Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17EKİM2004PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Kelebek
operasyonun ömrü
ne kadar siirer?
Adı iislündf,
kelebeğûüa kadar! E posta: denizsom#cumhuriyet.corfl.tr www.denfcsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
- Faiz dışı fazla hedefı
sürecekmiş...
"Caizdir!"
Koyun
Mete Neptun: "AB'nin
'15 yıl kadar
bekleyin, bu
arada her
istediğimizi verin,
sonra sizi belki
üyeliğe alınz'
tutumuna sevinenleri
anlamak mümkün
değil. Çünkü bunlar
kurban bayramını
coşkuyla kutlayan
koyun gibileri"
Otomobil
Okay Artantaş: "Doğu
Perinçek, geçenlerde
Ankara Batıkentte
verdiği konferansta
Amerika'nın oyunlannı
ve Türkiye üzerine
stratejilerini çok güzel
anlattı. Ancak niye
Amerikan malı
Chevrolet otomobil
kullandığmı
anlayamadık."
amu Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vak-
fı'nın genel sekreteriiğini üstlenen ve birçok
özelleştirme karanna karşı açılan iptal dava-
lannın dilekçelerini hazıriayan Itter Ertuğrul,
Ümit Yayıncılık'tan çıkan kitabında "özelleştirmenin
10 yılı: Biz Vatan Hainliğine Devam Ediyoaız Hala" di-
yor.
Kitap, tam bir belge niteliğinde; ulusal kaynaklan-
mızın nasıl peşkeş çekilmek istendiğini gösteren "ib-
ret vesikalan"yla dolu... Üstelik, bu yağma Ikinci Dün-
ya Savaşı yıllanna kadar dayanıyor...
llter Ertuğrul, 60 yıldır süren yağmada uygulanan
"şablon"u şöyle özetliyor..
"1- Kamuoyu oluşturma: önce bir kamuoyu oluş-
turma çalışması başlıyor; bu şarkının yıilardır değiş-
meyen güftesi 'dünyadeğişiyor', ikinci mısrası ise, bu
değişimin dışında kalmamak...
2- Telkin ya da yönlendirme: Bu arada dış basının
önemli dergi ya da gazetelerinde Türkiye'ye akıl ve-
Hainlik
ren yazılar çıkıyor, bunlar anında çevrilip iç kamuoyu-
na 'bizimkiler'in görüşü olarak iletiliyor.
3- önemli dış gelişme: Bu sırada mutlaka Türki-
ye'nin Batı ile işbiriiğinin arttırılmasını 'gerektiren'
önemli bir dış gelişme yaşanıyor.
4- Tehdit ve sihirii sözcükler: Aynı süreç içinde mut-
laka gelişen dünya koşullarının Türkiye'nin politika-
lannda 'değişiklik' gerektirdiği, aksi halde Türkiye'nin
dünyada yalnız kalacağı ileri sürülüyor. Türkiye'nin
'çağa uyum sağlaması', 'dünyayaentegre olması' is-
teniyor.
5- Teknik adamlar: Sürecin bir diğer temel özelliği,
sorun sanki siyasi değilmiş, ekonomik kararların ar-
dında siyasi tercihler yokmuş gibi, konulara her şe-
yin dışında 'teknik birzorunluluk' olarak bakan adam-
lar, ama hep aynı kaynakta yetişmiş adamlar ortaya
çıkıyor.
6- Istenenden fazlasını yapmak: Bu durum 'teknik'
adamlann, istenenden fazlasını yapmak biçimindeki
temel özelliklerini de açıklıyor.
7- Yeni koşullar Beklentilerin gerçekleşmeyeceği-
nin kısa sürede anlaşılması halinde, karşı taraf pas
geçip topu başka bir kuruma atıyor.
8- Sapla saman: Bütün bu sürecin gerçek sonuç-
lan ekonomik olmadığı, siyasal olduğu halde, ilk gün-
den itibaren siyasal yön reddediliyor ve konulara hep
'teknik' açıklamalar getiriliyor."
Sonra... llter Ertuğrul'un yazdığı gibi ceplerindeki
paraya, yanlarındaki medyaya, arkalanndaki devlet
güçlerine karşın, her istediklerini yapamıyoriar çün-
kü llter Ertuğrul gibi yurtseverler çıkıp onlara epey za-
man kaybettiriyor. Kitaptaki konulara gelince...
Birinci konu: Türkiye'yi kim yönetiyor?
Bu kadan yeter sanınm!
StatüMehmet Ali Kılınç:
"Türkiye AB'ye alındığı
zaman bir Türk olarak
daha fazla itilip
'> kakılmamak için
şimdiden azınlık
statüsüne geçmek
istiyorum. Ama bunun
yolunu bilmryorum.
Bilenler lütfen yoi
göstersin."
SESSÎZSEDASIZO) Hintli ustanın nasihatini dinleyen çırak
Hintli yaşlı bir usta ile çırağı arasın-
da geçen ve kıssadan hisse alınacak
öyküyü Akif Kökçe göndermiş:
Yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden
şikâyet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çı-
rağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki
her şeyden mutsuz olan çırak döndüğün-
de, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu bir bar-
dak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaş-
lı adamın söylediğini yapar ama içer iç-
mez ağzındakileri tükürmeye başlar.
"Tadı nasıl" diye soran yaşlı adama öf-
keyle "Acı" diye cevap verir. Usta kıkırda-
yarak çırağını kolundan tutar ve dışan çı-
karır. Hiç konuşmadan, az ilerdeki gölün
kıyısına götürür ve çıragına bu kez de bir
avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini
söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının ke-
narlarından akan suyu koluyla silerken
ustası aynı soruyu sorar:
"Tadı nasıl?"
"Ferahlatıcf der genç çırak.
"Tuzun tadını aldın mı" diye sorar yaş-
lı adam; "Hayır" der çırak. Bunun üzeri-
ne yaşlı adam, suyun kenanna oturur ve
çıragına nasihate başlar "Yaşamdaki acı-
lar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Acının
miktan hep aynıdır. Ancak bu acının şid-
detı, neyin içine konulduğuna bağlıdır.
Acın olduğunda yapman gereken tek şey
acı veren şeyle ilgili hislerini genişletmek-
tir. Sen artık bardak olmayı bırak, göl ol-
maya çalış."
Bu güzel nasihat sonrasında çırak gö-
lün kıyısından ayrılmaz ve orada ölür. Me-
ğer kryıdaki fabrika, zehirli atıklannı göle
boşaltıyordur!
Yüksek Yerilim Hatt
AB'ye hangi Türkiye girecek?
Atatürk'ün dünkü çağdaş Türkiye"sı mi
yoksa bugünkü ortaçağ Türkiye'si mı?
erdincutkudyahoo.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Sedat Çetintaş'a Kavuşmak...
Derler ki Osmanh'nın ünlü
bilgelerinden Koca Ragıp Paşa.
en zor sorulannı bilen bir öğren-
cisini "övmek" için söylemiş;
''Olmayasın beş beldeden birin-
den; Darende'den, Dmiğrden,
Arapgir'den, Eğûı'den, Gü-
rön'deiL-'';
Bu beldelere yine Osmanlı
dönemınde '•Belde-i hamse-i
mutahara" denırmış. Yani "en
temiz seçihniş beş beİde"...
Bugün de aynı yerlerde şöyle
birdolaşsanız. "YukanFıratVa-
disi"nden beslenen. gizli kalmış
bir "uygarhkdünyası
r>
karşısın-
da saygıyla durur, hatta "tutu-
lur"kalırsınız...
Buralarda yetişen insanlarda-
kı, doğanın onca aşılmaz engel-
lerine ve yaşamın onca zorluk-
lanna rağmen öylesi bir "ustah-
ğı ve zarafeti", evlerine, kentle-
rine, eşyalanna, yemeklerine,
her şeylerine nasıl da armağan
ettiklerine şaşınr, arulan önünde
saygıyla susarsınız...
Tıpkı, 1889'da Arapgır'de do-
ğan mimar Sedat Çetintaş'ın,
Cumhunyetin o ılk yıllanndaki
onca güçlüklere ve "yalnt/hgı-
•a" rağmen tarihi ve anıtsal ya-
pılanmızı akıl duracak bir özen
ve aynntılı ça-
lışmalarla nasıl
da "riMöve" et-
tiğine şaşırdı-
ğımızgibi...
Arkeolojının
simge eserle-
rinden, Seknık-
hı'nun ve özel-
tikle de "Kla-
sik Osmanlı
Dönemi"rün
mimarlık şahe-
serlerine kadar, Cumhuriyet
devnmıyle birlikte devraldığı-
mız en görkemli kiiltür hazine-
leriruzı hem belgeleyen hem de
"koranmalan" için yaşamını
adayan mimanmıza kim bilir
nelerborçluyuz...
İTl 'nün vefası
Istanbul Teknik Üniversitesi
(İTT) ve onun çalışkan eski rek-
törüProf. Dr. GüJsüm Sağbmer,
işte m "uhısalborcu" ödeyebil-
rnel ıçın çok anlamlı ve en az o
kadir da değerli bir hizmete ön-
îlerlk ettiler.
- Smat tarihi dünyamızın aynı
palıkanlık içindeki alçakgönül-
îü enektarlanndan Prof. Dr. Ay-
ja Cdekan'ın Sedat Çetıntaş'İa
İlgii tüm bılgı ve belgeleri der-
lemsini hem özendirdiler, hem
Ües;k verdiler.
- Eıylesine kapsamlı ve özenli
bir tlgeseli "İTÜ Yayınlan"nın
&stlnmesini sağlayan Prof. Dr.
Vılcz Sey ile tarihsel arşivlerini
»ça Mimarlık Fakültesi Deka-
aı îof. Dr. Hasan Şener de ay-
tı esteğe gönüllerini kattılar.
Böiece, öpkı yıne "beş bekle-
DİMI karşısında duyulan hayran-
lığ.qenzer bir duyguyla alıp in-
celeyebileceğiniz; "Yazılan ve
RöJöveleriik SedatÇetintaş" ki-
tabı, efsanevi bir mimara ortak
vefa borcumuzun eseri olarak
yaratılmış oldu...
Bir 'aşkın' belgeseü
Özel ve özgün bir cilt ıçüıde,
108 rölöve paftasıyla birlikte
mimarlık ve sanat dünyamıza
armağan edilen kitapta, Cumhu-
nyetin o kuruluş yılanndaki
"kente ve mimarhğa" olan say-
gı da belgelenmiş oluyor...
Örneğin, Sedat Çetintaş,
1923'te ne tstanbul'da, ne de
Ankara"da... "Bursa"da Beledı-
ye Fen Işleri Dairesi'nin mıma-
n... Bu kentteki tarihi yapılara
ait rölövelenni 11 yıl sonra ye-
niden Bursa'da sergıledığınde,
Türk mımarisiyle ilgili bir de
konferans veriyor...
Mimari çalışmalannı takdir
eden ve yazılanna sayfalannı
açan Cumhunyet Gazetesı Sa-
hıbı Yunus Nadl 1932'de Ata-
türk'le tanışmasını sağlıyor. Çi-
zimlerıne hayran kalan Atamız,
1933'teki Cbkago sergisi için
çok sevdiği Şehzade Camisi'nın
rölövelenni de yapmasını isti-
yor. Bunun üzerine camınin ya-
nıbaşmda 2
odalı bir ev ki-
ralayan Sedat
Çetintaş, gece
gündüztam6ay
çalışarak
ABD'deki Tür-
kiye sergisine
Şehzade'nin çi-
zimlerini hazır-
lıyor...
Ayla Ödekan,
bilgisayar bir
yana, uzaktan ölçüm aletlerinin
bile bulunmadığı ve tüm ölçüle-
ri "efle" ve "cetvefle" aluıarak
çizilen, ama her biri bugünün en
ileri tekniğiyle bile kotanlama-
yacak kadar aynntılı ve hassas
olan rölöveler için diyor ki; "Bu
ancak bir aşkla olabiürdi*'...
Sedat Çetintaş da synı aşkıy-
la sevdalandığı tarihsel mimari-
mizin ve kendi mimarlanmızın
değerini bilemeyen "Baöa"lar
için 1941 'de bakın neler yazıyor;
"Avrupalı nıimarlar çağnlarak
modern mimari ile övünmek,
kendi hansüddem (saf ve soyhı)
auanmızı unutup da başkasının
uyuz eşeği ile yanşa çıkmamıza
benziyor_"
Bunlan da okuyunca düşün-
düm...
Kültür ve Turizm Bakanı Er-
kan Mumcu'nun, ışte bu yurtse-
verliğin ve "IdmlUdiyaşamaso'-
daa"nın mimarlıgımızdaki kah-
ramanıyla bizleri ve gelecek ku-
şaklan yenıden tanıştırdıklan
için Ayla Ödekan ile yardımcı-
lanna "tüm ulusumuz adına"
ödül vermesı, ne kadar da an-
lamlı ohır...
oekincirn cumhuriyet.CQm.tr
KİM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK
L
CsE=^N
behicakuj turk.net
.cfc
. iÇİZGÎLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaracia mynet.com
HARBt SEMİHPOROY semihporoy(a yahoo.com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA BÎLGİN hayatepikamynet.com
TV TARTISMALARINDA
"SÜZEL KONUŞAN" KERRY.
BUSH'U
ZORLUYORMUS...
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 17Ekvn uncu3.mumtaz-arikan.com
YURTT/ISUĞA AUNAN BASK4M!.
?8' Ü İSYANCIYA, ÖUJ-
OAVtS,
f, 8U OURLİMDA 2.1 YIL
.. . T T
. ..SAl/AftU StTİMİAJDE, UUOOLA/'£
PLJZefJL£MB<T£N İKİ YIL TUTUfCUl KALAN ~ '
"/. ÖLÛÂ/IÜKIE DEĞİM, <SÜA/ey/AJ KÖLECt PO
OİU£
978oe,JBf/eesofJi>A{/tsiN YE
KAgULÜNÜ gitD/eEN SAÇ/&W J/
K
"BU KABUL, UZttM Bte G£ÇMif/ OC4AJ 34^
MA SÜGSC/MİU SON GiRtpMİPiR..' PEMÎÇİİ.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Yeniden Eskiye Dönmek
Türkiye gerçekten "ilginç" birülke, bizler de ar-
tık pekfakındaolmasakda"//g;nç" insanlanz. "İl-
ginç" bir ülkedeyaşayan insanlann da ülkeleri ka-
dar "ilginç" olmalanndan daha doğal ne olabilir ki?
Durup dururken bu "ilginçlik" konusu da nere-
den çıktı, diye sorabilirsiniz. Yanıtlayayım, son
günlerde hızlanan mafya babası trafiğini tanımla-
yacak başka bir sözcük bulamadım da ondan.
Haklı değil miyim, değil miyiz? HaftaJardırgeldi ge-
lecek diye Alaattin Çakıcı'yı bekliyorduk, geldi.
Gelmeden, daha doğrusu getirilmeden önce,
"Devletimle hesaplaşacağım!" demişti. Merakla
bekliyoruz bu hesaplaşmayı. "Mafya babası" ola-
rak adlandınlan bir kişinin yargı önünde devletle
hesaplaşması başlı başına bir "ilginçlik" değil mi?
Sonuçta dolaylı da olsa o, hükümet devirmiş bir
adam; kim bilir neler söyleyecek?
Insan bu arada madem adam bu değin önem-
lıydi, o zaman neden salıverilmişti, diye sormadan
edemiyor. Sahi, hangi yeni suçlar nedeniyle yeni-
den tutuklandı Alaattin Çakıcı ya da yurtdışına
kaçmadan, yani salıverilmeden önce şimdi işledi-
ği söylenen suçlar içeride tutulmasına hukuksal bir
zemin oluşturmuyor muydu?
• • •
Bu arada başka bir "baba" daha tutuklandı: Se-
dat Peker. Onun giriş-çıkış-giriş trafiği de size
çok "ilginç" gelmiyor mu? Adam yaka paça ya-
kalanıp yargıç önüne çıkartılıyor. Uzun soruştur-
malardan sonra salıveriliyor. Derken savcının itira-
zı, uzun bir soruşturma daha, adam yeniden tu-
tuklanıyor. Tam bir "pertıiz-lahana turşusu" dunı-
mu yani. Insanın aklına bin bir şey geliyor, ama kor-
ku belasından ağzını açamıyor. Ağzınızı açacak,
kafanızdan geçenleri söyleyecek olsanız, hukuk
Çakıcı'yı, Peker'i bir yana bırakıp tepenize bine-
cek çünkü. Başınıza gelecekleri bildiğinizden su-
suyorsunuz.
Ama sokaktaki insanlar susmuyoriar. Sokak bo-
yacılanna ayakkabılannı boyatıriarken, büfe önle-
rinde ekmek arası döner yerlerken, otobüste, dol-
muşta gideıierken, evlerinde televizyon izler ya da
kahvede kâğıt oynariarken hukuk mukuk dinle-
meyip ağızlanna geleni söylüyoriar, rahatlıyorlar.
• • •
Doğal ki tüm gözaltına almalann, tutuklamala-
nn, salıvermelerın, sonra yeniden tutuklamalann
hukuksal dayanaklan var, ama bu ülkedeki herkes
hukuktan bir hukukçu kadar anlamıyor ki... Ve in-
sanlann ağızlan torba olup büzülemediğinden ile-
ri geri konuşuyoriar.
Hukuktan hukukçular kadar anlıyor olsalar 17
Ağustos 1999 depreminde iskambil kâğıdından
şatolar gibi çöken, çökerken de binlerce insanın
ölümüne yol açan çimento, demir hırsızlıklannın fa-
illeri gibi yüz binlerce insanın paralannı cukkala-
yıp bankalannı batıran banker bozuntulannın da
aramızda ellerini kollannı sallayarak özgürce do-
laşabilmelerinin nedenini de kavrayabilecekler. Fa-
kat anlamadıklanndan kavrayamıyorlar. Ben de
kavrayamıyorum doğrusu.
• • •
"ilginç" sözcüğü ise insanın başına bela getir-
meyen masum bir sözcük. Sözgelimi, yüksek hu-
kuk katlannda kimi hukukçulann, memurlann şu
ya da bu biçimde bazı suçlularla yakın münase-
bette olduklanna ilişkin savlar ortaya atılıyor. Bu
savlar öylesine güçlü ki, söz konusu hukukçular,
memuriar bu nedenle görevlerinden alınıp başka
görevlere atanıyor. Ama sonuçta yine hukuk işle-
rine bakmakla görevlendiriliyorlar. Adalet Bakan-
lığı bu kişilerin yeni görevlerinde eski görevlerin-
dekine benzer ilişkilere girmemeieri için onlardan
yazılı taahhütnameler mi alıyor? Bana "ilginç" gel-
diğinden soruyorum.
Ne yalan söyleyeyim, içımde yeniden eskiye dö-
nüyormuşuz gibi bir his var. Susurluk'takine benzer
bir de otomobil kazası eksik, o da olsa tarih teker-
rür edecek sanki. O zaman bakacağız ki, dere tepe
düz gitmişiz, ama ancak bir arpa boyu yol almışız.
"İlginç" değil mi? Ülkemiz gibi bizler de demek is-
tiyorum...
e-posta: [email protected]
B U L M A C A SEDAT YÂŞAYAN
1 2
SOLDANSAĞA:
1/ Kara-
man'ın Er-
menek ilçe-
sinde, Türki-
ye'nin en
uzunmağara-
lanndan biri.
2/Mızrakuç-
lanna takılan
küçük bay-
rak... Borsa-
da, kesin va-
deli değerle-
rin kuru ile primli
değerlerin kuru ara-
sındaki fark. 3/ Le-
tonya'nm para biri-
mi... Bilgiçlik tasla- 4
yan kimse. 4/ Utanç
duyma... Bir çeşit 6
ince kumaş. 5/ Yap- 7
rak tütünlerin düşük 8
kaliteli olanı... Bir 9
yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan
araç. 6/Gelir... Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmek-
te kullanılan araç. II Dayanıklı bir yün kumaş...
Branş, dal. 8/Bir şeyin özünü oluşturan ana öğe...
Aincanın ya da dayının kansı. 9/ Isparta ilinde,
Türkiye'nin en derin mağaralanndan biri.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Manda yavrusu... Sanı, şüphe. 2/Akdeniz Böl-
gesi'nde bir akarsu... Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın
bir şiir kitabı. 3/Kabul etmeyerek geri çevirme...
Soğan, maydanoz ve zeytinyağıyla yapılan fasul-
ye salatası. 4/Tuzağa düşürülen şey... Sakarya'nın
bir ilçesi. 5/ Tümör... Bir renk. 6/ Kolayca geçit
vermeyen, aşılması çok güç doğal engel... Bir
gösterme sıfatı. 7/ Airika'da yaşayan, bacaklan
beyaz çizgili bir hayvan... "Nazlı yâr kölen ola-
yım / Kabul eyle — yerine" (Karacaoğlan). 8/Par-
İak kırmızı renkte bir süs taşı... Kemana benzer
büyük bir çalgı. 9/ "Irlanda Cumhuriyet Ordu-
su"... Keçi yavrusu.