun görünmesi bile tek başına sosyal bilimcilerin açıklamasını çok zor yapabilecekleri bir sonuç. Aradan geçen zaman dilimi içinde gelir dağılımında çok büyük çarpılma, yoksullaşma, yoksunlaşma, en yoksullar gelir grubunda, işsizlikte patlama yaşandığı ortada. Sonra da insanlar, bırakınız kuşaktan kuşağa, kendi yaşamları içinde, hızlı, kazanılmış haklarını kaybeder, yaşam standartlarında geriye gidişi yaşarlarken.. hem hayatlarından, hem hükümetten memnun olanlar artacak, çoğunluk olacaklar. Bu kadar yüksek oranda, askeri yönetimin daha iyi olacağını düşünenler çıkacak.. Araştırmanın sonuçları üzerinde sosyal bilimciler neler söylerler bilemem. Toplumsal sağa kayışı, yoksullaşıp yoksunlaşırken dinciliğe sığınmayı, bal gibi de laiklik, gerçek demokrasi, özgürlük kavramlarından kopuşu, değerler, kavramlar karmaşasını ortaya koyuyor. Atalarımız boşuna, ‘‘Ne ekersen onu biçersin’’ dememişler. Bir tek medyamızın bir bütün olarak yayınlarına, oluşturdukları kamuoyuna, yarattıkları kavram karmaşasına, gündem, tartışma biçimlerine bakarak, çıkan sonuçları olumlu bile değerlendirebiliriz. AKP iktidarının icraatlarına baktığımızda, çok daha radikal, siyasal İslamcı bir yapılanmayla karşı karşıya olmamız gerekiyor. Ülke çapında siyasal İslamcı örgütlenmeler, iktidar desteğindeki baskının boyutlarını, örgütlenmeleri, üç yıl içindeki değişimi bir düşünün. ??? ‘‘Her şeye rağmen çocuklar okula gidiyor, pozitif eğitim alıyor. Cumhuriyetin kurumları, yargı, laiklik karşıtı icraatların hızını kesiyor. Yılların toplumsal birikimi, refleksleri, kazanılmış yaşam biçimi, algılamaları var..’’türünden güvenceleri tabii ki hafife almamalıyız. Ancak nereye kadar? Örneğin çocuklarını paralı okullarda kendileri gibi yetiştirdiklerine inanan varsıllara küçücük bir anımsatma. Tek başına teknik donanım, modern binalar, araçgereç, sosyal tesisler, gösterişli sosyal etkinlikler, giysiler, biçimsel kalan yaşam örnekleri.. çocukların beyinlerinin, kişiliklerinin gelişiminde ne kadar işlevseldir dersiniz? Biliyorsunuz kar kış derken bu ders yılının eğitim süresi kısaldı. Sonra zaman yetmiyor gerekçesiyle müfredatlar atlandı. Kimsenin ruhu duymadı. Özeli ile bakanlık okulları arasında fark yok. Son bir aydır ilkokullarda bile doğru dürüst ders yapılmadı. Liselerde müfredatın kuşa döndüğü üniversiteler için hazırlığın tümden dershanelere bırakılmasından belli. Öğretmen açığı, kadrolu yerine sözleşmeli öğretmen, kendi öğrencisine paralı kursta ders veren öğretmen kimliği erozyonu, öğretmenlik yanında her tür ek işle yaşamaya çalışan yoksullaşmış öğretmenin çaresizliği, ders kitaplarındaki bilimden inanca siyasal iktidar eliyle kaydırmaca, dinci kadrolaşma, icratlar... Bugünün eğitim kurumlarının koşullarında yetişen gençlerin, anne babalarından daha demokratik, özgür, pozitif düşünebilen birikme sahip olmaları beklenebilir mi? Bilimselteknolojik devrim çağının tüm teknik olanaklarından yararlanıyor, bilgiye ulaşma kaynakları çok zenginleşmiş olsa da... Sonuçta hangi bilgiye hangi kaynaklardan ulaşıldığı, ne boyutta bilgi kirlenmesiyle karşı karşıya kalındığıyla sağlıklı bilinç kazanma arasında doğrudan ilişki var... Şunun şurasında tetikçinin yakalandığı Danıştay katliamı, gazetemizin bombalanması bir tek eyleminde bile bilgi kirlenmesi, amaç ile sonuç arasındaki mantık ilişkisini ortadan kaldıran kafa karmaşası, bilinç erozyonu yaratıyor... Halkımızın sosyal tercihleri gökten zembille inmiyor. Bilinçli, örgütlü, siyasal İslamcı örgütler ağında, iktidar desteğinde yönlendiriliyor, yıllar içinde hızlı değişim yaşanıyor. Halkımızın gerçek çıkarları, insan hakları, demokrasinin gelişimine, çağdaş yaşama, uygarlığa uysa da uymasa da... soner?cumhuriyet.com.tr Bütçe mayısla artıya geçti Her yapacağımızı açıklamıyoruz Unakıtan, bir gazetecinin ‘‘dar alanda kısa paslaşma yapıldığı’’ yönündeki ifadesini anımsatarak ‘‘bunu kimlerin yaptığını’’ sorması üzerine şunları söyledi: ‘‘Borsadaki yerli oyuncularımız çok fazla kârın da peşinde oluyorlar. Uzun vadeli, istikrarlı bir yatırımcı manzarası çizmiyorlar maalesef, gün içerisinde gerekli gereksiz açığa alımlar, satışlar, birtakım şeyler, yabancıların da kafasını karıştırıyor. Yabancılar bana göre borsada daha uzun vadeli istikrarlı yatırımcı. Hareketlerine dikkat etmeleri lazım, Türk ekonomisinin görünümünü bozmamaları lazım, bunları bu kadar açık söylüyorum. Bozarlarsa ne olur? O zaman ben de yapacağımı bilirim. Tabii ki her yapacağımızı açıklamıyoruz ama yapacağımızı biliriz.’’ Unakıtan, ‘‘Bazı vergiler gündeme gelebilir mi?’’ sorusunu şöyle yanıtladı: ‘‘Şu anda öyle bir şey yok, fakat gerektiği zaman, gerekli her şeyi yaparız. Ama şu anda vergi artışı yok, ihtiyacım da yok. Ama herkes ayağını yorganına göre uzatsın, herkes hesabını iyi yapsın.’’ M ‘Bu kadar uzun sürmesi anlamsız’ Unakıtan, ‘‘Bütün bu gelişmelere karşın dalgalanmanın bu kadar uzun sürmesinin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Birtakım sanal yollarla dalgalanma devam eder gibi bir duruma getiriliyor. Gerçekleşmeler ortaya çıktıkça bunun yanlışlığı görülecek ve Türkiye’de yanlış hareket edenler de yanlış hareketlerinin cezasını görecektir’’ diye konuştu. Basın toplantısında devlet olarak hesaplarını iyi yaptıklarını belirten Maliye Bakanı, YTL kazanıp, yüksek miktarda aliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın açıkladığı rakamlara göre nisanda 3 milyar YTL açık veren bütçe, mayısta 4.3 milyar YTL fazla verdi. Mayıstaki bu fazlayla birlikte ocakmayıs döneminde de bütçede 304 milyon YTL fazla oluştu. Unakıtan, 1984 yılından bu yana ilk kez ocakmayıs döneminde bütçenin kümülatif olarak fazla verdiğini bildirdi. Bütçe harcamalarının yüzde 6 artarak 14 milyar YTL olarak gerçekleştiği mayıs ayında gelirler ise yüzde 18.3 büyüyerek 18.3 milyar YTL ’ye çıktı. Bütçenin 4.3 milyar YTL fazla verdiği mayısta faiz dışı fazla ise yüzde 37 artarak 9 milyar YTL ’ye ulaştı. Ocakmayıs döneminde ise 68.5 milyar YTL ’lik harcamaya karşılık, gelirler 68.8 milyar YTL ’ye çıktı. KESK, DİSK ve KamuSen, ekonomi ve ücret kayıpları konusunda aynı görüşte birleşiyor Sendikalar: Emekçiler zaten krizde ? A çlık ve yoksulluk sınırının altında milyonlarca insanın olduğuna dikkat çeken işçi ve memur sendikaları, çalışanların 3.5 yıldır zaten kriz ortamında yaşadığına dikkat çekerek AKP hükümetini üzerine düşenleri yapmamakla suçladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Son dönemde Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar ve olası kriz söylemlerinin giderek artması, dar ve sabit gelirli sınıfında yer alan işçi ve memurların yaşam koşullarını da ağırlaştırdı. Emekçilerin zaten kriz ortamında yaşadığının altını çizen KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, ‘‘Bu gidiş emekçilerin alım gücünü daha da azaltacak’’ derken ASGARİ ÜCRET 6 GÜN GEÇİNDİRİYOR ürkİş’in araştırmasına göre, asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesine ancak 20 gün yetiyor. 4 kişilik ailenin gıda ile birlikte kira, ulaşım, elektrik, su ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarını ise sadece 6 gün karşılıyor. En T düşük SSK emekli aylığı ile dengeli ve sağlıklı 26 gün, BağKur aylığı ile 13 gün beslenilebiliyor. Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç, “Enflasyonun beklentilerin üzerinde artması, işçinin, memurun ve emeklinin, çiftçinin durumunu daha da zorlaştırdı’’ dedi. Türkiye KamuSen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Türkiye ekonomisinin krizle yüz yüze gelmemesi için artık geç kalındığını belirtip halkın kendi tedbirlerini alması gerektiğini söyledi. Her krizde mağdur duruma düşenin ve yoksullaşanın emekçiler olduğunu kaydeden KESK Genel Başkanı Tombul, ‘‘Şu anda da bir krizden söz edilebilir. Alım gücünün azaldığı, işsizli ğin, yoksulluğun arttığı bir durum bizim için krizdir’’ görüşünü belirtti. Tombul şöyle devam etti: ‘‘Piyasalar üzerine değerlendirme yapmak istemiyoruz. Çünkü bizim temsil ettiğimiz kitlenin büyük çoğunluğunun borsada yatırımı yok, döviz alacak parası yok, açlık sınırına yakın ücret alıyor, yoksullukla yüz yüze. Merkez Bankası’nın (MB) özerkliğinden söz ediliyor, ama iş öyle bir nokta ya gelmiş ki MB halkın beklentilerinden özerk bir para politikası sürdürüyor. Yoksa hükümetten ve sermayeden özerk değil. Bağımsızlığı halktan bağımsızlık olarak algılıyor.’’ ‘‘Söylendiği gibi sağlıklı bir büyüme olsa işsizlik bu kadar artmazdı’’ diyen DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise ekonomideki iyileşmenin en önemli göstergeleri olan istihdam ve ücret artışının yaşanmadığını kay detti. Çelebi, ‘‘İşsizlik yüzde 12’lerde deniyor, ama yüzde 20’lerde olduğu biliniyor. Bu ekonomik tablonun bu kadar cari açıkla ve döviz girdisinin faizlerle değerlendirilip tekrar yurtdışına çıkmasıyla döndürülemeyeceği ortadaydı. Mevcut işsizlik ve yoksulluk tırmanacak, çalışanlara yeni yükler gelecek. Ama unutulmaması gereken, ödenebilecek bedelin tamamının ödendiğidir’’ vurgusunu yaptı. Türkiye KamuSen Genel Başkanı Akyıldız, piyasalara müdahalelerin başladığına işaret ederek ‘‘Bu bir patlamaya sebep olacak. En büyük tahribatı da işçi ve memurlarda yaşatacak’’ dedi. 3.5 yıllık dönemde yüzde 24’lük gelir kaybı yaşadıklarını vurgulayan Akyıldız, “Korkarım ki daha öncekiler arayacağımız krizler olacak, çok daha büyüğü geliyor’’ diye konuştu. İMKB yükseldi, dolar kararsız Borsalar yara sardı Ekonomi Servisi ABD’deki faiz arttırım beklentilerinin artmasıyla birlikte sarsılan dünya piyasaları dün gelen tepki alımlarıyla kısmen toparlandı. Japonya’da önceki gün son iki yılın en büyük düşüşünü yaşayan Nikkei Endeksi yüzde 0.64 artarken Avrupa borsalarında da yüzde 0.5 ile 1 arasında yükselişler yaşandı. Yurtdışındaki gelişmelere odaklanan İstanbul borsasında da Ulusal 100 Endeksi günü 515 puan artışla 32 bin 900 puandan kapatırken hisse senetleri ortalama yüzde 1.6 değer kazandı. Merkez Bankası’nın önceki günkü müdahalesi sonrasında güne 1.5800 YTL’den başlayan dolar öğleden sonra ABD’den gelen enflasyon rakamlarının ardından 1.60 YTL’ye çıktı. Dünya piyasalarında yakından takip edilen ABD’deki tüketici enflasyonu verisi yüzde 0.4 ile beklentiler dahilinde kalırken çekirdek enflasyon yüzde 0.3 arttı ve beklentinin 0.1 puan ötesine geçti. ABD’de tüketici enflasyonunun açıklanmasının ardından faiz arttırımı beklentileri de kuvvetlenirken piyasada dolar talebi arttı. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Düzeltme Yazarımız Erinç Yeldan’ın ‘Ekonomide Doğrular, Yanlışlar ve Tercihler’ başlığıyla dün yayımlanan yazısının grafiği, teknik bir hata sonucu köşede yer almamıştır. Bu bölüm aşağıdaki gibidir. Düzeltir, özür dileriz. (...) Aşağıdaki şekilde YTL’nin ABD Doları karşısında uzun dönemli seyri reel olarak sabit 1987 fiyatlarıyla sunulmaktadır. Görüleceği gibi 2006 Mayıs itibarıyla ABD Doları belki de Cumhuriyet tarihinin en ucuz konumundadır. 2000’e görece hesaplanırsa YTL reel olarak neredeyse yüzde 40 oranında değer kazanmış durumdadır. Ancak şekil bir olguyu daha yansıtmaktadır: Mayıs ayında doların YTL fiyatının (enflasyon farkından arındırılmış) reel değeri hesaplandığında, kurun fiyatının aslında reel olarak değişmemiş olduğu görülmektedir. (...) CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle