10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Taha Akyol Nusret Pınarbaşı: ‘‘Akepeniz kirlenince telaşlanmayın. Taha Akyol sizi CNN TÜRK garantisinde eğrisiyle doğrusuyla ‘ak’lar!’’ Ya ğ m u r E k i m Başbakan, sanayicileri beceriksizlikle suçlamış... “Pazarlama dersi versin!” BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Tavukçular zam yapıyormuş. Kriz dönemi bitti, keriz dönemi başladı! Trakya İngiliz büyükelçisini, cüppe giyerek karşılayan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. emekli albay Enver Duran, yarın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı ağırlayacak. Unakıtan’a artık bir fahri doktora unvanı verilir herhalde... KİMSENİN en ufak kuşkusu olmasın, bilime büyük saygı duyuyorum. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağının da bilincindeyim. Bireyin sigara içmeme özgürlüğünü bir insan hakkı olarak peşinen kabul ediyorum ve bu hakkın savunulması için bilimin arkasına sığınılmasına gerek duymuyorum. Çünkü bilimin de demokrasi gibi, kimi çevrelerce bir amaç değil araç olarak kullanıldığının farkındayım. Cami avlusunda, direksiyon başında, hastane bahçesinde uygulanmak istenen sigara yasağının bilimsel yanının olmadığını cühelanın bile anlayabildiğini düşünüyorum. Öte yandan bireyin sigara içme özgürlüğünün de bir insan hakkı olarak kabul edilmesini. Bu düşünceyi, ‘‘İnsanın kendini öldürme hakkı vardır’’ diyerek aşağılayanlara dahi saygı duyuyorum. Özgürlükler ve hakların toplumda bir çatışma ortamı doğurmaması için, herhangi bir özgürlüğün veya hakkın karşılıklı olarak sınırlandırılmasından yanayım. İnsan, sosyal bir varlık olduğu için birlikte yaşamanın temel kuralının, demokratik toplumlarda karşılıklı fedakârlıktan geçtiğinin bilincindeyim. İşte bu nedenlerle, 36 yıldır günde dört paket yerli sigara tükettiğim halde, toplu ulaşım taşıtlarında, ortak kullanıma açık kapalı alanlarda ve hatta kişisel tercihle özel yasak getirilen yerlerde sigara içmiyorum; içmeye kalkışanları da özellikle uyarıyorum. Amma ve lakin. Çok katlı bir işyerinde kendine ayrılmış bağımsız bir çalışma odasında sigara içen bireyin, kapısına dayanılarak kapının ortak kullanım Amma ve lakin alanlarından koridora açıldığı gerekçesiyle nezaket kurallarını aşan sert ve yüksek bir ses tonuyla uyarılmasına; yeni yasa çıktığı zaman bireyin odasında da sigara içemeyeceği bildirilerek yakın gelecekte yapılacak ihbar sonucu ağır para cezasına çarptırılmakla tehdit edilmesine karşı çıkıyorum. Kendine ayrılmış alanda sigara içen bireyin ‘‘sosyal ahlaksız’’ olarak damgalanmasını kabul etmiyorum. Durum böyle olunca sigara yasaklarını savunan kimi kişilerin, gönderdikleri iletilerde ‘‘ahlaksızlar’’ı terbiye etme misyonu üstlendiklerine ve sanki sözleşmiş gibi üsluplarında nezaket kurallarına özen göstermediklerine üzülerek tanık oluyorum. Konuyu burada kapatıyorum amma ve lakin ben bir gazeteciyim ve masa başından gazetecilik dersi vermeye kalkışanlara da yanıt vermeye hazırım. Nevruz Günlerden 22 Mart. Gazeteleri okuyorum. Nevruz kutlamaları pek renkli. Kürtler Nevruz’u kaptıkları gibi, bir de bildikleri renklere boyamışlar. Çalıp oynuyorlar. Bu tarafta da yöneticilerimiz Nevruz ateşinden atlıyorlar. Koca koca odun parçalarından ateş tutuşturulmuş ve koca bir mangal oluşturulmuş. Etrafı bordür taşıyla çevrilmiş. Ee, devlet yapınca odun da bol. Üzerinden atlıyorlar. Yaşlı başlı adamlar kazara düşse yanar ayakları alimallah! Nevruz’a sahip çıkacağız diye komikleşiyoruz. Çünkü bu ateş, o ateş değil. Nevruz, Kafkaslar’ın bahar müjdesi ve yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmış binlerce yıl. Sonraları Hıristiyanlık icat etmiş, 1 Ocak yılbaşıdır deyu. Ne de olsa parası olanın düdüğü daha güçlü öter. Kafkasya’nın otokton halklarının önemli bayramıdır Nevruz. Hatta birinci oğula çoğu zaman Nevruz ismi takılır. Kürtler Nevruz’u çalıncaya kadar, bizimkiler (Kafkaslar) kutlarlardı. SESSİZ SEDASIZ (!) En başarılı belediye başkanları BULVAR gazetelerinden Gözcü, bir süredir okurlarının oylarıyla bölgelerdeki en başarılı üç ilçe belediye başkanını seçiyormuş. Anketten çıkan belediye başkanları da bundan onurlanıyor diye düşünüyorsanız ‘‘Ama burası Türkiye’’ demelisiniz. İskenderun’dan Doğan Süslü bakın ne diyor: ‘‘Kimi belediye başkanları anket süresince ilçelerindeki hatta komşu ilçe ve illerdeki Gözcü gazetesini toptan satın alıyor. İlçelerdeki bayilerde Gözcü kalmadığı gibi baş bayide de sabahın ilk saatlerinde tükeniyor. Son üç gündür Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Ballı Ahmet Önen: ‘‘Bal tutan parmağını yalar ama buna tenezzül eden, yarın avucunu yalar!’’ Terli Akif Kökçe: ‘‘Devletin çok gizli belgesi saunadan çıkmış. Galiba ‘derin devlet’ten sonra şimdi de ‘terli devlet’le karşı karşıyayız! İskenderun’da Gözcü gazetesi bulmak mümkün olmuyor. Parayı bastırıp kampanya süresince en çok gazete alan belediye başkanı başarılı seçilecek! Açıkgöz kimi belediye başkanlarımız gazeteden kestirdikleri anket formlarını yandaş personellerine hayali ad ve soyadıyla doldurtmakta, zarflattırmakta ve pullarını da yalattırmaktadır. Kendilerini çok akıllı sanan belediye başkanlarımız bu yolla adlarından söz ettirmeye, siyasi geleceğe yatırım yapmaya, kendilerini kamuoyuna, parti genel merkezlerine ve medyaya başarılı göstermeye çalışmaktadır.’’ Bayram töreni Kış uzun ve acımasız olur bizim oralarda. Kışın, yaza kadar hayvanlara kuru ot yedirirler. 21 Mart’ta hayvanlar otlağa çıkar. Kalan kuru otlardan da bir kucak yakılır, bahar müjdesi diye! Çocuklar da üzerinden atlardı. Büyükler değil, çocuklar atlardı. Sonra çocuklar, ev ev, kapı kapı dolaşırlardı ellerinde torbacıklarla. Kıştan kalan kuru üzüm, incir, yerfıstığı, varsa ceviz (ben pek hatırlamam cevizi), fındık içi, bazen de elma gibi, ne varsa çocukların torbacığına koyardı yaşlı teyzeler, nineler. Sonra onları toplar bir arada yer, oynar, kavga ederdik her Türk topluluğu gibi. Zira bize düğün dernek dokunur. İlla bir tarafından kavga çıkarırız! Halkın kendi kendine kutladığı basit, içten mütevazı bayramdı Nevruz bayramları. Ne güzel yumurta boyatır, günlerce saklardık çıkınlarımızda. Tokuştururduk, kırılınca yumurtamız ağlaşırdık. Paskalya bayramının öncüsü de belki Nevruz’dur. Hayvanların doğumu bitmiş olurdu. Kuzuları da boyardık. Hatta koç boyama, koçun boynuzuna kına yakma, fıstıklardan gerdanlık, kuru incirden madalyon, varsa boynumuza elma takardık. Bizim koç Aslan Yürekli Richard’a dönerdi valla. Kasıntı kasıntı dolaştırırdık. Hayvan da role girerdi. Çocuksu sevinçler türetirdik. Ne çok severdim Nevruz bayramını. Hımbıllara takılırdık oğlum ateşten atlarken ‘‘dötü koru’’ diye. 12 Eylül’ün gözlüklü ‘‘beşi biryerde’’si yasakladı Nevruz bayramını. Ve yine yasakladı Kürtçe konuşmayı. Kürtler de baktılar Kürtçe yasak, Türkçe bilmediklerinden olsa gerek başladılar Fransızca konuşmaya! Sonra baş edemeyince devlet büyüklerimiz de başladı Nevruz kutlamalarına. Şimdi önümde duruyor Milliyet gazetesinin birinci sayfası, Vali Muammer Güler yanında diğer zevat el ele tutuşup kendilerini ateşe atıyorlar. Yapmayın abiler, bizi boynu bükük bırakmayın. Allah sizleri kazadan beladan korusun emi! Sonra Hürriyet gazetesinin iç sayfası, tam bir sayfa allı yeşilli bayraklar, Güneydoğu’dan Kürt manzaraları. Haritasından tut, ‘‘önderlerine’’ kadar renklenmişler. Velhasıl olan bizim Nevruz bayramına oldu. Bayramımızın da içine ettiler. Keşke çocuk olsam yeniden. Yeniden yapabilsem ot yakıp atlamayı, yumurta tokuşturmayı, koro halinde ‘‘Baca baca berhana’’ türküsünü söylemeyi. Kardelenlerden taç yapmayı, sevdiğime çaktırmadan eline kına yakmayı... Duvar dibinde ağlasam, sevdiğim bana bakmadı diye, yine ağlasam tokuşturup kırılan boyalı yumurtam için. Minik gözyaşlarım bahar seline karışsa... Kire bulanmış yüzümü yıkarken anam, kafama tasla vursa... Oyuna doymasam yine... Ağlasamgülsem, haykırsam Yaşasın Nevruz bayramı diye! [email protected]/Faks: 0212 672 73 79 Gazetecileri “gominist” diye damgalamaya alışığız: TSE damgalı gazeteciye de alışırız! ‘Erkeklere de Şeriat!’ İstendi MERİÇ VELİDEDEOĞLU Endonezya dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi; ülkede şeriatın şurasından burasından budanmış, daha gevşetilmiş ılımlı bir biçimi uygulanıyor. Ne var ki tsunami felaketini bütün ağırlığıyla yaşayan Açe eyaletinde tam bir şeriat yönetimi geçerli. Geçen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Açe’nin kadınları şeriat uygulamasına başkaldıran bir yürüyüş yaptılar. Ilımlılaştırılmış bir şeriatın bile kadına tanıdığı az da olsakimi hakların ellerinden alınmasıyla bunalan kadınlar, yönetimin önceki durumuna dönmesini değil de şeriatın erkeklere de tam olarak uygulanmasını istediler. Açeli kadınlar yürüyüşte ‘‘Şeriat yalnız kadınlar için değil!’’ diye slogan atmışlar, yönetimin cinsel ayrımcılık yaptığını vurgulayarak erkeklere de şeriat isteklerini haykırmışlar. Oysa hep bilindiği gibi cinsel ayrımcılığın ta kendisidir şeriat; varlığı eşitsizliklere dayanır; bunların içinde en temel olanı da kadınerkek eşitsizliğidir. Bu bakımdan Açeli kadınların başkaldırısı, şeriat yaptırımlarının daha çok kendilerine yöneldiğinin ayrımına vardıkları bir bilinçlenme olarak görülebilir. Dolayısıyla erkeklere de şeriat isterlerken şeriatın kadınlara özgülediklerinin erkeklere de uygulanmasını dile getiriyorlar denebilir. Biriki tanesine şöyle bir değinsek; örneğin: Mirasta bölüşme, iki pay kadına, bir pay erkeğe verilecek oranda yapılsa; Mahkemelerde iki erkeğin tanıklığı bir kadın tanığın yerine geçse; Sözle yola gelmeyen erkeği dayakla yola getirmek geçerli olsa; Kadın ‘‘Boş ol!’’ diyerek erkeği bir çırpıda boşayıp kapı önüne koysa; Kadına dört erkek alabilme hakkı tanınsa; Şu, bu nedenle ayrıcalık göstermeyip zinada erkeğin de taşlanarak öldürülmesi uygulansa; İmamlar kadın olsa, camilerde erkekler arkalarda kendilerine ayrılan kafesli yerlerde ibadet etseler; Bayram, cenaze, cuma namazlarını kadınlar kılsa; Erkek günah nesnesi olarak görülse; Tesettüre hiç girmeyelim isterseniz... Listeyi kuşkusuz daha uzatma olanağı var; çünkü bir de yüzyıllar boyu oluşmuş geleneklerin şeriat şemsiyesi altına girerek şeriatlaşması var; bunları saymaya kalkarsak sayfalar yetmez. Kuşkusuz böyle bir düzen şimdiki nasıl bir ‘‘erkek şeriatı’’ ise bir ‘‘kadın şeriatı’’ olurdu ve yine kadınerkek eşitsizliği geçerliliğini korurdu. Sanırım ayrımcılığa karşı çıkan Açeli kadınların isteği bu değil, onlar şeriatın kadın ve erkeğe eşit yükümlülükler, yaptırımlar getirerek uygulanmasını istiyorlar olabilir. Ne var ki böyle bir düzenlemeye de artık ‘‘şeriat’’ deme olanağı yok. Acaba kadınlar, erkeklere de şeriat derken gerçekte istedikleri şeriatın kaldırılması mı? Çünkü başkent Cakarta’da omuzlarını, bacaklarını açıkta bırakan giysiler giyenlere on yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören yasaya karşı kadınlar ayaklanmış. Ülkede İslamın yükselişe geçtiği şu sıralarda kadınların bu girişimi alkışlanacak bir tutum. 80 yıllık laik Türkiye’de ise ayrımcılığın bir göstergesi olan sıkmabaşın kamu alanına girmesi için iktidarıyla, taraftar kadınlarıyla birlikte inanılmaz bir savaşım sürmekte. Oysa sabırsızlanmasınlar, 1923 Devrimi’nden yana olanların parçalanıp birleşmemesi karşısında hızla yol alan ‘‘Ilımlı İslam Devleti’’nin yapılanması noktalandığında, sıkmabaşlar da isteklerine rahatlıkla ulaşmış olacaklardır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com İLAN T.C. ŞİŞLİ 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2005/763 Davacı Fadime Özpınar vekili tarafından davalı Ali Fuat Özpınar aleyhine açılan boşanma davası sebebi ile; Davalı Ali Fuat Özpınar’ın dilekçede bildirilen Karataş Cad. No: 410, Yüreğir/Adana adresinde bulunmadığı ve diğer bildirilen adreslere yapılan zabıta tahkikatı ve diğer yapılan tüm adres araştırmalarına rağmen adres tahkiki araştırmalarındaki adreslerinde bulunmadığı, tebligat yapılamadığından davanın boşanma davası olduğu ve davalı adına ilanen tebliğe karar verilmiş olduğundan Adana İli, Yüreğir İlçesi, Seyhan Köyü, Cilt No: 43, Hane 358, BSN: 23’te nüfusa kayıtlı bulunan Fahri ve Sakine’den olma 20.10.1965 Adana doğumlu Ali Fuat Özpınar’ın duruşma günü olan 26.4.2006 günü saat 10.35’te mahkememizde hazır olması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesine, duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda karar verileceği dava dilekçesi ve duruşma günü yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 16.3.2006 Basın: 12696 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Mart www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çeşitli biçimlerde ke 1 silmiş deği 2 şik renk ve 3 desenlerde kumaş parça 4 larının yan 5 yana getirilip 6 dikilmesiyle 7 oluşturulan el sanatı. 2/ Ma 8 ranta adlı ka 9 mıştan çıka1 2 3 4 5 6 7 8 9 rılan ve çocuk ma1 P O P E R İ ZM ması yapmaya yara2 A Y A Ğ A N A F yan un... Tavlada ‘‘iE K G R İ ki’’ sayısı. 3/ ‘‘Bir 3 N D A P A T İ kez gönül yıktın ise 4 T A T / Bu kıldığın de 5 E Ş E L M O B İ L S İ N ğil’’ (Yunus Emre)... 6 İ M L A İ Ç Doğu Anadolu’da 7 Z A H M E T kullanılan bir tür kü 8 M İ B R İ K A çük zurna. 4/ Orto 9 A S A Ş İ L T dokslarda her türlü dinsel resme verilen ad. 5/ Bir mal ya da hizmetin piyasaya sunulması... Antalya’nın bir plajı. 6/ Lityum elementinin simgesi... Büyük ve gösterişli mezar. 7/ Toplumun dışında yer alan, çizgidışı. 8/ İçine başka bir sıvı karıştırılmamış içki... İran’ın plaka imi... Bir nota. 9/ Muşmulaya benzer bir meyve... Üzeri kırmızı parafinle kaplanan bir tür peynir. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Anadolu çoban köpeği ırkı... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 2/ Karakter... Kirpik boyası. 3/ Türk karikatür sanatının, 19001953 yılları arasında yaşamış ünlü ustası... Işık kaynağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi. 4/ Bir işletmenin ani batışı... Tıpta en gelişmiş görüntüleme yönteminin kısa yazılışı. 5/ İlaçların dozunu ve verilme biçimini inceleyen bilim dalı. 6/ Satrançta bir taş... Başka bir şiir örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan şiir. 7/ Kestanerengi. 8/ Büyük erkek kardeş... Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu. 9/ Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Acı, üzüntü. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle