19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLTIİK ERİNÇ YELDAN Kurumun nasıl bir stratejiyle özelleştirileceği bu hafta yapılacak çalışmalar sonucunda belirlenecek Ü TÜPRAŞ 'ta B planı devrede • Maliye Bakanı Unakıtan, "satıştan vazgeçmediklerini, yakında başlayacaklannı" açıkladı. "B planı"nı devreye sokmaya hazırlanan ÖİB, TÜPRAŞ özelleştirmesine aynı danışmanlık firmasıyla devam edecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Danıştay'ın 1.3 milyar dolara RusTürk konsorsiyumuna satışını ıptal ettiğı TÜPRAŞ'ın satışından vazgeçmediklerini, yakında başlayacaklannı açıkladı. Bakan Unakıtan, öncekı gece Güneydeki taşınmazlar kapı$ kapış1 Konuşmasında yabancılara gayrimenkul satışı konusundaki eleştirilere de değinen Unakıtan, bu yolla "ülfcenin önünii açacaklannT savundu. Uygulamanın turizme yeni "ürün" kazandırmayı amaçladığını ileri süren Unakıtan, "Kanun geldikten sonra, 13 milyar dolarhk güneydeki gayrimenkuller kapış kapış gidiyor. Yasadan önce Antarya'da 60 bin dolayındaki konut boşbekfiyordu" dedi. GAP bölgesınde hiç satış yapılmadığını da söyleyen Unakıtan, bu konuda "bir kaşık suda &rüna kopanldığmT ileri sürdü. leceği sorusuna cevap aranacak. Çalışmalar sırasında altematif stratejıler gözden geçirilecek ve ihale için tarih ile satışın nasıl gerçekleştirileceği üzerinde durulacak. Çalışmalar sırasında ÖlB'nin elinde bulunan yüzde 65.76'lık paym tamamının mı yoksa sadece çoğunluğu sağlayacak oranda bir bölümün mü satılacağı so TBMM Bütçe Komisyonu'nda yöneltilen sorular üzerıne "TÜPRAŞ özeüeştirilecek. Satmaktan vazgeçmiyoruz. Danıştayın karan, burayı özelleştiremezseniz' demiyor, Bu işlemi iptal ediyorum" diyor" diye konuştu. Unakıtan. Albayraklar Grubu'na satışı yargı tarafından iptal edilen Ba lıkesir SEKA'yı geri almak için de Danıştay'a başvurduklarını açıkladı. Saıtname değlşebllecek Öte yandan AA'nın haberine göre, TÜPRAŞ içın "B planı" belirlendı. Buna göre, öncelikle bu hafta yapılacak çalışmalar sonucunda Tüpraş'ın nasıl bir strateji ile özelleştiri rusuna da cevap aranacak. Bunlara karar verilmesinin ardından Tüpraş özelleştirmesi için yeniden düğmeye basılacak ve Rekabet Kurulu'ndan ön izin istenecek. Bu izinin 20 gün civarında gelebileceği öngörülürken, ilk ihalede danışmanlık yapan firmayla yola devam edileceği için yeni bir danışman arayışına gidilmeyecek. Yeni Tüpraş ihalesinde bir öncekinden tek farkın yatırımcı sayısının fazla olması durumunda açık artırmaya gidilmesi olacağı da ifade ediliyor. fiıale şartnamesinde mahkeme karan ile ilgisi olmayan teknik konularda ise küçük değişiklikler olabileceğine işaret ediliyor. 30 BÎN ÜRETİCİ KATILDI Çiftçiden 'istifa' çağrısı YUSUFÖZKAN AYDEN Binlerce üretıci, IMF ve Dünya Bankası talimatlanyla tanm politikası uygulayan hükümeti istifaya çağırdı. Özellikle Başbakan Recep İayyip Erdoğan ve Tanm Bakanı S»mi Güçlü'ye tepki gösteren üreticiler, "Zengin kaynaldann yoksul ve azarlanan bekçikri olmayacağE" diye haykırdı; hükümeti yuhaladı. Izmir ve Aydın ziraat odalannın düzenlediği Büyük Üretici Mitingi'ne, yağmurlu havaya karşın Ege'nin birçok yerinden binlerce üretici katıldı. Aydın Şehitler Alanı'nda toplanan yaklaşık 30 bin üretici, halaylarla ve sloganlarla hükümeti protesto etti. Marka olmanın yolu, sağlam bir altyapı, bilinçli çalışma, tasanm ve ArGe'den geçiyor Katılım öncesi Ekonomik Programı (KEP) geçen hafta içinde yayımlandı. Avrupa Birliği'ne aday ülkelerce her yıl düzenli olarak yayımlanması beklenen KEP, Devlet PlanlamaTeşkilatı Müsteşartığı'nın koordinasyonu altında, bakanlıklar ve bazı resmi kuruluşlann katkılarıyla hazırianmıştı. KEP, 2007'yedeğin birsüre içerisinde ekonomik büyümenin yıllık yüzde 5 oranında sürdürülmesini, enflasyon oranının ise dönem sonunda yüzde 4'e düşürülmesini hedeflemektedir. KEP, 20042007 döneminde "başta sürdürülebilir borç yükü hedefine uygun (milli gelire oran olarak yüzde 6.5) faiz dışı fazla olmak üzere, sıkı maliye politikalan uygulayacağını" taahhüt etmekte; gelir politikasının önceliklerinin ise "kısa dönemde uygulanan makroekonomik programda hedeflenen dezenflasyon politikalanyla uyumlu olacağım" vurgulamaktadır. KEP'e göre: "Kamu hizmetleriyerelleşme kapsamındaki yerel idareler tarafından sağlanacak.. (ve) kamu sektörünün üretim içindeki rolü azaltılırken düzenleyici ve denetleyici rolü geliştirilecektir." öncelikle KEP'in ana başlıklar olarak vurguladığımız hedeflerinin hiçbirinin yeni olmadığını belirtmemiz gerekmektedir. KEP'in özellikle büyüme, FDF ve kamu sektörünü yerelleştirme altında parçalayarak ekonomik etkinliğini kısıtlamayı amaçlayan hedefleri, IMF programının dogrudan biryansıması görünümündedir. Nitekim söz konusu rakamsal hedeflerin birçoğu IMF'nin daha 2001 'de yayımladığı raporlarda net olarak belirtilmiş idi. Hatta burada bir adım daha ileri giderek, söz konusu raporlarda dile getirilen, ancak KEP içinde değinilmeyen faizler üzerine yapılan IMF varsayımlannı da hatırlatabiliriz: IMF programının varsayımlanna göre reel faiz oranı 2005 ve 2006 için yüzde 18 düzeyinde olacaktır. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisi program süresince yüksek reel faize bağımlı ve bunun olası kıldığı sıcak paraya dayalı büyüme ortamında çalışmaya devam edecektir. ••• Ancak KEP içinde geçen makroekonomik hedefler arasında ideolojik bir aşın iyimserlik altında hazırlanan ve gerçek dışı varsayımlara dayanan unsurlar da göze çarpmaktadır. KEP 20042007 döneminde istihdamın 1.650 milyon kişi artmasını öngörmekte ve işsizlik oranının 2005'te yüzde 9.8, 2007'de de yüzde 9.3 olacağım tahmin etmektedir. KEP bu tahminlerini, "öngörülen büyüme ve yatırım artışlanna" bağlamaktadır. Oysa, ekonominin sıcak paraya dayalı spekülatif bir büyüme konjonktürü içinde bulunduğu 2002 sonrası dönemde, istihdam artışı sınırlı kalmış ve "işsiz büyüme" özellikleri göstermiştir. Nitekim KEP, raporun 4. sayfasında "2002'den bu yana devam eden yüksek büyüme eğiliminin istihdama yeterince yansımadığını" ifade ederek bu görüşümüzü paylaşmaktadır. Dolayısıyla, ekonominin 2003 ve 2004'te sırasıyla yüzde 5.9 ve yüzde 9.8 büyüdüğünün tahmin edildiği bir ortamda sınırlı kalan istihdam artışlannın, 2007'ye değin daha düşük (yüzde 5) büyüme varsayımlan altında birdenbire bir istihdam patlamasına yol açması beklentisi çok gerçekçi gözükmemektedir. Ikinci olarak, ekonomik büyümeye kaynak oluşturan talep unsurlannın incelenmesinde önemli çarpıklıklar görülmektedir. KEP öngörülerine göre 2004, 2005 ve 2006'da örneğin, dış tasarruflann (dış açıklann) düzeyi milli gelirin, sırasıyla, yüzde 4.6, yüzde 2.7, yüzde 2.4 olarak verilmiş iken stok artışlannın yüzde 8.2, yüzde 5.6, yüzde 4.2 düzeyinde seyredeceği öngörülmektedir. Dış kaynak girişinin neredeyse 3 misline ve özel sermaye yatırımlannın üçte birine (2004'te yarısına) ulaşan böyle bir stok biriktirme temposunun neden ve nasıl gerçekleşeceği ve moda deyim ile, piyasanın hangi rasyonalitesine dayandınlmakta olduğunu öngörmek mümkün değildir. 199094'te yıllık bazda yüzde 1.2, 199599'da da yüzde 0.2 düzeyinde olan stok artışlannın, 2004 sonrasında birdenbire milli gelirin yüzde 8'ine fırlaması olsa olsa bir istatistiki hata sorununu çağnştırmaktadır. Nitekim değerii araştırmacı Selim Somçağ uzun süreden beri bu sorunu dile getirmekte ve aynı konu Korkut Boratav'ın iki hafta önceki köşesinde de vurgulanmakta idi. Son olarak, KEP reel tüketim artışlannın 20052007 arasında yüzde 3.3 olarak son derece sınırlı bir artış göstereceğini öngörmektedir. KEP raporunun çok açık ifadesiyle "çalışanlann reel gelirlerinde önemli bir artışın öngörülmemesi" ve "tüketimi sınırlayıcı faktöher nedeniyle söz konusu dönemde, tüketimin büyümeye katkısının azalması" beklenmektedir. Dolayısıyla, IMF programının bir uzantısı olan KEP raporunun tasarladığı 20052007 Türkiye'sinde, emekçilerin reel gelirlerinde en iyimser olasılıkla herhangi bir artışın söz konusu olmayacağı ve kamu hizmetlerinin parçalanıp etkinsizleştirilmesinin amaçlanmakta olduğu açıkça görülmektedir. Kahlım Öncesi Ekonomik Programı Tımjııahh riizşsaıı Rıısya'da BAŞAKSEZEN Türkiye sınırlannı aşan ve dünyada adlanm duyurmaya başlayan 18 Türk markası, Turquality projesi kapsamında ilk çıkarmayı Moskova'ya yapacak. 1617 Arahk tarihlerinde 18 uluslararası Türk markasını yaratan 15 kuruluş ve 3 tasanmcının ürünleri, özenle düzenlenen bir Türk gecesinde Moskovalı alıcılara sunulacak. Turquality, Türk ve kalite kelimesini bir araya getiren bir proje. Uzun süredır Çin gibi ucuz üretün yapan ülkelere karşı verilen mücadelede tek çıkar yol olarak görülen "markalaşma" adına atılan önemli bir adım. Türkiye Ihracatçılar Meclisi'nin (TtM) önderliğinde önce tekstil alanında başlayan ve daha sonra diğer sektörlere de yayılacak bu proje kapsamında ilk olarak 15 firma ve 3 tasanmcı sertifika abnaya hak kazandı. Firma yetkilileri bu projenin başansuıın tüm sektöre olumlu bir PR etkisi yaratacığını belirttiler. Sertifika alan firmalara markalaşma başanlannm anahtarlannı ve hedeflerini sorduk. ArGe, reklam, rvCl L l Td... Hem üretün hem de hizmet sürecinde kaliteye çok önem verdiklerini belirten îpekyol Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, "Kurulduğumuz günden beri ciddi bir reklam kampanyası yapnk, ArGe'ye ciddi yannm yapbk ve mağaza /inciri olmak için çok çaba sarf ettik" diye konuştu. Abu Dabi'den Letonya'ya kadar birçok ülkeye mal sattıklannı belirten Ayaydın şöyle konuştu: "2005'te bütün konsantrasyonumuzu Avrupa'nın merkezine odaklandıracağız. Avrupa'da yoğunlaşmazsak hiçbir zaman marka olamayız. Altyapıda hiçbir 'Yola marka olmak için çıktık' Boyner Gnıbu şirketlerinden Altınyıldız da Turquality projesi kapsamında yer ahyor. Bu projenin başansıyla Türkiye 'nin dünyadaki Unsal. algılanma Turqualıty değerinin ile algılan>Tİkseleceğinı ma değerikaydeden nin yükseAltınyıldız Marka leceğini sövledi. thracat Satış Müdürü Burçin Ünsal, bu proje ile uzun vadede uluslararası rekabet avantajımızın artacağını kaydettı. NetWork kurulduğunda ilk mesajlannın "Merhaba Dünya" olduğunu kaydeden Ünsal. "5 yıl önceki hedefımiz dünya markası olnıakü. \ürtdışı operasyonumuzun son iki senedir aktif olmasının sebebiyse hem markamızm hem ürünümüzün hem de çahşma sistemimizin olgunlaşma sürecini beklememizdendi" dedi. 'Pün efendlydlk bugün köle' Katılımcılar alanı, "Türküm, doğruyum, çiftçiyim, açun", "3 kilogram pamuk 1 litre mazot, yeşil mazot yeşil hayal mi?", "Dün efendiydik, bugün köleyiz", "Lütuf değü, ürettiğimize primistiyoruz" yazılı pankartlarla donattı. Mitingin açış konuşmasını yapan Aydın Ziraat Odası Başkanı Arif GürdaL daha önce bir üreticiye "GözünüzütoprakdovursıuT dıyen Tanm Bakanı Güçlü'yü eleştırerek "Hakkımızı istiyoruz. Ûrettiğimiz bir ülke istiyoruz. Gözünüzü toprak doyıırsuıı demeyen Tanm Bakanı istiyoruz" dedi. Ege Çiftçiler Derneğı Başkanı HulusiTanman. Atatürkdönemindekı tanm politikalannı ömeklerle anımsatarak "Çiftçiye verdiği sözJeri tutmayan bundan önceki iktidarlar gibi bu iktidar da böyle giderse tarihin karanhk sayfalannda kaybohır" dedi İpekyol Yönetim Kurulu Başkanı Yalçuı Ayavdm. eksiğimiz yok, ancak tek eksiğimiz Paris, Londra gibi metropollerde kendimize ait bir magazanın olmaması. Bunun nedeni de finansman eksikliğjydi." Şu ana kadar yurtdışına sadece franchising yoluyla mal sattıklanm belirten Ayaydın, bundan sonra mağazalar açarak var olacaklannı söyleyerek "Marka olmak için kendiniz gjtmeüsiniz" dedi. Güçlü bir altyapı Ç alışandan işyerine kadar her konuda altyapının çok önemli olduğunu vurgulayan Little Big markasını yaratan Çak Tekstil'in Genel Müdür Yardımcısı Nurdan Orday, "Bu projenin başarüı olması çok önemli, çünkü projenin başansı bizim de başanmız demektir" dedi. Markaya giden yolda kalitenin önemini de vurgulayan Orday, şu anda dünyada 1500 noktada satış yaptıklannı ve 2005'te Almanya'da 2 mağaza, ABD'de 2 mağaza, Rusya'da 4 mağaza, tngıltere, Fransa'da da mağazalar açacaklannı ifade etti. 'Yaratıcıhğın eğîtîffîve altyapıyla birleşmesi Markalaşma için çok güçlü projelere ve uzun bir zamana ihtiyaç olduğunu söyleyen Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, markalaşmayı yaratıcıhğın eğitim ve altyapıyla birleşmesi olarak tanımladı. Dünyada artık sadece ürünlerin değil algılamalann savaşlannnı yaşandığım kaydeden Orakçıoğlu, amaçlannın gelişmiş ülkelerde odaklanmak olduğunu söyledi. Şu ana kadar yurtdışında 40'a yakın satış noktası açan Orka Group aralıkta IspanyaMadrid'de, daha sonra da HindistanDelhi 'de, Türkmenistan ve İran'da açacağı mağazalarla büyümeyi sürdürme hedefınde. Kıvılcım ülkeye yayılacak' Manısa Ziraat Odası Başkanı Nuri Sormanda "Nerede Başbakan'ın acil eylem pianında verdiği sözier? Bugün Egeli üreticinin burada yaküğı kıvıicun, yann tüm ülkeye yayuacaknr" dedi. Hükümetin üreticiye, AB ülkeierinin verdiği prime yakın kaynak ayırması gerektiğini \wgulayan Sorman, "Bu miDet nasıl sizi yüzde 35 oy oranıyla başa getirdivse, indirmesini de bilir" diye konuştu. Izmir Ziraat Odası Başkanı SedatKöse de, hükümetin tanmı yok ettiğini söyledi.Konuşmalann ardından üreticiler halaylar ve sloganlarla alandan aynldılar. 'Uzmanlarla çalıştık' Başanlı bir marka \ aratmak içın farklı bir konsept oluşturmak ve kaliteli üretim yapmak gerektiğini belirten Bilsar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Bılal, Sehnan BüaL "Bu marka yaamaçlar ratmak konusunda uzman için kalitemarka yöneticüeri nin şart \e yabancı olduğunu tasanmcılaria sövledi. işbiıüği \apuk. Gömiekte bir dünya markası olmak hedefiyle Bü's Gömlekkri'nde tek renk üzerine koieksrvon hazırtamak gibi zor bir tşi gerçekkştirdik" dedi. UZAN'A LONDRA DARBESÎ Motorola yine davayı kazandı Ekonomi Servisi Motorola, Londra Yüksek Mahkemesi' nde Uzan ailesine karşı açtığı davayı kazandı. Uzanlar'ın daha önce İngiltereBelgravia'da yaşadığı için davanın îngiliz yargısını da ilgilendirdiğini belirten Financial Times gazetesinin haberine göre Motorola, UzanJar'm Londra'da bulunan gayrimenkullerine ve depozit olarak tutulan birkaç milyon dolanna el koyabileCem Uzan. cek. Mahkemede Uzanlar'a ait hiçbir temsilci bulunmazken Motorola'nın avukatlan, Uzanlar'ın malvarlığı bulunan başka yerlerde de benzer davalann açılabileceğini ve karann diğer ülkeler için de emsal gösterilebileceğini kaydettiler. Söfeyınan OrakçıoğJu İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU/ ÖZLEM YÜZAK Tamam uzun yıllardan beri çökmüş olduğu, ciddi bir karadelik oluşturduğu konusunda herkes hemfikir. Elbette bir reform şart. Ancak nasıl bir sosyal güvenlik sistemi? Reform adı altında 'kör topal da olsa' eldekini de kaybetme tehlikesi ne? Sağlık bir hak mı? Yoksa meta olması yolunda sürdürülen küresel çabalann bir parçası mı olacağız? Bush yönetimininin 'vurabalıya' misali yoksulu dışlayan politikalanna karşı yıllardan beri mücadele eden ünlü ekonomist Paul Krugman, New York Times gazetesinde dün yayımlanan makalesinde "Sosyal güvenlik sistemimizi kurtaracağız diye, aslında var olanı da yok ediyoruz" derken insanlann güvenli ve sağlıklı yaşama hakkının, her geçen gün daha fazla tırpanlandığına dikkat çekiyor. 270 milyon nüfuslu Amerika'da 45 milyon insanın (12 milyonu çocuk) hiç sosyal güvencesi yok, yine yaklaşık 4550 milyonun sosyal güvencesi ise son derece yetersiz. ABD yılda 1.5 trilyon dolar ile dünyada en fazla sağlık harcaması yapan ülke ancak Dünya Sağlık örgütü'nün verilerine göre sağlık güvencesi sıralamasında 191 ülke arasında 37. sırada. oztem.>aızakracumhuriyetcoırUr ABD'de 3. büyük blrlesme Sağlık Hak mı, Meta mı? Bugün AKP hükümetinin yapmaya çalıştığı da, tıpatıp olmasa da Amerikanvari bir sosyal güvenlik sistemi yaratmak. Hemen yasalaştınlarak yürürlüğe sokulması için hızlı bir biçimde Meclis'e sunulan, ge'en yoğun tepkiler üzerine 'şimdilik' geri çekilen tasanyı şöyle bir hatırlayalım: SSK hastanelerinin ve birinci basamak sağlık kuruluşlannın Sağlık Bakanlığı'na devri, ardından Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile biriikte bu hastanelerin yerel yönetimlere devredilmesi, bireysel sigortacılığın önünü açacak düzenlemelerie üç sosyal güvenlik kurumunun birleştirilerek Genel Sağlık Sigortası'na geçiş ile reformun tamamlanması... TÜSİAD'ın hazıriadığı reform önerisi de aslında hükümetinki ile örtüşüyor hatta tamamlayıcı. Kısaca özetlersek, bireysel sigortacılık ile ilgili fonlara ağıriık verilmesi, emeklilik yaşının arttınlması ve işveren yükümlülüğünün azaltılması üzerinde yoğunlaşılıyor. Ancak tüm bunlar, Paul Krugman'ın kendi ülkesindeki sisteme atıfta bulunarak lanacağı belli değil. Devlet ödeme gücü olmayan vatandaşı fonlayacak deniliyor ama bununla ilgili dayanaklan olan aktüeryal bir hesap yok ortada. Bu tabloya söylediği gibi kelimenin tam anlamıyla 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgur SSK'nin yüzde 93'ü özel sektör ve yerel yönetimlere ait olan 5.6 katrilyon liralık dan olmak'. Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rı prim alacağını da eklediğimizde sorun daha da dehnleşecek. Özetle eldeki kaynakza Uçer, sağlıkla ilgili her konuya toplumlaria GSS elbisesini topluma geçirmek sal sorumluluk duygusuyla yaklaşan bir insan. "An! Keşke olabilse... Genel Sağ olanaksız. Bu maceranın sonu, sağlık hizmetlerinin tümüyle metalaştınlması ve gülık Sigortası aslında en iyisi ama eldeki kumaştan GSS elbisesi dikmek olanak cü olanın sağlık hizmeti alabileceği, gücü olmayanın ise sağlık ve sosyal güvenlik sız" diyor. hakkını yitireceği karanlık bir tablodur." 'Niye?' diye üsteliyoruz. Anlatıyor: "2004 yılında nüfusumuz Peki Sosyal Güvenlik Sistemi nasıl dü71.8 milyon. Yeşil kartlı nüfus 13.4 milyon ze çıkacak? yani toplam nüfusunyüzde 18.7'si. BağBir formül var mı? Kur kapsamına gelince, buradaki nüfus Evet var. En önemli iki tanesini sıralaya16.3 milyon. Ancak BağKur'da 2004 Ey lım: lül sonu itibanyla sağlık kamesine sahip Kaynaklann gerçekten etkili kullanılnüfus 10.5 milyon. Yani 5.8 milyon kişi masının önünü açmak. ilaç harcamalanpirm borçlannı ödeyemediği için karne mızın ve dışa bağımlılığımızın giderek artalamamış ya da karnesi iptal edilmiş. tığı gerçeğinden yola çıkarak biyotek ilaç üretiminin önündeki anlamsız engelleri 13.4 milyon yeşil kartlı ve 5.8 milyon BağKur sağlık karnesi alamayan vatan kaldırmak. daşı topladığımızda GSS 'ye geçildiğinde Sistemin yüzde 50'sinin kayrt dışında 19.2 milyon kişinin (toplam nüfusun yüz olduğunun bilincinde olarak kayrt içine alde 27'si) sağlık sigortasının nereden fon ma adımlannı atmak. Johnson&Johnson Guidont'ı alocak Ekonomi Servisi Johnson&Johnson fırmasının, ABD'nin en büyük kalp ve dolaşım yolu hastalıklan tedavi aracı üreticilerinden bin olan Guidant'ı satın almak için görüştüğü ve satışın 24 milyar dolar olacağı belirtildi. The New York Times'taki habere göre, bu birleşme, ülkenin en büyük üçüncü birleşmesi olacak ve plasterden Uaca kadar her şeyi üreten JohnsonJohnson firması aynca kalp ritmini düzenleyen ürünler üretme imkânına kavuşacak. ABD'de şu ana kadar gerçekleşen en büyük ilk iki birleşme 58 milyar dolarlık J.P. Morgan ChaseBank One birleşmesi ve 41 milyar dolarlık CingularATT Wireless birleşmesiydi. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle