23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Diğer Sporlar 8.. ürk vatandaşlığına geçen 14 yaşındaki Çi n asıllı Peng Fei Jiang, kısa sürede Avrupa ikinciliği ve Avrupa üçüncülüğüne ulaştı. S E N E M G Ü L K A R P eng Fei Jiang... Arkadaş- lan ona kısaca "Pufi" di- yor. Çin asıllı olmasına kar- şın Türkiye Ulusal Masatenisi Takımı'nda oynamayı tercih eden 14 yaşındaki Ji- ang, YıldızlarAvnjpa Şampiyonası'nda teklerde ikincilik, çiftlerde üçüncülük el- de etti. Türkiye'ye çok şey borçlu oldu- ğunu ve burada yaşamaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Pufi, ma- sa tenisinde Asya Şampiyonu olan ba- bası Chao Jiang ın antrenörlük yap- mak için Türkiye'ye gelmesinden iki yıl sonra burada yaşama karan aldı ve Is- tanbul'a yerieşti. Çin'e dönmeyi kesin- likle düşünmediğini belirten başarılı Şirndi Yelken rs*sv Zamanı M E H M E T G Ü Ç L Ü Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede denizin ve denizciliğin önemini şimdiye kadar pek kavrayamamış olsak da, günümüzde bir değişim, bir kıpırtı, bir atılım yaşanıyor dikkatli gözlerin ilgisine takılan... Ulusal federasyonu 1957'de kurulan ve o günlerden bu günlere yaklaşık 50 yıl bir karış ileri gitmeyen yelkende tatlı bir mettem esiyor şimdilerde. Ve o meltemle açmaya başlayan çiçekler... Tohumu Erciyas Sipahi ileatılan, Azat Baykal'layeşeren, Naztı Imre'yfe açan çiçekler... Onlara, 'Rüzgânn çocukları' jdiyor kimileri; kimileri ise 'Rüzgâr Adamlar'... Onlar, bazen Marmara'nın büyülü atmosferinde, bazen Ege'nin çivit mavisi sularında, bazen Ispanya'da Cadiz'de, bazen Avustralya'da Sydney'de, dünyanın dört bir yanında güçlü rakipleriyle artık başa baş mücadele eden, Avrupa, dünya şampiyonlukları kazanan, olimpiyatlarda isimlerini favoriler arasına yazdırmaya başlayan yelkencilerimiz... Onlar, sporumuzun yeni gözdeleri, yeni madalya avcılarımız... On yıllardır düş olmaktan öteye gitmese de, 2000'li yılların başında sevincini yaşamaya başladığımız bir tablo bu. Tabii ki daha pek çok eksik var, tabii ki kat edecek daha pek çok yol, yapılacak pek çok iş... Ve en önemlisi, yelken sporunda son birkaç yıldır hissedilen bu tatlı meltem esintisini yarınlarda fırtınaya nasıl dönüştürebileceğimiz... Yelken Federasyonu'nun atılım hamlesine kulüplerin, devletin, yerel yönetimlerin, sponsorların, medyanın, kısacası hepimizin katkıda bulunma özveri ve becerisini gösterebilmemiz önemli olan. Geçtiğimiz hafta sonu Olimpiyatevi'nde Türk Yelken Vakfı'nın geleneksel ödül töreninde bir araya geldi yelken camiası... 7'den 70'e hemen herkes oradaydı. Tören geçmiş yıllardak- ilerden daha uzun sürdü, çünkü bu kez başanlı sporculann saytsı hayli fazlaydı. Onur Derebaşı, Ateş Çınar, Mustafa Çakır. Ayda Ünver, Didem Şarman, Istem Oğuzbayır, Güneycan Kaptan, Ertuğrul içingir, Enver Adakan, 2003 yılındaelde ettikleri uluslararası dereceler nedeniyle kürsüye çıktılar, alkışlandılar. Optimist, laser 4.7 ve laser standart sınıflarının en başarılılarıyla birlikte, yelken sporuna hizmet veren isimler de unutulmamıştı vakfın ödül töreninde. Federasyon Başkanı Nazlı Imre, 2003'ün genel değerlendirmesini yaptığı konuşmasında gür sesiyle mutluydu, gururiuydu... Ve o saatlerde bir başka noktada, Cumhuriyet spor yazarları oylarıyla voleybol ve bedensel engelliler spor federasyonlarının hemen ardından, yelkeni yılın en başanlı üçüncü federasyonu seçiyordu. Başarılı yelkencilerin Olimpiyatevi'nde kürsüye çıktığı gecede, yelken de Babıali'de Cumhuriyet'in şeref kürsüsüne yükseliyordu... mguclu(asportfoy.com sporcu, babasının dateknikdirektörlük yaptığı Istanbul Büyükşehir Belediyes- por'da oynuyor. Peng Fei Jiang'la Bay- rampaşa Spor Komleksi'nde konuştuk. - Masa tenisine kaç yaşında başiadın? Bunda babanın etkisi ne ol- du? - Dört yaşında başladım. Babam Asya Şampiyonu olduğu için onunla gurur duydum ve bu spora merak sar- dım. Babam aynı zamanda antrenör ol- duğu için hem onun hem de benım is- teğimle masa tenisine başladım. - Çin'deki masa tenisinin duru- muyla Türkiye'dekini karşılaştınr mı- sın? - llgi eşit derecede. Çin'de nüfus daha fazla olduğu için her yerde oyna- nıyor ve daha çok sporcu yetişiyor. Bu nedenle başan oranı da artıyor. Ama Türkiye'de de çalışma ortamı çok iyi. Yet- kililer her türiü desteği gösteriyor. - Neden Türkiye Ulusal Takı- mı'nı seçtin? Başka bir ülkenin Ulu- sal Takımı'nda oynamak nasıl bir duygu? - Babam 1993'te, ben de 1995 yılında Türkiye'ye geldik. Masa tenisi- ne burada başladığım için Türk Ulusal Takımı'nda oynamayı istedim. Bu ger- çekten çok heyecan verici, çok mutlu- yum. Takımımla derece elde etmem de beni buraya daha çok bağladı. - Çin yetkilileri Türkiye Ulusal Ta- kımı'nda oynaman konusunda bir sorun çıkardı mı? - Hayır. Çünkü orada lisanslı de- ğildim. - Tekrar Çin Ulusal Takımı'nda oynama şansın var mı? Ülkene dön- meyi düşünüyormusun? - Böyle bir şansım yok ama zaten dönmekgibi bir niyetim de yok. Beni bu ülke büyüttü. Buranın ınsanlan da artık benim ailem. Burada yaşamaktan çok memnunum. Diller birbirine karıştı - Türkçe'yi nasıl öğrendin? Öğ- renirken zoriandın mı? - Okulda, öğrendim. Konuşmak kolay oldu ama yazabilmem ve okuya- bilmem 2 yılımı aldı. önceleri, Ingilizce'yi de yeni ögrendiğim için iki dili birbirine kanştınyordum. Ama şimdi ikisini de ra- hatça konuşup yazabiliyorum. Yatlar cilaya yattı Türkiye ile Israil arasında Marmaris'te başla- yıp Herzelia'da sona eren 425 deniz mili mesafe- li 'Christmas 2003 Regatta'ya katılan yatçıları- mc yurda döndü. Dördü Türk, dördü Rus ve 13'ü Israilli olmak üzeretoplam 21 yatın yelken aç- tığı mücadelede ülkemiz adına tek derece- yi kategori ll'de 'My Mistress' ile üçüncü olan Cumhur Gökova ve ekibi elde eder- ken, yatçılarımız bu yarışla sezonu nok- taladı. Yaklaşık üç ay sürecek aranın ardından 2004 sezonu Türkiye Açık Deniz Yanş Kulübü'nün 3 Nisan'da düzenleyeceği FahirÇelikbaş llk- bahar Kupası Yarışları ile açıla- cak. Öte yandan, Türkiye Açık Deniz Yanş Kulübü'nün gele- neksel trofesinde 2003 yılı- na damgasını vuran yatçı- lar yeni sezona da iddialı hazırlanıyor. Geleneksel trofenin 30. yılında IRC YanşSınrfı'nda 'ldefıx' ile Nazlı Imre ve eki- bi, IRC YarışGeziSı- nıfı'nda 'Narin' ile Levent Karabe- yoğlu ve ekibi, Gezi Sınıfı'nda ise 'Relaq' ile Gürsel Öz- türk ve ekibi mutlu sona ulaşmıştı. Atletizm Tartışması K E N A N B E N G Ü Hepimizin bildiği ve kabul ettiği gibi atle- tzm, pek çok sporun te- melidır. Insan vücudu- nun sınırlannı zortayan bu spor dalı ülkemızde de yıllardır yapılmakta- dır. Geçmiş yıllarda, za- man zaman, çeşitli atletizm dallannda Türkiye'yı başanyla temsil etmış spor- culanmız çıkmıştır. Bu sporculanmız- dan bin de Mehmet Yurdadön'dür. Kendısi, sporcu olarak. Türkiye'nin adı- nı uluslararası müsabakalarda duyurmuş ve başanylatemsil etmiştir. Şımdi iseTür- kiye Atletizm Federasyonu'nun başka- nıdır. Sporculuktan yetişme, ülkemizi başanyla temsil etmiş, atletizmin so- runlannı yaşamış bir başkanının olma- sı, atletizm sporu için bir şanstır. Ancak sporculuk başka. yöneticilik ve politika bambaşka olgulardır. Çok iyi bir spor- cu veya çok iyi bir yönetıci olabilir ama politikacı olamazsınız. Tam tersi, çok iyi bir politikacı olabilir ama yönetici ve- ya başanlı bir sporcu olamazsınız. Bun- lar hepimizin kabul ettiği değerler. İyi insan kötü politikacı Şimdi gelelım size bahsetmek is- tediğım salı konuya. On gün kadar ön- ce NTVtelevizyon kanalında bir atletizm tartşması ızledim. Kenan Onuk'un sun- duğu programa Mehmet Yurdadön, Cüneyt Koryürek ve telefonla Hıncal Uluç katıldı. Konu atletizmde nelerya- pıldığı, son dönemdeki tartışmalı ceza- landırma olaylan ve önümüzdeki yaz olimpiyatlan ıdı. Mehmet Yurdadön'ü tanınm. Ben- de bıraktığı ızlenım, saf temiz bir Ana- dolu delikanlısı görünümüdür. Yanılıyor olabilırim, bu benim izlenimım. Ancak şu kesin. Mehmet Yurdadön iyi bir po- litikacı değil. Bence politıkayı da hiç dü- şünmemeh. Çünkü konuşmalan dağı- nık, dınleyıciyı ıstediği hedefe yönlen- diremıyor, konsantrasyon dağılıyor. Bu nedenle haklı olduğu konuda bile din- leyicinin kafasında soru ışaretleri oluşu- yor. NTV'deki programda Hıncal Uluç ve Cüneyt Koryürek gibi iki kurt konuş- macıya karşı haklı olduğu konularda da doğruluğu ve dürüstlüğü algılanamadı Mehmet Yurdadön'ün. Bu tartışmada beni rahatsız eden bir başka konu Hıncal Uluç'un, Mehmet Yurdadön'ü eleştınş tarzı ıdi. Mehmet Yurdadön'ü zamanında desteklemiş ol- ması, onun başanlanna sevgisiyle, inan- cıyla destek olması, onu azariama ve- ya aşağılama hakkını vermez. Aynca o bir federasyon başkanı. Kendi çocu- ğunuz bile olsa, toplum içinde, hele te- levizyonda milyonlarca kişi önünde onun makamına saygı duymak zorundası- nız. Bugün Süreyya Ayhan'ı en zor za- manlannda destekleyen Deniz Gök- çe, yann Süreyya'yı azarlama veyaaşa- ğılama hakkına mı sahip olacak? Bu konularda, önemli eleştirmen ve köşe yazarlanmızın, çok dikkatli olmalan, ken- dilerinı, eleştirdikleri ınsanlardan üstün görmemeleri, ellenndeki kalem ve tele- vızyon gücünü doğru, seviyeli kullanma- lan gerektığıni düşünüyorum. Önyargılı bir eleştiri Cüneyt Koryürek ise seviyeli bir üs- lup ile eleştirdi veya sorular sordu. An- cak onda da ön yargılı bir eleştiri sezin- ledim. ön yargı düşüncem Kenan Onuk içinde geçerli. Atletizmde bekli de tüm zamanlann en başanlı dönemini yaşa- maktayız. Süreyya ile başlayan EJvan, Ebru Kavaklıoğlu. Lale Öztürk gibi isimler ile devam eden, Olimpıyatlara, tarihinde ılk defa (9-15 arasında) en çok sporcuyla katılabılme olasılığı olan bir spor dalından bahsediyoruz. 2003 yı- lında Avrupa Atletizm Milletler Kupa- sı'nı başanyla organize eden, bayanlar- da 2. ligden 1. lige çıkan, 2004 yılında Avrupa Atletizm Milletler Kupası 1. lig organizasyonunu, biröncekiyıl göster- diği başan nedeniyle tekrar Türkiye'ye alabılen birfederasyondan bahsediyo- ruz. Hiç mi doğru iş yapılmadı bu Fe- derasyonda? Bir antrenörünün yaptığı terbiyesizliği gururunayediremediği için cezalandırma hatasına düşen bir baş- kan ve ekibi bu kadar mı kötü çalışıyor- lar? Mehmet Yurdadön'ün tabii kı ha- talan vardır. Belki de çok kötü niyetlı danışmanlan, fikir hocalan vardır çev- resınde. Ancak bu hatalan eleştirirken, yapılmış veya gelecekte yapılabilecek doğru ve iyi işleri de görmezden gelme- meliyiz. Mehmet Yurdadön'ü savunmu- yorum, Atletizm Federasyonu'nu hiç savunmuyorum. Zaten konularhakkın- da yeterti bilgi sahibı de değilim. Ancak birtelevizyon programında, politikayap- mayı bilmeyen, saf, temiz ve dürüstlü- ğüne inandığım bir insanın gazeteciler tarafından acımasızca eleştinlmesin- den duyduğum rahatsızlığı sizlerie pay- laşmak istedim. 14 OCAK 2004 SAYI9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle