28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SPORCumhunyef Dünya 2 Sırf belirli koltuklara oturduklan için adına yetkili denilen kişiler her zaman ki gibi sponsorların ve televizyonların baskısına yenik düştüler. Kuusamo'da kaza 'geliyorum' dedi F Î K R E T D O Ğ A N F inlandiya'nın Kuusamo şehrinde yapılan Dünya Kupası'nın açılış yarışmalarında Hakem Komitesi, kayakla atlama müsabakasını ertelerdi. Rüz- gâr öyle kuvvetli esiyordu ki, göz göre göre bir felakete çanak tutmak anlamına geliyor- du bu karar. Eğer kaza ucuz atlatıldıysa bun- da şansın payı büyüktü. Oysa Avusturyalı Andreas Kofler'in daha ısınma atlamalann- da rüzgânn azizliğine uğramaa bir uyanydı ama dikkate alınmadı. Sırf belirli koltuklara oturduk- lan için adına yetkili denilen kişiler her zaman ki gibi sponsoriarın ve televizyonların baskı- sına yenik düştüler. Yarışı bir gün sonraya er- teiemek için bir sporcunun feci şekilde düş- mesini beklediler. Atlayış sırası 17 yaşındaki Thomas Morgenstem'e geldi. Genç Avus- turyalı havada dengesini yrtirdiğinde artık her şey için çok geçti. Yere çakıldığında ayağın- daki kayaklar fıriadı, bedeni taklalar atarak metrelercesürüklendi. Boynunun kırılmama- sı bir mucizeydi. Bu korkunç düşüşü birkaç yara bere ve ufak bir beyin sarsıntısıyla atlat- ması daha da büyük bir mucizeydi. *> Boykot denendi ancak Yanş ertesi güne ertelendi. Ancak hava koşulları düzelmemişti. Avusturyalı Martin Höllvvarth boykot yapalım diye herkesin ağ- zını şöyle bir yokladı ama çoğunluk buna ya- naşmadı. llk atlayışlar tamamlandıktan son- ra yanş bitmiş sayıldı ve Finli Matti Hautama- ki birinci ilân edildi. Doğrusunu isterseniz, olup bitenlerden sonra kimsenin sportif ba- şanlardan konuşacak neşesi yoktu. Açılış haf- tasından geriye kalan tek bir konu vardı: Gü- venlik. Uluslararası Kış Sporian Fedarasyonu Ka- yakla Atlama Bölümü Başkanı Warter Hofer 'Kofler'in düştüğünde ne antrenöıier ne de sporcular yanşmanın devamına karşı itiraz- da bulundular" diyordu. Günah keçileri bulunmuştu, artık rahat- layabilirdik. Kimileri de Morgenstern'i riziko- lu bir atlayış yaptığı için suçluyordu. 1999'da- ki Dünya Kupası'nın açılışında Kuusamo'da kuvvetli bir rüzgâr Alexander Herr'i az kal- sın seyircilerin üzerine uçuruyordu. Biryıl son- ra Kuipo'da bu kez kurban Sven Hanna- vvald'dı. Lahti'deki Dünya Şampiyonasrnda And- reas Goldberg düşmüştü. Kısacası Kuusa- mo'da kaza 'geliyorum' dedi. En güzel"Güzel mi, başarılı mı?" Evet, bayan sporcuların yarıştığı tüm branşlarda bu soruyu ister istemez sorarsınız. Çoğu içgüdüseldir verilen yanıtların. M TATIANA GRIGORIEVA I Bu Avustralyalı yüksek atlamacının yakıcı güzel ba- kışlarına tümüyle aşina de- ğiliz, çünkü çoğu resimde kendisini 5 metrelik çıtanın üzerinden geriyedoğru atar- ken görülüyor. Hiçbir kadın kendisini 5 metrelik çrtadan r. geriyedoğru atarken bizeen güzel haliyie görünmez. An- cak Sydney Olimpiyatlan'nda gümüş ve ülkesindeki Commonvvealth Oyunlan'nda altın madalya kazanan Tatiana bunu et- kileyici bir biçimde yapıyor. Bu listede ise bir süper modelinki kadar güzel bakışla- rı, bir çelik kalemi bileyebilecek kadar çı- kık elmacık kemikleri ve bir adamı 50 adım- dan sonra takatten kesecek kadar güçlü azmiyle altın madalyayı hak ediyor. KATARINA WITT Alman buz patinajcısı Witt, bir aktris ve model ol- maya kararvermeden önce olimpiyatJarda iki altn madal- ya kazanmıştı. Bu güzel ba- yanın listemizde 1. olamama- sının nedeni giyim stili. An- cak eski Doğu Almanya'da büyüyen ve işini yaparken pullu, kısa bir etek giymeye zorianan birinden kıyafet ve moda konu- sunda daha fazJasını bekleyemeyiz. • SUZY FAVOR-HAMILTON (ABD orta mesafe koşucusu) Birzamanlar kadın at- letler yaşamın daha kolay yönlerini yadsıyarak yaşar- dı. Antrenmana ve madal- ya peşinde koşmaya odak- lanırlardı. Hiç kimse son dünya şampiyonasını sa- katlığı yüzünden kaçıran dünyanın en iyi 1500 met- re koşucusu Favor-Hamilton'u işini cid- diye almamakla suçlayamaz. Ancak Ha- milton, kendisine güzel bir görünüm ve- ren san saçları, kestane rengindeki göz- leri ve VVisconsin genişliğindeki gülüşüy- le de avantajlı durumda. Hem orta mesa- fe koşucularından kaç tanesi kendisine ait bir mayo listesine sahiptir ki? ||- - GABRIELA SEBATINI 4 Hiç şüphesiz Tray Bentos'tan bu yana Arjan- tin'den gelen en güzel şey olan Gabriela, tenis kort- larına Latin cazibesini taşı- yor. O sadece sıcak değil, aynı zamanda hayırsever bir insan. 18. yaş gününü kutlamak için evine birgrup fakir çocuğu davet eden Sa- batini, onlara yemek pişirmişti. Ancak Ar- jantinli raketin Buenos Aires sokaklannda dolaşırken trafiği tıkamak gibi kötü huy- ları da var! Ha bu arada, biraz datenis oy- nuyor. Kortlara kariyerinin zirvesindeyken vedaettiği için hâlâ üzgün. Sabatini, bun- dan sonraki yaşamını şarkıcı olarak sür- dürmeyi düşünüyor. • STEFFI GRAF Erkekler bu ismi duy- duğu zaman bir an gözleri bulanıyor ve yavaşça, dal- gın bir biçimde: "Evet ne güzellik" diyor. Graf, yaşı ilerfedikçe güzelleşen şans- lı kadınlardan biri. Graf, Andrea Agassi'yle yollarını birleştirdi. MARTINA NAVRATILOVA Ismini tenisle ilgilenen ya da ilgilenmeyen hemen herkesin duyduğu Navra- tilova, ilginç cazibesiyle de adından sıkça söz ettiriyor. Neredeyse 50'li yaş civar- larına merdiven dayayan Martina, muzip bakışlara ve bu yıl VVimbledon'da ya- pılan karışık çiftler müsabakalarında Hin- distanlı partneri Leander Paes'le kortta flört etmesi ise ilginç bir gelişmeydi. Bel- ki kızacak bazı kesimler ama Navratitova'nın hayranlannın bir bölümü de bayanlar. özel- likle kaslı kolları, adaleli bacakları birçok kadın tarafından hayranlıkla izlenirken, ka- dınlar arasında yapılan bir ankette "çeki- ci bir hemcins" olma özelliğini elde etmiş durumda. bayanAma her başarılı sporcunun güzelliği, her güzel sporcunun yeteneği birbiriyle aynı paralelde konuşulur. M MERLENE OTTEY 7 Zarif, hoş ve gerek gü- zelliği gerekse performan- sıyla yaşını göstermeyen bir bayan. Ottey, olimpiyatlarda- ki son altın madalyasını Sydney'de Jamaica takımı İÇin koşarken alarak kariye- rinin en büyük başarısına imza attığında 40 yaşınday- dı. Katı yürekli spor yorum- culan, Meriene bitiş çizgisini geçtiği zaman söylediklerinden utanç duymuşlardı. Tür- kiye'ye gelip Fenerbahçe formasıyla da ya- nşan Ottey, hala en beğenilen sihayi ka- dın sporculardan biri. ELENA OEMENTIEVA Rusya'nınyüksetende- ğeri, 22 yaşındaki başarılı tenisçi Dementieva, sarı saçları, cana yakınlığı ve uzun boyuyla sanşın cazi- benin tipik özelliklerini taşı- yor. 19 yaşında tenisin 'ye- ni altın çocuğu' ilan edilen Dementieva, vatandaşı An- na Kournikova'nın tersine 'gerçekten' kazanıyor. Kortta gosterdiği ne- şeli tavır ona, karşı konulmaz bir çekicilik kazandınyor. Puan aldığında ellerini yuka- rı kaldırarak sevincini belli etmesi, kay- bettiğinde ise yüzünü asması onu sevim- lı yapıyor. Ancak amatör olarak bu spor- la uğraşan bir aileden gelen güzel spor- cu, "Bana 'tenis lolitası'cfeme/eribenias- la baştan çıkartmadı. Kendimi kort dışın- da değil, kortta geliştirmeye çalışıyorum" sözleriyle, fiziksel özellikleriyle anılmak- tan pek hoşlanmadığını vurguluyor. M LAILAALI ™ ^ ^ Efsanevi boksör Mu- ^^k hammed Ali'nin kızı Laila, • • yenilmez bir boksör olarak I I kariyerinin zirvesinde bulu- ^*m nuyor. Kelebek gibi uçup an m gibi sokan babasının bire- M birisanki. Laila, beklenenin f aksinedişsiz bir gülümseme- ye ve patlak dudaklara de- ğil, manşetleri süsleyen bir güzelliğe sahip. Elbet maçlara koruyucu kaskla çıkıp suratına rakip yumrukları yak- laştırmaması da hem güzel, hem başanlı tanımlamasındaki en önemli etken. Laila Ali'nin ünlü bir kozmetik firmasından al- dığı teklifi değerlendireceği ancak çıplak poz vemnesi için yapılan teklifi geri çevir- diği de biliniyor. • MARTINA HINGIS 23 yaşındaki tenisçi, kortların en yetenekli isimle- rinden biri olarak gösteriliyor. Sporalanındaki gayreti ateş- li taraftarlarını bile yıllardır şaşırtan Hingis, Anna Ko- urnikova ile kortlarda sü- ren yarışı hakkında "Ne re- kabeti? Tüm maçlan kaza- nıyorum" diyebilecek kadar da iddialı. Slovak raket, en yüksek kon- disyona sahip tenis yıldızlarından biri ve belki de başarısının en büyük nedeni bu. Enerjik, 'küçük' bayan, coşkun kişiliği ve düzgün fiziğiyle moda fotoğrafçılarının dikkatini çekiyor. Zaman zaman aldığı ki- lolara karşın Hingis, Fransız firmalarının modellik teklif ettiği bir isim. Ancak mayo firmalarının önerileri onu kızdırıyor. Çün- kü "Ben tenisçiyim" diyor. (The Guardian'dan) Çeviri: OZAN İLTER Futbolu Bilmeyen Yok! ABDÜLKADÎR YÜCELMAN 2006 Dünya Kupası finalle- rinin grupları belli oldu. Türkiye 7 takımlı birgrubadüştü. "Dezavan- taj" diyorlar. Fazla maç neden de- zavantaj olsun. Daha iyi bence. Birisine takılırsan ötekini geçer- sin. Türkiye seri başı olarak zaten Avrupa'nın 6 büyük ve iddialı ta- kımı ile eşleşmedi. Bu büyük avantajı kullanma- mız gerek. Grubumuzda Danimarka, Yunanis- tan, Ukrayna, Arnavutluk, Kazakistan ve Gür- cistan var. Danimarka ve Yunanistan'ın dışında- ki takımların iddiaları yok. Dan/marka'nın eski gü- cünde olmadığı ortada. Ama Yunanistan'ın Tür- kiye gibi yükselen bir grafiği var. Bana göre, Ar- navutluk bize bep ters gelen bir ekip. Ne olur- sa olsun torbadan çıkanlar takımımıza umut ve- riyor. Yeter ki kendimize gelelim. Medya şimdilerde Şenol Güneş'i didikliyor. Onunla devam mı, tamam mı? Anketler ve araş- tırmalar yapılıyor, futbol adamları ile konuşulu- yor, demeçler vesaire vesaire. Ama bu konuda Mayıs'ı bekleyeceğpiz. Haluk Ulusoy ne derse o olacak çünkü. Haluk Ulusoy da genel kurul ko- nusunda karar vermiş değilse de doğrusu hiç kim- se Federasyon Başkanı'nın bu koltuğu bırakma- ya niyetli olmadığmda fikir birliğine varmış. As- lında Haluk Ulusoy'un bayram günü TV'de ver- diği demecinde "Biz bu Federasyonu kimseye bırakmayız" dediğine bakılırsa, Mayıs'ı neden beklediğini de anlamak olası değil. Futbolun ne olup ne olmadığını artık 7 ya- şındaki çocuklar bile biliyor. Görüntülü ve yazılı medyada saatlerce futbol, gazetelerde sayfalar- ca futbol varken futbolun dışında da bir dünya olduğunu, beyinleri futbolla doldurulmuş minik kuşaklara başka sporların, başka sporcuların da olduğunu anlatmak ıstiyoruz. Olimpiyatlara istek- li bir ülkenin insanları olarak tribünlerin boş ol- masını değil, sporcularımızın pistlerde, minder- lerde, havuzlarda, manejlerde mücadele etme- sini, şeref kürsülerinde madalya almasını istiyo- ruz. Okurlarımızın Spor ekine ilgileri bizi elbet- te sevindiriyor. Ama biz eleştirilerinizi, hangi tip yazılar istediğinizi, önerilerinizi bekliyoruz. Daha iyi, daha içerikli ve daha aydınlatıcı bir spor eki için. Bekliyoruz. Sağlıcakla kalın... Yağmur Muydu Gözyaşı m«? A R t F K I Z I L Y A L I N Y ' ıllarsonraydı galiba. Ga- latasaray'dan aynlıp ora- sı senın, burası benim dolaştığı günlenn bınnde Kozyatağı Carrefour'da karşılaştık. Merhabalaş- tıktan sonra, "O golü atsaydm yaşa- mında ne değişırdı" dıye sorduğum- da rengi attı. Belli ki yüreğine hafıften bir sancı girmişti. Sessiz kaldı, sonra konuştu, "Onu bilmem ama Galatasaray, Türk futbolunun tarihini o yıl değiştirirdi" sözieri dudaklanndan, bir iki yaş da gözlennden süzüldü. Evet. Bufutbolcunun adı Burak Akdiş. Galata- saray'a Kartal'dan geldiğınde Hakan Şükör'ün yede- ği gözüyle bakıldı. Zaman zaman kritik goller de attı, yerel şampiyonluklara omuz da verdi. Ama 9 Aralık 1998 akşamı Bask bolgesının kalbı Bılbao kentının St. Mamet'ın Stadı'nda kaçırdığı gol asla unutulmadı. Ha- kan Şükür'ün cezası nedenıyle oynayamadığı maçta sahaya sürülen genç Burak, eğer kafasına ortalanan meşin yuvariağı, Türk gazetecilerin olduğu kalenin üs- tünden reklam panolanna değil de fileye bıraksa Ga- latasaray, Türk futbolunun seynnı 17 Mayıs 2000'den çok önce şekillendirecektı. Olmadı... O gol kaçtı, sa- hadakı gencecik Burak'tan Okan'ına, yenen golde to- pu ıskalayan Fatih'ınden, Popescu'suna, hatta Fatih Terim'e kadar yuzterce kışı yağmurlu geceyi gözyaş- lanyla daha da ıslattı. Gazeteci ağlar mı demeyin, sa- ha içınde çöküp kalan Türk meslektaşlannı teselli eden Ispanyol spor yazartan da vardı. Şimdi Galatasaray yine Bask cehennemınde bir 90 dakikayaçıkıyor. Ancak rakıp bu kez Bilbao'nun Athletic'i değil, San Sebastian kentınin Real Socı- edad'ı. Yenen taraf 2. tura çıkacak. Beraberlik Bask ekibıne tur atlatacaK. Işte biz bu bağiantıdan yola çıkıp kapağımızın büyük bölümünü bjgünkü 90 dakikaya ayırdık. Ga- latasaray, belkı perşembe sabahı, Türkiye'ye iki bay- ram arası ek bir ba/ram yaşatacak. Belki de tak se- peti koluna herkes /oluna dıyeceğiz. Evet, futbola da/dık, golfü unuttuk. ismet Ak- tekin, müthiş bir gO |f sayfası hazırladı. Che ile Clin- ton'ın, Castro ile Bush'un aynı sopayı salladığını gör- mek sizde ne tür du/gular uyandınr bilemem ama ben bu işi, "Sporu önenseyin" diye özetliyorum. Akademik ça> şmalar başlattık Mahmut Sert'le demiştik. Şimdı Prcf. Dr. Hasan Kasap yönetıminde bir bihm kurulumuz V ar. Yazılar, inceleme ve araştır- malan büyük bir m5ra kla bekliyoruz. Kenan Doğu- lu'nun iyi bir rallicı adayı olduğunu belkı duymuşsu- nuzdur ama bu kadar ayrıntıyı hiçbiryerde okuyamaz- sınız. BasketboldaK konuk yazar köşemizde bu haf- ta bana potaları se^jıren Efe Aydan var. Rıza Çalım- bay'ın •profesyonetoakış\ ÖmerEnJem'ınotomobil dünyasını özetleyer görüşlen ve Vedat Özdemiroğ- lu'nun izlenimlenn okurken farklı dunyalara yelken açacaksınız. Dopir^ sayfamıza ise her sporcu göz at- malı. Belkı 2 bardar hazırkahvede bile doping vardır belli mı olur? Yeniden bulusmak dıleğiyle. akızilyalın@yahoo.com ARALIK 2003- SAYI4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle