Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2004 ÇARŞAMBA
HABERLER
Erdoğan'ın danışmanı Dr. Akdoğan: Yaşam biçimi olarak algılanan laiklik çatışma sebebi olabilir
AKP'ninhedefî yine laiklikANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
"•Muhafazakâr demokrasi" kımliği-
ni oturtaaya çahşan AKP, "yeni ta-
nnn'' areyışıyla laikliği sınırlı birçer-
çe\eye iadirgemeyı amaçLyor. Baş-
bakan Hecep Tayyip Erdoğanın da-
nışmanı olarak yeni kimliğın mimar-
lığını üstlenen DT Yatçm Akdoğan,
"laikliğin bir yaşam biçimi değiL sos-
yal bir felsefe olduğunu, demokrasiy-
le taçlannıası «erektiğinr belirtiyor.
Akdoğan, Batı sıyasal yaşamında
"kutsal hak" iddiasındakt kiliseye
karşı laikliğın "bir ihtiyaç olarakor-
taya çıkûğmı'', Islamıyette ise duru-
mun farkJı olduğunu savunuyor.
Siyasette yeni bir kimlık edınmek
• AKP'nin yeni kimliğinin mimarlığını üstlenen Dr. Yalçın Akdoğan,
kitabında laikliği sınırlı bir tanıma oturtmaya çalışıyor. Batı siyasal yaşamında
"kutsal hak" iddiasındaki kiliseye karşı laikliğin "bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını"
söyleyen Akdoğan, îslamiyette ise durumun farklı oldugunu savunuyor.
ıçin parti içi eğitim seminerleri ve
uluslararası sempozyum düzenle-
yen AKP. muhafazakâr demokrasi
tanımını tabana yaymak amacıyla
teşkilata da 10 binden fazla kitap
dağittı. Yalçın Akdoğan, kitabında
laikliği hangi çerçevede sınırlama-
yı amaçladıklannın ipuçlannı da ve-
riyor. Laikliği bir "hakem kurumu"
olarak tanımlayan Akdoğan'ın çiz-
diği çerçeve şöyle:
• Tekilci, totaliter, jakoben bir
ideoloji veya yaşam biçimi olarak al-
gılanan bir laiklik, toplumsal banş
değil, çatışma sebebi olabilir. Laik-
lik, farklılıklara ve herkesin hakkı-
na saygı gösteren ve kimseyi inanç-
lan sebebi ıle dışlamayan bir sosyal
felsefedir. Laiklik bir "taraf ideoto-
jisi" değildir.
• Laikliğin temel hak ve özgür-
lüklenn anayasal güvence altına alı-
narak bir tür hakem müessesesi gi-
bi işletilebilmesı için demokrasiyle
taçlanması ve uzlaşı ortamı sunma-
sı gerekır.
• Asıl olan "Laiklik nasıl bir çer-
çeve ohışturmab IdL, demokrasi en ge-
niş özgürlük alanı olarak uygulana-
bilsin" sorusuna en uygun cevabı
bulabilmektir. Laiklik farklılıklara ço-
ğulcu bir düzen sunabıldiği, özgür-
lük alanını koruyabildiği ve ideolo-
jik bir yaklaşıma dönüşmediği süre-
ce amacına uygun olacaktır.
• Laiklik, devletin dine ve dindar-
lara müdahale etme ve dini devletin
veya sıyası ıktidarlann kontrolü al-
tında tutma aracı olarak kullanılma-
malıdır.
*/ Batı'da kilise özerk bir kunım-
dur; eğitim işini yürütür, siyasi ha-
yata katılır. Orada siyasetin özerk-
leştirilmesi için laiklik özellikle ge-
reklidir. Batı siyasal yaşamında la-
ikliğin ortaya çıkması bir ihtıyacın
sonucudur. Ruhban sınıfının siya-
set üzerindeki hâkımıyetı laiklik va-
sıtasıyla kınlarak siyaset özgürleş-
tınlmıştir. Islamda dıni temsil iddi-
asında olan bir ruhban sınıfının ol-
maması önemli bir farklılığa işaret
etmektedir.
Sempozyumda tartışıldı
Akademisyenler:
Muhafazakârlık
demokrasiyleçeUşir
BARIŞDOSTER
AKP'nin gündeme getirdiğı muhafazakâr demokrasi
söyleminin, tartışmaya çok açık. henüz oturmamış bir
kavram olduğu, nükümetın bu söylemle,
uygulamalanna ıdeolojik bir kılıf bulmak ıstediği
belırtildi. AKP'nin tstanbul"da düzenlediğı
sempozyumda, ıki gün boyunca tartışılan
muhafazakâr demokrasi kavramını değerlendıren eskı
Gazi Ümversitesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mehmet
AK Kıhçbay. muhafazakârlığın demokrasi ile
çelıştığini vurgulayarak "Demokrasi her şeyin
değişebifirliği gerçeği üzerine kuruhıdur.
Muhafazakârlık ise en azmdan bazı şeylerin
değişmezliğine inanır" dedı. Muhafazakârlıgın
cemaate. demokrasinin ise bireylere dayandığını ifade
eden Kılıçbay, "Muhafazakârlık cemaaderle,
cumhuriyet ise yurttaşlarla sözleşme imzalar.
Muhafazakârlıgın cenıaatkrle sözleşme imzalamaya
kalkışmasına cumhurivet tahammül edemez" diye
konuştu. Muhafazakârlıgın, eskı rejımden gelen
f değerleri, bu bağlamda
;
A eşitsizliği ve doğumla
^~X.KP'nin kazanılan kimi üstünlükler
oldugunu savunduğunu
anlatan Kılıçbay. "Mesela,
ABD'deki muhafazakâriar,
etnik ve dinsel üstünlüğe
inanırlar. Bu açıdan bakıhrsa
bizde de Sünni İslamın
östünlüğünü kabul cdcnler,
bunun dışındaki IdtleyL, ilan
edilmemiş azınhklar olarak
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
# » » » # • • • • • • • # • • » • • • • » « • • • • • * • • • • • # * •
gündeme getirdiği
'muhafazakâr
demokrasi'
kimliğini eleştiren
Prof. Dr. Mehmet
Ali Kılıçbay,
"Demokrasi her
şeymdegışebüırtığı görürler. Ve onlara verdikleri
gerçeği üzerine lannnlann da demokrasi
knruludur. olduğuna inanırlar" dedi.
Muhafazakârlık ise Bilkent Üniversitesi Öğretim
en azmdan bazı Uyesi Doç^Dr. Omer Faruk
Gençkaya da muhafazakâr
şeylerin demokrasi kavramının
değişmezliğine zorlama bir kavram
inanır " dedi. olduğuna işaret ederek
muhafazakârlıkla
demokrasinin teknik olarak bir arada olmasının
imkânsızlığına değindi. "Bu kavramlann ikisi de
farkfa farkh şeyler, bbieştirince zorlama oluyor* dıyen
Gençkaya, yeni bir partinin, bu şekılde kendisine
meşruiyet arama arayışlannın yanlış ve zamansız
olduğunu anlattı. Gençkaya, AKP'nin kimliğinin
henüz oturmadığını vurgulayarak "Böyle bir çaba
içine ginnek, partinin ileride bölünmesine bile neden
olabiMr. Merkeze tahp olan bir partinin. kendisini
muhafazakâr olarak tanımlamasu üstelik yanına
demokrathğı da koyması kavram kargaşasma neden
ohır" diye konuştu. Siyasetbılimci Ayduı Cıngı ise
dinci siyasetten gelen kadrolann, ülkenin temel
kurumlanyla ve toplumla bir kez daha çatışmak
istemedikleri için bu söylemi benimsediklerini belirtti.
Cıngı, "Tepki oylannı da toplayarak iktidar olan
AKP, şimdi siyasetin gereklerini yapmaya başladL
Ama uygulamalanna ideolojik bir kıhf da bulamadı.
Bunun üzerine. gemi hareket etsin, istim arkadan
gelir misali, pragmatik bir dönüşüm yaptT dedi.
DEVLET BAKAN1 MEHMET ALİ ŞAHÎN
'Katillerin kılıfi
cihat kavramı'
ADALET BAKANICEMÎL ÇİÇEK AÇIKLADI:
Metin Kaplan
iade edilmeyecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Mehmet AB Şahin. "Cihat"
kavramının acımasız
katillerce cinayetlere kılıf
olarak kullanıldığını bildirdi.
Tarihin her çağında bazı
cemaat ve marjinal gruplarm
ilahi mesajlan kendi
bakış açılanna göre
yorumladıklannı
anlattı. îslam ve
Demokrasi
Araştırmalan
Merkezi (CSID) ile
Liberal Düşünce
Toplulugu'nca
düzenlenen "İslam
ve Demokrasi'' bir
toplantısında konuşan Şahin,
Islam'ave demokrasiye
baktığında, birbiriyle
uyuşan. uzlaşan ve örtüşen,
sayılamayacak kadar çok
değer, kavram ve unsuru
gördüğünü kaydetti. Şahin,
îslam dünyasında Cihat
kavramının kimi acımasız
katillerce cinayetlere kıhf
M.AM Şahin.
olarak kullanabildiğini
belirtirken şunlan bildirdi:
"Kimileributürbircihatla
gerekçetendirflmiş terör
eyfemİerine bakıp, bir
medeniyetler çanşması
formülünün hesaplanm da
yapabitirler. tslam hakkmda
yanhş düşünceler insanlan
yanhş sonuçlara
götürecektir. Bunu
önlemenin yohı
Islam'ı anlaşılır
kılmakar."
CSID Başkanı
Radwan Masmoudi
de tslam'ın makul
bir yorumunun
yapılması
gerektiğıni ifade ederek,
"Müshunan dünvasmda
demokrasi ekakfiği"
oldugunu söyledi.
Masmoudi "Demokrasi
açısmdan mükemmel
olduğunu söyleyemesek bile,
Türkiye, diğer Müslüman
ülkeler arasuıda demokrasiyi
en ileri noktaya götüren
ülkedir" dedi.
ANKARA (ANKA) - Adalet
BakanıCemil Çiçek,
Almanya'mn, Islami
Cemiyet ve Cemaatler
Birligi'nin (ICCB) yöneticisi
Metin Kaplan ı "siyasi
suçlu" görerek iade
etmediğini açıkladı. Çiçek,
CHP tstanbul Milletvekili
Ali Rıza Gülçiçek'in,
Metin Kaplan'ın
Türkiye'ye iadesi ile
ilgili soru önergesini
yanıtlarken
Kaplan'ın "terör
örgürii üyesi ounak"
ve "anayasal düzeni
yıkmaya çanşmak"
suçlanndan
saldın yapılması ve tstanbul
Fatih Camii'nde yapıhnası
planlanan bombalama
eylemini esas aldığını
belirtti. Ç\çzk, iade
talebinden önce 29 sanık
hakkında tstanbul 2 No'lu
DGM'de yapılan yargılama
sonucunda 14 sanık
hakkında mahkûmiyet
karan verildiğini
anlattı. Çiçek, Aunan
Mahkemesi'nce bu
mahkeme karanndaki
sanık ifadelerinin
"poliste gözalbnda
zora daMih olarak
Metin Kaplan. ahndığu bunlara
dayaıularak
arandığmı anımsattı. Çiçek, sanıklarm mahkûm edildiği,
iade talepleri üzerine 14
Ocak2003'teKaplan'ın
tutuklanmasına karar vermiş
olan Düsseldorf Yüksek
Bölge Mahkemesi'nin talebi
reddettiğini ve Kaplan'ı
serbest bıraknğını anımsattı
bunun telafisinin olanakh
otanadığı ve Metin Kaplan'm
iadesi hannde de bu deliDere
dayanüacağma iöşkin somut
bir tehlike" olduğunun kabul
edildigini belirtti. îade
Çiçek. mahkemesinin, iade
talepnamesindeki
Anıtkabir'e uçakla bombalı
talebine konu suçun "siyasi
suç" olarak kabul edildigini
söyleyen Çiçek, talebin
reddedildigini bildirdi.
L.
NOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
"Doğu Konferansı" çalışmalarının
parçası olarak Mısır'ın başkenti Kahi-
re'deyiz. Iki gündür, Mısır'ı aniamaya
çalışıyoruz. Ulkenin en büyükgazete-
si El-Ahram Araştırmalar Merkezi'ni, Ba-
roiarBirlıği'ni, Basın Yayın Genel Mü-
düriüğü'nü, Ibni Haldun Araştırmalar
Merkezi'ni, Gazeteciler Sendikası'nı,
Şaab gazetesini ziyaret ettik.
önümüzdeki günlerde Kahire Üni-
versıtesi'ni, Küreselleşme ve Savaş
Karşıtlan Platformu'nu, Doktorlar Sen-
dikası'nı, Ulusal Parti'yı, Wefd Parti-
si'ni ve Mısır Müzesi'ni ziyaret ede-
ceğiz. Buradagörüp öğrendiklerimi-
zi, gazetecilerin, parti liderlerinin, ön-
de gelen aydınların, sendikacıların
anlattıklannı, önümüzdeki günlerde
sizlerle paylaşacağız.
Kahire'de gezimizi sürdürürken In-
giltere'de BBC'deki programı kaldı-
rılan gazeteci Robert Kilroy'un ifa-
de ozgürlüğü tartışmalarınatanıkol-
duk. CNN International programcıla-
rı haber yayınlannda izleyicılerinden
bu konudaki fikirlerini açıklamalan
için çağnlarda bulundular. Bu yayının
Robert Kilroy'un îfade Ozgürlüğü
kaldırılmasının ifade özgürlüğünü sı-
nırlayıp sınırlamadığını sordular. Kil-
roy'un programının kaldınlmasına ne-
den olan sözleri Araplara ilişkin bu-
lunduğu için Kilroy'un ifade ozgürlü-
ğü tartışmaları bu gezimiz sırasında
bizim için daha ilgi çekici hale geldi.
Kilroy'un, programının kaldınlma-
sına neden olan sözleri tepkiye yol aç-
tı. Kılroy, Araplaria ilgili, "intiharbom-
bacılan", "organ kesicileri", "kadın-
ları baskı altına alanlar" gibi aşağıla-
yıcı sözler söylemişti.
Ingiltere'de, bazı Batı ülkelerinde,
hatta Yeni Zelanda ve Avustralya gi-
bi Commonvvealth ülkelerinde bile
bir kısım gazeteci ve hukukçu, Kil-
roy'un programının yayından kaldınl-
masını ifade özgürlüğünü engelleyen
bir gelişme olarak değerlendiriyorlar.
CNN International, Kilroy'la söyleşi
yaptı. Kilroy bu söyleşisinde, kendi-
si savunmak amacıyla buradaki söz-
lerinin, Arap halklannı değil, baskıcı
Arap rejimlerini hedef aldığını söylü-
yordu.
Islam dünyasının, en kalabalıktop-
luluklarından birisini oluşturan Arap-
larla ilgili genelleyici ifadeler kullana-
rakonlara "intiharbombacılan", "or-
gan kesicileri", "kadınlan baskı altı-
na alanlar" ifadelerini kullanmak ba-
sın özgürlüğünün sınırlan içinde mi-
dir? Bu ifadeler, acaba "SadeceArap
rejimlerini kastettim" diyerek geçiş-
tirilecek ifadeler midir? Kaldı ki bu
sözler rejimleri değil, daha çok gele-
nekleri hedef alıyordu.
Bu sözlerin altında ırkçı bir dışlayı-
cılık, Huntington'un öne sürdüğü,
"Medeniyetler Çatışması"n\ kışkır-
tan bir aşağılama söz konusu değil
miydi? Irkçılık, ifade özgürlüğünün
sınırlanndan birisi değil miydi? Özel-
likle Irak'ın işgalinden bu yana Batı ve
Doğu dünyası arasında artan öfke ve
gerilim ortamında, birgazetecininza-
ten bu konuda önyargılan olan top-
lumların önünde Araplara hakaretet-
mesi, onun özgürlük hakkı sayılabi-
lir mi? Anlaşıhyor kı Batılı ülkelerde
özellikle 11 Eylül saldırısı ve onun ar-
dından gelen Afganistan ve Irak'ın
işgalleri, Doğu dünyasına karşı olan
hoşgörüyü de azaltmaya başladı. Bu
nedenle hakaret içeren sözlerin tele-
vizyon kanallannda rasgele söylen-
mesi bile savunulabiliyor.
Mısır'da yaptığımız görüşmeler sı-
rasında da iki eğilime her aşamada
tanık oluyoruz. Araplar içinde de bir
eğilim, Doğu'nun Batı'yla bağlarını
kesmesini savunuyor ve bu tepkile-
rini; "Doğulular Doğulu gibiyaşastn,
Batılılar Batılı gibi" şeklinde ifade edi-
yorlar. Tabii bu eğilim içine kapan-
maya yol açabilir ve Huntington'un
üzerinde durduğu ve Batılı bazı ke-
simlerin savunduğu medeniyetler ça-
tışmasını gündeme getirebilir.
Arap dünyasında ikinci eğilim ise
Batı ile uzlaşarak yaşamak, Batı dün-
yasının demokratik değerlerine sahip
çıkmak şeklinde ifade edilebilir. Bu eği-
limdeki siyasetçiler, kültür insanları,
Türkiye'nin AB'ye yönelmesini çok
önemsiyorlar. Türkiye'nin AB'ye gir-
mesini savunuyoıiar. Türkiye'nin Av-
rupa ile Doğu arasında bir köprü ola-
cağı konusunda ciddi bir beklenti var.
Robert Kilroy konusuna geri döner-
sek.. Kilroy'un söylediklerinin ve sa-
vunduklannın ırkçılık içerdiği, Doğu'yu
küçümseyen aşağılayıcı bir bakış açı-
sı taşıdığı bir gerçek. BBC'nin prog-
rama son vermesi, Batı'da bu konu-
da gelişkin bir standart oldugunu da
gözler önüne seriyor. Kilroy konusu,
aslında Batı'daki iki eğilimi de gözler
önüne seriyon Irkçı, küçümseyici, dış-
layıcı eğilim ve basın özgürlüğüne sa-
hip çıkan eğilim. Kilroy konusunda bu
iki eğilim çatışma içine girdi.
Kahire'den Batı'ya bakmak olduk-
ça değişik duygular yaratıyor. Izle-
nimlerimizi sürdüreceğiz.
G L O B A L P O L İ T İ K Ü L T Ü R
ERGİN YILDIZOĞLU
Diğer Rejim Değişikliği
Üzerinde pek durulmayan bir diğer rejim deği-
şikliği süreci daha yaşanıyor. ABD ve Ingiltere'de
hükümetler vatandaşlanyla devlet, yargıyla yürüt-
me arasındaki dengeleri köklü bir biçimde değiş-
tiren yasalar geçiriyoriar. önce Bush yönetimi
"Patriot Act" adlı yasayla güvenlik güçlerini yet-
kilerini genişletti; vatandaşlannı yargı önüne çıkar-
madan süresiz tutuklamaya, devlet başkanı da
adeta bir kral gibi kimi vatandaşlannın anayasal hak-
larını ellennden almaya başladı. Şimdi de Ingilte-
re'de Blair yönetimi benzer bir yolda ilerliyor.
Şimdilik eksik olan—
Blair hükümeti, geçen hafta bir "Olağanüstü du-
rumlara yönelik sivil tedbirier" paketini açıkladı.
Bu bağlamda, hızlanan haklar ve özgürlükler tar-
tışmaları içinde, The Independent'da yayımlanan
bir başyazı, yeni iletişim ve bilgiişlem teknolojıle-
rinin günlük yaşantımıza derin bir biçimde nüfuz
ettiğine dikkat çektikten sonra çok ilginç bir göz-
lemde bulunuyordu: "Bu gün bir polis devletinin
gereksinim duyacağı bütün verilerçoktan hazır. Tek
eksik olan, böyle birbilginin uğruna harekete ge-
çirilebileceği kötü niyetli bir siyasi proje ve bunu
uygulayabilecek kadar insafsız ve etkin birözne."
(12/01)
Blair hükümetinın önceki Savunma Bakanı Le-
wis Moonie'nın başkanlığında bir milletvekilleri
komitesi de yasayla ilgili verdıği bir demeçte "De-
mokrasimiz, sivil hak ve özgüriüklerımiz tehlike al-
tına girebilir" dedi. Lewis Moonie de "Bu yasa In-
giltere Anayasası'nın temeli olan yasalan askıya
alabilir" dedi. The Guardian "Pariamentoya, bu gü-
ne kadar sivil hak ve özgürtükleri bu kadar tehdit
eden bir yasa önerisi gelmediğini" ileri sürdü.
1920'de çıkanlan Acil Yetkiler Yasası'nın bir uzan-
tısı olan yeni paket, "olağanüstü" durum olarak sap-
tanan koşullarda hükümete, pariamenter prosedü-
rü atlayarak sıkıyönetim ılan etme, olağan hak ve
özgürlükleri askıya alma yetkisi veriyor; daha son-
ra parlamentoda onaylatmak üzere....
Ülkenin siyasi, idari ve ekonomik istikranna yö-
nelik tehditler olağanüstü durum ilanı için neden
oluşturabiliyor. Yasa (a) majestelerinin hükümeti-
nin işleyişini, (b) kamusal görevlerin yerine getiril-
mesini, (c) bankalann ve diğer mali kuruluşların et-
kinliklerinı aksatmasına neden olan ya da olabile-
cek bütün durumlan kapsıyor. Nihayet yasa yerel
düzeyde, yeni bir yönetim birimı olarak, herhangi
bir demokratik denetime tabi olmayan "Yerel Mu-
kavemet Forumlan" oluşturma yetkisini de geti-
riyor. Böylece, yalnızca terörü değil, doğal afetle-
ri ve diğer olağanüstü durumlan da kapsayan ya-
sa, hükümetlere, kendisini tehdit etmeye başlaya-
cak tüm siyasi, ideolojik, ekonomik muhalefetleri
gerektiğinde bastırma, hatta bir askeri rejim kura-
bilme yetkisini de vermiş oluyor.
Korku çağı
Blair ve Içişleri Bakanı Blunket de bu tür kaygı-
ların yersiz oldugunu, tabii ki yetkilerin istismarı-
nın söz konusu olamayacağını söyleyerek kendi-
lerini savunuyoriar. Dün on binlerce insanın ölümüy-
le sonuçlanan bir savaşa girerken ileri sürdükleri
gerekçelerin tümü, bugüne kadar teker teker ya-
lanlanan bir hükümetin verdiği bu teminatlar tabii
ki anlamlı değil.
Ancak, Irak ile ilgili ileri sürülen iddialar yalan
çıktı; "Ya El Kaide ile ilgiliiddialara, sıksık ilan edi-
len alarmlara temel oluşturan istihbarat da yalan-
sa" diye sormak gelmiyor mu insanın aklına? Ya
muhafazakâr, Times gazetesinin yorumcusu Simon
Jenkins'in kuşkulandığı gibi "Amerikan ve Ingiliz
yönetimlerinin izlediği 'korku eksenli bir politika-
nın''.. halka özgüriüklerine müdahaleyi kabulettir-
meye yönelik gizli bir amacı" varsa?
Ya "terorizme karşı savaş" aslında küreselleş-
meye karşı, giderek yükselmekte olan muhalefeti
bastırmak için gündeme geldiyse? Ya tüm bunlar
dünya ekonomisinde gittikçe derinleşen bir krizin
gelecekteki olası toplumsal çalkantılanna karşı ön-
lem olarak 1930'lann deneyimlerinden hareketle
yeni bir rejim oluşturma stratejisinin parçalanysa?
Ya uluslararası dış politikada, modernite öncesi,
dini söylemlerie ve ilkelerie gündeme gelen "uy-
gariıklar çatışması fantezisi" aslında modernite-
nin, sınrf çelişkileri ve emperyalizm gibi dinamik-
lerden kaynaklanan sorunları gizlemek içinse?
Cicek bürokratlarını sucladı
Sıvos kaüiamında
'Eve Dönüş' skandalı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP
Muğla Milletvekili Gü-
rol Ergin'in sorusuna
Adalet Bakanı CenıilÇi-
çek'in verdiği, Srv^s kat-
Ûamı samklannın Toplu-
ma Kazandırma Yasa-
sı'ndan yararlandığı yö-
nündeki yamtın, yanlış
bilgiden kaynaklandığı
ortaya çıkti. Sorumlubü-
rokratlarla ilgili incele-
me yaptığını bildiren Çi-
çek, yanlışhğın "bürok-
raüann iyi Türkçe bil-
mesinden (!)" kaynak-
landığını söyleyerek ken-
disini yönlendiren bü-
rokratlan eleştirdi.
Adalet Bakanı Çi-
çek'in, CHP'li Ergin'in
sorusuna verdiği, "44 Sı-
vas samğmm başvuruda
bulunduğu, 42 sanığın
kanundan yararlandığı
halde tahlrye olamadığı
(indirimli süresini dol-
durmadığı için), 2 Sıvas
samğmm durumunun ise
incelemede olduğu" ya-
nıtı, Bakanlık'taki *Şan-
hşbflgj" skandalını orta-
ya çıkardı.
Adalet Bakanı Çiçek,
Sıvas samklannın baş-
vuru hakkından yarar-
landıklannı belirterek
"Henüz bu konuda An-
kara 1 No'lu DGM bir
karar vermemiştir. Yan-
hş algılama var. Benim
ifade ettiğim. hükümlü-
lerin yasadan başMirma
haklannı kullandıklan-
dır. Henüz daha bu baş-
\iiru\a ilişkin bir karar
verümemiştir. Mahkeme
değeiiendirecekAkfağnn
bilgrve göre de bu konu-
da dunışmanın 17 Şu-
bat'ta vapdacağı yönün-
dedir'' diye konuştu. "Bu
konuda sizeyanhş bir bfl-
gi mi verildi" sorusuna
Çiçek,"Yanhş anlaşüma
varsa düzeittik. Bu ko-
nudabflgiverenleriçin de
daha sonra gereği yapı-
hr" karşılığını verdı.
PirSultanAbdal Kül-
tür Derneği Başkanı avu-
kat Kazun Genç, yaptı-
ğı açıklamada, "Sıvas
Katlianıısanıklarmınide-
olojisini payiaşan şimdi-
ki siyasi iktidar, sanıkla-
n kurtarmak için uğra-
şı vermekte, Topluma
Kazandırma Yasası ile
sanıklarm tahüyesineça-
hşöğıtarafinuzdan ve ka-
muovnnca bilinmekte-
djr"dedi. ,