Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 2 AĞUSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
•~ Türkiye, Irak'tn
tt petrolünü işletecek
g diyortar...
£ Biri bizi işletmiş
*a olmah!
> Bektrorek posta: denizsom@c«flnhuriyetcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Türkiye, dershane
cennetine dönmüş...
"Eğitimin ruhuna fatiha!"
AmtkabirDr. Tülay Bosi,
THY'nin Skylife der-
gisindeki Ankara
kent haritasında ar-
tk Anıtkabir'jn yer al-
madığını bildirmişti.
THY, yapımctsı firmayla
görüşüldüğünü ve seh-
ven yapılan hatanın, der-
ginin eylül sayısında
giderileceğini açıkiadı.
Çuvaldız
Datça'dan emek-
li öğretmen Kemal
Öncü; Cumhuriyet'in
künyesine gazetenin el-
mek adresinin neden ya-
zılmadığını ve internet si-
tesine gönderilen iletile-
rin de neden Ingilizce
uyan ile geri geldiğini so-
ruyor... Yanrtı birtikte öğ-
reneceğiz.
F. Bahçe
Ed
S
osyal Sigortalar Kunjmu'nun ilaç ihalesinde
fahişfiyatlarnedeniyie kamunun trilyonlarca
liralık zarara uğraması ve ulus ötesi ilaç fir-
1 malannın umursamaz tavn üzerine Tıp Kuru-
mu Başkanı Dr. Mehmet Altınok şöyle diyor: "SSK
ihalesinde görüldüğü gibi ulus ötesi şirketler patentli
bir ilacını Türkiye'de değişik hastanelere ve SSK'ye
230 milyon liraya da satabilir, 88 milyona da. Şrrketle-
rin açıklamalanna göre ilaç satışlannda, şirket dışında
büyük kârtann oluşması olağandır, bu kârlann nasıl
dağıtıldığının hesabı sorulmaz. Bu şirketlerin yurtdışın-
daki merkezinin tanımladığı üst düzey etik ve sosyal
standartlar işte budur; Türkiye'de devlet ihalelerinde
önlem alınmadığı sürece ulus ötesi ilaç firmalan da etik
ve sosyal standart kılıfıyla bir ilacı iki- üç katı fiyatla sa-
tacaktır."
Tıp Kurumu Başkanı Dr. Altınok, ulus ötesi şirketle-
rin bu tavnna karşı kamunun ve özellikle SSK'nin ilaç
ve tıbbi sarf malzemesi ihaleleri için şu önerileri geti-
Biyotek
nyor:
"SSK, merkezi bir planlama ve titiz araştırmalaria i-
laç gereksinimini belirieyecek. O ilacı üreten ve pazar-
layan tüm firmalan çağıracak, doğrudan alım yönte-
miyle kıran kırana pazarlık yapacak.
SSK, 35 milyon kişiyle topiumun yansını kapsıyor,
elinde çok büyük bir pazarlık kozu var, bu avantajını
mutlaka kullanması gerekir.
Tekel olan ilaç örneklerinde toplu alımlarda kamu-
sal yarann gereği olarak mutlaka anlamlı bir ıskonto
için sıkı pazarlık yapılacak.
Ancak asıl sorun, jenerik biyotek ilaçlan neden üret-
miyor oluşumuz. Bunu üretebilmek için üç-dört yıllık
bir süreye gereksinim var. Yerfi firmalar Sağlık Bakan-
lığı'ndan jenerik biyotek ilaç ruhsatı beklerken, yıllar-
dır ne hıkmetse bir türlü onay çıkmıyor." Çözüm öne-
rilennden sonra Dr. Mehmet Altınok, Sağlık Bakanı'na
kamuoyu önünde bırkaç soru yöneltiyor:
"Biyotek bir ilaç olan Eritropoietin'in yıllık pazar pa-
yının 100 milyon dolar doiayında olduğunu hesapla-
dık. Bakanlığın elindeki kesin verilere göre yılda ne ka-
dar Eritropoietin harcaması yapıyoruz? Tıp Kurumu'na
göre yıllık Eritropoietin harcamamızın yarısıyla bu ilacı
üretebiliriz. Bakanlığın bu konudaki görüşü nedir?
Interferon, Büyüme Hormonu, Eritropoietin, Hepatit
B aşısı gibi tüm biyotek ilaç ve aşılara yılda ne kadar
harcama yapılmaktadır?
Jenerik Biyotek ilaçlar için Bakanlığa kaç firma mü-
racaat etmiştir? Ne kadar zamandır bu dosyalar bek-
letilmektedir, reddedilen dosya varsa gerekçeleri ne-
lerdir?
Komısyonlardaki uzmanlann uzmanlık alanları nedir;
biyoteknoloji uzmanı olmayan üyeler var mıdır?"
Buyurun, buradan yanıtlayın Sayın Bakan!
çKökçe: "Fe-
nerbahçe Stadı'na
büyü yapılmış. Har-
ry Potter, Fenerbah-
çe'ye teknik direktör ol-
sun!
Kader
Sedat Salpat: "Ameri-
ka'ya bakılırsa dünya El
Kaide'nin terör tehdidi
altında. Bana göre de
ülkemiz El Kadercilerin
tehdidi altında."
SESSİZ SEDASIZ (!) Temizlikte Endonezya kadar olamadık!
Haber Endonezya'dan geliyor. Habe-
re göre, Endonezya polisi deniz suyun-
daki kirlenmeyi kanıt göstererek Ameri-
kan şirketi Nevvmont'un Minahasa Raya
Altın Madeni'ni kapatmayı kararlaştırdı.
Türkiye için Nevvmont adı yabancı de-
ğil; Bergama Ovacık'taki siyanüriü altın
işini Eurogold adıyla başlatıp Nor-
mandy'e çeviren, sonra Nevvmond olan
ve şimdilerde Pasifıc'e adıyla Içişleri Ba-
kanı ile Izmir Valisı'nin eşlerini agırlayan
büyük altıncı!
Endonezya'dan gelen haber şöyle:
"Dedektif Suyitno Landung, laboratu-
var test sonuçlannın delil olarak Kuzey
Sulavvesi bölgesinde Newmont işletme-
si yanındaki Buyat koyundaki deniz su-
larının kirlendiğini gösterdiğini söyledi.
Polis, yerel yönetime Nevvmont'un kapa-
tılmasıyla burada çalışan bölge sakinle-
rine işlerini kaybetmelerinden dolayı ye-
ni işler bulunması için bilgi verdi. Polis
f
dedektifi, Newmont yöneticileri-
nin çok yakında sorguya çekile-
ceğini de açıkiadı. Nevvmont
düzgün yapılmayan atık siste-
minden dolayı Minehasa sakinleri
tarafından suçlanıyordu. Atık sisteminin,
30 köylünün ölümüne sebep olan mine-
mata hastalığını tetiklediği sanılıyor. öte
yandan Nevvmont, ABD'de de bir mah-
keme başvurusu ile karşılaşabilir. Endo-
nezya'daki yasal işlemler, Buyat körfezi
ağır metal kirliliğini yaşayanlar için yeter-
siz kalırsa, Jakarta Sağlık Yardım Ensti-
tüsü, Amerika'da Nevvmont'a karşı da-
va açacak."
Yüksek Yerilim Hatfa
Boyunun ölçüsünü alacağını bilsen de
boyundan büyük işlere kalkış
senyıne!
erdincutku(3 yahoo.com
ÇED KOŞESI
OKTAY EKİNCt
Çakırhan'laydık...
Aylar olmuştu Nail Çakır-
han'la oturup söyleşmeyeli...
Kaç kez niyet ettikse de gi-
demedik ziyaretine Istan-
bul'da...
Sonunda bir ağustos akşa-
mı Akyaka'dabuluştuk... Gö-
kova KörfezTnin ucunda,
"ÇaJarhan mimarisi" ile be-
tonlaşmaya meydan okuyan
Muğla köyünde...
Aynı mimariyi yaşatan Yü-
celen Otel'e vanp çoktan
demlenmeye başladığı rakı
sofrasında "merhaba" dedi-
ğımizde, yine hayat yoldaşı
"canı Halet'i" ve dostlanyla
beraberdi...
Kucaklaşırken "Nerede-
sin" dedi, sustum... "Nasıl-
suı" dediğimde ise susmadı;
"Ameliyat oldum, çok sarsıl-
dım, şimdi hi>im...*'
Yıllar önce Erman Şahin,
hem belediye başkanı hem de
wdalısı olduğu Muğla için
böğsünü gererek "Burası
Otimpos'a döndiL." demişti;
"Nail Çakırhan burada, Me-
lıh Cevdet Anday burada,
Oktay Akbal burada, Ilhan
Selçuk bura-
da..."
Olimpos'taki
tannlann ne ka-
dar "kendilerini
beğenmiş" ol-
ctuklannı mitolo-
jı yazmakla biti-
rememiş... Muğ-
la'dakilerin ise ne
kadar "alçakgö-
nûDü" olduklan-
nı, onlarla Akya-
•ka söyleşilerini
yaşayan herkes dilinden dü-
şürmüyor...
En alçakgönüllü olanı ise
kuşkusuz Nail Çakırhan...
Ivlerini ve ustalığını herkes
biliyor da Nâzun Hikmet'le
clan "can dostluğundan" kaç
hşinin haberi var?..
1+l=rinsırn
Vaktiyle sadece yazmak
i;ın sormuştum; bu kez "ken-
dnniz" için daha bir merakla
sordum;
"- Nâzun'la ortak kitabını-
an adını 1+1=1 koyacak ka-
dar yakuı oldun. Bu formü-
Mn sun nedir?"
1910 doğumlu olmanın de-
nn geçmişini bir anda yeni-
cen anımsadığı yanıtında
•gerçeği'' yansıtması da kısa
ıe özdü:
u
- Birtikte yazdık ya? Yani
ıe o yazdj ne de ben; ikimiz
bir kişi gibi..."
0 gece Gökova Körfezi'nin
«masındaki yıldızlar bir baş-
iaparlaktı. "Meteor yağmu-
nı olacak" demişti ve kayan
nl^zlann da aslında o yağ-
mur olduğunu söylemişti...
Gökyüzünde onlan ararken
dalmışım; "Ne o, ne ben; iki-
miz bir kişi gjbi™"
Sonra paylaştım...
Iki insandan biri aklına ge-
len bir fikri "diğerine" açsa
bile, ortada bir söyleyen var,
bir de dinleyen... Ama yine
bir fikir "birfikte" iken doğ-
muşsa; hele öyle uzun sözler-
le de değil, daha ilk kelime-
lerde bakışlarınız da "ta-
mam" demişse; işte artık
1+1 = 1...siniz...
Bunun sıradan birliktelik-
lerle olamayacağını da yine
Nail Çakırhan, aynı kitapla il-
gili bir imza söyleşisinde şöy-
le açıklamıştı: "Tabii ki fikir
birliği de mühim, ama yet-
mez; hayat içinde avnyken de
a>ıu güçlüklere karşı benzer
rurumlannız olmuşsa, bir gün
yan yana geldiğinizde sanki
eskiden beri berabermiş gibi
olursunuz..."
'Teferruat'ı bilenler
Şimdi bu sözlerin "anlamı-
nı" bilmenin ötesinde "yaşı-
yor" olmanın da
heyecanıyla Halet
Çambel'in 50 yılı
aşkındır yönettiği
"Karatepe kazıla-
nna" ait belgeseli
izledik...
Hasan Özgen
yönetmiş, Adana
Rotary Kulübü
desteklemiş...
Nail Çakırhan,
1950-lerde ilk kez
bu ören yerinde
"alayh mimarhğuu'' kanıtla-
mış, Hitit uygarhğını gün ışı-
ğına çıkaran arkeolojik eser-
ler, Çakırhan'ın tam 5 yıl ora-
da kalarak inşaatını gerçek-
leştirdiği açık hava müzesin-
de sergileniyor...
Mimann "mimar" olabil-
mesi için, tasarlamanın yanı
sıra "yapmayı" da bilmesi ge-
rektiğini söylediğinde, bir
kez daha dalıp gittim... "Us-
ta biür" rahatlığını yeğleyen-
lere karşı "Ustayadatarif edi-
Br" diyen bir mimann neden
aynı zamanda "aynnölarla"
yaşadığını yine Çakırhan
şöyle özetliyordu:
"Teferruatı dikkate alma-
dan binayı da kuramazsuı.
Bunun için binanın içi ile dışı-
nı beraber düşünmek la-
zun..."
"Yaşam"da da bu böyle de-
ğil mi?.. Sadece "görünüm-
lerle" yetinilen beraberlikler-
den, sonunda 1+1=2 çıkıyor-
sa matematikten belki geçili-
yor. ama "hayat bilgisi''nden
sınıfta kalınıyor olmah...
oekincita cumhuriyeLcom.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOı turk.net
ÇÎZGİLlK KÂMtL MAS.ARACl kamilmasaraci ı mynet.com
r
&
H A R B İ SEMİHPOROY
Çizerimiz Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine ara vermiştir.
HAYAT E P l K TtYATROSU MLSTAFA BİLGİN
semihporoyoyahoo.com
hayatepikamynet.com
YENI ÎNFAZ YASASINDA
MAHKUMLARA
."6ERE5tNDEN FAZLA YAYIN"
CtN ENK5EL SETÎRtLîyORMUŞ !?.
BENCE SANA
BU KITAP
FAZLA BİLE !..
I l 1 1
TARİHTE BLGLıN MÜMTAZARIKAIS 22 Ağustos incic.miunta.z-arikan.com
BUH/IKLA CAUSAN KUREKLE/?..
1766'M 8USÜN, İLK BUHAÜLI TEKNELERDEN Bİ/Zİ, AMER.İKA-
DA, D£LAWAR£ AJ£Hei'AI£>£ DENENDİ. AMER.İKALI SUUIfÇU
JOHN FITtM TARAP/NOAN YAPILAN ZO ME7K£- 8OYUNDAHİ
TEKHE, İKJ YANINPA HARE*£TlJ 1Z tCÜ&EK 7?>tŞ/YOeP(J. BU-
HAR MAJONZSİNIN ÇAU$THZD/&I KLX£/CL£R,ONA SAATTS 6,5
İ KSG İ i"SA-MİL H/2
YtLAN MOOEL PEK İUSt
3OHA/ FtTCH, OALİA GELİÇMİŞ BİR
BUHAGLI 7EKAJE YAP/UAYA GİGİŞB
C£K (ŞAĞPA^'BUNU BAŞAB-
MAS/NA KARŞ/N,GENEL
I/Ull 'Ç//V PAgASAl
8ULı4MAD/g/AJ-
OAN, İ73&'DE İNTıHABA
Feride Bebek geldi...
Sevgili Özgür'le sevgili Levent'in
9 aydır yolunu gözledikleri (bizlerin de)
Feride bebe doğdu.
Feride kız güle oynaya büyüyecek...
Hep mutlu olacak, mutlu edecek...
Hoşgeldin bebek, sefalar getirdin!
Arkadaşlan...
(20 Ağustos 2004)
34 yıllık deneyimli öğretmenden
yorum, düşünme, konu analiziyle
LGS kolej sınavlarına hazırlıkta
FEN BİLGİSİ dersi uygun fiyata verilir.
(0216)5720649
Kalblnlzl Koruyun
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişfı/lstanbuf
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat)
Faks: (212) 212 68 35
PANO
DEIVİZ KAVUKÇUOĞLU
Polisiye Roman
Gibi Bir Hayat
Arsen Lüpen, Nat Pinkerton daha sonra çiz-
gi roman kahramanı Detektif Nick, Agatha
Christie... Çocukluğumda, ilk gençliğimde ne
kadar da çok sevip okurdum polisiye kitapları.
Yirmili yaşlanmla birlikte nedense uzaklaştım
bu tür kitaplardan. önceleri bu "nedense "yi ye-
ni ilgi alanlanmla yanıtlamaya çalıştım, uzun yıl-
lar boyunca da öyle sandım. Ama bugün anlı-
yorum ki nedeni politika, sosyal bilimler ya da
âşık olmak gibi özel durumlar değil de tanıklık-
larımın, yaşadığımız hayatların polisiye roman-
lara dönüşmesiymiş.
önce Van'daki karakol baskını, sonra günler-
dir gazete manşetlerinden düşmeyen Alaattin
Çakıcı haberleri düşündürrtü bana bunları. Dü-
şündükçe de gördüm ki bizler, sonu gelmeye-
cek gibi görünen kalın, uzun bir polisiye roman-
da üzerlerine tanıklık görevleri düşen kahra-
mancıklar, sayfalar daha dolu görünsün diye
varlıklarına gereksinim duyulan dolgu malze-
meleriyiz.
• • •
Bir lisenin önünden geçiyorsunuz... Kapısı-
nın üzerinde okulu yaptıran "A;ay/rsever"in adı
yazıyor. Ne güzel değil mi? Hayır! Adamın adı
ihale yolsuzluklanna, rüşvet işlerine kanşmış.
Gerçekten suçlu mu, yoksa suçsuz mu, bu hiç
önemli değil. Biraz kurcalıyorsunuz, altından bir
değil, beş polisiye romana yetecek malzeme
çıkıyor.
Görkemli, ışıl ışıl biryapının önündesiniz... Ya-
nınızdaki arkadaşınıza, "Ne hoş biryapı..." di-
yecekoluyorsunuz, arkadaşınız hemen kesiyor
sözünüzü. Sahibinin ne hayali ihracatçılığı, ne
döviz kaçakçılığı, ne de rüşvetçiliği kalıyor. An-
lıyorsunuzki, "birşey"e "güzel" deme şansınız
yok denecek kadar az bu ülkede. Diyecek ol-
duğunuzda o hayali ihracatçının yerini bir "uyuş-
turucu baronu", yolsuzluktan hüküm giymiş bir
"belediye başkanı" alıyor.
lyi bir lokantadasınız... Karşı masada iyi giyim-
li, orta yaşlı bir adam oturuyor yanında güzel bir
kadınla. Laf olsun diye bile "ne uyumlu bir çift"
diyemiyorsunuz, çünkü adam ya "pezevenk"
ya da "otopark mafyası" çıkıyor.
E-5 yolunda bir üstgeçidin altından geçiyor-
sunuz. Geçidin beton ayağında yaptıranın adı
yazıyor. Hiç yabancı değil bu ad size. Biraz dü-
şününce buluyorsunuz; adam devleti trilyonlar-
ca lira dolandınp yurtdışına tüymüş eski bir ku-
marhaneci, krallar gibi yaşıyor şimdi.
Boğaz'da bir balıkçıda demleniyorsunuz. Bir
yat süzülüp geçiyorönünüzden... Kaptan köp-
rüsünde elinde dürbünle kıyılan gözleyen ada-
mı tanırgibi oluyorsunuz. Evet, o! Devlete iki bu-
çuk milyar dolar kazık atmış ünlü sanayici.
Akdeniz, Egekıyılanndadolaşıyorsunuz... Bir-
birinden güzel beş yıldızlı oteller, tatil köyleri çı-
kıyor karşınıza... Hayran olmamak elde değil.
Bu? Hayali ihracatçı filan'ın! Şu? İhale yolsuz-
luğundan bir ara içeri girip çıkmış filanca'nın! Ya
öbürü? O da fişmekân'ın, hani adı bir cinayete
kanşmış bankacı vardı ya!
• • •
Dörtbiryanınızhırsızlarla, kaçakçılarfa, uyuş-
turucu baronlarıyla, banka batırıcılarıyla, rüş-
vetçilerle, irili ufaklı mafya babalarıyla sarılmış.
Ya güvendiğiniz dağlar? Onların da tepelerini
kartutmaya başlamış yavaştan yavaştan... "Ha-
yatım roman" denir ya, bizimki tam bir polisiye.
Bir de kahramanları sanal, içerikleri kurgu po-
lisiye romanlar yazılıyor bu ülkede, çok da oku-
nuyorlar üstelik. Başta sevgili dostum Ahmet
Ümit, tüm polisiye yazarlannı kutlamak gereki-
yor. En canavar yürekli kahramanları bile, tanık
olduğumuz polisiye hayatların gerçek kahra-
manlarının yanında Hazreti Isa kadar masum
kalan o yazarlan.
e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com
Faks:0212-723 84 97
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA.
1/ Aşın kar-
maşık ve in-
celikli bir şey
için kullanı-
lan sözcük. 2/
"Denizayısı*
da denilen
fok türü...
"Arpa ektim
biçeme-
dim/Bir
gördüm seçe- 9
medim"(Tür-
kü). 3/ Yat limanı...
Çemberin çevresinin
çapına oranını göste- 2
rensayı. 4/Kırsalke- 3
simde büyük toprak- 4
lan olan, varlıklı ve 5
sözü geçer kimse...
yerme, ödeme. 5/
Üye... Gözleri gör- 8
meyen. 6/Yunanmi-9
tolojisinde tutku tannçası... Kanşık renkli. 7/Çıp-
lak vücut resmi... Bir nesneye zorunlu olarak bağ-
lı olmayan ve onun özünde bulunmayan nitelik. 8/
Anton Çehov'un bir oyunu... Ortodokslarda tahta
pano üzerine yapılan her türlü dinsel resme veri-
len ad. 9/ Bir cins antibiyotik.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/llk damıtılan ve içinde anason bulunmayan ra-
kı... "Emin — " : Amtkabir ın tasanmını da ya-
pan mimanmız. 2/Padişah ve vezirlerin ka%oxkla-
nna taktıklan tüy ya da püskül şeklindeki süs...
Bir topluluğu oluşruran bireylerden her biri. 3/
"Sözgelişi, diyelim ki" anlamında kullanılan söz-
cük... Şarkı, türkü. 4/Oylumlu... Gelecek. 5/Bü-
yük tepsi... Acıklı. 6/Soyundan gelinen kimse...
"— kapılı bir handa'Gidiyorum gündüz gece"
(Âşık Veysel). II Ilkel benlik... Güney Anado-
lu'da bir dağ. 8/ Büyük ve bir geniş kannlı toprak
kap... Herkesin gözü önünde yapılan. 9/Telli çal-
gılarda telleri yüksekçe tutan tahta köprücük...
"Tank — " : Sinema oyuncumuz. >