18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J v U l_jl. U J \ kultur(acumhuriyet.com,tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKEV Daktilonun İç Cebindeki Şair!..Tenuco'da okuma yazma bilen insan sayısı çok azdır. Bu yüzden, her dukkânın tabelasında satılan malla ıtgıli bir resim vardır. Düğme resmi o mağazanın bir manifatura- cı olduğunu, ayakkabı resmi de içe- ride ayakkabı satıldığını anlatır. Ne gariptır kı, yazının yennı resimlerin aldığı bu kent, dünya edebiyatının en büyük ısimJennden bınnin ço- cukluğuna tanıklık etmiştir!.. Ricardo Neftali Reyes Basoal- to'dur çocuğun adı. Babası, tren yol- lanna çakıl taşıyan bir yük treninde şeflik yapmaktadır. Annesi... 12 Temmuz 1904'te iünyaya geldikten kısa bir süre son- ra ölür annesi. Ondan geriye yalnız- ca siyah elbise giymiş bir kadın res- mi kalır; bir de annesini anlatması- nı istediği yakınlanndan duymaya ahştığı şu söz: "Annen şiiri çok se- verdi." Evlerinin arkasındaki arsa- yı çevreleyen tahta perdedeki delı- ği keşfeder bir gün. Delikten baktı- ğında, yabani otların boyverdiği başka bir arsa görür... Ama delikte bırden beliren bir çocuk eliyle geri çekilir. Tahta perdenin dibinde oyuncak bir koyun durmaktadır! Solmuş yünden yapılan bu koyun, altında bir zamanlar tekerlekJeri olan bir oyuncaktı. Tekerlekler yokru ama takıldıklan yerlerin izleri kalmıştı. Takma adla yayımlanan şiirler Tahta perdenin arkasındaki gi- zemli arkadaşının armağanı karşı- lıksız kalamazdı elbette; o da eve koşarak kendisıne ayırdığı yeni aç- mış, çok güzel kokan bir çam koza- lağını delikten tahta perdenin öbür arafina atar. Bu güzel günü şöyle anımsayacaktır yıllar sonra: "Kü- çük çocuğun elini bir daha hiç görmedim. Böylesine güzel bir oyuncak koyuna da hiç rastlama- dım. Bana verilen bu armağanı bir yangında kaybettim. Bugün bile ne zaman bir oyuncakçı dük- kânının önünden geçsem, gözünı vitrinde böyle bir oyuncağı arar. Boşuna. Böylesine güzel bir ko- yunu bir daha yapmamışlardı." Şililı bu çocuğun adına, Prag'ın Mala Strana semtıne dıkılen bır hey- kelde rastlanz. Bunun nedenı, Çek- lerin onun yazdığı ilk şiirlerden ha- berdar olmalan ve çok sevmeleri değildir. On dört yaşına geldiğinde, edebıyatla ilgilenmesıni istemeyen babasından, dergilerde yayımlanan ilk şıirlerini gizlemek ıçin kendine bir takma ad aramaya koyulur. Bu- lur da! Birdergide Çekedebiyatının ünlü ismi 'Neruda'nın adına rastlar. Aradan yıllar yıllar geçer ve yolu bır gün Prag'adüşenŞilili şair Pab- lo Neruda bir demet çıçek bıralar, Çek yazar Neruda'nın sakallı hey- kelinin ayaldan dibine!.. Oyuncaklarla oynamayan, onla- nn büyülü dünyasından uzaklaşan bir insan asla şair olamaz; "Şiir" adını verdıği dizelen alt alta kura- bılır ama onlann arasından bır şair asla göz kırpmaz okura. Şair yüre- ği, ancak oyuncaklann koruduğu bir ortamda büyüyebılir. Oyuncaklar, muhafızlandırşainn. Bana ınanma- yanlar, Pablo Neruda'ya kulak ver- sinler: "Evimde irili ufaklı bir sü- rü oyuncak bulundururum, oyuncaksız yaşayanıadım. Oyun- cakla oynamayan bir çocuk, ço- cuk sayılmaz. Fakat oynamayan bir insan çocuk yanını ömrü bo- yunca yitirmiş olur ve bunun yok- sulluğunu çeker. Ben evimi bir oyuncak gibi yaptım ve bu evle sa- bahtan gece yarılarına kadar oy- nadım." ilk kitabıru on dokuz yaşında, ba- basının armağan ettığı saati satarak çıkaran Pablo Neruda'nın şurlen de payına düşeni alır bu oyuncakJı dün- yadan. Işte, Neruda'nın "20 Aşk Şi- iri Ve Umutsuz Bir Şarkı" adlı kı- tabından birkaç dıze: Oyuncaklardır günler dünya ay- dınhğmda. Ince konuğum benim çiçeklerle, sularla gelen. Sen daha beyazsın bu sıktığım kü- çük viizden Ellerimin arasında her gün bir salkım gibı. Sayısız dostlanndan biri, Pablo Neruda'yı ziyaret etmeye karar verir. Ne de olsa Neruda onun evi- ne gelmiş, yanında da armağan olarak kırmızı renkte bir kadeh ge- tirmiştir... AvTupa'daki bir arkadaşına tele- fon açar ve ondan Neruda "nın ad- resini ister. Bu istek. bir gün bıle ya- şamaz yorgun yüreğinde; çok değil, ertesi gün sırtı duvara dayalı bir şe- kilde yere oturur \e kalakalır öyle- ce!.. Son nefesinde, yıllardır uzak kal- dığı memleketini görme arzusuyla Neruda'ya gitme isteği el ele tutu- şur böylelikle. Daktilosunun iç cebindeki küçük bir kâğıt parçasında, elyazısıyla yazdığı Neruda'nın adresi durmak- tadır hâlâ... O daktilonun tuşlanna dokunan parmaklar, Nâzım Hikmet'in par- maklandır!.. Pablo Neruda 1971 yılındaNobel Edebiyat Ödülü'nü almış... Kimin umurunda!?. Nâzım Hikmet'in daktilosunun iç cebinde adresinin çıkmasından daha büyük bır ödül olabılır mi?.. Bir de, öldürülen bir devrimcinin sırt çantasında şiır kitaplanndan bi- nnın bulunmasından. Hele de o devrimcı "Ernesto Che Guevara" adını taşıyorsaî.. Nâzım Hikmet ve Pablo Neru- da'nın dostluklan tstanbul'a taşı- nır yıllar sonra. Nasıl mı?.. Dünya Banş Kongresi'nin 22 Kasım 1950'de Varşova'da yapılan ikinci toplantısına Nâzım Hikmet de da- vet edilir. Şaire, Pablo Neruda, Pablo Picasso, Paul Robeson ve \Vanda Jekubosvvka ile birlikte Banş Ödülü verilecektir. Nâzım, cezaevinde olduğu ıçin törene katı- lamaz ve ödülü ona iletmek üzere Neruda alır. tki şair 1951'de Moskova'da bir araya gelirler ve Neruda bir yıl sak- ladığı ödülü Nâzım Hikmet'e verir. O Banş Ödülü, Istanbul'da, 2004 yıhnın yaz aylannda yapılacak zir- veden dolayı 'NATO Vadisi' ilan edilen, girişin, çıkışın yasaklandığı, eli silahlı binlerce insanın Irak hal- kına ölüm yağdıranlan koruduğu bölgenın hemen yanındaki Sırasel- vıler Caddesi'nde bulunan Nâzun Hikmet Vakfı'nda sergilenmek- tedir! Açıkhavada tiyatro keyfi Kültür Servisi - tstanbul Şehir Ti- yatroları, yaz ay- lannda tiyatro key- fini, Cemil Topuz- lu Açık Hava Sah- nesi'ndeki 'Lüküs Hayat' müzikali ve 'Hırçın Kız' -wunuyla sürdürü- jjr. Ekrem - Ce- mal Reşit Rey kardeşlerin yazdı- ğı 'Lüküs Hayat' opereti bugün saat 20.30 'da izleyiciy- le buluşacak. 1930Tu yıllarda yazılan ve o yılla- nn nostaljisini ya- şatan operet, Cum- huriyet sonrası yanlış anlaşılan Batılılaşma olgu- sunun, sonradan görme, özenti için- de yaşayan insanlar arasında ya- rattığı gülünç durumları anlatı- vor. Haldun Dormen 'in yönerti- gi oyunda, Zihni Göktay, Ali Berge, Atacan Arseven, Birsen Kaplangı, Şenay Saçbüker, Alev Gürzap, Funda Postacı, Suna Pekuysal, Argun Kınal, Ayşe Kökçü, Hümay Güldağ, Betül Arım, Demiray Erül, Er- Ystanbu Şehir Tiyatrolan'nın sahnelediği ve Ekrem - Cemal Reşit Rey kardeşlerin yazdığı 'Lüküs Hayat' opereti bugün, Shakespeare'nin 'Hırçın Kız'ise 27 - 28 Ağustos tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak. sun Kazançel rol alıyor. 27-28 Ağustos tarihlerinde ise saat 20.30'da sezon içinde kapah gişe oynayan W. Shakespeare ın 'Hırçın Kız'ı izleyiciyle buluşa- cak. Hırçın bir genç kızın evlenince uslanması (daha doğrusu, Sha- kespeare'nin kullandığı fiili kul- lanırsak, kocası tarafmdan ehli- leştırilmesi) hakkın- da bir komedı. •Büyük kız evlen- meden küçüğü ev- lendirilemez." Peki ama ya abla hırçın- sa? Ya küçük kıza ta- lıpler varsa ama ab- lasına yoksa? Yaba- nı kısrak gibı bir kız- la baş etmek ısteyen bir erkeğin stratejisi nasıl olmalı? Bu ün- lü komedi gezegeni- mizde nerede ne za- man oynansa kadın- erkek ılışkılenyle ıl- giliezeli(vebelkide ebedi) tartışmalar bir kez daha alevle- nir. Kemal Koca- türk'ün yönettığı oyunda Ali Berge, Emin And, Ersin Umulu, M. Ali Alabora, Yavuz Şe- ker, Erkan Sever, Şevket Avşar, UğurArdaAydınrolahyor. Her iki oyunun biletleri, Şehir Tiyat- rolan gişelerinden (Harbiye, Fa- tih. Üsküdar, Kadıköy, Gazıos- manpaşa, Ümraniye) ve Açıkha- va Tiyatrosu gişelerinden temin edilebilir. Bilet fiyatlan tam 6.5 milyon lira ve indirimlı 5.5 mil- yon lira olarak belirlendi. Uyunty coşku ve yorumda doruk Piyanist Fazıl Say ve usta kemancı Maxim Vengerov'un Salzburg'da verdikleri konser büyük ilgi gördü TÜRSAK'tan sinema seminerleri Kültür Servisi - TÜRSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür) Vakfı'nın düzenlediği 'TÜRSAK Vakfı Sinema Semi- nerleri'nin, 25.'si 11 Eylül tarihin- de başhyor. Sinema kültürünün geliştirilme- sıni hedefleyen sinema seminerle- ri, katılanlara temel ve teknik ku- ramsal bilgiler vermenin yanı sıra bilinçli bir sinema izleyicisi yarat- . layı hedeflediğinden, katıhmcıla- ra herhangi bir şart getirilmeden, tüm amatör ve profesyonel sinema merakhlanna açık olarak yapıl- makta. 12 hafta sürecek ve 17 dersin yer alacağı seminer cumartesi günleri saat 11.00 -15.30 arasında yapılacak. Seminerlerin kayıtlan, 50 kişılik kontenjanlardan oluş- makta. l'ygulamalı dersler 'Dünya Sinema Tarihi', 'Türk Sinema Tarihi', 'Aydınlatma Tekniği ve Işık Bilgisi','Video ve Sinema Kameralan', 'Ses Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yön- temleri', 'Sinemada Oyuncu- luk', 'Film Yönetiminin Temelle- ri', 'Sinemada Kurgu tlkeleri", 'Sanat Yönetimi', 'Senarjo Ya- zım Aşanıaları ve Teknikleri', 'Film Yapım Süreci', 'Film Eleş- tirmenliği', 'Sinema Kuramla- n', 'Film Çözümlemesi ve Ani- masyon Teknikleri' başhklan al- tında düzenlenen seminerlere eğıt- men olarak Sevin Okyay. Rekin Teksoy, Mehmet Açar, Burçak Evren, Uğur İçbak, Tevfık Ba- şer, Doğan Sarıgüzel, Sinan Toğ- rul, Alper Maral, Ziya Öztan, M. Ziya İ Ikenciler. Gülsen Tuncer, Mehmet Kurtuluş, Mustafa Pre- şova ve Muzafîer Hiçdurmaz ka- tılıyor. Kuramsal olarak işlenen 'Dünya ve Türk Sinema Tarihi', 'Film Eleştirmenliği', 'Film Çö- zümlemesi' gibı derslerin yanı sı- ra 'Sinemada Kurgu tlkeleri', 'Sinemada OyuncuJuk', 'Aydın- latma ve Işık Bilgisi' gibi dersler ise öğrencilere uygulamalı olarak gösterilecek. (0212 244 52 51) Kültür Servisi - Dünyaca tanınmış piyanistimiz Fazıl Say. 8 Ağustos'ta saat 21 .OO'de usta kemancı Maxim \T engerov'la birlikte Salzburg Festivali'nin Solistler Programı kapsamında muhteşem bir konser verdi. Kapıda uzun kuyruklar oluştu Say ve Vengerov gecede J. S. Bach'ın keman & piyano (çembalo) sonatı Nr. 1 H-moll BWV 1014; J. Brahms'ın keman & piyano sonatı Nr. 2 A- Dur op. 100 ile keman & piyano sonatmdan (F. A. E.) Scherzo c- moll Wo02 ve L. van Beethoven'ın piyano & keman sonatı A-Dur op. 47 Kreutzer Sonatı nı seslendirdiler. Konser dinleyicilennin Salzburg'daki 2 bin 300 kişilik festival binasının büyük salonunu doldurduğu, konser sonunda alkış ve bravo sesleriyle inleyen binanm önünde de bilet bulamayan sanatseverlerin uzun kuyruklar oluşturduğu gelen bilgiler arasında. Etkinliğe ilişkin olarak 10 Ağustos tarihli gazetelerde övgü dolu yazılar yayımlandı. Salzburg gazetesindeki 'Zwei eigene Temperamente' (tki Ozel Ruh) başlıklı haberde Fazıl Say ve Maxim Vengerov "Olağanüstü bir ikili" sözleriyle nitelenerek heyecan, uyum ve yorumun özellikle Kreutzer Sonatı'nda doruğa ulaştığının altı çizildi. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL lleri Yaşa Övgü Altınoluk'taki "Yaşama Saygı" panelindeki ko- nuşmacılardan bırideTalatHalman dı. Çokyön- lü konuşmasının bir bölümü yaşlılığın erdemleri- ne; yaşlanıp da ihtiyarın teki olmamaya ayrılmış- tı. öyle yarariıydı ki! Keşke konuşmasının tümü- nü alabilseydim buraya.. ancak yerim kısıtlı. "Ben yaşlılann tek tek ve birleşik olarak hareke- te geçmesini istiyorum. Yapılabilir mi? Elbette. Yaşayarak, yaratarak, ecele karşı direnerek, üre- terek, aşkduyarak, coşarak" dedikten sonra kimi örnekler verdi: "Picasso, 90'ında nefis eseıier veriyordu... Go- ethe 'Dr. Faustus'u 80'inden sonra kalemealdı... Verdi, 'Otello'yu 73 yaşında, 'Falstaff'/ 80 yaşın- da bitirdi... Sofokles'/'n 'Kral Oedipus'u 80yaşın eseridir. Mikelanj, 80'liyaşlarında hâlâ yaratıyor- du... Ingiliz düşünürü Thomas Hobbes, 90'ını geçtikten sonra bile yazdı..." Elbet hepimiz bu isimler gibi olamayız... Ancak Talat Halman'ın isabetli bulduğu ve bizlerle pay- laştığı ABD'Iİ ünlü komedyen George Carlin'in tavsiyelerinden yararlanabiliriz: 1. "Zorunlu olmayan sayılan çöpe atın: yaş, ki- lo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden. 2. Sadece neşeli arkadaşlannız olsun. Surat- sızlar sizi aşağı çeker. 3. öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatla- n, bahçecilik, ne olursa. Beyninizâtıl kalmasın. Âtıl kafa, iblisin tezgâhıdır. Iblisin adı da, alzheimer'dır. 4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın. 5. Sıksık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. So- luksuz kalıncaya kadar gülün. 6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, baş- ka yaşantılara geçin. 7. Sevdiklehnizle doldurun çevrenizi, aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigâhar, müzik, bitkiler, hobi- ler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. 8. Sağlığınızın kıymetini bilin. lyiyse üstüne tit- reyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemi- yorsanız yardım sağlayın. 9. Vıcdan azabından uzak durun. Çarşı pazar- da gezin, komşu illerde dış ülkelerde dolaşın, a- ma sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönel- meyin. 10. Sevdiğiniz insanlara onlan sevdiğinizi söy- leyin her fırsatta." "Ve hiç unutmayın kiyaşam, aldığımız soluklar- la değil, soluk kesen anlarla ölçülür" diye bitiriyor- du öneriler listesinı... Yaşlılığa ilişkin Talat Halman'ın dikkat çektiği çok önemli bir nokta da şu: "Ülkemizde 42 yaşında emekli olan kadınlar, 50 yaşında emekli olan erkekler vardır. Ömürlerinin sonrakiyinmi, otuz, kırkyılını hiçbir şey yapmadan, sadece emekli maaşı alarak geçiren yüz binlerce insanımız var. Ne korkunç bir beşerî ve iktisadi is- raftır bu. Türkiyemizin emeklilik ve yaşlılık alanında mu- azzam bir hamle yapması gerekir bence. 70 mil- yona yaklaşan nüfusumuzun neredeyse 4 milyo- nu 65 yaşın üstünde. Bunlardan kaçı çalışıyor? Kaçı kendileri için, aileleri için, toplum için yarar- lı olacak işleryapıyor? Âtıl insanîkapasitemiz, tüy- ler ürperticidir. Işsizliğin bir ulusal âfet ölçülerine vardığı günümüzde, elbette 65 yaşın üstündeki- lerin maaşlı, ücretli çalıştınlması beklenemez. A- ma onlann gönüllü gücünü harekete geçiremez miyiz? Nüfusu bizimkinin dört katı olan ABD'de- ki sivil toplum örgütlerine, hayır etkinliklerine ka- tılanların oranı bizdekinin 4 bin katıdır. Türkiye'de de, aktif yaşamak isteyen, maddi karşılık bekle- meden gönüllü çalışmalaryapmaya talip olan yüz binlerce emekli ve yaşlı var. Ama onlara böyle bir olanak sağlanmıyor. Bize 'geriatri' reva görülmesin. Ideallerimizle, iyimserliğimizle bizim konumumuz 'ileriatri' olma- lıdır. Bizyaşlılar, biz ihtiyar olmayan gençler, geri- de kalmıyoruz, ileriye yöneliyoruz, ilericiyiz." Ihtiyarlık sözünü, yaşlılık terimini reddeden Ta- lat Halman "ilehyaş" için birde "ant" hazırlamış- tı. Gönlü genç, aklı dinç yaşamayı seçenlere, iş- te: "lleriyaş için Halman'ın 12 andı": 1. Yaşama dört elle, bin yürekle sarılacağım. 2. Aklımı ve aşkımı taptaze tutacağım. 3. Düne inanacağım, bugünü seveceğim, yan- na güveneceğim. 4. Aynalara küsmeyeceğim. 5. Variığımı yarahılığa, yaratıcılığa adayacağım. 6. Hastalığa direneceğim, yorgunluğa teslim ol- mayacağım. 7. Topluma, insanlığa, doğaya hizmeti sürdüre- ceğim. 8. Âtıldan ve bâtıldan uzak duracağım. 9. Zevki ve şevki baş tacı edeceğim. 10. Zamanı etkenlikle, üretkenlikle değerlendi- receğim. 11. Karanlığa ve karamsahığa yenik düşmeye- ceğim; keyif ve kahkahadan vazgeçmeyeceğim. 12. Son âna kadar sevgiyle, inançla, haysiyet- le, iyimseıiikle, umutla genç ve dinç yaşayacağım. Talat Halman'açokteşekkürler; hepinize iyi pa- zarlar. [email protected] Faks:0212-25716 50 Peter Pan için yazar aranıyor • LONDRA (AA) - Peter Pan'ı bunca yıl aradan sonra yeniden macera peşinde koşturacak yazar aranıyor. James Barrie'nin 1904'te tiyatro oyunu olarak kaleme aldığı, 1911 'de roman olarak yayımladığı Peter Pan'ın telif haklanna sahip olan Londra'daki Great Ormond Street Çocuk Hastanesi yeıkilileri, Peter'i yeniden maceraya koşturabilecek yazar arayışına girdi. Romanın kahramanı Peter'ın yanı sıra can yoldaşı Tinkerbell, kaptan Crochet ve romantik Wendy'ye yüzyıl aradan sonra yeniden can vermek isteyen hastane yönetimi, yazarlardan ocağa kadar yeni romanın küçük bir bölümünü sunmalannı isterken Peter Pan'ın yeni kitapta da çocuk kalmasmı şart koşru. BUCUN • BÜYÜKADA TURİNG KÜLTÜR EVİ'nde 'Yapı Kredi Sokakta Etkinlikleri'nden 20.00'de 'Müzikaller Akşamı' adlı konser. (0 212 252 47 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle