19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2004 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denizli PB B B B PB PB B B 24 22 24 24 28 27 31 28 Sınop B 19 Adana B 31 Samsun B 21 Mersın B 30 Trabzon B 21 Diyarbakır B 29 Gıresun B 19 Şanlıurfa B 32 Ankara PB 22 Mardın B 27 Eskışehır PB 23 Sıirt Konya B 28 A 23 Hakkârı PB 21 Sıvas PB 22 Van PB 20 Zonguldak B 19 Antalya B 30 Kars Yurdun kuzeydoğu ve kuzeybatı kesımlen parçalı yer yer çok b»j- iutlu Batı Karadenızın ıç kesımlen Kars, Arda- han ve Artvın çevrelen yağmurtu, diğer yerter parçalı ve az bulutiu ge- çecek. Ha\. a sıcaklığı ar- tacak Ruzgâr kuzey ve batı. kuzeybatı kesım- lerde guney ve batı yon- lerden hafif, ara sıra or- ta kuvvette esecek. DIŞ MERKEZLER Oslo Y 6 Berlin 9 Moskova B 8 Helsinkı _Y 8 Budapeşte Y 16 Aşkabat B 21 Stockholm Y 10 Madrid Londra _Y 12 Viyana PB 21 Astana K Amsterdam Y 12 Belgrad Brüksel Y 12 Sofya _ Y 9 Taşkent Y 17 Pans Y 11 Roma Y 18 Bakû Y 19 Bışkek Y 15 Y 12 Y 21 Tiflis Bonn Y 10 Atina PB 27 Kahıre PB 30 Münih Y 13 Zürih Y 10 Şam PB 31 bulutiu BulutKj k Çok bulutiu ı YağmLnu Karlı Sulü kar > Go« günjıtûlü GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK I Baştarafı 1. Sayfada Ekonominin tıkırında gittiğini içeren nutuklara, gerçeklerie hemen her gün birebir yaşayan halk inanırmı? Bu sorunun doğrudan ve doğru yanıtını alabil- mek için ya başbakan ya da kaba çizgiler içeren türban şıklığını kimselere kaptırmak istemeyen Emine Hanım, -tebdili kıyafet, örneğin başı açık- bir gün çarşı pazar gezebilse... Işçi, çıftçı, esnaf ve memurlara duyurulur... (CHP Ekonomi Bülteni'nden): "Toplumun yüzde 80'i yoksulluk sınmnda yaşam kavgası vehrken 1984yılında Hazine bonoları ve devlet tahvillerin- den 2004 yılında 280-300 milyar faiz geliri elde e- den kişiler vergi ödemeyecek." Devlete 450 milyar lira ve üzerinde vergi borcu bulunanların toplam borcu 4.3 katrilyona ulaştı. Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan listeye gö- re, 450 milyar ve üzerinde kesinleşmiş vergi ve cezası bulunan mükellef sayısı 2203. Iktidannızda halkın tükenmediğini mi söylüyor- sunuz; -istatistiksel rakamlar- toplumun sayeniz- de gıderek daha yoğun biçimde iki kampa, en yoksulla en zengin kamplanna bölündüğünü gös- teriyor. Memurlara bu iktidarın layık gördüğü refah: 3 ay sonra maaşa 29, altı ay sonra 60 milyon lira zam! • • • Devlet Istatîstik Enstitüsü'nün Hanehalkı Tüke- tim Harcamaları Anketi'ne göre, toplum tüketim harcamaları içinde en yoksul yüzde 20'lik grubun payı (AKP iktidara gelmeden önce) 2002 yılında yüzde 9.3 iken, 2003 yılında yüzde 8.8'e indi. Yoksul kesimden 4.5 kat fazla harcayan en zen- gin yüzde 20'lik kesimin payı ise 2002'deki yüz- de 38'lik düzeyinden, 2003 yılında yüzde 39.8'e yükseldi. Bu rakamlan CHP şöyle değerlendiriyor: "Bu çarpık yapı, sosyal ayağı olmayan programı IMF'ye teslimiyet içinde uygulayan AKP hüküme- ti kadar, başta yıllardır doğrudan yatınm yapmak yehne yüksek reel faizle vergisiz olağanüstü ka- zanç elde edenler olmak üzere, tüm iş dünyamız- ca çok ciddi değerlendirilmelidir." Grupların toplam tüketim harcamalarından al- dıkları payı gösteren tabloya bir göz atacak olur- sak: Toplam Tüketim Harcaması: Yüzde 20'lik en yoksul grupta; yüzde 8.8. Yüzde 20'lik en zengin grupta yüzde 39.8. Eğitım Harcamaları: En yoksul grupta; yüzde 1.2, en zengin grupta yüzde 69.1. Sağlık Harcamaları: En yoksul grupta; yüzde 9.1, en zengin grupta yüzde 43.5. Konut, su, elektrik, yakıt: En yoksul grupta yüz- de 9.3, en zengin grupta yüzde 37.5. Giyim ve Ayakkabı: En yoksul grupta yüzde 6.4, en zengin grupta yüzde 44.2. Eğlence ve Kültür: En yoksul grupta yüzde 3.5, en zengin grupta yüzde 59.5. Uluslararası standartlara göre, günlük tüketim harcamaları için 1 dolar açlık sının, 2 dolar ise yoksulluk sınırı olarak kabul ediliyor. OysaTürki- ye'de 2003 verilerine göre yaklaşık 12.6 milyon yurttaşımız kişi başına günlük ortalama 1.9 do- larlık harcamayla açlık ve yoksulluk sınırında ya- şıyor. • • • Eğitim-Sen'in üniversiteliler arasında yaptığı ankete lütfedip göz atarlarsa.. ekonomiyi ve ken- di durumlarını nasıl değerlendirdiklerini görebilir; belki ama belki bu durumdan kimi ödevler çıka- rabilirler. Ankete göre, üniversite öğrencilerinin yüzde 58'i uygulanan ekonomik programların Türki- ye'nin sorunlannı çözeceğine inanmıyor. Yüzde 34'ü "geleceğimizkaranlık", aynı orandaki birke- sim de "hiçbir şeyin değişmeyeceği" görüşünü taşıyor. Bu anketle, öğrencilerin yüzde 57'sinin ailesi- nin açlık sınırı altında, yüzde 22'sinin ise açlık sı- nmnda yaşadığı belirlendi. Toplam yüzde 79! Bu rakamlar sizi ırgalamıyorsa; halkın, günü geldiğinde sizi ırgalamayacağına inanabilirsiniz. AL GÖZUM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Biraz dertleşelim I Baştarafı Arka Sayfada Dünya hiç bu kadar bencil olmamıştı. Irak'ta ölen çocuklar kimsenin yüreğini burkmuyor, insanlar Afrika'da peşinde açgözlü bir akbabayla dolaşan ve yan ölü halde az ötedeki sadece unlu bulamaçlar ve- rilen yemek yenne ulaşmaya çabalayan Afrikalı kü- çücük bir kara oğlanın gözyaşlaruıa ve acısına du- yarsız. Evet. başardılar. Dünyayı yöneten 400 büyük şir- ket hiç bitmeyen açgözlülükleriyle dünya insanını hiçbir yüzyılda olmadığı kadar bencil ve duyarsız kıl- mayı başardılar. Ve dünya aynı müzığı dinleyen, ay- nı televizyon dizılenni ızleyen, hiç durmadan tüke- ten ve asla soru sormayan insanlann dünyası oldu. Herkesın yüzünde görülen mutsuzluk resmi bun- dan. Aşk aşk diye yırtınan ama âşık olamayan yı- ğınlar bundan! Uyuşturucu kullanınunın şiddetle artması, intihann adeta sıradan bir olay haline gel- mesi bundan! Insanoğlu kapana kıstınlmış bir fare kadar çaresiz hissediyor kendini. Bir dev güç var ve her şeyi o biçimliyor. tnsana ait en mahrem duygu- lar paramparça ortada. Ne bir giz ortada ne peşin- den gidılecek eleştirilerden geçmiş, yenıden kendi- ni yapılandırmaya çalışan bir ideoloji. Biraz dertleşelim dedim ya, Çetin Altan'ın dedı- ği gibi acaba kaç kişiye ulaştı bu yazdıklanm ve be- nimle dertleşmek kaç kişinin umurunda? Bende bu günlerde dünyaya ve msana daır ağır bır umutsuz- luk var. En iyisı yollara vurmak, en sade, en bek- lenmedik yerlerde, en sevinçli hikâyeler beni bula- bilir. Siz de bu durumdaysanız, bana uyun, tek ba- şınıza yollara düşün. Kendiniz için yeniden... [email protected] Hükümete tepki çığ gibiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümetin ortalama yüz- de 10.7 olarak açıkladığı memur maaş artışlanna dönük tepkiler sürüyor. CHP Genel Sekreter Yar- dımcısı Oğuz Oyan, hükümetin IMF'yle birlikte belirlediği sefa- let ücretini çahşanlara yansıttığı- nı kaydederken DSP Genel Say- manı Harun Öztürk çalışanlann ve emeklilerin bu iktidan asla af- fetmeyeceğini bildirdi. CHP Genel Sekreter Yardımcı- sı Oğuz Oyan, hükümetin verdı- ğı zamla toplu görüşmeleri yok sayarak tam bir oyalama ve aldat- maca taktiği uyguladığını söyle- di. Oyan, şöyle devam ettı: "One- rilen memur zamları tam bir komedidir. Bu maaşlar, hiçbir toplu görüşme olmasaydı da za- ten IMF-AKP ikilisinin önere- ceği ücretlerdi. Gerçekte 2005 yılı için yapılacak ortalama ar- üş zamlan, açıklananın da al- tındadır. Buna göre, en düşük maaşlarda ortalama yapılacak artış yüzde 7.9'la sınırlıdır." DSP Genel Saymanı Harun Öztürk de hükümetin her firsatta ekonomıde olağanüstü bir geliş- me yaşandığını iddia ettiğini, bu- na karşın çahşanlara bu büyüme- den pay vermedigini söyledi. Uz- laştırma Kurulu'nun 2003 ve YOKSULLUK SINIRI ARTTI ANKARA (ANKA) - Dört kişilik bir aile için yoksulluk sının, eylül ayı itibanyla 1.7 milyar liraya çıktı. Açlık sının ise 628 milyonu buldu. Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin yaptığı ayhk asgari geçim endek- sinın sonuçlanna göre, çalışan tek kişinin yok- sulluk sının eylül ayı itibanyla 818 milyon lira- ya ulaştı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 1 milyar 679.5 milyon lira oldu. Yok- sulluk sının bir önceki aydaki 1 milyar 660.1 milyon liralık düzeyine göre yüzde 1.2 oranın- daarttı. Çalışan tek kişi için açlık sının ise eylül ayın- da bir önceki aya göre yüzde 1.1 artarak 628 milyon 185 bin liraya çıktı. Dört kişilik bir ailenin ortalama gıda ve bann- ma harcamalan, ağustos ayuıdaki 607 milyon 845 bin liralık düzeyinden 621 milyon 203.7 bin liraya yükseldi. Toplam tüketim harcamalan içinde gıda har- camalannın payı yüzde 22.93 olurken, dört ki- şilik bir ailenin aylık gıda harcaması toplamı 385 milyon 85.3 bin lira olarak gerçekleşti. Eylül ayı itibanyla ortalama 683 milyon lira ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması maaşının yüzde 56.38'ini, konut gi- derleri ise maaşının yüzde 34.57'sini oluşturu- yor. Buna göre memur ortalama maaşının yüz- de 90.95'ini gıda ve bannma harcamalanna ayır- mak zorunda kalıyor. 2004 yıllan için memurlara yak- laşık yüzde 18 oramnda maaş ar- tışı önerdiğine dikkat çeken Öz- türk, iktidann ise 2005 yılı için yüzde 10.7 zamla yetindiğini be- lirttı. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar. en düşük derecedeki me- murun maaşının, 2005 yılınm ilk altı ayı içın 29 milyon lira arttığı- nı belirterek şöyle dedi: "Gün başına bir ramazan pidesi olan bu artışa zam divebilmek için insaf ölçülerinin zorlanması ge- rekir. Memura 30 milvon lira etmeyen bu zammı lavık gören iktidann başı, bir süre önce açı- ğa çıkan şirket ortaklığını ma- zur göstermek için maaşının yetmediğini, geçinemediğini ifade etmişti. Türkiye; memu- runa, işçisine, çiftçisine, işvere- nine bu kadar hasım, onırduk- lan yerden para kazanan rant- çı kesimlere ise bu kadar yakın bir iktidar görmedi." Egitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, dün düzenle- diği basın toplantısmda, hüküme- tin memur maaşlannda yaptığı ar- tışı "sefalet zammı" olarak gör- düklerini belirterek bu konudaki tepkilerini çeşitli eylemlerle or- taya koyacaklannı söyledi. Olayın hukuksal boyutlannı da araştırdıklannı anlatan Dinçer. "Öncelikli olarak bilindiği gibi Uzlaştırma Kurulu'nun karar- lannın yaşama geçirilmesi ge- rekiyor, hukuki olarak hükü- met bunu da yok saymıştır" de- di. ANAP'tan yapılan açıklama- da, hükümetin •'memura reva gördüğü zammın ramazan sa- dakası" olduğu belirtildi. Bakan Cicek'ten bankacılara. 'Yetkim olsa dğerierini sökerim' KIRŞEHİR (AA) - Kjrşehir'de adliye bi- nasuıı ziyaret eden Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bankacılara yüklendı. Çıçek. "ABD'deki kanunlara bakacak olursanız adalet bakanının tutuklama yetkisi var. Bu yetki bende olsa bankacılann hepsin- den bu para>ı söker alırdım. Bunların ci- ğerlerini sökerdim" dedi. Bakan Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu- min ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pak- dil, Kırşehir Adliyesi'ni ziyaret ederek Cumhuriyet Başsavcısı Abdülkadir Şa- hin'den çalışmalan hakkında bilgi aldılar. Bakan Çiçek, yeni Türk Ceza Yasası'nda (TCY) hırsızlık gibi bazı olaylarda uzlaşma konulan oldufunu belirtti. Bunun üzerine Bumin, Türk insanmnı yapısı itibanyla "uzlaşmaz" olduğunu söyledi. Batüc ban- kalarla ılgili açıklamalarda bulunan Bakan Çiçek. "ABD'deki kanunlara bakacak olursanız adalet bakanının tutuklama yetkisi var. Bu yetki bende olsa bankacı- lann hepsinden bu parayı söker alırdım. Eğer,' 1 yıllığına ne olmak istersin' diye soran oiursa savcı olmak isterim. Bunla- rın ciğerlerini sökerdim. Bizde savcılara gelene kadar devlet çalışmıyor. Bu adam- lar yüzünden 3 kuruş zam vereceğiz diye IMF ile 6 aydır pazarlık ediyoruz. İmti- yazlardan dolayı devlet çalışmıyor. Savcı- lar soruşturma yapamıyor" diye konuştu. Başbakan, Akyurt un cenazesinekatıldı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişîeri Bakanı Abdullah Gül, kaparüan Refah Partisi (RF) Kayseri tl Yönetimi Kurulu ve eski AKP Melikgazi Belediye Meclisi üyesi olan ve çeşitli dinci vakıflarda yöneticilik görevinde bulunan Nevin Akyurt'un (49) cenaze törenine katıldı. Llu Cami'de öğle namazını kıldıktan sonra cenaze törenine katılan Başbakan Erdoğan, Akyurt'un tabutunu bir süre taşıdı. Erdoğan, Nevin Akyurt'un yakınlarına taziyelerini bildirdikten sonra Ulu Cami'den ayrıldı. Başbakan Erdoğan ile birlikte Kayseri'de bulunan eşi Emine Erdoğan da Nevin Akyurt'un evine giderek yakınlarına başsağlığı diledi. Müftiüükte 6 türban' tarbşması Alman BakanAtatürk devrimlerinin 'türban 'sorununu çözdüğünü söyledi. Istanbul Müftüsü Çağncı ise kılık kıyafet sorununun abartıldığını savundu AYKUT KÜÇÜKKAYA İSTANBUL - Almanya'nın Bavyera eyaleti Avrupa işleri ve bölgesel ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Eberhard Sin- ner'in Istanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağncı'yı zıyareti sırasında "türban" tartışması yaşandı. Atatürk de\Tİmleriyle Türkiye'de kılık byafete çağdaş bir düzenleme getirildiğıni belir- ten Bakan Sinner'e, Müftü Çağ- ncı, "Atatürk'ün türbanı ya- saklayan bir uygulaması olma- dığı" yamtuıı vererek "DiyeUm ki, Batılı kadın uzun kollu giy- meyi bıraktı, hep kolsuz giyme- yi ahşkanük hale getirdi. Bun- dan sonra kadına uzun kollu giymek yasak mı denilecek" de- di. Bunun üzerine konuk Bakan, "Elbette dini vecibeleri gereği giyiliyorsa kimse buna bir şey demez. Biz de bir siyasal simge- yi temsil eden türbanın giyilme- si sorun yaratıyor" karşılığmı verdi. Süleymaniye'deki II Müftülü- ğu'nde gerçekleşen ziyarette Ba- kan Sinner, II Müftüsü Prof. Çağ- ncı'ya u Kadın haklan ve kız ço- cuklannın erken evlendirüme- si" konusunda bılgi almak istedi- ğini söyleyerek "Türkiye'de bu konudaki uygulamaların Islam dininden kav naklanıp kaynak- lanmadığım" sordu. Prof. Çağ- ncı da, "söz konusu sorunun İs- lam dininden kaynaklanmadı- ğını. bütün dünvada olduğu gi- bi bir dönemin erkek egemen yapısı ile geleneklerden kay- naklandığım" vurgulayarak. "Ancak geleneklerin ortadan kaldırılması kolay değil. Bu, ya- salarla da olmuyor. Bunun en i\i yolu eğitimdir. Şunu da be- lirtmek isterim; dünvada ka- dınlar ve çocuklar öldürülür- ken gündeme getirilmiyor da halkı Müslüman olan bir ülke- de gelenekten kaynaklanan yanbşlann, sanki 'Islamiyet öy- le emrediyormuş' gibi gündeme getirilmesini doğrusu yadırgı- yonım" dedi Atatürk düzenleme getirdi Bakan Sinner, Müftü Çağn- cı'run sözleri üzerine Atatürk dev- rimleriyle birlikte Türkiye'de kı- hk kıyafette çağdaş bir düzenleme getirildiğini anımsatarak son dö- nemde yaşanan türban tartışmala- nnın Avrupa'ya da yansıdığım söyledi. Bakan Sinner'in türbanın siyasal bir simge olarak giyilme- sine karşı olduklannı vurgulama- sı üzerine Müftü Çağncı, "Avru- pa'nın küık kıyafet konusunda- ki abartüı tutumunu anlayama- dığını" belirterek, "Diyelim ki, Batılı kadın uzun kollu giyme- yi bıraktı, hep kolsuz giymeyi ahşkanlık hale getirdi. Bundan sonra kadına uzun kollu giy- mek yasak mı denilecek" örne- ğini verdi. Müftünün bu örneği üzerine Alman Bakan, "Elbette dini vecibeleri gereği giyiliyor- sa kimse buna bir şey demez. Moda akımı gibi insanlann gi- yimine kanşılamaz. Batı'da ka- dınlar ne isterse onu giyer. Biz de bir siyasal simgeyi temsil e- den türbanın giyilmesi sorun yaratıyor" karşıhğını vererek, "Atatürk'ün yaptığı devrimler- le türban sorunu çözülmüştü. O dönemde çağdaş düzenlemeler getirilnüşti. Son dönemde ülke- nizde yaşanan bu tartışmalar bize de yansıyor. Türbanın özel- likle siyasal kimliğe ait olduğu- nu gösterilmesi kullanılması bi- zim için bir sorun. Yani sorun türbanın siyasal simge olarak kullanılmasından kaynaklanı- yor" dedi. Alman Bakan'ın açık- lamalan üzenne Müftü Çağncı, "Kesinlikle Atatürk'ün başör- tüsünü yasaklamak gibi bir uy- gulaması ya da sözü yokrur. Atatürk çağdaş giyimden yana- dır. Ama bu konuda herhangi bir sözü yoktur" yamnnı verdi. Köktendlnciliğe müsamaha Bunun üzerine Alman Bakan, Türkiye'de zaman zaman kendile- rine "köktendinciliğe müsama- ha gösterildiği ve yeterince ted- bir ahnmayarak uygulama ala- nı sağlandiğı yönünde" eleştiri- ler geldığinı söyledi. Köktendin- cilği "haksızlık ve zulümden beslenen ve insanlığa saygısı ol- mayan bir hareket olarak nite- leyen" Çağncı ise "Türkiye'de Avrupa'ya yansıdığı gibi güçlü, etkin köktendinciliğin olmadı- ğını" savundu. Müftü Çağncı, Alman Bakan'ın köktendincilik- le birlikte mücadele sözlerine de katıldığını kaydetti. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada laşalım: Süzüp alalım: Bu yöntemi savunanlar, Türki- ye'nin ÂB'ye nüfus ve sorun bakımından birkaç gömlek fazla geldiği tezinden hareket ediyortar. Bu yüzden Türkiye'nin bütün sorunlarının Türki- ye'de kalmasını, hiçbirini AB'nin üstlenmemesi- ni, AB'nin sadece Türkiye'nin kendilerine sağla- yacağı olanakları kullanmasını istiyorlar. Sorunla- n süzüp Türkiye'de bırakacaklar, pazar ve benzer olanakları kullanacaklar! Çözüp alalım: Bu tezi savunanlar, Yugoslavya ve Çekoslovakya örneğinden hareket ediyorlar. Çekleri ve Slovakları ayırıp ekonomisini Almanya, Fransa gibi AB ülkeleri karşısında güçsüz hale getirdikten sonra AB'ye almışlardı. Yugoslavya'yı da kanla bölüp tek tek AB'ye alma sürecindeler. Slovenya'nın arkasından Hırvatistan gelecek. Sonra belki Makedonya... Türkiye için de kısık ateşte, gerçek-suni her türlü yöntemi kullanıp, azınlıklar ve benzer politikalar üretip aynı modei olur mu, tezlerini pişiriyorlar. Üzüp alalım: Bunlar biraz daha açık konuş- maktan yana olan kesimler. Aslında almayalım di- yorlar, amaTürkçeye "alalım"diyeçevirip, bunun koşullannı sıralıyorlar. Nasıl olsa bu gerekçeleri duyan Türkler, AB'ye girmek ıstemeyecektir, diye düşünüyorlar. Üzmenin yöntemleri de çözmeden çok farklı değil! Her biçim o biçim! Dürüp alalım: Bu yöntemin ana mantığı şu: Türkiye AB'ye girmesin, AB Türkiye'ye girsin! Biraz açmak gerekirse; Türkiye'nin bütün büyük ekonomik kurumlarını AB'leştirelim, topraklannı usul usul satın alalım, dini-kültürel özgüriükler de- yip bütün AB değerlerini buraya taşıyalım, sonra Türkıye'yle de ayrıcalıklı bir anlaşma yapalım, di- ye düşünüyorlar. Yani, AB Türkiye'ye girerken hiçbir kısıtlama ol- mayacak, bunların adı özgürlük olacak... Türkiye AB'ye girerken dolaşım, mali haklar ve benzer olanaklar "zorunluluk" denip kısıtlanacak! Serip alalım: Bu kesim AB'nin ABD ile yanşma- sı ve bu yolda gerekirse ABD'nin yöntemlerinin kullanılması gerektiğıni düşünüyor. AB'nin geniş- leme stratejisi içinde de AB'ye kafa tutamayacak ya da müzakere aşamasında, şunlar bana uyar, bunlar uymaz diyemeyecek bir Türkiye planlıyor- lar. Bunun başlıca 3 yöntemi var: - Ekonomisini bitirmek. - Siyasi direncini bitirmek. - Aydın gücünü ele geçirmek! Bunların hangisi ne aşamada, ayrıntılarını bir başka yazıda irdeleyelim. Itip alalım: Bu da derin bir çokkültürlülük ürü- nü. Yine, "almayalım" demenin AB'cesi. Yöntemin savunucuları şu tezi ortaya koyuyor: Türkiye nasıl olsa kapımızın dibinde. Itsek de dürtsek de bir yere gitmeye niyetleri yok. O za- man bunlar bizim kol mesafemizde dursun. Içimı- ze almayalım ama, her an alabilecegimızi de ima eder gibi olalım. Bu mesafede yanımızda durur- larsa, başka bir arayışa girip, karşımıza başka bir güç olarak da çıkamazlar. Kol mesafesi her türlü ilişkiye açık olur: Yeri gelir el sıkarsınız, yeri gelir can sıkarsınız! Yeri gelir yumruk atarsınız, yeri gelir omuz çe- kersiniz! Dürüst olalım: Bu yöntemi savunanlar pek ka- bul görmüyor. Onlara göre Türkiye'ye dürüst dav- ranmalı, her şey yüzüne açıkça söylenmeli. Gö- rünür gelecekte alamayacağımız ama, ayrıcalıklı bir ortaklık yapabileceğimız anlatılmalı. Yöntemlerden yedisini paylaştık... Bu kadar engin tartışma kültürü, ilişki biçimi ak- lazarar... Seç beğen... Her biçim o biçim... Burada keselim, kaldırmaz içim! ankcumfâ cumhuriyet.com.tr Taralar Saddam'ın değilTürk fırmalannın' .\NKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - ABD Kongresfne sunulan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) rapo- runda yer alan Saddam Hüseyin'in parasının Halkbank'ta tutulduğu iddialanna, açıklık geti- nldi. Yetkililer, paranm es- ki Irak yönetimiyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, Türk firmalan adma bu para- nın bloke edildiğini be- lirtti. Halkbank Genel Müdürü Hasan Cebeci de konuyu inceleyecek- lerini söyledi. Türki- ye'nin Irak'la savaş ön- cesinde petrol alımı için gizli protokoller imza- ladığı ve satışlar sonra- smda Saddam Hüse- yin'e aktarması gere- ken parayı da Halk- bank'ta bir hesapta tut- tuğu yönündeki iddiala- nm, bürokratlar yalan- ladı. Edinilen bilgiye göre, iddialara konu hesabın tamamı, Türk firmala- nmn adına bloke edil- miş durumda. Paramn, sınır ticareti kapsamın- da. Türk firmalannın I- rak'a yapacaklan mal ve hizmet ihracatlan karşılığında kullanıl- mak üzere alınan sınır- lı miktardaki ham pet- rol bedeli olduğu öğre- nildi. Paramn eski Irak yö- netimi ile herhangi bir ilgisı bulunmadığı, ra- porda belırtılen bakiye paramn, savaş nedeniy- le sevkıyatı yapılama- mış olan ve önemli bir bölümü de Türk firma- lannm depolannda bekleyen mallann kar- şılığı olduğu belirlendi. Firmalar adma bloke edilen bu paranm karşı- hğı olan mallann sevkı- yatlannın nasıl yapıla- cağı konusunda Irak yönetimiyle 2004 yılı Mart ayında yeni bir an- laşma imzalanırken söz konusu anlaşma çerçe- vesindeki ihracata baş- lanımıış olup halen sev- kıyatlar de\am ediyor. Edinilen bilgiye göre, 2000 yılından beri ihraç edilen mallar Birleşmiş Milletler'in (BM) izin verdiği ürünlerle sınırlı tutulurken o dönemde BM'nin ihracına izin vermediği mallann ti- caretine hiçbir şekilde müsaade edilmemiş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle