19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA OLAYLAR VE GORUŞLER CUMHURİYET + 8 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA AÇI MUMTAZ SOYSAL Zina Bahane, Af Şahane... ErolERTUĞRUL Hukukçu eni Ceza Yasası çıktı. Ancak 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girecek yeni Ceza Yasası çıkaıken, yasanın değiştirilen onca hükmü gözlerden kaçtı. Toplum, zina ile ilgili olarak getirilmek istenilen düzenlemelere takılıp kaldı. Yalnızca bizim tophımumuz değil, AB de zina ile ilgili hükümleri izledi, göriiş belirtti. Böylece, değiştirilen Ceza Yasası, belki de gereği gibi incelenmedi, incelenemedi. Yeni yasanın uygulanmasmı görmeye başladığımızda, ortada, beklenmedık ve kanıu duyuncunu (vıcdanını) yaralayan dunımlar dikkat çekmeye başladı. Aslında, zina ile ilgili olarak yapılmak istenilen değişiklikler konusunda toplumumuzun duyarlığı yerindeydi. AKP yönetimi ve özellikle Başbakan, çağdışı ve dinci bir düzenlemeyi uygulamaya sokmaya çalışıyorlardı. Bu yolda Başbakan'uı, "AB bizinı içişlerimize kanşamaz. AB bizim için otanazsa ohnaz değiL Zina koousunda biz istediğnnizi yapanz" biçimindeki açıklamalan, onun bu yolda ısrarcı olduğunun kanıtıydı. Ardından, bu yolda AB yetkililerini ikna etmeye gidiyor görüntüsü de uzun süre belleklerden silinmedı. Içeride aslan kesilen Başbakan, dışanya gidince suspus oldu ve "Bia yanhş anladınrz, siz ne dersenizoohır,zinaikügilideğişikbirdüzenlenıeyokt' deytverdi. Bu arada, bu tartışmalar ekonomiyi olumsuz etkiledi, yabancı para firladı, birileri bir gecede trilyonlar vurdular, devlet ekonomik zarara uğradı. Toplum haklı olarak zina ile ilgili hükümleri tartışırken yeni Ceza Yasası'nın diğer hükümleri dikkatlerden kaçtı, görülmedi. Yeni yasadaki ceza indirimi hükümlerinden ötürü, cezaevlerinden sahverilmeler başladı. Adam öldürmüş, toplu öldürümlere kanşmış, gasp suçu işlemiş, ırza geçmiş bir yığın insan, cezaevlerinen çıkmaya başladı. Bu hükümlerden en çok da dinci, yobaz, şeriat yanlısı suçlular yararlandılar. Tarihi Kimllk ve Yalmzlık NEW YORK'UN kuzeyindeki Connecticut eyaletinin ünlü Yale Üniversitesi'nde, dış politika konulu bir konuşmanın ardından, Türk öğrencilerden biri soruyor "Biz kimiz? Neyiz?" Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne tam üye olma tutkusu tartışılmış, istekler ve retler, Avrupalılığın boyutlan ve ölçütleri gözden geçirilmiş; kafası büsbütün karışan dürüst bakışlı bir genç kız, olanca saflığıyla sormakta: Avrupalı mıyız, Doğulu mu? Kendikendimize hep sorduğumuz, bize de hep sorulan bu. Kimliğimiz ne?" Kimilerinin abartıp dramatikleştirerek "kimlikkrizi" diyeadlandırdıklarıezelisoru. "Kriz" demek gerçekten doğru mu? Değişik çekim merkezlerinin etkisi altında zaten şaşkınlaşmış bir gençliğe bir de bu kompleksi vermek yanlışdeğil mi? "Olduğu gibi olmak" varken? Yani, hem Batılı hem Doğulu, hem Karadenizli hem Akdenizli, hem Avrupalı hem Asyalı, hem Balkanlı hem Ortadoğulu, hem Müslüman, hem laik. Türklüğün bu görkemli zenginliğini kınlgan bir zayıflığa, şaşkınlığa, kimliksizliğe dönüştürmek neden? Yaratıcı birsenteze ulaşmak, çeşitli kaynaklardan gelen enerjileri muazzam bir sinerjiye dönüştürmek yerine? ugünün gençliğindeki duraksama ve kendi kendini sorgulama belki de Türklüğü oluşturan etkenler konusunda eşit ve yeterli bilgiye sahip olmayıştan ileri geliyor. "Batı" ve "Doğu "yu ne kadar bilmekte ve öğretmekteyiz? Olan ve gençliğe verilen donanım ne ölçüde dengeli? Yoksa zenginliğin farkına varmayan bilinçsiz etkilerle birinden birini tercih edip üstün sayarak dengesizliği kendi ellerimizle mi yaratmışız? Doğal olanı bozarak, ille de kesin bir kimlik arayarak. Çok yanlılık, çok yönlülük, karışıklık, bulanıklık, belirsizlik mutlaka kötü müdür? Tam adlandıramayışı olumsuzluk gibi görmek yerine, çok yönlülüğü olumluluğa dönüştürmek niçin olmasın? Bunu bir kültür politikası olarak benimsemek, pekiştirmek, başkalanndan birkaç kat daha fazla bilen, hisseden, bilincini böyle oluşturan bir gençlik yetiştirmek belki çok güç; ama şaşkınlığı ya da durağanlığı aşmak için gerekli ve yararlı. aktiyle Bush ve Kerry'nin de okuduğu Yale'deki Türk öğrenci yakınıyor: "Ermeni sorunu tartışılırken kendimizi savunmak için yeterli kaynak bulamıyoruz. Kütüphane raflan ve internet siteleri karşı tezi savunanlarla dolu. Tanıtım kurumlarımız bu konudaki Ingilizce yayınlanmızı buranın üniversitelerine bolca yollayamaz mı? Dışişleri aynı konuya ilişkin sitesindeki cılızlığı gideremez mi?" Türk olmak zaten zordur. Dışta Türk olmak daha da zor. Farkına varmadan kimlik sıkıntısına soktuğumuz gençleri uzak diyarlarda bir de savunmasız ve yalnız bırakmak büyük günah değil mi? Y B mize Sıvas kıyımı diye geçen ve 37 güzel insanın yaküarak öldürülmesine neden olan olaym suçlulan birer ikişer cezaevinden salıverilmeye başlandılar. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 1 Temmuz 1993 'te Sıvas Madımak Oteli "nde 37 kişiyiyakaraköldürenhükümlülerden 14'ünün daha salıverilmesine, yeni yasanın uygulanmasuıa ilişkin "kuşku" üzerine karar verdi. Böylece, yeni Türk Ceza Yasası 'ndaki hükümlerin ve özellikle "kuşkunun" Sıvas davası sanıklanna yaradığı görüldü. Oysaki kuşkunun varhğınnı inandıncı bir biçimde araştınlması gerekmez miydi? Cumhuriyet gazetesi yazarlarmdan sevgili Uğur Mumcu. sevgili AhmetTaner Kışjah, sevgili Muammer Aksoy ve sevgili BahriyeUçok'un yaşamlanna son veren olaylar nedeniyle görülmekte olan Umut Davası sanıklan da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi karanyla birer ikişer salıverildiler. Böylece, böylesine önemli olaylardan yargılanan ve hüküm giyen, yurdumuzun yetiştirdiği en değerli aydınlanma çiçeklerini bir bir solduran gözü dönmüş şeriatçı yobazlar, yeni yasadan yararlanarak dışanya çıktılar. Yasadışı örgüt üyeliğine öngörülen cezalann yeni Türk Ceza Yasasrnda düşrnüş olması, bu salıverilmelerin gerekçesini oluşturdu. Sonuçta görüldü ki, yeni Türk Ceza Yasası. uygulamada, örtülü bir af yasası oldu. Yeni yasa, adı af yasası olmasa bile, sonuçlan açısından açık bir af yasası oldu. Bu yasadan en çok şeriatçılar, yobazlar yararlandılar. Toplum, haklı olarak zina ile uğraşırken yeni yasanın neler getirdiği ve ne gibi sonuçlar doğurabileceği gözlerden kaçtı. Zina bahane oldu, suçlular için beklenmedık bir af gerçekleşti. Bu durum açık bir biçimde toplum duyuncunu yaralamıştır. Türk toplumuna, değişen yeni koşullara göre, yeni bir ceza yasası getirmek doğal olarak zorunlu olmakla birlikte, bu yasanın açık bir biçimde bir af yasasına dönüşmesi yakışık alma mıştır. Hele bu yasanın. cezalann azaltılması hükümlerinden, en çok gerici yobazlann, şeriatçılann yararlanması kamuoyunun gerilimini arttirmıştır. Evrensel hukuk kıirallannın yerleştiği ülkelerde sık sık af çıkmaz. Bir başka anlatımla, af yasalan sık rastlanan yasalardan değıldır. Hele, yeni yasa görünümü ahinda çoğunlukla belirli suçlann affını sağlayan uygulamalar görülmez. Bu tür uygulamalar, hukuk kurallannın gelişmedığı ülkelerde rastlanan durumlardır. Toplum, bir başka konuyla uğraşırken, gözlerden kaçırarak, kamunun kolay kolay kabullenemeyeceği hükümleri geçirmek, ancak bizim ülkemizde görülen olaylardandır. Bir konu ortaya atılıyor, bu konu tartışılııken asıl sonınlar gözlerden kaçınlıyor. Hiç geregi yokken, apaçık Türk Vatandaşİığı deyimi her şeyi anlatırken "Türkiyetifik" kavramı ne anlama geliyor? AB, Türkiye ile görüşmelerin başlaması için açıkça Güney Kıbns'ı tanımamızı istiyor. Diyarbakır'da incelemelerde bulunan Avrupa Parlamentosu'nun 7 kişilik kurulundan Çek parlamenter Ransdorf DiyarbakırBeledıye Başkanı'na, "Küntistan'akatkınuz sürecek" diyor. Bu söylem, AB'nin, ülkemizin güneydoğusuna bakışuu açıkça ortaya koyuyor. Bu açıklamaya karşı, ülkemizin yönetiminde bulunanlardan ses çıkmadığı gibi, ana muhalefet partisinden de bir ses çıkmıyor. Irak'ta, Fdhıce'de tam bir kıyım yaşanıyor. Ortada bir savaş yok, tam bir insanlık dışı kıyım var. Ülkemizden, göstermelik mınldanmalar dışında, hiçbir ses yok. Dış güçlerin onca olumsuzluklanna karşın ülkemiz yetİcililerinin üzerlerine ölü toprağı serpilmiş. CMUKTasansı TBMM'de görüşülüyor. Yasaya açık biçimde dinsel hükümler konulmaya çalışılıyor. Kadın mahkumlann, kadın doktorlartarafindan muayene edilmeleri AKP yöneticileri tarafindan savunuluyor ve yasaya konuluyor. Bu yolda TBMM'de AKP milletvekillerinin söylediklerini ve savunduklannı görünce Iran meclisinde mi, yoksa Atatürk'ün kurduğu TBMM'de mi olduğumuzu şaşınyonız. Sulan tersine akıtmaya olanak yoktur. Ulusumuz, çağdışı bu yönetimden kurtulacaktır. dan ltah/a'ya göç etnler. Roma tmparatorluğu ve sonraki Itah/a'nın ilk köklerindeki çoğunlukta bunlardı. Doğu Roma bir kısım Etrükslerin ana vatana dönüşü ile Anadolu insanmın yeni bırlikteliğı idi. Britanya, Frikya, Pamphilia, Likya vb. yine Anadolu insanlanndan oluşuyordu. Uzun geçmişlerin diziliminde Bizans'ın kökleri de kendisinden önceki evrelerin devamıdır. Bu da şudur ki Bizans da bizim çocuklanmız olabilir. Kim kimin çocuğu araması ya da din, dil, ırk, renk, kafatası, boy pos ölçütleri aramak yerine artık insanca değer yargılannda buluşma zamanı gelmedi mi? Bu birlıktelıgin özünde karşılıklı saygılar ve sevgjler olacaktır. Bunun dışında yakınhk aramalan tarih katmanlannda pek başanlı oldu mu? Eğer birilerinin çocuklan olmakla buhışacaksak hepimiz Âdem'lerle Havva'lann çocuklanyız. Aslında hepimiz biıbirimizin, hem çocuğu hem de ebeveynleri de sayılınz. PENCERE AB'nin Uygarlık Sınavı! Ne oluyor?.. Fener Rum Patrikhanesi üzerinden ökümenik kilise müziği faslı.. Fransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'tan "Bizans çocuklan" üzerine çeşitleme.. ABD Büyükelçisi Edelman'ın "Evrensel Ortodoks Fener Rum Patrikhanesi"n% sahip çıkan tatavası.. AB Parlamento Başkanı seçilen Ispanyol Borrell'in ayağının tozuyla Diyarbakır'ı ziyaret etmekteki acelesi.. Avrupa devletlerinin parlamentolannda birbiri ardına çıkanlan Ermeni soykınmı iddialanna destek kararian.. Kıbns Rum Yönetimi'ni hemen tanımak üzerine Lefkoşa'dan başlayıp Atina'dan desteklenen baskılann Avrupa'da rağbet görerek gündeme getirilmesi.. Kıbns Rum Yönetimi'nden Rum diasporasına; Yunanistan'dan Yunan diasporasına; Ermenistan'dan Ermeni diasporasına değin dünya coğrafyasına yayılmış Türi<iye'ye karşıt güçlerin AB kapısında birdenbire fokurdamaya başlaması hayra alamet midir?.. Biz bu AB'yi çağdaş hukukta ve ekonomide birleşip bütünleşmek sanıyorduk; AB'li patronlar AB'yi Türkiye ile siyasal ve tarihsel bir hesaplaşmanın örgütü mü sayıyorlar?.. Osmanlı'dan miras ne kadar kuyruk acısı varsa, dökümü, gazete sayfalanna ve Avrupalının diline vuruyor; üstelik Diyarbakır'a uzanan AB Parlamento Başkanı'nın eğiliminde görüldüğü gibi Anadolu'da etnikçiliği kaşımak hevesleri de cabası... • Ne olursa olsun Türkiye hukukta ve ekonomide AB kurallanna uyumu gözetmelidir; ama medyaya yansıyan manzara hiç de hoş görünmüyor... AB, laiklik devrimini gerçekleştirmiş tek Müslüman ülkeyi içine alabilirse, uygarlık yolunda önemli bir adım atlmış olacak; Hıristiyan ve Müslüman kültürlerin laiklik temelinde kaynaşabilmesi yeni bir uygarlığı mayalandıracak... Ama AB 10 yıl mı, 20 yıl mı sürecek müzakereleri 'uçu açık' bir koşula bağlayıp ayak sürürse, Hıristiyanlığın kubbesi altnda süregelen ekonomik imtiyazlanndan vazgeçemiyor demektir. • Zenginlik ve fakiriik çelişkisinin utanılacak çukunjnda yaşayan insanlık coğrafyasında Avrupalı yeni ve görkemli bir saray inşa etmek istiyorsa diyecek bir şey yok!.. Türkiye'yi içine alacak olan Avrupalı ise günahlannın kefaretini az da olsa ödeyebilmek olanağına kavuşacaktır... Türkiye'nin dışlandığı bir AB, içine dönükyüzünde ne kadar uygar görünse de, dışa dönük yüzünde geleceğin uygarlığına sırtını çevirmiş, bencilliğine şartlanmış olacaktır. Biz 'ucu açık' müzakere sürecinde 101520 yıl BirTereddüdün Romanı'nı yaşamaya 'müstahak' mıyız?.. • V Âdem'ler ile Havva'lann çocuklan bizleriz. Sansı, beyazı, karası, soluk tenlisinden elma yanaklısuıa işte onlar hepimiziz. Üstün ırk, süper toplum, müthiş Âdem'ler ile Havva'lann ülkeleri gibi saplanülar bizlerin hastalıklı ruhsal noksanhklanmızdır. Kafatası, ıskelet biyolojik yapılar, yöre, bölge, kıtalararası, az çok farklılıklar da olacakör. Ancak hamur ve kurgu aynıdır. Her toplumda başanlı, gelışmiş ya da eksik özellıkte bireyler vardır. Toplumlann da bu türden ortak özelhkli aynmlan olabilir. Uzun zaman dilimlerinde birbirinden ayn düşmüş topluluklann (buz çağlan gibi) çeşitli ırksal aynmlara kadar değişimleri de olmuştur Uzak, ayn, yalnız kalan topluluklann gitgıde biyolojik noksanlıklan olduğu ve uygarlaşmada ilkel kaldıklan da doğrudur. lster sonrakı, ıster köklerdekı farklılıklar da olsa insanlar yaşamlannı sürdürmede biıiikteliğe güvenmişlerdir. Bu isteklerine çeşitli neden Kim Kimin Çocuğu Prof. R. Ruşen D O R A YüksekMimar lerle ilişkiler aramışlardır. Çocukluktakı oyun arkadaşlığı, aynı okul ve sınıflarda bulunmuş olmak, benzer meslekler ya da işlerdeki ortak özellikler ve doğal olarak eş topluhık, benzeyen ebeveynler vb. ile birçok ortak noktalan bahane ederek birlikteliğe özenmek hep güçlü olmaya istemlerdir. Bizans, Osmanlı, Sümer, Atilla, Konfüçyus, Buda, Hıristiyan, Müslüman veya Musevi veya başka köklenn çocuklan olmayı eşelemek de bu güç istemine neden bulmaktır. lyi, yapıcı. olumlu davranışlar olduğu sürece bunlann beğeni ile karşılanması çok doğaldır. Ancak art niyetli, kandırmacalar arkasuıa sinmeler ise çok sonınlar getirir. Irkçılık gibi çarpık, hastalıklı ruh halleri böyle anaforlarda gelişir. Toplum yaşamlannın tarih başlangıçlanndan günümüze (MÖ 10000) insan yaşamlannın en çok kanşıp kaynaştığı yer Anadolu olmuştur. Üç kitanın buluştuğu düğüm burasıdır. İşte Çatalhöyük (MÖ 678 bin) Anadolu'ya gelen Hititler (Indo Germen Ari denen) aynı Çatalhöyük insan yapılanyla Anadolu'nun o zamanki insanlan eş özellikliydiler. Günlük dilleri yerleşik halkın Türkçe takı ve sodeİderi ile Sümerce olmayan dilleri Türkçe yapılı idi. Askersel dilse Hititçe idi. Bu eş insanlar çok çabuk kaynaşmışlardı. Orta Asya Fergana ovasından sonra Batı'ya göçenlerde yine Anadolu ınsanı ile aynı yaşam, âdet, örf, mimarlık, süsleme ve dil, renk, vücut yapısı, gen ve kan benzerbkli idiler. Etrüksler de Anadolulu olup önce Ege adalanna (Kıklatlar) or ÇağnMa*£Zİ:444 2255 www.fiatcofn.tr r En Sevdiğim Fiat Günleri başladı 330 milyondan* başlayan taksitlerle Fiat sahibi olma fırsatı %20'ye varan servis indirimi** ürpriz hediyeler En Sevdiğim Fiat Günleri'ni kagrmayın. Yolunu gözlediğiniz Fiat'lara kolayca kavuşun... Gözünüz gibi baktığınız Fiat'ları, dört dörtlük bakımla kış koşullarına hazırlayın. *Bu taksıt tutarı,10 mılyar TL kredı ve 36 ay vade uygulamasıyia Fiat Stilo alımı içın hesaplanmıştır. Dığer modeller ve taksıt seçeneklerı ıçın lütfen bayılerımıze danısınız. •Servis avantajları, kampanyaya katılan yetkili servislerimızle sınırlıdır Sıze en yakın katılımcı yetkılı servısımızı oğrenmek ıçın Çağrı Merkezı'mızı (444 22 55) arayınız
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle