18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 AĞUSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 •~ Türkiye, Irak'tn tt petrolünü işletecek g diyortar... £ Biri bizi işletmiş *a olmah! > Bektrorek posta: denizsom@c«flnhuriyetcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türkiye, dershane cennetine dönmüş... "Eğitimin ruhuna fatiha!" AmtkabirDr. Tülay Bosi, THY'nin Skylife der- gisindeki Ankara kent haritasında ar- tk Anıtkabir'jn yer al- madığını bildirmişti. THY, yapımctsı firmayla görüşüldüğünü ve seh- ven yapılan hatanın, der- ginin eylül sayısında giderileceğini açıkiadı. Çuvaldız Datça'dan emek- li öğretmen Kemal Öncü; Cumhuriyet'in künyesine gazetenin el- mek adresinin neden ya- zılmadığını ve internet si- tesine gönderilen iletile- rin de neden Ingilizce uyan ile geri geldiğini so- ruyor... Yanrtı birtikte öğ- reneceğiz. F. Bahçe Ed S osyal Sigortalar Kunjmu'nun ilaç ihalesinde fahişfiyatlarnedeniyie kamunun trilyonlarca liralık zarara uğraması ve ulus ötesi ilaç fir- 1 malannın umursamaz tavn üzerine Tıp Kuru- mu Başkanı Dr. Mehmet Altınok şöyle diyor: "SSK ihalesinde görüldüğü gibi ulus ötesi şirketler patentli bir ilacını Türkiye'de değişik hastanelere ve SSK'ye 230 milyon liraya da satabilir, 88 milyona da. Şrrketle- rin açıklamalanna göre ilaç satışlannda, şirket dışında büyük kârtann oluşması olağandır, bu kârlann nasıl dağıtıldığının hesabı sorulmaz. Bu şirketlerin yurtdışın- daki merkezinin tanımladığı üst düzey etik ve sosyal standartlar işte budur; Türkiye'de devlet ihalelerinde önlem alınmadığı sürece ulus ötesi ilaç firmalan da etik ve sosyal standart kılıfıyla bir ilacı iki- üç katı fiyatla sa- tacaktır." Tıp Kurumu Başkanı Dr. Altınok, ulus ötesi şirketle- rin bu tavnna karşı kamunun ve özellikle SSK'nin ilaç ve tıbbi sarf malzemesi ihaleleri için şu önerileri geti- Biyotek nyor: "SSK, merkezi bir planlama ve titiz araştırmalaria i- laç gereksinimini belirieyecek. O ilacı üreten ve pazar- layan tüm firmalan çağıracak, doğrudan alım yönte- miyle kıran kırana pazarlık yapacak. SSK, 35 milyon kişiyle topiumun yansını kapsıyor, elinde çok büyük bir pazarlık kozu var, bu avantajını mutlaka kullanması gerekir. Tekel olan ilaç örneklerinde toplu alımlarda kamu- sal yarann gereği olarak mutlaka anlamlı bir ıskonto için sıkı pazarlık yapılacak. Ancak asıl sorun, jenerik biyotek ilaçlan neden üret- miyor oluşumuz. Bunu üretebilmek için üç-dört yıllık bir süreye gereksinim var. Yerfi firmalar Sağlık Bakan- lığı'ndan jenerik biyotek ilaç ruhsatı beklerken, yıllar- dır ne hıkmetse bir türlü onay çıkmıyor." Çözüm öne- rilennden sonra Dr. Mehmet Altınok, Sağlık Bakanı'na kamuoyu önünde bırkaç soru yöneltiyor: "Biyotek bir ilaç olan Eritropoietin'in yıllık pazar pa- yının 100 milyon dolar doiayında olduğunu hesapla- dık. Bakanlığın elindeki kesin verilere göre yılda ne ka- dar Eritropoietin harcaması yapıyoruz? Tıp Kurumu'na göre yıllık Eritropoietin harcamamızın yarısıyla bu ilacı üretebiliriz. Bakanlığın bu konudaki görüşü nedir? Interferon, Büyüme Hormonu, Eritropoietin, Hepatit B aşısı gibi tüm biyotek ilaç ve aşılara yılda ne kadar harcama yapılmaktadır? Jenerik Biyotek ilaçlar için Bakanlığa kaç firma mü- racaat etmiştir? Ne kadar zamandır bu dosyalar bek- letilmektedir, reddedilen dosya varsa gerekçeleri ne- lerdir? Komısyonlardaki uzmanlann uzmanlık alanları nedir; biyoteknoloji uzmanı olmayan üyeler var mıdır?" Buyurun, buradan yanıtlayın Sayın Bakan! çKökçe: "Fe- nerbahçe Stadı'na büyü yapılmış. Har- ry Potter, Fenerbah- çe'ye teknik direktör ol- sun! Kader Sedat Salpat: "Ameri- ka'ya bakılırsa dünya El Kaide'nin terör tehdidi altında. Bana göre de ülkemiz El Kadercilerin tehdidi altında." SESSİZ SEDASIZ (!) Temizlikte Endonezya kadar olamadık! Haber Endonezya'dan geliyor. Habe- re göre, Endonezya polisi deniz suyun- daki kirlenmeyi kanıt göstererek Ameri- kan şirketi Nevvmont'un Minahasa Raya Altın Madeni'ni kapatmayı kararlaştırdı. Türkiye için Nevvmont adı yabancı de- ğil; Bergama Ovacık'taki siyanüriü altın işini Eurogold adıyla başlatıp Nor- mandy'e çeviren, sonra Nevvmond olan ve şimdilerde Pasifıc'e adıyla Içişleri Ba- kanı ile Izmir Valisı'nin eşlerini agırlayan büyük altıncı! Endonezya'dan gelen haber şöyle: "Dedektif Suyitno Landung, laboratu- var test sonuçlannın delil olarak Kuzey Sulavvesi bölgesinde Newmont işletme- si yanındaki Buyat koyundaki deniz su- larının kirlendiğini gösterdiğini söyledi. Polis, yerel yönetime Nevvmont'un kapa- tılmasıyla burada çalışan bölge sakinle- rine işlerini kaybetmelerinden dolayı ye- ni işler bulunması için bilgi verdi. Polis f dedektifi, Newmont yöneticileri- nin çok yakında sorguya çekile- ceğini de açıkiadı. Nevvmont düzgün yapılmayan atık siste- minden dolayı Minehasa sakinleri tarafından suçlanıyordu. Atık sisteminin, 30 köylünün ölümüne sebep olan mine- mata hastalığını tetiklediği sanılıyor. öte yandan Nevvmont, ABD'de de bir mah- keme başvurusu ile karşılaşabilir. Endo- nezya'daki yasal işlemler, Buyat körfezi ağır metal kirliliğini yaşayanlar için yeter- siz kalırsa, Jakarta Sağlık Yardım Ensti- tüsü, Amerika'da Nevvmont'a karşı da- va açacak." Yüksek Yerilim Hatfa Boyunun ölçüsünü alacağını bilsen de boyundan büyük işlere kalkış senyıne! erdincutku(3 yahoo.com ÇED KOŞESI OKTAY EKİNCt Çakırhan'laydık... Aylar olmuştu Nail Çakır- han'la oturup söyleşmeyeli... Kaç kez niyet ettikse de gi- demedik ziyaretine Istan- bul'da... Sonunda bir ağustos akşa- mı Akyaka'dabuluştuk... Gö- kova KörfezTnin ucunda, "ÇaJarhan mimarisi" ile be- tonlaşmaya meydan okuyan Muğla köyünde... Aynı mimariyi yaşatan Yü- celen Otel'e vanp çoktan demlenmeye başladığı rakı sofrasında "merhaba" dedi- ğımizde, yine hayat yoldaşı "canı Halet'i" ve dostlanyla beraberdi... Kucaklaşırken "Nerede- sin" dedi, sustum... "Nasıl- suı" dediğimde ise susmadı; "Ameliyat oldum, çok sarsıl- dım, şimdi hi>im...*' Yıllar önce Erman Şahin, hem belediye başkanı hem de wdalısı olduğu Muğla için böğsünü gererek "Burası Otimpos'a döndiL." demişti; "Nail Çakırhan burada, Me- lıh Cevdet Anday burada, Oktay Akbal burada, Ilhan Selçuk bura- da..." Olimpos'taki tannlann ne ka- dar "kendilerini beğenmiş" ol- ctuklannı mitolo- jı yazmakla biti- rememiş... Muğ- la'dakilerin ise ne kadar "alçakgö- nûDü" olduklan- nı, onlarla Akya- •ka söyleşilerini yaşayan herkes dilinden dü- şürmüyor... En alçakgönüllü olanı ise kuşkusuz Nail Çakırhan... Ivlerini ve ustalığını herkes biliyor da Nâzun Hikmet'le clan "can dostluğundan" kaç hşinin haberi var?.. 1+l=rinsırn Vaktiyle sadece yazmak i;ın sormuştum; bu kez "ken- dnniz" için daha bir merakla sordum; "- Nâzun'la ortak kitabını- an adını 1+1=1 koyacak ka- dar yakuı oldun. Bu formü- Mn sun nedir?" 1910 doğumlu olmanın de- nn geçmişini bir anda yeni- cen anımsadığı yanıtında •gerçeği'' yansıtması da kısa ıe özdü: u - Birtikte yazdık ya? Yani ıe o yazdj ne de ben; ikimiz bir kişi gibi..." 0 gece Gökova Körfezi'nin «masındaki yıldızlar bir baş- iaparlaktı. "Meteor yağmu- nı olacak" demişti ve kayan nl^zlann da aslında o yağ- mur olduğunu söylemişti... Gökyüzünde onlan ararken dalmışım; "Ne o, ne ben; iki- miz bir kişi gjbi™" Sonra paylaştım... Iki insandan biri aklına ge- len bir fikri "diğerine" açsa bile, ortada bir söyleyen var, bir de dinleyen... Ama yine bir fikir "birfikte" iken doğ- muşsa; hele öyle uzun sözler- le de değil, daha ilk kelime- lerde bakışlarınız da "ta- mam" demişse; işte artık 1+1 = 1...siniz... Bunun sıradan birliktelik- lerle olamayacağını da yine Nail Çakırhan, aynı kitapla il- gili bir imza söyleşisinde şöy- le açıklamıştı: "Tabii ki fikir birliği de mühim, ama yet- mez; hayat içinde avnyken de a>ıu güçlüklere karşı benzer rurumlannız olmuşsa, bir gün yan yana geldiğinizde sanki eskiden beri berabermiş gibi olursunuz..." 'Teferruat'ı bilenler Şimdi bu sözlerin "anlamı- nı" bilmenin ötesinde "yaşı- yor" olmanın da heyecanıyla Halet Çambel'in 50 yılı aşkındır yönettiği "Karatepe kazıla- nna" ait belgeseli izledik... Hasan Özgen yönetmiş, Adana Rotary Kulübü desteklemiş... Nail Çakırhan, 1950-lerde ilk kez bu ören yerinde "alayh mimarhğuu'' kanıtla- mış, Hitit uygarhğını gün ışı- ğına çıkaran arkeolojik eser- ler, Çakırhan'ın tam 5 yıl ora- da kalarak inşaatını gerçek- leştirdiği açık hava müzesin- de sergileniyor... Mimann "mimar" olabil- mesi için, tasarlamanın yanı sıra "yapmayı" da bilmesi ge- rektiğini söylediğinde, bir kez daha dalıp gittim... "Us- ta biür" rahatlığını yeğleyen- lere karşı "Ustayadatarif edi- Br" diyen bir mimann neden aynı zamanda "aynnölarla" yaşadığını yine Çakırhan şöyle özetliyordu: "Teferruatı dikkate alma- dan binayı da kuramazsuı. Bunun için binanın içi ile dışı- nı beraber düşünmek la- zun..." "Yaşam"da da bu böyle de- ğil mi?.. Sadece "görünüm- lerle" yetinilen beraberlikler- den, sonunda 1+1=2 çıkıyor- sa matematikten belki geçili- yor. ama "hayat bilgisi''nden sınıfta kalınıyor olmah... oekincita cumhuriyeLcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOı turk.net ÇÎZGİLlK KÂMtL MAS.ARACl kamilmasaraci ı mynet.com r & H A R B İ SEMİHPOROY Çizerimiz Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine ara vermiştir. HAYAT E P l K TtYATROSU MLSTAFA BİLGİN semihporoyoyahoo.com hayatepikamynet.com YENI ÎNFAZ YASASINDA MAHKUMLARA ."6ERE5tNDEN FAZLA YAYIN" CtN ENK5EL SETÎRtLîyORMUŞ !?. BENCE SANA BU KITAP FAZLA BİLE !.. I l 1 1 TARİHTE BLGLıN MÜMTAZARIKAIS 22 Ağustos incic.miunta.z-arikan.com BUH/IKLA CAUSAN KUREKLE/?.. 1766'M 8USÜN, İLK BUHAÜLI TEKNELERDEN Bİ/Zİ, AMER.İKA- DA, D£LAWAR£ AJ£Hei'AI£>£ DENENDİ. AMER.İKALI SUUIfÇU JOHN FITtM TARAP/NOAN YAPILAN ZO ME7K£- 8OYUNDAHİ TEKHE, İKJ YANINPA HARE*£TlJ 1Z tCÜ&EK 7?>tŞ/YOeP(J. BU- HAR MAJONZSİNIN ÇAU$THZD/&I KLX£/CL£R,ONA SAATTS 6,5 İ KSG İ i"SA-MİL H/2 YtLAN MOOEL PEK İUSt 3OHA/ FtTCH, OALİA GELİÇMİŞ BİR BUHAGLI 7EKAJE YAP/UAYA GİGİŞB C£K (ŞAĞPA^'BUNU BAŞAB- MAS/NA KARŞ/N,GENEL I/Ull 'Ç//V PAgASAl 8ULı4MAD/g/AJ- OAN, İ73&'DE İNTıHABA Feride Bebek geldi... Sevgili Özgür'le sevgili Levent'in 9 aydır yolunu gözledikleri (bizlerin de) Feride bebe doğdu. Feride kız güle oynaya büyüyecek... Hep mutlu olacak, mutlu edecek... Hoşgeldin bebek, sefalar getirdin! Arkadaşlan... (20 Ağustos 2004) 34 yıllık deneyimli öğretmenden yorum, düşünme, konu analiziyle LGS kolej sınavlarına hazırlıkta FEN BİLGİSİ dersi uygun fiyata verilir. (0216)5720649 Kalblnlzl Koruyun TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişfı/lstanbuf Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat) Faks: (212) 212 68 35 PANO DEIVİZ KAVUKÇUOĞLU Polisiye Roman Gibi Bir Hayat Arsen Lüpen, Nat Pinkerton daha sonra çiz- gi roman kahramanı Detektif Nick, Agatha Christie... Çocukluğumda, ilk gençliğimde ne kadar da çok sevip okurdum polisiye kitapları. Yirmili yaşlanmla birlikte nedense uzaklaştım bu tür kitaplardan. önceleri bu "nedense "yi ye- ni ilgi alanlanmla yanıtlamaya çalıştım, uzun yıl- lar boyunca da öyle sandım. Ama bugün anlı- yorum ki nedeni politika, sosyal bilimler ya da âşık olmak gibi özel durumlar değil de tanıklık- larımın, yaşadığımız hayatların polisiye roman- lara dönüşmesiymiş. önce Van'daki karakol baskını, sonra günler- dir gazete manşetlerinden düşmeyen Alaattin Çakıcı haberleri düşündürrtü bana bunları. Dü- şündükçe de gördüm ki bizler, sonu gelmeye- cek gibi görünen kalın, uzun bir polisiye roman- da üzerlerine tanıklık görevleri düşen kahra- mancıklar, sayfalar daha dolu görünsün diye varlıklarına gereksinim duyulan dolgu malze- meleriyiz. • • • Bir lisenin önünden geçiyorsunuz... Kapısı- nın üzerinde okulu yaptıran "A;ay/rsever"in adı yazıyor. Ne güzel değil mi? Hayır! Adamın adı ihale yolsuzluklanna, rüşvet işlerine kanşmış. Gerçekten suçlu mu, yoksa suçsuz mu, bu hiç önemli değil. Biraz kurcalıyorsunuz, altından bir değil, beş polisiye romana yetecek malzeme çıkıyor. Görkemli, ışıl ışıl biryapının önündesiniz... Ya- nınızdaki arkadaşınıza, "Ne hoş biryapı..." di- yecekoluyorsunuz, arkadaşınız hemen kesiyor sözünüzü. Sahibinin ne hayali ihracatçılığı, ne döviz kaçakçılığı, ne de rüşvetçiliği kalıyor. An- lıyorsunuzki, "birşey"e "güzel" deme şansınız yok denecek kadar az bu ülkede. Diyecek ol- duğunuzda o hayali ihracatçının yerini bir "uyuş- turucu baronu", yolsuzluktan hüküm giymiş bir "belediye başkanı" alıyor. lyi bir lokantadasınız... Karşı masada iyi giyim- li, orta yaşlı bir adam oturuyor yanında güzel bir kadınla. Laf olsun diye bile "ne uyumlu bir çift" diyemiyorsunuz, çünkü adam ya "pezevenk" ya da "otopark mafyası" çıkıyor. E-5 yolunda bir üstgeçidin altından geçiyor- sunuz. Geçidin beton ayağında yaptıranın adı yazıyor. Hiç yabancı değil bu ad size. Biraz dü- şününce buluyorsunuz; adam devleti trilyonlar- ca lira dolandınp yurtdışına tüymüş eski bir ku- marhaneci, krallar gibi yaşıyor şimdi. Boğaz'da bir balıkçıda demleniyorsunuz. Bir yat süzülüp geçiyorönünüzden... Kaptan köp- rüsünde elinde dürbünle kıyılan gözleyen ada- mı tanırgibi oluyorsunuz. Evet, o! Devlete iki bu- çuk milyar dolar kazık atmış ünlü sanayici. Akdeniz, Egekıyılanndadolaşıyorsunuz... Bir- birinden güzel beş yıldızlı oteller, tatil köyleri çı- kıyor karşınıza... Hayran olmamak elde değil. Bu? Hayali ihracatçı filan'ın! Şu? İhale yolsuz- luğundan bir ara içeri girip çıkmış filanca'nın! Ya öbürü? O da fişmekân'ın, hani adı bir cinayete kanşmış bankacı vardı ya! • • • Dörtbiryanınızhırsızlarla, kaçakçılarfa, uyuş- turucu baronlarıyla, banka batırıcılarıyla, rüş- vetçilerle, irili ufaklı mafya babalarıyla sarılmış. Ya güvendiğiniz dağlar? Onların da tepelerini kartutmaya başlamış yavaştan yavaştan... "Ha- yatım roman" denir ya, bizimki tam bir polisiye. Bir de kahramanları sanal, içerikleri kurgu po- lisiye romanlar yazılıyor bu ülkede, çok da oku- nuyorlar üstelik. Başta sevgili dostum Ahmet Ümit, tüm polisiye yazarlannı kutlamak gereki- yor. En canavar yürekli kahramanları bile, tanık olduğumuz polisiye hayatların gerçek kahra- manlarının yanında Hazreti Isa kadar masum kalan o yazarlan. e-posta: [email protected] Faks:0212-723 84 97 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA. 1/ Aşın kar- maşık ve in- celikli bir şey için kullanı- lan sözcük. 2/ "Denizayısı* da denilen fok türü... "Arpa ektim biçeme- dim/Bir gördüm seçe- 9 medim"(Tür- kü). 3/ Yat limanı... Çemberin çevresinin çapına oranını göste- 2 rensayı. 4/Kırsalke- 3 simde büyük toprak- 4 lan olan, varlıklı ve 5 sözü geçer kimse... yerme, ödeme. 5/ Üye... Gözleri gör- 8 meyen. 6/Yunanmi-9 tolojisinde tutku tannçası... Kanşık renkli. 7/Çıp- lak vücut resmi... Bir nesneye zorunlu olarak bağ- lı olmayan ve onun özünde bulunmayan nitelik. 8/ Anton Çehov'un bir oyunu... Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılan her türlü dinsel resme veri- len ad. 9/ Bir cins antibiyotik. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/llk damıtılan ve içinde anason bulunmayan ra- kı... "Emin — " : Amtkabir ın tasanmını da ya- pan mimanmız. 2/Padişah ve vezirlerin ka%oxkla- nna taktıklan tüy ya da püskül şeklindeki süs... Bir topluluğu oluşruran bireylerden her biri. 3/ "Sözgelişi, diyelim ki" anlamında kullanılan söz- cük... Şarkı, türkü. 4/Oylumlu... Gelecek. 5/Bü- yük tepsi... Acıklı. 6/Soyundan gelinen kimse... "— kapılı bir handa'Gidiyorum gündüz gece" (Âşık Veysel). II Ilkel benlik... Güney Anado- lu'da bir dağ. 8/ Büyük ve bir geniş kannlı toprak kap... Herkesin gözü önünde yapılan. 9/Telli çal- gılarda telleri yüksekçe tutan tahta köprücük... "Tank — " : Sinema oyuncumuz. >
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle