Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2004 PAZAR
HABERLER
DÜmADABUGUN
Mİ SİRMEN
Birbirimizden Meğer
Yokmuş Hiç Farkımız
Sevgili,
Haberi görürgörmez kahkahayı patlattım pat-
latmasına da.. biraz düşününce, sevineyim mi,
yoksa üzüleyim mi, bir türlü karar veremedim.
Sevinsem de yeriydi. Yıllardır, vicdanımın üs-
tüne çökmüş olan acı, kimliğimden duyduğum
utançtan "Meğerse birbirimizden yokmuş hiç far-
/tomız" diye sıynlıp, derin bir "oh!" çekmem müm-
kündü.
Ama birbirimizden hiç farkımız olmadığına gö-
re, daha adil, daha yaşanası, içinde şiddete yer
olmayan bir dünya konusundaki umudumu da
yrtireceğime göre, sevinmek yerine üzülmem
dahadoğru olmaz mıydı?
Haber, Avrupa Kadınlar Boks Şampiyona-
sı'nda, 60 kiloda altın madalya alan genç kızı-
mız Gülsüm Tatar ile ilgili.
Spora pek uzak degilim ama, ekranda bile
görsem kadınlar arası boks maçlarını izlemiyo-
rum. Doğrusu, büyük hüner istediğini bildiğim hal-
de, tümden kaldınlmasına taraftar olduğum bu
vahşi sporun kadınlara hiç yakışmadığını düşü-
nüyorum; ekrandaki görüntüler de banaters ge-
Iryor.
Bu yüzden ilgilenmiyorum, ilgilenmediğim için
de kadınlar arasındaki boks karşılaşmalarının
erkeklerinkinden farklı kuralları olup olmadığını
da bilmiyorum.
öyle ya, erkekler arası karşılaşmalarda, bel-
den aşağı vurulan yumrukların doğuracağı sa-
kıncaları, kadınlar arası müsabakalarda, omuz-
dan aşağı göğse vurulacak yumrukiar da, mey-
dana getirebilir. Her neyse!
• • •
Genç ve güzel Gülsüm rakibini yumrukla döv-
me alanında şampiyon bir hanım.
Sevimlişampiyonumuz, Hürriyetgazetesinever-
diği demeçte haksızlığa hiç tahammülü olmadı-
ğını söylüyor ve ekliyor:
- Eğer hak ederse, kocama da yapıştırırım
yumruğu!
Gerçi, Gülsüm henüz evli değil, 2008'den ön-
ce de evlenmeyi düşünmüyor.
Ama yine de bu açıklamayı "Bekâra koca döv-
mek kolay gelir" diyerek geçiştirmek mümkün
değil.
Demek ki, kadınlann kocalarından, ağabeyle-
rinden dayak yemelerinden yakındığımız, bu ayı-
bımızdan çok utandığımız ülkemizde, gücü el-
lerinegeçirince, kadınlar da kocalarını dövecek-
lermiş.
Demek ki iki cins arasındaki fark, yapılarında
değil, güçlerinin derecesinde yatıyormuş. Bu
güçfarklıhğının illafiziksel olması gerekmiyor, eko-
nomik güç farklılığı da güçlü tarafa üstünlük sağ-
lıyormuş.
Ve unutmayalım ki, çok uzak olmayan bir ge-
lecekte, spor dallannda kadınlann rekorlannın er-
keklerinkini geçeceği, yani kadının erkekten da-
ha güçlü olacağını bilim adamları söylüyortar.
Kadının ekonomikgücünün erkeğinkini yaka-
layıp geçmesi için ise o kadar da beklemeye
gerek kalmayacak gibi görünüyor. Yapılan araş-
tırmalann sonuç bölümlerinde, gelişmelerin, 21.
yüzyılın ortalarına doğru her beş yönetici koltu-
ğundan üçünün kadınlara geçeceği yolunda ol-
duğu belirtiliyor.
• • •
Demek ki, kadının gelişmesi ve baskıdan kur-
tulmasının anlamı, onun hayatta, daha önce er-
keğin olan üstün konumda, karşı cinsin yerini al-
ması anlamını taşıyor.
Yani kadının kurtuluşu insanlığın kurtuluşu ol-
mayacak, yalnızca ast üst ilişkisinde bir yer de-
ğiştirmeden ibaret kalacak.
Başka bir deyişle, kadının kurtuluşu erkeğin esa-
reti olacak, öyle mi?
Oysa, erkeklerin binlerce yıllık ayıplarının utan-
cını taşıyan bizler, neler düşünmüyorduk ki...
Kadının kurtuluşu, topiumda seçkin biryerevar-
ması sonucunda, içinde şiddete yer olmayan
daha insancıl, daha sevecen bir dünyada yaşa-
mak olanağını bulacakttk; insanın insanlığı teh-
dit eden kaba kuvveti, vahşeti, açgözlülüğü so-
naerecekti. Analarımızın, karılanmızın, bacılan-
mızın ardılları, insanlığı kurtaracak sanıyorduk.
Doğrusu Gülsüm Tatar'ın açıklamasıyla bu
umutlarım suya düştü.
Şimdi boksör kızımızın günahını almayayım. Be-
nim umutlanmın solması onunla başlamadı. Ka-
dın siyasetçileri izlerken de, onların siyasetin var
olan vahşi yapısını değiştiremediklerini, yalnız-
ca ona eklemlenmekle yetindiklerini, hatta za-
man zaman politik vahşette, Demir Lady Mar-
gareth Thatcher örneğinde olduğu gibi, erkek-
leri bile geri bıraktıklannı gördüğümde yitirme-
ye başlamıştım umutlanmı.
Demek ki, Sevgili, sorun kadın erkek farklılı-
ğında değilmiş ve bizim, erkekler olarak bu ka-
dar sıkılmamız gereksizmiş.. çünkü meğer yok-
muş birbirimizden pek farkımız.
asirmen@ cumhuriyet.com.tr
Bedeli 4 trilyon 952 milyar
CHP'den AKP'yegeçen
Kıtytıy
ya bir ihale daha
ANKARA (ANKA)-
Istanbul Bayuıdırlık ve
tskân Müdürlüğü'nün 4
trilyon 952 milyar lira
tutanndaki yapım işi iha-
lesi"CHFninKürtso-
ronuna duyarh olmadı-
ğını'' gerekçe göstere-
rekAKP'ye transfer olan
Ağn Milletvekili Cemal
Kaya'nın sahibi olduğu
Aram înşaat'a verildi.
Işe başlama tarihinin 15
Eylül 2004 olduğu iha-
lenin sözleşmesinin ise
27 Nisan'da imzalandı-
ğı ortaya çıktı.
Kayâ, CHP'den 2003
Ekimi'nde istifa etmiş,
4 ay sonra da BO-
TAŞ'tan 11 trilyonluk
Samsun- Giresun-Ordu
doğalgaz ana iletim bo-
ru hattı döşeme işini al-
mıştı.
Kaya'nın sahibi oldu-
ğu Aram Inşaat, îstanbul
Bayındırlık ve tskân
Müdürlüğü'nün üç blok-
lukyenibinainşaasını 12
Nısan 2005'e kadar ta-
mamlayacak.
22. dönem milletvekillerinin yurtdışı gezilerinin maliyeti 2 yılda 3 trilyon liraya yaklaştı
Gezginvekılin faturası ağırAYŞE SAYIN
ANKARA - 22. dönem milletve-
killerinin yurtdışı gezi faturası, 2
yılda yaklaşık 3 trilyon lirayı buldu.
TBMM Başkanı BülentArmç, 2 yıl-
lık görev süresi boyunca 14 yurtdı-
şı gezisi gerçekleştirirken ihtisas,
araştırma komisyonlan ile parla-
mentolararası dostluk gruplan da-
hil yurtdışı gezileri nedeniyle mıl-
letvekillerine toplam 2 tnlyon 96
milyar liralık yolluk ödemesi yapıl-
dı. 712 milyar liralık uçak bileti fa-
turasıyla bu rakam 2 trilyon 809
milyar lirayı buluyor. Çin'den Nijer-
ya'ya kadar dünyadaki birçok ül-
• TBMM Başkanı Arınç, 2 yılda 14 yurtdışı gezisi gerçekleştirdi. Meclis Başkanlığı,
ihtisas komisyonlan, araştırma dostluk gruplan dahil yurtdışı gezileri nedeniyle
milletvekillerine toplam 2 trilyon liralık yolluk ödendi.
kenin parlamentosuyla "dosthıkgru-
bu" oluşturan milletvekilleri için
ise Meclis bütçesinden 121 milyar
liralık masraf yapıldı.
Milletvekillerinin yurtdışı gezi-
lerüıi CHP Iğdır Milletvekili Yücel
Artantaş ve Hatay Milletvekili Gök-
han Durgon soru önergeleriyle Mec-
lis gündemine taşıdı. Annç, baş-
kanlığı döneminde TBMM'yi tem-
silen yurtdışına giden heyet sayısı
ve heyette yer alan miletvekili sayı-
sı ile bunlann masraflanna ilişkin so-
ru üzerine, kendisinin 14 heyet ve
59 mületvekilininkatılımıyla 14 kez
yurtdışı gezisi gerçekleştirdiğini bil-
dirdi.
Annç'la beraber giden 59 kişilik
heyet dışında araştırma, ihtisas, ulus-
lararası komisyonlarca gerçekleşti-
rilen toplam 57 yurtdışı gezisine
toplam 248 milletvekili katıldı. îh-
tisas komisyonlan içinde Dışişleri
Komisyonu 12 gezi gerçekleştirir-
ken bunu 9 heyetle AB Uyum Ko-
misyonu, 7 heyetle Insan Haklannı
tnceleme Komisyonu izliyor. Annç,
yurtdışı gezilerine katılan milletve-
killerinin partüere göre dağılımı ko-
nusunda ise aynnü vermekten kaçın-
dı.
Dostluk gezilerL.
Milletvekillerinin yurtdışı seya-
hat olanağı nedeniyle fazlaca rağ-
bet ettiği dostluk gruplannın gezi-
leri geçen yasama dönemındekile-
ri şimdiden geçti. Yaklaşık 3.5 yıl
görev yapan 21. dönem parlamen-
tosundaki dostluk gruplan toplam
11 yurtdışı gezisi gerçekleştirirken
22. yasama yılının ilk iki yılında bu
rakam 14'e yükseldi.
Dostluk grubu üyesi 67 miUet-
veküi gezüere kaülırken sadece mil-
letvekilleri için TBMM bütçesinden
121 milyar 708 milyon lira harca-
ma yapıldı. 21. dönemde yapılan
toplam harcamanın 49 milyar lira
olduğu dikkate alındığında, bu ya-
sama dönemindeki dostluk grupla-
nnın masraflan iki katından fazla
arttı.
BAROLARDA SEÇÎM HEYECANI
'Yargı, içindeki
urlardan
temizlenmeli'
Haber Merkeri - Ankara Barosu Başkanı Semih
Güner, siyasal iktidara sahip olanlann her nrsatta
Atatürk'ün çizdigi anlayışı sorgulama, yozlaştırma,
yıpratma ve kişisel düşüncelerine uygun bir rejim
yerleştirme çabasını sabu"h şekilde sürdürdüğünü
vurguladı. Güner, yargının en kısa sürede içindeki
urlardan temizlenmesi gerektiğine işaret etti.
Rize'deki baro seçimlerini MHP'nin de desteğini alan
AKP ll Başkan Yardımcısı Harun Mertoğlu 4 oy
farkla kazandı. Ankara Barosu'nın 58. Genel Kurulu,
31. başkanını seçmek üzere toplandı. Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin Konferans
Salonu'nda yapılan genel kurulda önce divan
oluşturuldu. Açış konuşmasını yapan Güner, siyasal
iktidara sahip olanlann her nrsatta Atatürk'ün çızdiği
anlayışı sorgulama. yozlaştırma, yıpratma ve kişisel
düşüncelerine uygun bir rejım yerleştirme çabalannı
bilinçli, sabırlı bir şekilde sürdürdüğüne dikkat çekti.
Bunlann çoğu kez insan haklan ve demokrasi
kavramlanyla birhkte sunuldugunu vurgulayan
Güner, "Bu süreçte cıkanlan yasalann laik,
aydınhktan yana, hukuk devteti için inançla görev
yapan Sayın Cumhurbaşkaramızca rekor sayıda geri
gönderflmesi bu düşüncemizi
doğnılarruşür" dedi. Görev
yaptıklan dönemde yargı
üzerinde güven bunalımı
yaratıldığını, siyasal baskının
devam ettiğinı anlatan Güner,
"Basuunuan haber kaynağı
hatine gelen yargı örgütümûz
en kısa sürede içindeki
urlardan temizlenmeli,
güveniür ve saygm bir kunım
hanne getirilmebdir" diye
konuştu. Güner, bu konuda
hâkım, savcı ve avukatlara
önemli görevler düştüğünü
30 AÖUSTOS HUTBES1
Atatürk'ü 'unutan'
imama bakan desteği
• Devlet Bakanı Aydın, Türkiye genelınde
tüm camilerde okutulan 30 Ağustos Zaferi ile
ilgili hutbeyi TBMM Camisi'nde Atatürk'ün
adının geçtiği bölümlen atlayarak okuyan imam
Aygün'ün Meclis çahşmalannı aksatmamak
için bu yola başvurduğunu savundu.
Şapkayı alıp gidemedi
• Ankara Barosu
Başkanı Semih
Güner, yargının
güvenilir ve
saygın bir kurum
haline getirilmesi
konusunda hâkim,
savcı ve
avukatlara önemli
görevler
düştüğünü söyledi.
"Şapkamı ahr gjderim" söylemi>ie
Türk siyasetine damgasım vuran 9.
Cumhurbaşkam Süleyman
Demirel, bu kez "şapkasmı"' alıp
gidemedi!.. Demirel'in 4.20 metre
eninde. 1.6 metre yüksekliğinde
yapılan ve 250 kilogram ağniığında
Guinness Rekorlar Khabı'na aday
olan dev fotrii 10. Ankara Sanat ve
El Sanatlan Fuan'nda görücüye
çıktı. Dev şapka. Atatürk Kültür
Merkezinde düzenlenen fuann
açınşında Demirel'in de kaükbğı
törenle karşdandı. Tasarun ve
imalatında 4 kişinin geceü gündüzJü
çahşnğı şapka için Demirel de
duygulannı kendine özgü üslubu ve
esprikriyk süslediği bir konuşmayta
aktann. Şapkasuun Türk
siyasetinin 50 >ihna damgasını
Mirdugunu anlatan Demirel,
"Şapka. Türkhe'de tanınan bir
şapkadır. Çok partili 50 senelik
siyasette önemli rol oynamıştır"
dedi. 'Şapka', fuann sona ereceği 24
Eldm'e kadar AKM alanında
ziyaretçileri selamlayacak.
(Fotoğraf: AA)
ERDOĞAN ERİŞEN
ORDU-DinlşleriYük-
sek Kurulu'nca onayla-
nan ve 27 Ağustos'ta Tür-
kıye genehnde tüm cami-
lerde okutulan 30 Ağustos
Zaferi ile ilgili hutbeyi
TBMM Camisi'nde Ata-
türk'ün adının geçtiği bö-
lümlen atlayarak okuyan
imam Mustafa Aygün'e
Diyanet'ten sorumlu Dev-
let Bakanı Mefamet Aydm
sahip çıktı. Aydm, ima-
mın Meclis çahşmalannı
aksatmamak için hutbeyi
kısalttığını savıındu.
27 Ağustos Cuma günü
tüm camilerde okutuldu-
ğu gibi TBMM Cami-
si'nde de okutulmak üze-
re gönderilen 30 Ağustos
Zaferi konulu hutbe, ila-
hiyat fakültelerinde görev
yapan öğretim görevlile-
rinin yer aldığı bir komis-
yonca hazırlandıktan son-
ra Diyanet Işleri Başkan-
lığı 'na bağlı Din Işleri
Yüksek Kurulu'nca onay-
landı. Ancak TBMM Ca-
misi imamı Mustafa Ay-
gün, hutbede Atatürk'ün
aduunbulunduğu bölüm-
len atlayarak okudu. Ko-
nuyla ilgili olarak CHP
Denizli Milletvekili Mus-
tafa Gazakıve Ordu Mil-
letvekili Sami Tandoğdu
aynı gün ayn soru önerge-
leri verdiler. Önergelere
41 gün sonra yanıt veren
Diyanetten Sorumlu Dev-
let Bakanı Mehmet Ay-
dm, imam Aygün'ün Mec-
lis çalışmalannın yoğun-
luğu nedeniyle hutbeyi kı-
saltarak okuduğunu söy-
ledi. Olayın "münferit"
olduğunu ifade eden Ay-
dın önergeye yanıtında
şöyle dedi:
"Bilindiği gibi: TBMM
Camisi'nde hutbelerin
okunmasma iUşkin uygu-
lama Meclis çahşmalan-
nın yoğunluğu sebebryle
cami görevlUeri tarafin-
dan hutbeler losalülarak
okunmaktadn: Takdir edi-
lecegi gibi gibi, soru öner-
gesindebeürtilenohımsuz
olaylan münferitolaylar
oba dahi tasvip etmemiz
mümkün değüdir.r
söyledi. Izmir Barosu'nun olağan genel kurul
toplanhsı dün başlarken toplantının ilk gününe
yönetimin, AB Komisyonu'yla işbirliği halinde
hazırladığı işkence konulu rapor damgasını vurdu.
İzmir'de ûç liste yanşacak
Bir grup avııkat, uygulamanın doğru olduğunu
savunurken diğer kesim ise îzmir Barosu'nun. ulus
üstü bir oluşumla işbirliğine gıtmesini ve AB
Komisyonu'ndan gelen ödenekle araştırma
yapılmasını eleştırdiler. Bugün yapılacak seçunlerde
iki gruptan 3 liste yanşacak. Çağdaş Avukatlar
Grubu'nun önseçim sonucu belirlediği Hilal Küey,
önseçime girmeyi kabul etmeyen ve seçime Çağdaş
Grup adına girdiğini belirten Bahattin Acar,
Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu adına da Nevzat
Erdemir, 4 bin 724 avukatın kayıtlı olduğu baronun
başkanı olabilmek için yanşacak. Rize Barosu'nda iki
dönemdir başkanlık görevini yürüten Hüseyin
Karaahmetoğhı'nun yeniden aday olamadığı seçimler
3 dönem başkanlığa aday olan Muzaffer Derya
Çahşkan ile Karaahmetoğlu'nun yardımcılığını yapan
Harun Mertoğlu arasında geçti. AKP îl Başkan
Yardımcısı olan Mertoğlu, MHP'lilerin desteğini aldı.
Mertoğlu, rakibi Çalışkan'dan 4 oy fazla alarak seçildi.
veliler uygulamaya tepki gösterdl
Din dersine Alevilere 'cami
'imam' öğretmen yaptırma' derneği
ABtDtNYAĞMÜR
MERStN-Mersin MilliEği-
tim Müdürlüğü, Diyanet Işle-
ri Başkanlığı kadrosunda çalı-
şan bir imamı, 13 köye taşıma-
h eğirim sistemi ile hizmet ve-
ren Toroslar llköğretim Oku-
lu'ndadin kültürüve ahlakbil-
gisi öğretmeni olarak görev-
lendirdi. Alevi vatandaşlann
yaşadığı Dalakderesi köyü sa-
kinleri "Dindenlerindeçocuk-
bnmızanamazküdınnayabaş-
ladüar" diyerek tepkilerini di-
le getirdiler. Veliler, okulda öğ-
retmen fazlası bulunduğunu da
ileri sürerken Eğitim-Sen Şu-
be Başkanı Ünsal Yüdız, "For-
masyon eğttimi almamış bir
imamın Uköğretim kurumla-
rmdadersvennes doğru değjT
dedi. Velilerden Mustafa Go-
ler, "Okul müdürü bize, 'Siz
Alevi olduğunuz için imam-
dan rahatsız oluyorsunuz. O
zaman çocuklannız din dersle-
rine girmesin' dedi. Bizi din
dersine karşıynuşu gibi göste-
ripkonuvTisapönyorlar'' dedi.
TUNCELİ (Cumhuriyet) -
Tunceli'nin Mazgirt üçesine
bağlı olan ve nüfusun tamamı
Alevi olanDankentbeldesinin
AKP'li Belediye Başkanı Ya-
şar Çakmak'ın "Cami Yap-
ürma ve Yaşarma Derneği''
kurması tepki çekti.
"Dankent Cami Yaparma
GözeâeştinDeveYaşaöna Der-
neği'' yönetim kunılunu Çak-
mak'ın akrabası Hasan Çak-
mak, Hüseyin Hakan, HaMt
tiaslan, BülentGüngöc,Cemal
Özdemir ve belediye çahşanı
Kemal Vtaral'dan oluştu. Yö-
neticüerden Özdemir, beledi-
yeye yardım amacıyla derne-
ği kurduklannı behrterek "Hk-
metgetinnekiçinbelediye baş-
kanıderneğikurdunhı" dedi.
Tunceli Hacı Bektaşı Veli
Kültür Demeği ve Cem Evi
Başkanı Alevi dedesi Mah-
mutDedeogtu ise "Benceişm
içindebir o\ıınvar. Hüküme-
te şirin görünüp betediyeye
para aktarmakistiyoriar. Ale-
vi tarihine leke sürmek isti-
yoriar" diye konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Televizyonayansıyan salçadağrtan
adam görüntüleri, sürekli oynayan bir
filmin tekran gibiydi. Bir kamyonete
doldurduğu salçalan mahalle içinde
kadınlara dağıtmaya gelen adam şaş-
kındı. Kadınlar, üzerine saldınyorlar-
dı bir kutu salça için. Adam kadınla-
rı itiyor, onlara dert anlatmaya çalışı-
yordu. Sonunda beceremedi, kamyo-
netini alarak kaçtı. Arkasından kadın-
lar ve çocuklar koştular, yetişemedi-
ler.
Bu manzarayı seyrederken ne dü-
şünmek gerekiyor: Halkımız ilkel ve
aç. örgütlenmesini de bilmediği için
önüne konan salçayı bile almayı be-
ceremeyip birbirini çiğniyor. Doğru
mu bu? Biraz doğru. Asıl doğru ise,
bu yardım dağıtma işinin tam anlamıy-
la bir ilkellik içerdiği. Köpeklere, ke-
dilere et atar gibi topluluğun üzerine
yardım kutulan atmak, o kadınlann ha-
linden daha da geri bir anlayışı yan-
sıtıyor.
Profesör Ayşe Buğra ve Profesör
Ramazan Çadırlan ve Yoksullar
Çağlar Keyder'in yaptığı bir araştır-
manın sonuçlannı izlemiştik. Buğra ve
Keyder, toplumun en yoksul kesim-
lerinde "sosyal yardım fonu"nun et-
kilerini incelemişlerdi. Bu araştırma,
toplumun en alt kesimlerine yapılan
sosyal yardımın, tahmin edilenin ak-
sine, çok etkili olduğunu ortaya koy-
muştu. Buğra ve Keyder, kendileri de
araştırmaya başlarken böyle bir so-
nuca ulaşacaklannı tahmin etmedik-
lerini söylemişlerdi.
llkokul çocuklanna bu tür ailelerin
yaşadığı semtlerde verilen bir öğle
çorbasının bile bir anda eğitime ka-
tılan çocuk sayısının artmasına neden
olduğunu görmüşlerdi. Yakacak, gı-
da gibi yardımlann da en alt kesim-
lerde olağanüstü olumlu sonuçlar ver-
diğine tanık olmuşlardı. Ancak mad-
di yardım şeklinde sürdürülen bu yar-
dımlann, amacatam anlamıyla hizmet
etmediği inancındaydılar.
Buğra ve Keyder, şöyle bir hesap
yapmışlardı: Türkiye toplumunun ta-
mamını 15 milyon aile kabul edersek,
en yoksul kabul edilen yüzde onluk
kesim 1.5 mityon aile ediyordu. Bu 1.5
milyon aileye maddi yardım ulaştırma
yerine, her ay bankaya düzenli bir pa-
ra yatınlsa çok daha olumlu sonuçlar
doğurabilirdi. Buğra ve Keyder, mad-
di yardım ulaştırmanın birçok sakın-
cası olduğunu da ifade ettiler. Bu sa-
kıncaların başında bu ailelere ulaştı-
nlan gıda ve yakacak gibi maddele-
rin depolanması, ulaştırılması, dağı-
ölması fazladan bir masrafa ve bürok-
rasiye neden oluyordu ve bu maliyet-
leri yükseltiyordu. Buğra ve Keyder,
bunun yerine 1.5 milyon aileye ayda
100 milyon lira gibi bir yardım yapıl-
masıyla bunun olağanüstü sonuçla-
n olacağını düşünüyoıiardı. Çünkü bu
parayı alan ailenin fertleri sokağa çı-
kabileceklerdi, iş arayabileceklerdi.
Kendilerine bir güven gelecekti ve
sosyal hayata katılabileceklerdi.
•••
Bütün bunlan neden anlattım: Rama-
zan ayı boyunca yapılan mal dağıtma
manzaralannın, bu insanlann ruh hali-
ni bozduğunu, kişiliklerini zedelediği-
ni düşünüyorum. Bu kötü manzarala-
nn TV'lerden defalarca gösterilmesi,
bu ruh durumunu daha da kötü yön-
de etkiliyor.
Akşamları, ramazan çadırlarının
önünde oluşan kuyruklann iyi birgö-
rüntü olduğu söylenebilir mi? Bunun
yerine bu çadırian kuran belediyeler,
sosyal yardıma yönelseler, para yar-
dımında bulunsalar daha iyi olmaz
mı? Ellerindetabaklarla dakikalar bo-
yu kuyrukta beklemek, acaba bu in-
sanlann ruh halini nasıl etkiliyor? Şeh-
rin ortasında ramazan boyunca kuru-
lan çadıriar bir sosyal dayanışma gös-
terisi gibi sunuluyor. Bunun bir sos-
yal yardımlaşmanın ötesinde, yoksul
insanlara iane verilmesi gibi incitici
bir yani olduğu söylenemez mi?
• • •
Bat'nın, Doğu'dan öğreneceği şey-
lerin başında sosyal dayanışma ruhu
olduğunu çokçasöyleriz. Bunun doğ-
ru olduğunu inkâr edemeyiz. Ancak,
bu yardım gösterişinin, sosyal daya-
nışma anlayışını zedetediği de bir baş-
ka gerçek. Ramazan ayında iftar ça-
dırian neredeyse giderek kurumlaş-
maya başladı. Bu iyi bir durum mu?
Bazılannagöre iyi. Halbuki, bu tam an-
lamıyla bir propaganda ve gösterişe
dönüşüyor. Bunun yerine, kimseye
hissettirmeden para yardımında bu-
lunmak ve bu para yardımını sürekli
ve düzenli hale getirmek çok daha
yarariı. Islam'ıyetin gösteriş dini ol-
madığı çokça söylenir. öyleyse bu
gösteriş neyi nesi?