25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 10 yıllık El Fetih dönemine son veren seçimlerden zaferle çıkan örgüt, hükümet olacak BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Filistin’de Hamas depremi Dış Haberler Servisi Filistin’de 10 yıl aradan sonra yapılan genel seçimlerden radikal Hamas örgütünün zaferle çıkması, Ortadoğu’da ‘‘siyasi deprem’’ yarattı. Daha resmi sonuçlar açıklanmadan Başbakan Ahmet Kurey istifa ederken İsrail ve ABD, Hamas ile görüşmeyeceklerini açıkladılar. Filistin’de iktidara İsrail’in varlığını tanımayacağını ve silah bırakmayacağını belirten, ABD ve AB’nin terör örgütleri listesinde yer alan Hamas’ın gelmesinin barış sürecini nasıl etkileyeceği merak ediliyor. Önceki gün yeni parlamento üyelerini seçmek üzere Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’nde sandık başına giden Filistinliler, 10 yıllık El Fetih iktidarına son verdi. Katılım oranının yüzde 77 olduğu seçimlerin resmi olmayan ilk sonuçları dün gece açıklandı. Seçim Komisyonu Başkanı Hanna Nasır, Ramallah’taki medya merkezinde yaptığı açıklamada, 132 sandalyeli Filistin parlamentosunda Hamas’ın 76, El Fetih’in 43 sandalye kazandığını söyledi. Nasır’ın verdiği bilgiye göre, Ebu Ali Mustafa Grubu 2, Mustafa Barguti’nin bağımsız Filistin Hareketi 2, Hannan Aşravi’nin 3. Yol Grubu 2, bağımsızlar ise 4 milletvekilliği elde etti. Doğu Kudüs’ten El Fetih’e bağlı Hıristiyan adaylar da 3 milletvekilliği çıkardı. Hanna Nasır, 1 milyon 340 bin dolayında kayıtlı seçmenin bulunduğu Filistin’de seçime katılma oranını yüzde 77 olarak açıkladı. Merkez Seçim Komisyonu başkanı oy sayımının hâlâ devam ettiğini, sayılamayan yüzde 5 dolayında oy kaldığını ve bunların sayımının da 1 veya 2 gün içinde tamamlanacağını belirtti. (Fotoğraflar: REUTERS / AFP) Liberal Ekonomi ve Liberal Demokrasi Neyin Maskesi? 1980’li yıllardan itibaren Özalcı politikalara yavaş yavaş destek vererek liberal ekonomi ve liberal demokrasiyi savunduklarını söyleyenler şunlardan oluşuyordu: 1) Eski Marksistlerin, sosyalistlerin ve sosyal demokratların ‘‘bir bölümü’’. 2) Liberal görüşü en baştan beri savunan ‘‘yeni liberaller’’. 3) Eskiden ‘‘muhafazakâr cephede’’ yer aldıkları halde ‘‘yeni liberalizme’’ transfer olanlar. 4) Esasta ‘‘irticayı’’ benimsedikleri halde demokrasiyi ve liberalizmi bir merdiven gibi kullanmak isteyen bazı İslamcı siyasiler. Bölücülerin ve kimi sermaye çevrelerinin sözünü bile etmiyorum. Onlar oldum olası liberalizmi, emperyalizmin uzantıları olarak sürekli kullandılar. 1980’li yıllarda Özalcı politikalar, bazı eski solcuları, İslamcıları, muhafazakârları ve gayri milli sermaye çevrelerini birleştiren ‘‘bir mozaik’’ olmuştur. Bu misyonun 1980’li yıllardaki yapısı, 1990’lı ve 2000’li yıllarda değişikliğe uğradı. İslamcı siyasiler öne çıkarılmaya başlandılar. 28 Şubat 1997 olayı, bu hareketi tetiklemiştir. amas yanlıları zafer turu atarken örgütün lideri Haniye, iktidarı El Fetih’le paylaşmak istediklerini söyledi. İsrail ve ABD ise, Hamas ile görüşmeyeceklerini açıkladılar. istemiyoruz. Önümüzde zorluklar var ama Hamas güçlü ve Filistin’deki diğer gruplarla ilişkilerinde deneyimli bir partidir’’ dedi. İsmail Haniye, Hamas’ın ülke yönetimi için El Fetih ve diğer partiler ile işbirliğine gitmek istediğinin de altını çizdi. Haniye, ‘‘Abbas ve diğer gruplarla görüşüp Filistin halkını tatmin edecek bir formül bulacağız’’ diye konuştu. Hamas lideri, ABD’yi ‘‘sonuçlara ve Filistin halkının seçimine’’ saygılı davranmaya çağırdı. Hamas’ın Gazze’deki lideri Mahmud Zahar, İsrail’le masaya oturmayacaklarını vurguladı. El Fetih, Hamas tarafından kurulacak koalisyon hükümetinde yer almayacağını bildirdi. El Fetih’in üst düzey yetkililerinden başmüzakereci Saib Erakat, Abbas ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, Hamas’a hükümeti kurma görevi verileceğini, kendilerinin muhalefette kalarak partiyi tekrar yapılandıracaklarını belirtti. Saib Erakat, ‘‘Halka yönelik bütün sorumluluğu seçimin galipleri üstlenmeli’’ dedi. Filistin seçiminden zaferle çıkan Hamas’ın yandaşları, zaferi havaya ateş açarak ve helva dağıtarak kutladılar. Bir eylemci, ‘‘Bizim yönetimi almamızın zamanı artık geldi. Halkını savunmak için kanını dökenler, halka hizmet için elinden gelenin en iyisini yapacak’’ dedi. Yaser Arafat tarafından 40 önce kurulan El Fetih’in 10 yıllık tek parti iktidarını yitirmesinin en büyük nedenlerinin, yolsuzluklar, kötü yönetim ve iç çekişmeler olduğunu belirtiyor. di. Sol eğilimli YahadMeretz Partisi Başkanı Yossi Beilin, Hamas’ın ne yapacağını görmeden karar vermemek gerektiğini belirtti. Likud yetkilileri ise, Olmert ve Kadima Partisi’ne yüklenerek ‘‘Bir terör devleti kuruyorlar’’ dedi. İşçi Partisi’nin eski lideri Şimon Peres de Filistinlilerin nasıl bir örgütlenmeye gittiklerini bekleyip görme niyetinde olduklarını söyledi, ‘‘Ancak İsrail’i yıkmak isteyen bir terör örgütüyle görüşmeyiz’’ dedi. ABD Başkanı George Bush, İsrail’in yıkılmasını isteyen tutumunu değiştirmediği sürece Hamas ile ilişki kurmayacaklarını söyledi. Bush, ‘‘Bir siyasi partinin güvenilir olması için barıştan yana olması gerekir’’ dedi. Bush, Hamas’a yönelik olarak ‘‘İsrail’i yok etme arzunuzdan vazgeçinceye kadar sizinle ilişkiye geçmeyeceğiz’’ dedi. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice; Hamas’ın terörist bir grup olduğunu yineledi ve örgüte karşı politikalarının değişmeyeceğini vurguladı. AB Konseyi adına dönem başkanı Avusturya’dan yapılan açıklamada da, tüm gruplara silah bırakma, şiddetten vazgeçme ve İsrail’in var olma hakkını tanıma çağrısı yapıldı. H Serbest piyasadan beklenenler Bütün bu çevreler neden liberal politikaları savunuyorlar? Ve neden liberal politikalarla demokrasi arasında bir bağ kuruyorlar? Soğuk savaş biterken ‘‘liberal ekonomiliberal demokrasi’’ söylevi, Batı kapitalizminin ve uzantılarının pazarladıkları politik bir ürün haline getirildi. Neydi liberal ekonomi, liberal demokrasi söylevinin kerâmeti? 1) Sınırların iktisadi olarak liberalleştirilmesi (açılması), yabancı malları ve şirketleri iç piyasaya egemen hale getirecekti. 2) Ulusal olmayan ama ‘‘liberal ve tek yanlı kurulan’’ dış bağlar ile ABD, AB ve IMF’nin siyasi, bürokratik, kültürel ve askeri önerilerinin (ve dayatmalarının), Türkiye’de egemen olmasına yol açacaktı. İslamcı siyasiler bunların başında geliyor. 28 Şubat’ın getirdiği engeli, liberal ekonomi ve liberal demokrasi sayesinde aşıyorlar. Önce onların desteği ile işbaşına geliyorlar, sonra sisteme nüfuz ederek denetimleri altına alıyorlar. Hatta cemaatleri vakıf haline dönüştürme olanağını, liberal ekonomi ve liberal demokrasi sayesinde elde ediyorlar. Liberal uygulamalar, İslamcı oligarşinin maşası haline dönüşüyor. Yaşasın liberal ekonomi, yaşasın liberal demokrasi diye çığlıklar atmaya başlıyorlar. Tabii buna, ‘‘yaşasın Batı baskısı’’ sloganını da eklemek gerekir. K. Irak’ta Kürtler ‘‘yaşasın ABD’’ derken bizim İslamcılar, ‘‘yaşasın Batı baskısı’’ diye çığlık atıyorlar. O zaman liberal ekonomi ve liberal demokrasi şu sonuçları doğuruyor: İslamcı siyasiler önlerindeki Cumhuriyet, devlet, hukuk, Atatürk ve ordu engellerini bu ‘‘liberal demokrasi’’ sayesinde aşıyorlar. Tüm ulusal varlıkların liberalleşme ve özelleştirme adı altında yabancılaştırılması, ‘‘ulusal güçleri zayıflatırken gayri milli ve dini cepheyi güçlendiriyor.’’ İslamcı siyasiler, ‘‘Din her şeyin üzerindedir; bütünlüğümüzü ancak ümmetçi bir yapı ile sağlayabiliriz’’ demeye başlıyorlar. Ulusdevlet, Atatürk milliyetçiliği, Cumhuriyet felsefesi, sosyal devlet ve gerçek demokrasi arayışının yerini; ümmetçiliğin egemen olduğu bir düzene dönüştürme çabaları alıyor. AB ve ABD ile kurulan ‘‘tek yanlı bağlar’’, Cumhuriyete, ulusdevlete, gerçek demokrasiye ve Lozan’a karşı dış desteğin artmasına yol açıyor. Çünkü adı geçen iç çevreler ile dış güçlerin hedefleri bütünleşiyor. Cumhuriyete karşı, Türkiye’nin ulusdevlet kimliğine karşı, ulusal bütünlüğüne karşı, Atatürk ilkelerine karşı, Cumhuriyet kanunlarına karşı işbirliği yapmaya başlıyorlar. Kurey, sonuçlar açıklanmadan istifa etti Başbakan Ahmet Kurey, resmi sonuçlar açıklanmadan saatler önce Hamas’ın zaferini kabul ederek kabinesiyle birlikte istifasını Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sundu. Hükümetin istifası, yasa gereği ve olağan bir durum olmasına karşın, zamanlaması ve seçim sonuçlarının henüz resmen açıklanmamasından ötürü sürpriz olarak karşılandı. Yasalara göre, hükümeti kurma görevini Hamas’a vermesi beklenen Abbas, seçimlerin şeffaf ve adil olduğunu, sonuçlarına saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Hamas lideri İsmail Haniye, Gazze’de yaptığı ilk açıklamasında, ‘‘iktidarı El Fetih’le paylaşmak istediklerini’’ söyledi. Haniye, Hamas’ın ‘‘direnişin, reformun ve çeşitliliğin partisi’’ olarak bilindiğini kaydetti. Haniye, ‘‘Tek yanlı davranmak İsrail’de art arda toplantılar İsrail Başbakanvekili Ehud Olmert, Hamas’ın da içinde bulunduğu bir Filistin yönetimine güvenemeyeceklerini açıkladı. Olmert, ‘‘İsrail’in yok edilmesi çağrısında bulunan bir terör örgütü konumunda olan Hamas’ın, silahsızlanmadan yönetimde rol oynamasını kabul edemeyiz’’ dedi. Olmert, terörle mücadele konusundaki yükümlülüğüne bağlı kalmayan bir hükümetle masaya oturmayacaklarını kaydetti ve Filistin’e ancak terör örgütlerini dağıtması durumunda yardım edebileceklerini ifade etti. Ehud Olmert, dün akşam kabineyi toplayarak durum değerlendirmesi yaptı. Savunma Bakanı Şaul Mofaz da, sonucu ele almak üzere güvenlik yetkilileriyle bir araya gel Y A SİLAH YA MECLİS Örgüt yol ayrımında İbrahim Rugova toprağa verildi ? Dış Haberler Servisi Kosova Başkanı İbrahim Rugova Priştine’de düzenlenen cenaze töreninin ardından Şehitler Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene, aralarında Devlet Bakanı Mehmet Aydın başkanlığındaki Türk heyetinin de bulunduğu 36 yabancı heyet katıldı. Cenazesinde hiçbir dini tören yapılmayan Rugova’nın Hıristiyan mı yoksa Müslüman mı olduğu konusundaki belirsizlik ortadan kalkmadı. Rugova’nın 1994’te Papa İkinci Jean Paul tarafından takdis edilerek Katolik dinine geçtiği söyleniyordu. Dış Haberler Servisi Filistin’deki genel seçimleri Hamas örgütünün kazanmasının ardından uluslararası topluluğun gözleri bölgeye çevrildi. Ankara’da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile bir basın toplantısını düzenleyen İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’a gelen ilk soru Filistin seçimleriyle ilgili oldu. Straw, ‘‘Uluslararası toplum olarak biz adil ve demokratik seçimlerin sonuçlarına müdahale edemeyiz. Ancak kazanan partinin şiddeti desteklememesi gerekir. Hamas’ın önünde çok açık bir seçenek var. Ya süreci tamamen reddedecek, demokratik olarak yoluna devam edecek ya da şiddeti reddedemediği takdirde uluslararası toplumun da desteğinden yoksun kalacak ve tepki görecektir’’ dedi. Gül de aynı soruya, ‘‘Bize düşen, sonucu saygıyla karşılamak. Seçimi kazananlar da büyük sorumluluk içinde hareket etmeli ve bundan sonraki faaliyetler demokrasiye uygun devam etmeli’’ yanıtını verdi. Demokrasi adına diyerek... Ve bütün bu gelişmeler liberal demokrasi ve liberal ekonomiyi sihirli sözcükler haline getiriyor. Ambalajı iyi yapılmış bu siyasi pazarlama ile gerçek demokrasi yerine ortaya çıkan sonuçlar şunlar: 1) Ümmetçi bir sosyal ve siyasal yapıya doğru hareketlenme, kadrolaşma: Tarikatların, cemaatçiliğin, ‘‘sosyal devlet sistemi yerine’’ ikame edilmesi. 2) Ekonominin ‘‘yabancılaştırılarak’’ tarımda, sanayide, ticarette yabancı dev tekellerin egemenliğinin ortaya çıkarılması. 3) AB’ye alınmayacak olan Türkiye’nin ‘‘görüşme süreci içinde, AB’nin ve Batı kapitalizminin denetimi altına sokulması’’ arzulanıyor. Türkiye’de bugün liberal ekonomiyi ve liberal demokrasiyi savunduklarını söyleyen çevrelerin her birinin özel bir hesabı bulunmaktadır. Ümmetçiden bölücüye, işbirlikçi sermayeden işbirlikçi medyaya kadar... Soğuk savaş sonrasının bu boyutu, iki Türkiye’yi daha keskin bir biçimde karşı karşıya getirmeye başlamıştır. Bu ayrışmada, liberal ekonomi ve liberal demokrasi özel bir misyon üstlenmiştir. Bu misyon, Türkiye’nin yeniden sömürgeleştirilmesidir. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Son büyük yürüyüş Annan: Silahsızlanması gerek BM Genel Sekreteri Kofi Annan, ‘‘Demokratik süreçte yer almak isteyen her örgüt silahsızlanmalı’’ yorumunu yaptı. AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Hamas’ın zaferini ima ederek ‘‘Bu sonuç tamamen farklı bir durumla karşı karşıya gelmemize yıl açabilir. Gelecek haftaki konsey toplantısında bunu inceleyeceğiz’’ dedi. Ortadoğu barışı için hazırlanan ‘‘yol haritası’’nın mimarları BM, ABD, Rusya ve AB’den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü yetkilileri ise seçim sonuçlarını değerlendirmek için pazartesi Londra’da bir araya gelecek. Almanya Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier, Hamas yönetiminde kurulacak bir hükümetle işbirliğinin, ancak İsrail’in var olma hakkını tanıması durumunda mümkün olabileceğini, bunun da çok uzak bir ihtimal olduğunu söyledi. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Hamas’ın zaferinden dehşete düştüğünü söyledi. Fransa Başbakanı Dominique de Villepin, Hamas’ın seçimi kazanmasından kaygı duyduklarını bildirdi. ‘‘Şiddetten vazgeçilmesi gerektiğini’’ söyleyen Başbakan, ‘‘yeni Filistin hükümetiyle çalışabilmek için gerekli şartların yerine getirileceğini umduğunu’’ söyledi. Arjantin’de 19761983 arasındaki diktatörlük döneminde çocuklarını kaybeden ve her hafta bir araya gelen ‘‘Mayıs Meydanı Anneleri’’, önceki gece Buenos Aires’te geleneksel 24 saatlik yürüyüşlerini son kez gerçekleştirdi. Yaşları 74 ile 93 arasında değişen anneler, son 24 saatlik yürüyüşte Cumhurbaşkanlığı’nın merkezi olan Casa Rosada’nın önünden geçti. Anneler, artık ilerleyen yaşları yüzünden ‘‘yolun sonuna kadar gidebileceklerini’’ düşünmediklerinden, bu yıl 25. yılını dolduran 24 saatlik ‘‘direniş yürüyüşlerini’’ sonlandırmaya karar verdi. Anneler 1977’den bu yana her perşembe yaptıkları yarım saatlik yürüyüşlerine ise ‘‘son anne dayanana kadar’’ devam edecekler. (Fotoğraf: AFP) İran’a Çin desteği ? Dış Haberler Servisi İran’ın nükleer konulardaki başmüzakerecesi Ali Laricani, Çin’e yaptığı ziyaretin ardından nükleer sorunla ilgili olarak ‘‘Çin ile benzer görüşlere sahip olduklarını’’ söyledi. Çin de Rusya’nın, İran’ın uranyumunu Rus topraklarında zenginleştirme önerisini desteklediğini ve Tahran’a nükleer programından dolayı keyfi yaptırım uygulanmasına karşı olduğunu açıkladı. ABD ise BM Güvenlik Konseyi’ne gitme konusunda ısrarlı. Komşular ilişkileri etkiler MİNE ESEN ? İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Mordehay Amihay, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Mor Türkiye’nin İran ve Suriye ile temaslarını üstü kapalı eleştirdi. diye sormak lazım’’ dedi. Amihay, İsrail’in, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmede çok istekli olduğunu da vurguladı. Stratejik ittifaklık konusuna da değinen Amihay, ‘‘Bölgede yaşanacak bir çatışmada Türkiye’nin, İsrail’i kurtaracağını sanmıyorum. İsrail’in de, Türkiye’den yardım isteyeceğini düşünmüyorum’’ dedi. İsrail’in, birleşik bir Irak istediğini ve desteklediğini ifade eden Amihay, bu konuda Türk kamuoyunu pek ikna edemediklerini söyledi. Türkiye ile İsrail arasında bazı konularda görüş farklılıkları olabileceğini belirten Amihay, ‘‘İlişkilerde güçlü noktaya vardık, ama gelecekte zor durumlarda da karşı karşıya kalabiliriz’’ diye konuştu. Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Genel Müdürü Büyükelçi Oğuz Çelikkol konuşmasında, Türkiye’nin, Arapİsrail anlaşmazlığını müzakere çerçevesinde çözülmesinden yana olduğunu ifade etti. dehay Amihay, ‘‘İsrail, Türkiye’nin tüm komşularıyla iyi ilişkiler kurmak istemesini anlıyor ve saygı gösteriyor. Ancak bu bir şekilde Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini etkileyebilir’’ dedi. Avrasya Kültürel ve Toplumsal Gelişim Derneği, İsrail Başkonsolosluğu ve Konrad Adenauer Vakfı tarafından düzenlenen, ‘‘Türkİsrail İlişkilerinin Bugünü ve Geleceği’’ konulu sempozyum, dün İstanbul’da Larespark Otel’de yapıldı. Sempozyumda konuşan Amihay, Türkiye’nin İran ve Suriye ile temaslarını üstü kapalı bir şekilde eleştirdi. İsrailTürkiye arasındaki ilişkilerin 1990’lı yıllardan itibaren yeni boyutlar kazandığını söyleyen Amihay, ‘‘Ama bu ilişkiler yeterince güçlü mü Inbar: ABD güç kullanmalı BeginSadat Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Direktörü Prof. Dr. Efraim Inbar, İran’ın nükleer bomba üretmekte kararlı olduğunu savunarak ‘‘ABD güç kullanarak İran’ı tehdit etmeli, ancak ABD’nin net hareketi sayesinde bölgedeki korkunç tehdit ortadan kalkacaktır’’ dedi. İran’ın, Ortadoğu’daki istikrarsızlığın kaynağı olduğunu öne süren Inbar, ‘‘İran, terörü destekliyoryor’’ diye konuştu. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle