19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr ABD’nin ölüm mangası kartı Kurt Tugayları korku salıyor iilerin kontrolündeki Irak İçişleri Bakanlığı’na iliştirilmiş olarak işgalci ABD güçlerine karşı direniş gösteren güçlere yönelik yürütülen operasyonlara destek veren silahlı gruplardan en çok tanınan ve korku salanlar arasında ‘‘Kurt Tugayları’’ yer alıyor. Yoksul mahallelerden gelen yaklaşık 2 bin Şii gençten oluşan grubun lideri, Saddam Hüseyin döneminin eski 3 yıldızlı Şii generali Ebu Velid. ‘‘Ölüm mangası’’ olarak tanınan Kurt Tugayları 2004 yılında kuruldu. ABD güçleri tarafından eğitilen ve lojistik destek sağlanan bu silahlı gruba yöneltilen suçlamalar arasında Sünnilere gözdağı vererek korkutmak, işkence yapmak, evlere baskın düzenlemek ve başta entelektüeller olmak üzere işgale karşı çıkan kesimleri ortadan kaldırmayı hedeflemek yer alıyor. Velid bu suçlamaları reddediyor ve etnik ayrımcılık yapmadıklarını öne sürerek grubunun önde gelen yetkililerinin arasında Sünniler olduğunu söylüyor. Silahlı grubun, Bağdat ve Musul’da ABD’nin direnişçilere yönelik operasyonlarında destek güç olarak yer aldığı biliniyor. MİNE ESEN Iraklı silahlı grupların Amerikan ordusunun izni olmadan hareket etmelerinin imkânsız olduğu belirtiliyor Ş Her etnik grubun ülke yönetiminde söz hakkına sahip olmak amacıyla kıyasıya mücadele ettiği Irak’ta son bir yılda faili meçhul cinayetlerin ve toplu katliamların sayısında yaşanan artış, bu dehşetin arkasında kimlerin olduğuna ilişkin tartışmaları alevlendirdi. ABD’nin ‘‘ölüm mangaları’’ kartını Irak’ta bir iç savaş senaryosunu dillendirmek ve işgale karşı direnenleri sindirmek için tıpkı bir zamanlar Latin Amerika’da yaptığı gibi masaya sürdüğü ve Şiilerin kontrolündeki İçişleri Bakanlığı’nın bu katliamların arkasında olduğu yönündeki iddialar sık sık gündeme geliyor. Gerek Iraklı gerek ABD’li yetkililer, bu katliamlarla bağlantılı oldukları yönündeki iddiaları reddetmelerine rağmen ‘‘ölüm mangaları’’ her gece işgalle kuşatılmış Irak sokaklarında cinayetlerini işlemeyi sürdürüyor. Irak’ta geceleri kimliği belirsiz silahlı ve maskeli grupların çoğunlukla Sünni Arapların yaşadığı evlere baskın düzenleyerek, sırf kendilerinden farklı bir etnik gruptan oldukları ya da direnişe katıldıkları şüphesiyle gençyaşlı birçok insanı zorla alıp bilinmeyen yerlere götürdüklerine ilişkin haberler, artık neredeyse gündelik yaşamın bir parçası. Korku filmini andıran olayların çoğu, evlerinden kaçırılan bu kişilerin işkenceye uğrayıp acımasızca tek veya toplu katledilmeleriyle ya da gizli cezaevlerine götürülmeleriyle bitiyor. Kafalarından kurşunlanmış, vücutlarına asit dökülmüş, üzerlerinde sigara söndürülmüş, elektrik verilmiş, hemen hepsi işkenceye uğramış kurbanların elleri ve gözleri bağlı halde sokaklara bırakılan cesetleri, yakınları tarafından bu tür katliamlarla dolup taşan morglarda en iyi olasılıkla birkaç gün sonra bulunuyor. Salvador stratejisi BD’nin direnişi kırmak için tıpkı bir zamanlar Latin Amerika başta A olmak üzere dünyanın pek çok coğrafyasında uyguladığı kontrgerilla taktiğini izlediği gözleniyor. 2005 başlarında, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in etrafındaki savaş planlayıcılarının, Irak’ta Washington’ın Orta Amerika’da sol hareketleri bastırmaya yönelik ‘‘Salvador stratejisi’’nin sürdürülmesinden bahsetttikleri, basına da yansımıştı. Bu taktiğin amacının, Sünni direnişçileri bastırma görevini Kürt ve Şii paramiliter güçlere havale etmek olduğu yorumları yapılmıştı. ABD artık ‘‘Salvador stratejisi’’ni tümüyle uygulmaya sokmuş durumda. New York Bağımsız Medya Merkezi gazetesinin editörü Arun Gupta Iraklı silahlı grupların ABD ordusunun izni olmadan hareket etmelerini imkânsız olarak değerlendirmişti. Özel üniformalı, ABD ordusunun kullandığı silahlara sahip ve tam donanımlı, yaklaşık 20 araçlık konvoylar halinde dolaşan milislerin, sokağa çıkma yasağının olduğu işgal altındaki bir ülkede her gece serbestçe hareket etmesinin güçlüğüne dikkat çekmişti. Gupta, ABD’nin ölüm mangaları konusundaki danışmanlarının kim olduğu yönündeki soruyu Steve Castillo ve Jim Steele olarak yanıtlamıştı. İşin ilginç tarafı, bu kişilerin Washington’ın Latin Amerika’daki kontrgerilla ve ölüm mangaları taktiklerinin de ardındaki isimler olması. Devrimi Konseyi’ne bağlı Bedir Örgütü’nden filizlenen büyüklü küçüklü silahlı grupların ve yine Şii lider Mukteda El Sadr’a bağlı Mehdi Ordusu’nun olduğu iddia ediliyor. Şii İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Irak İslam Devrimi Konseyi’ne üye Beyan Cabr Solag’ın bu ölüm mangalarına göz yumduğu öne sürülüyor. Bedir Örgütü’nün özel komando birliklerine sahip olduğu, Mehdi Ordusu’ndan çok sayıda milisin Bağdat polis gücünde yer aldığı, tüm bu silahlı grupların kendilerine ait birer ölüm mangaları bulunduğunun altı çiziliyor. İTİRAF İŞGALE KARŞI OLANLAR ÖLDÜRÜLÜYOR Özellikle son bir yıldır işgale karşı sesini yükselten herkesi ‘‘yok etme’’ görevini olabildiğince serbestçe yerine getiren ‘‘ölüm mangaları’’nın hedefleri arasında ülkedeki akademisyenler ve bilim adamları dahil aydın kesim de yer alıyor. Çeşitli kaynaklara göre son dönemde başkent Bağdat başta olmak üzere ‘‘ölüm mangaları’’ din adamlarından işçilere, fırıncılara kadar değişik birçok kesimden 27 bin kişinin öldürülmesinden sorumlu. Bu kişilerin çoğunun ortak noktası ise ABD işgaline karşı olmaları. Birleşmiş Milletler’in eski üst düzey yetkililerinden John Pace, şubat ayında yaptığı açıklamada, geçen yıl her ay Bağdat morguna vücutlarında işkence izleri bulunan 780 ile 1110 arasında ceset getirildiğini belirterek bazı silahlı grupların morgdaki yetkilileri otopsi yapmamaları, kanıtları saklamaları için tehdit ettiklerini kaydetmişti. Geçen şubatta Şiilerin Hasan Askeri Türbesi’ne yönelik saldırının ardından etnik gerginliğin ve şiddetin arttığı Irak’ta ‘‘iç savaş çıktı, çıkacak’’ tartışmaları da alevlendi. Her ne kadar 2004 yılında Irak güvenlik güçleri haricinde ülkedeki tüm silahlı grupların dağıtılacağı ve yasadışı kabul edileceği açıklansa da başta Şii ve Kürt gruplara bağlı olmak üze re irili ufaklı silahlı yapılar hâlâ ortadan kalkmış değil. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin, direnişin kırılması için Kürt, Şii ve diğer siyasi grupların milis güçlerinin kullanılması yönünde geçen yıl yaptığı önerinin şu an için tümüyle uygulamaya sokulduğunu görmek mümkün. Ülkede Kürt grupların 100 bin, Şii Bedir Tugayları’nın 20 bin, Şii Mehdi Ordusu’nun 10 bin milisi bulunuyor. ABD’nin ve Şiilerin kontrolündeki İçişleri Bakanlığı’nın, Şii paramiliter grupları Sünni Arap direnişe karşı beslediği ve desteklediği biliniyor. Ülkedeki faili meçhul cinayetlerin ve toplu katliamların çoğunun arkasında Şii partilerden Irak İslam Şiilerden Kürtlere, Sünnilere kadar ülkedeki her bir grubun silahlı kanadı kendi yandaşları tarafından adeta kahraman olarak görülürken, bir diğer grup için korku ve ölüm kelimeleriyle özdeşleşiyor. Şii Bedir Örgütü bağlantılı gruplar arasında en fazla disiplinli, korku salan ve acımasızlıklarıyla tanınan ise ‘‘Kurt Tugayları’’. Yine Şii silahlı grupları arasında Kaplan, Aslan, Akrep ve Yılan Tugayları isimlerinde küçük ölçekli silahlı gruplar bulunuyor. Sünnilerden oluşan direniş gruplarının da özellikle Şiileri hedef alan katliamlarda bulundukları biliniyor. Uzunca bir süre etnik çatışmanın arkasında El Kaide ve yabancı savaşçıların parmağı olduğunu savunan ABD ordusunun, geçen haftalarda yaptığı ‘‘Irak İçişleri Bakanlığı bünyesinde Sünni Arapları hedef alan ölüm mangaları oluşturulduğu’’ yönündeki açıklaması yankı buldu. Bir Sünniyi öldürmekle görevli 22 polisi tutukladıklarını söyleyen ABD’li yetkililer, ele geçirilenlerin ülkedeki ölüm mangalarından birini oluşturduğunu öne sürdüler. Bu suçlamaların ardından Solag ilk kez ölüm mangalarının varlığını kabul etti, ancak bunların bakanlığıyla bağlantılı olmadığını savundu. ABD’nin işgalin 3. yılında hâlâ direnişe karşı başarı elde edemeyişi, Washington’ın Irak politikasında büyük bir başarısızlık olarak değerlendiriliyor. ABD Savunma Bakanlığı’nın Irak güvenlik güçlerini oluşturmak ve eğitmek için milyarlarca dolar harcamasına karşın Irak ordusunun tek başına ayakta kalma yeteneğinden henüz yoksun olması Washington’da kaygı yaratıyor. Birçok gözlemci, bu nedenden ötürü ABD’nin, direnişe karşı yürütülen operasyonlar için çareyi Şii paramiliter güçleri eğiterek desteklemek ve silahlandırmakta bulduğu yorumu yapıyor. Diğer yandan ise bu politikanın ülkedeki etnik gerginliği arttırdığının ve Irak güvenlik güçlerine her gün daha fazla Şii militanın sızdığının altı çiziliyor. Kadın ticareti rak’ta genç yaştaki I kadınların kaçırılması ve satılması, işgal sonrasında giderek ciddi bir sorun haline geldi. Merkezi Bağdat’ta bulunan ‘‘Irak’ta Kadınların Özgürlüğü Örgütü’’ 2003 Mart’ından bu yana 2 binden fazla kadının kaybolduğunu belirtiyor. Bir bölümü çocuk denecek yaştakiler, genellikle yetimhanelerden kaçırılarak genelevlere ya da kişilere satılıyor. Başına gelecekleri engelleyemeyecek durumdaki genç kadınlar, çoğu zaman kaderine razı olarak boyun eğiyor. Sahte pasaportlarla kaçarken yakalandıklarında da doğrudan cezaevinin yolunu tutmak zorunda kalıyorlar. Irak’ın geleceği katlediliyor ? Tarihsel birikimin, laik geleceğin güvencesi sayılan aydınları hedef alan saldırıların amacı, işgale karşı direnişi bugün ve gelecekte kimliksiz kılmak. GAMZE ERBİL (Fotoğraf: AP) AKADEMİSYENLERE DESTEK ÇAĞRISI T Telafer’de saldırı I rak’ın kuzeyindeki Telafer kentinde bir intihar komandosunun araçla düzenlediği saldırıda 17 kişinin öldüğü bildirildi. Polis, pazar yerinde düzenlenen saldırıda 35 kişinin de yaralandığını belirtti. ABD Başkanı George Bush, mart ayında yaptığı bir açıklamada, Irak’taki gelişmenin örneklerinden biri olarak Telafer kentini göstermiş, “özgür Telafer’in özgür Irak için ümit verdiğini’’ söylemişti. Uluslararası kuruluşlar, işgalin başlangıcından bu yana sayıları 200’ü aşan Iraklı akademisyenin karanlık biçimlerde öldürüldüğünü doğruluyor. Öldürülenlerin büyük bölümü şu veya bu şekilde işgale karşı çıktığı bilinen kişiler ve çoğu bu yönde açık bir tutum sergilemelerinin ardından öldürülüyorlar. İçlerinde bilim insanlarından, coğrafya, tarih ya da Arap edebiyatı profesörlerine değin çok sayıda branştan kişi bulunuyor. Suikastları hiçbir örgüt ya da kurum üstlenmezken, sorumlu olarak henüz tek bir kişi dahi tutuklanmamış durumda. BM Üniversitesi’ne göre, Irak’ın yükseköğrenim kurumlarının yüzde 84’ü ya yakılmış ya da talan ve tahrip edilmiş halde. Oysa ülke Irak sokaklarında neredeyse her gün işkenceye uğramış kişilerin cesetleri bulunuyor. (Fotoğraf: AP) nin en önemli zenginliğinin eğitimli Geçen günlerde basına yansıyan haberülkenin aydınlarının birer birer ortadan rarası seminer ve Irak’la dayanışma tophalkı olduğu biliniyor. lerde ise Iraklı yetkililer, aralıktan marBu sistemli saldırıların kritik hedefi, kaldırıldığı bir süreçte, bunun nedenleri lantısı düzenlendi. ta kadar olan 4 aylık sürede kadınerkek Irak’ın tarihsel birikiminin, aklının ve üzerinde daha fazla durulması gerekiyor. 311 öğretmenin öldürüldüğünü kaydetKonuyla ilgili olarak uluslararası kaA ÖLÜM YA SÜRGÜN laik geleceğinin güvencesi olarak görütiler. Irak’a yönelik 15 yıllık ambargo len aydınların yok edilmesi yoluyla ül muoyunu bilinçlendirmek ve Irak halMadrid’den akademisyenlerin katılımı sürecinde önemli yükler üstlenmiş olan kede işgale karşı direnişinin, bugün ve ge kıyla bir dayanışma inşa etmek üzere halecekte kimliksiz kılınmasını sağlamak. rekete geçen bir dizi aydın ve örgüt, ‘‘Irak ve desteğiyle gerçekleştirilen toplantı Ulusal Medikal Sistem çalışanlarının da Aydınları direnen bir ülke teslim alına lı akademisyenleri kurtarmaya yönelik da, savaşın Irak halkının kültürünü yok özellikle hedef alındığı belirtiliyor. Topmaz; teslim alınamayan bir ülkede dire acil çağrı’’ başlıklı bir imza kampanyası etmek ve geleceğini de bitirmek için ya lumun laik ve eğitimli kesimlerini hedef alan bu saldırıların ölüm mangaları tarayürütüyor. Brüksel Mahkemesi tarafın pıldığı öne sürüldü. niş güçlenir. Bu tersten de okunabilir. Seminere Iraklı Akademisyenler Der fından gerçekleştirildiğine ve işgali kaDiğer yandan, konuyla ilgilenenlerin dan başlatılan kampanyaya farklı ülkeısrarla vurguladığı bir başka nokta daha lerden kimi örgütlerin yanı sıra Noam neği’nin katılımı, ülkede yaşananların lıcılaştırmayı hedeflediğine inanılıyor. Akademisyenleri hedef alan katliamvar: İşgalciler, Irak’ın gelecekte de özgür Chomsky, Harold Pinter, Dario Fo, Jos’ birinci elden tanıklığını sağladı. Irak Akave egemen bir ülke olmasının zeminini or Saramago, Howard Zinn, Tony Benn, demisyenler Derneği, ABD’nin 2003 lar hakkında bilgilerin sunulmasının artadan kaldırıyor. Yalnızca işgalcilerle iş Eduardo Galeano, John Pilger ve Micha Mart ayındaki işgalinden bu yana, Irak dından gelişmelerle ilgili tanıklıkların ve genelinde geniş bir akademik ve bilim bunların Irak’ın geleceğine dönük etkibirliğine yatkın unsurların yaşam hakkı el Parenti gibi isimler destek veriyor. Bu kampanyaya dahil olan bazı kuru sel yelpazeden 200 kadar akademisyenin lerinin değerlendirildiği toplantıda katının olduğu bir ülkede, işgalin sona ermesi durumunda ‘‘bağımsızlığı’’ kimlerin sağ luşların inisiyatifiyle geçen günlerde İs katledildiğini ve yüzlercesinin de sürgü lımcılar temel hedefin Irak’ın insani zenginliklerinin tahrip edilmesi ve yağmalayacağı sorusu havada kalmaktadır. Bir panya’nın başkenti Madrid’de bir ulusla ne gitmeye zorlandığını belirtiyor. oplantıya katılan delegeler nihai önergede şu taleplerini sıraladılar: ‘‘Bu toplantıya katılanlar: UNESCO’nun Iraklı aydın ve çalışanların savunmasında rol üstlenmesini talep eder. İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Iraklıların haklarını ve yaşamlarını koruma görevini yerine getirmesini talep eder. Konuyla ilgili bilgileri yaygınlaştırır. Dünya medyasının, Irak’ta öldürülen akademisyen ve sağlıkçıların, iç savaş sonucunda değil, işgal sonucunda öldürüldüğünü anlaması çağrısı yapar. Sürgündeki Iraklı akademisyenler ve tüm dünyadaki akademisyenlerle bir uluslararası dayanışma kampanyasının örgütlenmesi için çalışır. Ulusal ve bölgesel parlamentolara Irak’taki durumla ilgili baskı yapar.’’ lanması olduğu görüşünde birleşti. Toplantının sonunda yayımlanan ‘‘Madrid Uluslararası Seminerinin Iraklı Akademisyenlerin ve Sağlıkçıların Katledilmesiyle İlgili Nihai Önergesi’’ başlıklı metinde, ‘‘Iraklı akademisyenlerin savunulması için öncelikle Irak’ta bu durumu bir salgın hale getiren koşulları yaratan yasadışı işgal ve savaşın kınanması gerektiği’’ vurgulanırken uluslararası hukuka göre Iraklı sivillerin yaşamından işgalci güçler ve işbirlikçilerinin sorumlu olduğu hatırlatıldı. Saldırıların, ülkenin bağımsızlığını ve egemenliğini yeniden kazanmasını engellemeye dönük bilinçli bir girişim olduğunun altı çizildi ve bu saldırılara karşı çıkmak için Irak halkı ve onun işgal karşıtı ulusal hareketiyle dayanışma içinde olma gerekliliğine dikkat çekildi. Y CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle