19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2004 SALI HABERLER DÜ1NYADABUGIJN ALİ SİRMEN •__ Tek Şoya İndirgemeyi Kim Önermiş ki? Hari ünlü birtelevizyon reklamı vardı. Iki iyice yaş- f j adam yolda karşılaşıyorlar da biri öbürüne soru- •yor. - Nereye rnirim, Akbank'a mı? öbürü de yanıt veriyor: - Hayir, Akbank'a... - Yaöyle mi, diye yanıtlryor beriki, ben de Akbank'a sanmıştım... Aslında Frenklerin "sağırlar diyaloğu" deyişleri- nin birbankareklamınauygulanmış biçimi, ama hoş! Son günlerde Başbakanlık Insan Hakları Danış- rna Kurulu adına Baskın Oran tarafından yazılmış olan raporun çevresinde çıkan tartışmalar ile kuru- lcın başkanı Ibrahim Kaboğlu'nun pazartesi gün- Kcü Millıyet'te yayımlanan söyleşisini okurken ister istemez sağırlar diyaloğunu anımsadım. Her şeyden önce belirtmek isterim ki bu yazı ne kurulu, ne başkanını ne de üyelerini hedef almak için yazıldı. Aynca, daha önce çok kez yinelediğim gibi, ku- njmlann, kavramlann tartışılmasına hiç de karşı de- ğîlim. Tam tersine, hiç kuşkusuz birçok alanda sandı- ğımızdan daha fazla değişmesi zorunlu olan Tür- kiye'nin sağlıklı bir doğrultuda gelişmesi için tartış- manın yalnız yararlı değil, aynı zamanda elzem ol- duğunu da düşünüyorum. Yeter ki kurumlar doğru tarif edilsin, kavramlar çarpıtılmasın. • • • Şimdı gelelim raporla ilgili olarak Kaboğlu'nun söy- lediklenne... Kaboğlu konuşmasının çeşitli yerierin- de, raporda tartışma yaratabilecek deyimler oldu- ğunu söylüyor ve "...tekrar tekrar 1920'lere dön- menin anlamı yok, sanki Cumhuriyet sorgulanı- yormuş gibi bir hava doğuyor; bunu Baskın Oran'a da söyiedik, revize etme ahlaki sorumluluğunu da kendisine bırakarak raporu oyladık" diyor. Sayın Kaboğlu konuşmasının başka bir yerinde de raporda yer alan Türkiyelilik kavramınadokuna- rak "...ben olsam Türkiyelilik demezdim, Türkiye Cumhuriyeti kavramını kullanırdım. Aramızda bun- lart tartıştık, müzakere sonucu ifadeler ayıklandı, raporun yazımını bu görûşlerışığında Prof. Baskın Onan'ın sorumluluğuna bıraktık. Kendisi kaleme aldı" diyor. Yine aynı Kaboğlu, "...Biz özerk kuruluşuz, hü- kümet bizim önerilerimizi dikkate almayabilir, ama rapor resmi belge niteliğindedir" diyor. Rapor resmi bir belge niteliğindeyse ve altında Kaboğlu'nun da imzası varsa orada yeralan ve Sa- yın Başkan'ın da tartışma yaratmasını normal gör- düğü, kendisi olsaydı kullanmayacağı sözcükleri içe- ren bu resmi belgeyi imzaladığınagöre, şimdi "ben olsaydım" gibi açıklamalaryapmasıpekyakışıkal- mıyor. Eğer Prof. Baskın Oran, üzerinde mutabık kalı- nan terimler yerine başkalannı kullandıysa bunu açık açık belirtmek zorunludur. Yoksa resmi oldu- ğu belirtilen bir raporun ciddiyetiyle bağdaşmaya- cak bir davranış söz konusu demektir. • • • Sayın Kaboğlu'nun açıklamalan bu tür çelişkile- ri içerse de yine bazı görüşlere açıklık getirmesi ba- kımından bir dereceye kadar yararlı olmuştur. Ama kendisinin "Cumhuriyetimiz teksoya indir- genemez" açıklamasını anlamak güç, hatta ola- naksızdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni, Türkiye Cumhuriyeti yurt- taşlığıyla belirginleşen Türk ulusunu tek birsoya in- dirgemeyi kim önermiştir ki? Türk ulusu, ırk, dil, din öğelerinin belirleyici etken olmadığı sübjektivist bir kavramdır. Anadoîu gibi ırk- lann, dillerin, inançlann mozaiği olan bir yerde soy, ırk esasına dayalı bir ulus olamaz ki... Bu gerçek çok açıklandı, çok söylendi, çok ya- zıldı... Şimdi Sayın Kaboğlu'nun, Atatürk mirasını çiğ- neyerek onun kendi parasıyiafinanseettiği bir ku- ruluşu, şeklen kanuna uygun, ama hukukun ruhu- na aykın bir tasamrfla Türk-islam sentezini savu- nan ve yaygınlaştırmayı amaçlayan bir kurum ha- line getirmiş olan Kenan Evren'in girişimlerini Tür- kiye Cumhuriyeti'nin ana kuruluş felsefesi olarak gör- mesi, kabul edilebilir bir davranış değildir. Her devletin bir kurucu felsefesi, her ulusun bir ana düşürıcesi vardır. Fransa'yı 2. Dünya Savaşı sı- rasında Petain başkanlığında kurulan işbirlikçi fa- şist Vichy Rejimi'nin davranışları ve düşünceleriy- le algılamaya kalkıp ona can veren ana felsefeyi bir yana atmak ne kadar yanıltıcı birşeyse Türkiye'nin temel felsefesini Kenan Evren'de aramak da o den- li yanlıştır. Eskilerin bir deyimi vardır, "gâvura kızıp oruç bozmak" derler. Bu ne kadar yanlışsa Kenan Evren'e kızıp Türki- ye Cumhuriyeti'nin temel felsefesini, Atatürkçü ulus görüşünün temel kavramlannı bozmak da o kadar yanlıştır. asirmen a cumhuriyet.com.tr CHP: Lale Devri'ni anımsatıyor Gökçek'in şenlikleri Meclis gündeminde ANKAR4(ANKA)- CHP Antalya Milletve- kili Osmas Özcan, An- kara Büyüuşehir Beledi- yesi Başkaoı Mefih Gök- çek'inyap*tğı şenlik har- camalarm- Meclis gün- demine taadı. Osman Ozcan, Içişle- rı Bakanı Abdülkadir Aksu'nun yanıtlaması istemiyle \ erdigi soru önergesinc±. Ankara Bü- yükşehir Belediyesi'nin, Hazine'yeborcunu öde- mezken, lale Devri'ni anımsatac^ türden şen- lik harcanolan yaptığı- na işaret eta Ankara Bü- yükşehir IBdediyesi'n- ce inşaatı. JeY^m eden Metro yapım çalışmala- nna, para olmadığı için ara verilmesinin doğru olup olmadığını da soran Özcan, şunlan kaydet- ti: "Basından öğrendi- ğimizegöre,Ankara Bü- yükşehir Belediyesi'nin 5 aytk şenl^e venfiği pa- ra 2 trüyon 70 mihar B- ratbr.Budoğru mudur? Halknnızuı beledrye ça- dııiannda venıek yediği birortamda.Ankara Bü- yükşehir Belediyesi'nin LaleDevri'ni anımsata- cakşekfldeşennkleryap- masmınasıl karşdıyorsu- nuz? Şenlik harcamala- rına dur demeyi diişü- nüyor musunuz?" Meclis'teki askeri tabur gazinosuna sakallı ve başı kapalı ziyaretçilerin alınmamasına tepki gösterdi Annçtürbanadestekanyor Bülent Annç. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanı Bülent Annç, Meclis yerleşkesindeki askeri tabur gazinosun- da kıyafet sınırlamasına tepki gösterdi. Annç, gazinoya türbanlı ve sakallı ziya- retçi alınmaması konusunda, "Bunuyıl- lardır biüyonız vegörmezden geliyoruz. Köşe yazaıiannı ve cesaretii basınunızı göreve davet ediyorum" dedı. Annç dün basın toplantısı düzenleye- rek yeni yasama yılına ilişkin projeleri- ni anlattı. Gazetecileringündeme ilişkin sorulannı da yanıtlayan Annç, milletve- kdli maaşlan konusunda araştırma tali- matı vermediğini bildirdi. TBMM Baş- kanı, milletvekili nıaaşıyla asgari ücre- ti karşılaştıran gazete habenne tepki gös- terirken "Anadohı'da bir tabir vardır, kendi çalıp kendi oynar derler. Hayali • Milletvekili maaşlarmı asgari ücretle kıyaslayan gazete haberine kızan Annç, türbanlı ve sakallı ziyaretçilerin askeri tabur gazinolanna giriş yasağı konusunda ise basından yardım istedi. Annç, "O yiğit, cesaretii basınımıza bir görev düşüyor, bu konuda ne düşündüklerini açıklasınlar" dedi. bir taJünat ortaya çıkarmışlar ve sonra bir yorum yapıp cevabını kendileri ver- mişİer. Şeyhliği bize verip kerameti ken- dileri gösteriyorlar" dedi. 150 metrekare kûçük! TBMM Başkanı, milletvekillerine TO- Kİ tarafından konut yaptınlmasına iliş- kin projeyiyse iptal etmediğini, askıya aldığını açıkladı. Annç, "Oçahşmaya uy- gun olarak milletvekUlerimizin taleple- rini aldık. 356 kişiden talep geldi. Ancak milletvekillerimiz briit 150 metrekare- nin küçükolacağmısöyienıişkr vetered- düthıdavrannuşlardır.O sırada bazı ga- zetelerimizinnüfletvekillerine lojmanya- pıbyor şekfindeki canhıraş fervatlan or- tahğı bira/ kanştmnca biz de bu mese- lede biraz beklemeyi ve ortalık dunıl- duktan sonra yine milletvekilleriınizin kararianyla hareketetmevi kararlaşor- dık" dedi". Bir gazetecınin Meclis'teki askeri ta- bur gazinosunda sakallı millerv ekilleri- ne servis yapılmadığına ve türbanlı zi- yaretçı aluımadığına ilişkin sorusu üze- rine Bülent Annç, bunun yeni bir olay olmadığını vurguladı. "Siz sormasanız söylemeyecektimT> diyen Annç, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Bu taburun gazinosunda askeri ku- raOargeçerll Bu kuraüar içerisinde şüp- besiz sakata olan arkadaşlanmıza ve mi- safirlerine, başörtüsüyle gelen nıisafûie- reveya miDetveküi \akmlanna senis ya- pıtanıyor. Aynı zamanda sakal oraşı bi- razuzamış olanlara da servis yapdmıyor. O yiğit, cesaretii basuumıza birgörev dü- şüyor,bukonudane düşündükleriniaçık- lasınlar, özelükle birinci savfalanndan yer versinler. Köşe yazarlannı da göreve davet ediyorum, bÖyle bir şeyin Türki- ye'nin MUlet MecBsi kampusu içinde olupolamayacağı konusunda kamuoyu- na yol göstersinler.* İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN mmmmmmı AKP dini referanslannı Aile Araştırma Kurumu'nun görev tanımına da yansıttı Nüfiıs planlaması oyunuANKARA(ANKA)-Yeni büt- çe yasa tasansında evli ve eşi ça- lışmayan memurlara daha fazla zam öngören AKP hükümeti, ai- leyle ilgili devlet politikasının oluşturulmasına katkıda bulun- mak amacıyla kurulan Aile Araş- nrma Kurumu'nun görevlen ara- sından, u aile planJamasınr da çıkarttı. AKP hükümetının Tür- kiye'nin^ yıllık nüfiıs politika- sından vazgeçtiğini belirten CHP'liler, tasan TBMM Genel Kurulu'nda görüşülürken "aile planbunasnun" yeniden tasan- ya eklenmesi için öneıge verecek- ler. 1989 yılında kurulan ve ailey- le ilgili devlet politikası oluştu- nılmasında etkin bir görev veri- len Aile Araştırma Kurumu 'nun, görevlen arasında "Nüfiıs ve ai- le pianiamasının topiumsal etki ve sonuçlannı araşûrnıak, milB bir politikanın getiştirilmesüıe yardımcı olmak" da yer alıyor- du. Bu kurumla ilgili olarak TBMM'ye gönderilen tasanda da "nüfiıs ve aile planlaması" ile ilgili milli politıka oluşrunna gö- revi yine bu kuruma \ erildi. Ta- sannm Plan ve Bütçe Komisyo- nu'ndaki göriişmeleri sırasında tasandan, "aik planlaması" çı- kanlarak bu konuyla ilgili fıkra- da kuruma sadece, "Nüftıs yapı- smdakideğJşimleriizlemek,sorun alanlarmı tespit etmek ve bu ko- nuda miDi bir potitikanın oluştu- önergeyle yeniden gündeme ge- tirecekler. CHP IzmirMilletvekili Canan Antman, 2005 yılı bütçe yasa ta- sansıyla bakanlann çeşitli açık- lamalannın ve son olarak da Tür- kiye'de "aileplanlaınası" içinpo- litika oluşturma görevi verilen Aile Araştırma Kurumu'nun gö- revlerinde değişiklik yapılması- • Aile Araştırma Kurumu'nun görevlen arasından 'aile planlaması' çıkanldı. AKP'nin son uygulamalarının antinatalist (nüfiıs sınırlayıcı) politikalardan vazgeçildiğini gösterdiğini söyleyen CHP'li Antman, "Ülkeye bu kötülüğü yapmasınlar" dedi. rulmasma yardımcı olmak" gö- revı verildi. CHP'lıler, Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda yapılan bu deği- şikliği ancak tasan Genel Kurul gündemine geldiğinde fark etti. CHP'liler, tasarının bu hafta TBMM Genel Kurulu'ndaki gö- riişmeleri sırasında konuyu bir nın, AKP hükümetinin Türki- ye'nin 40 yıllık nüfiıs politikası- nı değiştirdiğini gösterdiğini söy- ledi. Aile pianiamasının mutlaka bu kurumun görevleri arasmda yer alması gerektiğini vurgulayan Antman, TBMM Genel Kuru- lu'nda bu görevin yeniden kuru- ma verilmesi için çalışacaklan- nı bildirdi. CHP'li Antman, Türkiye'de nüfus aroş hızı ve doğurganhk dü- zeyinde 40 yıllık politikalar oluş- rurulduğunu ve Hacettepe Üni- versıtesi'nin 2003 Türkiye Nü- fus \e Sağlık Araştırması'na gö- re de son 5 yıl içinde bu konuda çok iyıye giden göstergeler oldu- ğunu belirtti. Canan Antman, bu araştumaya göre Türkiye'de ka- dın başma ortalama doğum ora- nının yüzde 15'lik bir düşüşle 2.2'ye gerilediğine işaret etti. Türkiye'deki nüfus projeksi- yonlannın, nüfus artışmı yılda 1 milyon olarak hedeflediğini be- lirten Antman, AB'nin önünde- ki en büyük engelin de nüfus ar- tışı olduğuna dikkat çekti. AKP'nin son uygulamalannın antinatalist (nüfus suurlayıcı) po- litikalardan vazgeçildiğini gös- terdiğini söyleyen Antman, "Son getişmeleregöreAKPnüfiıs pian- laması politikasmı değiştiriyor. Ülkeye bu kötülüğü yapmasuilar. Bu çokbüyük bir yanhşnr"dedi. CHP'li Öymen'den AB uyarısı 'Dicle veFırat'ı büekontrol edecekler'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Bırliği Komisyonu"nun Türkiye ilerleme raporu Meclis"te düzenlenen panelde tartışıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Önur Oymen AB'ye üyelik sürecinde Dicle ve Fırat'ın sularının denetiminin bıle söz konusu olduğunu vurguladı. Panelin açış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Bülent Annç Türkiye'nin, kaderini çizecek bir evrede yaşadığını vurguladı. Komisyon raporunda diğer adaylar için söz konusu edilmeyen bazı usul ve esaslann Türkiye'ye koşul olarak getirildiğini \urgulayan Annç, "Helsinki zirvesinde de teyit edildiği iizere diğer adaylaria eşit muameleye tabi tutuhnak istiyonız. AB üyelerinden ahde vefa talep ediyoruz'' dedi. Türkiye Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Hasan Korkmazcan da "Üyefiği lütuf sayan AvTupa, Kifiıdarla yetinen Türkiye fonnülü asla gerçekçi bir proje değildir. Bu formül gerçekleşse büe, ne taraflara ne de 20. yüzyıl insanlıgına fayda getirir" görüşünü dile getirdi. . ^ _ — ^ _ ™ — ^ _ » _ Türkiye Cumhuriyeti ilerleme raponına Anayasası'nın her ^ £)jc ]e v e pu-at vatandaşını aynmsız , . i • ı «Türk" olarak havzasındakı baraj niteledığıne işaret eden 7 "" ve sulama Korkmazcan, azınlık sistemlerinin AB tartışması konusunda üyeliğinden sonra s^fnsöyledi: uluslararası £$S2SZİ v yönetim altına önerenleresormak konulabileceğine gerekir: Türkiyenler bir dikkat çeken milleti ifade eöneyeceğine Öymen, "Bu göre Türkiye uygulama hangi AB ülkesinde yapılıyor?" dedi. Cumhuriyeti milletsiz bir devlete mi dönüşecektir? Tarihi her düde ciltier dolduran Türk miDetinin ~"~—•~™^"~"^~~ izkrini geriye doğru sümek herhangj bir gücün iktidannda mıdır'.' Türk insanını hangi ölçülerie aşireüere ve klanlara bölebUirsiniz? Geleceğini aşiret, klan ve obalarda arayan topluhıklann insanhğa ve bütünkşecek Avrupa'ya ne katkısı olur?" Panelde konuşan CHP Genel Başkan Yarduncısı Onur Öymen, "Türkhe'nin Avrupa'ya girmesi projemizde samimiysek bizi Avrupa'dan ayıran unsurlan değil, bizi Avrupa ile bütünleştiren demokrasi, insan hakian, kadın erkek eşiüiği gibi kavramlan ön plana çıkarmahyız" dedı. İlerleme raponına göre Dicle ve Fırat havzasındakı baraj ve sulama sistemlerinin AB üyeliğinden sonra uluslararası yönetim altına konulabileceğine dikkat çeken Oymen, "Bu uygulama hangi AB ülkesinde yapıhyor? Hangi AB ülkesi kendi miOi topraklanndaki barajlan uluslararası yönetime devTetti" diye sordu. Onur Öymen, "Türldye, Avrupa'ya akhnın gerisinde şeriat devleti özlemi olan bir ülke gibi değiL Atatürk'ün kurduğu. laik, demokratik, çağdaş bir ülke olarak girecekbr" görüşünü dile getu"di. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] TÜYAP Kitap Fuan sona erdi. Istan- bulluların kitapla buluşması her za- mankigibi bir şenlik havası içinde geç- ti. Ben de Kitap Fuan sırasında yeni kar- şılaştığım kitapları sizlerle paylaşmak istiyorum. Orhan Kemal'in ünlü "Ce- mile"s\ (Epsilon) 100 bin baskısıyla ye- niden okuyucuların karşısında. "Ce- mile", Çukurova'da 1930'lu yıllann bir fabrikasını ve yoksul işçi mahallesin- de yaşananlan anlatıyor. Aradan 70 yıl- dan fazla zaman geçmesine rağmen, Orhan Kemal'in eskimediğini, evrensel bir dile ve roman anlayışına sahip ol- duğunu görmek çok etkileyici. Kitabı bir solukta okudum. Ankaralı bir akademisyen Tayfun Atay. Popüler kültür konusundaki araş- tırmalanyla ve yazılanyta tanıyoruz onu. Popüler kültür üzerine yaptığı çalış- maları topladığı kitabı "Yaşasın Meş- huriyet Çağı!" başlıklı kitabı Epsilon Yayınlan'ndan çıktı. Bu kitap, popüler küftürden kitle kültürüne yönelen Tür- kiye izlenimleri şeklinde tanımlanabi- lir. Atay, arabesk konusunda sürege- len tartışmalar için şunlan söylüyor: Fuar Sonrası Kitaplar "Arabesk, tam anlamıyla bir popüler kültür alanıdır, yani bir popüler kültür olgusudur arabesk. Türkiye'de pop tartışmalan sürdürülüyor, ama biryan- dan da arabeski pop saymama gibi, özellikle müzik açısından söz konusu bir tutum var. Aslında Türkiye koşul- lannda, Türkiye'nin topiumsal ve eko- nomik değişim dinamikleri düşünüldü- ğünde, bu coğrafyanın popu arabesk- tir." Güter Kazmacı, yine aykın diye dü- şünülen bir kitapla karşımızda. "Anar- şist Bir Kadının Aşklan" (Noktakitap) bir roman. Güler Kazmacı aşka dair düşüncelerini şöyle anlatıyor: "Vebel- ki şimdi bizlerin de aşk adınayaşadık- lanmızı, hayattaki bütün vuruluşlan- mızı, evlilikdahil insanlarla bağlantıla- nmızı ve sisteme ait bağlanmızı göz- den geçirmenin zamanıdır." Ne dersi- niz Güler'in çağnsına? Getrude Bell. 1900'lerin başında Ortadoğu'yu yönelen Batı'nın en tanın- mış isimlerinden, yıllannı bu bölgede geçiriyor. Bell, Ortadoğu üzerine çok şeyler anlatan ve yazan bir kadın. "Me- zopotamya 'da 1915-1920 Sivil Yöne- timi" başlıklı kitabı Yaba Yayınlan'ndan çıktı. Çeviımeni Vedii llmen. Cumhu- riyetin kuruluşunun hemen öncesinde Ortadoğu'da neler olduğunu öğren- mek bakımından çok yararlı bir kitap. Mehmet Hasgüter, Kıbnsaraştrma- lanyla tanınan Kıbns kökenli birakade- misyen. Son kitabının başlığı "Coğraf- yasına Teslim OlanAda: K/bns"(Anka Yayınlan). Dr. Hakkı Yücel, "Kıbns si- yasetinde birDon Kişot: Mehmet Has- güler" başlıklı makalesinde Hasgü- ler'in çabalarını şöyle değerlendiriyor: "En sevdiği roman kahramanı Don Ki- şot'u hatırlatırcasına, sadece üniver- site içinde söz tüketmekleyetinmeye- rek, çok daha farklı taleplerie zorlu bir yolculuğa çıkarak, kargısını kuşanan ve köhnemiş yel değirmenlehne saldır- makta ısrarlı olan bu genç adamın, sonuçta kargısının hnlacağı ve atmdan düşeceği kesin," Yücel'in değerfen- dirmesi ne kadar doğru bilemem, an- cak Hasgülergibilerinin mücadelesinin Kıbns'ta önemli izler bıraktığını da gör- mek gerekiyor. AyşeKilimci'nin "MerhabaDünya" başlıklı çocuk romanı Epsilon Yayınla- n'ndan renkli resimlerle birlikte yayım- landı. Dollenme ve doğum sürecini an- latan eğitici bir kitap "Merhaba Dün- ya". Emin Karaca, Türkiye tarihi üze- rine araştırma kitapları dizisini sürdü- rüyor. Son kitabı, devletin hışmına uğ- rayan Nâzım Hikmet'lerin, Adnan Menderes'lerin, Deniz Gezmiş'lerin yaşadıkları üzerine. "Sintinenin Dibin- de" (Karakutu Yayınlan) TC'nin hukuk- sal öyküsü olarak da okunabilir. Nazmiye Güçlü, "Araba Aldım Ka- dın Oldum "la (Noktakitap) denemele- rini kitaplaştırdı. Bir denemesinde bu kitabın adı olan öyküsünü şöy\e akta- rıyor: "Kırmızı ışıkta durdum. Yanım- daki arabanın şoförü bir şey söylüyor _gibi geldi. Camı tamamen açıp dikkat- libirşekilde baktım, ne söylediğini an- lamak için. 'Çok güzelsin yavrum' de- di. O güne kadar sadece sakattım, araba alınca birden kadın olmuştum. Güldüm, teşekkürettim. Adam şaşır- dı." Ergun Göknel, "Ağlayayım mı Gü- leyim mi?" (Büke Kitapları) başlıklı anı- larında medya, yargı ve politikanın İS- Kl sınavını anlatıyor. Mara Meimari- di, "Izmir Büyücüleri" (Literatür Kitap) romanındayüzseneöncesinin Izmir'in- deki büyücülerin yaşamını, yaptıkları- nı dile getiriyor. Izel Rozental, "DikkatBuda"(Oku- yan Us) kitabında karikatürcü gözüy- le Uzakdoğu'yu aktarıyor. Geçenlerde yitirdiğimiz Dido Sotiriyu "Elektra" (Pencere Yayınlan) kitabında, gerçek bir kadın kahramanın öyküsünü romanlaş- tınr. "KadınlarAncak Birlikte Kazana- bilir"de (Optimist Kitap) çalışan kadın- lann bilmesi gereken önemli bir kura- la işaret ediyor. lyi okumalar dileğiyle.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle