17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2004 PAZAR HABERLER DÜmADABUGUN Mİ SİRMEN Birbirimizden Meğer Yokmuş Hiç Farkımız Sevgili, Haberi görürgörmez kahkahayı patlattım pat- latmasına da.. biraz düşününce, sevineyim mi, yoksa üzüleyim mi, bir türlü karar veremedim. Sevinsem de yeriydi. Yıllardır, vicdanımın üs- tüne çökmüş olan acı, kimliğimden duyduğum utançtan "Meğerse birbirimizden yokmuş hiç far- /tomız" diye sıynlıp, derin bir "oh!" çekmem müm- kündü. Ama birbirimizden hiç farkımız olmadığına gö- re, daha adil, daha yaşanası, içinde şiddete yer olmayan bir dünya konusundaki umudumu da yrtireceğime göre, sevinmek yerine üzülmem dahadoğru olmaz mıydı? Haber, Avrupa Kadınlar Boks Şampiyona- sı'nda, 60 kiloda altın madalya alan genç kızı- mız Gülsüm Tatar ile ilgili. Spora pek uzak degilim ama, ekranda bile görsem kadınlar arası boks maçlarını izlemiyo- rum. Doğrusu, büyük hüner istediğini bildiğim hal- de, tümden kaldınlmasına taraftar olduğum bu vahşi sporun kadınlara hiç yakışmadığını düşü- nüyorum; ekrandaki görüntüler de banaters ge- Iryor. Bu yüzden ilgilenmiyorum, ilgilenmediğim için de kadınlar arasındaki boks karşılaşmalarının erkeklerinkinden farklı kuralları olup olmadığını da bilmiyorum. öyle ya, erkekler arası karşılaşmalarda, bel- den aşağı vurulan yumrukların doğuracağı sa- kıncaları, kadınlar arası müsabakalarda, omuz- dan aşağı göğse vurulacak yumrukiar da, mey- dana getirebilir. Her neyse! • • • Genç ve güzel Gülsüm rakibini yumrukla döv- me alanında şampiyon bir hanım. Sevimlişampiyonumuz, Hürriyetgazetesinever- diği demeçte haksızlığa hiç tahammülü olmadı- ğını söylüyor ve ekliyor: - Eğer hak ederse, kocama da yapıştırırım yumruğu! Gerçi, Gülsüm henüz evli değil, 2008'den ön- ce de evlenmeyi düşünmüyor. Ama yine de bu açıklamayı "Bekâra koca döv- mek kolay gelir" diyerek geçiştirmek mümkün değil. Demek ki, kadınlann kocalarından, ağabeyle- rinden dayak yemelerinden yakındığımız, bu ayı- bımızdan çok utandığımız ülkemizde, gücü el- lerinegeçirince, kadınlar da kocalarını dövecek- lermiş. Demek ki iki cins arasındaki fark, yapılarında değil, güçlerinin derecesinde yatıyormuş. Bu güçfarklıhğının illafiziksel olması gerekmiyor, eko- nomik güç farklılığı da güçlü tarafa üstünlük sağ- lıyormuş. Ve unutmayalım ki, çok uzak olmayan bir ge- lecekte, spor dallannda kadınlann rekorlannın er- keklerinkini geçeceği, yani kadının erkekten da- ha güçlü olacağını bilim adamları söylüyortar. Kadının ekonomikgücünün erkeğinkini yaka- layıp geçmesi için ise o kadar da beklemeye gerek kalmayacak gibi görünüyor. Yapılan araş- tırmalann sonuç bölümlerinde, gelişmelerin, 21. yüzyılın ortalarına doğru her beş yönetici koltu- ğundan üçünün kadınlara geçeceği yolunda ol- duğu belirtiliyor. • • • Demek ki, kadının gelişmesi ve baskıdan kur- tulmasının anlamı, onun hayatta, daha önce er- keğin olan üstün konumda, karşı cinsin yerini al- ması anlamını taşıyor. Yani kadının kurtuluşu insanlığın kurtuluşu ol- mayacak, yalnızca ast üst ilişkisinde bir yer de- ğiştirmeden ibaret kalacak. Başka bir deyişle, kadının kurtuluşu erkeğin esa- reti olacak, öyle mi? Oysa, erkeklerin binlerce yıllık ayıplarının utan- cını taşıyan bizler, neler düşünmüyorduk ki... Kadının kurtuluşu, topiumda seçkin biryerevar- ması sonucunda, içinde şiddete yer olmayan daha insancıl, daha sevecen bir dünyada yaşa- mak olanağını bulacakttk; insanın insanlığı teh- dit eden kaba kuvveti, vahşeti, açgözlülüğü so- naerecekti. Analarımızın, karılanmızın, bacılan- mızın ardılları, insanlığı kurtaracak sanıyorduk. Doğrusu Gülsüm Tatar'ın açıklamasıyla bu umutlarım suya düştü. Şimdi boksör kızımızın günahını almayayım. Be- nim umutlanmın solması onunla başlamadı. Ka- dın siyasetçileri izlerken de, onların siyasetin var olan vahşi yapısını değiştiremediklerini, yalnız- ca ona eklemlenmekle yetindiklerini, hatta za- man zaman politik vahşette, Demir Lady Mar- gareth Thatcher örneğinde olduğu gibi, erkek- leri bile geri bıraktıklannı gördüğümde yitirme- ye başlamıştım umutlanmı. Demek ki, Sevgili, sorun kadın erkek farklılı- ğında değilmiş ve bizim, erkekler olarak bu ka- dar sıkılmamız gereksizmiş.. çünkü meğer yok- muş birbirimizden pek farkımız. asirmen@ cumhuriyet.com.tr Bedeli 4 trilyon 952 milyar CHP'den AKP'yegeçen Kıtytıy ya bir ihale daha ANKARA (ANKA)- Istanbul Bayuıdırlık ve tskân Müdürlüğü'nün 4 trilyon 952 milyar lira tutanndaki yapım işi iha- lesi"CHFninKürtso- ronuna duyarh olmadı- ğını'' gerekçe göstere- rekAKP'ye transfer olan Ağn Milletvekili Cemal Kaya'nın sahibi olduğu Aram înşaat'a verildi. Işe başlama tarihinin 15 Eylül 2004 olduğu iha- lenin sözleşmesinin ise 27 Nisan'da imzalandı- ğı ortaya çıktı. Kayâ, CHP'den 2003 Ekimi'nde istifa etmiş, 4 ay sonra da BO- TAŞ'tan 11 trilyonluk Samsun- Giresun-Ordu doğalgaz ana iletim bo- ru hattı döşeme işini al- mıştı. Kaya'nın sahibi oldu- ğu Aram Inşaat, îstanbul Bayındırlık ve tskân Müdürlüğü'nün üç blok- lukyenibinainşaasını 12 Nısan 2005'e kadar ta- mamlayacak. 22. dönem milletvekillerinin yurtdışı gezilerinin maliyeti 2 yılda 3 trilyon liraya yaklaştı Gezginvekılin faturası ağırAYŞE SAYIN ANKARA - 22. dönem milletve- killerinin yurtdışı gezi faturası, 2 yılda yaklaşık 3 trilyon lirayı buldu. TBMM Başkanı BülentArmç, 2 yıl- lık görev süresi boyunca 14 yurtdı- şı gezisi gerçekleştirirken ihtisas, araştırma komisyonlan ile parla- mentolararası dostluk gruplan da- hil yurtdışı gezileri nedeniyle mıl- letvekillerine toplam 2 tnlyon 96 milyar liralık yolluk ödemesi yapıl- dı. 712 milyar liralık uçak bileti fa- turasıyla bu rakam 2 trilyon 809 milyar lirayı buluyor. Çin'den Nijer- ya'ya kadar dünyadaki birçok ül- • TBMM Başkanı Arınç, 2 yılda 14 yurtdışı gezisi gerçekleştirdi. Meclis Başkanlığı, ihtisas komisyonlan, araştırma dostluk gruplan dahil yurtdışı gezileri nedeniyle milletvekillerine toplam 2 trilyon liralık yolluk ödendi. kenin parlamentosuyla "dosthıkgru- bu" oluşturan milletvekilleri için ise Meclis bütçesinden 121 milyar liralık masraf yapıldı. Milletvekillerinin yurtdışı gezi- lerüıi CHP Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş ve Hatay Milletvekili Gök- han Durgon soru önergeleriyle Mec- lis gündemine taşıdı. Annç, baş- kanlığı döneminde TBMM'yi tem- silen yurtdışına giden heyet sayısı ve heyette yer alan miletvekili sayı- sı ile bunlann masraflanna ilişkin so- ru üzerine, kendisinin 14 heyet ve 59 mületvekilininkatılımıyla 14 kez yurtdışı gezisi gerçekleştirdiğini bil- dirdi. Annç'la beraber giden 59 kişilik heyet dışında araştırma, ihtisas, ulus- lararası komisyonlarca gerçekleşti- rilen toplam 57 yurtdışı gezisine toplam 248 milletvekili katıldı. îh- tisas komisyonlan içinde Dışişleri Komisyonu 12 gezi gerçekleştirir- ken bunu 9 heyetle AB Uyum Ko- misyonu, 7 heyetle Insan Haklannı tnceleme Komisyonu izliyor. Annç, yurtdışı gezilerine katılan milletve- killerinin partüere göre dağılımı ko- nusunda ise aynnü vermekten kaçın- dı. Dostluk gezilerL. Milletvekillerinin yurtdışı seya- hat olanağı nedeniyle fazlaca rağ- bet ettiği dostluk gruplannın gezi- leri geçen yasama dönemındekile- ri şimdiden geçti. Yaklaşık 3.5 yıl görev yapan 21. dönem parlamen- tosundaki dostluk gruplan toplam 11 yurtdışı gezisi gerçekleştirirken 22. yasama yılının ilk iki yılında bu rakam 14'e yükseldi. Dostluk grubu üyesi 67 miUet- veküi gezüere kaülırken sadece mil- letvekilleri için TBMM bütçesinden 121 milyar 708 milyon lira harca- ma yapıldı. 21. dönemde yapılan toplam harcamanın 49 milyar lira olduğu dikkate alındığında, bu ya- sama dönemindeki dostluk grupla- nnın masraflan iki katından fazla arttı. BAROLARDA SEÇÎM HEYECANI 'Yargı, içindeki urlardan temizlenmeli' Haber Merkeri - Ankara Barosu Başkanı Semih Güner, siyasal iktidara sahip olanlann her nrsatta Atatürk'ün çizdigi anlayışı sorgulama, yozlaştırma, yıpratma ve kişisel düşüncelerine uygun bir rejim yerleştirme çabasını sabu"h şekilde sürdürdüğünü vurguladı. Güner, yargının en kısa sürede içindeki urlardan temizlenmesi gerektiğine işaret etti. Rize'deki baro seçimlerini MHP'nin de desteğini alan AKP ll Başkan Yardımcısı Harun Mertoğlu 4 oy farkla kazandı. Ankara Barosu'nın 58. Genel Kurulu, 31. başkanını seçmek üzere toplandı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin Konferans Salonu'nda yapılan genel kurulda önce divan oluşturuldu. Açış konuşmasını yapan Güner, siyasal iktidara sahip olanlann her nrsatta Atatürk'ün çızdiği anlayışı sorgulama. yozlaştırma, yıpratma ve kişisel düşüncelerine uygun bir rejım yerleştirme çabalannı bilinçli, sabırlı bir şekilde sürdürdüğüne dikkat çekti. Bunlann çoğu kez insan haklan ve demokrasi kavramlanyla birhkte sunuldugunu vurgulayan Güner, "Bu süreçte cıkanlan yasalann laik, aydınhktan yana, hukuk devteti için inançla görev yapan Sayın Cumhurbaşkaramızca rekor sayıda geri gönderflmesi bu düşüncemizi doğnılarruşür" dedi. Görev yaptıklan dönemde yargı üzerinde güven bunalımı yaratıldığını, siyasal baskının devam ettiğinı anlatan Güner, "Basuunuan haber kaynağı hatine gelen yargı örgütümûz en kısa sürede içindeki urlardan temizlenmeli, güveniür ve saygm bir kunım hanne getirilmebdir" diye konuştu. Güner, bu konuda hâkım, savcı ve avukatlara önemli görevler düştüğünü 30 AÖUSTOS HUTBES1 Atatürk'ü 'unutan' imama bakan desteği • Devlet Bakanı Aydın, Türkiye genelınde tüm camilerde okutulan 30 Ağustos Zaferi ile ilgili hutbeyi TBMM Camisi'nde Atatürk'ün adının geçtiği bölümlen atlayarak okuyan imam Aygün'ün Meclis çahşmalannı aksatmamak için bu yola başvurduğunu savundu. Şapkayı alıp gidemedi • Ankara Barosu Başkanı Semih Güner, yargının güvenilir ve saygın bir kurum haline getirilmesi konusunda hâkim, savcı ve avukatlara önemli görevler düştüğünü söyledi. "Şapkamı ahr gjderim" söylemi>ie Türk siyasetine damgasım vuran 9. Cumhurbaşkam Süleyman Demirel, bu kez "şapkasmı"' alıp gidemedi!.. Demirel'in 4.20 metre eninde. 1.6 metre yüksekliğinde yapılan ve 250 kilogram ağniığında Guinness Rekorlar Khabı'na aday olan dev fotrii 10. Ankara Sanat ve El Sanatlan Fuan'nda görücüye çıktı. Dev şapka. Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen fuann açınşında Demirel'in de kaükbğı törenle karşdandı. Tasarun ve imalatında 4 kişinin geceü gündüzJü çahşnğı şapka için Demirel de duygulannı kendine özgü üslubu ve esprikriyk süslediği bir konuşmayta aktann. Şapkasuun Türk siyasetinin 50 >ihna damgasını Mirdugunu anlatan Demirel, "Şapka. Türkhe'de tanınan bir şapkadır. Çok partili 50 senelik siyasette önemli rol oynamıştır" dedi. 'Şapka', fuann sona ereceği 24 Eldm'e kadar AKM alanında ziyaretçileri selamlayacak. (Fotoğraf: AA) ERDOĞAN ERİŞEN ORDU-DinlşleriYük- sek Kurulu'nca onayla- nan ve 27 Ağustos'ta Tür- kıye genehnde tüm cami- lerde okutulan 30 Ağustos Zaferi ile ilgili hutbeyi TBMM Camisi'nde Ata- türk'ün adının geçtiği bö- lümlen atlayarak okuyan imam Mustafa Aygün'e Diyanet'ten sorumlu Dev- let Bakanı Mefamet Aydm sahip çıktı. Aydm, ima- mın Meclis çahşmalannı aksatmamak için hutbeyi kısalttığını savıındu. 27 Ağustos Cuma günü tüm camilerde okutuldu- ğu gibi TBMM Cami- si'nde de okutulmak üze- re gönderilen 30 Ağustos Zaferi konulu hutbe, ila- hiyat fakültelerinde görev yapan öğretim görevlile- rinin yer aldığı bir komis- yonca hazırlandıktan son- ra Diyanet Işleri Başkan- lığı 'na bağlı Din Işleri Yüksek Kurulu'nca onay- landı. Ancak TBMM Ca- misi imamı Mustafa Ay- gün, hutbede Atatürk'ün aduunbulunduğu bölüm- len atlayarak okudu. Ko- nuyla ilgili olarak CHP Denizli Milletvekili Mus- tafa Gazakıve Ordu Mil- letvekili Sami Tandoğdu aynı gün ayn soru önerge- leri verdiler. Önergelere 41 gün sonra yanıt veren Diyanetten Sorumlu Dev- let Bakanı Mehmet Ay- dm, imam Aygün'ün Mec- lis çalışmalannın yoğun- luğu nedeniyle hutbeyi kı- saltarak okuduğunu söy- ledi. Olayın "münferit" olduğunu ifade eden Ay- dın önergeye yanıtında şöyle dedi: "Bilindiği gibi: TBMM Camisi'nde hutbelerin okunmasma iUşkin uygu- lama Meclis çahşmalan- nın yoğunluğu sebebryle cami görevlUeri tarafin- dan hutbeler losalülarak okunmaktadn: Takdir edi- lecegi gibi gibi, soru öner- gesindebeürtilenohımsuz olaylan münferitolaylar oba dahi tasvip etmemiz mümkün değüdir.r söyledi. Izmir Barosu'nun olağan genel kurul toplanhsı dün başlarken toplantının ilk gününe yönetimin, AB Komisyonu'yla işbirliği halinde hazırladığı işkence konulu rapor damgasını vurdu. İzmir'de ûç liste yanşacak Bir grup avııkat, uygulamanın doğru olduğunu savunurken diğer kesim ise îzmir Barosu'nun. ulus üstü bir oluşumla işbirliğine gıtmesini ve AB Komisyonu'ndan gelen ödenekle araştırma yapılmasını eleştırdiler. Bugün yapılacak seçunlerde iki gruptan 3 liste yanşacak. Çağdaş Avukatlar Grubu'nun önseçim sonucu belirlediği Hilal Küey, önseçime girmeyi kabul etmeyen ve seçime Çağdaş Grup adına girdiğini belirten Bahattin Acar, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu adına da Nevzat Erdemir, 4 bin 724 avukatın kayıtlı olduğu baronun başkanı olabilmek için yanşacak. Rize Barosu'nda iki dönemdir başkanlık görevini yürüten Hüseyin Karaahmetoğhı'nun yeniden aday olamadığı seçimler 3 dönem başkanlığa aday olan Muzaffer Derya Çahşkan ile Karaahmetoğlu'nun yardımcılığını yapan Harun Mertoğlu arasında geçti. AKP îl Başkan Yardımcısı olan Mertoğlu, MHP'lilerin desteğini aldı. Mertoğlu, rakibi Çalışkan'dan 4 oy fazla alarak seçildi. veliler uygulamaya tepki gösterdl Din dersine Alevilere 'cami 'imam' öğretmen yaptırma' derneği ABtDtNYAĞMÜR MERStN-Mersin MilliEği- tim Müdürlüğü, Diyanet Işle- ri Başkanlığı kadrosunda çalı- şan bir imamı, 13 köye taşıma- h eğirim sistemi ile hizmet ve- ren Toroslar llköğretim Oku- lu'ndadin kültürüve ahlakbil- gisi öğretmeni olarak görev- lendirdi. Alevi vatandaşlann yaşadığı Dalakderesi köyü sa- kinleri "Dindenlerindeçocuk- bnmızanamazküdınnayabaş- ladüar" diyerek tepkilerini di- le getirdiler. Veliler, okulda öğ- retmen fazlası bulunduğunu da ileri sürerken Eğitim-Sen Şu- be Başkanı Ünsal Yüdız, "For- masyon eğttimi almamış bir imamın Uköğretim kurumla- rmdadersvennes doğru değjT dedi. Velilerden Mustafa Go- ler, "Okul müdürü bize, 'Siz Alevi olduğunuz için imam- dan rahatsız oluyorsunuz. O zaman çocuklannız din dersle- rine girmesin' dedi. Bizi din dersine karşıynuşu gibi göste- ripkonuvTisapönyorlar'' dedi. TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli'nin Mazgirt üçesine bağlı olan ve nüfusun tamamı Alevi olanDankentbeldesinin AKP'li Belediye Başkanı Ya- şar Çakmak'ın "Cami Yap- ürma ve Yaşarma Derneği'' kurması tepki çekti. "Dankent Cami Yaparma GözeâeştinDeveYaşaöna Der- neği'' yönetim kunılunu Çak- mak'ın akrabası Hasan Çak- mak, Hüseyin Hakan, HaMt tiaslan, BülentGüngöc,Cemal Özdemir ve belediye çahşanı Kemal Vtaral'dan oluştu. Yö- neticüerden Özdemir, beledi- yeye yardım amacıyla derne- ği kurduklannı behrterek "Hk- metgetinnekiçinbelediye baş- kanıderneğikurdunhı" dedi. Tunceli Hacı Bektaşı Veli Kültür Demeği ve Cem Evi Başkanı Alevi dedesi Mah- mutDedeogtu ise "Benceişm içindebir o\ıınvar. Hüküme- te şirin görünüp betediyeye para aktarmakistiyoriar. Ale- vi tarihine leke sürmek isti- yoriar" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Televizyonayansıyan salçadağrtan adam görüntüleri, sürekli oynayan bir filmin tekran gibiydi. Bir kamyonete doldurduğu salçalan mahalle içinde kadınlara dağıtmaya gelen adam şaş- kındı. Kadınlar, üzerine saldınyorlar- dı bir kutu salça için. Adam kadınla- rı itiyor, onlara dert anlatmaya çalışı- yordu. Sonunda beceremedi, kamyo- netini alarak kaçtı. Arkasından kadın- lar ve çocuklar koştular, yetişemedi- ler. Bu manzarayı seyrederken ne dü- şünmek gerekiyor: Halkımız ilkel ve aç. örgütlenmesini de bilmediği için önüne konan salçayı bile almayı be- ceremeyip birbirini çiğniyor. Doğru mu bu? Biraz doğru. Asıl doğru ise, bu yardım dağıtma işinin tam anlamıy- la bir ilkellik içerdiği. Köpeklere, ke- dilere et atar gibi topluluğun üzerine yardım kutulan atmak, o kadınlann ha- linden daha da geri bir anlayışı yan- sıtıyor. Profesör Ayşe Buğra ve Profesör Ramazan Çadırlan ve Yoksullar Çağlar Keyder'in yaptığı bir araştır- manın sonuçlannı izlemiştik. Buğra ve Keyder, toplumun en yoksul kesim- lerinde "sosyal yardım fonu"nun et- kilerini incelemişlerdi. Bu araştırma, toplumun en alt kesimlerine yapılan sosyal yardımın, tahmin edilenin ak- sine, çok etkili olduğunu ortaya koy- muştu. Buğra ve Keyder, kendileri de araştırmaya başlarken böyle bir so- nuca ulaşacaklannı tahmin etmedik- lerini söylemişlerdi. llkokul çocuklanna bu tür ailelerin yaşadığı semtlerde verilen bir öğle çorbasının bile bir anda eğitime ka- tılan çocuk sayısının artmasına neden olduğunu görmüşlerdi. Yakacak, gı- da gibi yardımlann da en alt kesim- lerde olağanüstü olumlu sonuçlar ver- diğine tanık olmuşlardı. Ancak mad- di yardım şeklinde sürdürülen bu yar- dımlann, amacatam anlamıyla hizmet etmediği inancındaydılar. Buğra ve Keyder, şöyle bir hesap yapmışlardı: Türkiye toplumunun ta- mamını 15 milyon aile kabul edersek, en yoksul kabul edilen yüzde onluk kesim 1.5 mityon aile ediyordu. Bu 1.5 milyon aileye maddi yardım ulaştırma yerine, her ay bankaya düzenli bir pa- ra yatınlsa çok daha olumlu sonuçlar doğurabilirdi. Buğra ve Keyder, mad- di yardım ulaştırmanın birçok sakın- cası olduğunu da ifade ettiler. Bu sa- kıncaların başında bu ailelere ulaştı- nlan gıda ve yakacak gibi maddele- rin depolanması, ulaştırılması, dağı- ölması fazladan bir masrafa ve bürok- rasiye neden oluyordu ve bu maliyet- leri yükseltiyordu. Buğra ve Keyder, bunun yerine 1.5 milyon aileye ayda 100 milyon lira gibi bir yardım yapıl- masıyla bunun olağanüstü sonuçla- n olacağını düşünüyoıiardı. Çünkü bu parayı alan ailenin fertleri sokağa çı- kabileceklerdi, iş arayabileceklerdi. Kendilerine bir güven gelecekti ve sosyal hayata katılabileceklerdi. ••• Bütün bunlan neden anlattım: Rama- zan ayı boyunca yapılan mal dağıtma manzaralannın, bu insanlann ruh hali- ni bozduğunu, kişiliklerini zedelediği- ni düşünüyorum. Bu kötü manzarala- nn TV'lerden defalarca gösterilmesi, bu ruh durumunu daha da kötü yön- de etkiliyor. Akşamları, ramazan çadırlarının önünde oluşan kuyruklann iyi birgö- rüntü olduğu söylenebilir mi? Bunun yerine bu çadırian kuran belediyeler, sosyal yardıma yönelseler, para yar- dımında bulunsalar daha iyi olmaz mı? Ellerindetabaklarla dakikalar bo- yu kuyrukta beklemek, acaba bu in- sanlann ruh halini nasıl etkiliyor? Şeh- rin ortasında ramazan boyunca kuru- lan çadıriar bir sosyal dayanışma gös- terisi gibi sunuluyor. Bunun bir sos- yal yardımlaşmanın ötesinde, yoksul insanlara iane verilmesi gibi incitici bir yani olduğu söylenemez mi? • • • Bat'nın, Doğu'dan öğreneceği şey- lerin başında sosyal dayanışma ruhu olduğunu çokçasöyleriz. Bunun doğ- ru olduğunu inkâr edemeyiz. Ancak, bu yardım gösterişinin, sosyal daya- nışma anlayışını zedetediği de bir baş- ka gerçek. Ramazan ayında iftar ça- dırian neredeyse giderek kurumlaş- maya başladı. Bu iyi bir durum mu? Bazılannagöre iyi. Halbuki, bu tam an- lamıyla bir propaganda ve gösterişe dönüşüyor. Bunun yerine, kimseye hissettirmeden para yardımında bu- lunmak ve bu para yardımını sürekli ve düzenli hale getirmek çok daha yarariı. Islam'ıyetin gösteriş dini ol- madığı çokça söylenir. öyleyse bu gösteriş neyi nesi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle