18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AHU\KARANIYOR TURHAN SELÇUK 3 (rALİBA HAK- DÜHÜSÎ TjLBİATLî İSTÂNBül EPEKDİSİ ABDÜLCAKEAZ' 15 KUlİHüLADE MACSPjs.LARI İ3E-- 0NÎ>AN $0Nİ*A Bı'fe-lı KTE YA5A -- / zıgARMf5 UAK taslağının gerekçesinde meslek liselilerin mağduriyetinin MEB'le ortak çözüleceği vurgulandı ÖTeziç: YÖKkorunmah• Prof. Teziç tarafından hazırlanan YÖK taslağının gerekçesinde, 20 yıllık oturmuş bir yapısı olması nedeniyle kurumda her- hangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı savunuldu. Te- ziç'in tüm akademik çevre tara- fından 'mağduriyetleri olmadığı' ifade edilen meslek liselilerin du- rumunun MEB'le ortak çözülece- ğini belirtmesi dikkat çekti. MAHMUTGÜRER ANKARA - Ünıversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafindan hazırlanan YÖK taslağının gerekçeleri de tamamlandı. Taslağı yeniden düzenleyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç tarafindan hazırlanan gerekçede, YÖK'ün oturmuş bir yapısı olması nedeniyle kurumda herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı ifade edildi. Teziç'in, meslek liselilerin mağduriyetinin, Milli Eğitim Bakanlığıyla ortak çözülecegini belirtmesi de dikkat çektı. CumhurrveL ÜAK tarafindan hazırlanan ve YÖK Başkanı Teziç tarafindan yeniden düzenlenen YÖK yasasının gerekçelerini ele geçirdi. Gerekçelerde, son yıllarda ûnıversıtelerin sayısının artması nedeniyle YÖK Denetleme Kurulu'nun üye sayısuım arttınlmasının öngörüldüğü belirtilirken demokratikleşme ve çağın gereği olarak dekanlık ve rektörlükte seçimın düşünüldüğü vurgulandı. YÖK'ün üye sayısı ve görevlerinde. gerek anayasanın izın vermemesı gerek de 'YÖK'ün köklü ve oturmuş bir kuruluş olması' nedeniyle değışikliğe gidilmesinin gerekli olmadığı vurgulandı. Konuyla ilgili olarak "Anayasanın 131/2 hükmü doğrultusunda YÖK'ün mevcut dengeli oluşumu, yirmi yıh aşkın uygulama ve Anayasa \lahkemesi içtihatlarn la sağlam bir hukuki zemine oturmuş bulunduğundan, YÖK'ün oluşumuna ifişldn bir değişikliğe ihtiyaç ohnadığı düşünülmüştür" denıldı. Gerekçeler arasında, rektörlerin ohnazsa olmaz olarak nitelendirdikleri katsayı konusunda gösterilen çözüm ise dikkat çekti. Gerekçede, meslek lisesi mezunlarının üniversiteye girişte mağdur olduklan belirtilirken, sorunun Yükseköğretim Kanunu'nun çerçevesi içinde çözülemeyeceği vurgulanarak "Meslek lisesi mezunlarının yükseköğretiıne giriş ile ilgili sorunlan ancak ortaöğretim/yükseköğretirn bütünlüğü içinde yeniden bir yapılannıa ile uzun soluklu ve sağhkh bir çözüme kavuşacakbr. Sorun, Yükseköğretim Kanunu'nun çerçevesini kat kat aşan ve MiDi Eğitim Bakanhğı ile Yükseköğretim Kurumunun çok yöniü ortak çalışmalan ile mümkün olabilecektir" denıldı. Öğrenciler söz sahibi olmalı Değinilen diğer konular ise özetle şöyle: • YÖK'e verilen yetkilerin. anayasanın 130 ^e 131. maddeleri tarafindan sınırlandınlmış clması nedeniyle bu yetkilerin başka kurullara verilmesi olanaklı değildir. Bu takımdan. YÖK'ün yetkilerinin ÜAK'ye ce\Tedilmesi ve buna YÖK'ten bağımsız bir tâzelkişilik tanınması yönündeki yaklaşımlara hukuki bir dayanak bulmak nümkün değildir. • Bağımsız ve tarafsız Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin kuruluş ve ijleyişine yönelik yeni bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur. •Öğrencilerin talepleri dikkate alınarak getirilen düzenleme ile, cari hizmet raaliyetlerine devletin katkı payı yüzde fCTden yüzde 75'e çıkanlmıştır. • Vakıf üniversiteleri ile devlet üniversiteleri arasında paralellik kuran ve mevzuattaki cağınıklığı gidermeyi amaçlayan sistematik hr flüzenleme yapılmıştrr. Cumhuriyetin 80. yıklönümü dolayısryla Türkhe'deki 77 ünKersitenin rektörleri Amtkabir'den Tandoğan'a yürümüş ve AKP hükümetinin üniversitelerde yapmayı planladığı reform tasansnu protesto etmişti Hükümetin araştırma kaynaklannı bütçeye aktarma karan rektörlerin tepkisini çekti: 4 Odenek zaten yetersiz' t/ Bilimsel araştırma için ayrılan ödeneklerirı kesilmesini eleştiren rektörler, Maliye Bakanı Unakıtan'ın "Bir araştırma devam ediyorsa, taahhüde girilmiş ise üniversiteler bunlan bize bildirecek. Acil ödeme gerektirenler varsa bunlan hemen kendilerine ödeyeceğiz" sözünden tatmin olmadılar. FtGEN ATALAY/ESRA AÇIKGÖZ Üniversitelerin araştırma kaynaklannın tehlikeye girmesi, rektörlerin tepkısine neden oldu. Bilimsel araştırma icin aynlan ödeneğin zaten yetersiz olduğuna dikkat çeken rektörler, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'm, "Bir araştırma devam ediyorsa, taahhüde girilmiş ise, üniversiteler bunlan bize bildirecek. Acil ödeme gerektiren varsa bunlan hemen kendilerine ödeyeceğiz'' sözü tatmin etmedi.Bazı rektörler ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneğı Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin, bu uygulamayı şöyle değerlendirdiler: Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç: Üniversitelerde katma bütçeye bilimsel araştırmalar için konulan ödenek yetersizdir. Ülkemiz önceki yıllarda daha fazla gelir ihtiyacı içindeyken bile ünrversielerin kendi gelirlerine dokunulmamıştır. Cumhuriyet tarihinde böylesine olumsuz bir ilki yaşayan üniversitelerde, bundan böyle kendi yarattığı kaynaklara el konulmayacağı konusunda büyük bir güven bunalımı doğmuştur. -îsîanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu: Iktidann üniversitelerin bilimsel araştır- ma projelerine aynlan meblağı bütçeye gelir kaydetmesi, yükseköğretımin ulus- lararası standartlara ulaşması biçiminde sık- ça gündeme getirdiği söylemlerinin sarni- miyetsizliğini ortaya koymaktadır. ÎÜ'de araştırma projelerine 2OÖ3 yıh devlet kat- kısı 1 trilyon 376 milyar lira, üniversitenin döner serma- yesinden aynlan miktar ise 8 trilyon 731 milyar 163 mil- yon liradır. 2002 yılından devreden gelir ise 9 tnlyon 454 milyar 485 milyon liradır. Üniversitemızin araştırma pro- jelenne son 4 aylık desteği yaklaşık 6 trilyon liradır. Böy- lece 2003 yılında toplam araştırma projelerine aynlan kay- nak 19 trilyon 22 milyar 646 milyon lira iken. ancak 4 ay destek verilebildıği için, 13 trilyon 62 milyar 396 milyon lira 2004 yılına aktanlmıştır. Sonuç olarak iktıdann üni- versite kullanımından alarak bütçeye gelir kaydetnği meb- lağ da bu 13 trilyon 62 milyar 396 milyon liradır. Kaynaklar zaten yetersiz Mımar Sınan Üniversitesi Rektörü Prof Dr. tsmet Vildan Alptekin: Üniversitelerin bilimsel araştırma kaynaklan zaten yetersiz. Bizim, 600- 700 milyar liraya daha ihtiyacımız var. Ancak bize bilimsel araştırma için tahsis edilen para 150 milyar lira. Eğitimde tasarruf yapıl Üniversite Öğretim Üyelen Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin: El konulacak paralar. üniversite öğretim üyelerinin kendi emekleri ile kurumlanna sağladıklan özkaynaklardır. Ve bu para aslmda harcanmamış para da değildir. Araştırma projeleri ve araştırma altyapısı için gerekli olan araç-gerecin alınması, projelerin yürütülmesi için gerekli harcamalan karşılamak amacıyla kullanılan bir paradır. Yani o paranın nereye gideceği bellidir. Eğitimden ve öğretimden tasarruf yapılamaz. Böylesi bir yaklaşım, üniversitelerin önünü tıkar, araştırmalan durdunır Üniversiteleri borçlu konuma dahi düşürebilir. Üniversiteler, herhangi bir devlet dairesi değildir. -îstanbul Tebıik Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer: ünıversitelerin bi- limsel araştırma için ayırdığı kaynağın ke- silmesi. üniversitele- rin dolayısıyla ülkenin Ar-Ge faali- yetlerinin geliştirilmesi için planla- nan projeleri aksatacaktır. Aynca ken- dilerini bu ülkenin kalkınmasına ada- mış herhangi bir maddi katkı beklemek- sizin büyük bir özven ile çalışan üni- versite araştırmacılannı da olumsuz yönde etkileyecektir. Üniversitemizin bilimsel araştırma bütçesi. 2003 yılı için 27 trilyon 403 milyar 528 milyon 450 bin lira. 2004 yıh için ise 28 tril- yon 139 milyar liradır. Bu kaynak özel- likle dış kredili projelerimizin sonuç- landınlabilmesi için yeterh değildir. Boğaziçi Üniversitesi Araştırma- dan Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep tlsen Önsan: Üniversitelerin görevleri arasında eği- tim-öğretim ve bilimsel araştırmanın eşit ağrrlıklı olarak düşünühnesi ge- rekir. A\Tupa Topluluğu'na girmeye çalıştığımız şu srrada, AB'nin üye ve aday ülkeleri, bilimsel ve teknolojik araştırmaya ayırdıklan kaynaklan GSYÎH'lerinin yüzde 3'üne çıkar- mayı planlarken ülkemizde devlet üniversitelerinin tüm araştırma ka- lemlerinin tasarruf genelgelerinden en büyük payı alması ve üniversitelerce yaratılan bütçe dışı kaynaklara bile el konulması, "bilgi çağı" olan 20001i yıllarda ülke olarak geleceğimizin ne olcağmı göstermektedir. DUZYAZI ORHAN BİRGÎT Giren Çıkanın Belli Olmadığı Ülke Başbakan Erdoğan ın Beyaz Saray buluşması için beraberinde götüreceği armağanlararasına bir de "liman, havaalanı, tesis ve üslerin dost ve müt- tefik ülkelerce askeri malzeme, teçhizat ve perso- nel nakli de dahil lojistik destek maksadıyla 24 Ha- ziran 2004 tarihine kadar kullanılma" olanağı da katıldı. Kendi topraklanmızdaki liman, havaalanı, üs ve tesisleri "dost ve müttefiklenmizin" lojistik destek amaçh da olsa kullanımına açtığımızı, bu şeffaf ol- makla övünen hükümetimizin yaptığı bir açıklama ile değil; nedense o olanaklan kullanmakta olan Ame- rika'nın bir gazetesinın 10 Ocak günlü yayınından öğrendik. Toprağın sahibi olan bızlerden, bu topraklar üs- tündekı üslerin, liman ve havaalanlannın biryıl sü- re ile 23 Haziran 2003 tarihinde ABD askerierinin gıriş ve çıkışına açılmış olduğunu, "Halkın Ger- çekleri Oğrenme Hakkı "nı kurumlaştırmak amacıy- la özel bir de yasa çıkartan hükümet gizliyor. Duy- mayalım, öğrenmeyelım diye 23 Haziran 2003 gü- nü bir gizli kararname hazırlayıp, "dost ve mütte- fiklere" kapılar açılıyor. 60 bin ABD askeri. silahlan, teçhizatı, cephane- si ile şimdilik Inciıiik'ten Irak'a giriş çıkış yapacak. 700 kişilik ilk konvoyun, geçen hafta fnciriik Üs- sü'ne konuşlandığını da yıne ABD basını sayesin- de öğrenıyoruz. Çocukluğumuzda, Atatürk'ün ölüm yıldönüm- lerinde okutulan bir şiiri anımsıyorum. "Biz uyurduk, O bizleri beklerdi/ Uyudu, nöbe- ti bizlere verdı." dızelerini galiba, şimdi tam koro halinde yinelememiz gerekiyor. Nöbeti almış ve öyle bir gaflet uykusuna yatmışız kı, topraklanmı- za gırip çıkan silahlı yüzlerce yabancı askerden habersiziz. Niçin? Çünkü AKP hükümeti, işleri gizli çevirme- yi bir marıfet olarak öne çıkarıyor. Ne zaman, ABD kamu oyu, Irak'taki evlatlarının ülkelerine dönerek yerlerine yeni birliklerın gıtmekte olduğunu öğreni- yor ve bu trafığin yol haritası açığa çıkıyor, o za- man AKP hükümetinin Adalet Bakanı da Başba- kan da gizli bir kararnameye neden gerek duyul- duğunu elbette göz ardı ederek tam bir üste çık- ma dürtüsü ile konuşuyorlar. Olayın "BM Güven- lik Konseyinin lrak"\n bağımsızlığı ve toprak bütün- lüğünü teyit eden ıstikrar ve güvenliğin sağlanma- sı ve bu ülkeye insanı yardımların ulaştınlması için 22 Mayıs tarihinde aldığı 1483 tarihlı karanna "da- yandığını" söylüyorlar. Bu nedenle de bir TBMM ka- rarına gerek olmadığını savunmalanna eklıyorlar. Tek kanatlı pazarlık.' Ecevrt in dün söylediği gibi, "bu 60 bin asker, Türkiye "de yerleşik bir askeri güç olarak değil, sa- dece "operasyonel" nitelikte olacakmış. O neden- le de Türk hükümetinin TBMM'den izin almasına gerek olmayacakmış! Diyelim ki ABD yönetiminin iddiası doğrudur. Ama Irak işgal edildikten sonra yanı başımızda o kadar büyük bir askeri güce ge- reksinme var mıdır? Eski Başbakan, Türkiye ile ABD arasında tek kanatlı bir pazarlık yapıldığını söy- lüyor ve bu pazarlıkta ABD, tüm ısteklerini kabul ettirmişken, bizim herhangi bir haklı isteğımizi gün- deme bile getirmediğimizin altını çiziyor. Kıbrıs'taki Türkiye'nin haklı isteklerinin göz ardı edildiğini, güneyimizde bir Kürt devletinin adım adım kurdurduğunu anımsatıyor. Hükümetin cevabını vermesi gereken soru, In- cirlik kapılannın neyin karşılığı "dost ve müttefik ül- keye açılmış olduğu "dur. Başbakan, konunun bu yanına hiç yaklaşmadan, Irakta savaşın sona ermiş olduğunu hatırlatıyor ve yapılanın BM Güvenlık Konseyinin aldığı bir kara- ra üye ülkelerin uyması olduğunu söyleyerek ze- vahiri kurtarmaya çalışıyor. Sıkıştığı zaman topu as- kerlerin potasına atmakta da sakınca görmüyor ve 24 Haziran kararnamesı hazırlanırken Genelkurmay ile Dışişleri bürokratlannın da görüşünün alındığı- nı söylüyor. Gerçek Sayın Başbakan'ın söylediği gıbi ise 24 Haziran 2003 tarihlı gizli kararnamede, "savaşın 1 Nisan 2003 tarihinde sona erdiği Irak'ta yeniya- pılanma için gerekli insani yardım" türünden bir deyime yer verilmesi gerekmez miydi? Ve her şey- den önce o kararnameyi gizlilik örtüsü altında sak- lamanın gerekçesi neydi? Hükümet bunun yanıtı- nı bence CHP'nin vermesi kaçınılmaz olan bir gen- soru görüşmesinde kamu oyuna açıklamalıdır. Gizli kararnamede gönderme yapılan BM Güven- lik Konseyi'nin 1483 sayılı karannda temenni edil- diği biçimde Irak'ta toprak bütünlüğü ve istikrann sağlanmasına mı destek oluyor ABD; yoksa tam tersine bu ülkeyi etnik ve mezhepsel olarak böl- dürtmeyi mı amaçlıyor? Başbakan'a gönderdiği çağn mektubunda ABD Başkanı Bush. sakın ha Kerkük'le ilgili girişimleri gündeme getirme tavsiyesini koşul olarak öne sü- rerken, doğrusu şimdilik Incirtik'in ve 2004 Hazi- ranı'na kadar kimbilir hangi liman ve üslerin kulla- nımını Beyaz Saray'a sunmaya hazırianıyoruz.? Erdoğan dün partisinin grup toplantısında "Va- tandaşın başı dik olursa ülkemizin de başı yuka- nda olur" diyordu. Bu tümceyi bir de tersinden oku- yalım Sayın Başbakan. "Ülkemizin başı eğik olursa vatandaşın ki de önüne düşmüş olur." Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt(5 e-kolay.net 23.10.1848 Av.CumhurKESKİN '8DonenSHPHaklaıMı(et««! Hayaîının her kesrtınde Tûrkûsünü soytedin ınsanlığın Derin bir sduktun karanlık gecelere Ömrün süregelen bir sevda Inanç. direnç ve onurdu. Guneştef sağarken halkına Vuruldun.. Ölümünün 5. yıldönümünde seni sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz. Işığın bol olsun. Efin ve Çocukların
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle