Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2004 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Hoşçakal Akyaka...
Aynlışlan sevmem. Gariar, havaalanlan, otobüs durak-
lan hüzünlü yerierdir. Sevdiğinden kopmak gıbidir. Bır
daha ne zaman, dıye düşünürsün!.. "Gidip de gelme-
mek de var, gelip de görmemek de" demış atalanmız.
Herdedikleri doğru mudur? Çoğunlukla doğrudur. De-
nenmiş, yaşanmış. Bizler de deneyerek, yaşayarak öğ-
renmedık mı?
Nisanda geldim Akyaka'ya... Güzel nisan, ilkyazın ge-
lişi birsevinçtır. Mertıaba dedım ağaçlara, kuşlara, uzak-
taki denize. Hep koşmak ıstenm, yapamam. Bıryorgun-
luk, bir ağırlıkçöker ki çöker... Yine de yürümek bır uya-
ncıdır Anımsatıcı... Yazılanmı çoğunlukla biryerden bır
yere giderken yazmışımdır, görünmez harflerie...
Neydim, ne oldum dememeli; bıri çıkar, bır şey çıkar,
atar seni gerilere. Bir ağn patlak verir oranda buranda.
Dersin ki zamanın birikimidir. Bak, kaç yıl yaşadın, kaç
olay gördün, acılar, derken sevınçler tattın. Daha ne ol-
sun? Bu yaşa gelmek, takvimler dolusu yaşantı. Bütün
bunlar bir yük gibi bindi mi sırtına!
Kendimden sözetmek, kendimi anlatmak! Kendım san-
dığım biri var mı? Var. Akyaka'da denize giren, dostlar-
la akşam rakısını içen, yürüyerek kıyıya inen, kendi ya-
rattığı bır öyküde yaşar gibı olan, ışte o kışı sendın; di-
yen birses... Sen dışında mı kalacaksın acının? Herkes-
le paylaş, bak kaç dost kaldı, kaç şair, yazar arkadaşın?
Yine de direndim. Haplar, iğneler, hastane, doktorlar,
yakından uzaktan... Boş mu hepsi! Zaman gelmış vur-
muşsa, boşturboş! En iyisı çalışmaya, konuşmaya, doğ-
rulan söylemeye bak! Masa senın, kırk yıllık daktılo se-
nin, kâğıtlar, kitaplarsenin! Bir yere, birnoktaya, bıranın
parçalanmasına kadar, senin...
Yok güzel şeyler de gördüm son günlerde. Bir dos-
tun resim sergisini gezdim. 0 da benim gibi yirmi yıllık
Akyaka'h. Almış boyayı fırçayı, sevdiğı biryöreyı, Akya-
ka'yı, Gökova'y. ağaçlannı, denizını, insanlannı dök-
müş kâğıda... Birbirınden güzel bır bayram sevinci ve-
ren yansıtmalar... Emekli pilot albay YılmazTankut'un,
Halet Çambel-Nail Çakırhan galerisındekı sergisın-
den söz ediyorum. Yörenın sanatsever halkıyla gezdı-
ğim, her biriyle yirmi yılın anılannı yaşadığım resimler...
Bir de konservardı. Prof. Sadun Ersin'in Yücelen Otel'ın
salonunda verdiği... Ama o bildiğiniz konserler gibı de-
ğil, unutulmuş bir sazın dirilişiydi. Santur'un... Mimar
Ersin, usta birsanturcu, adıyla sanıylasanturi... Hama-
mizade Dede Efendi başta olmak üzere bırbirinden gü-
zel parçalar...
Sanattır sanat!.. Yaşamda kalıcı bir şey varsa sanat-
tır. Şiirdir, resimdir, müziktir. Ta çocuk yaşımdan bu ya-
na bize anlam, güzellik veren...
Hoşçakal Akyaka, diyorum. Bir uçak alıp beni götü-
recek Istanbuluma. Ben başka yerde yaşayamam de-
miştim, amayaşadım işte yirmi yıldır, kimi yaz, kimi kış...
Dostluklar, sevgiler bırakmak arkamızda, bırakabil-
mişsek ne mutlu bize, size herkese... Hoşçakal Akya-
ka... Şimdilik!
'Avrasya Hareketi' İçin En Önemli Gün: 5 Eylül 2004
ABD de bir grup Kongre üyesini Çin ve Kırgızistan'a
göndererek en azından Bişkek'teki askeri üssünü korumak için
ekonomik vaatlerde bulundu. Aynca Savunma Bakanı
Rumsfeld de Azerbaycan'dan üs istedi. Bişkek yakınlannda
askeri üssü bulunan Rusya, hemen cevap verdi ve
Tacikistan'dan askeri üs istedi.
Vliral SAVAŞ Yargıtay Onursal C. Başsavcısı
S
ömüriinünyeıyüzün- duğu rahatsızlığı Atatürk,
den kesinliİde ve ebe- yazdığı bir mektupta şöyle
diyen silinebilmesi dile getiriyor:
omurunun yeryüzim-
den kesinliİde ve ebe-
diyen silinebilmesi
için neyin gerekli olduğu
konusunda, Atatürk'ün 22
Ekim 1922'de yazdığı bir
mektupta yer alan aşağıda-
kı sözleri, çok önemli ipuç-
lannı vermektedir:
"Bir yandan Baü'nm işçi
sunn,öteyandanAsyaveAf-
rika'nm köteleştirflmişhalk-
lan, miHetierarası sermaye-
nin kendilerini yıkmak ve
efendilerine büyük çıkaıiar
sağkmak için köledunımu-
na getirmek istediğini anla-
dığı ve sömürgepoGtikasuuıı
işlediği suç dünya işçikrince
kavTandığı gün, burjuvazi-
nin gücü sona erecektir."
Atatürk bu sözleriyle, ta-
rihin çarkını ileriye doğru
çevirecek ve sömürgeciliği
sona erdirecek iki güce işa-
ret etmiş bulunmaktadır:
Batı'nın işçı sınıfi ve köle-
leştırilmış halklar veya baş-
ka bazı yerlerde kullandığı
ifadeyle, mazlum milletler.
Şüphe yok ki eğer Ata-
türk'ün işaret ettıği bu güç-
ler, kendilerinden beklenen
tarihsel rolü başarabilmiş
olsalardı, sömürüsüz ve ada-
letli bir dünya şimdiye ka-
dar kurulmuş olurdu (Prof.
Dr. Atpaslan Işıku, Kumar-
hane Kapıtalızmı, s.52).
Emperyalizme karşı sa-
vaşta, SSCB ile ilişkilen ge-
liştirmenin önemini ve bu
ilişkilerin yeterince gelişti-
nlememış olmasından duy-
"Emperyanzme karşı sa-
vaşnnamacmıgüden Sovyet
SosyafctCumhum«teri'vle
dosmıkiBşkilerikurrnakve
bu ifişküeri dengeli biçimde
yürütmek gerekmektedir.
Oysa Tûrk-Çariık Rusya
Oişkilerinin geçmişi 'dost-
luk' değfl, 'düşmanlık' te-
meti üzerine kuruludur. Bu
'düşmanlık' yüzyıDarboyu
sürmüştür. 1495 yüında
Moskova Kniyazi Ivan m
zamanmdaILBeyazıt'a gön-
derikn ilk Rus Ek-isi Miha-
fl Plesçeyefin kaba hareket-
lerindenötürüsınırdışıedil-
mesiyle başlayan olumsuz
ifişküer, yüzyıDarboyu aynı
gerginliğisürdürmüştür. tki
devlet arasmda savaşlar <rf-
muş, bu savaşlar pek kanh
geçmiş, Idntohumian alabfl-
diğine yeşermiştir. Koli ba-
sfli sakhnya geçmek için vü-
cudun zayıf zamanını nasd
koflarsa üd devlet de sakb-
nya geçmek için birbirteri-
nin güçsüzzamanlannı koi-
lamışlar- Bir ildsi sayümaz-
sahepyenflgiyeuğramışOs-
manhlar... Türk UİUSU. VÜZ-
yıllar boyunca her damdan
birkaç şehit vermiş ve bu şe-
hh kanlannın kokusunu za-
manbilegtderememiş_ Dev-
let otarak da uhıs olarak da
güvence sağlanamamış...
GüvcnsizJU<,tedirginlik,kuş-
kn; iki devletarasmdaJd fliş-
küerin betirgin bir niteüği
haline gelmiş. Rusya'nm
1917, Türktye'nin 1919 ih-
tilali. iki devlet mücadele-
sinde ortak bir nokta oluş-
turmuştur. Emperyalizme
karşı savaşını_Bu ortaksa-
vaşa karşm iki devlet ara-
sındaki tarihsel düşmanh-
ğmtedirginliğivekuşkususi-
tinebilmiş değOdir. (Dr Ba-
nş Doster, "Atatürk, Türk
Dünvasıve Mazhım Mület-
ler"," s. 129)
Yazımın bu noktasında,
Prof. Dr. SezgjnKıalçeJik'in,
"Anı Yaymahk"ın kitapla-
n arasında Nisan 2004'te
yayımlanan "Zalimler ve
Mazlumlar: Küreseüeşme-
nin Insani Oünayan Doğa-
a" adb kitapta değinilen ba-
zı hususlan değerlendirme-
nize sunmak istiyorum:
"KüreseDeşme, kapitaliz-
min bugünkü adıoiup, onun
bütün dünyaya VBVTİmasıve
esnemeskiir.
Bugün,özeüldeRusya'da-
ki sosyaüst sistemin çökü-
şüvie. kapitaBstsistemin >çr-
kurenin tamamını kapladı-
ğmıgörüvonız. Buna da bur-
juvazminentekktüeUeıikü-
reseOeşme adını takülar.
Ancak küreseDeşme, san-
ki herkesin çıkanna bir şey-
rnişgibisunuhryorvçsahibin-
den hiç söz edflmhor. Onun
öznesi Idmdir? Kimsenin
umurunda değfl. Sadece, in-
sanlara ve tophımlara bu sü-
recin dışında kalmamalan
öğütleniyor. Ov^a küreselkş-
me, öznesiz bir fenotnen de-
GELECEK
SİZİN!Meslek sahibi olmak da,
kariyerinizde yükselmek de
sizin elinizde. Tüm dünyada
geçerli olan sertifikalan almak
için vakit kaybetmeyin,
geleceğinizi ertelemeyin.
KARİYER PROGRAMLARI
Sistem Mühendisi
Mıcrosoft Systems Engıneer (MCSE)
Yazılım Mühendisi
Mıcrosoft Softvvare Engıneer (MCSD Net)
Web&Grafik Tasanmcısı
VVebiGnaphıcs Desıgner
KARİYER DESTtK PROGRAMLARI
Microsoft Ofis
Miorosoft Offıce
Bilgisayarlı Muhasebe
Accounting (Compuior Bas«D
IngİIİZCeiEMgisayarDestaMI)
EngliSh (Computtr Bwd|
macfofnecficr
SilaeAdam"•^»/İS/ T[KNOLOJİL£Rİ AKADEMİSİ
Beşiktaş Şubesi 0212 227 43 00 Kadıköy Şubesi 0216 347 21 21
Bakırköy Şubesi 0212 570 03 72 Fatih Şubesi 0212 635 62 90
Genel Müdürlük&Kurumsaf Çozımıle<- 0212 272 76 00
ğildir. KüreseDeşmenin ana
öznesi, Amerika'dır. Onun
ikincil öznesi iseAvrupa Bir-
Bği'dir.
Sahibi Amerika ve Avru-
pa Biriiği olan küreseDeşme,
dünya toplumlan arasında
kutuplaşma, düzensiziik, ça-
ûşma ve esitsiz gehşme ya-
ratt ve eşitsizüklerin bovııt-
larmıiyiceyükselttiKüresel-
leşme süreci sayesinde,
Amin'in de belirfriği gibi,
çevre ülkelerden (Bat>-dışı
mazhım tophımlardan) mer-
kezülkekre (Banh zaüm top-
lumlara), yani Amerika ve
Avrupa Biriiği ülkelerine sü-
rekliolarak kaynakvcserma-
ye transfer edildi
Küreselleşme. Amerika
ve Avrupa Birliği'nin refah
yolunda hızla ilerlediği, bu-
na karşm Bab-dışı mazlum
tophunlann yokluk. yoksul-
hık vese£aletiçinde vaşama-
ya mahkûm edfldiği bir dün-
ya kurdu."
Jean Ziegler. böylesine
adaletsız bır dünya düzeni-
nın kolaylıkla kurulabılme-
sinin gerçek nedenini şöy-
le açıklıyor:
"Dünyanın karşıt iki ku-
nıba ayrümışolduğu dönem-
deküreseDeşmeengeflenmiş
durumdaydL Doğu'da süah
gücü yüksek bir imparator-
hık, halklar araa dosrJuğu ve
tüm emekçileri savunan bir
ideolojinnı sözcülüğunü üst-
lenmiştL Emekçilerin mü-
cadeksi karşısında Baü'nın
kapitalist oh'garşileıi, eko-
nominin demokrauk biçiın-
dedenetknmesiileücretpa-
zaruklanna yönelerek, en
düşük duzey de sosvnl yar-
dun ve sendikal özgürlükier
karşıhğmda imth azlarelde
etmenin peşindeydüer, çün-
kü BaD dünyasmın ne şekfl-
deotursa oisun komünistk-
re oy vermesinden sakın-
mak gerekiyordu. Baü'nın
sosyal demokrat partüeri ile
tabanlannı oluşturan sen-
dikalar da ortaçağ sinnacı-
lan gibi bakuı arana çevir-
meye uğraşmaktaydılar.
Müsteriler için, kapitalist-
lerin komünizmin yayilma-
sı korkusunu toplumsal
avantajlara dönüştürdüler.
Aynı günlerde, Sovyet Blo-
ku'nun erozyonlu yokuşla-
nna \aslanan sömürgeleş-
tirflmiş ve ezümiş tophım-
iar,özgûrhıksavaşlannı ba-
şanyia sürduriiyoriann.
Berlin duvaruun yıkıhna-
SL Sovyet Rusya'run dağıl-
ması \v Çin bürokratik dü-
zeninin kısmen deoisa suça
bulaşması sonucu kapitalist
ekonominin küreseDeşmesi
de hızmı akü.Onunk birlik-
te iş güv«nliği ve yüksek be-
dellerle ka7jınılmış sosyal
yardunlann çözülmesi de»
Sosval demokrat partilerin
Idmisi-örneğin ttahan Sos-
yanstPartisi-erryipkaybol-
dular. Kimi de müthiş bir
kan kaytıyla zayıflayıp, eü-
venilirüklerini yitirdfler. In-
güiz tşçi Partisi ile Alman
SPD, neo-liberal ideokjiyi
kuday^Amerikanlmpara-
tortuğu 'nun efendilerini her
nrsatta selamlayarak deri
değiştirip gerici partilere dö-
nüştüler. Sosya&t Entemas-
yonal iflas etti. SendJkalar
karşdaşûklan üye kayıpla-
rrvia acmacakhale geİdüer.
Kapitalist üretim biçimi,yo-
hı üzerinde direniş adma la-
yıkhiçbirengefle karşüaşma-
dan tüm dünyava v^vıldL"
(Jean Ziegler, Dunyanın Ye-
ni Sahipleri ve Onlara Di-
renenler, Altın Kitaplar,
2004, s. 29)
Bu umutsuz tabloda tek
umut ışığı, "AvrasyaHare-
keti"nin ivme kazanması-
dır.
Dr. Banş Doster, söz ko-
nusu eserini şu değerlendir-
meyle bitiriyor:
"Mustafa Kemal, Hâld-
miyet-iMaiiy«,İstiklal-iTam
ve Misak-ı MiUi sacayağı
üzerine kurduğu politikası-
nı, antiempervaüst bir yö-
rüngede sürdurmüş ve her
zaman mazlumlann dava-
mşma içinde olması gerek-
tiğinin alünı çizerek, Ana-
dohı'yu boğmak isteven em-
peryafizme dersini vermiş,
dünyarun tüm ezüenlerine
örnek olmuş, önderlik et-
miştir.
Bu çanşma sonrasında çı-
kardığımız bir diğer sonuç
da Türkiye'nin bölge mer-
kezli dış pohtikalar izleve-
rek dünyada güç olabilece-
ğkiir. Türkiye'nin, içinde bu-
tunduğu coğrafy anuı yarat-
tığı sonınlar ve güçlükler
kadar.avantajtormıvt potan-
siyellerini de görüp kullan-
ması gerektiği anlaşılmışor.
Türkiye, dünyaya geniş bir
bakış açısıyla bakabilmesi
halinde, Baü ile iüşkik-rinde-
ki eksiklik ve ezikliği, Do-
ğu"da öncü olarak, inisıy^tif
alarak dengeteyecekbir ko-
numdadır. t stelik coğraf-
vasında tarihi, kühüreL top-
lumsaL siyasal olarak da bu-
nu başarabOecek az sayida-
ki ülkeden biri, beüd de bi-
rincisidir. Bu yönde adunlar
atması halinde, ekonomik
olarakdakazanan tarafTür-
IdyeoJacakür. Avnca unutul-
maması gereken, Ata-
türk'ün sağlığında denen-
miş olan bu potitikanın, Bal-
kan Antanü ve Sadabat Pak-
ü ile atüan adunlann, başa-
nlannın kanıüannuş oldu-
ğudur."
Atatürkçü dış politikaya
yenıden dönüş için elımıze
inarulmaz bu- ftrsat geçmış-
tir. Rusya ile Türkiye'nin
diplomatik ilişkıler kurdu-
ğu 1492 yılından bu yana,
ilk defa bır Rus Devlet Baş-
kanı, Putin Türkiye'yi zi-
yaret ediyor.
Bu yazıma. söz konusu
zıyaret hakkında Arsbn Bu-
hıt'un verdiği bılgıler, yap-
rığı ve aynen katıldığım de-
ğerlendümesi ile son ver-
mek istiyorum (13.08.2004
tarihli Yeniçağ gazetesi):
Putin, dunyanın petrol
devlennden biri olan Yukos
Şırketi'nın Yahudı Başka-
nı Mihail Hodorkovski'yi
vergı kaçırma suçundan tu-
tuklatarak, ülkesinin eko-
nomisinde dış güçlerin söz
sahibi olmasına artık izin
veribneyeceğini gösterdı.
Putin, Özbekıstan Dev-
let Başkanı tslam Kerimov
ile de Stratejik Işbirliği An-
laşması ımzalayarak,
ABD'nin Orta Asya'ya gi-
nşinı durdurdu.
ABD de buna karşılık bu-
grup Kongre üyesini Çin ve
Kırgızıstan 'a göndererek en
azından Bişkek'teki asken
üssünü korumak için ekono-
mik vaatlerde bulundu. Ay-
rıca Savunma Bakanı
Rumsfeld de Azerbay-
can'dan üs istedi. Bişkek ya-
kınlannda askeri üssü bulu-
nan Rusya, hemen cevap
verdi ve Tacikistan'dan as-
ken üs istedi.
ABD, bu operasyonun ar-
duıdan NATO'yu da hare-
kete geçirdi. NATO Genel
Sekreterı Jaap de Hoop
Scheffer, NATO'nun Kaf-
kasya ve Orta Asya'da tem-
silcilikler açmak istediğını
bildirdi.
ASAM'uı Türkıstan Ma-
sası'ndan Mehmet Seyfet-
tin Erol, "Tacikistan dısın-
daki Orta Asya devietleri,
NATO'nun Banş İçin Or-
takhk Programı'na üye oJ-
makla ve ortak tatbikaüar
gerçekleştirmekle büiikte,
BaU'nm bölgedeki terör so-
nınunu çözemeyeceğine
inanmay a, bundan dolavi,
çözümü yenkJen kendi böl-
gesel ohışumlarmda arama-
ya başlamışür" tespitinde
bulunuyor.
Rusya-Ukrayna Masası
Başkanı SinanOgan ıse 16
Kasım 2001 'de Türk Dışiş-
len Bakanı tsmail Cem ile
Rusya Federasyonu Dışişle-
ri Bakanı Igor İvanov tara-
findan New York'ta imzala-
nan AvTasya Eylem Planı 'nı
hanrlatıyor ve "Türldye ile
Rusya bu eylem planı çerçe-
vesinde Avrasja coğrafya-
smda stratejik ortak olarak
beraber çahşacaklardı. An-
cak Avrasya Eylem Planı ile
Ugüi ciddi birfleriemesağ-
lanamamışür" diyor.
Putuı, Türbye zıyaretuı-
de A\Tasya Danışmanı Alek-
sandırDugin'ı de beraberin-
de getırecek. Dugın, son za-
manlarda, sağlam bir işbir-
liği için Türklerin Slav Bir-
lıği'ne, Slavlann da Türk
Bırlığı'ne karşı çıkmaması
gerektıgı yolunda görüşler
sarf ediyor.
Mesele, Putin ve Dugin' in
karşısında Türkiye'yi tem-
sil edecek olanlann kapa-
sitesinde ve niyetinde dü-
ğümleniyor. Bu düğüm çö-
zülürse, Batı'ran bütün em-
peryalıst politikalan iflas
ederve İsmet İnönü'nün be-
lirttiği gibi "Yeni bir dünya
kurulur: Türkiye de o dün-
yada yerini aur."
PENCERE
Yargıtay Başkam'na
Yargısız İnfaz...
Bizim medya kafayı iyice üşürtü..
Ya da kafayı yedi..
Medyamız Yargıtay Başkanı'na neden yargısız in-
faz uygulamaya kalkıştı?..
Kamuoyunda artık görenek oldu, medyaya gü-
ven kalmadığından hemen soruluyor:
- Bu yayınlann altında ne yatıyor?..
•
Medya Yargıtay'a saldınyor..
Her şeyden önce Yargıtay ile artık pek meşhur
Çakıcı arasındaki ilişkiyi aydınlığa kavuşturmak
gerek:
1) Alaattin Çakıcı artık malûm; işlediği bir suç ne-
deniyle mahkemede yargılanıp cezalandırılır.
2) Yerel mahkemenin karan Yargıtay'a gelir.
3) Yargıtay'ın ilgili dairesi dosyayı hızla inceler;
verilen cezayı az bulduğu için ağıriaştınlması yo-
lunda karan bozar..
Çakıcı konusunda Yargıtay'a, Başkanı'na veyar-
gıçlarına yönelik en küçük bir eleştiri, yalnız hak-
sızlık değil mantıksızlık da olur.
Peki, Yargıtay'a veyargıçlara günlerden beri sal-
dıran "birkısım medya" bu gerçeği bilmez mi?..
Bilir!..
O zaman soru ister istemez gündeme giriyor:
- Bu işin altında ne yatıyor?..
•
Medya gizli telefon konuşmalarınatakmış, ken-
di kendisini kaptırmış, ahkâm kesiyor...
Çağdaş dünyada geçerli hukuk, telefon dinleme-
nin suç olduğunu kesinkes dile getirir; yasa koyu-
cu bu yolda öylesine titizdir ki tüm önlemlerini al-
mıştır; telefonlar ancak mahkeme karanyla dinle-
nebilir...
önceden mahkeme karan olmadan dinlenen te-
lefon kayıtları suç kanıtı olarak kullanılamaz. Tele-
fonlan mahkeme karan olmadan dinlemek yolu -
hele Türkiye'de- bir kez açılırsa, bunun yarataca-
ğı cehennemin alevleri toplumları kıyamet yerine
çeyirir...
Üçüncü, dördüncü ve Öteki kişilerin telefonlar-
da yaptıkları konuşmalardan bölük pörçük sözle-
ri gazete sayfalarında bir araya getirip Yargıtay
Başkanı'nı suçlamaya çalışmak, suç işlemekten gay-
n bir iş değil..
Medya bu suçu işledi..
Ve işliyor.
O zaman da gündeme giren soru:
- Peki, bu yayınlann ardındaki amaç ne?..
•
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya medyada'
günlerce suçlandı..
Köşe yazılannda saldınya uğradı..
Yüksek yargıcın Alaattin Çakıcı'yı, çıkar karşılı-
ğında, kurtarmaya çalıştığı izlenimi yaratıldı..
Ortada en küçük bir kanıt yoktu.
Veyok!..
Ancak sonunda medya amacına ulaştı, Yargıtay
Başkanı kendisini savunmak zorunda kaldı..
Medya şimdi diyor ki:
- Çekil!..
Soru yine gündeme giriyor:
- Peki, bu yayınların arkasındaki amaç ne?..
•
Kamuoyunda görenek oldu bu soru biçimi; çün-
kü medyaya güven duygusu çoktan sıfırlandı...
Üstelik bu tür yayınlaria, yargıya değil, daha çok
medyaya güvensizlik yoğunlaşıyor...
Bizim mesleğin çivisi çıktı...
Bizimki öyle bir meslektir ki, çıkan çiviyi dışar-
dan çakacak biri de çıkamaz.
İLYAS HOCA'YI YİTİRDİK
Yaşamı boyunca sendikal harekete emek
veren, gönül veren; eğitimci ve araştırmacı;
sendika uzmanlarının emektarı; savaşsız,
sömürüsüz bir dünya idealinin özverili insanı;
dostumuz, çalışma ve mücadele arkadaşımız
1948-2004
İLYAS KÖSTEKLİ'yi
yitirdik.
Kahkahalannı, yaşama bağlılığını
çok özleyeceğiz.
Ahmet Ekinci, Aziz Çelik, Erhan Kapfan, Gökhan Düren,
Hacer Tuna, Hakan Koçak, Halil Yedibela, Hasan Aktaş,
Inciser Alptekin, Ismail Akman, Kâzım Yıldır,
Mehmet Epözdemir, Mehmet Uçum, Merih Toprak,
Murat Özveri, Nilgün Toz, Rrfat Çelebi, Serag Özdemir,
Serpil Aksakal, Sinan Metin, Süleyman Ustûn,
Vildan Özdemir, Yalçın Aksakal, Zafer Aydın
Sevgili Dostumuz
BENER
CORDAN'ı
kaybettık...
Devletinin onurunu ve yüceliğini her
düşüncenin üstünde tutan. "kâmil" ve
"mukni" kişıliği ile Milli Eğitim Bakanlığı
MüsteşarlığVnı zor koşullarda,
Atatürk ilkeleri ve öğrerisi doğrultusunda,
uzun yıllar başan ile sürdüren,
Mılli Eğitim'de ız bırakan bir insan olmuştu.
Grup arkadaşlan olarak, diğer grup
arkadaşlanmızla birlikte sevgili CORDAN'a
rahmet dilıyoruz.
Onu daima rahmetle, özlemle anacağız...
Ruhu şad olsun...
ENGtN AYDIN - BİRHAN ERDAL
ERDAL ŞENEL - \XCEL YENER