Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J v U l_jl. U J \ kultur(acumhuriyet.com,tr 15
KULE CANBAZI SUNAY AKEV
Daktilonun İç Cebindeki Şair!..Tenuco'da okuma yazma bilen
insan sayısı çok azdır. Bu yüzden,
her dukkânın tabelasında satılan
malla ıtgıli bir resim vardır. Düğme
resmi o mağazanın bir manifatura-
cı olduğunu, ayakkabı resmi de içe-
ride ayakkabı satıldığını anlatır. Ne
gariptır kı, yazının yennı resimlerin
aldığı bu kent, dünya edebiyatının
en büyük ısimJennden bınnin ço-
cukluğuna tanıklık etmiştir!..
Ricardo Neftali Reyes Basoal-
to'dur çocuğun adı. Babası, tren yol-
lanna çakıl taşıyan bir yük treninde
şeflik yapmaktadır.
Annesi... 12 Temmuz 1904'te
iünyaya geldikten kısa bir süre son-
ra ölür annesi. Ondan geriye yalnız-
ca siyah elbise giymiş bir kadın res-
mi kalır; bir de annesini anlatması-
nı istediği yakınlanndan duymaya
ahştığı şu söz: "Annen şiiri çok se-
verdi." Evlerinin arkasındaki arsa-
yı çevreleyen tahta perdedeki delı-
ği keşfeder bir gün. Delikten baktı-
ğında, yabani otların boyverdiği
başka bir arsa görür... Ama delikte
bırden beliren bir çocuk eliyle geri
çekilir.
Tahta perdenin dibinde oyuncak
bir koyun durmaktadır! Solmuş
yünden yapılan bu koyun, altında
bir zamanlar tekerlekJeri olan bir
oyuncaktı. Tekerlekler yokru ama
takıldıklan yerlerin izleri kalmıştı.
Takma adla
yayımlanan şiirler
Tahta perdenin arkasındaki gi-
zemli arkadaşının armağanı karşı-
lıksız kalamazdı elbette; o da eve
koşarak kendisıne ayırdığı yeni aç-
mış, çok güzel kokan bir çam koza-
lağını delikten tahta perdenin öbür
arafina atar. Bu güzel günü şöyle
anımsayacaktır yıllar sonra: "Kü-
çük çocuğun elini bir daha hiç
görmedim. Böylesine güzel bir
oyuncak koyuna da hiç rastlama-
dım. Bana verilen bu armağanı
bir yangında kaybettim. Bugün
bile ne zaman bir oyuncakçı dük-
kânının önünden geçsem, gözünı
vitrinde böyle bir oyuncağı arar.
Boşuna. Böylesine güzel bir ko-
yunu bir daha yapmamışlardı."
Şililı bu çocuğun adına, Prag'ın
Mala Strana semtıne dıkılen bır hey-
kelde rastlanz. Bunun nedenı, Çek-
lerin onun yazdığı ilk şiirlerden ha-
berdar olmalan ve çok sevmeleri
değildir. On dört yaşına geldiğinde,
edebıyatla ilgilenmesıni istemeyen
babasından, dergilerde yayımlanan
ilk şıirlerini gizlemek ıçin kendine
bir takma ad aramaya koyulur. Bu-
lur da! Birdergide Çekedebiyatının
ünlü ismi 'Neruda'nın adına rastlar.
Aradan yıllar yıllar geçer ve yolu
bır gün Prag'adüşenŞilili şair Pab-
lo Neruda bir demet çıçek bıralar,
Çek yazar Neruda'nın sakallı hey-
kelinin ayaldan dibine!..
Oyuncaklarla oynamayan, onla-
nn büyülü dünyasından uzaklaşan
bir insan asla şair olamaz; "Şiir"
adını verdıği dizelen alt alta kura-
bılır ama onlann arasından bır şair
asla göz kırpmaz okura. Şair yüre-
ği, ancak oyuncaklann koruduğu bir
ortamda büyüyebılir. Oyuncaklar,
muhafızlandırşainn. Bana ınanma-
yanlar, Pablo Neruda'ya kulak ver-
sinler: "Evimde irili ufaklı bir sü-
rü oyuncak bulundururum,
oyuncaksız yaşayanıadım. Oyun-
cakla oynamayan bir çocuk, ço-
cuk sayılmaz. Fakat oynamayan
bir insan çocuk yanını ömrü bo-
yunca yitirmiş olur ve bunun yok-
sulluğunu çeker. Ben evimi bir
oyuncak gibi yaptım ve bu evle sa-
bahtan gece yarılarına kadar oy-
nadım."
ilk kitabıru on dokuz yaşında, ba-
basının armağan ettığı saati satarak
çıkaran Pablo Neruda'nın şurlen de
payına düşeni alır bu oyuncakJı dün-
yadan. Işte, Neruda'nın "20 Aşk Şi-
iri Ve Umutsuz Bir Şarkı" adlı kı-
tabından birkaç dıze:
Oyuncaklardır günler dünya ay-
dınhğmda.
Ince konuğum benim çiçeklerle,
sularla gelen.
Sen daha beyazsın bu sıktığım kü-
çük viizden
Ellerimin arasında her gün bir
salkım gibı.
Sayısız dostlanndan biri, Pablo
Neruda'yı ziyaret etmeye karar
verir. Ne de olsa Neruda onun evi-
ne gelmiş, yanında da armağan
olarak kırmızı renkte bir kadeh ge-
tirmiştir...
AvTupa'daki bir arkadaşına tele-
fon açar ve ondan Neruda "nın ad-
resini ister. Bu istek. bir gün bıle ya-
şamaz yorgun yüreğinde; çok değil,
ertesi gün sırtı duvara dayalı bir şe-
kilde yere oturur \e kalakalır öyle-
ce!..
Son nefesinde, yıllardır uzak kal-
dığı memleketini görme arzusuyla
Neruda'ya gitme isteği el ele tutu-
şur böylelikle.
Daktilosunun iç cebindeki küçük
bir kâğıt parçasında, elyazısıyla
yazdığı Neruda'nın adresi durmak-
tadır hâlâ...
O daktilonun tuşlanna dokunan
parmaklar, Nâzım Hikmet'in par-
maklandır!..
Pablo Neruda 1971 yılındaNobel
Edebiyat Ödülü'nü almış...
Kimin umurunda!?.
Nâzım Hikmet'in daktilosunun
iç cebinde adresinin çıkmasından
daha büyük bır ödül olabılır mi?..
Bir de, öldürülen bir devrimcinin
sırt çantasında şiır kitaplanndan bi-
nnın bulunmasından.
Hele de o devrimcı "Ernesto
Che Guevara" adını taşıyorsaî..
Nâzım Hikmet ve Pablo Neru-
da'nın dostluklan tstanbul'a taşı-
nır yıllar sonra. Nasıl mı?.. Dünya
Banş Kongresi'nin 22 Kasım
1950'de Varşova'da yapılan ikinci
toplantısına Nâzım Hikmet de da-
vet edilir. Şaire, Pablo Neruda,
Pablo Picasso, Paul Robeson ve
\Vanda Jekubosvvka ile birlikte
Banş Ödülü verilecektir. Nâzım,
cezaevinde olduğu ıçin törene katı-
lamaz ve ödülü ona iletmek üzere
Neruda alır.
tki şair 1951'de Moskova'da bir
araya gelirler ve Neruda bir yıl sak-
ladığı ödülü Nâzım Hikmet'e verir.
O Banş Ödülü, Istanbul'da, 2004
yıhnın yaz aylannda yapılacak zir-
veden dolayı 'NATO Vadisi' ilan
edilen, girişin, çıkışın yasaklandığı,
eli silahlı binlerce insanın Irak hal-
kına ölüm yağdıranlan koruduğu
bölgenın hemen yanındaki Sırasel-
vıler Caddesi'nde bulunan Nâzun
Hikmet Vakfı'nda sergilenmek-
tedir!
Açıkhavada tiyatro keyfi
Kültür Servisi -
tstanbul Şehir Ti-
yatroları, yaz ay-
lannda tiyatro key-
fini, Cemil Topuz-
lu Açık Hava Sah-
nesi'ndeki 'Lüküs
Hayat' müzikali
ve 'Hırçın Kız'
-wunuyla sürdürü-
jjr. Ekrem - Ce-
mal Reşit Rey
kardeşlerin yazdı-
ğı 'Lüküs Hayat'
opereti bugün saat
20.30 'da izleyiciy-
le buluşacak.
1930Tu yıllarda
yazılan ve o yılla-
nn nostaljisini ya-
şatan operet, Cum-
huriyet sonrası
yanlış anlaşılan
Batılılaşma olgu-
sunun, sonradan
görme, özenti için-
de yaşayan insanlar arasında ya-
rattığı gülünç durumları anlatı-
vor. Haldun Dormen 'in yönerti-
gi oyunda, Zihni Göktay, Ali
Berge, Atacan Arseven, Birsen
Kaplangı, Şenay Saçbüker,
Alev Gürzap, Funda Postacı,
Suna Pekuysal, Argun Kınal,
Ayşe Kökçü, Hümay Güldağ,
Betül Arım, Demiray Erül, Er-
Ystanbu Şehir Tiyatrolan'nın sahnelediği ve Ekrem -
Cemal Reşit Rey kardeşlerin yazdığı 'Lüküs Hayat'
opereti bugün, Shakespeare'nin 'Hırçın Kız'ise 27 -
28 Ağustos tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak.
sun Kazançel rol alıyor.
27-28 Ağustos tarihlerinde ise
saat 20.30'da sezon içinde kapah
gişe oynayan W. Shakespeare ın
'Hırçın Kız'ı izleyiciyle buluşa-
cak.
Hırçın bir genç kızın evlenince
uslanması (daha doğrusu, Sha-
kespeare'nin kullandığı fiili kul-
lanırsak, kocası tarafmdan ehli-
leştırilmesi) hakkın-
da bir komedı.
•Büyük kız evlen-
meden küçüğü ev-
lendirilemez." Peki
ama ya abla hırçın-
sa? Ya küçük kıza ta-
lıpler varsa ama ab-
lasına yoksa? Yaba-
nı kısrak gibı bir kız-
la baş etmek ısteyen
bir erkeğin stratejisi
nasıl olmalı? Bu ün-
lü komedi gezegeni-
mizde nerede ne za-
man oynansa kadın-
erkek ılışkılenyle ıl-
giliezeli(vebelkide
ebedi) tartışmalar
bir kez daha alevle-
nir. Kemal Koca-
türk'ün yönettığı
oyunda Ali Berge,
Emin And, Ersin
Umulu, M. Ali
Alabora, Yavuz Şe-
ker, Erkan Sever, Şevket Avşar,
UğurArdaAydınrolahyor. Her
iki oyunun biletleri, Şehir Tiyat-
rolan gişelerinden (Harbiye, Fa-
tih. Üsküdar, Kadıköy, Gazıos-
manpaşa, Ümraniye) ve Açıkha-
va Tiyatrosu gişelerinden temin
edilebilir. Bilet fiyatlan tam 6.5
milyon lira ve indirimlı 5.5 mil-
yon lira olarak belirlendi.
Uyunty coşku ve
yorumda doruk
Piyanist Fazıl Say ve usta kemancı
Maxim Vengerov'un Salzburg'da
verdikleri konser büyük ilgi gördü
TÜRSAK'tan sinema seminerleri
Kültür Servisi - TÜRSAK
(Türkiye Sinema ve Audiovisuel
Kültür) Vakfı'nın düzenlediği
'TÜRSAK Vakfı Sinema Semi-
nerleri'nin, 25.'si 11 Eylül tarihin-
de başhyor.
Sinema kültürünün geliştirilme-
sıni hedefleyen sinema seminerle-
ri, katılanlara temel ve teknik ku-
ramsal bilgiler vermenin yanı sıra
bilinçli bir sinema izleyicisi yarat-
. layı hedeflediğinden, katıhmcıla-
ra herhangi bir şart getirilmeden,
tüm amatör ve profesyonel sinema
merakhlanna açık olarak yapıl-
makta.
12 hafta sürecek ve 17 dersin
yer alacağı seminer cumartesi
günleri saat 11.00 -15.30 arasında
yapılacak. Seminerlerin kayıtlan,
50 kişılik kontenjanlardan oluş-
makta.
l'ygulamalı dersler
'Dünya Sinema Tarihi', 'Türk
Sinema Tarihi', 'Aydınlatma
Tekniği ve Işık Bilgisi','Video ve
Sinema Kameralan', 'Ses Kayıt
Teknikleri ve Seslendirme Yön-
temleri', 'Sinemada Oyuncu-
luk', 'Film Yönetiminin Temelle-
ri', 'Sinemada Kurgu tlkeleri",
'Sanat Yönetimi', 'Senarjo Ya-
zım Aşanıaları ve Teknikleri',
'Film Yapım Süreci', 'Film Eleş-
tirmenliği', 'Sinema Kuramla-
n', 'Film Çözümlemesi ve Ani-
masyon Teknikleri' başhklan al-
tında düzenlenen seminerlere eğıt-
men olarak Sevin Okyay. Rekin
Teksoy, Mehmet Açar, Burçak
Evren, Uğur İçbak, Tevfık Ba-
şer, Doğan Sarıgüzel, Sinan Toğ-
rul, Alper Maral, Ziya Öztan, M.
Ziya İ Ikenciler. Gülsen Tuncer,
Mehmet Kurtuluş, Mustafa Pre-
şova ve Muzafîer Hiçdurmaz ka-
tılıyor. Kuramsal olarak işlenen
'Dünya ve Türk Sinema Tarihi',
'Film Eleştirmenliği', 'Film Çö-
zümlemesi' gibı derslerin yanı sı-
ra 'Sinemada Kurgu tlkeleri',
'Sinemada OyuncuJuk', 'Aydın-
latma ve Işık Bilgisi' gibi dersler
ise öğrencilere uygulamalı olarak
gösterilecek.
(0212 244 52 51)
Kültür Servisi - Dünyaca
tanınmış piyanistimiz Fazıl Say.
8 Ağustos'ta saat 21 .OO'de usta
kemancı Maxim \T
engerov'la
birlikte Salzburg Festivali'nin
Solistler Programı kapsamında
muhteşem bir konser verdi.
Kapıda uzun
kuyruklar oluştu
Say ve Vengerov gecede J. S.
Bach'ın keman & piyano
(çembalo) sonatı Nr. 1 H-moll
BWV 1014; J. Brahms'ın
keman & piyano sonatı Nr. 2 A-
Dur op. 100 ile keman & piyano
sonatmdan (F. A. E.) Scherzo c-
moll Wo02 ve L. van
Beethoven'ın piyano & keman
sonatı A-Dur op. 47 Kreutzer
Sonatı nı seslendirdiler.
Konser dinleyicilennin
Salzburg'daki 2 bin 300 kişilik
festival binasının büyük
salonunu doldurduğu, konser
sonunda alkış ve bravo sesleriyle
inleyen binanm önünde de bilet
bulamayan sanatseverlerin uzun
kuyruklar oluşturduğu gelen
bilgiler arasında. Etkinliğe ilişkin
olarak 10 Ağustos tarihli
gazetelerde övgü dolu yazılar
yayımlandı. Salzburg
gazetesindeki 'Zwei eigene
Temperamente' (tki Ozel Ruh)
başlıklı haberde Fazıl Say ve
Maxim Vengerov "Olağanüstü
bir ikili" sözleriyle nitelenerek
heyecan, uyum ve yorumun
özellikle Kreutzer Sonatı'nda
doruğa ulaştığının altı çizildi.
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
lleri Yaşa Övgü
Altınoluk'taki "Yaşama Saygı" panelindeki ko-
nuşmacılardan bırideTalatHalman dı. Çokyön-
lü konuşmasının bir bölümü yaşlılığın erdemleri-
ne; yaşlanıp da ihtiyarın teki olmamaya ayrılmış-
tı. öyle yarariıydı ki! Keşke konuşmasının tümü-
nü alabilseydim buraya.. ancak yerim kısıtlı.
"Ben yaşlılann tek tek ve birleşik olarak hareke-
te geçmesini istiyorum. Yapılabilir mi? Elbette.
Yaşayarak, yaratarak, ecele karşı direnerek, üre-
terek, aşkduyarak, coşarak" dedikten sonra kimi
örnekler verdi:
"Picasso, 90'ında nefis eseıier veriyordu... Go-
ethe 'Dr. Faustus'u 80'inden sonra kalemealdı...
Verdi, 'Otello'yu 73 yaşında, 'Falstaff'/ 80 yaşın-
da bitirdi... Sofokles'/'n 'Kral Oedipus'u 80yaşın
eseridir. Mikelanj, 80'liyaşlarında hâlâ yaratıyor-
du... Ingiliz düşünürü Thomas Hobbes, 90'ını
geçtikten sonra bile yazdı..."
Elbet hepimiz bu isimler gibi olamayız... Ancak
Talat Halman'ın isabetli bulduğu ve bizlerle pay-
laştığı ABD'Iİ ünlü komedyen George Carlin'in
tavsiyelerinden yararlanabiliriz:
1. "Zorunlu olmayan sayılan çöpe atın: yaş, ki-
lo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için
ücret alıyor sizden.
2. Sadece neşeli arkadaşlannız olsun. Surat-
sızlar sizi aşağı çeker.
3. öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatla-
n, bahçecilik, ne olursa. Beyninizâtıl kalmasın. Âtıl
kafa, iblisin tezgâhıdır. Iblisin adı da, alzheimer'dır.
4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın.
5. Sıksık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. So-
luksuz kalıncaya kadar gülün.
6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, baş-
ka yaşantılara geçin.
7. Sevdiklehnizle doldurun çevrenizi, aile, kedi,
köpek, kuş, balık, yadigâhar, müzik, bitkiler, hobi-
ler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır.
8. Sağlığınızın kıymetini bilin. lyiyse üstüne tit-
reyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemi-
yorsanız yardım sağlayın.
9. Vıcdan azabından uzak durun. Çarşı pazar-
da gezin, komşu illerde dış ülkelerde dolaşın, a-
ma sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönel-
meyin.
10. Sevdiğiniz insanlara onlan sevdiğinizi söy-
leyin her fırsatta."
"Ve hiç unutmayın kiyaşam, aldığımız soluklar-
la değil, soluk kesen anlarla ölçülür" diye bitiriyor-
du öneriler listesinı...
Yaşlılığa ilişkin Talat Halman'ın dikkat çektiği
çok önemli bir nokta da şu:
"Ülkemizde 42 yaşında emekli olan kadınlar, 50
yaşında emekli olan erkekler vardır. Ömürlerinin
sonrakiyinmi, otuz, kırkyılını hiçbir şey yapmadan,
sadece emekli maaşı alarak geçiren yüz binlerce
insanımız var. Ne korkunç bir beşerî ve iktisadi is-
raftır bu.
Türkiyemizin emeklilik ve yaşlılık alanında mu-
azzam bir hamle yapması gerekir bence. 70 mil-
yona yaklaşan nüfusumuzun neredeyse 4 milyo-
nu 65 yaşın üstünde. Bunlardan kaçı çalışıyor?
Kaçı kendileri için, aileleri için, toplum için yarar-
lı olacak işleryapıyor? Âtıl insanîkapasitemiz, tüy-
ler ürperticidir. Işsizliğin bir ulusal âfet ölçülerine
vardığı günümüzde, elbette 65 yaşın üstündeki-
lerin maaşlı, ücretli çalıştınlması beklenemez. A-
ma onlann gönüllü gücünü harekete geçiremez
miyiz? Nüfusu bizimkinin dört katı olan ABD'de-
ki sivil toplum örgütlerine, hayır etkinliklerine ka-
tılanların oranı bizdekinin 4 bin katıdır. Türkiye'de
de, aktif yaşamak isteyen, maddi karşılık bekle-
meden gönüllü çalışmalaryapmaya talip olan yüz
binlerce emekli ve yaşlı var. Ama onlara böyle bir
olanak sağlanmıyor.
Bize 'geriatri' reva görülmesin. Ideallerimizle,
iyimserliğimizle bizim konumumuz 'ileriatri' olma-
lıdır. Bizyaşlılar, biz ihtiyar olmayan gençler, geri-
de kalmıyoruz, ileriye yöneliyoruz, ilericiyiz."
Ihtiyarlık sözünü, yaşlılık terimini reddeden Ta-
lat Halman "ilehyaş" için birde "ant" hazırlamış-
tı.
Gönlü genç, aklı dinç yaşamayı seçenlere, iş-
te: "lleriyaş için Halman'ın 12 andı":
1. Yaşama dört elle, bin yürekle sarılacağım.
2. Aklımı ve aşkımı taptaze tutacağım.
3. Düne inanacağım, bugünü seveceğim, yan-
na güveneceğim.
4. Aynalara küsmeyeceğim.
5. Variığımı yarahılığa, yaratıcılığa adayacağım.
6. Hastalığa direneceğim, yorgunluğa teslim ol-
mayacağım.
7. Topluma, insanlığa, doğaya hizmeti sürdüre-
ceğim.
8. Âtıldan ve bâtıldan uzak duracağım.
9. Zevki ve şevki baş tacı edeceğim.
10. Zamanı etkenlikle, üretkenlikle değerlendi-
receğim.
11. Karanlığa ve karamsahığa yenik düşmeye-
ceğim; keyif ve kahkahadan vazgeçmeyeceğim.
12. Son âna kadar sevgiyle, inançla, haysiyet-
le, iyimseıiikle, umutla genç ve dinç yaşayacağım.
Talat Halman'açokteşekkürler; hepinize iyi pa-
zarlar.
zeynep@zeyneporal.com
Faks:0212-25716 50
Peter Pan için yazar aranıyor
• LONDRA (AA) - Peter Pan'ı bunca yıl aradan
sonra yeniden macera peşinde koşturacak yazar
aranıyor. James Barrie'nin 1904'te tiyatro
oyunu olarak kaleme aldığı, 1911 'de roman
olarak yayımladığı Peter Pan'ın telif haklanna
sahip olan Londra'daki Great Ormond Street
Çocuk Hastanesi yeıkilileri, Peter'i yeniden
maceraya koşturabilecek yazar arayışına girdi.
Romanın kahramanı Peter'ın yanı sıra can
yoldaşı Tinkerbell, kaptan Crochet ve romantik
Wendy'ye yüzyıl aradan sonra yeniden can
vermek isteyen hastane yönetimi, yazarlardan
ocağa kadar yeni romanın küçük bir bölümünü
sunmalannı isterken Peter Pan'ın yeni kitapta
da çocuk kalmasmı şart koşru.
BUCUN
• BÜYÜKADA TURİNG KÜLTÜR
EVİ'nde 'Yapı Kredi Sokakta
Etkinlikleri'nden 20.00'de 'Müzikaller
Akşamı' adlı konser. (0 212 252 47 00)