Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2004 PAZAR
HABERLER
•• ••
DUNY4DA BUGUN | 12 Eylül darbesini ve darbecileri kınamak için yapılacak etkiliğe kaymakamlık ve MHP karşı çıkıyor
ALİ SİRMEN
Ayşe Arman Hamile
Sevgili,
Aziz dostum Prof. Dr. Gencay Şaylan, ortak 12
Eylül serüvenimizden sonra bir ara gazetecilik de
yaptığından, olaylara gazeteci merakı ve bilim ada-
mı soğukkanlılığı ile yaklaşır hep.
Bu tavn, Baba Bush zamanında ilk Körfez bu-
nalımı sırasında, New York'ta neredeyse dayak
yememize yol açıyordu.
Manhattan'da 3. cadde ile 66. sokağın (yoksa
59 muydu?) kesiştiği köşede, gazeteciler ve rek-
lamcılann çok rağbet ettikteri P.J. Clark's bardaTürk-
çe konuşmamızı merak edip "Nerelisiniz" diye so-
ran Amerikalı'ya "Iraklıyız" yanıtını verince, salo-
nun ortasına bir bomba düşmüş gibi olmuştu.
Saddam'ı övmeyen tavnmıza rağmen herkes üze-
rimize üzerimize geliyor, hatta o ülke için hiç de alı-
şılmamış şekilde elle dürterek konuşuyorlardı. Ba-
direyi atlattığımızda, çıkıştım:
- Ne yaptın Genco, az daha dayak yiyorduk, ne-
den yaptın?
- Bilmem, dedi, bir an gazetecilik damanm tut-
tu, "Bakalım nasıl tepki gösterecekler?" dedim.
Ertesi gece, aynı yere giderken yanımıza Türk
olduğumuzu belirten pasaportlarımızı daalmıştık.
Aynı Gencay, on gün önce, Cihangir'in yeni ve
çok rağbette ban "Leyla "da rastladığı Duygu Ase-
na'yasoruyordu:
- Ayşe Arman'ın bu kadar tutulması, geniş ke-
simin kadınlarının özgür, başına buyruk kadın ima-
jına olan tutku ve meraklarından mı kaynaklanıyor
acaba?
Bu kez, gazeteci kimliğini bırakmış, bilim ada-
mı şapkasını giymişti.
• • •
Ayşe Arman o günlerde, kendi köşesinde hami-
le olduğunu, hatta "göğüslerinin taş gibi olduğu-
nu" (Allah daim etsin) açıklamıştı ve benim çev-
remde bu tutum çok yadırganmıştı.
Benim çevremde kadın olsun, erkek olsun çok
kişi Ayşe Arman'ın bu kadar tutulup okunmasını,
gebeleğinin Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde
değil, kendisinde sürmanşet olmasını anlayamıyor-
lardı.
Oysa, bunda şaşacak bir yan yoktu. Peri masal-
larının, "mahzun prenses" öykülerinin demokra-
tikleşmesiydi durmadan kendini anlatan, köşesi-
nin hem yazarı hem de baş konusu olan Ayşe Ar-
man.
Çocukluğumuzun masallarını anımsa Sevgili!
Orada peri padişahlarının kızları, sultanın biricik
güzel kızı büyük yiğitler bulurlardı ve o kahraman-
lar hep muratlanna ererlerdi.
Sonradan Hollyvvood'un hep "happyend" (mut-
lu son) ile biten pembe filmleri ve dizilerini eleşti-
ren bizler, o buluşun aslında hiç de bir Amerikan
icadı olmayıp ninelerimizin nineleri zamanından
beri bütün dünyada yaygın olduğunu düşünmez-
dik.
Masal dünyasında, senin benim gibi sıradan in-
sanlarayer yoktu. Hadi ben o âleme Keloğlan kon-
tenjanından girebilirdim ama, ya diğer sıradan in-
sanlar?
Sıradan insanlar, masallann ancak uydurucula-
rı, yazarlan, dinleyicileri ya da figüranları olabilir-
lerdi, ama kahramanları asla.
• • •
Insan yaşamının görece demokratikleşmesi, ile-
tişimin olanaklarının artması, teknolojinin artık pe-
ri padişahı hikâyelerini demode kılmasıyla biriik-
te, bu öyküler tarihe karıştılar.
Krallar, kraliçeler, prensesler, medyanın da etek-
leri zil çalarak aracılık etmesi sonucu, günlük ya-
şamımızda peri padişahlannın kızlannın, beyaz at-
lı prenslerin yerlerini aldılar.
Çocukluğum ve ilkgençlikyıllanmda, Musaddık'ı,
mutlu bir masalı bozan adam olarak gören bir sü-
rü kadının, kendi yoksulluklan ve yoksunluklarına
bakmadan, birtürlütahtabirvârisveremeyen(za-
ten o yüzden de boşadı sonunda Şah onu) mah-
zun prenses Süreyya için hüzünlendiklerine, hat-
ta gözyaşı döktüklerine tanık olmuşumdur.
Aynı şekilde "Üzerinde Güneş Batmayan Impa-
ratorluk" Büyük Britanya'nın hüzünlü prensesi
Margareth'in, savaş kahramanı sevgilisi pilot Pe-
ter Tovvsend ile evlenememesi çok hanımı mut-
suz etmişti.
Prenses Diana'nın öyküsü çok mu farklı ki?
Ne var ki, zaman durmuyor, gelişme devam edi-
yordu. Beş yıldızlı lüks oteller, bir zamanlar yalnız
krallara has olan lüksü yayıyor, kitle turizmi bun-
lardan geniş kesimleri yarartandıran bir araç olu-
yordu.
Orta sınıf, hatta daha aşağısından bir Alman,
dedesinin ya da ninesinin ancak masallarda du-
yacağı biryaşamı, tatil süresiyle sınırlı bile olsa, ken-
di somut olarak yaşayabiliyordu.
Madem ki, emperyal yaşamlar demokratikleşip
geçici de olsa herkese nasip olur bir hale gelmiş-
ti, o zaman o daha demokratik yaşama da, daha
halktan kahramanlargerekecekti.
Artık varoş kızlan bile, bel açık pantolonlar ile kü-
reselleşmenin biteviyeleşen insanı içindeki yerini
alırken Ayşe Arman kızımız da, medyanın yardımıy-
la, kendine çağdaş popüler masallar içinde bir yer
ediniyordu.
Bu fenomende pek de şaşılacak bir yön yoktu.
Bu gelişmeyi eleştirmek de ona şaşırmak kadar
anlamsız, anlamaya çalışmak galiba en doğrusu.
Biraz bekleyelim, inşallah görürüz biz de, bu
çağdaş masalın yeni kahramanı kız mı olacak, er-
kek mi?..
YAKAMOZ OTEL
KÜÇÜKKUYU - ASSOS
Tüm odalarda klima, duş, WC,
*-**• Restorant
*-"*• Bar cafe
i—"• Ö z e l plaj
îki kişilik odada kişi başı
YP 35.000.000.-TL
Üçüncü kişiye %25 indirim
0-6 yaş çocuk ücretsiz, 7-12 yaş %50 indirim
Tel: 0286 752 68 99-752 68 94
Küçükkuyu
Netekim Festivali gerdi• 78'liler Vakfı ile
Kültürler Birbirine Bakıyor
Oluşumu'nun ortaklaşa
düzenlediği 'Netekim
Festivali', Marmaris'te
tartışma yarattı. CHP'nin
desteklediği etkinlik, MHP
ve festivali ideolojik'
bulduğunu belirten
Kaymakam Özdemir
tarafından tepkiyle
karşılandı.
MEHMET EMtN BERBER
MARMARİS - "Netekim Festivaü",
Marmans'i kanştırdı. 12 Eylül askeri
darbesini ve darbecileri kınamak ama-
cıyla gerçekleştirilecek festivale MHP'li-
lerkarşı çıkarken CHP'liler etkinliği sa-
hipleniyor. Marmaris Kaymakamı Ce-
makttin Ozdemir ise festivalin ideolo-
jik amaçlar taşıdığını öne sürerek kar-
şı oldugunu bildırdi.
78'liler Vakü ile Kültürler Birbirine
Bakıyor Oluşumu'nun ortaklaşa dü-
zenlediği "Netekim Festivali", Marma-
ris'teki havayı gerdi. CHP Marmaris
îlçe Örgütü festivale destek verirken
Marmaris Belediyesi tarafından yapı-
lan açıklamada da, "Marmaris Beledi-
yesi hukuk ve çağdaş normlar neyi ge-
rektiriyorsaoyönde karar abr. Hayırdi-
>ecegimiz nokta,ulusal menfaatlanmız
ve laik demokratik cumhuriyete yöne-
lebilecektehditlerdir" görüşüne yer ver-
di. Marmaris CHP Ilçe Başkanı Meh-
met Hasbioğtu, parti ilce örgütü olarak
festivale destek vereceklerini kayde-
derken MHP Marmaris Ilçe Başkanı
ÇetikKınay ise festivalin gerçekleşme-
mesi için çalışacaklannı belirttı. Mar-
maris Kaymakamı Özdemir, 12 Eylül
hareketinin Marmaris'te yapılmadığı-
na dikkat çekerek etkinliğin ideolojik
amaçlar taşıdığını söyledi. Beldenin
sevgi ve huzur kenti olduğuna değinen
Özdemir, "Böyle etkûılikkr yapılmak
istemnesi bizim için manidardır.Türki-
yeCumhuriyeti'ninen yüce makamın-
da bulunmuş, konumu itibanyla yıllar-
dır Marmaris halkuun sevgisini kazan-
rruşdevietbüyüğümüzü hedefalan süb-
jektif tavuiar, Marmaris'te zemin ve
destek bulamaz. Devlet büyükieriniize
yöneiik olarak saldırgan tutum ve dav-
ranışlara karşı engei olurve karşı çıka-
nz" diye konuştu.
Netekim Festivali Hazırlık Komite-
si de yayımladıklan basın açıklamasın-
da, etkinliğin amacmın çoğulcu de-
mokrasi anlayışının ülkemizde yer
edinmesine katkıda bulunmak olduğu
belirtildi. Açıklamada, beldedeki mül-
ki amirlerin ifade özgürlüğüne engel
olmaması gerektıği belirtilerek yasal
çerçevede yapılacak her türlü banşçı
etkinliğin güvenliğinin sağlanması da
istendi.
Avutlular 'AKP'ye oy verdik ama Alevi olduğumuz için destek alamıyoruz' diyor
Satılık köye talip de yok
• Ana geçim kaynağı
hayvancılık olan köylüler, yem
bitkisi desteklemesinden
yararlanamadıklan için satın
aldıklan hayvanlan
besleyemediler. Tanm
yaptıklan tarlalan da orman
arazisi kapsamına alınınca iyice
zor duruma düşen köylüler
arazilerini satışa çıkararak
kurtulmak istediler fakat bu kez
de alıcı bulamadılar.
CEMtL CİĞERİM
SAMSUN - Yöre halkınm, ta-
nm kredilerini geri ödeyemeyin-
ce satışa çıkardığı Samsun'un Sa-
lıpazan ilçesine bağlı Avut Kö-
yü'ne talip çıkmadı. Köyden göç
başlarken A\-utlular. "AKP'ye oy
verdik ama Alevi olduğumuz için
cezalandınldığımız hissine kapü-
dık. Avut dışındatüm köylere yar-
dım yapıldı" dediler.
Salıpazan'na bağlı 36 köyden
biri olan Avut'ta 2001 yılında ko-
operatifler aracılığıyla 200 adet sı-
ğır alınarak "süt sığırcıhğı'' pro-
jesi uygulamaya kondu. Ancak
I yem bitkisi desteklemesi yapıl-
maması nedeniyle hayvanlann bir
bölümü öldü, diğerlerinden de
beklenen verim ahnamadı.
Köylüler de borçlannı ödeyebil-
mek için hayvanlanru sath. Büyük
bir bölümünün arazilerini de sa-
tışa çıkardığını ancak bugüne ka-
dar alıcı çıkmadığını belirten Avut
AKP'ye verdikleri oylarm karşıhgını alamayan Avutlu köylüler satamadıklan topraklanndan göçüyor.
Köyü Tanmsal Kalkınma Koope-
ratifi Başkanı AB Tepe şöyle ko-
nuştu:
"Köyün ana geçim kaynağı hay-
vancılıktır. tki yıldır köyümüze
yem bitkisi desteği alamıyoruz. Bu
sebeple kooperatif ortaklannuz
zor durumda kaldı. Geçen yıl ilk-
bahar döneminde ekilen süajlık
mısırlaruı teşvik müracaaünı yi-
ne aynı yıhn haziran ayuida yap-
nıamıza rağmen hakedişlerimiz
düzenlenmedi Yetküiler yerinde
inceleme yaparak ekilen sılajlık
mısırian da tespit etmiştir. Buna
rağmen ödemelerimiz yapılmadı.
Kaldı ki ekili olan arazilerimizin
büyük bir kısmı şu an orman ve
Hazine arazisi ilan edildi."
Kriz nedeniyle 45 yıllık köyde
göç başladığına dikkat çeken Te-
pe, "2 bin 300olan köy nüfiısu,göç
nedenhie 1500'edüştü. Fmdıkdö-
neminin geçmeshiebirüktebu göç
mzla devam edecek" dedi.
3 Kasım seçimlerinde köyden
AKP'ye 570 oy çıktığını anlatan
Ali Tepe, "AKP destek çıkar di-
ye o\ verdik. oradan da bekledi-
ğimizi bulamadık. Avut dışındaki
tüm köyler başta Dogrudan Ge-
Br Desteği (DGD) olmak üzere
yem bitkisidestekkmelerinden de
yararlanıyor. Artık, Alevi köyü ol-
mamız nedenhle bize karşı bir av-
nmcıokyapıkuğı hissine kapılma-
ya başladık. Köy yoDanmız peri-
şan,köylüvatandaş mağdur" diye
konuştu.
Eski Bakan Durmus:
'Yolsuduğun
sorumlusu
AKPiktidarı'
• SSK'deki ilaç yolsuzluğunun
sorumlusunun AKP'nin atadığı
bürokratlar olduğunu savunan
Osman Durmuş, "AKP'li
bürokratlann yolsuzluklanna ortak
aradığını" söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski
Sağlık Bakanı Osman Durmuş, ilaç
yolsuzluğuyla ilgilı olarak hükümeti
eleştirerek "Yolsuzluğa adı kanşanlar
AKP iktidannm SSK'de göreve getirdiği
bürokranardır" dedi. Durmuş dün MHP
Genel Merkezi'nde basın toplantısı
düzenledi. TMSF'nin denetimine geçen
bazı yayın organlanmn, "AKP'K
bürokratiann yolsuzluklanna ortak
aradığını ve mazeret ürettiğini'' savunan
Durmuş, bakanhk yaptığı döneme ilişkin
iddialan gündeme getiren Star gazetesini
mahkemeye verdiğini kaydetti. Durmuş,
gazetenın haberinde belirtildığı gibi
SSK'nin satın aldığı Eritropoetin ilacının
kendi döneminde bır firmanın tekelinde
olmadığını, iki ayn fırmanın aym amaçla
kullanılan ithal iki ürünü bulunduğunu
belirterek şunlan söyledi: "Bu ürünü
üretmek için bizim dönemimizde
müracaat eden firma yoktur. Yine aynı
dönemde Günev Amerika'dan bir ürünü
ithal ermek isteyen flrmanın ruhsat
müracaaü vardır. Ancak biyovararlüık ve
biyoeşdeğerlilik çalışmalan yoktu. Ilgili
firmadan bunlar istenmiştir. Bu arada bu
ilaç soygunu sırasında biıileri
kıyaslanabiliriiği olmayan ürününe
ruhsat almava çahşmaktadır. Yolsuzluğa
adı kanşanlar AKP iktidannm SSK'de
görev* getirdiği bürokratiardır, örtbas
etmeye çahşanlar da TMSFnin
kontrolündeki basın organlanduf
DiyarbakırBanş Mitingi'ne hazırlanıyor
DEHAP yöneticileri tarafından Dharbakır Koşuyolu Parkı'nda "Banş Çadın" açıldı.
DtYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyarbakır'daki sivil
toplum örgütlerinin 1 Eylül Dün-
ya Banş Günü etkinlikleri hazır-
lıklan tamamlandı. 5 Eylül'de dü-
zenlenecek "BanşMitingi''ne bin-
lerce kişinin katılması hedefleni-
yor.
Diyarbakır'da örgütlü siyasi par-
tiler, sendikalar ve meslek odala-
nyla bazı derneklerin öncülüğün-
de gerçekleştirilecek 1 Eylül Dün-
ya Banş Günü etkinlikleri, İHD
DiyarbaİarŞubesi'nde düzenlenen
basın toplantısıylaaçıklandı. DE-
HAP II Yöneticisi Mazhım Ön-
cel etkinliklerin bu akşam Kürt
Dili ve Lehçeleri Öğretim Kur-
su'nun açılış töreniyle başlayaca-
ğını söyledi. Öncel, 5 Eylül'e ka-
dar devam edecek olan etkinlik-
ler kapsamında Bağlar Körhat
Parkı, Kayapınar Huzurevleri, Sur
Belediyesi karşısı, Sanat Sokağı,
Bağlar MTA Parkı ve Büyükşe-
hir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda
birer gün aralıklarla müzik dinle-
tisi ve sinevizyon gösterimi ola-
cağını. basın açıklamalan ve pa-
neller düzenleneceğini anlattı.
5 EyMl'de 'Banşa Bir Ses'
5 Eylül günü de binlerce kişi-
nin katılımıyla "Demokratik Tür-
kiye İçin Banşa Bir Ses" mıtingi-
nin gerçekleştirileceğini belirten
Öncel. "Mitingde çok sevilen bir
sanatçı da konserverecek, Konser
için Ciwan Haco, Sezen Aksu ve
Yıldız Tilbe ile görüşmeler sürü-
yor.Henüzkimin kaülacağıkesin-
leşmedi'' dedi.
Öte yandan dün DEHAP tara-
fından Koşuyolu Parkı'nda "Ba-
nş Çadın" açıldı. DEHAP Parti
Meclisi üyesi Muammer Değer,
"Bizler banşa inanan insanlar
olarak savaşa karşı banş hamle-
si yapmak zorundayız. Biz banş
vanlılannın üzerine çok önemli
görev düşüyor. Savaşa karşı de-
mokratik yöntemleıie mücadele
edecegE" diye konuştu. Değer'in
konuşmasının ardından çadınn
açılışına katılan yaklaşık 100 ki-
şi " Banşa bir ses, çifttaraflı ateş-
kes" sloaanlan attı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Islamcı hareketin geçmişindeyo-
ğun bir Yahudi düşmanlığı vardı.
Geçmişte Islamcı gazetelerin önem-
li bir kısmında bu "ilkel" düşmanlık-
tan kaynaklanan haberleryer alırdı.
Islamcı hareketin böyle davranma-
sının nedenlehni ayrıca tartışabili-
riz. Islamcı hareket yalnızca Yahu-
diliği değil, Hıristiyanlığı, komüniz-
mi, sosyalizmi de düşman olarak
görürdü.
Yıllar önce, uluslararası bir bilim-
sel toplantıda "Almanya'da Müslü-
manlık, Türkiye'de Hıristiyanlık" üze-
rine konuşuluyordu. O zaman Re-
fah Partisi milletvekili olan Abdullah
Gül de toplantının katılımcılanndan-
dı. IshakAlaton, "hoşgörü" sözcü-
ğünün çokça edildiği bu toplantıda
aralarında Abdullah Gül'ün de bu-
lunduğu Refah Partililere, bazı ga-
zetelerin kupürlerini gösterdi. Bu ku-
pürler, islamcı gazetelere aitti ve yo-
ğun bir Yahudi düşmanlığını içeriyor-
du. Alaton, Gül'e ve o toplantıda
bulunan diğer RP milletvekillerine
şöyle seslenmişti: "Eğer hoşgörü
Yahudi Düşmanlığı ve İslamcılık
diyorsanız, önce bu yayınlan gö-
rün. Bunlarsizin çevreniz. Buyayın-
lar sürdüğü müddetçe nasıl hoş-
görüden söz edebilirsiniz ki!"
Aradan yıllar geçti. Islamcı akım-
ların önemli bir kısmı bu eski bağ-
nazlıkları terk etmeye başladılar. Ar-
tık bu türden ilkel yayınlar fazla gö-
ze çarpmaz oldu. Yer yer Yahudi
düşmanlığına ilişkin ilkel tepkilersür-
se de bu konuda ciddi bir değişim
yaşandığını kabul etmeliyiz.
• • •
Tatilden döndüğümde Türkiye Ya-
hudi Hahambaşılığı'nın birmektubu-
nu masamda buldum. Bu mektup
Vakit gazetesi yazarlanndan Abdur-
rahim Karakoç un 17 Ağustos ta-
rihli makalesine ilişkindi. Geçmiş ye-
niden mi hortlamıştı? Karakoç, Hit-
ler'in Yahudilere yöneiik soykırım
uygulamalarını savunuyordu.
Yazdıklannın tamamını buraya ak-
tarmak isterdim, ancak yer sorunu
nedeniyle mümkün değil. Bazı cüm-
leleri aktaracağım: "Ikinci Cihan Har-
bi sırasında Almanya'da kurulan 'te-
merküz kampları'n/n aynısı şimdi
Israil'de kurulmuştur. Dünya kamu-
oyuna 'ırkçı, sadist, canavar' olarak
takdim edilen Adolf Hitler'in basi-
retine hayran olmamakelde değil...
Hitler bugünleri görmüş ta o za-
man. Dünyanın başına bela kesile-
ceklerini bildiği içindirki ırkçılığı din
gibi algılayan, yeryüzünü kana bu-
lamaktan zevkalan hokkabaz Yahu-
dileri temizlemiş.... Zulmün hiçbı'r tür-
lüsü tasvip edilemez... Ne varkiAl-
lah bazı zalimleh bazı zalimlere mu-
sallat ediyor cezalandınyor... Me-
ğerHitler çok uzağı gören birinsan-
mış. Bu dinsizlerin hakkından o za-
man, o imansız gelmiş, fakat bizle-
re hep Israilmasum ve mazlum ola-
rak lanse edilmiştir."
Irkçılığın, farklı olana düşmanlığın
gelip dayanacağı yerdir Hitler'e öv-
güler düzmek. Bir ırkın, bir inancın
mensuplarının yok edilmesini des-
teklemek hangi mantığın ürünüdür?
Bunun adı faşistliktir. Insanlık faşiz-
min yaptıklarından çok acı çekti.
Hitler bir ırkı toptan düşman görü-
yordu. Bugün de Hıristiyan ve Ya-
hudi fanatikleri arasında Müslüman-
lan toptan düşman görenler var. Bir-
birine benzeyen kafalar dünyanın
heryerinde aynı ilkel anlayışa sahip-
ler. Sharon ya da Bush'un yaptık-
larına, Filistin halkına ve dünyaya
çektirdikleri acılara karşı tepki gös-
termek ve Israil yönetiminin zulmü-
nü lanetlemek başka şeydir, ırkçılık
başka şey. Türkiye'de bu tür görüş-
lerin gazete sayfaJannda yer bulma-
sı tehiikelidir, korkutucudur. Bu tür
saldırgan tutumlar mahkûm edilme-
dikçe daha başımıza çok belalar ge-
lebilir. Istanbul'da onlarca insanın
ölümüne neden olan El-Kaide bom-
bacılan da bu görüşlere sahip değil
mi? Zaten Karakoç yazısında Usa-
me Bin Ladin'i de savunuyor.
Bakın ne diyor: "Uzağı gören ikin-
ciadam ise Usame Bin Ladin'dir...
Eğer doğruysa, tek başına ya da
üç-beş arkadaşıyla dünyanın süpe
güçlerine karşı kıyama durmuş...
Zulüm odaklannın sığınaklanna kor
ku salmış... Dün Hitler diyerek vur-
dunuz, bugün Usame Bin Ladin di-
yerek vurun..."
Gönül isterdi ki, bu ırkçı, saldırgan
ve kışkırtıcı yazıya Türkiye Yahudi-
leri Hahambaşılıgı'ndan önce Islam-
cı kesimden tepki gelmeliydi. Ha-
hambaşılık mektubunda şu nokta-
ya haklı olarak dikkat çekiyor "Unu-
tulmamalıdır ki Yahudi düşmanlı-
ğıyla başlayan ırkçılık ve yaban~^
düşmanlığı, ilk önce sadece Yahw
dileri hedef alıyor gibi görünse de
farklı olan herkese düşman olmaya
dönüşerek genel bir yabancı düş-
manlığına dönüşür ve bundan tüm
insanlık zarar görür."
En korkutucusu, bunun tepkisiz
kalmasıdır.