25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2004 ÇARŞAMBA HABERLER Erdoğan'ın danışmanı Dr. Akdoğan: Yaşam biçimi olarak algılanan laiklik çatışma sebebi olabilir AKP'ninhedefî yine laiklikANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "•Muhafazakâr demokrasi" kımliği- ni oturtaaya çahşan AKP, "yeni ta- nnn'' areyışıyla laikliği sınırlı birçer- çe\eye iadirgemeyı amaçLyor. Baş- bakan Hecep Tayyip Erdoğanın da- nışmanı olarak yeni kimliğın mimar- lığını üstlenen DT Yatçm Akdoğan, "laikliğin bir yaşam biçimi değiL sos- yal bir felsefe olduğunu, demokrasiy- le taçlannıası «erektiğinr belirtiyor. Akdoğan, Batı sıyasal yaşamında "kutsal hak" iddiasındakt kiliseye karşı laikliğın "bir ihtiyaç olarakor- taya çıkûğmı'', Islamıyette ise duru- mun farkJı olduğunu savunuyor. Siyasette yeni bir kimlık edınmek • AKP'nin yeni kimliğinin mimarlığını üstlenen Dr. Yalçın Akdoğan, kitabında laikliği sınırlı bir tanıma oturtmaya çalışıyor. Batı siyasal yaşamında "kutsal hak" iddiasındaki kiliseye karşı laikliğin "bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını" söyleyen Akdoğan, îslamiyette ise durumun farklı oldugunu savunuyor. ıçin parti içi eğitim seminerleri ve uluslararası sempozyum düzenle- yen AKP. muhafazakâr demokrasi tanımını tabana yaymak amacıyla teşkilata da 10 binden fazla kitap dağittı. Yalçın Akdoğan, kitabında laikliği hangi çerçevede sınırlama- yı amaçladıklannın ipuçlannı da ve- riyor. Laikliği bir "hakem kurumu" olarak tanımlayan Akdoğan'ın çiz- diği çerçeve şöyle: • Tekilci, totaliter, jakoben bir ideoloji veya yaşam biçimi olarak al- gılanan bir laiklik, toplumsal banş değil, çatışma sebebi olabilir. Laik- lik, farklılıklara ve herkesin hakkı- na saygı gösteren ve kimseyi inanç- lan sebebi ıle dışlamayan bir sosyal felsefedir. Laiklik bir "taraf ideoto- jisi" değildir. • Laikliğin temel hak ve özgür- lüklenn anayasal güvence altına alı- narak bir tür hakem müessesesi gi- bi işletilebilmesı için demokrasiyle taçlanması ve uzlaşı ortamı sunma- sı gerekır. • Asıl olan "Laiklik nasıl bir çer- çeve ohışturmab IdL, demokrasi en ge- niş özgürlük alanı olarak uygulana- bilsin" sorusuna en uygun cevabı bulabilmektir. Laiklik farklılıklara ço- ğulcu bir düzen sunabıldiği, özgür- lük alanını koruyabildiği ve ideolo- jik bir yaklaşıma dönüşmediği süre- ce amacına uygun olacaktır. • Laiklik, devletin dine ve dindar- lara müdahale etme ve dini devletin veya sıyası ıktidarlann kontrolü al- tında tutma aracı olarak kullanılma- malıdır. */ Batı'da kilise özerk bir kunım- dur; eğitim işini yürütür, siyasi ha- yata katılır. Orada siyasetin özerk- leştirilmesi için laiklik özellikle ge- reklidir. Batı siyasal yaşamında la- ikliğin ortaya çıkması bir ihtıyacın sonucudur. Ruhban sınıfının siya- set üzerindeki hâkımıyetı laiklik va- sıtasıyla kınlarak siyaset özgürleş- tınlmıştir. Islamda dıni temsil iddi- asında olan bir ruhban sınıfının ol- maması önemli bir farklılığa işaret etmektedir. Sempozyumda tartışıldı Akademisyenler: Muhafazakârlık demokrasiyleçeUşir BARIŞDOSTER AKP'nin gündeme getirdiğı muhafazakâr demokrasi söyleminin, tartışmaya çok açık. henüz oturmamış bir kavram olduğu, nükümetın bu söylemle, uygulamalanna ıdeolojik bir kılıf bulmak ıstediği belırtildi. AKP'nin tstanbul"da düzenlediğı sempozyumda, ıki gün boyunca tartışılan muhafazakâr demokrasi kavramını değerlendıren eskı Gazi Ümversitesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mehmet AK Kıhçbay. muhafazakârlığın demokrasi ile çelıştığini vurgulayarak "Demokrasi her şeyin değişebifirliği gerçeği üzerine kuruhıdur. Muhafazakârlık ise en azmdan bazı şeylerin değişmezliğine inanır" dedı. Muhafazakârlıgın cemaate. demokrasinin ise bireylere dayandığını ifade eden Kılıçbay, "Muhafazakârlık cemaaderle, cumhuriyet ise yurttaşlarla sözleşme imzalar. Muhafazakârlıgın cenıaatkrle sözleşme imzalamaya kalkışmasına cumhurivet tahammül edemez" diye konuştu. Muhafazakârlıgın, eskı rejımden gelen f değerleri, bu bağlamda ; A eşitsizliği ve doğumla ^~X.KP'nin kazanılan kimi üstünlükler oldugunu savunduğunu anlatan Kılıçbay. "Mesela, ABD'deki muhafazakâriar, etnik ve dinsel üstünlüğe inanırlar. Bu açıdan bakıhrsa bizde de Sünni İslamın östünlüğünü kabul cdcnler, bunun dışındaki IdtleyL, ilan edilmemiş azınhklar olarak ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN # » » » # • • • • • • • # • • » • • • • » « • • • • • * • • • • • # * • gündeme getirdiği 'muhafazakâr demokrasi' kimliğini eleştiren Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, "Demokrasi her şeymdegışebüırtığı görürler. Ve onlara verdikleri gerçeği üzerine lannnlann da demokrasi knruludur. olduğuna inanırlar" dedi. Muhafazakârlık ise Bilkent Üniversitesi Öğretim en azmdan bazı Uyesi Doç^Dr. Omer Faruk Gençkaya da muhafazakâr şeylerin demokrasi kavramının değişmezliğine zorlama bir kavram inanır " dedi. olduğuna işaret ederek muhafazakârlıkla demokrasinin teknik olarak bir arada olmasının imkânsızlığına değindi. "Bu kavramlann ikisi de farkfa farkh şeyler, bbieştirince zorlama oluyor* dıyen Gençkaya, yeni bir partinin, bu şekılde kendisine meşruiyet arama arayışlannın yanlış ve zamansız olduğunu anlattı. Gençkaya, AKP'nin kimliğinin henüz oturmadığını vurgulayarak "Böyle bir çaba içine ginnek, partinin ileride bölünmesine bile neden olabiMr. Merkeze tahp olan bir partinin. kendisini muhafazakâr olarak tanımlamasu üstelik yanına demokrathğı da koyması kavram kargaşasma neden ohır" diye konuştu. Siyasetbılimci Ayduı Cıngı ise dinci siyasetten gelen kadrolann, ülkenin temel kurumlanyla ve toplumla bir kez daha çatışmak istemedikleri için bu söylemi benimsediklerini belirtti. Cıngı, "Tepki oylannı da toplayarak iktidar olan AKP, şimdi siyasetin gereklerini yapmaya başladL Ama uygulamalanna ideolojik bir kıhf da bulamadı. Bunun üzerine. gemi hareket etsin, istim arkadan gelir misali, pragmatik bir dönüşüm yaptT dedi. DEVLET BAKAN1 MEHMET ALİ ŞAHÎN 'Katillerin kılıfi cihat kavramı' ADALET BAKANICEMÎL ÇİÇEK AÇIKLADI: Metin Kaplan iade edilmeyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet AB Şahin. "Cihat" kavramının acımasız katillerce cinayetlere kılıf olarak kullanıldığını bildirdi. Tarihin her çağında bazı cemaat ve marjinal gruplarm ilahi mesajlan kendi bakış açılanna göre yorumladıklannı anlattı. îslam ve Demokrasi Araştırmalan Merkezi (CSID) ile Liberal Düşünce Toplulugu'nca düzenlenen "İslam ve Demokrasi'' bir toplantısında konuşan Şahin, Islam'ave demokrasiye baktığında, birbiriyle uyuşan. uzlaşan ve örtüşen, sayılamayacak kadar çok değer, kavram ve unsuru gördüğünü kaydetti. Şahin, îslam dünyasında Cihat kavramının kimi acımasız katillerce cinayetlere kıhf M.AM Şahin. olarak kullanabildiğini belirtirken şunlan bildirdi: "Kimileributürbircihatla gerekçetendirflmiş terör eyfemİerine bakıp, bir medeniyetler çanşması formülünün hesaplanm da yapabitirler. tslam hakkmda yanhş düşünceler insanlan yanhş sonuçlara götürecektir. Bunu önlemenin yohı Islam'ı anlaşılır kılmakar." CSID Başkanı Radwan Masmoudi de tslam'ın makul bir yorumunun yapılması gerektiğıni ifade ederek, "Müshunan dünvasmda demokrasi ekakfiği" oldugunu söyledi. Masmoudi "Demokrasi açısmdan mükemmel olduğunu söyleyemesek bile, Türkiye, diğer Müslüman ülkeler arasuıda demokrasiyi en ileri noktaya götüren ülkedir" dedi. ANKARA (ANKA) - Adalet BakanıCemil Çiçek, Almanya'mn, Islami Cemiyet ve Cemaatler Birligi'nin (ICCB) yöneticisi Metin Kaplan ı "siyasi suçlu" görerek iade etmediğini açıkladı. Çiçek, CHP tstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Metin Kaplan'ın Türkiye'ye iadesi ile ilgili soru önergesini yanıtlarken Kaplan'ın "terör örgürii üyesi ounak" ve "anayasal düzeni yıkmaya çanşmak" suçlanndan saldın yapılması ve tstanbul Fatih Camii'nde yapıhnası planlanan bombalama eylemini esas aldığını belirtti. Ç\çzk, iade talebinden önce 29 sanık hakkında tstanbul 2 No'lu DGM'de yapılan yargılama sonucunda 14 sanık hakkında mahkûmiyet karan verildiğini anlattı. Çiçek, Aunan Mahkemesi'nce bu mahkeme karanndaki sanık ifadelerinin "poliste gözalbnda zora daMih olarak Metin Kaplan. ahndığu bunlara dayaıularak arandığmı anımsattı. Çiçek, sanıklarm mahkûm edildiği, iade talepleri üzerine 14 Ocak2003'teKaplan'ın tutuklanmasına karar vermiş olan Düsseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi'nin talebi reddettiğini ve Kaplan'ı serbest bıraknğını anımsattı bunun telafisinin olanakh otanadığı ve Metin Kaplan'm iadesi hannde de bu deliDere dayanüacağma iöşkin somut bir tehlike" olduğunun kabul edildigini belirtti. îade Çiçek. mahkemesinin, iade talepnamesindeki Anıtkabir'e uçakla bombalı talebine konu suçun "siyasi suç" olarak kabul edildigini söyleyen Çiçek, talebin reddedildigini bildirdi. L. NOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr "Doğu Konferansı" çalışmalarının parçası olarak Mısır'ın başkenti Kahi- re'deyiz. Iki gündür, Mısır'ı aniamaya çalışıyoruz. Ulkenin en büyükgazete- si El-Ahram Araştırmalar Merkezi'ni, Ba- roiarBirlıği'ni, Basın Yayın Genel Mü- düriüğü'nü, Ibni Haldun Araştırmalar Merkezi'ni, Gazeteciler Sendikası'nı, Şaab gazetesini ziyaret ettik. önümüzdeki günlerde Kahire Üni- versıtesi'ni, Küreselleşme ve Savaş Karşıtlan Platformu'nu, Doktorlar Sen- dikası'nı, Ulusal Parti'yı, Wefd Parti- si'ni ve Mısır Müzesi'ni ziyaret ede- ceğiz. Buradagörüp öğrendiklerimi- zi, gazetecilerin, parti liderlerinin, ön- de gelen aydınların, sendikacıların anlattıklannı, önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız. Kahire'de gezimizi sürdürürken In- giltere'de BBC'deki programı kaldı- rılan gazeteci Robert Kilroy'un ifa- de ozgürlüğü tartışmalarınatanıkol- duk. CNN International programcıla- rı haber yayınlannda izleyicılerinden bu konudaki fikirlerini açıklamalan için çağnlarda bulundular. Bu yayının Robert Kilroy'un îfade Ozgürlüğü kaldırılmasının ifade özgürlüğünü sı- nırlayıp sınırlamadığını sordular. Kil- roy'un programının kaldınlmasına ne- den olan sözleri Araplara ilişkin bu- lunduğu için Kilroy'un ifade ozgürlü- ğü tartışmaları bu gezimiz sırasında bizim için daha ilgi çekici hale geldi. Kilroy'un, programının kaldınlma- sına neden olan sözleri tepkiye yol aç- tı. Kılroy, Araplaria ilgili, "intiharbom- bacılan", "organ kesicileri", "kadın- ları baskı altına alanlar" gibi aşağıla- yıcı sözler söylemişti. Ingiltere'de, bazı Batı ülkelerinde, hatta Yeni Zelanda ve Avustralya gi- bi Commonvvealth ülkelerinde bile bir kısım gazeteci ve hukukçu, Kil- roy'un programının yayından kaldınl- masını ifade özgürlüğünü engelleyen bir gelişme olarak değerlendiriyorlar. CNN International, Kilroy'la söyleşi yaptı. Kilroy bu söyleşisinde, kendi- si savunmak amacıyla buradaki söz- lerinin, Arap halklannı değil, baskıcı Arap rejimlerini hedef aldığını söylü- yordu. Islam dünyasının, en kalabalıktop- luluklarından birisini oluşturan Arap- larla ilgili genelleyici ifadeler kullana- rakonlara "intiharbombacılan", "or- gan kesicileri", "kadınlan baskı altı- na alanlar" ifadelerini kullanmak ba- sın özgürlüğünün sınırlan içinde mi- dir? Bu ifadeler, acaba "SadeceArap rejimlerini kastettim" diyerek geçiş- tirilecek ifadeler midir? Kaldı ki bu sözler rejimleri değil, daha çok gele- nekleri hedef alıyordu. Bu sözlerin altında ırkçı bir dışlayı- cılık, Huntington'un öne sürdüğü, "Medeniyetler Çatışması"n\ kışkır- tan bir aşağılama söz konusu değil miydi? Irkçılık, ifade özgürlüğünün sınırlanndan birisi değil miydi? Özel- likle Irak'ın işgalinden bu yana Batı ve Doğu dünyası arasında artan öfke ve gerilim ortamında, birgazetecininza- ten bu konuda önyargılan olan top- lumların önünde Araplara hakaretet- mesi, onun özgürlük hakkı sayılabi- lir mi? Anlaşıhyor kı Batılı ülkelerde özellikle 11 Eylül saldırısı ve onun ar- dından gelen Afganistan ve Irak'ın işgalleri, Doğu dünyasına karşı olan hoşgörüyü de azaltmaya başladı. Bu nedenle hakaret içeren sözlerin tele- vizyon kanallannda rasgele söylen- mesi bile savunulabiliyor. Mısır'da yaptığımız görüşmeler sı- rasında da iki eğilime her aşamada tanık oluyoruz. Araplar içinde de bir eğilim, Doğu'nun Batı'yla bağlarını kesmesini savunuyor ve bu tepkile- rini; "Doğulular Doğulu gibiyaşastn, Batılılar Batılı gibi" şeklinde ifade edi- yorlar. Tabii bu eğilim içine kapan- maya yol açabilir ve Huntington'un üzerinde durduğu ve Batılı bazı ke- simlerin savunduğu medeniyetler ça- tışmasını gündeme getirebilir. Arap dünyasında ikinci eğilim ise Batı ile uzlaşarak yaşamak, Batı dün- yasının demokratik değerlerine sahip çıkmak şeklinde ifade edilebilir. Bu eği- limdeki siyasetçiler, kültür insanları, Türkiye'nin AB'ye yönelmesini çok önemsiyorlar. Türkiye'nin AB'ye gir- mesini savunuyoıiar. Türkiye'nin Av- rupa ile Doğu arasında bir köprü ola- cağı konusunda ciddi bir beklenti var. Robert Kilroy konusuna geri döner- sek.. Kilroy'un söylediklerinin ve sa- vunduklannın ırkçılık içerdiği, Doğu'yu küçümseyen aşağılayıcı bir bakış açı- sı taşıdığı bir gerçek. BBC'nin prog- rama son vermesi, Batı'da bu konu- da gelişkin bir standart oldugunu da gözler önüne seriyor. Kilroy konusu, aslında Batı'daki iki eğilimi de gözler önüne seriyon Irkçı, küçümseyici, dış- layıcı eğilim ve basın özgürlüğüne sa- hip çıkan eğilim. Kilroy konusunda bu iki eğilim çatışma içine girdi. Kahire'den Batı'ya bakmak olduk- ça değişik duygular yaratıyor. Izle- nimlerimizi sürdüreceğiz. G L O B A L P O L İ T İ K Ü L T Ü R ERGİN YILDIZOĞLU Diğer Rejim Değişikliği Üzerinde pek durulmayan bir diğer rejim deği- şikliği süreci daha yaşanıyor. ABD ve Ingiltere'de hükümetler vatandaşlanyla devlet, yargıyla yürüt- me arasındaki dengeleri köklü bir biçimde değiş- tiren yasalar geçiriyoriar. önce Bush yönetimi "Patriot Act" adlı yasayla güvenlik güçlerini yet- kilerini genişletti; vatandaşlannı yargı önüne çıkar- madan süresiz tutuklamaya, devlet başkanı da adeta bir kral gibi kimi vatandaşlannın anayasal hak- larını ellennden almaya başladı. Şimdi de Ingilte- re'de Blair yönetimi benzer bir yolda ilerliyor. Şimdilik eksik olan— Blair hükümeti, geçen hafta bir "Olağanüstü du- rumlara yönelik sivil tedbirier" paketini açıkladı. Bu bağlamda, hızlanan haklar ve özgürlükler tar- tışmaları içinde, The Independent'da yayımlanan bir başyazı, yeni iletişim ve bilgiişlem teknolojıle- rinin günlük yaşantımıza derin bir biçimde nüfuz ettiğine dikkat çektikten sonra çok ilginç bir göz- lemde bulunuyordu: "Bu gün bir polis devletinin gereksinim duyacağı bütün verilerçoktan hazır. Tek eksik olan, böyle birbilginin uğruna harekete ge- çirilebileceği kötü niyetli bir siyasi proje ve bunu uygulayabilecek kadar insafsız ve etkin birözne." (12/01) Blair hükümetinın önceki Savunma Bakanı Le- wis Moonie'nın başkanlığında bir milletvekilleri komitesi de yasayla ilgili verdıği bir demeçte "De- mokrasimiz, sivil hak ve özgüriüklerımiz tehlike al- tına girebilir" dedi. Lewis Moonie de "Bu yasa In- giltere Anayasası'nın temeli olan yasalan askıya alabilir" dedi. The Guardian "Pariamentoya, bu gü- ne kadar sivil hak ve özgürtükleri bu kadar tehdit eden bir yasa önerisi gelmediğini" ileri sürdü. 1920'de çıkanlan Acil Yetkiler Yasası'nın bir uzan- tısı olan yeni paket, "olağanüstü" durum olarak sap- tanan koşullarda hükümete, pariamenter prosedü- rü atlayarak sıkıyönetim ılan etme, olağan hak ve özgürlükleri askıya alma yetkisi veriyor; daha son- ra parlamentoda onaylatmak üzere.... Ülkenin siyasi, idari ve ekonomik istikranna yö- nelik tehditler olağanüstü durum ilanı için neden oluşturabiliyor. Yasa (a) majestelerinin hükümeti- nin işleyişini, (b) kamusal görevlerin yerine getiril- mesini, (c) bankalann ve diğer mali kuruluşların et- kinliklerinı aksatmasına neden olan ya da olabile- cek bütün durumlan kapsıyor. Nihayet yasa yerel düzeyde, yeni bir yönetim birimı olarak, herhangi bir demokratik denetime tabi olmayan "Yerel Mu- kavemet Forumlan" oluşturma yetkisini de geti- riyor. Böylece, yalnızca terörü değil, doğal afetle- ri ve diğer olağanüstü durumlan da kapsayan ya- sa, hükümetlere, kendisini tehdit etmeye başlaya- cak tüm siyasi, ideolojik, ekonomik muhalefetleri gerektiğinde bastırma, hatta bir askeri rejim kura- bilme yetkisini de vermiş oluyor. Korku çağı Blair ve Içişleri Bakanı Blunket de bu tür kaygı- ların yersiz oldugunu, tabii ki yetkilerin istismarı- nın söz konusu olamayacağını söyleyerek kendi- lerini savunuyoriar. Dün on binlerce insanın ölümüy- le sonuçlanan bir savaşa girerken ileri sürdükleri gerekçelerin tümü, bugüne kadar teker teker ya- lanlanan bir hükümetin verdiği bu teminatlar tabii ki anlamlı değil. Ancak, Irak ile ilgili ileri sürülen iddialar yalan çıktı; "Ya El Kaide ile ilgiliiddialara, sıksık ilan edi- len alarmlara temel oluşturan istihbarat da yalan- sa" diye sormak gelmiyor mu insanın aklına? Ya muhafazakâr, Times gazetesinin yorumcusu Simon Jenkins'in kuşkulandığı gibi "Amerikan ve Ingiliz yönetimlerinin izlediği 'korku eksenli bir politika- nın''.. halka özgüriüklerine müdahaleyi kabulettir- meye yönelik gizli bir amacı" varsa? Ya "terorizme karşı savaş" aslında küreselleş- meye karşı, giderek yükselmekte olan muhalefeti bastırmak için gündeme geldiyse? Ya tüm bunlar dünya ekonomisinde gittikçe derinleşen bir krizin gelecekteki olası toplumsal çalkantılanna karşı ön- lem olarak 1930'lann deneyimlerinden hareketle yeni bir rejim oluşturma stratejisinin parçalanysa? Ya uluslararası dış politikada, modernite öncesi, dini söylemlerie ve ilkelerie gündeme gelen "uy- gariıklar çatışması fantezisi" aslında modernite- nin, sınrf çelişkileri ve emperyalizm gibi dinamik- lerden kaynaklanan sorunları gizlemek içinse? Cicek bürokratlarını sucladı Sıvos kaüiamında 'Eve Dönüş' skandalı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Muğla Milletvekili Gü- rol Ergin'in sorusuna Adalet Bakanı CenıilÇi- çek'in verdiği, Srv^s kat- Ûamı samklannın Toplu- ma Kazandırma Yasa- sı'ndan yararlandığı yö- nündeki yamtın, yanlış bilgiden kaynaklandığı ortaya çıkti. Sorumlubü- rokratlarla ilgili incele- me yaptığını bildiren Çi- çek, yanlışhğın "bürok- raüann iyi Türkçe bil- mesinden (!)" kaynak- landığını söyleyerek ken- disini yönlendiren bü- rokratlan eleştirdi. Adalet Bakanı Çi- çek'in, CHP'li Ergin'in sorusuna verdiği, "44 Sı- vas samğmm başvuruda bulunduğu, 42 sanığın kanundan yararlandığı halde tahlrye olamadığı (indirimli süresini dol- durmadığı için), 2 Sıvas samğmm durumunun ise incelemede olduğu" ya- nıtı, Bakanlık'taki *Şan- hşbflgj" skandalını orta- ya çıkardı. Adalet Bakanı Çiçek, Sıvas samklannın baş- vuru hakkından yarar- landıklannı belirterek "Henüz bu konuda An- kara 1 No'lu DGM bir karar vermemiştir. Yan- hş algılama var. Benim ifade ettiğim. hükümlü- lerin yasadan başMirma haklannı kullandıklan- dır. Henüz daha bu baş- \iiru\a ilişkin bir karar verümemiştir. Mahkeme değeiiendirecekAkfağnn bilgrve göre de bu konu- da dunışmanın 17 Şu- bat'ta vapdacağı yönün- dedir'' diye konuştu. "Bu konuda sizeyanhş bir bfl- gi mi verildi" sorusuna Çiçek,"Yanhş anlaşüma varsa düzeittik. Bu ko- nudabflgiverenleriçin de daha sonra gereği yapı- hr" karşılığını verdı. PirSultanAbdal Kül- tür Derneği Başkanı avu- kat Kazun Genç, yaptı- ğı açıklamada, "Sıvas Katlianıısanıklarmınide- olojisini payiaşan şimdi- ki siyasi iktidar, sanıkla- n kurtarmak için uğra- şı vermekte, Topluma Kazandırma Yasası ile sanıklarm tahüyesineça- hşöğıtarafinuzdan ve ka- muovnnca bilinmekte- djr"dedi. ,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle