25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 4 HABERLER Çelik, Cumhuriyet’in gündeme taşıdığı öğrenciler üzerinden borç takibi uygulamasına tepki gösterdi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok Türkiye AB ilişkilerinin her aşaması beklediğimiz gibi nefes nefese geçiyor. Nitekim Lüksemburg’da da öyle oldu. AB daimi temsilcilerinin, Brüksel’de yapılan toplantıda Müzakere Pozisyon Belgesi’nin metni konusunda bir görüş birliğine varamamaları üzerine, gözler Lüksemburg’daki toplantıya çevrilmişti ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün toplantıya katılıp katılmayacağı son ana kadar belli değildi. Bütün sorun, Türkiye’nin Gümrük Birliği Anlaşması’nı, Birliğin, içlerinde Kıbrıs Rum kesiminin de bulunduğu 10 yeni üyeye teşmil edecek olan ek protokolü kabul etmesiyle ilgiliydi. 12 Haziran Pazartesi günü Ortaklık Konseyi toplantısında fiili müzakerelerin bilim ve araştırma faslında başlatılması ve katılım anlaşması tamamlanana karar geçici olarak kapatılması konusunda karara varacaklardı. Nitekim öyle de oldu, ama epeyce güç oldu. Çünkü Kıbrıs Rum kesimi, Türkiye’nin limanları açmaması halinde, müzakerelerin fiilen başlamasını veto edeceğini bildirmişti. Abdullah Gül de bu takdirde çok güç durumda kalacağını düşünerek, görüşmelere katılmayabileceğini açıklamıştı. Son anda Rum kesiminin veto ihtimali kaldırıldı. Dışişleri Bakanı Gül, Lüksemburg’a uçtu ve uzlaşma bulundu. Anımsanacağı gibi, Türkiye’ye müzakere tarihinin verildiği geçen yılki Brüksel zirvesinde de aynı şey olmuş, Başbakan Erdoğan son anda bulunan bir uzlaşma ile Brüksel zirvesine katılmıştı. ??? Bu sefer bulunan uzlaşmada, Türkiye’ye ek protokolü uygulaması için beş ay süre tanınması formülünde anlaşıldığını, Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyannis açıkladı. Ek protokolün uygulanmaya konması ve Türk limanlarının açılması, Tasos Papadopulos yönetimi açısından çok önemli. Çünkü Rum kesimi bunun, böylelikle Türkiye’nin kendi yönetiminin tüm Kıbrıs’ı temsil ettiğini kabul ettiği anlamına geleceğini düşünüyor. Her ne kadar Türkiye, limanların açılmasının hukuken Papadopulos yönetiminin tanınması anlamına gelmeyeceğini söylüyorsa da, uzmanlar bu konuda tam bir fikir birliğine varmış değiller. Olayın bir de ekonomik yönü var. Arkadaşımız Bahadır Selim Dilek ’in salı günkü Cumhuriyet’teki haberinde de bildirdiği gibi, BakuTiflisCeyhan boru hattından akan petrolün taşınmasında TBMM’nin ek protokolü kabulü ve limanların açılmasına karar verilmesiyle birlikte, Kıbrıs Rum bandıralı gemiler, BakuTiflis boru hattından Ceyhan’a akacak petrolün taşınmasından 4.56 milyar dolar bir gelir sağlayacaklar. Unutmamak gerekir ki Rus, Alman ve İngiliz armatörlerinin de Kıbrıs bandıralı gemileri var. ??? Bu durumda, Ankara’nın, gelecek beş ayın bitiminde de limanların açılması konusunda direnip direnemeyeceğini bugünden söylemek son derece zor. TürkiyeAB ilişkilerinde en basit bir konuda bile pürüzler çıkması, gerginliğin böylesine artması, AB ile ilişkilere kuşku ile yaklaşanların kaygılarını haklı olarak arttırmaktadır. Kuşku, müzakere sürecinin güçlüklerinden olduğu kadar, hatta ondan da daha fazla AKP iktidarının, 17 Aralık 2004’te kabul ettiği metinde bulunan ve daha sonra müzakere tarihi verilirken bir kere daha vurgulanan, hatta aralarına yenileri de eklenen koşullardan kaynaklanıyor. Türkiye AB ilişkileri öylesine garip bir durumda ki, Türkiye neler alamayabileceğini baştan kabul etmiş; ama bu durum, AB’nin sanki Türkiye öbür üyelerle eşit koşullar altında kabul görecekmişçesine taleplerde bulunmasını engellemiyor. Üstelik bu koşulların önemli bir bölümü öbür ülkelere uygulanmıyor. Yani AB ile ilişkilerimiz tam bir eşitsizlik üzerine kurulmuş bulunuyor. Kimileri müzakere sürecinin gerçek bir müzakere olmayıp, aslında yalnızca Türkiye’nin standartlara uymak için uyumunu tamamlama süreci olduğunu söylüyorlar. Bu görüş doğru olurdu, eğer Türkiye’den teknik konular konuşulurken dahi öbür üyelerden istenmemiş olan siyasi taleplerde bulunulmamış olsaydı. Sonunda üyeliğin gerçekleşmemesinin gerçekleşme olasılığından daha güçlü olduğu bu durum AKP’yi rahatsız etmiyor. Çünkü AKP için önemli olan AB’ye katılmak değil, müzakerelerle Türk kamuoyunu meşgul edip destek sağlamaktır. ‘Bilgi veren okul suçludur’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, herhangi bir okulun, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğüyle bakanlık merkez teşkilatının haberi olmadan öğrencilerin veya velilerinin kimlik bilgileriyle adreslerini başka kurumlara göndermesinin suç olduğunu söyledi. Çelik, bu tür bir uygulama yaptığı belirlenen okullar hakkında gerekli yasal işlemin yapılacağını açıkladı. Çelik, dün Başkent Öğretmenevi’nde ‘‘Okullarda Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları Paylaşım Toplantısı’’nın açılışına katıldı. Bakan Çelik açılışın ardından, Cumhuriyet’in ‘‘Çocuğa borç tacizi’’ başlığıyla gündeme getirdiği, öğrenciler üzerinden icra takibi yapılması ve ebeveynlerinin adreslerine okullara gönderilen yazılar aracılığıyla ulaşılmasına ilişkin soruları yanıtladı. Bir gazetecinin, ‘‘Bankaların, kredi kartı borçlarını öğrenciler üzerinden takip ettikleri, ? Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, icra takibi amacıyla öğrencilerin ailelerine ait bilgilerin okullardan temin edilmesinin suç olduğunu söyledi. Çelik, bu tür bir uygulama yaptığı belirlenen okullar hakkında yasal işlem yapılacağını belirtti. bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bilgi aldıkları’’ şeklindeki haberimizi anımsatması üzerine Çelik, 2004 yılında bir genelge yayımladığına işaret etti. Çelik, ‘‘Genelge, Araştırma Planlama Koordinasyonu Başkanlığı’nın haberi olmadan, yani Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatının haberi olmadan hiçbir okulumuzun öğrenci listelerinin veya o okulun öğrencilerinin velilerinin listelerinin hiç kimseye verilmemesiyle ilgili. Dolayısıyla herhangi bir okulumuz, il veya ilçe milli eğitim müdürlüğümüz, okullardaki öğrencilerin kimlik bilgilerini, adreslerini, annebabalarıyla ilgili bilgilerini bir şekilde eğer şu veya bu kuruluşa gönderiyorsa suç işliyor demektir. Zaman zaman bizden bu tür bilgiler istenir. Şu çalışmada, bu araştırmada kullanılmak üzere, bazı istatistik çalışması ve eğitim araştırması yapan kuruluşlar, kurumlar bizden bu bilgileri isterler. Biz bunu değerlendiririz ve veririz. Eğer birileri işini yapacaksa öğrencilerimiz üzerinden bunu yapmasın. Dediğim gibi okullar da bunu veriyorlarsa kesinlikle suç işliyorlar’’ açıklamasını yaptı. Basın mensuplarının, ‘‘Bazı okullardan alınmış’’ sözleri üzerine ise Çelik, ‘‘Bazı okullardan alınmışsa, biz de bunu tespit ederiz ve işlem yaparız’’ dedi. Öte yandan Çelik, toplantıda yaptığı konuşmada, eğitim kurumlarının dış görünümüne bazı stan dartlar getireceklerini bildirdi. Çelik standart getirmenin ‘‘tek tip’’ olmak anlamına gelmediğini belirterek bu konuda hazırladıkları ‘‘Kurumsal Kimlik’’ isimli kitabı yakında eğitim kurumlarına göndereceklerini söyledi. ‘‘Tabelalarımıza, dış mekânlarımıza, bahçe düzenlemelerimize bir standart getireceğiz’’ diyen Çelik, hedefin tüm okulların Toplam Kalite Yönetimi çerçevesinde kalite belgesine sahip olmak için gayret göstermesi olduğunu kaydetti. Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer’e teşekkür eden Çelik, ‘‘Kendisiyle son olarak Temel Eğitime Destek Projesi çerçevesinde aşağı yukarı 100 trilyon liralık AB finansmanıyla yaptırılacak okulun temelini Sayın Başbakanımızın da katılımıyla Erzurum’da 2 Temmuz’da atacağız. Sayın Kretschmer ve çalışma arkadaşları özellikle eğitim alanında bizimle sıkı çalışma içinde oldular. Teşekkür ediyorum’’ diye konuştu. ZAMAN’A YALANLAMA DANIŞMA KURULU TOPLANDI Perinçek: Akyürek’in sicili belgeli ? İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, İstihbarat Daire Başkanı Akyürek’in Fethullahçı sicilinin mahkeme kararıyla belgeli olduğunu söyledi. İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Zaman gazetesinde önceki gün yayımlanan ‘‘Eski Vali Erol Çakır, Perinçek’i yalanladı’’ başlıklı haberin ‘‘yalan’’ olduğunun mahkeme kararıyla belgelendiğini açıkladı. Perinçek, dün partisinin İstanbul il merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla Danıştay soruşturmasını saptıranların başında bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in Fethullahçı sicilinin mahkeme kararıyla belgeli olduğunu söyledi. Perinçek gazetecilere Ankara Asliye 24. Hukuk Mahkemesi’nin 2001/919 Esas ve 2003/82 sayılı, 17.12. 2003 tarihli kararının örneklerini dağıttı. Mahkeme kararındaki belgenin ve mahkeme kararının Zaman gazetesindeki haberi yalanladığını belirten Perinçek ‘‘ANKA Ajansı’nın kaynak gösterildiği haberde, Vali Erol Çakır’ın kendi eliyle yazdığı sicilden haberi olmadığı belirtiliyor. Oysa bu sicil belgesi, yalnız İstanbul Valiliği Arşivi’nde değil, Ankara Asliye 24. Hukuk Mahkemesi’nde görülmüş olan bir davanın dosyasında da bulunmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’e 2001 yılında İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından verilen sicilde, aynen şöyle yazmaktadır: Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir’’ dedi. Ankara Asliye 24. Hukuk Mahkemesi, 2001/919 Esas, 2003/82 sayılı, 17.12.2003 tarihli kararında, Vali Erol Çakır’ın verdiği sicilin aynen yer aldığını belirten Doğu Perinçek, ‘‘Mahkeme kararı bu sicil notuna dayanılarak veriliyor. Ve ‘‘dikkat edilmesi’’ gereken Fethullah sicilli daire başkanı, Danıştay cinayeti soruşturmasını yönlendirmeye devam ediyor” diye konuştu. Doğu Perinçek, Danıştay’a saldırıyı araştıran polis ekibinin, bir soruşturma ekibi olarak değil, soruşturmayı ‘‘karartma ve saptırma’’ ekibi olarak faaliyet yürüttüğünü söyledi. 68’lilerden birlik çağrısı İstanbul Haber Servisi 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı olan tüm siyasal partileri, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini ve yurttaşları güç ve eylem birliğine çağırdı. 68’liler Birliği Vakfı Danışma Kurulu ilk toplantısını Armada Otel’de gerçekleştirdi. Toplantının açılışını yapan Başkan Sönmez Targan, vakfın bir nostalji örgütü değil, eylem örgütü olduğunu anımsatarak tüm demokratik kamuoyuna eylem birliği çağrısı yaptı. Targan, emperyalizme ve gericiliğe karşı atılan her adımı olumlu bir girişim olarak saydıklarını kaydetti. Toplantıya katılan danışma kurulu üyeleri de, Yön dergisi formatında bir yayın çıkarılması ve antiemperyalist mücadelede daha etkin eylemlerin yapılması gerektiğini kaydettiler. Cumhurbaşkanlığı makamının bugünkü konumunun korunması, erken seçim olanaklarının aranması ve siyasal partilerle diyalog kurulması gerektiği kaydedilerek Silahlı Kuvvetler’in ulusal bir çizgide, siyasal erkin etki alanı dışında tutulması tutumunun desteklenmesi vurgulandı. Toplantıda irtica odaklarına ve laiklik karşıtlarına karşı demokratik mücadele bayrağının yükseltilmesi de kararlaştırıldı. ‘Nükleer bombalar imha edilsin’ Sivil Toplum Örgütleri (STÖ), İncirlik Üssü’nde bulunan nükleer başlıklı silahların imha edilmesini istedi. Taksim Tramvay Durağı’nda toplanan STÖ yönetici ve üyeleri ‘‘İncirlik Üssü kapatılsın, nükleer bombalar imha edilsin’’ yazılı pankart açarak “Katil ABD, Ortadoğu’dan def ol’’, “Tüm ABD ve NATO üsleri kapatılsın’’, Katil ABD işbirlikçi AKP’’ dövizleri taşıdı. Burada grup adına yapılan açıklamada, AKP iktidarının her geçen gün daha fazla ABD güdümüne girdiği belirtilerek ‘‘İncirlik Üssü’nde ABD Ulusal Kaynaklar Savunma Konseyi tarafından da varlığı kabul edilen 90 adet atom bombası imha edilmelidir’’ denildi. (Fotoğraf: TARKAN TEMUR) Baykal, koşulların sonbaharda erken seçimi zorunlu kılabileceğini söyledi ‘AKP artık sürüklenen parti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP’nin artık ‘‘ülkeyi yöneten değil, sürüklenen parti’’ konumunda olduğunu belirterek koşulların sonbaharda bir erken seçimi zorunlu kılabileceği uyarısında bulundu. Baykal, 12 Haziran’daki zirvede hükümetin, AB’nin ‘‘karşı deklarasyonunu’’ da resmen kabul etmiş olduğunu belirterek yıl sonuna kadar Türkiye’nin Rumlara havaalanları ve limanlarını açma zorunluluğuyla karşı karşıya olduğunu söyledi. CHP Merkez Yönetim Kurulu, Baykal’ın başkanlığında yaptığı toplantıda, güncel siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Edinilen bilgiye göre Baykal, ekonomide yaşanan çalkantıların bir da siyasi gerginlikten kaynaklandığını belirterek ‘‘Onun için de AKP istemese bile erken seçim gündeme gelebilir, kaçınılmaz olabilir. Biz erken seçimi ilk isteyen partiyiz. Bunu ilk gündeme getirdiğimizde TÜSİAD gibi pek çok kuruluş buna karşı çıkmıştı, Başbakan ‘vatana ihanet’ diye değerlendirmişti. Ama kasım ayında yapılacak bir erken seçim ülke yararına olur, Türkiye kararsızlıktan, cumhurbaşkalığı seçimiyle ilgili gittikçe artan gerilimden kurtulur’’ değerlendirmesini yaptı. Baykal, bir süreden beri yaptığı ‘‘laik, demokratik Cumhuriyete sahip çıkma’’ çağrısının olumlu yansımalarını almaya başladıklarını, pek çok çevrenin kendilerine destek verdiğini belirtti. AB zirvesi değerlendirmesi TürkiyeAB müzakerelerinin fiilen başladığı 12 Haziran’daki zirveyle ilgili gelişmeleri de değerlendiren Baykal, Türkiye’nin zirvede AB’nin asirmen?cumhuriyet.com.tr 1 yayımladığı ‘‘karşı deklarasyonu’’ da resmen kabul ettiğini savundu. Baykal, ‘‘Türkiye, yıl sonuna kadar da limanları ve havaalanlarını açma taahhüdünde bulunmuştur. Bu bizim elimizi kolumuzu bağlayan taahhüt haline gelmiştir. Karşı taraf izolasyonları kaldıracağım demişti ama kaldırmıyor, çünkü bu bir taahhüt değildi, sadece açıklama niteliğindeydi. Şimdi AKP hükümeti Türkiye’nin havaalanları ve limanlarını yıl sonuna kadar Rumlara açma zorunluluğu ile karşı karşıya kalmıştır’’ değerlendirmesinde bulundu. 67. YILI KUTLANIYOR Sezer: Jandarma ulusa güven veriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye yüzölçümünün yüde 91’inden sorumlu olan Jandarma Genel Komutanlığı 167 yaşında. Türkiye’de Jandarma Teşkilatı 14 Haziran 1839 yılında kuruldu. Jandarma adına ilk kez 1840’lı yıllardaki yazışmalarda rastlanıyor. Kurumun o dönemdeki görevi ‘‘Seraskerlik makamına bağlı zaptiye müşirliği’’ olarak biliniyor. 19141918 yıllarında Birinci Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı’nda yurt savunmasının da bir parçası olarak görev yapan Jandarma Teşkilatı, bugünkü hukuki statüsünü 10 Haziran 1930’daki düzenlemeyle kazandı. Cumhurbaşkan Sezer, kuruluş yıldönümü nedeniyle Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri’ye bir mesaj gönderdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) önemli bir gücü konumundaki Jandarma’nın sorumluluk alanının büyüklüğüne karşın üstlendiği tüm görevleri başarıyla yerine getirdiğini belirten Sezer şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Ulusal değerlere yürekten bağlı Jandarma Genel Komutanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünün korunması, yurttaşlarımızın huzur ve güvenliğiyle kamu düzeninin sağlanması yönündeki hizmetleriyle ulusumuzun takdirini kazanmıştır.” Rahip cinayeti davası sürüyor TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’da Santa Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santoro’nun katil zanlısı O.A’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dünkü duruşmada, ‘‘tasarlayarak adam öldürmek, ruhsatsız silah bulundurmak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak’’ suçuyla yargılanan tutuklu sanık O.A. (16) ile avukatı Mahya Usta hazır bulundu. O.A’nın annesi Necmiye, babası Hikmet, ağabeyleri Ali ve Alparslan A. da adliye binasına geldi, ancak mahkeme başkanı, aileden sadece Hikmet A’nın duruşma salonuna girmesine izin verdi. Hâkim İzzet Kabal başkanlığındaki mahkeme heyeti, yaklaşık 10 dakika süren duruşma sonunda, sanık O.A’nın tutukluluk halinin devamına ve tanıkların dinlenmesi için duruşmanın ertelenmesine karar verdi. Mahkeme, daha önceki duruşmada gizlilik kararı almıştı. Trabzon’da Santa Maria Kilisesi rahibi Andrea Santoro, 5 Şubat’ta kilisede uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Güvenlik güçlerinin çalışması sonucu cinayet zanlısı olarak yakalanan O.A. çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. O.A’nın babasına ait işyerinde yapılan aramada ele geçirilen tabancanın, balistik inceleme sonucunda Andrea Santoro’nun öldürülmesinde kullanıldığı belirlenmişti. DURUŞMALARA GİRMEYECEKLER Avukatlar yarın eylem yapacak Haber Merkezi İstanbul ve Eskişehir Barosu’na bağlı avukatlar, meslektaşlarına yönelik saldırıları protesto etmek için, yarın duruşmalara girmeyecek. İstanbul ve Eskişehir barosu avukatları, son olarak Avukat Aydın Şahin’in Beyoğlu Adliyesi önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesinin ardından avukatlara yönelik saldırıları kınamak için eylem kararı aldı. İstanbul Barosu, gazetelere verdiği ilanda, ‘‘Meslektaşlarımızın görevini yapmalarına engel olan güvenlik zafiyetini gidermek ve savunmaya yönelik saldırılara tepki göstermek için 16 Haziran Cuma günü duruşmalara girmiyoruz’’ denildi. İstanbul Barosu, ayrıca yarın Avukat Aydın Şahin’in öldürüldüğü Beyoğlu Adliyesi önünde bir basın açıklaması yapacağını bildirdi. 6 yılda 39 saldırı Eskişehir Baro Başkanı Oğuz Sezer Arslan, yaptığı yazılı açıklamada, son 6 yılda avukatlara yönelik 8’i ölümle sonuçlanan toplam 39 saldırının yapıldığını belirtti. Oğuz Sezer Arslan, Türkiye Barolar Birliği ile ortak olarak yarın duruşmalara girmeme kararı aldıklarını kaydetti. Arslan, aynı gün Adliye önünde basın açıklaması yapacaklarını da bildirdi. Santoro cinayetinin zanlısı O.A. tutuklu olarak yargılanıyor. (Fotoğraf: AA) CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle