18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2004 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Ed/rne _B 30 Sinop Y 25 Adana B 34 B 32 Samsun Y 26 Mersin B 35 Kocaeli B 31 Trabzon Çanakkale B 32 Giresun izmir B 34 Ankara 25 Dıyarbakır B 37 _Y 26 Şanlıurfa B 37 B 29 Mardın B 34 Manisa Aydın _B 36 Eskişehir B 29 Siirt B 36 Denizli _B 37 Konya B 27 Hakkâri B 30 B 33 Sıvas PB 25 Van B 26 Zonguldak PB 23 Antalya B 35 Kars Yurdun kuzeydoğu kesımlen parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadenız. Doğu A/ıa- dolu'nun kuzeydoğusu ıle Sınop çevreJen sağa- nak ve gok guaıltulu sa- ğanak yağışlı, dığer yer- ler az bulutlu ve açık ge- çecek Hava sıcaklığı yurdun batı kesımlenn- de bıraz artacak, dıger yerterde onemlı bırdegı- şıklık olmayacak DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münıh Y Y PB PB > Y PB PB Y 18 20 22 21 21 19 23 19 ?0 Berlın Y 22 Budapeşte PB 31 Madnd A 30 Vıyana PB 25 Belgrad Y 32 Sofya Y 33 Roma Y 29 Atina A 33 Zünh Y 18 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tıflıs Kahıre Y A A Y B Y PB A 3Ü 37 23 35 33 32 21 34 A 36 t Parçalı bulutlu Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurlu cf_23Karlı _!3 Sulu kar . Gok guruitulu G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada rek dişe dokunur yanıt vermedi. örneğin Dışişleri Bakanı Gül mü? llgisi bilgisi sı- nırlı. Üstelik bakanlığının adı Dışişleri. Aklınıza doğal olarak bizimki geliyor değil mi? Hazretten yanıt almanız olanaksız. Denizden son- ra dağa çıktı. Tatilde. Rize'de yaylada horon tepi- yor, örtülü kadınlarortasında mutlu fotoğraf veriyor. Sel felaketınde tavrı apaçık ortada iken son geliş- meler üzerinde ne düşündüğünü öğrenmeye çalış- mak abes ama... Geniş yürekli; "Dünyanın heryerinde sel felaketi oluyor, üstelik Istanbul'da ölen de yok" diyor. Istan- bul'a gıtmeyi onca maddı zarara uğrayan binlerce insanın ıstırabını paylaşmayı, ölü yok ya boş ver gi- bi bir mantıkla geri çeviriyor. Yargıtay-MİT-Mafya suçlamalarını, tartışmalarını cep telefonundan izlediğine yemin edenin başı ağ- rımaz. Ancak, geçmişıyle şimdiki konumu arasında birtürlü köprü kuramayanlar için bugün veyarın ne- ler düşündüğü ne denli "meçhul" ise bu son olay- da da ne yapmak istedigi, ne yapacağı veya ne yaptığı bir o kadar "meçhul". Suskunluğu "Kim ki beklendiğinden de fazla su- sarsa o kadar büyük adam olur" diyen kendinden menkul, işitilmemiş, palavra bir öğretiden kaynak- lanıyor olabılir. • • • Velakin insanlann ağzı torba değil ki... CHP Ge- nel Başkanı Deniz Baykal, konuştu, öyle konuştu ki akıllara takılan soruların yanıtını aramak gerektiği- ni ortaya koydu. Ne diyor? Diyor ki, "(doğnıdan Yargıtay Başka- nı'nın adı etrafında dolaşan) Bu konunun (altını çi- zerek aktanyoruz) birden bire 'iddialı biçimde gün- deme gelmiş olmasının altında neler yatıyor 1 konu- su da bizi aynca düşündürüyor". Daha da açıyor (pek çok çevrenin aklında olanı irdeliyor) "Bu konunun" diyor: "iddialı bir şekilde yansıtılmasının... birbiriyle çekişir görünen devlet kurumlannın arkasında... acaba hangi hesaplar var- dır, bunun da aydınlığa kavuşturulması gerekir". Bir de bizimkinin omuz silkip geçecegi bir dilek- te bulunuyor: Bu konuda devlet kuruluşlannın elbet- te görevlerinı yapacaklarına değinirken, "ama ön- celikligörevin hükümete düştüğüne, bu konuda hü- kümetin şu ana kadar topluma ihtiyaç duyulan ge- rekli yansıtmayı başardığını söylemenin olanaksızlı- ğına" işaret ediyor. Dağdan inerse bugün, en geç pazartesi... Baş- bakan Beyefendı kamuoyunun beklediği gereken açıklamayı yapar belki... Belki! • • • Dostumuz Yalçın Bayer, dün Hürriyet'teki "Ye- ter Söz Milletindir" köşesinde onca gün Yargıtay Başkanı ile ilgili yayınlarında, gazetesinin yanıtları- nı aramadığı (bu nedenle -herhalde- gazete yöne- ticilerine yönelttiği) soruları yazıyor: "...Yargıtay'daki çalışma arkadaşlan tarafından bulunmuş bir müteahhideyeni aldığıyazlığmı onart- ması ve ödemelerini de yapmış olması maddi kaza- nım olmadığını gösteriyor... Çakıcı'n/n adamlannın ya da müteahhidin telefon konuşmalannda Yargıtay Başkanı'nın adını kullanmış olmalan ve paradan söz etmeleri, o kişinin maddi kazanç elde ettiğini gös- termeye yetmez... Yargıtay Başkanı'nın görûlmek- te olan bir dava üzerinde etkisi var mıdır? Çakıcı ile ilgili kararda sanık lehine bir davranışta bulunmuş mudur? Yargıtay'dan çıkan karan geciktirme ya da değiştirme gibi bir girişimi olmuş mudur? Maddi kazanım elde etmiş midir? ... Eğer bunlann yanıtı evet ise istifa kurumu doğal olarak işlemeli... Ancak hayırise diğerilişkilerbağlamında ciddıetik birprob- lem vardır..." • • • Dağdaki Başbakan'a iletildi mi bilemeyiz; Denk- taş, şu soruya yanıt arıyor: "TC Başbakanı bize, 'referandumda evet deyiniz ertesi gün tanınrnanız için yola çıkacağız' dedi, vaat etti. Ne yapıyorlar şimdi? Buradaki hükümet (Talaty ve kendileri her te- maslannda 'Biz ambargoların kalkmasını isteriz, val- lahi billahi tanınma istemeyiz' diyorlar". • • • Okura dilekçe: Son 2 yıldır aralıksız her gün bir- likteyiz. Altı gün izninizi rica ediyorum. Sevgiler say- gılarla... OrgeneralYalman, uzaydan yararlanmaya büyük önem verildiğini söyledi TSK'nin 2020 vizyonuANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Kara Kuvvetleri Komuta- nı Orgeneral Aytaç Yalman, Türk SilahJı Kuvvetleri'nin (T- SK) geleceğin modern savaş ge- reklerine yanıt verebilmesi için "küçülerek etkinleşmekten" başka bir yöntemı olmadığını söyledi. Yalman, bu kapsamda yükümlü personel sayısı azalan ancak ateş gücü yüksek, çevik bir kara kuvvetlerinin "Kuvvet 2020 vizyonuna" göre yapılan- dınlmasına çalışıldığını bıldirdi. Orgeneral Yalman, Savunma ve Havacılık dergisinin sorulan- nı yanıtladı. Ay sonunda emekli- ye aynlacak olanYalman'ın açık- lamalan özetle şöyle: Daha küçük, daha etkln OfdU: TSK'nın anayasa ıle tayin edjlmiş görevlerinı etkin olarak i- fa edebilmesi için geleceğin gü- venlik ortamı çok iyi tahayyül edilmeli ve şekillendirilmelidir. Körfez Harekâtı ve Irak Savaşı, niteliğin nıceliğe üstünlüğünü or- taya koymuştur. Modern harbın gereklerine cevap verebilecek or- dulara sahip olabilmek için küçü- lerek etkinleşmekten başka bir yöntem görülmemektedir. Bu kapsamda kara kuvvetleri- nin geniş bir spektrumda harekât icra edecek tarzda beka ve hare- kât kabıliyeti, zırh koruması, ateş gücü yüksek, çok rollü, elastiki kullanılma imkânı olan bir teşki- lat yapısına ulaşmasını hedef alan ve tedrici olarak yükümlü perso- nel sayısını azaltan yeniden yapı- landınlması, küçülürken daha et- kin hale getirilmesi ve moderni- zasyonunun en önemli çalışma olduğunu değerlendıriyorum. Kuvvet 2020 vizyonu: Kara kuvvetleri kendisine veri- len vazifenin gereği olarak 2020'lerin muharebe ortamında, Genel Muharebe Harekâtı'ndan Insani Yardım, Caydırma, Kriz Yönetimi ve Banşı Destekleme, NBC ortamında harekâta kadar geniş bir yelpazede harekât icra edebileceİc imkân ve kabiliyetle- re sahip olmahdır. (...) Bu neden- le, tehdit veriskJericaydıncı, kriz yöneriminde sınırdan geriye doğ- ru etkinleşerek planlı bir şekilde büyüyebilen, farklı hazırlık sevi- yelerinde, seçilmiş yeteneklere süratle ulaşabilecek ve askeri he- defleri ifade ile Milli Askeri Stra- tejısı'nin ihtiyaçlanna göre opti- mum yeterlik ve yetenekte yapı- landırılmış elastiki ve çevik kara kuvvetleri hayata geçirilecektir. Yerll sanayi: Geçen son 10- 15 yıl içerisinde ulusal savunma sanayimizde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bunun sonucu olarak da Kara Kuvvetleri Komu- tanlığı'nın ihtıyaçlan giderek ar- tan oranda yerli üretimden karşı- lanmaktadır. Türk Kara Kuvvet- leri'nin yurtiçınde üretilen sis- temleri kullanıyor olmasının ih- racat için de bir referans ve teş- vik unsuru olduğu değerlendiril- mektedir. Milli Savunma Bakan- hğı bünyesinde ihracata yönelik bir Savunma Ürünleri Satış Teş- kilatı kurulması çalışmalan da kara kuvvetlerince destekJen- mektedir. TSK'nin uzaya llgisi: Tum kara, deniz ve hava herekât alan- lannı çepeçevre saran ve siyasi sınırlan bulunmayan uzayda ka- zanılacak kabiliyetler, milli güç unsurlanm ve ulusal gü\ enJik or- tamını doğrudan etkjleyecektir. Içinde bulunduğumuz bilgi çağı, muharebe sahasını genişleterek harp alanına eşdeğer hale getir- miştir. Üç boyutta (kara, hava, de- niz) icra edilen muharebeler, uzay ve bilgi boyutu da ilave edi- lerek yeni boyutlar kazanmakta- dır. Bu gelişmeler neticesinde: • Silah sistemlerinin menzille- ri, vuruş hassasiyetleri ve tesirle- ri artmakta; • Harp silah ve araçlan daha küçük, hafif ve ekonomik, fakat daha etkili ve tespit edilmeye kar- şı korunmalı olarak üretilmekte; • Entegre sistemlerin bahşetti- ği imkânlarla askeri harekâtın temposu artmakta; • Gerek karar, gerekse hedef önceliklerinin belirlenmesi süre- cınde hata riski çok aza indirge- nebihnektedir. 21. yüzyılda askeri yetenekJer açısından uzay kabiliyetinin cay- dıncı bir unsur oluşturması, ülke sa\aınmasında olanaklar ölçüsün- de uzaydan yararlamhnası ve bu sorumluluğun yerine getirilmesi için yeteneklerin atmosferin dışı- na taşmması artan bir oranda önem kazanmaktadır. Bu kap- samda, kara kuvvetleri; Komuta Kontrol, Muharebe, Bilgisayar, Istihbarat, Keşif ve Gözetleme alanlannda uzaydan yararlanma- ya büyük önem vermektedir. Datça'da bu yıl beşincisi düzenlenen şenlikte Can Yücel şiirlerle anıldı Caıı dostları bulustu MEHMET EMİN BERBER / ÖZCAN ÖZGÜR DATÇA - Can Yücel dostlan Datça'da buluştu. Bu yıl 5.'si dü- zenlenen Can Şenliği, Yücel'in şiir dostlan ve sevenlenni bir araya getirdi. Eşi Giiler, kızlan Su, Cüzel Yücel ve dostlan dün Can Yü- cel'in mezarını ziyaret etti. Me- zan başmda geleneksel hesabı- nı veren Güler Yücel, "Şiir Miir" adlı kitabından söz ede- rekCanYücele şöyle seslendi: "Can, rahmetü İzmir Bü yük- şehir Belediye Başkanı güzel insan Ahmet Pıriştina'nın bas- tırdığı kitabımı dostlanma ücretsiz dağıtıvorum. Senin Yunancaya çevrüen şiir kita- bın büyük ilgi görüyor. Sen Yunanistan'a gidemedin ama kitabın orada elden ele dola- şıyor." İlk kıvılcım Datça Belediye Başkanı Erol Karakullukçu da yıl boyu Yü- cel'le birlikte yaşadıklannı be- 5. Can Şenliği. ünlü şairin ailesi ve dostlannı bir kez daha bir araya getirdi. lirterek "Bu güzel etkinlikle se- nede bir Can dostlarıyla bir araya geliyoruz. Can Şenliği, Datça'nın kültür sanat merke- zine dönüşmesinin ilk kıvılcı- mı oldu. Gelecek yıllarda et- kinlikleri çoğaltacağız" dedi. Datça'da dün başlayan şenh- ğın ilk etbnlığmde "Doğu Şi- iri-Batı Şiiri" tartışıldı. Paneller düzenlendl Can Yücel' in zamanının önem- li bölümünü geçirdiği Eski Dat- ça Kahvesi'nde Vecdi Sayar'ın yönettiği panele Cengiz Bektaş, Orhan Alkaya ve Prof. Şefıka Egeci kahldı. Şenliğin ikinci et- kinliğı olan "Şiir ve Çeviri" pa- neline Isveç'ten Peter Curman, Yunanistan dan Kostos Ckanda- lidis ve Kabns'tan Neşe Yaşin ile Sezer Duru kahldı. îngiliz mirasçı Uzunada'da toprak istiyorB Baştarafı 1. Sayfada Verilere göre son bir yıl içinde, 14 bin 449 Yu- nanlı 1165 dekar, 11 bın 985 Alman 6 bin 700 dekar, 5 bin 557 Îngiliz 2 bin 805 dekar, toplam olarak Fransa, Hollanda, Avusturya, ABD ve Is- rail vatandaşlanyla birlikte 66 ülkeden 44 bin 600 kişi, 280 bin 967 dekar arazi ve taşınmaz sa- tınaldı. Vatan topraklan Türkiye Cumhuriyeti Anaya- sası'na aykın biçimde sarıldı. Ege'de Yunanlılar. GAP bölgesinde Israilliler yoğunlaştı. Aynca köy. maden, vakıflar ve yabancı yatınmlarla il- gili yasalarda değişikliklere gidilerek ülke top- raklanmn 100 bin kilometrekarelik bölümün- de, başta Amerikan ve Kanada kökenli olmak üzere 20'ye yakın çokuluslu şirkete maden ara- ma ayncalığı sağlandı. Yasal değişiklikJer sözde, "AB uyum yasala- n" çerçevesinde gerçekleştirildi. 1 Mayıs'ta AB'ye yeni katılan Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Lirvanya ve Eston- ya'mn, AB'ye girmeden önce, yabancılara top- rak satışmı yasaklamalan dikkate alınmadı. AKP'nin dikkate ahnadığı asıl bir unsur da geçmişteki Anayasa Mahkemesi kararlan oldu. Özal iktidannın çıkardığı benzer bir yasayı in- celeyen Anayasa Mahkemesi 09.10.1986 tarih- li iptal karanrun gerekçesinde şu görüşleri dile getirmişti: "Ülkede yabancının arazi ve em- lak edinmesi salt bir mülkiyet sorunu gibi de- ğerlendlrilemez.Toprak, devletin vazgeçüme- si olanaksız temel unsuru, egemenlik ve ba- ğımsızlığın simgesidir.Yabancıya satılmış top- rakların yasal yollardan yerine göre geri alı- nabiimesi olanağının varlıgına güvenilmez. Yabancının her an kendi devletinin himaye- sinde olduğu dikkate alındığında, böyle bir yota başvurmanın devletlerarası çetin sorun- ları davet etmesi kaçınılmazdır...'* AKP genel çerçevede yabancılara söz konu- su bu a>Ticalıklan tamyıp, CHP millervekili Er- dal Karademir in konuya ilişkin soru önerge- sini geçiştirirken, Türkiye şimdi, özel ve tek ör- nekJerde ortaya çıkan ilginç gelişmelerle karşı karşıya. Bu kez konu, İzmir Körfezi'nin içinde- ki küçük adalardan, 1957'de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı 'na tahsis edilen Uzunada... Uzuna- da, İzmir"in dibinde. stratejik önemde. Deniz Ku\^ r etleri'nin çeşitli birimleri konuşlanıyor. Adanın bir bölümündeki arazilerde hak sahibi oldug^ınu iddia eden îngiliz asıllı Anthoney Edards'ın mirasçılanndan Gwynneth Giraud ortaya çıkıyor. Atalannnı, 1896 tarihinde (yüz yılı aşkın bir süreden önce) söz konusu arazile- ri, Elino Binti Yorgaki adlı Rum'dan sarın aldı- ğuu savunarak hak sahibi olduğunu öne sürüyor. Ingiltere'nin izmir Konsolosluğu da devreye gi- riyor Çeşitli kurumlarda yazışmalar sürüyor. Kurtuluş Savaşı unutuluyor En başta ülkenin kazandığı Kurtuluş Savaşı unutuluyor. Tapu ve kadastroyla ilgili yasalar bir kenara bırakılıyor, zamanaşımı dikkate alın- mıyor, daha ilk ağızda "Böyle saçma, yersiz bir istek olur mu" diyecek kurumlar, baş\-uruyu kabullenip konuyu araştırmaya başhyor. Başta Milli Savunma Bakanlığı 06.11.2003 tarih ve 6121-( 3509- 07) sayılı yazısıyla Bayın- dn^lık ve Iskân Bakanlığı'na durumu soruyor. ilgili sonıda ne hikmetse, NATO'nun 4995- 15153 sayılı bir yazısı da var. Bakanlığın yazı- sından yaklaşık bir ay sonra, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü konuyu, kendine bağlı Izmir Bölge Müdürlüğü'ne inceletiyor. Bakanlıklann, genel müdürlüklerin Cumhu- riyetin varlığını esas alıp, söz konusu hak iddi- asına vermedikleri yamtı, Izmir Bölge Müdür- lüğü hazırlıyor. Bölge müdürlüğü diyor ki: "Araştınlması istenen konu detayü olarak in- celenmiştir... Yürürlükteki mevzuat gereği Uzunada askeri amaçlarla. T.C Devleti'nin hüküm ve tasarrufu altındadır... Eski tapu kayıtlan, gerek hudutları gerekse hisse oran- lan ve gitti kayıtlanyla ve yüz ölçümleriyle çeüşkilidir... İddia konusu eski kayıtlar, huku- ki dayanağını ve özelliğini kaybetmişlerdir... Osmanlı Hanedan mülklerinin T.C. Maliye Hazinesi'ne devri nedeniyle kayıt kapsamı ifade edilen alanlar da zaten T.C. Devleti'nin nıülkü konumundadır." Atılgan'a inceletttrildi Yanıtın belki de en önemli bölümünü son madde içeriyor: "... Sonuç olarak, İzmir ve Ege Bölgesi'nin batı tasmında yer alan ve bugün T.C. kanun- lan ile hukuki ve fiili olarak kadastro sonu- cu özel ve tüzel kişiierin adlanna mülkiyet be- lirlenmiş alanlarda da bu kabil taleplerin za- man zaman gündeme getirildiği görülmekte- dir. Kardak Adası krizinin de benzer bir şe- kilde yaratıldığı düşünülürse, Kuzey Kıb- rıs'ta Bavan Loizidou'nun davasının emsal yaratma olasdığı karşısında, hele hele Deniz Kuvvetlerinin önemli bir üssü olan ada üze- rinde yoğunlaştırılan talebin münferit ve sı- radan bir olay gibi algılanmaması...." Bu inceleme, anlayanlara son noktayı koyu- yor. Ama olmuyor. Bayındırlık ve tskân Bakan- lığı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü. konuyu bir de Maliye Bakanlığı Milli Emlak Kontrolö- rü YusufAtılgan'a incelettiriyor... Özkaya: Hak iddia edilemez Bugün için sonuç, bilinmiyor. Bütün bu olan bıtenle ilgili Eski Tapu Kadastro Genel Müdür Yardımcısı Orhan Ozkaya'nın şu sözleri ise farklı hesaplan gözler önüne seriyor: "Bu ülke- nin topraklan büyük bir kurtuluş savaşıyla kazamldı. Bu topraklarda hiçbir kişi ve gü- cün mülkiyet iddiasında bulunması, müm- kün değildir. Ancak Mısır gibi karşüıklı an- laşma yaptığımız ülkelerdeki araziler üzerin- de çahşmalar yapüabilir. Uzunada örneğin- de görüldüğu gibi, herhangi bir hak iddia edi- lemez. Kadastro ve ülke yasaları, bu gibi du- rumlarda mülkiyetin Hazine'ye ve devletin hüküm ve tasarrufu altına geçtiğinin amiri- dir. Hal böyleyken bu olayda bu kadar derin- liğe inilmesi, arkasının araştınlması, günde- me getirilmesi düşündürücüdür. Loizidou da- vası ortadadır. Bir pilot uygulaması mı yapıl- mak isteniyor? Bunun dışında benzer talep- lerin gündeme geimesi söz konusudur..." Ne dersiniz, yabancılara toprak satışının ya- sallaşmasının ardından eşzamanlı, emsal örnek- lerin gündeme getirihnesine? GÜNDEM MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Bangladeş'te yüzlerce ev yıkılmış, binlerce kişi açıkta kalmıştı... Doğa kendisine yapılan haksızlığı kabul etmiyor, insanoğlunun hükmetme duygusuna ders dolu kar- şılıklar veriyor... Tabii anlayana! Ne zaman bu tür haberleri okusam, aklıma ilk Kı- zılderili Reisi Dvvan'ın 1885'te dönemin ABD başka- nına yazdığı mektup gelir. Beyaz adamın kendilerin- den sürekli toprak istemesini hazmedemeyen reis D- wan, doğanın gücünü, doğayla aralanndaki bağı o kadar güzel anlatır ki... Arada bir kısa alıntılar yaptığım mektubun bu kez geniş bir özetini paylaşmadan geçemeyecegim: "Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabi- lirya da satabilirsiniz? Bunu aniamak bizleriçin çok güç. Bu topraklann herparçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlannın pınldayan iğneleri, vızıldayan bö- cekler, akkumsallı kıyılar, karanlık ormanlarve sabah- lan çayırlan örten buğu, halkımın anılannın veyüzler- ce yıllık deneyimlerinin bir parçasıdır. Ormanlardaki ağaçlann damahannda dolaşan su, atalanmızın anılannı taşır. Biz buna inanınz. Beyazlariçin durum böyle değildir. Bir beyaz ölüp yıldızlar evrenine göçtüğü zaman, doğduğu toprak- lan unutur. Bizim ölülerimizse bu topraklan unutmaz. Çünkü Kızılderili gerçek anasının toprak olduğuna inanır. Washington'daki büyük reis bizden toprak istedi- ğiniyazıyor. Bu bizim için çok büyük özveri olur... Çayıhann ve ırmaklann suyu bizim için yalnızca akıp giden su değildir; atalanmızın kanıdır aynı za- manda. Bu topraklan size satarsak, bu sulann ve top- raklann kutsal olduğunu çocuklannıza da öğretme- niz gerekecek. Biz çayırlan ve ırmaklan kardeşlerimiz gibi severiz. Siz de aynı sevgiyi gösterebilecek misiniz kardeşle- rimize? Biliyorum, beyazlar bizim gibi düşünmezler. Be- yazlar için bir parça toprağın ötekinden aynmı yok- tur. Beyaz adam topraktan almak istediğini almaya bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak be- yaz adamın dostu değil, düşmanıdır. Beyaz adam, topraktan istediğini alınca, başka serüvenlere atılır. Beyazadam, anası olan toprağa ve kardeşiolan gök- yüzüne, alınıp satılacak şeyler gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdırki topraklan çölleştirecek ve her şeyiyiyip bitirecek. Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlamayız biz Kızılderililer. Bu kentlerde huzur ve banş yoktur. Be- yazadamın kurduğu kentlerde birçiçeğin taçyaprak- lannın açarken çıkardığı tatlı sesler, birkelebeğin ka- nat çırpışlan duyulmaz. Belki de vahşi olduğum için anlayamıyorum ama, ben ve halkım için önemli olan şeyler başka. İnsan birsu bihkintisinin çevresinde toplanmış kurbağala- nn, ağaçlardaki kuşlann ve doğanın seslerini duyma- dıkça, yaşamın ne anlamı ne değeri olur? ...Hava önemlidirbizleriçin. Ağaçlar, hayvanlarve insanlar aynı havayı koklar. Beyaz adam için bunun bir önemi yoktur. Ancak, size bu topraklan satacak olursak, havanın temizliğine önem vermeyi öğrenme- niz gerekecek. Hem nasıl kutsal olmasın hava ? Ata- lanmız doğduklan gün ilk soluklannı, ölürken son so- luklannı bu havayla solumuşlardır. ...Canlılann yok edildiği bir dünyada insanın ruhu yalnızlıktan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın, bugün canlılann başına gelen, yann insanlann başına gelir. Çünkü bunlar arasında bir bağ vardır. Şu gerçeği iyi biliyoruz; toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve bu dünyadaki her şey bir ailenin bi- reylerini birbirine bağlayan kan gibi ortaktır ve birbi- rine bağlıdır. Bu nedenle dünyanın başına gelmiş olan her felaket insanın da başına gelmiş sayılır. ...Beyaz adamı bu topraklara getiren ve ona Kızıl- dehiiyi boyunduruk altına alma gücü veren Tann'nın kadennianlamıyoruz. Tıpkı buffalolann öldürülüşünû; ormanlann yakılışını, toprağın kirtetilişini anlayame, dığımız gibi. Bir gün bakacaksınız ki, göklerdeki kartallar, dağ- lan örten ormanlaryok olmuş. Yabani evcilleştirilmiş ve her yer insan kokusuyla dolmuş... Işte o gün insanoğlu için yaşamının sonu ve varlı- ğını sürdürebilme savaşımının başlangıcı gelip çat- mış olacak." O günün gelmesini mi beklemeli, yoksa Dvvan'dan ders mi almalı? ankcum' cumhuriyet.com.tr Yanıtları tatmin edici' bulmadı AbdüllatifŞener arkeologları azarladı ÇUMRA (AA) - Konya'nın Çumra flçe- si'nde Çatalhüyük kazı alanını ziyaret eden Baş- bakan Yardımcısı Ab- düllatifŞener, çalışma- lar konusunda kendisine bilgi veren arkeologlan "Boş anlatıyorsunuz" diye azarladı. Kazı alanını ziyaret e- den ve çalışmalan yürü- ten arkeologlarHüseyin Kamalak ve Lütfi Önel'den bilgi alan Şe- ner, Çatalhöyük ile ilgi- li sorduğu sorulara veri- len yanıtlan tatmin edi- ci bulmadığını söyledi. Şener, arkeologlara "Boş anlatıyorsunuz. Dolu anlatın, buranın kendine özgü bir özel- liği var" diye çıkıştı. Bunun üzerine arkeolog Önel'in, "Bilimsel ça- hşmaların sonucunu anlatıyoruz ama siz iki kere iki dört etsin isti- yorsunuz" demesi üze- rine Şener, "Bir o taş- tan, bir öbür taraftaki yamaçtan bahsettiği- niz zaman olmaz" de- di. Şener "Bir dahaki sefere vanımda Çatal- höyük uzmanı getire- ceğim. Bir turist kafi- lesi olarak gelmiş ol- saydık, tatmin olamaz- dık" diyerek kazı ma- hallinden aynldı. SSK kartım ve sağlık karnem çalınmıştır. Hükümsüzdür. RÜŞTÜ TUNCER Nüfüs cüzdanım, SSK kartım ve sağlık karnem çalınmıştır. Hükümsüzdür. GÖNÜL TUNCER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle