Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLUL 2002 PAZAR
L4 UİA kultur@cumhuriyet.corn.tr
Kendisini hayat korkağı olarak tanımlayan Uğur Yücel, yeni filminin çekimlerine ekimde başlıyor
Odanın içi, uçurumunkenan
\Jynamak da, yönetmek de, yazmak da istiyor Uğur Yücel,
hugüne dek seyrettiklerini seyirlikyapmak için. "Kendimi
Hçbir zaman uçuruma atmamış korkağın biriyim " diyordu
daha önceleri, artık "Bu kez uçurumdan atlıyorum ve hiç
korkmuyorum, hem de gözü kara " diyor.
\y>ocuklıığundan buyana biriktirdikleri için "Tüm
seyrettiklerimden edindiğim, hikâyeleryazıp sinemalaştırmak
oîdu. Burada yakışıklı bir ilişki buldum hayatla kendim arasında.
Ritmin içinde olmak, kurguyu, senaryoyu,fılmin dramatik aksım
oluştururken işe yarayan malzemeler" diyor.
ÖZLEM ALTUNOK
Uzay gemileri geçiyor üzerimiz-
den, Latince uğultular yikseliyor son-
n, korkak cesur, cesur korkak bir
adam uçurumun kenannda belli belir-
%z davul sesleri eşliğinde dans ediyor,
içinin sesini dinlediği kendisini bıle yok
sayarak, gidiyor, geliyor, gidiyor, ge-
lıyor uçurumun kıyısına ...
Aslında hep gizlenen bir adam o,
yaptığı işleri biliyoruz Kabare dün-
yası en başta, sonra 'Muhsin Bey', ar-
dından 'Azınhkta Kaldık'la show-
man'lik, 'Arabesk', 'Eşkya', İkinci Ba-
har'la başlayan ve 'Karanbkta Ko-
şanlar'la devam eden yönetmenlik...
Yeni filmini çekecek şimdi, uzun za-
mandır dillendirdiği, ekimde başla-
yacak olan.
Uğur Yücel... Aklımızda kalan, or-
taya koyduğu nitelikli işleri, niceliği
sınırlı olsa da. Aslında, fikir çok, des-
tek yok; ürün var, gören yok; ekip var,
tesis yok; kalabalık bir yerde, bir o ka-
daryalnız... Ciddi birinsan Uğur Yü-
cel, gıttikçe daha ciddileşen değıl. De-
rinlerde bir yerde tutkuylabağlı oldu-
ğu çocukluk günlerine daytyor sırtı-
nı. BİT arkadaşırun çocukluğuna daır
sözleri. "Biz de aynı yerlerden geçtik,
ama biz hayan yaşamışız, sen seyret-
mişsin"\ YıllardırEskı Yeşü'de,çok
daha önce bir orkestrada. içindeki
tamtamlan seslendirerek başlamış mü-
ziğe. Sonra yirmili yaşların savnıklu-
ğu... Kendini cesur bulmuyor o za-
manlardaki gıbi. "O çocuğu derleyip
toparlayıp bir kese kâğKtanm içinesok-
tum. Nasıl yanıp yakıhyorum, çünkü
o savrukhıktan çikacaktı her şey, çı-
kıyordu da. Zehir zemberek bir adam
vann, ne yaptun da böyle korkak bir
adama çevirdim o 20 >aşı" diyor.. O
duruşu, o kabuksuz, yay gibi zihni
kaybettiğini düşünüyor, bir kirpinın
dikenlerini törpülemek kadar kötü
olan. Öyle olduğunu sanıyor, çünkü
bu ülkede yaşıyor; ne de olsa öykü-
ler, resimler üreten insanlar, hayatın
içinde hiç de donanımlı. korunaklı ya-
şamıyorlar.
Her şey bir odadan çıkacak
O zamanlar bir de yazıyor çokça, o
henüz basilmayan kitabındaki öykü-
ler de dahil olmak üzere, her an tüm
kayıtlan silmeyi de göze alarak. Ka-
yıtlannı silemeyeceği şeyler de var
tabii. 'Gemide' ve 'Lalefi'de Bir Azi-
2e'nin müzik prodüktörlüğü, "An" Na-
ak,Cumai,Nevzat'' rolleri, havaya ası-
lı sözleri gibi... Garip bir sindirmiş
beyin. hiç doymayacak biryürek "Ha-
jat korkağı bir adamım. Beni bir yer-
den başka biryere hareket etrireeek bir
notivasyon yok hayanmda. Kendime
tartvrafler\Taratıpsüksefi birhayatya-
şama hev esim olnıadı hiç ama, izleyip
ie gıpta ettigim. heyecan duyduğum
filmler, festhaller oldu. Mesela Edin-
kurgh Festivati'nde hayab çoğaltan.
ireten insanlar ve sadece yetenekleri-
li satacağın bir düm a vardı, burdaki-
tere benzemiyoriardı, sahneye çıktık-
an zaman yürekkrini göriiyordum.
îuradaise beslendiğim hiçbir şey yok,
opraklanndan ve insanlanndan baş-
<a."
YaaTura da böyle bir film. burah
iört gencin öyküsü, Karadeniz'de, Iç
\nadolu'da, Ege'de geçecek olan. Di-
|er oyuncular henüz belli olmasa da
jnun oynayacağı kesin. Öyle bir rol
•d, kiınseye vermek istemiyor, bir yan-
ian oyunculuktan kaçarken. Oyna-
makla, göstermekle hep bir hesaplaş-
mayaşıyor Uğur Yücel, seyirciye ya-
kmyEdauzakolmaktançekiniyor, yap-
tığı işleri sürekli eleştiriyor, show-
man'lığı beceremediğini düşünüyor...
"Asfcnda evde oturmayıtercih ederdim.
Sinemayı da öyle düşünüyorum, her
şey bir odadan çıkacak. kendi dün-
yamdan. Bazen niteliklerini beğendi-
ğiniz ldmliklerle karşüaşıyorsunuz,
sonra o bir yere koy duğunuzinsan bir
fitaı yapryor, kötü birfihnvesonra.onun
fflminin kötü olduğunun farkjnda ol-
madığınu üstelik o filme bir siirü de-
ğerler yüklediğini görüy orsunuz. Bir-
çok insan, kendüerini sunduklan ka-
dar yetenekli degiller ashnda. Dünya,
kendilerine değer vükleyen birtakım
sufli insanlann dünyası olmaya başla-
dı. Bütün bunlann içinde nasıl et ka-
fah bir adam olabüirim ki ben?" Be-
Yt
ğendiği, düzgün bulduğu ışlen de var.
Muhsin Bey'deki Ali Nazik rolü me-
sela ya da "îkinci Bahar
1
ve 'Karan-
hkta Koşanlar" dizisi.
Diyecekleri \-ar~.
Bu duruşun açıklaması, kendini ka-
zıklamamak en başta, ne kendini ne
de başkalannı. Onun da bir egosu yok
mu acaba? "Hayaümda, bir şezlonga
uzanıp"ve şımdi hiçbir şey düşünmü-
yorum. çok mutluyum' dediğimanlar
çok azdır. Çıkmazlara neden olacak
denüyaraba biri değffim,derin anlam-
lar yükleyerek abartmryorum bu du-
rumu ama insanlann başkalarnun iş-
lerine eleştirelyaklaşırken kendilerine
öyle da\Tanmamalannı iki yiizlü bu-
hıyorum."
Yazı Tura ya da diğer yapmak iste-
dıkleri için"tnsanlarnı diplerde du-
yabfleceği seskrie ügfleniyorsam ve bu-
nu aktarabiKrsem, bu her şeyiyıkar ge-
çer™" diyor. Diyecekleri var, iyi bir
teknik ekip, sürekli aynı oyuncularla
çalışabileceği bir cast, içinde "Türki-
ye standartlanna göre iyi" tanımla-
ması geçmeyen bir inanç...
Hikâye, her yerde anlanlır tabii, me-
sela, Norveç'te emekli işçilerden oluş-
muş bir koronun hikâyesi. .\ma o "*Bu-
radaanianlacakçokgiizel hikâyeler var,
içimi yakan, yüzümü güldüren" di-
yor. Bütün bu söylenenlerin arkasın-
ÜCEL, YAZIP YÖNETTİĞİFÎLMDEBİRKARAKTERDECANLANDIFL4CAK
Yaumı
turamı?^ Yeni bir tür müzik
prodüktörlüğü
yapacağım bu filmde.
Ayn ayn parçalan bir
araya getirerek Gemide
ve Laleli'de Bir
Azize'deki gibi, bir
duygudan bahsederek
gelenler neyi çaldığını
bilmeden. içımde
duyduğum sesleri
enstrüman çalan
insanlara aktararak bütün
bunlan birbirine monte
etmek istiyorum.
^ Filme Artvin'de
çekeceğimiz bir aşk
hikâyesiyle başlayacağız.
Ürgüp, Çamlıhemşin,
Ege ve Istanbul'da
çekeceğimiz dört
mekânda geçecek.
• Oynayacağım
karakteri bir gün, bir
arkadaşıma anlatırken
yakaladrm ve iştahım
kabardı. Bizim
meyhaneci Yakup gibi
bir adam. Kaç kişi
oynayabilir ki böyle
birisini? Yine
bakacaksınız, adamın
arkasmda bir oyuncu
duruyor.
• Eurimages"ten
desteğimiz var, TRT'nin
SESAM'a Türk
sinemasmı güçlendirmek
için ayırdığı bütçeden de
bir pay alacağız, biraz da
sponsor desteğiyle
sekiz haftada
bitirmeyi düşünüyoruz.
*/ Filmi sıradan
insanlarla çekmek
isterdim aslında.
herhangi birisinin
oynayıp
oynayamayacağıra
beş dakikada
görürsünüz zaten, o
günleri de sabırla
bekJiyorum.
• Aklımda sabit isimler
yok. Oyuncular bir hafta
içinde deneme
çekimleriyle belli olacak.
da. kendi göğsüne jilet atan bir adam
yatmıyor, bu bir varlık nedeni ve her
şey, en başta çocukluk, bu nedenin
içini dolduruyor. "Çocukken uzayge-
mileriçiziyorve Latinceokhığunusan-
dığım isimler koyıry ordum onlara, bu
düny aya inaruy orum ben. gemüerim
vanta \t onlar uzaya gidip geSyordu.
Bunun sonucunda masunı bir mitoma-
ni başlanuşn. birilerini kandırmakiçin
değil, öyle gördüğüm ve inandığım
için. Tamamen bu saflık, arayip bul-
mamızgerekenşey. Hayalleri biçimlen-
dinne dunımu iseöğretilebilir." Değı-
şen çok şey var elbette, 14-15 yaşına
İcadar radyo dinlerken şımdi evde
montaj yapabihnek gibi. Bu devrimi
zihinsel olarak nasıl yaşayacağımı-
zı merak ediyor. "Hiçbir döneme
denk gebnedi ki teknoJojinin bu ka-
dar aplayıp sıçradığı bir hayat. Lam-
bah radyoya vnruy ordun düzelry or-
du, öyle bir yerden geldik" diyor. Ve
gençleri görüyor, onlara model ol-
maktan çok, kılavuzluk etmek ama-
cıyla kendi içlerinden, bu ülkeden
çıkabilmeleri için özgün bir kişiliğe
sahip olmalannı, kendi bakışlanm
oluşturmalannı istiyor.
Müzik, yazı, oyunculuk, seyretmek,
görmek... buluşma noktası yönetmen-
liği mi işaret etti sonunda? "Tüm bu
seyrettiklerimden edindiğim, hikâye-
leryazıp sinemalaştırmak oldu. Bura-
da yakışıklı bir ilişki buldum, hayatla
kendim arasında. Şüphesizçoeukyaş-
tan beri ritmin içinde olmak. kurgu-
yu. senary oyu, diyaloglar silsilesird. fil-
min dramatik aksını oluştururken her
yerde işe yarayan malzemeler. tyi bir
kulak, Ki bir duyum, detayb bir izle-
me, hep hayabn arka penceresini degö-
rebüme. objelere, insanlara baküğı-
nızda boyuflandırabflme_ Özettikler
sistemle, eğitimle değfl, içerden bir yer-
lerden geliyor ashnda."
Oynamak yerine oynatmak
llk sinyali Balalayka'da vermişti,
Karanlıkta Koşanlar'da artık "Dahane
oynayacağnn kj" hissi sonra... Oyna-
mak yerine oynatmayı seçiyor artık,
ne kadar kaçıyor bu hesaplaşmadan,
ne kadar anlatmak istiyor asluıda oy-
namak istediğini Uğur Yücel... "Oy-
nayacagını adamın artık benden çık-
maya başladığu o adamın üzerindeki
kontrolümün sadece teknik anlamda
okhıgu biroyunculuk hayal ediyorum.
Oyuncuhıkkavramıgiderekhafifleal-
nıeye başlandu Ortahkta oyuncu ola-
rak dolaşan insanlan, hayannda hiç
oyunculukyapmamış kişikrie aynı di-
zi içerisinde gördüğümüzde, o zama-
na dek oyunculuk yapmamış insanla-
nn daha çok işe yaradığmı görüyoruz
artk Çünkü kendflerini oyuncu zan-
nedenkr, zannettikleri kadar iyi de-
ğüler,tiyatroy u. oyuncuhığu kasryor-
lar. Diğerleri ise Ne var kardeşim biz
de yapıyoruz, hiç de zor değilmiş' de-
yip, bir şeylere imza atmaktan büyük
mutluhık duvTiyorlar. Tam' körler sa-
ğırlar bırbınnı ağırlar dünyası' bura-
SL Bense kafanun içindeki oyunu oy-
nayanuyorum,bunu banabirisi de an-
latamryor. \ öneteceğim fibnleıie na-
sribr oyunculukpeşindeoldugumu da-
ha iyi anlatacağım. Ashnda benim gi-
bi iş namusuna, profesyoneBiğe sahip
bir adamla çahşmak isterdun."
Oynamak da, yönetmek de, yazmak
da istiyor Uğur Yücel, bugüne dek
seyrettiklerini seyirlik yapmak için.
" Kendimi hiçbirzaman uçuruma at-
mamışkorkağın biriyim" diyordu, ar-
tık
u
Bu kez uçurumdan atlıyorum
ve hiç korkmuyorum, hem de gözü
kara" diyor.
Yücel, 'Bir oyuncuya oyunculuğa ait bir şey görmek istemediğinizi anlatmak dünyanın en zor işi' diyor
'Oyunculiikta hîle yapmayı sevnüyorum'
Ealuk Bilginer \e Uğur Yücel, Karanlıkta Koşanlar'ın setinde.
Hayatımda hiçbir rol için Nevzat
rolü kadar övgüde bulunulmamıştı
bana. Oyunculukta hile yapmayı
sevmiyorum. Oyunculuğu bir
zanaatkârlık olarak düşünürsek
birden fazla iş yapacak bir
donanımım var ama gündelik
hayarı geçiştirip oralardan para
kazanacak ve kendime eğlence
alanlan bulabilecek bir düzlükte
gitmiyor hayat. Dünyanın en zor
işlerinden biri, bir oyuncuya
oyunculuğa ait bir şey görmek
istemediğinizi anlatmak. Doğal
olmanın dışında bir şey
söylüyorum ben. Bir oyuncuyu
doğal olana çekmek başka bir şey,
bir oyuncudan bir karakter
yaratmak başka. Oyunculuk
burada işe yarar, bizim binlerce
karakter yaratmamıza kıla\aızluk
eder. O, bir oyuncu diye her
karakterin arkasında o oyuncuyu
görmek, ona ait hiçbir mimik,
belirteç yakalamak istemiyorum.
Karanlıkta Koşanlar. televizyonda
yapılmaması gereken düzgün bir
işti. Belirli bir kitleyi mutlu etmek
yüreğimi okşuyor ama
tele\'izyonda daha geniş
düşünmek lazım, dolayısıyla
Karanlıkta Koşanlar'daki gibi
sofistike bir hikâye kurmalc
entelektüel bir süreç oluşturmak
televizyon için uygun değil. Böyle
bir projenin içinde ancak TRT
durabilirdi, o da bu kadar
dayanabildi. Dertleri sadece
düzgün bir üretim ortaya koymak
isteyen insanlann çabası 10
bölümde bitiyorsa, bu haksızlıktır.
Çünkü diğer tarafta işlerini tam
anlamıyla bir gösteriye
dönüştüren insanlar milyarder
oluyorlar.
ya'dan odd
• Kültiir Servisi - Türk - ftaryan ortak yapımı olan
'Derviş' adlı fihn, ttarya'nın Vicenza kentinde
gerçekîeştirilen Gallio Fihn FestivaH'nde 'En İyi
Fihn' ödülünü aldı. Mesa Seümoviç'in 'Deniş ve
Ölüm' adlı kitabından îtalyan yönetmen Alberto
Rondalli tarafindan sınemaya uyarlanan 'Derviş'te,
tspanyol oyuncu Antonio Buil Puejo, Cezmi
Baskın, Ruhi San ve Başak Köklükay a rol alıyor.
Kapadokya'da tarihi ve gerçek mekânlarda çekilen
fılm. 6 Aralık'ta Türkiye'de gösterime girecek.
Kamera arkasına geçen genç yönetmenJere, ilk
deneyımlerini sergileyebilecekleri nitelikli bir
platform sunmayı amaçlayan Gallio Film Festrvali
seçıci jürisı. 'Derviş'in birinci olmasının nedenini,
*Yönetmen, romanın edebi değerini, içeriğmi ve
anlamını yorumlamada, sentezkmede çok başanlı
olmuş ve kümırel altyapısınuı ne kadar haztrbkh
olduğunu ortaya koymuştur" dıye açıkladı.
Rrtına Tannısi heykei bıdundu
• Kültür Senisi- Kuşadası Kadı Kalesi"nde yapılan
kazı çalışmalannda. dünyada üç tane olduğu bılinen
"Fırtına Tannsı' heykelinin dördüncüsü ortaya
çıkanldı. Ege Üniversitesi (EÜ) Bizans Sanatı
Anabılim Dalı'na bağlı görevlılerin gerçekleştirdiği
çalışmalar sonucu çıkanlan Hitit Uygarlığı'na ait
Fırtına Tannsı adlı heykelin. Aydın Müzesi'nde
koruma altına alındığını söylendi. Bölgede son
olarak Osmanlı dönemıne ait bir camı kahntısına da
ulaşıldı. Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Zeynep
Mercangöz. kazı heyetinin çok önemli bulgulara
ulaştığını, Kadı Kalesi'nin MÖ 5000 yıllık"
geçmışinın ortaya çıkarıldığını belırtti. Bugüne kadar
üçü Anadolu'da bulunan. bir tanesi de Yunanistan'da
ortaya çıkanlan heykellerden bazılan ise
Metropolitan Müzesi'nde sergileniyor. Kadı
Kalesf nde ortaya çıkanlan heykei. ait olduğu yüzyıl
katmanı yerine Bizans dönemi toprak katmanında
ele geçirildı. Bunun nedenınin askeri ya da kültürel
yolla heykelin o dönemlerde Batı Anadolu'ya
ulaşması olarak değerlendinliyor.
Tpiepbukezyönetmiyor
• Kültür Servisi -1995 yılında film endüstnsıne
birtakım etik kurallar kazandırmak adına
hazırlanan Dogma manifestosunun altına imza
atan isimlerden ikisi, Thomas Vinterberg ve Lars
von Trier ılk gerçek işbirliklerini yapmak üzereler.
Şu sıralarda yeni fılmi 'It's All About Lo%e'ın
post-prodüksiyonuyla ilgilenen Vinterberg, eski
"dava arkadaşı' Lars von Tner'in 'Dear Wendy'
isimli senaryosunu filme çekmeyi kabul etti. Sanat
değeri ön plana çıkan filmlerin yönetmeni Trier,
biraz daha ticari bir film tadında olabileceği
gözlenen yeni filminde 'Dear Wendy', ABD'nin
küçük bir şehrinde yaşayan ve ateşli silahlara özel
bir ilgisi olan bir grup gencin hikâyesini anlahyor.
Trier'ın 'Karanlıkta Dans' ile başlayan
üçlemesinin ikinci ayağını oluşturan bu film bir
diğer özelliği de ılk defa kendi yazdığı bir
senaryoyu kendisi çekmeyecek olması. 2003
yazında gösterime girmesı planlanan, tngilizce
olarak çekilecek "Dear Wendy' uluslararası bir
oyuncu kadrosu ile beyazperdeye çıkacak.
Aydın Ankun'un sergisi AKM'de
• Kühiir Senisi- Aydın Arkun'un 13 Eylül-5
Ekim 2002 tarihleri arasında yapılacak olan 16.
kişisel resim sergisi Atatürk Kültür Merkezi'nde
izlenebilecek. Aydın Arkun'un bu kişisel
sergısindeki resimlerde sanatçı, canlı varlıklann
yaşam mücadelesi, sevinci, kederi, yazgısı,
kısacası doğumdan ölüme kadar süren yaşamı ile
ilgili düşüncelerini yansıtıyor. Yaşam için gerekli
olan hava. su, toprak renklerinin kullanıldığı
resimlerde, hayatın tüm e\Teleri kolaj tekniği
kullanılarak anlatılmış. Sergi, Pazar hariç her gün
10.00-19.00 saatleri arasında tstanbul Atatürk
Kültür Merkezi'nde izlenilebilecek. Sanatçı, 'Bir
Varmış Bir Yokmuş" adlı kişisel sergisindeki
resimlerde genellikle sıcak kanlı renkler ve
dairesel formlar kullanmış.Resimlerin ana
konulannı da insan, hayat, insanın evrendeki
konumu, zamanın iç içeliği ve insanın evrendeki
yalnızlığı oluşturuyor. AKM:251 66 00
Bertolucci'den yeni bir film
• Kültür Servisi - Bertoluccı, üç öğrencinin
duygusal ve cinsel deneyimleri çerçevesinde
1968 bahanmn çalkantılı günlerinin perde
arkasını incelediği yeni bir filme imzasını attı.
Bertolucci bu yeni öyküsünde 68 "in tarihi ve
politik yamndan çok. kahramanlannın yaşadığı
ilişkilerle ilgileniyor. Bertolucci'nin bu yeni
fibni 'The Dreamers' 1968 yılında geçiyor ama
gençlığin kendini yeniden keşfetme çabalanndan
ve barikatlardan çok, dönemin asıl ruhuyla, yani
gençlerin dünyayı, yaşamı ve insanlar arasındaki
ilişkileri değiştirmeye yönelik umutlan ile
ilgileniyor; anlamaya, anlarmaya çalışıyor.
Filmın kahramanlanndan olan iki Fransız genç
daha kültürlü, Amerikalı genç ise daha naif bir
karakter sergilemesine rağmen aslında kimin
daha saf, kımin daha ahlaksız olduğu
kestirilemiyor. Çünkü fihnin akışmda roller
sürekli değişiyor. Böylece, bu üç kişı arasrnda
ilişkilerin keşfedildiği bir çeşit dans başlıyor Bir
tür söz verme ve arzular bütünü olan,
başrollerinı Eva Green, Michael Pitt ve Louis
Garrel'in paylaştığı 'The Dreamers' ile
Bertolucci geçmişinin bilincinde ohnayan
bugünün gençlerine yeni bir uftık açmak istiyor.
BUGÜN =
•BEYOĞLU StNEMASI'nda Ferruh Doğan
anısma, 12.15, 14.30. 16.45, 19.00 ve 21.15
seanslannda Neil Jordan'ın yönettigi 'Ağlatan
Oyun' adlı fihn. (212 251 32 40)
•RUMELtHtSARTnda saat 21 .OO'de Cem
Yümaz'ın stand-up gösterisı. (216 454 15 55)