Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2004 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edirne
Kocaelı
Çanakkale
Izmir
Manısa
Aydın
Denizli
PB
B
B
B
PB
PB
B
B
24
22
24
24
28
27
31
28
Sınop B 19 Adana B 31
Samsun B 21 Mersın B 30
Trabzon B 21 Diyarbakır B 29
Gıresun B 19 Şanlıurfa B 32
Ankara PB 22 Mardın B 27
Eskışehır PB 23 Sıirt
Konya
B 28
A 23 Hakkârı PB 21
Sıvas PB 22 Van PB 20
Zonguldak B 19 Antalya B 30 Kars
Yurdun kuzeydoğu
ve kuzeybatı kesımlen
parçalı yer yer çok b»j-
iutlu Batı Karadenızın
ıç kesımlen Kars, Arda-
han ve Artvın çevrelen
yağmurtu, diğer yerter
parçalı ve az bulutiu ge-
çecek. Ha\. a sıcaklığı ar-
tacak Ruzgâr kuzey ve
batı. kuzeybatı kesım-
lerde guney ve batı yon-
lerden hafif, ara sıra or-
ta kuvvette esecek.
DIŞ MERKEZLER
Oslo Y 6 Berlin 9 Moskova B 8
Helsinkı _Y 8 Budapeşte Y 16 Aşkabat B 21
Stockholm Y 10 Madrid
Londra _Y 12 Viyana
PB 21 Astana K
Amsterdam Y 12 Belgrad
Brüksel Y 12 Sofya
_ Y 9 Taşkent Y 17
Pans Y 11 Roma
Y 18 Bakû
Y 19 Bışkek
Y 15
Y 12
Y 21 Tiflis
Bonn Y 10 Atina PB 27 Kahıre PB 30
Münih Y 13 Zürih Y 10 Şam PB 31
bulutiu BulutKj k
Çok bulutiu ı YağmLnu Karlı Sulü kar > Go« günjıtûlü
GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK
I Baştarafı 1. Sayfada
Ekonominin tıkırında gittiğini içeren nutuklara,
gerçeklerie hemen her gün birebir yaşayan halk
inanırmı?
Bu sorunun doğrudan ve doğru yanıtını alabil-
mek için ya başbakan ya da kaba çizgiler içeren
türban şıklığını kimselere kaptırmak istemeyen
Emine Hanım, -tebdili kıyafet, örneğin başı açık-
bir gün çarşı pazar gezebilse...
Işçi, çıftçı, esnaf ve memurlara duyurulur...
(CHP Ekonomi Bülteni'nden): "Toplumun yüzde
80'i yoksulluk sınmnda yaşam kavgası vehrken
1984yılında Hazine bonoları ve devlet tahvillerin-
den 2004 yılında 280-300 milyar faiz geliri elde e-
den kişiler vergi ödemeyecek."
Devlete 450 milyar lira ve üzerinde vergi borcu
bulunanların toplam borcu 4.3 katrilyona ulaştı.
Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan listeye gö-
re, 450 milyar ve üzerinde kesinleşmiş vergi ve
cezası bulunan mükellef sayısı 2203.
Iktidannızda halkın tükenmediğini mi söylüyor-
sunuz; -istatistiksel rakamlar- toplumun sayeniz-
de gıderek daha yoğun biçimde iki kampa, en
yoksulla en zengin kamplanna bölündüğünü gös-
teriyor.
Memurlara bu iktidarın layık gördüğü refah: 3
ay sonra maaşa 29, altı ay sonra 60 milyon lira
zam!
• • •
Devlet Istatîstik Enstitüsü'nün Hanehalkı Tüke-
tim Harcamaları Anketi'ne göre, toplum tüketim
harcamaları içinde en yoksul yüzde 20'lik grubun
payı (AKP iktidara gelmeden önce) 2002 yılında
yüzde 9.3 iken, 2003 yılında yüzde 8.8'e indi.
Yoksul kesimden 4.5 kat fazla harcayan en zen-
gin yüzde 20'lik kesimin payı ise 2002'deki yüz-
de 38'lik düzeyinden, 2003 yılında yüzde 39.8'e
yükseldi.
Bu rakamlan CHP şöyle değerlendiriyor: "Bu
çarpık yapı, sosyal ayağı olmayan programı
IMF'ye teslimiyet içinde uygulayan AKP hüküme-
ti kadar, başta yıllardır doğrudan yatınm yapmak
yehne yüksek reel faizle vergisiz olağanüstü ka-
zanç elde edenler olmak üzere, tüm iş dünyamız-
ca çok ciddi değerlendirilmelidir."
Grupların toplam tüketim harcamalarından al-
dıkları payı gösteren tabloya bir göz atacak olur-
sak:
Toplam Tüketim Harcaması: Yüzde 20'lik en
yoksul grupta; yüzde 8.8. Yüzde 20'lik en zengin
grupta yüzde 39.8.
Eğitım Harcamaları: En yoksul grupta; yüzde
1.2, en zengin grupta yüzde 69.1.
Sağlık Harcamaları: En yoksul grupta; yüzde
9.1, en zengin grupta yüzde 43.5.
Konut, su, elektrik, yakıt: En yoksul grupta yüz-
de 9.3, en zengin grupta yüzde 37.5.
Giyim ve Ayakkabı: En yoksul grupta yüzde
6.4, en zengin grupta yüzde 44.2.
Eğlence ve Kültür: En yoksul grupta yüzde 3.5,
en zengin grupta yüzde 59.5.
Uluslararası standartlara göre, günlük tüketim
harcamaları için 1 dolar açlık sının, 2 dolar ise
yoksulluk sınırı olarak kabul ediliyor. OysaTürki-
ye'de 2003 verilerine göre yaklaşık 12.6 milyon
yurttaşımız kişi başına günlük ortalama 1.9 do-
larlık harcamayla açlık ve yoksulluk sınırında ya-
şıyor.
• • •
Eğitim-Sen'in üniversiteliler arasında yaptığı
ankete lütfedip göz atarlarsa.. ekonomiyi ve ken-
di durumlarını nasıl değerlendirdiklerini görebilir;
belki ama belki bu durumdan kimi ödevler çıka-
rabilirler.
Ankete göre, üniversite öğrencilerinin yüzde
58'i uygulanan ekonomik programların Türki-
ye'nin sorunlannı çözeceğine inanmıyor. Yüzde
34'ü "geleceğimizkaranlık", aynı orandaki birke-
sim de "hiçbir şeyin değişmeyeceği" görüşünü
taşıyor.
Bu anketle, öğrencilerin yüzde 57'sinin ailesi-
nin açlık sınırı altında, yüzde 22'sinin ise açlık sı-
nmnda yaşadığı belirlendi. Toplam yüzde 79!
Bu rakamlar sizi ırgalamıyorsa; halkın, günü
geldiğinde sizi ırgalamayacağına inanabilirsiniz.
AL GÖZUM SEYREYLE
IŞIL ÖZGENTÜRK
Biraz dertleşelim
I Baştarafı Arka Sayfada
Dünya hiç bu kadar bencil olmamıştı. Irak'ta ölen
çocuklar kimsenin yüreğini burkmuyor, insanlar
Afrika'da peşinde açgözlü bir akbabayla dolaşan ve
yan ölü halde az ötedeki sadece unlu bulamaçlar ve-
rilen yemek yenne ulaşmaya çabalayan Afrikalı kü-
çücük bir kara oğlanın gözyaşlaruıa ve acısına du-
yarsız.
Evet. başardılar. Dünyayı yöneten 400 büyük şir-
ket hiç bitmeyen açgözlülükleriyle dünya insanını
hiçbir yüzyılda olmadığı kadar bencil ve duyarsız kıl-
mayı başardılar. Ve dünya aynı müzığı dinleyen, ay-
nı televizyon dizılenni ızleyen, hiç durmadan tüke-
ten ve asla soru sormayan insanlann dünyası oldu.
Herkesın yüzünde görülen mutsuzluk resmi bun-
dan. Aşk aşk diye yırtınan ama âşık olamayan yı-
ğınlar bundan! Uyuşturucu kullanınunın şiddetle
artması, intihann adeta sıradan bir olay haline gel-
mesi bundan! Insanoğlu kapana kıstınlmış bir fare
kadar çaresiz hissediyor kendini. Bir dev güç var ve
her şeyi o biçimliyor. tnsana ait en mahrem duygu-
lar paramparça ortada. Ne bir giz ortada ne peşin-
den gidılecek eleştirilerden geçmiş, yenıden kendi-
ni yapılandırmaya çalışan bir ideoloji.
Biraz dertleşelim dedim ya, Çetin Altan'ın dedı-
ği gibi acaba kaç kişiye ulaştı bu yazdıklanm ve be-
nimle dertleşmek kaç kişinin umurunda? Bende bu
günlerde dünyaya ve msana daır ağır bır umutsuz-
luk var. En iyisı yollara vurmak, en sade, en bek-
lenmedik yerlerde, en sevinçli hikâyeler beni bula-
bilir. Siz de bu durumdaysanız, bana uyun, tek ba-
şınıza yollara düşün. Kendiniz için yeniden...
isilozgenturk@superonline.com
Hükümete tepki çığ gibiANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümetin ortalama yüz-
de 10.7 olarak açıkladığı memur
maaş artışlanna dönük tepkiler
sürüyor. CHP Genel Sekreter Yar-
dımcısı Oğuz Oyan, hükümetin
IMF'yle birlikte belirlediği sefa-
let ücretini çahşanlara yansıttığı-
nı kaydederken DSP Genel Say-
manı Harun Öztürk çalışanlann
ve emeklilerin bu iktidan asla af-
fetmeyeceğini bildirdi.
CHP Genel Sekreter Yardımcı-
sı Oğuz Oyan, hükümetin verdı-
ğı zamla toplu görüşmeleri yok
sayarak tam bir oyalama ve aldat-
maca taktiği uyguladığını söyle-
di. Oyan, şöyle devam ettı: "One-
rilen memur zamları tam bir
komedidir. Bu maaşlar, hiçbir
toplu görüşme olmasaydı da za-
ten IMF-AKP ikilisinin önere-
ceği ücretlerdi. Gerçekte 2005
yılı için yapılacak ortalama ar-
üş zamlan, açıklananın da al-
tındadır. Buna göre, en düşük
maaşlarda ortalama yapılacak
artış yüzde 7.9'la sınırlıdır."
DSP Genel Saymanı Harun
Öztürk de hükümetin her firsatta
ekonomıde olağanüstü bir geliş-
me yaşandığını iddia ettiğini, bu-
na karşın çahşanlara bu büyüme-
den pay vermedigini söyledi. Uz-
laştırma Kurulu'nun 2003 ve
YOKSULLUK SINIRI ARTTI
ANKARA (ANKA) - Dört kişilik bir aile için
yoksulluk sının, eylül ayı itibanyla 1.7 milyar
liraya çıktı. Açlık sının ise 628 milyonu buldu.
Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme
Merkezi'nin yaptığı ayhk asgari geçim endek-
sinın sonuçlanna göre, çalışan tek kişinin yok-
sulluk sının eylül ayı itibanyla 818 milyon lira-
ya ulaştı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim
haddi ise 1 milyar 679.5 milyon lira oldu. Yok-
sulluk sının bir önceki aydaki 1 milyar 660.1
milyon liralık düzeyine göre yüzde 1.2 oranın-
daarttı.
Çalışan tek kişi için açlık sının ise eylül ayın-
da bir önceki aya göre yüzde 1.1 artarak 628
milyon 185 bin liraya çıktı.
Dört kişilik bir ailenin ortalama gıda ve bann-
ma harcamalan, ağustos ayuıdaki 607 milyon
845 bin liralık düzeyinden 621 milyon 203.7 bin
liraya yükseldi.
Toplam tüketim harcamalan içinde gıda har-
camalannın payı yüzde 22.93 olurken, dört ki-
şilik bir ailenin aylık gıda harcaması toplamı
385 milyon 85.3 bin lira olarak gerçekleşti.
Eylül ayı itibanyla ortalama 683 milyon lira
ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda
harcaması maaşının yüzde 56.38'ini, konut gi-
derleri ise maaşının yüzde 34.57'sini oluşturu-
yor. Buna göre memur ortalama maaşının yüz-
de 90.95'ini gıda ve bannma harcamalanna ayır-
mak zorunda kalıyor.
2004 yıllan için memurlara yak-
laşık yüzde 18 oramnda maaş ar-
tışı önerdiğine dikkat çeken Öz-
türk, iktidann ise 2005 yılı için
yüzde 10.7 zamla yetindiğini be-
lirttı.
DYP Genel Başkanı Mehmet
Ağar. en düşük derecedeki me-
murun maaşının, 2005 yılınm ilk
altı ayı içın 29 milyon lira arttığı-
nı belirterek şöyle dedi: "Gün
başına bir ramazan pidesi olan
bu artışa zam divebilmek için
insaf ölçülerinin zorlanması ge-
rekir. Memura 30 milvon lira
etmeyen bu zammı lavık gören
iktidann başı, bir süre önce açı-
ğa çıkan şirket ortaklığını ma-
zur göstermek için maaşının
yetmediğini, geçinemediğini
ifade etmişti. Türkiye; memu-
runa, işçisine, çiftçisine, işvere-
nine bu kadar hasım, onırduk-
lan yerden para kazanan rant-
çı kesimlere ise bu kadar yakın
bir iktidar görmedi."
Egitim-Sen Genel Başkanı
Alaaddin Dinçer, dün düzenle-
diği basın toplantısmda, hüküme-
tin memur maaşlannda yaptığı ar-
tışı "sefalet zammı" olarak gör-
düklerini belirterek bu konudaki
tepkilerini çeşitli eylemlerle or-
taya koyacaklannı söyledi.
Olayın hukuksal boyutlannı da
araştırdıklannı anlatan Dinçer.
"Öncelikli olarak bilindiği gibi
Uzlaştırma Kurulu'nun karar-
lannın yaşama geçirilmesi ge-
rekiyor, hukuki olarak hükü-
met bunu da yok saymıştır" de-
di. ANAP'tan yapılan açıklama-
da, hükümetin •'memura reva
gördüğü zammın ramazan sa-
dakası" olduğu belirtildi.
Bakan Cicek'ten bankacılara.
'Yetkim olsa
dğerierini sökerim'
KIRŞEHİR (AA) - Kjrşehir'de adliye bi-
nasuıı ziyaret eden Adalet Bakanı Cemil
Çiçek, bankacılara yüklendı. Çıçek.
"ABD'deki kanunlara bakacak olursanız
adalet bakanının tutuklama yetkisi var.
Bu yetki bende olsa bankacılann hepsin-
den bu para>ı söker alırdım. Bunların ci-
ğerlerini sökerdim" dedi. Bakan Çiçek,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu-
min ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pak-
dil, Kırşehir Adliyesi'ni ziyaret ederek
Cumhuriyet Başsavcısı Abdülkadir Şa-
hin'den çalışmalan hakkında bilgi aldılar.
Bakan Çiçek, yeni Türk Ceza Yasası'nda
(TCY) hırsızlık gibi bazı olaylarda uzlaşma
konulan oldufunu belirtti. Bunun üzerine
Bumin, Türk insanmnı yapısı itibanyla
"uzlaşmaz" olduğunu söyledi. Batüc ban-
kalarla ılgili açıklamalarda bulunan Bakan
Çiçek. "ABD'deki kanunlara bakacak
olursanız adalet bakanının tutuklama
yetkisi var. Bu yetki bende olsa bankacı-
lann hepsinden bu parayı söker alırdım.
Eğer,' 1 yıllığına ne olmak istersin' diye
soran oiursa savcı olmak isterim. Bunla-
rın ciğerlerini sökerdim. Bizde savcılara
gelene kadar devlet çalışmıyor. Bu adam-
lar yüzünden 3 kuruş zam vereceğiz diye
IMF ile 6 aydır pazarlık ediyoruz. İmti-
yazlardan dolayı devlet çalışmıyor. Savcı-
lar soruşturma yapamıyor" diye konuştu.
Başbakan, Akyurt un cenazesinekatıldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişîeri
Bakanı Abdullah Gül, kaparüan
Refah Partisi (RF) Kayseri tl
Yönetimi Kurulu ve eski AKP
Melikgazi Belediye Meclisi üyesi
olan ve çeşitli dinci vakıflarda
yöneticilik görevinde bulunan Nevin
Akyurt'un (49) cenaze törenine
katıldı. Llu Cami'de öğle namazını
kıldıktan sonra cenaze törenine
katılan Başbakan Erdoğan,
Akyurt'un tabutunu bir süre taşıdı.
Erdoğan, Nevin Akyurt'un
yakınlarına taziyelerini bildirdikten
sonra Ulu Cami'den ayrıldı.
Başbakan Erdoğan ile birlikte
Kayseri'de bulunan eşi Emine
Erdoğan da Nevin Akyurt'un evine
giderek yakınlarına başsağlığı diledi.
Müftiüükte 6
türban' tarbşması
Alman BakanAtatürk devrimlerinin 'türban 'sorununu çözdüğünü söyledi.
Istanbul Müftüsü Çağncı ise kılık kıyafet sorununun abartıldığını savundu
AYKUT KÜÇÜKKAYA
İSTANBUL - Almanya'nın
Bavyera eyaleti Avrupa işleri ve
bölgesel ilişkilerden sorumlu
Devlet Bakanı Eberhard Sin-
ner'in Istanbul İl Müftüsü Prof.
Dr. Mustafa Çağncı'yı zıyareti
sırasında "türban" tartışması
yaşandı. Atatürk de\Tİmleriyle
Türkiye'de kılık byafete çağdaş
bir düzenleme getirildiğıni belir-
ten Bakan Sinner'e, Müftü Çağ-
ncı, "Atatürk'ün türbanı ya-
saklayan bir uygulaması olma-
dığı" yamtuıı vererek "DiyeUm
ki, Batılı kadın uzun kollu giy-
meyi bıraktı, hep kolsuz giyme-
yi ahşkanük hale getirdi. Bun-
dan sonra kadına uzun kollu
giymek yasak mı denilecek" de-
di. Bunun üzerine konuk Bakan,
"Elbette dini vecibeleri gereği
giyiliyorsa kimse buna bir şey
demez. Biz de bir siyasal simge-
yi temsil eden türbanın giyilme-
si sorun yaratıyor" karşılığmı
verdi.
Süleymaniye'deki II Müftülü-
ğu'nde gerçekleşen ziyarette Ba-
kan Sinner, II Müftüsü Prof. Çağ-
ncı'ya u
Kadın haklan ve kız ço-
cuklannın erken evlendirüme-
si" konusunda bılgi almak istedi-
ğini söyleyerek "Türkiye'de bu
konudaki uygulamaların Islam
dininden kav naklanıp kaynak-
lanmadığım" sordu. Prof. Çağ-
ncı da, "söz konusu sorunun İs-
lam dininden kaynaklanmadı-
ğını. bütün dünvada olduğu gi-
bi bir dönemin erkek egemen
yapısı ile geleneklerden kay-
naklandığım" vurgulayarak.
"Ancak geleneklerin ortadan
kaldırılması kolay değil. Bu, ya-
salarla da olmuyor. Bunun en
i\i yolu eğitimdir. Şunu da be-
lirtmek isterim; dünvada ka-
dınlar ve çocuklar öldürülür-
ken gündeme getirilmiyor da
halkı Müslüman olan bir ülke-
de gelenekten kaynaklanan
yanbşlann, sanki 'Islamiyet öy-
le emrediyormuş' gibi gündeme
getirilmesini doğrusu yadırgı-
yonım" dedi
Atatürk
düzenleme getirdi
Bakan Sinner, Müftü Çağn-
cı'run sözleri üzerine Atatürk dev-
rimleriyle birlikte Türkiye'de kı-
hk kıyafette çağdaş bir düzenleme
getirildiğini anımsatarak son dö-
nemde yaşanan türban tartışmala-
nnın Avrupa'ya da yansıdığım
söyledi. Bakan Sinner'in türbanın
siyasal bir simge olarak giyilme-
sine karşı olduklannı vurgulama-
sı üzerine Müftü Çağncı, "Avru-
pa'nın küık kıyafet konusunda-
ki abartüı tutumunu anlayama-
dığını" belirterek, "Diyelim ki,
Batılı kadın uzun kollu giyme-
yi bıraktı, hep kolsuz giymeyi
ahşkanlık hale getirdi. Bundan
sonra kadına uzun kollu giy-
mek yasak mı denilecek" örne-
ğini verdi. Müftünün bu örneği
üzerine Alman Bakan, "Elbette
dini vecibeleri gereği giyiliyor-
sa kimse buna bir şey demez.
Moda akımı gibi insanlann gi-
yimine kanşılamaz. Batı'da ka-
dınlar ne isterse onu giyer. Biz
de bir siyasal simgeyi temsil e-
den türbanın giyilmesi sorun
yaratıyor" karşıhğını vererek,
"Atatürk'ün yaptığı devrimler-
le türban sorunu çözülmüştü. O
dönemde çağdaş düzenlemeler
getirilnüşti. Son dönemde ülke-
nizde yaşanan bu tartışmalar
bize de yansıyor. Türbanın özel-
likle siyasal kimliğe ait olduğu-
nu gösterilmesi kullanılması bi-
zim için bir sorun. Yani sorun
türbanın siyasal simge olarak
kullanılmasından kaynaklanı-
yor" dedi. Alman Bakan'ın açık-
lamalan üzenne Müftü Çağncı,
"Kesinlikle Atatürk'ün başör-
tüsünü yasaklamak gibi bir uy-
gulaması ya da sözü yokrur.
Atatürk çağdaş giyimden yana-
dır. Ama bu konuda herhangi
bir sözü yoktur" yamnnı verdi.
Köktendlnciliğe
müsamaha
Bunun üzerine Alman Bakan,
Türkiye'de zaman zaman kendile-
rine "köktendinciliğe müsama-
ha gösterildiği ve yeterince ted-
bir ahnmayarak uygulama ala-
nı sağlandiğı yönünde" eleştiri-
ler geldığinı söyledi. Köktendin-
cilği "haksızlık ve zulümden
beslenen ve insanlığa saygısı ol-
mayan bir hareket olarak nite-
leyen" Çağncı ise "Türkiye'de
Avrupa'ya yansıdığı gibi güçlü,
etkin köktendinciliğin olmadı-
ğını" savundu. Müftü Çağncı,
Alman Bakan'ın köktendincilik-
le birlikte mücadele sözlerine de
katıldığını kaydetti.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
laşalım:
Süzüp alalım: Bu yöntemi savunanlar, Türki-
ye'nin ÂB'ye nüfus ve sorun bakımından birkaç
gömlek fazla geldiği tezinden hareket ediyortar.
Bu yüzden Türkiye'nin bütün sorunlarının Türki-
ye'de kalmasını, hiçbirini AB'nin üstlenmemesi-
ni, AB'nin sadece Türkiye'nin kendilerine sağla-
yacağı olanakları kullanmasını istiyorlar. Sorunla-
n süzüp Türkiye'de bırakacaklar, pazar ve benzer
olanakları kullanacaklar!
Çözüp alalım: Bu tezi savunanlar, Yugoslavya
ve Çekoslovakya örneğinden hareket ediyorlar.
Çekleri ve Slovakları ayırıp ekonomisini Almanya,
Fransa gibi AB ülkeleri karşısında güçsüz hale
getirdikten sonra AB'ye almışlardı. Yugoslavya'yı
da kanla bölüp tek tek AB'ye alma sürecindeler.
Slovenya'nın arkasından Hırvatistan gelecek.
Sonra belki Makedonya... Türkiye için de kısık
ateşte, gerçek-suni her türlü yöntemi kullanıp,
azınlıklar ve benzer politikalar üretip aynı modei
olur mu, tezlerini pişiriyorlar.
Üzüp alalım: Bunlar biraz daha açık konuş-
maktan yana olan kesimler. Aslında almayalım di-
yorlar, amaTürkçeye "alalım"diyeçevirip, bunun
koşullannı sıralıyorlar. Nasıl olsa bu gerekçeleri
duyan Türkler, AB'ye girmek ıstemeyecektir, diye
düşünüyorlar. Üzmenin yöntemleri de çözmeden
çok farklı değil!
Her biçim o biçim!
Dürüp alalım: Bu yöntemin ana mantığı şu:
Türkiye AB'ye girmesin, AB Türkiye'ye girsin!
Biraz açmak gerekirse; Türkiye'nin bütün büyük
ekonomik kurumlarını AB'leştirelim, topraklannı
usul usul satın alalım, dini-kültürel özgüriükler de-
yip bütün AB değerlerini buraya taşıyalım, sonra
Türkıye'yle de ayrıcalıklı bir anlaşma yapalım, di-
ye düşünüyorlar.
Yani, AB Türkiye'ye girerken hiçbir kısıtlama ol-
mayacak, bunların adı özgürlük olacak... Türkiye
AB'ye girerken dolaşım, mali haklar ve benzer
olanaklar "zorunluluk" denip kısıtlanacak!
Serip alalım: Bu kesim AB'nin ABD ile yanşma-
sı ve bu yolda gerekirse ABD'nin yöntemlerinin
kullanılması gerektiğıni düşünüyor. AB'nin geniş-
leme stratejisi içinde de AB'ye kafa tutamayacak
ya da müzakere aşamasında, şunlar bana uyar,
bunlar uymaz diyemeyecek bir Türkiye planlıyor-
lar. Bunun başlıca 3 yöntemi var:
- Ekonomisini bitirmek.
- Siyasi direncini bitirmek.
- Aydın gücünü ele geçirmek!
Bunların hangisi ne aşamada, ayrıntılarını bir
başka yazıda irdeleyelim.
Itip alalım: Bu da derin bir çokkültürlülük ürü-
nü. Yine, "almayalım" demenin AB'cesi. Yöntemin
savunucuları şu tezi ortaya koyuyor:
Türkiye nasıl olsa kapımızın dibinde. Itsek de
dürtsek de bir yere gitmeye niyetleri yok. O za-
man bunlar bizim kol mesafemizde dursun. Içimı-
ze almayalım ama, her an alabilecegimızi de ima
eder gibi olalım. Bu mesafede yanımızda durur-
larsa, başka bir arayışa girip, karşımıza başka bir
güç olarak da çıkamazlar.
Kol mesafesi her türlü ilişkiye açık olur:
Yeri gelir el sıkarsınız, yeri gelir can sıkarsınız!
Yeri gelir yumruk atarsınız, yeri gelir omuz çe-
kersiniz!
Dürüst olalım: Bu yöntemi savunanlar pek ka-
bul görmüyor. Onlara göre Türkiye'ye dürüst dav-
ranmalı, her şey yüzüne açıkça söylenmeli. Gö-
rünür gelecekte alamayacağımız ama, ayrıcalıklı
bir ortaklık yapabileceğimız anlatılmalı.
Yöntemlerden yedisini paylaştık...
Bu kadar engin tartışma kültürü, ilişki biçimi ak-
lazarar...
Seç beğen... Her biçim o biçim...
Burada keselim, kaldırmaz içim!
ankcumfâ cumhuriyet.com.tr
Taralar Saddam'ın
değilTürk fırmalannın'
.\NKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - ABD
Kongresfne sunulan
Merkezi Haberalma
Teşkilatı (CIA) rapo-
runda yer alan Saddam
Hüseyin'in parasının
Halkbank'ta tutulduğu
iddialanna, açıklık geti-
nldi.
Yetkililer, paranm es-
ki Irak yönetimiyle
herhangi bir ilgisinin
bulunmadığını, Türk
firmalan adma bu para-
nın bloke edildiğini be-
lirtti. Halkbank Genel
Müdürü Hasan Cebeci
de konuyu inceleyecek-
lerini söyledi. Türki-
ye'nin Irak'la savaş ön-
cesinde petrol alımı için
gizli protokoller imza-
ladığı ve satışlar sonra-
smda Saddam Hüse-
yin'e aktarması gere-
ken parayı da Halk-
bank'ta bir hesapta tut-
tuğu yönündeki iddiala-
nm, bürokratlar yalan-
ladı.
Edinilen bilgiye göre,
iddialara konu hesabın
tamamı, Türk firmala-
nmn adına bloke edil-
miş durumda. Paramn,
sınır ticareti kapsamın-
da. Türk firmalannın I-
rak'a yapacaklan mal
ve hizmet ihracatlan
karşılığında kullanıl-
mak üzere alınan sınır-
lı miktardaki ham pet-
rol bedeli olduğu öğre-
nildi.
Paramn eski Irak yö-
netimi ile herhangi bir
ilgisı bulunmadığı, ra-
porda belırtılen bakiye
paramn, savaş nedeniy-
le sevkıyatı yapılama-
mış olan ve önemli bir
bölümü de Türk firma-
lannm depolannda
bekleyen mallann kar-
şılığı olduğu belirlendi.
Firmalar adma bloke
edilen bu paranm karşı-
hğı olan mallann sevkı-
yatlannın nasıl yapıla-
cağı konusunda Irak
yönetimiyle 2004 yılı
Mart ayında yeni bir an-
laşma imzalanırken söz
konusu anlaşma çerçe-
vesindeki ihracata baş-
lanımıış olup halen sev-
kıyatlar de\am ediyor.
Edinilen bilgiye göre,
2000 yılından beri ihraç
edilen mallar Birleşmiş
Milletler'in (BM) izin
verdiği ürünlerle sınırlı
tutulurken o dönemde
BM'nin ihracına izin
vermediği mallann ti-
caretine hiçbir şekilde
müsaade edilmemiş.