26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SPOR Cumhuriyet Dlimpiyat 0 "Bir neşeli gülüştür benim hayatım. Mutluluklarla, sevinçlerle, zaferlerle süslenmiş uzun bir gülümseyiştir." Emil Zatopek'in destansı öyküsiî 18 yaşına kadar sporia hiç ilgi- lenmemış ama koşmaya _ _ başladıktan iki yıl sonra ken- dine özel bir antrenman sistemi yaratmış ve antrenörlerini kızdırmış olan; arkasında 4 altın olimpiyat madalyası ve 18 kez kınl- mış dünya rekorlan bırakan bir atletti bu... Ama... Bir atlet gibi koşmuyordu. Biryereye- tişmek ya da bir şeyden kaçmak için koş- mak zorunda kalmış birzavallı gibiydi... Tüm bedeni eğilip bükülerek, düşecekmiş gibi sal- lanarak, yüzünü ekşiterek, kollannı biryere tutunmak istergibi sallayarak... Onu tanıma- yanlar, neredeyse bir felcin eşiğinde olduğunu vedüşüp kalacağını sınırdı. Yıllar sonra şöyledi- yecektı: "Evet sıkmtılar içinde koşardım. Çün- kü hem koşacak, hem de gülümseyecek kadar güçlü değildim." Şakaklannda ve ensesinde kalan saçlan ağarmış, alnı ve tepesı tamamıyla çıplak adam, yumuşak birtebessümle bakıyordu karşısında- kine: "Hayatım mı dedin? Bir neşeli gülüş gi- bidir benim hayatım. Mutluluklaria, sevinçler- le, zaferierie süslenmiş uzun bir gülümseyiş- tir. "Yaşı yetmişe yaklaşıyordu adamın ve Ame- rikalı gazeteci dostuna "uzun bir gülümseyiş" diye tanımladığı yaşam öyküsünü anlatıyordu. Sekiz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu idi. Kaderini aramak için evden aynlırken 16 ya- şındaydı. Çocukluğu süresince önemli prob- lemleri olmuştu ama asla mutsuz bir çocuk de- ğildi. Öylesine çıkıvermiştı baba evınden. Bir ayakkabı fabrikasında çalışmaya başladı. Günün birinde, yaşı 18 olmuşken, fabri- kanın müdürü onu çağırdı ve firmanın sponsor- luğunda yapılacak bir yanşta koşmasını öner- di. Şaşırdı 18'lik delikanh, o güne kadar aklına gelmemişti böyle bir şey: Bir koşu yanşına ka- tılmak!.. Bir an sakin sakin düşündü: "Neden ol- masın?" lyi ama onu neden seçmişlerdi ki? Hi- iiç... Öylesine bir seçimdi bu. Kaderini aramak için baba evinden aynlan çocuk o gün kaderi- ni bulduğununfarkındadeğildi. Koştu. Birinci de- ğil ama ikinci oldu o yanşta. Sonra fabrikadaki işine devam etti. Bir gün patronlar onu bir baş- ka yanşa gönderdiler. Sonra bir başkasına. Bir yıl içinde çevrenin gözde "mesafe koşuculann- dan" biri oluverdi. Tanınmaya başlamıştı. Bilme- diği tanımadığı insanlar onunla ilgileniyordu. Mutluydu. Sonunda bir başka seçim geldi çat- tı: Onu atlet yetiştirilmek üzere eğıtilecek genç- ler arasına seçtiler. Hiç düşünmeden cevap ver- di: "Neden olmasın?" Nurmi'ye takıldı ama... Çok sevdi koşmayı, üstelik çok iyi çalışı- yordu. Sokaklarda, ormanlarda koşarken. yap- tığı işin tadını çıkanyordu. Hele gecelerı küçük bir meşale taşıyarak koşmak. Yanş dediler koş- tu, antrenman dediler koştu, tören dediler koş- tu... O sıralarda dünya atletleriyle ilgili bir şeyler öğrenmeye de başlamıştı. llk takıldığı isim Fin- landiyalı Paavo Nurmi oldu. Kendisinin küçü- cük bir bebek olduğu yıllarda 1924 ve 1928 olimpiyatlannda uzun koşularda altın madalya- lar almış, kırdığı rekoriaria uzun koşulann kralı olmuştu Nurmi. Öğrendi ki Nurmi çalışırken bir saat içinde, çok iyi dereceler yaparak 4 kez 400 metre koşarmış. Acaba kendisi bir saat içinde sprint yaparak 6 kez 400 metre koşsa!? Ve*ka- rar verdi: "Neden olmasın?" Bir süre çalışma- larda bunu uyguladı. Sonra çalışma planını de- ğiştirdi: Yanşır gibi son hızla 100 metre koşmak, sonra hiç durmadan normal koşusuna devam etmek... Yeniden 100 metre, yeniden tempo... Sonra yeniden. iyi ama onun antrenörieri vardı. Böyle ken- di kendine çalışma sistemleri uydurmak da ne- yin nesi oluyordu? "Delirdin mi sen? Sprinter miolacaksın?" Genç atlet, dudaklannı bükerek, çocuk gibi gülüyordu... Antrenörü ise ısraredi- yordu: "Kendini buna .alıştmrsan, yanşta tem- ponu nasıl tutturabilirsin?" Fakat genç atlet, 18 yaşına kadar yanşa- rak koşmayı hiç düşünmemiş bu delikanh, at- letizmde kendine göre bir devrim yaptığını dü- şünmeye başlamıştı. Sprint.. Tempolu koşu.. Sprint.. Tempolu koşu.. Sonra yeniden.. yeni- den.. Inanmaya baştamıştı ki bu çalışma şekli ile "mesafe koşucusu" dayanıklılık kazanır. Onun istekle, hırsla çalıştığı bu sıralarda onunla birlik- te tüm dünya gençleri sılah altına alındılar: Sa- vaş başlamıştı. Fakat onun tâ 16 yaşındayken aradığı kader. orduda da yanında oldu: Orduda atletizm çalışmasına olanak verdiler. Artık atle- tizm sporuna bir Dev'in doğuşu hazırianıyordu. Emil Zatopek'ti bu devin adı. ••• 19 Eylül 1922'de Çekoslovakya'nın Mo- raviası'nda, Koprivince'de doğdu. Bu, onun bi- yolojik doğumuydu. Dev'in doğuşu ise 30 Tem- muz 1948'de Londra'daoldu. 26yaşındaydı. 18 yaşına kadar koşarak yanşmayı aklına bile ge- tirmemiş olan çocuk, 26 yaşında Olimpiyat ve atletizm dünyasının idolleri arasına gırdi. Ama... Onu yanşırken görenler "büyük bir şampiyon" olduğunu asla düşünemezlerdi. On yıl daha dünya pistlerinde koşacak, madalyalar alacak, rekorlar kıracak fakat hiçbir zaman hemen tüm yıldızlann sahip olduğu gibi gösterişli birstile sa- hip olmayacaktı. Çünkü: Bir atlet gibi koşmuyordu. Bir yere yetiş- mek ya da bir yerden kaçmak için koşmak zo- runda kalmış zavallı bir adama benzerdi koşar- ken. Tüm bedeni eğilip bükülerek, düşecekmiş gibi sallanarak, yüzünü ekşiterek, yuvartanır gi- bi, kollannı bir yerlere tutunmak ister gibi salla- yarak koşardı. Yüzü kıpkırmızı, dili dışanda... Onu tanımayanlar acılar içinde koşan bu ada- mın, neredeyse bir felcin eşiğinde olduğunu ve düşüp kalacağını sanırdı. Madalyaları bu stilsizliği ile aldı, rekorlan böyle kırdı. Yıllar sonra kendisiyle röportaj ya- pan Amerikalı dostuna, "Hayatım mutlu birgü- lümseyiştir" derken şunu da açıklayacaktı: "Evet sıkmtılar içinde koşardım. Çünkü hem koşa- cak, hem de gülümseyecek kadar güçlü değil- dim. " Savaştan sonra orduda kalmıştı ve teğmen rütbesi taşıyordu. Olimpiyat pistine ilk kez Lond- ra'da çıktı. 30 Temmuz 1948'de 10 bin metre yanşının ftnali başlarken gözjerFinjandiyalı Dün- ya rekortmenı VıljoHai|^0QHBhk£Sİn fa- vori olarak b a k ı l ı v o ^ laşıldı ki şu C g f l ^ m e n i koşuyu sürüT adam olacakjHyle de oldu: Zatopek'in mül temposunjffllhya rekortmeni dayanamadı yanşı terkjmZatopek rakipleriyle arasını grttik-1 çe açıyocffl» Vanş hakemleri atletizm tarihinde o güne l ^ r görülmemiş sonradan da görül- meyecefflr hataya düşüyordu az kalsın: Zato- pek'in g f l e kalan atletlerie arasındaki mesa- feye aldal^hakemlerson iki tura girerken "son tur" işarefMfârdiler. Zatopek buna aldansa vej bir tur son^«nşı bıraksa kim bilir nasıl bir f yasko olacajfc^opek yanşı olimpiyat rek kırarak bitırdi: 2 M ^ . ikinci gelen Fr in Mimoun'u 4 8 M f a i i Rekorlann öyküsu Aradan ıkı gün geçecek, 2 Ağustos günü 5 bin metre finalinde Belçika'nın ünlü atleti Gas- ton Reiff'le kapışacaktı. llk turiarda gereksiz bir tempo tutturdu ama bu tempoya kendisi daya- namadı. Son iki tura girerken Reiff neredeyse 50 metre takmıştı Zatopek'e. Kendinden emin altın madalyaya doğru gidiyordu. Ama Zato- pek'in "dayanıklılık çalışmalan" onun "yanştan kopmasına" izin vermedi. Son düzlüğe girildiği zaman, statda kopan gürültüyü Reiff kendisi için sanıyordu. Oysa Zatopek getmişti. 100 met- relik müthiş bir fınal başladı ve beş bin metre yanşı göğüs göğüse bitti: Reiff, olimpiyat reko- ru kırarak 14.17.6 ile birinci, Zatopek 14.17.8'le ikinci oldular. Böylece dev, dünya pistlerine doğduğu 1948 yılında üç gün içinde bir altın, bir de gü- müş madalya alarak evine dönüyordu. 1952 Hetsinki... 20,24 ve 27 Temmuz gün- leri: Bu üç gün içinde olimpiyatiar tarihinin en büyük destanlanndan biri yazıldı: Mesafe koşu- lannın üçünde birden (5 bin, 10 bin ve maraton) altın madalya alan ilk ve tek atlet oluyordu Za- topek. 1948'den sonra inanılmaz birtempo ile ça- klışmıştı. 4 yılda 38 kez 10 bin metre yanşına ka- filmış, 1949'da Fin atleti Viljo Heino'yaailolan 10 bin metre rekorunu 29.28 gibi nj&ijir de- oeyle kırmıştı. &Br Orduda rütbesi de yükseliyordu. Olimpi- ' yatlar yaklaşırken tam gün çajışma için izin is- tedi. Komutanlar sordulan "lyjtama olimpiyat- iar için nesöz veriyorsun?" Zalopek emirie ya- nş kazanılamayacağını en iyi bieoek adamdr. "On- bin için bir aft/n sözü verebiSrim." Kızdılar ko- mutanlar "Ne, bir tek altın madalya mı? Beş- bini gene kaybedecek m/s/n^Sampiyon böy- lece iki altın için söz verdi. KendfRendine de şöy- le dedi: "Neden olmasın?" 1952'nin ilkfinali, 20 Nisan'dalO bin met- re yanşıydı. Daha ilk turiarda rakiplerinin hepsi- ni peşine takıp fırlamıştı. Son turlara \r sız Alain Mimoun takip edebildi ama son dördüncüsü koşulurken Zatopek, Mimo- un'dan da koptu. 29.17.0 ile olimpiyat rokuru kı- nlırken Mimoun 16 saniye yani aşağı yukan 80- 90 metre geride kalmıştı. 24 Nisan günü beş bin metrenin finali ko- şulacaktı. Bu yanşın seçmelerinde her seride 5 atlet fınale kalacaktı. Zatopek için bu seçme yanşı eğlenceli geçmişti. Koşu sırasında Sov- Emil Zatopek, hızıyla rakip tanımıyor ve altın madalyalara uzanıyordu. yet atleti Anoufriev'le Rus- ça, Isveçli Andersen'le ve Avustralyalı Leslie Perry ile Ingilizce sohbet etmiştı. Finale gelin- ce, o ciddi bir işti. ilk beş turda Alman Shade nın arkasında ikincilolarakjöturdü yanşı. Ama tur- d f l D j ^ ^ ı ingıliz Cha- lardı.j M f f m hepsı kazanabifflfHbn turda yanş^^rehenneme dönmüştü. ZatoHlöndey- je zoriuyordu, Chatavvay fırla^B| öner Mimoun ve Shade onu izlediler. 4^»pek Ikiyüz metreye dördüncü olarak gi^HDış gkıp son kozunu oynamaya karBpr- ^rnetre düzlüğüne girerken ^Bta- rıanndaki bordüre basıp^Ktü. sk yi^Smn beri uyguladığı (lOOfletre |taktiği sİKgnde öne geçtı. ChatajflFalk- ak arka^Sj Pirie'yi geçip dörd^R ola- (limoun ve Sha<atopf tu. iki altın.. inen'in başansi] nşlannda iki metre yanşı dı: Eşi Daı dalya sırayla irdiler. izü tutmuş- îyalı Kolehma- laşmış ve beş bin -onbın ya- ikıncı adam olmuştu. 5 bin iikten sonra bir de müjde al- ;ova, Cirit atmada altın ma- :ı. Ağzından çıkan ilk sevinç söz- Zatopek ailesinın altına yanşında 2- l öndeyım. Ama kesin sonuç maratondan son- ra bellı olacak..." Böylece kendisine bile açık- layamadığı karannı ilan ediyordu: Maratonda da altın için koşacaktı. "Neden olmasın?" Ka- lohmainen'in rekorunu da kırabilirdi. Uzun ko- şularda 3 altın. Oysa yaşamı boyunca hiç ma- raton yanşmamıştı. femposunu ayarlamakta güçlük çekebilirdi. Çabuk karar verdi, yanşın favorisi olduğu söylenen Ingiliz Jim Peters'i iz- ATİNA'DAKİ OLİMPİYATLARA 202 ÜLKE KATILACAK Yunan cirit atma şampiyonu Costas Gatzioudis, Olimptyatlann M.Ö. 776'da doğduğu Antik Olympia Stadı'nda Olimpiyat meşalesini taşıyan ilk isim oldu. 11 binden fazla taşıyıcı, meşaleyi Yunanistan ve dünyanın çeşitli yerlerinde dolaştıracak. 27 ülkeyi ve 78 bin km'yi kapsayan yolculuğun uluslararası bölümünde 3 bin 600 kişi görev yapacak. (AP) krekor Yunanistan'ıntina2004Olimpiyatlanna202 ülkenin katılacağı, bunun da Olimpiyatlarda yeni bir rekor anlamına geldiği açıklandı. Geçen yıl Uluslararası Olimpiyat Ko- mitesi (IOC) tarafından gönderilen daveti- yelere ulusal olimpiyat komitelerinden bü- yük ölçüde olumlu yanıt alındığı bildirildi. Böylece bu yaz Atina'da düzenlenecek oyunlara 202 ulusal olimpiyat komitesinin katılacağı ve daha önce 2000 Sydney Olim- piyatlan'na ait olan 199 katılımcı rekorunun kınlacağı belirtildi. Modern çağdaki ilk olim- piyat Atina'da 14 ülkenin katılımı ile yapıl- mıştı. Yaz oyunlarına en düşük katılım ise 9 ülke ile 1904 yılında St Louis'de gerçek- leşti.Olimpiyatlaraiştirak, 121 katılımladü- zenlenen 1972 Münih Oyunlan'ndan bu yana ise sürekli artıyor. Öteyandan Atina'da ağustos ayında yapılacak olimpiyatlara hazırlıklar sürer- ken, Atina Olimpiyat Kompleksi'ndeki (OA- KA) kapalı olimpiyat salonunda, 17-21 Mart tarihleri arasında uluslararası cimnastiktur- nuvası düzenlendi. 23 ülkeden toplam 106 erkek ve bayan sporcunun katıldığı artis- tik cimnastik tumuvası; sıçrama brandası, atlama beygiri, paralel bar, barfiks gibi çe- şitli kategorilerde, birey ve takımların katı- lımıyla gerçekleştirildi. Atletler, cimnastik turnuvasının ilk gü- nü sonunda OAKA'ya tam not verdi. Yu- nanistanlı Maria Apostolidi memnuniye- tini, "Kompleks, hayranlık uyandırıcı ve şartlar çok uygun " sözleriyle ifade ederken, Rumen Razvan Dorin Selariu. yapıdan ve organizasyondan çok etkilendiğini be- lirtti. Ispanya'dan Elena Gomez ise, "7e- sislehn koşullan çok uygun ve atletlerin ge- reksinimlerine cevap veriyor" yorumunu yaptı. Maroussi'deki Olimpiyat Komplek- si'nde (OAKA), 20-28 Mart tarihleri arasın- da, Uluslararası Tenis Federasyonu ve He- len Tenis Federasyonu işbirliğiyle bir tenis tumuvası düzenledi. 30 ülkeden yaklaşık 130 tenisçinin katıldığı organizasyon, spor- culara Olimpik Tenis Merkezihakkındabil- gi edinme fırsatı sundu. leyecekti. Peters sadece alt1 '- ' . kadaryapılanen'yımarato^ü' jLtssi' yapmış- tı. Peters'in göğüs numarasnı c.endi. Çıkış yerinde yan| na gıderck kendisın; .anıttı. ilk kilo- metrelerd , Peters'in tempopjnu yavaş buldu. Bir ba^afavon olan Isveçli Gustav Jansson'u da kontrolüne aldı. Onbeşincı kilometrede üçü bir araya geldiler birkaç kilometre birlikte koş- tular. Bir aralık Peters'e döndü: "6u tempo na- sıl, iyi mi?" Peters: "Hayıryavaş" dedi. Biraz son- ra yeniden sordu ve aynı cevabı aldı. Zatopek bıraz sonra fırladı. Jansson'u beraber sürükle- yerek. Peters 32. kilometrede bir kramp yüzün- den yanşı terkedecekti. Bir süre sonra Zato- pek, Jansson'u da geride bırakıp gidecek ve son kilometreleri yalnız koşacaktı. Fakat yalnız de- ğildi. Koşarken ıstırap çeker gibi görünen bu adam, yanşın son kilometrelenni polislerle, se- yircilerie, yanşı bisikletle izleyen çocuklarla şa- kalaşarak koşacaktı. Stada girdiği zaman tribünlerde kıyamet kopuyordu: Za - to - pek! Finiş hattını geçer geçmez, kendi yanşla- nnı henüz bitirmiş olan Jamaica'lı 4x400 takımı atletleri Zatopek'i omuzlanna aldılar. ikinci olan Arjantinli Reinaldo Gorno vanşa geldiği zaman Zatopek çoktan ımza vermeye başlamıştı. Ve Gor- no'yu finişte bir dilim portokal vererek kutluyor- du. Çünkü Zatopek'ten iki buçuk dakika sonra gelmişti Gorno. Maratonu bu kadar rahat bitir- miş olmasına karşın, Zatopek sonradan "Alte- tizm hayatım boyunca en çok yorulduğum ya- nş buydu, bir hafta boyunca, koşmak değilyü- rümek için bile güçlük çektim" diyecekti. Kuş- kusuz kendi açısından haklıydı. Ama bir hafta içinde üç final koşmuş, beşbin ve onbin yanş- lan için de aynı süre içinde seçmelere katılmış- tı. O yorgunluk sadece maraton yorgunluğu de- ğildi. Zatopek aılesinin altın yanşını Emil 3 - 1 kazanmıştı. Eve dönünce "Bizim apartman yöneticisi bize düşman- dı. O birinci katta oturuyordu, biz ikinci. kori- dorda jogging yapardım. Üstelik Dana idman için kullandığı o iri, ağır ve yumuşak topu id- man olsun diye bana atardı, tutardım. tutama- dım mı? Gümmm! defolun başka yerde çalışın stadyumlarne içindir? diye bağınrdı. Evleruyu- mak içindir. Adam haksız da sayılmazdı. Hel- sinki'de kan-koca dört altın madalya aldıktan sonra birkaç gün evde uslu uslu oturduk. Adam geldi ve bize çıkıştı: Niye çalışmıyorsunuz? hiç sesinizçıkmıyor. Lütfen çalışmaya devam edin" Ve zatopek çalıştı. Her antrenmanda 100 kez dört yüz metre, üstelik her 400 metreden sonra joggınge devam ederek... Her yıl birkaç rekor yenileyerek. bunlardan biri olan beşbin metre rekorunu Gunter Hagg ancak 12 yıl son- ra kıracaktı.1956'da 34 yaşında olduğu halde Melbourne'da maraton koşmaya karar verdi. Olimpiyattan altı hafta önce birfıtık ameliyatı ge- çirdi. Doktorlar iki ay koşamazsın dediler. Has- taneden çıktığı gün çalışmaya başladı. Melbo- urne'de maraton koştu ancak altıncı gelebildı. Melbourne'den sonra da yerel yanşlara gi- riyordu. Bir gün Dana Zatopekova kesin konuş- tu: "artıkyeter. Gençler yanşa giriyor ve onla- ra şans vermiyorsun. Cesaretlerini kırma. Bir- gün seniyanşta öldürürierse şaşmam". Zato- pek kabul etti ve şart koştu; kansı da cirit atma- yı bırakacaktı. Ama bu sözleşme tutmadı. Çün- kü Dana 1960'da roma'da gümüş madalya al- dı. Böylece ailece beş altın iki gümüş Olimpiyat madalyasıyla atletizmi bıraktılar. Ordu, Parti ve emeklilik 1944'ten beri ordudaydı, yarbaylığa kadar yükselmişti. Bu yükselişi kuşkusuz spordaki ba- şansına borçluydu. Ayrıca Komünist Parti'de de önemli bir yeri olmuştu. Ama aslında ne ta- nımlamalara uygun bir askerdi, ne de gerçek bir "partıadamı". 1968'de yayınlanan ve Çekoslo- vakya'da Hürriyet hareketi'ni destekleyen Ma- nifesto'yu imzalayanlar arasındaydı. Bu mani- festo üzerine Sovyet tanklan Çekoslovakya'ya girip gelişmekte olan demokrasi hareketini dar- madağın edince Zatopek de hem ordudan hem partiden atıldı. Bulabildiği tek iş birjeolojik araş- tırma ekibi için kana! açma ve nakliyat işleri ya- pan bir ınşaat şirketınde idi. Yedi yıl sonra Spor Bakanlığı onun birkaç dil konuşuyor olmasın] dik- kate alarak, periyodik sporyayınlannı izleyip, ya- bancı antrenörlerin çalışmalannı tercüme etmek işinde kullandı. 1982'de emekli oluncaya kadar da devam etti. Kendisiyle aynı tarihte (19 eylül 1922) doğmuş olan eşi Dana Zatopekava ile birlikte doğduğu kente gidip kendilerine yeni bir ev kurdular. Emil neredeyse inşaatın tama- mını yaptı, Dana da iç dekorasyonu... Kan-koca sahip olduklan beş altın ma- dalyadan biri (Dana'nınki) antrenörlük yaptığı gençlerden birine, 1952'te Emil'in 5 bin metre için aldığı altın da çok iyi bir atlet olan fakat hiç altın kazananamış olan arkadaşı Avustralyalı Ron Çlark'a hediye edildi. Bir altın da kaybo- lud. Öteki madalyalar da evlerine gittiğinizde göremiyeceğiniz kuytu bir yerde durur. Zatopek 60 yaşlannda iken sol bacağın- dan çıkan bir problem yüzünden artık zevk için de koşamıyordu. "Uzun mesafe koşucusu" 65 yaşından sonra bir "uzunyürüyüş adamı" oldu. Kendisi, ailesi, evi, bahesi, çiçekleri... Artık mut- lu bir yaşlı adam. Kendisiyle röportaja gelenle- ri hiç geri çevirmez. "Zaman zaman benimle ko- nuşmayagelirter. Sohbetler... Hatıralananmak... lyi şey. Madalyalar ve rekorlarhepsi geride kal- dı.Ama hatıralar yaşıyor." Arkasında dört altın Olimpiyat madalyası ve 18 kez kınlmış rekorlar bırakarak, spor dün- yasının en çok sevilen adamlanndan biri oldu. Ve tahtına oturduğu, spordan sonra içe dönük bir hayat yaşayan Paavo Nurmi'nin aksine ra- kiplerinin hepsıyle dost oldu, onlarla bireysel ilişkiler kurmaktan mutlu oldu. "Bir neşeli gülüştür benim hayatm. za- ferlerle, mutluluklarla dolu uzun bir gülüm- semedir." 7 NİSAN 2004 -I- SAYI 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle