23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan’ın gündeme getirdiği ‘ithal doktor’a sağlık emekçileri sert tepki gösterdi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AKP’den hekime gözdağı Mumcu’dan Ayar’a dava ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, AKP Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar hakkında, kişilik haklarını ihlal ettiği iddiasıyla 25 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Asliye hukuk mahkemesine verilen davanın dilekçesinde, Maliye Bakanı hakkındaki gensorunun görüşülmesi sırasında konuşan Mumcu’nun sürenin dolması nedeniyle mikrofonunun kapatıldığı sırada, Eyüp Ayar’ın, ‘it’ diye bağırarak sövdüğü iddia edildi. ANKARA/ADANA (Cumhuriyet) Hekim açığını gerekçe gösteren Sağlık Bakanlığı, yabancı doktorlara Türkiye’de çalışma izni vermek için harekete geçti. Sağlık emekçileri, düzenlemenin hekimlere ‘‘gözdağı’’ vermek amacıyla gündeme getirildiğini vurguladı. Türk SağlıkSen Genel Başkanı Önder Kahveci, hekim açığı konusunda iktidarın çelişkiye düştüğüne işaret ederek ‘‘Çünkü Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Sağlık İstatistikleri 2003 adlı kitapta, Türkiye’de 2003 yılındaki hekim sayısı 95 bin 190 olarak verilirken, 2005 yılı hedefi olarak 89 Ulusal Bilinç... Tanrı, Jeanne ve Cellat’ın hapishane hücresinin loş ışığında buluşmaları, konuşmaları mizahın derinliğinde bugünün Türkiye’sini yansıtıyordu... Aslında kara mizah, ‘‘Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’’nde şaklabanlığı, ikiyüzlülüğü, çıkarcılığı ortaçağın karanlığından alıp günümüze getiriyor, insan onurunun erdemliliğini bir kez daha anımsatıyordu... Pazar günü İlhan Selçuk’un ‘‘Ümmetçilik mi, Milliyetçilik mi?’’ başlıklı yazısını okurken Stefan Tsanev’in yazdığı, Kemal Aydoğan’ın yönettiği ‘‘Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’’ adlı oyun geldi aklıma... Oyun Atölyesi Kadıköy’de ekim ayından beri kapalı gişe oynuyor ‘‘Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’’nü. Haluk Bilginer’in olağanüstü oyun gücü, Esra Kızıldoğan Uygur ve Emre Karayel’in tartışmasız oyunu elbet alkışlanmaya değer... Ortaçağ, ümmetçiliğin ve bağnazlığın simgesiydi. Dinci düşünce ve feodalite en temel öğelerdi... Feodalitenin köklerindeki iki temel özellik; bölünmüşlük ve sosyal eşitsizlik değil midir? 1789 Fransız Devrimi, Hıristiyanlığın aşıladığı ‘‘ümmet’’ düşüncesinin boy verdiği kilisenin gücünü yıkarak gerçekleşmiş, laikliğin ve demokrasinin temeli olan ‘‘yurttaşlık’’ bilincini yerleştirmiştir. İnsanın ‘‘kul’’ değil ‘‘yurttaş’’ olduğu gerçeği yaşam biçimi olmuştur. Ulus bilinci böyle doğmuştur... ??? Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı ‘‘Aydınlanma Devrimi’’nin temel oluşu da ‘‘kul’’luktan ‘‘yurttaş’’lığa geçiştir... Ulusçuluk İlhan Selçuk’un da belirttiği gibi Aydınlanma Devrimi’nin bir ürünüdür... Ulusalcılıktan korkulmaz!.. Onun için İlhan Selçuk’un pazar günü çıkan yazısı çok önemlidir ve kendilerini ‘‘ulusalcı’’ olarak gören, ‘‘Türkİslam sentezi’’ni kendilerine taban yaparak ‘‘Hemen şimdi milliyetçilik’’ diyenlere de bir uyarıdır... Ne diyor İlhan Selçuk: ‘‘Kutsal İslamı dinciliğe dönüştürmek ne denli ilkellikse; bireye, insana, yurttaşa dönük Türk ulusalcılığını faşizme dönüştürmek de o denli kötüdür.’’ Birileri ‘‘ulusalcılık’’ kavramını kullanarak ‘‘faşizme’’ el sallıyor, ulu önder Atatürk’ün fotoğraflarını eline alarak ‘‘müdahil kişi’’ olarak ortalarda dolaşıyor... Tüm bunlar yetmezmiş gibi ‘‘müdahil kişi’’ üniversite amfilerinde kalkıp laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü savunanlara saldırabiliyor... Bir benzerini Zeynep Oral ve ben Bodrum’da yaşadık... Biliyorum, Türk ulusalcılığını ‘‘Türkİslam sentezcileri’’ faşizme çeviremeyecekler... Ama ortalığı karıştıracaklar... Her Kürt kökenli yurttaşımızı ‘‘terörist’’ olarak görecekler, kendileri gibi düşünmeyenleri ‘‘vatan haini’’ sayıp ‘‘Ya sev ya da terk et’’ diyecekler... Stefan Tsanev’le yıllar önce Sofya’da tanışmıştım... 1978 yılının aralık ayıydı... Masada Tuğrul Deliorman ve Şükran Kurdakul da vardı.. Deliorman şöyle demişti: ‘‘Unutmayın, Kemalist devrim demokratik ve ulusaldır; sosyalist devrim ise enternasyonaldir... Benzerlikleri ise ikisinin de antiemperyalist oluşudur...’’ Türkiye’de kan gövdeyi götürüyordu. Din adına insanlar öldürülüyordu... Türkiye’de ‘‘din adına’’ Madımak Oteli’nde onlarca aydınımız, sanatçımız, yazarımız diri diri yakılmadı mı? ??? Dün sabah ‘‘Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’’ üzerine Ayşegül Yüksel’in, Ahmet Cemal’in eleştirilerini okurken birkaç kez de İlhan Selçuk’un ‘‘Ümmetçilik mi, Milliyetçilik mi?’’ yazısını okudum... Jeanne d’Arc, kilise ile kral arasında kalan, ülkesini İngiliz işgalinden kurtarmak için ‘‘ulusal ve tarihsel’’ bir kişiliktir... O, insan olmanın, birey olmanın onurunu, kültürel ve sosyal değerlerini taşıyan ‘‘yurtsever’’dir ve diri diri yakılmıştır... Yaşamın gizi gözlerinde saklıdır Jeanne d’Arc’ın... Ulusalcılık tıpkı Jeanne d’Arc gibi bireye, insana dönüktür. Ulusalcı olan kişi olaylara sınıfsal açıdan bakar. Ulusalcı; antiemperyalist, çağdaş, laik ve demokrattır. Ulusalcı, kendisi gibi düşünmeyene ‘‘vatan haini’’ demez... Ulusalcı; dinciliğe, yobazlığa karşı çıkar, Türkİslam sentezini savunmaz... Ulusalcı birey onurludur; insan onurunun erdemliliğini yaşam biçimi olarak görür!.. ? Sağlık Bakanlığı, yabancı doktorların Türkiye’de çalışmalarının önünü açacak yeni bir taslak hazırladı. Sağlık hizmetinin devletin temel görevlerinden olduğunu anımsatan sağlık emekçileri ise bakanlığın hekimlere gözdağı vermek amacıyla böyle bir çalışma yaptığını savunuyor. bin hekim sayısı belirlenmiştir. Yani bakanlık, daha az doktorla hizmeti hedeflemektedir’’ dedi. Başbakan’ın Bursa’da yaptığı açıklamaları ‘‘utanç verici’’ olarak nitelendiren Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Doğu’daki çalışma koşulları iyileştirildikten sonra oraya gönüllü gidecek binlerce doktor ve sağlık çalışanı var’’ diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hafta sonu tartışmaya açılan yabancı doktora Türkiye’de çalışma izni verilmesi konusunda Sağlık Bakanlığı’nın bir taslak çalışma hazırladığı öğrenildi. Hekimlerin çalışma şartlarını belirleyen ‘‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına İlişkin Yasa’’da değişiklik öngören taslağa göre, yabancı doktor, hemşire ve ebeler, Türkiye’de çalışabilecek. Türkiye’de hastane yapan bir yabancı, hastanede görev yapacak personelini de ülkesinden getirebilecek. Sağlık Bakanlığı, taslağa gerekçe olarak ülkedeki hekim açığını gösterirken, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bugün itibarıyla 50 bin yeni doktora gereksinim duyulduğunu söylüyor. Konu, dünkü Bakanlar Kurulu’nda da masaya yatırıldı. Bakanlığın çalışması, sağlık emekçilerini ayağa kaldırdı. F TİPİNDE UYGULAMA Hastanelerin devrine tepki ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Tabip Odası (ATO), SES ve Devrimci Sağlıkİş sendikalarının katılımıyla Ankara Dışkapı Hastanesi bahçesinde düzenlediği basın toplantısında SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrini protesto etti. SSK’ye ait sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı’na devrinin üzerinden 1 yıl geçtiğini, ancak kaliteli sağlık hizmetinin sunulamadığını kaydeden ATO Genel Sekreteri Semih Tatlıcan hastanelerin devrinin SSK’yi yok etme planının bir parçası olduğunu söyledi. ‘Terörist’ kimlik dayatması İstanbul Haber Servisi Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği (TUYAB) tüm aydın ve sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunarak F tipi cezaevlerindeki tecridin kaldırılması yönündeki isteklerine destek verilmesini istedi. ‘‘Tecrit kaldırılsın, talepler kabul edilsin’’ kampanyası kapsamında gazetemizi ziyaret eden TUYAB üyeleri, tecridin ‘‘insanı yok etmeye’’ yönelik bir uygulama olduğunu ifade ettiler. F tipi cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin ‘‘terörist’’ yazılı kimlik taşımaya zorlandığını anlatan Meltem Kuruhan, bu kimliği taşımayı reddedenlere verilen disiplin cezalarıyla tahliye zamanı gelen hükümlülerin uzun süre içeride kaldığını anlattı. Kuruhan, slogan atmak, türkü söylemek, kapıya vurmak gibi gerekçelerle tutuklu ve hükümlülerin savunma, tedavi, görüş gibi haklarının ellerinden alındığını belirtti. Kuruhan, toplatma kararı olmayan kitapların bile içeri alınmadığını, 1972’den kalma bir karar nedeniyle cezaevine sokulmayan kitaplar olduğunu vurguladı. Savaş Kör isimli hükümlünün şizofren olduğunu ve 24 saat revirde yattığını bildiren Kuruhan, ‘‘Vücudunda iltihaplar oluşmuş. Aslında 6 ayı kaldı, ama tahliye etmiyorlar’’ dedi. TUYAB üyeleri ‘‘Tecrit Kaldırılsın’’ kampanyası sonunda Ankara’ya giderek Adalet Bakanlığı yetkilileri ve milletvekilleriyle görüşmeyi planlıyorlar. Koç’un basın toplantısı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, iktidar partisinin teşkilat görevlilerinin, Anadolu’da ihale peşinden koştuklarına ilişkin konuların gazetelerde haber olduğuna dikkat çekti. Koç, ‘‘Her taraftan kötü koku geliyor. Fakat Sayın Başbakan’ın Meclis koşullarına göre nezle olduğunu düşünmek mümkün; burnu koku almıyor’’ dedi. Terör örgütü operasyonu Kahramanmaraş’ta, terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda, terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle aranan 2’si kız kardeş 3 kişinin yakalandığı bildirildi. Kahramanmaraş Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek, yaptığı yazılı açıklamada, il merkezinde düzenlenen operasyonla, terör örgütü içerisinde 19941999 yılları arasında çok sayıda silahlı eylem ve faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle mahkeme kararıyla aranan Hatice A. (32) ile kız kardeşi Necla A. (28) ve zanlılara yardım ve yataklık eden Okan P’nin yakalanarak gözaltına alındığını bildirdi. Çelikbilek, yakalanan iki kız kardeşin terör örgütü içerisinde 13 ayrı olaya karıştıklarının tespit edildiğini, zanlıların beyanlarına göre olayların aydınlatıldığını ifade etti. (Fotoğraf: AA) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Köksal Aydın, ülkedeki doktor açığının bugün itibarıyla yaklaşık 3 bin olduğunu, ancak istenirse yeni mezunlarla birlikte bu açığın ağustos ayında kapatılabileceğini söyledi. ‘‘Türkiye, ithal siyasetçi gördü, ama ithal doktorla yeni yeni tanışıyor’’ diyen Aydın, ülkenin sosyoekonomik ve kültürel geleneklerinin görmezden gelinemeyeceğini vurguladı. Aydın, şöyle konuştu: ‘‘Türkiye’de bugün, deprem yok, savaş yok. Yabancı doktor olağanüstü durumlarda düşünülebilir. Sağlık, eğitim gibi konularda politikaların sık sık değişmemesi gerekir.’’ Adana Tabip Odası Başkanı Küçükosmanoğlu da şu açıklamayı yaptı: ‘‘Başbakan popülist söylemlerle doktorların Doğu’ya gitmediğini söylüyor. Türkiye’de çalışacak yabancı doktorları Doğu’ya gönderebilecek mi? Türkiye’de hekim açığı da yok. Sadece koşulların iyileştirilmesini istiyoruz. Koşullar iyileştirildikten sonra, o bölgelere gönüllü hekim seferberliğini Türk Tabipleri Birliği olarak bizler yaparız. Oraya gidip hizmet verecek binlerce doktor ve sağlık çalışanı zaten var.’’ Konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı da Başbakan Erdoğan’a, ‘‘Sağlık ve eğitimi, devletin temel hizmeti olarak görmüyor musunuz?’’ diye sordu. Mustafa Gazalcı, Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği önergede, şu sorulara yanıt istedi: ‘‘Devlet bu hizmetleri yapmazsa, herkesin yaygın, nitelikli olarak bu hizmetleri alacağına inanıyor musunuz? Anayasanın 42. maddesi eğitimin, 56. maddesi de sağlık hizmetlerinin devlet tarafından yurttaşlara verilmesini, devlete öncelikli görev olarak vermektedir. Eğer sizin Bursa’daki konuşmanız doğruysa, anayasanın bu hükümleriyle çelişmiyor mu? Ülkemizde atanmayı bekleyen binlerce doktor adayı varken, yurtdışından doktor getirmeye neden gerek duyuyorsunuz?’’ Başbakan Erdoğan, ‘biraz zaman alsa da er veya geç bu sorunu çözeceklerini’ söyledi Genç Parti’ye istihbaratçı albay ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Diker yaptığı yazılı açıklamada, Yolsuzlukla Mücadele Derneği Kurucu Disiplin Kurulu Başkanı emekli istihbarat Albay Mete Koç’un partilerine katıldığını bildirdi. GP Genel Başkanı Cem Uzan’a, yolsuzlukla mücadele adı altında siyasi linç yapıldığını öne süren Diker, yolsuzlukla mücadelenin siyasi linç aracı olarak kullanılmaması gerektiğine işaret etti. Türban inadını sürdürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, devletin kadına karşı ayrımcılığı töre haline getirmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi. Türban tartışmasına atıfta bulunan Erdoğan, ‘‘Er geç bu ülke bu sorunu çözecektir’’ dedi. AKP Kadın Kolları’nın kuruluş yıldönümü nedeniyle önceki gece düzenlenen törende konuşan Erdoğan, kadını kamusal alandan dışlayan anlayışın medeni olamayacağını ifade etti. Kadına karşı cinsiyet ayrımcılığının en az ırkçılık kadar tehlikeli olduğunu söyleyen Erdoğan, toplumların olduğu gibi devletin de kadına karşı ayrımcılığı töre haline getirmesinin kabul edilemeyeceğini kaydetti. Türban tartışmasına atıfta bulunan Başbakan, ‘‘Şüphesiz ki biraz zaman alacak, ama bunu çözmek için gerek toplumsal gerekse kurumlar arası mutabakat sağlamakta kararlıyız. Er veya geç inanıyorum ki bu ülke bu sorunu da çözecektir’’ dedi. Siyasette ve toplumsal hayatta, kadının yeri üzerinde hassasiyetle durmak gerektiğine inandıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘‘Genelde bütün dünyada, özelde Müslüman toplumların kadının toplumsal hayata katılması, üretim süreçlerine dahil olması ile ilgili bir sorun vardır, hiç kimse bu sorunu bize özgü bir sorun olarak görmesin. Bu sorun, en gelişmiş ülkelerden en geri kalmış ülkelere kadar bütün dünyanın gündemindedir. Bize göre sorun, adalet sorunudur. Bugün kadına karşı adaletsizlikler dünyanın neresinde varsa orada zulüm ve acı vardır. Bu haksızlıkları, acıları onaylamak imkânsızdır. Kadına karşı ayrımcılık, kız çocuklarını temel haklarından mahrum bırakmak, kadını üretim sürecinden dışlamak, bizim kültürümüzde, bizim medeniyet anlayışımızda bir cahiliye geleneğidir. Bizim medeniyetimizde özellikle cennetin annelerin ayağı altına verilmiş olması sıradan bir olay değildir.’’ hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ‘ŞEHİR PLANLAMASINA AYKIRI’ ‘KİRACI OLARAK KAÇ EVDE KAÇA OTURUYOR?’ HAVUTLU BELEDİYE BAŞKANI MESUT EKİCİ Öztürk’ün Göztepe mücadelesi sürüyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Göztepe Parkı’na cami yapımındaki ısrarlı tutumuna karşın, Kadıköy Belediyesi ve sivil toplum kuruluşlarının ‘‘yeşil alanların yapılaşmaya açılmaması için’’ verdikleri mücadele sürüyor. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk Göztepe Parkı’na cami yapılmasını öngören planın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle İstanbul İdare Mahkemesi’nde açtığı davada, söz konusu kararın şehir planlanmasına, hukuka, insanların anayasa ile koruma altına alınan yaşam haklarına ve modern kent anlayışına aykırı olduğunu savunmuştu. Öztürk, ‘‘16 yıllık avukatlık hayatım boyunca hep tüzelkişilik adına dava açtım, ancak bugün 80 bin metrekare bir yeşil alanın adım adım yok edilişine giden bir karar söz konusu. Bunu çok ciddi bulduğum için kendi adıma dava açma gereği duydum’’ demişti. Selami Öztürk’ün kişisel başvurusunun ardından 28 Ekim 2005’te de Kadıköy Belediyesi adına Belediye Hukuk İşleri Müdürü avukat Hamit Cem Hondu da aynı istemle İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvurmuştu. DTP’den İran’a kınama ? ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanları Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk, İran’ın Kürtlerin eylemlerine müdahalesini kınadı. Tuğluk ve Türk dün yaptıkları yazılı açıklamada, İran’ın Kürtler üzerindeki baskılarının kaygı verici olduğunu savundu. İstanbul’da da DTP’li bir grup İran Başkonsolosluğu önüne siyah çelek bıraktı. CHP’li Karademir’den Erdoğan’a kira sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir, mal beyanında, üzerinde kayıtlı hiç evi gözükmeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kaç YTL kira ödediğini sordu. Karademir, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, malvarlığı açıklamasının ardından Başbakan Erdoğan’ın üzerine kayıtlı hiçbir evinin olmadığı ve kirada oturduğunun anlaşıldığını kaydetti. Unakıtan’ın daha önce ev sahiplerine yönelik, ‘‘kiralarını doğru bildirsinler, vergilerini doğru ödesinler’’ şeklinde açıklamalar yaptığını anımsatan Karademir, şu sorulara yanıt istedi: Bakanlığınıza bağlı İstanbul, Ankara ve diğer Defterdarlıklara, Başbakan’ın kiracı olarak oturduğu kaç evle ilgili olarak gelir vergisi beyannamesi verilmiştir? Gelir vergisi beyannamelerinde, yıllık kira bedelleri, kaç YTL olarak beyan edilmiştir? Başbakan’ın kira geliri beyanı bulunmayan ev sahibi var mıdır? Varsa, bunlar kimlerdir ve haklarında ne tür işlem yapılmıştır? Başbakan’ın kira geliri ödemeyerek vergi kaybına yol açtığı kiralık evleri var mıdır? AKP’li başkana zimmetten 27 yıl hapis istemi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’li Belediye Başkanı Mesut Ekici hakkında, ‘‘zimmet ve görevi kötüye kullanmak’’ suçundan 27 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ekici, daha önce de belediyede çalışan bayan işçilerin bir bölümünü önce temizlik işlerine, ardından da mezarlığa sürmekle gündeme gelmişti. Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Havutlu Beldesi Belediye Başkanı Ekici’nin zimmetine para geçirdiği ve görevini kötüye kullandığı ihbarı üzerine İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin başlattığı inceleme ve araştırma, ‘‘zimmet ve görevi kötüye kullanma’’ savıyla hakkında dava açılmasıyla son buldu. Müfettişlerin yaptığı araştırma sonucunda, Büyükşehir Belediyesi tarafından Havutlu Belediyesi’ne yardım amacıyla verilen 30 bin YTL ’yi zimmetine geçirdiği ve 14 gün kullandıktan sonra bu parayı bankaya geri yatırdığı belirlenen AKP’li Başkan Ekici’nin ayrıca bütçe emanetleri hesabında kayıtlı 2 bin 500 YTL’yi alacaklı firmanın talebi olmadan kendi hesabında tuttuğu da belirlendi. İddianamede Ekici’nin ihalesi yapılmayan işleri de ihalesini yapılmış gibi göstererek belediye bütçesinden ödeme yapılmasını sağladığı iddiası yer aldı. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle