Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2004 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Emekli / Onur Oymen 'le AB raporunu, sakıncalarını, eksikliklerini konuştuk
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanoghı@cumhuriyetcom.tr
AB 'nin Türkiye 'yle ilgili ilerleme raporu açıklamr açıklanmaz bir
bayram havası, demeyin gitsin. Hani, bir lafvardır, bilgi sahibi
olmadanJikir sahibi olup ahkâm kesmek, diye... Daha raporu
okumadan Türkiye'nin artık Avrupalı olduğu mu, zafer kazanıldığı
mı, Avrupa kapüarına "Allah Allah " seslehyle dayanıldığı tnı... Ne
isterseniz hepsi var... Birde iiç ayn rapordan oluşan metni tekrapor
sananlar daha da giilünç. Metinde sakıncalar, eksiklikler, hatta tuzak
denebilecek bölümler yok kabul ediliyor. Ağlanacak halimize gülerek
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve tstanbul Milletvekili emekli
büyükelçi Onur Öymen 'le bir araya geliyorum. Öymen, bir grup Türk
parlamenterle, Türkiye için kulis yapmaya gittiği Paris 'ten dönüşte
ayağımn tozuyla gazeteye geliyor. Onunla 6 Ekim raporunu,
acullukla yapılan ilk değerîendirmeîeri, sakıncalan, eksiklikleri ve
tuzaklan, ayrıca AB içinde Türkiye 'yle ilgili hâlâ pek çok bilgi
eksikliği bulunduğunu konuşuyoruz. Öymen bir nokîada çok çarpıcı
şu sözü de söylüyor: "Insanlan ikîidara yakınlığı ya da vücut
dilinden çok iyi anlaması ölçüsüne göre kilit mevldlere getirirseniz,
bu kadar önemli müzakereleri o insanlarla yürütemezsiniz."
Raportuzaklarla dolu-AB üyesi ülkelerde, özellikJe de Hıristiyan de-
mokrat kesimde Türkiye nüfusunun büyük ço-
ğunluğu Müslüman olduğu için tam üyeliğe ka-
bul edilmesinin mümkiin olmadığı görüşü hâ-
kim. Hatta geçenlerde bir Alman televizyon ka-
nalında yapılan bir ankette, katılanlann yüzde
75% Türkiye'nin tam üyeliğine 'hayır'oyu ver-
mişti. Bu, kliseleşmis bir anlattm olmakla bir-
likte, acaba medeniyetierçatışmasma açık kapı
mı bırakıyor?
ONUR ÖYMEN - Avrupa "da, bildiğiniz gibi,
Türkiye'nmüyehğındenranatsızolanlarvar. Bun-
lann bir bölümü kültürel nedenlerle Türkiye'nin
üyeliğine karşılar. Bir bölümü. Türk işçilerinin
serbest dolaşımından endişe ediyor. Başka bir bö-
lümü, Türk ekonomısının rekabet gücünden çeki-
niyor. Bunlann içinde Almanya'da, Fransa'da,
Avusturya'da, başka ülkelerde siyası güçler var. Bu
siyasi güçlerin AB Komisyonu raporunu da etki-
lediklen izlenımını alıyoruz.
- Yani özellikJe Türkiye 'yle yapılacak müza-
kerelerin ucunun açık olacağı gibi mi?
ÖYMEN - Evet. Komisyon raporunda yer alan
bazı ifadeler, hatta bazı mayınh sahalar, öyle an-
laşüıyor ki, bu güçlerin etkisiyle kaleme alınmış-
tır. Bir kere müzakerelenn ucunun açık olacağı gi-
bi bır ifade hiçbır şekilde kabul edilemez. Çünkü
bunlar tam üyelikten başka seçeneklere de kapıyı
açık bırakmaktadırlar.
Referanduma sunma kararı
- Yani Alman Hıristiyan Demokraûar'ın ön-
gördüğü Türkiye'ye özeistatü verilmesigibimi?
ÖYMEN-Doğru. Neyazıkki Fransız Parlamen-
tosu'nda yapılan görüşmelerde de bizzat Fransa Baş-
bakanı ve pek çok siyasi parti temsılcisi özel sta-
tü sözünü dile gehrdıler. Bu da gerçekten Türki-
ye'nin hiçbir şekilde kabul edemeyeceği bir hu-
sustur. Kamuoyunda pek tartışılmayan başka cid-
di sıkıntılar da var. Çünkü bazılan 17 Aralık'ta bir
müzakere tarihi alınmasının yeterli olduğunu dü-
şünüyorlar ve bunun ilerisini pek göremiyorlar.
Aynca. üyelik tnüzakereleri sırasında ve sonra-
sında Türkiye'nin üyelik süreci çok ciddi tehlike-
lerle karşı karşıya gelebılir. Bunlann başında da
Fransa Cumhurbaşkanı JacquesChirac'ın, Türki-
ye'nin üyeliğinı sonunda Fransız halkının onayı-
na, yani referanduma sunma karan vardır. Bunun
için de Fransa Anayasasf nın değiştirilmesi öngö-
rülüyor. Bu takdirde referandum anayasa hükmü
olacaktır ve gelecekteki Fransız cumhurbaşkanla-
rmı bağlayacaktır. Işte, tehlike burada. Anlaşılan
başka tehlikeli aşamalardan da geçeceğiz.
- 0 zaman Türk işçilerinin serbest dolaşım
haklarının sürekli olarak kısıtianması koşulu-
nun getirilmesine ne diyorsunuz?
ÖYMEN - Bu koşul bugüne kadar hiçbir ülke-
ye uygulanmamıştır. Bir tek Türkiye için öngörü-
lüyor. Oysa serbest dolaşım hakkı AB'nin dört te-
mel direğinden biridir. Bunu sürekli olarak kısıt-
ladığınız zaman ortaya çıkacak sonuç tam üyelik
olmaz; kısıtlı üyelik ya da özel statü ohır.
- Bir de raporda tanmsal ve bölgesel sübvan-
siyonları unutun, gibi bir ifade kullamlmıyor
mu?
ÖYMEN-Unutun,demiyorlarsabile raporda bu
konularda Komisyon'un yeni kısıtlayıcı öneriler ge-
tirebileceğı söyleniyor. Bizim öteden beri kamu-
oyuna anlatmaya çalıştığımız gibi bunlar da bilinç-
li muğlakhk anlamına geliyor. Komisyon'un ne öne-
riler getireceğini, bunlann Türkiye'ye etkilerinin
ne olacağım bilmiyoruz. Raporda başka unsurlar
davar.
Surlye'ntn İsrail'e su vermesl
- Örneğin?
ÖYMEN-Raporun bir bölümünde Türkiye'nin
üyeliğinden sonra Dicle ve Fırat havzaJanndaki ba-
rajlann ve sulama tesislerinin uluslararası yöne-
timinden söz ediliyor. Aynı cümlenin içinde tsra-
il ve diğer bölge ülkelerinin de adlan geçiyor.
Acaba burada kastedilen, vaktiyle önerilen ama
Türkiye'nin kabul etmediği Suriye'nin îsrail'e su
vermesi karşıhğında Türkiye'nin Suriye'ye ek su
vermesi tavizi midir? Yoksa başka bir fikir midir?
Bu muğlak bir biçımde kaleme alınmıştır. Bu-
nun esas amacı bilinmemektedir.
- Bir de Komisyon 'un yeni bir rapor hazıria-
yacağı beklentisi var...
ONUR OYMEN
Lise öğrenimini İstanbul Galatasaray
Lisesi 'nde, yükseköğrenimini AÜ
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde
tamamladu 1964'te Dışişleri
Bakanhğı 'na girdi Kıbns, Danimarka,
İspanya, Çekoslovakya, Almanya,
Avrupa Konseyi nezdinde çeşitli
görevlerde bulundu. 1995-97arası
Dışişleri Bakanhğı Müsteşan, 1997-
2002 arası NATO Daimi Temsilcisi oldu.
3 Kasım 2002 seçimlerinde CHP'den
İstanbul milletvekili seçildi. Türkiye-AB
Karma Parlamento Komisyonu üyesL
CHP"'nin son kurultayının ardından
genel başkan yardımcılığına getirildi
ÖYMEN - Evet... Bu raporda şimdiye kadarki-
lerden başka, ilave beklentiler ve talepler yer ala-
cağı anlaşılryor. Oysa bize Komisyon yetkilileri baş-
ka talepleri olmadığını söylemişti.
Metnin içine gizlenmiş bazı talepler de var. Bun-
lann birtanesi Ermenistan sınınnın açümasıdır. Öbü-
rü ErmenistanTa tarihi olaylar konusunda uzlaş-
maya \
r
anlmasıdır. Bir diğeri Kıbns Rum Kesimi'nin
resmen tanınmasıdır.
Türkiye'nin temel çıkarları
- Onun için mi CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal,u
l 7Aralık 'ta Brüksel 'egitmekten şeref
duyarım " dedi?
OYMEN-Sayın Genel Başkan Baykal'ın Maç-
ka'da bu konuda yaptığı açıklama kamuoyuna tam
yansıtılmadı. Orada Sayın Genel Başkan, CHP'nin
hangi koşullarda ikndara destek olacağım söyle-
di. Onlar da, size sözünü ettığim koşullardır.
CHP'nin gözleri bağh olarak iktidara kayıtsız şart-
sız destek verdiğı, iktidann bütün sorumluluğuna
ortak olmaya hazır olduğu izlenimini hiç kımse al-
mamalıdır. Biz iktidara, ancak Türkiye'nin temel
çıkarlannı koruduğu ve tam üyelik doğrultusun-
dan sapmadığı, diğer üye ülkelerle Türkiye arasın-
da uygulanmak istenen aynmcılıklann kaldınl-
masında başanlı olduğu ölçüde yardımcı olacağız.
Aksi halde biz iktidann yapöğı hatalara ortak ol-
muş oluruz. Biz her zaman, her vesıleyle söyle-
dik. Sayın Başbakan'ın biraz da acele olarak ra-
porun yayımlanmasından bir-ikı saat sonra bunun
olumlu ve dengeli olduğunu söylemesinden ben
rahatsızlık duydum. Ondan sonra o da üslubunu
değıştırdi. Bu tür beyanlar Türkiye'nin müzakere
gücünü azaltır. Kendinizin olumlu ve dengeli bul-
duğunuz bir raporun değiştirilmesine nasıl çalışa-
caksımz? Hangi gerekçeleri öne süreceksiniz?
Lozan dellnemez
- Yayımlanamn aslında üç rapor olduğunu bi-
liyoruz. Bunlardan birisindeAleviler ve Kürtier
için "azınlık" kavramınm getirilmesi önemli
yankılarayolaçtu Acaba bu, Birinci Dünya Sa-
vaşı sonrasından bu yana hiç bozulmamıs tek
uluslararası antlaşma olan Lozan 'lyoksaymak
anlamına mıgelir? Çünkü Lozan 'da Türidye'de
sadecegayrimüslim cemaatler azınlık olarak ka-
bul ediiir...
ÖYMEN-Raporda, Lozan'da Türkiye'nin azın-
lık haklannı sadece gayrimüslim azınhklara tanı-
ması eleştiriliyor. Bir taraftan Kürtlerin, bir taraf-
tan da Alevilerin azınlık sayılmalan gerektiği yo-
lunda ifadeler yer alıyor.
- Ama Aleviler ve Kürtier de bu azınlık sayıl-
mak istenmelerine tepki gösterdiler...
ÖYMEN - Evet, tepki gösterdiler. Sayın Dışiş-
leri Bakanı bunu metinden çıkarttıklannı söylüyor.
Kendisine, "Türkiye'niıı Üyeöğmin AB'ye Etkfle-
ri" raporunun dokuzuncu sayfasını okumasını tav-
siye ederim. Orada Türkiye ve komşusu ülkeler-
deki Kürt azınlıktan söz ediliyor. Ana raporda da
Kiirt konusu "Azmhldar'' başlığı altında zikredi-
liyor. Birçok yerde yapılan atıflarda AB'nin Kürt-
leri bir azınlık toplumu gibi gördüğü anlaşüıyor.
Ale\ilerden de azmhk gibi söz ediliyor. AB'yle şim-
diye kadar yaptığımız görüşmelerde böyle bir şe-
yi hiç duymadık. Ben kişisel olarak AB yetkilile-
rinin Alevi azınlıktan söz ettiklerini hiç duymadım.
O bakımdan bu ifadeler bizim açımızdan çok şa-
şırtıcıdır. Bu Lozan' ın kendisine de, düşüncesine
de, Türkiye'nin gerçeklerine de aykındır. Türki-
ye'nin asli unsuru olan bu vatandaşlanmızın bu ül-
kede azınlık haline getirilmesine önce bu vatan-
400 dolayında eleştiri ya da beklenti
- AB üyesi ülkelerin kendi iç hukuk kurallarını ve iç yapılarını sıkı
sıkıya koruduklannı biliyoruz. Öte yandan Türkiye 'den iç hizmet
yasası, ya da MGK'de ciddi değişiklikler yapüması gibi somut istek-
leri var. Sizce bu garip bir ayrımcıhk değil mi?
ÖYMEN - Raporda, "Bir taraftan MGK'yle ilgili yasal düzenlemeler
yapdmışür. Fakataskerler yine de dolayh yoUardan Türkiye'ninyönetimini
eddfiyorlar" deniyor. Komutanlann çeşitli siyasi konularda demeç ver-
meleri eleştiriliyor. Sonuçta, bu ve benzeri pek çok eleştin var. Şu sırada
Türkiye'nin yapması gereken, raporu bütün aynntılanyla incelemektir.
Biz CHP olarak bunu yapıyoruz. Raporu çok dikkatle, kelime kelime
okuduk; bütün unsurlannı ortaya çıkardık. Ve irili ufaklı, önemli önem-
siz, 400 dolayında eleştiri ya da beklenti olduğunu gördük.
- Bir örnek verir misiniz?
ÖYMEN-Örneğin, temmuz ayında Türkiye'ye verilen bir soru kâğıdının
cevaplandınlmadığı söyleniyor. Öyle anlaşüıyor ki bu AB'nin geniş-
lemesinden sonra uyumla ilgili bir soru kâğıdı.
Bunu cevaplandırmamakta Türkiye'nin haklı bir sebebi mi vardı, yok-
sa ihmalden midir? Bunlan bilmiyonız. Buna benzer pek çok eksiklik ve
eleştiri ifadesi bulunuyor. Biz CHP olarak bu konuda çok yoğun bir çalış-
ma yürütüyoruz. Bu çahşmalanmızın da hükümete katkı sağlayacağını
umuyoruz. Ama kamuoyumuzun da bütün bu konularda çok iyi bilgilen-
dırilmesi gerekiyor. Bütün bunlan incelemeden, bu söylediğim mayınh
sahalan, sakıncalan görmeden bir zafer havası yaratmanın ne kadar sakm-
calı olduğu şımdı daha iyi anlaşüıyor. Bunu yapanlar hükümete yardım-
cı olduklannı düşünüyorlarsa bilsinler ki hükümete zarar veriyorlar. Çün-
kü bir ülkede kamuo>oı bu kadar önemli eksiklikleri, sakmcalan olan bir
raporu bayram havası içinde karşılıyorsa, sonradan bunun değiştirilmesi
için nasıl güç harcayacaksınız, nasıl sonuç alacaksınız?
daşlanmızın kendüen karşı çıkarlar. O bakımdan
bunlan yadırgıyoruz..
- Ankara, üstelik de Gümrük Birliği anlaşma-
sına evetdediğinegöre, AB 'ye tam üye olan Kıb-
rıs Rum tarafını tammamakta ısrar edebilir mi?
ÖYMEN-Zaten raporda Kıbns Rum Kesimi'yle
ilgili de bazı talepleri var. Yalnız tanıma değil, bu-
nun dışında Kıbns Rum bandıralı gemüerin Türk
limanlanna gırmeleri gibi istekler de var.
Aynca, özellikle Hıristiyan azınlıklann bazı di-
ni haklanmn eksikhğınden de söz ediliyor. Bunun-
la, Türkiye"deki din özgürlüğü eksikliğinden söz
ederek dini siyasete kanştırmak isteyen bazı çev-
relere koz verüiyor. Ûdnci olarak da, Türkiye'de
laiklığe yönelik tehditlerden hiç söz edilmiyor.
AB'nin laiklik kuşkusu
- Oysa AB 'nin temel ilkelerinden birisi de la-
iklik değil mi?
ÖYMEN - Herkes zina tartışmalan vesüesiyle
laiklik konusunda AB'de büyük bir hassasiyet ol-
duğunu gördü... Buna karşın raporda laıklüc kar-
şıtı akımlardan bahis yok. Üçüncü olarak gördü-
ğümüz eksiklik, Türkiyedeki azınlıklann hakla-
nndan söz ederken AB ülkelerindekı Türk soyun-
dan olan azınlıklardan hiç mi hiç bahsedilmiyor.
Raporun bazı bölümlerinde ekonomi. tanm, GSMH,
gelir dağılımı gibi bölümlerinde, Türkiye ile öbür
AB ülkeleri kıyaslanıyor. Ama bu azınlık haklan,
dini haklar konulanna gelince hiçbir kıyaslama
yapümıyor. Burada kıyaslama yapüsa, Türkiye de-
ki uygulamalann bazı AB ülkelerinin ilerisinde ol-
duğu görülecektir. Bu yapılmıyor. Dolayısıyla da
dikkat çekici.
- 5"/; birgrup Türkparlamenter olarak bu haf-
ta Paris 'te temaslarda bulundunuz. Izlenimleri-
nizi anlatır mısımz?
ÖYMEN-Ilginçti. Aynca ben Fransız Üdnci Ka-
nal televizyonunda bir açık oturuma katüdım.
Orada bize en çok yöneltüen eleştinlerden biri-
si, laiklik karşıtı akımlardı. Bunlar bahane edile-
rek Türkiye'nin gerçek laik bir ülke ohnadığı de-
falarca söylendi. Türkiye'nin Müslüman bir ülke
olduğu yolunda yapılan bazı konuşmalara atıflar-
da bulunuldu. Ben de bunun tam tersi olduğunu
anlattım. Laikliğin Türk Anayasası'nın değiştiri-
lemez maddelerinden biri olduğuna vurgu yap-
tım. Aynca Türkiye'nin çok uzun yülardan beri la-
ikh'ği benimsemiş olduğunu anlattım.
Fakat öyle görülüyor ki din temasının yerli yer-
siz, olur obnaz her vesileyle ön plana çıkanlma-
sı, AB ülkelerinde Türkiye'de gerçek bir laikhk olup
ohnadığı konusunda kuşkular yaratmış. Hele Sa-
yın Başbakan'ın, "Türkhe'vie ABarasmda anlaş-
ma olmazsa medenhetler çaüşması çıkar" sözle-
rine çok büyük tepki var. Türkiye'nin tslam âle-
minin temsilcisi olma hakkmı nereden bulduğu-
nu soruyorlar. "Türkiye'nin boyutınia İslam âle-
mininbmiıtu başkadır. Türkrve onlann sözcüsü ola-
nıaz.Bizibö\1em€denh«lerçatışması\1atehditede-
mez" diyorİar.
Avrupalı görünüm
- Yani böylece Türkiye'nin üyeliğinin aley-
hinde olan çevrelere koz vermis olmuyor muyuz?
ÖYMEN-Tabii. Aradıklan kozu ellerine veri-
yoruz. Bunlara koz vermemek lazım. Öyle sam-
yorum ki, önümüzdeki dönemde bizim yapma-
mız gereken, Türkiye'nin ABden farkhhklanndan
çok benzerlıklerini, ortak unsurlannı, AB'ye ya-
pacağı katkılan ön plana çıkarmakrır.
Bunu, Paris'teki temaslanmız sırasında çok açık
biçimde gördük. Türkiye bu farklüıklannı AB'nin
gözüne sokarak AB'ye daha fazla yakınlaşamaz.
Karşıtlanmızın tereddütlerini, endişelerini bu şe-
kilde gideremez. Onun için Türkıye'nin Atatürk'ün
çizdiği laik, çağdaş bir devlet görüntüsüyle AB'nin
karşısına çıkması lazımdır. De\-let yapunızla, hu-
kuk sistemimizle, küık kıyafetimizle, Avrupah gö-
rünümüyle AB'nin karşısına çıkarsak karşıtlanmızı
etkisiz kıhna şansımız daha fazla olacaktır.
Kayıt
rahatsızlığı
- tlerleme raporunda dikkatimi çeken bir
başka husus, Maastricht kriterierinden çok
az söz edilmesL Acaba Türkiye ekonomisi
nasılsa IMF'ye emanet gözüyle bakılıp
2010yılı sonrası bunun sonucu mu bekle-
niyor?
ÖYMEN-tlerleme Raporu ve Türkiye'nin
Üyeliğinin AB'ye Etkileri Raporlan'nda Tür-
kiye'nin ekonomisiyle ilgili bölümler var.
Bunlarda Türk ekonomisi birçok bakımdan
eleştiriliyor. Ve Türkiye gerçekten çok yok-
sul, Bulgaristan ve Romanya düzeyinde bir
ülke gibi gösteriliyor.
Bazı istatistiklere baktığınızda Türkiye'nin
gerçekten yoksul bir ülke olduğu izlenimini
alabilırsiniz. Ama ekonominın büyük bir bö-
lümünün kayıt dışı olduğunu ve dolayısıyla
istatistiklerin gerçek durumu tam yansıtma-
dığıru düşünecek olursanız, Türkiye'nin o
şekilde takdim edilmesinin hatalı olduğunu
kabul edersiniz.
Raporda bu kayıt dışı ekonomiden söz edi-
liyor, ama genel ekonomisi değerlendirilir-
ken de Türkiye çok zayıf ve perişan bir ülke
gibi gösteriliyor. O bakımdan ekonomisinin
gerçek boyutlannı. gerçek özelliklerini ve
gücünü AB kamuoyuna ve hükümetlerine
anlatması gerekir.
Türkiye Ihmal edilecek ülke değll
-Acaba Türkiye'nin herboyutu,herala-
nı konusunda yanlış bilgilendirme mi söz
konusu?
ÖYMEN-Türkiye'nin AB ülkeleri kamu-
oyunu, basımnı yeterince bilgilendiremedi-
ği açüctır. Bir de Türkiye hakkında bilgi sa-
hibi olması gerekenlerin ne dereceye kadar
objektif bilgi almaya hazır olduklan konusu
var.
Her şey bilgi eksikliğinden mi kaynakla-
nıyor, yoksa biraz da ilgi eksikliği mi var? ,
Bunu iyi düşünmek lazım. AB'nin en üst
yetkililerinin Türkiye'ye resmi ziyaret yap-
makta yıllardan beri gecikmelerini bir ilgi ek-
sikliği olarak görebılirsiniz. Türkiye kolay ko-
lay ihmal edilebılecek bir ülke değildir.
-ABKomisyonu 17Aralık'ta Türkiye'yle
ilgili kararı Konsey'e bırakıyor. Bu arada
başta AB elitleri olmak üzere üye ülkele-
rin pek çoğundan Türkiye'nin üyeliğiyle il-
gili çatlak sesler çıkıyor. Peki, Konsey, Ko-
misyon 'un tavsiyesinin dışına çıkıp kendi
başına karar verebilir mi?
OYMEN-Verebilir. Geçmişte ömekleri var.
Komisyon'dan farklı kararlar verildiğini bi-
liyoruz. Zaten karar mercii olan Konsey. Ko-
misyon ancak tavsıyede bulunur. Bu defa da
Konsey zirve düzeyinde toplanacaktır.
Onun için biz. hükümet çaba sarf ederek
Komisyon raporundaki eksikliklerin Kon-
sey karanna yansımamasına çalışmalıdır, di-
yoruz. Çünkü Komisyon raporu, demin de
söylediğim gibi, pek çok eksikliği ve sakın-
cayı içermektedir.
Aynca referandum sürecinin de engellen-
mesi şarttır.
Genişleme konusunda 32 yıldır Fransa'da
uygulanmayan bir yöntemdir referandum.
Evet Maastricht Anlaşması gibi bazı konu-
larda yapılmıştır. Ama yeni ülkelerin kabu-
lü konusunda 32 yıldır ilk kez uygulanacak-
tır.
Hükümetin. sadece bugünü atlatmak ve ne
olursa olsun tarih almak istemek gibi bir lük-
sü olamaz. Hükümet etmek uzun vadeli dü-
şünmeyi de gerektirir. Gelecek yıllarda Tür-
kiye'nin karşı karşıya kalacağı sorunlan dü-
şünmelidirler. Biz hükümetten bunu bekliyo-
ruz.
- Acaba Ankara'da 100 bin sayfa gibi
ağır bir metin olan AB müktesebatını öğ-
renmek ve sindirmek için yeterli ekip ku-
ruldu mu?
ÖYMEN-Raporun birçokyerinde Türki-
ye'deki bürokrasinin yetersizliğinden söz edi-
liyor. Biz öteden beri hükümetin kadrolaşma
çalışmalanna karşı çıkarken kafamızda bu da
vardı. Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı çok
ciddi müzakere süreciyle ilgili gelişmelerin
ancak çok yetenekli ve donanımlı kadrolar-
la yürütülebilecegine inamyoruz. Yani, iktidara
yakınlığı ya da vücut dilinden çok iyi anlaması
ölçüsüne göre insanlan kilit mevkilere getirir-
seniz, bu kadar önemli müzakereleri o insan-
larla yürütemezsiniz. Türkiye'de her alanda
çok iyi yetişmiş, Avrupalılarla eşit düzeyde
birikıme sahip insanlar var. Bu insanlar, ol-
malan gereken kilit mevkilerde değillerse,
bundan Türkiye çok sıkıntı çeker. Onun için
kadrolaruı mutlaka en çağdaş, en yetenekli,
en biJgili, en iyi yabancı dil bilen insanlar-
dan oluşturulması gerekiyor.
- En az biryabancı dilbUmeden insan dün-
yayı anlayabilir mi?
ÖYMEN-Bu devirde yabancı dil bilmeden
uluslararası ilişkilerde etkili rol oynamak
çok zordur. Onun için de bizim kadrolanmızın
buna göre yetiştirimıesi lazımdır. Burada da
hiçbir siyasi parti düşüncesi gözetmeden bu
yapıbnalıdır.