Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLUL 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Sabah Gazetesi 'nin ortağı Dinç Bilgin ile gazetecüikvepatronlukserüveni üzerine konu
S 6 Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanoglu(2 cumhuriyet.com.tr
Seksenhyıllann ortalan ve '90'hyülar... Türkiye'de basın müthiş bir
değişim geçiriyor. Biryandan dönemin Başbakanı Turgut Özal basım
tehdit ederek ülkede sadece iki buçukgazete kalacağını söylüyor,
esiyor, savuruyor. Öbüryandan da basına giren yenipatronlar, bizim
basın ekonomisini tek kalemde biryana iterekçılgm bir "son model
teknoloji "yatınmı, gösteriş yanşına giriyorlar. Özal bu çılgınhğı
iyice yüreklendiriyor; dönemin tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Bedrettin Dalan marifetiyle gazetepatronlarına Ikitelli ve Güneşlide
araziler satılıyor. Koca koca medya plazalar dikiliyor. Medya ve
basında mega starlar parlamaya başhyor. Özel televizyonlar
peydahlamyor. Gazeteciliğin 'g'sini bilmeyen hanım kızlaryüz, vücuî
güzelliğiyle ekranlarda spiker adıyla boy gösteriyorlar. Gazete
sahipleri televizyon, radyo, enerji şirketi, banka vs sahibi olmakta da
sakınca görmüyorlar. Kıran kırana bir rekabettir gidiyor. Medyada
yayın organları birkaçpatronun elinde toplamyor. Tekelleşme
eleştirileri ayyuka çıkıyor. Ama kimse umursamıyor.
Ancak birden gizli bir el işin içine girmişçesine dengeler, bozuluyor.
Büyükpatronlardan Sabah 'ın sahibi Dinç Bilgin, bir süre önce
özelleştirme kapsammda satın aldığı Etibank'ı "hortumladığı"
gerekçesiyle tutuklanıyor; cezaevine giriyor. Yargılanıyor.
O arada bütün malvarlığına tedbir konuluyor. Yılbaşında da tahliye
ediliyor. Şimdi yine gazetesinin başında. Artık baba mesleği olan
gazetecilikten başka hiçbir iş yapmayacağını söylüyor."
"Gazeteciler artık iş takipçiliği yapmayacaklar. Çünkü takip
edecekleri işleri olmayacak " diyor. Kısa süre önce Sabah 'tan
ayrüarak kendi başlarına gazete kurmak istediklerini söyleyen
eski arkadaşlannın öyküsüne de açıklık getiriyor. Hiç kimseyi
suçlamadığını ve sorumlu tutmadığım da belirtiyor.
Son olarak da "Kısa vadede hedejim kamuoyunda kendimi
ibra etmek (aklamak) " diyor.
Bilgin: Gazetecilikten
saptım, hata yaptım- Etibank olayında çok şey yazıldı, çizil-
dL Bu olayın içyüzünü bir de sizin ağztnız-
dan dinlemek isterdik. Siz bir gazetecisiniz.
Buna karşm Etibank'ı aidınız. Kimler sizin
aklımzı çeldi de bu işe girdiniz?
BÎLGIN- Sorumluluğu kesinlikle başkası-
na yükleyemem. Bir hata ettim. Bukadar... Za-
ten bu olay çok dillendi. Mahkemedeki savun-
mamda da var. Bu, benim hayatımın unut-
mak istediğim bir safhası. Yazılıp çizilmedik
hiçbir şey kalmadı. Sadece şunu söyleyebüı-
rim:
Sonucu itibanyla hata ettim. Hata da benim
hatam. Ben bunu kabullendim. Bu bağlamda
başkalarını suçlamak istemem. Sonuçta son
karan veren benim. Yanhş ya da doğru, bana
ait...
- Siz, tarihi Izmir gazetesi YeniAsır 'ın sa-
hibi Şevket Bilgin 'in oğlusunuz. Yani pat-
ron bir babanın oğlu... Tant bir gazetecisi-
niz, Bugün başınıza gelenler sizden miyok-
sa bir zamanlar yakın çevrenizde olanlar-
dan mı kaynaklanıyor?
- Elbette benden kaynaklanıyor. O yakın
çevremi seçen de benim. Ben, bizden aynlan
eski arkadaşlan kastettiğinizi anlıyorum. On-
ların bu işte sorumluluklan olup olmadığını
öğrenmek istiyorsunuz...
- Evet..
- En azından şöyle söyleyeyim, bu işin baş
sorumlusu benim.
- lyi de başkaları da sizi etki altında bı-
rakmadı mı? Sizi birtakım işler yapmaya
zorlamadılar mı?
- Türkiye o sırada öyle bir dönemden geçi-
yordu ki herkes birbirine aynı şeyi yapıyor-
du. Bir tür yanş vardı.
- Peki, bu yanş bitti mi?
- Bu yanş Türkiye'de henüz bitmiş sayılmaz.
O yanşın içinde ben hatah bir karar verdim.
Bir miktar gazetecüik köklerimin dışına çık-
tım. O güne kadar en büyük gücüm yalnız ga-
zeteci olmaktı. Sonra başka işlere girdim. Şir-
ketler arası rekabet sonucunda da hata ettim.
- Siz, Güngör Mengi'yle '6O'lı yıllardan
beri çok yakın arkadaşsınız, Muhabirlikten
kö'şe yazarlığına ve başyazarlığa sayenizde
geldiği söyleniyor. Daha da açık söytemem
gerekirse, sizleri tzmir'den tanıyan meslek-
taşlannız böyle düşünüyor. Anımsar mısı-
nız? Güngör Mengi 1971 'de desiziterk edip
Selçuk Yaşar'ın sahibi, Altemur Kılıç 'ın da
genelyayın miidürü olduğu "Devir " dergi-
sine gitmişti. Şimdi de sizi terk ettL Bunane
iiyorsunuz?
- Evet muhabirlikten başladı, bugünlere
geldi. Doğrudur.
"Devir" dergisine gidişine gelince.. Doğ-
ru, öyle kısa bir aynhğımız oldu. Şimdi de gi-
dişine gelince... Uzüldüm, kınldım. Ama ba-
na, yeni bir başlangıç yapmak, hayatta yeni
bir fırsat kullanmak istediğini söyledi. Bizim
ıçinde bulunduğumuz durumda yeni bir baş-
langıç yapması, yeni bir fırsat yakalaması pek
Tiümkün görünmüyordu.
O fırsatı benim dışımda yaratmak istedi.
Ûzüldüm, kınldım, hayal kınklığına uğra-
lım. Ama bu yüzden onu suçlamam da pek
ioğru değil.
Sonuçta o da 62 yaşında... Gazetecüik ha-
/atının sonuna gelmiş... Onunla aynı yaşta-
yız. Yeni bir başlangıç yapma hayali o yaşta-
d insanlann hepsinde vardır. Daha doğrusu
yeniden başlayabüme hevesi...
ftydın Doğan Işln arkasında
- Bakın, aklıma başka bir şey geliyor. Ye-
ni gazete kurmak üzere sizi terk edip giden
ekip üyeleri bir zamanlar Aydın Doğan 'ın
şölgesine kurşun atarlardu Ama şimdi çı-
karacakları bu yeni gazete için Aydın Do-
ğan 'dan yardım istediler ve alıyorlar. Siz
buna ne diyorsunuz?
- Aydın Doğan'dan yardım fılan almıyorlar...
Zaten işin arkasındaki kişi Aydın Doğan. Ay-
dın Bey, Sabah gazetesinin yerini alacak ye-
ni bir gazete çıkarma işiyle görevlendirdi bu-
radan giden eski arkadaşlanmızı...
Herhalde kendi kafasında daha steril, mik-
roptan anndınlmış rekabet istiyor.
- İyi de sizce böyle bir şey olabilir mi?
- Ben de olmaması çabası içinde olacağım.
Ama benden aynlan arkadaşlanmın yetenek-
lerini de yabana atmamam lazım. Pek başa-
nsız olurlarsa onlar kadar ben de biraz hayal
kınklığına uğrayacağım. Yani açıkçası çalış-
tırdığım insanlann yetenekleriyle ilgılı hayal
kınklığım olacak.
Satış deflll
- Peki, Zafer Mutlu, Hürriyet'te yayımla-
nan demecinde, "Dinç Bilgin benim için
'Sattı' diyorsa sattım " ifadesini kullandı.
Gerçekten sizi sattı mı, yoksa "Benim de
bir gazetem olsun " arzusuyla mı gitti?
- Bir kere gazete onun gazetesi değil. Beni
sattığı filan da yok. Profesyonel olarak daha
iyi bir imkân bulduğu için gitti. Aynlan arka-
daşlanmın, benim hayatıma, Sabah gazetesi-
nin hayatına kastedeceklerine ihtimal vermek
istemem. Onlar profesyonel olarak görevle-
rini yapıyorlar.
- Siz, Aydın Doğan 'ın daha steril bir or-
tant istediği için Sabah 'ın yerini alacak bir
gazete çıkarmak amacıyla bu ekibi transfer
ettiğini söylüyorsunuz, Bu da bir tür satış
değil mi?
- Yok, bu çok ağır bir ifade olur. Bu satış
değil. Bana göre sonuçta onlar da hayatlan-
nı yeni baştan kurma haklanna sahipler. On-
lara bazı duygulan verememişsem o da be-
nim kusurum. Bu kusurumu da kabul ediyo-
rum.
Ben öyle davranır mıydım, diye kendi ken-
dıme soruyorum. Herhalde davranmazdım.
Ama her şeyi kendi kriterlerimle ölçmem de
mümkün değil. Onlar demek ki bu şekilde
da\Tanmayı uygun gördüler. Yeni çıkacak ga-
zetenin bütün üretim araçlan Aydın Bey'e
(Doğan) ait. Baskısı, dağıtımı, baskı öncesi
çalışmalan... Bu muazzam bir operasyon. Bu
muazzam operasyonu benim 10 arkadaşımın
ekonomık kriz sonrası birikimleriyle başar-
mış olduklannı düşünmek çok büyük saflık
olur; insan zekâsına hakaret olur.
Bana göre işin üginç yani şu:
Hatırlarsınız, RTÜK Yasası TBMM'den
geçmeden önce Aydın Doğan, hep sahibi bel-
li olmayan televizyonlarla ilgüı şikâyetlerini
dıle getiriyordu. îşte, şimdi de sahibi belli ol-
mayan beyaz cirolu bir gazete yaratmış olu-
yor.
- Yoksa Zafer Mutlu sizin gaybubetinizde
(yokluğunuzda) patronluğa çok mu alışmış-
tı?
- Yine söylüyorum, o gazetenin patronu be-
nim arkadaşlanm değil. Benim arkadaşlanm
olsa bu şekilde davranmazlardı. Onlara im-
kânlan sağlayan irade böyle istedi; böyle ya-
pıyorlar.
- Yani bu irade Aydın Doğan mı?
- Evet. Aydın Bey öyle istedi. Aydın Bey ba-
sın piyasasında rahat etmek istiyor. Eski kın-
cı rekabet ortamını istemiyor. Bunu isterken
de daha kontrol edebileceği bir basın dünyası
yaratmayı düşlüyor.
Bu mutlaka herkesin hayalinde vardır. Sizin
de vardır. benim de vardır. Ama işin üginci,
bunu yapabüecek gücün de kendısinde oldu-
ğuna inanmaya başlaması.
DİNÇ BİLGİN
1940, İzmir doğumlu. Gazeteci bir aüenin
oğlu. Yükseköğrenimini İzmir İktisadi ve
Ticari tlimler Akademisi'ndeyaptı. Bir
süre tngiltere 'de kaldı. 1960 'ta gazeteciliğe
başladı. Babası Şevket Bilgin 'in sahibi
olduğu Yeni Asır gazetesini Ege
Bölgesi'nin en çok satan gazetesi haline
getirdi. Daha sonra Ege'nin en önemli
gazetelerinden Demokrat İzmir ve
Ekspres'in de sahibi oldu. Rapor isimli
Türkiye'nin ilk ekonomi gazetesini çıkardu
Bunların ardmdan İstanbul'da ulusal bir
gazete çıkarma karan aldı ve böylece
Sabah gazetesi fikri şekillendL Yeni Asır
gazetesini de İstanbul'a taşuh. Ancak
tutmadu Sabah gazetesi önce Sabah Yıldızı
adıyla çtktı, sonradan Sabah 'a döndü.
Bunların ardmdan özel televizyonlar
furyasında ATV'nin sahibi oldu. Başka pek
çok yayın organım grubunun bünyesinde
topladu Ancak Etibank'ı satın alma karan
başına olmadık işler açtı. Bankayı
hortumladığı suçlamasıyla tutuklanarak
hakkında dava açüdu Geçen yılbaşında
tahliye edildi. İşinin başına döndü.
Ülkemiz de garip bir ülke. Var mı yok mu
belli değil. Belkı var, belki de haklı. Hep bir-
likte göreceğiz.
- Siz Yeni Asır'ın sahibiyken sendikal ör-
gütlenmeye önem verirdiniz, Sabah 'ta sen-
dikal örgütlenme olsaydı bütün bunlar ba-
şınıza gelir miydi? Daha açık söylemek ge-
rekirse, bir zamanlar ayağında pabucu ol-
mayanlar bugün dolar milyoneri olabilirler
miydi? —
- Şöyle söyleyeyim:
Gazetelerin iki türlü gelirleri var. Bunlar-
dan birisi reklam geliri, öbürii de satış geliri.
Işveren, çok antika olmayan, ınsan ılişkıleri
iyi bir kişiyse ve gazete başanlıysa, gazete-
ciler de gazete patronu da iyi hayat yaşarlar.
Ama süper zengin hayatı yaşamalan zordur.
Ama Türkiye çok garip bir dönemden geç-
ti. Medyada inanılmaz teknolojik değişimler
oldu. Derken büyük şirketleşmeye gidıldi.
Başka işlere atlandı. Medya kuruluşlan dev-
leşti. Gazeteci patronlar da ister istemez baş-
ka işlere de girdüer.
Üstelik gazetecüik işini kendilerinin yen-
ne yönetecek süper idarecüer koyma yoluna
gittüer.
Bu eğilim Hürriyet'te rahmetli Nezih Demir-
kent'in genel müdürlüğüyle başladı. Yönetı-
ci-gazeteci tipiydi. O zaman da gazetecilenn
ücret skalalannda farklılaşmalar oluşmaya
başladı. Star gazeteciler çevrelerine de starga-
zetecileri topladılar.
O açıdan soruyorsanız, evet, işin ayan kaç-
tı. Ben işveren olarak yine farklılaşma yanlı-
sıyım. Sendıkalarla bu ücret farklılaşmasını
sağlayamazsınız. Ama ışın ayannın kaçtığı-
nı da kabul ediyorum.
- Turgut Özal işin ayannın böylesine kaç-
masını çok cesaretlendirmedi mi?
- Yok, Ozal zamanında Türkiye kapalı bir
toplumken birden açık topluma geçti.
- Yani Özal'la birlikte toplumsal çılgınlı-
ğa mı uğradık?
- Biz kuralsız birtoplumuz. Batı toplumla-
n gibi kural zenginliği, kültürel zenginliği
olan bir toplum da değüiz. O çılgmlaşrnaya
gazeteler de ister istemez ayak uydurdular. Öze-
leştiri yapmak gerekirse olay böyle cereyan
etmiştir.
İhanet tek başına yapılamaz
- Dinç Bey, sizce ihanet nedir?
- Enteresan bir soru. Bana göre ihanette ga-
np bir şehvet duygusu da var. thanet tek ba-
şına yapılamaz. Bir adamı tek başına asarsa-
nız çok korkunç, ama linç ayn bir şey. Düşü-
nün ki yirmi kişi birden çullanmış... Hep bir-
lücte yaptığınız zaman herhalde insanın içi
daha da rahatlıyor. Ama ben bunlan söyler-
ken benim eski arkadaşlanmı kastermiyorum.
Onlara "hain" filan demek hıç istemem.
- TabiikL. Ben sadece ihaneti nasıl tanım-
ladığınızı öğrenmek istemiştim... Soruma
dönersem... Siz gazeteci bir ailenin oğlusu-
nuz. Sabah 'ın eski genel yayın miidürü Za-
fer Mutlu, 1992 'de Nokta dergisine verdiği
bir demeçte, "Benim okuyucuya doğru ha-
ber verme gibi bir meselem yok " demiş ve bu
sözleri dergide yayımlanmıştı. Siz bir gaze-
teci olarak bu sözleri içinize sindirebilmiş
miydiniz?
- Onu hatıriıyorum. Ama ne yazık ki birmik-
tar takla attınlmış bir röportajdı. Zafer'in ora-
da söylediğini,"Benim kamuoyunu yönlen-
dirme gibi bir meselem yok" diye hatıriıyo-
rum. Ama ne yazık ki 1992 yılındaki Nokta
dergisi bu sözleri çarpıtmıştı. Zafer o kadar
söylemez.
Kendimi
aklamak
istiyorum
- Bugün şirketlerinizdeki ortaklık •
payımzın ne kadar olduğunu öğrenebilir
miyiz?
- Ben ne kastettiğinizi anladım. Turgay
Oner Sabah gazetesinin iki yıldan beri
ortağı. Benim bütün malvarlığımın
üzerinde tedbir olduğu için ortaklık
orarunda iki yıldır ne bir artış, ne de bir
eksiliş olması mümkündü. Yani şimdiki
halde hiçbir değişiklik yok.
- Yani bu ATV'de, Sabah 'ta, öbüryayın
organlarmda da geçerli, öyle mi?
- Bir operasyon yapmam zaten yasal
olarak mümkün değil. Turgay Ciner'in
benimle ortaklığı iki yıldan beri sürüyor.
Ama isminin şimdi daha fazla öne
çıkmasının nedeni şu:
Benim bir aynlık dönemim oldu. Pek bir
araya gelme firsatımız olamadı. Şimdiyse
bir araya geldik. Tek farkı o. Ama bunun
şirket ortaklığıyla ilgisi yok. Daha önce
yönetimle ügilenmiyordu. Şimdi
yönetimle de ilgilenmeye başladı.
- İzmir'de bir zamanlar yayımlanan
Demokrat İzmir ve Ekspres gazetelerini
yuttuğunuz söylenir. Daha sonra bu
yüzden hiç pişmanlık duydunuz mu?
- Yuttuğum doğru. Zamanında îzmir'de
çok hareketli, cıvıl cıvıl bir yerel basın
vardı. Demokrat îzmir, Sabah Postası, _,
Yeni Asır, Ekspres vardı. Sabah Postası
CHP'nin organıydı. O kendiliğinden
kapandı. O arada Yeni Asır bir ulusal ^
gazete ölçeğinde büyüdü, çok güçlendi. '
Öbür gazeteler ise çok kan kaybettiler, çok
ufaldılar. Sonunda ben önce Demokrat
îzmir gazetesini satın aldım. Sonra ismıni
değiştirerek "Rapor" adıyla Türkiye
çapında ilk ekonomi gazetesini çıkardım.
Sonra *Rapor*a Hürriyet ortak oldu. O
zaman Hürriyet"in sahibi Erol Simavi'ydi.
Hürriyet Ekspres gazetesini
canlandırmaya çalışıyordu. Rapor'daki
ortaklık hissesi karşılığında bana
Ekspres'i devrettiler. Hiç pişmanlık duyup
duymadığıma gelince... Ben kendime de
biraz insaflı davranayım. Rakiplerimi
batırmak, ezmek, yok etmek gibi
duygulanm yok. Ustelik îzmir'de
rekabetle uğraşacak halim de yoktu.
Çünkü benim o tarihteki rakibim Hürriyet
gazetesiydi. O dönem Yeni Asır fevkalade
güçlüydü. Yerel gazeteler üç dört bin
satarken Yeni Asır'ın yalnız Ege'deki beş
ilde net satışı 110 bini bulmuştu.
Hayıflandığım bir şey var. îzmir'de cıvıl
cıvıl, çok hareketli bir basın hayatı vardı.
Çok iyi gazeteciler yetişiyordu. Baktığınız
zaman bugün Türk basmını yönetenlerin
çoğunun İzmir kökenli olduğunu
görürsünüz. Ama yerel gazeteler teker
teker kapanınca bu hareketli İzmir basım
da yok oldu.
- Peki, o hareketli tzmir basım devam
edebilir miydi?
- Edemezdi. Yeni Asır'm devam etmesi
bile bir mucizedir.
- Yeni Asır hâlâ sizin gazeteniz değil mi?
- Öyle sayılır. Gruba ait. Artık ortağım
var.
- Eskiden de ortaklanmz vardı.
-Evet.
- Turgay Ciner şimdi en büyük ortağınız,
değil mi?
- Şöyle söyleyeyim:
Kendisiyle eşit durumda ortağız.
- Bütün bu olanlardan sonra yeniden
gazetenin başına döndünüz. Hedefiniz
nedir?
- Evet, o maceradan sonra yeniden
gazeteciliğe döndüm. Artık sadece
gazetecüik yapacağım. Sabah'tan
çekilmem de söz konusu değil.
- Peki, sizce bizim medyamn hali ne
olacak?
- Medyamn hali daha iyi olacak. En
azından eskisi gibi olmayacak. Artık
gazeteciler yalnız gazetecüik yapacaklar.
- Yani artık iş takipçiliği yapmayacaklar
mı?
- Yapmayacaklar. Çünkü takip edecek
işleri olmayacak. Zaten, "Gazete sahipleri
gazetecilikten başka iş yapmasın" diye
AydınDoğan'ın teklifı var. Belki ilk önce=
bunu kendisi başlatır.
Bir de kısa vadedeki hedefimi
söyleyeyim:
Kamuovu karşısında kendimi ibra etmek
(aklamak) istiyorum.