Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13OCAK2002PAZAR CUMHURİYET SAYFA
ROPORTAJ
ÜNÜGÜNÜN ADAMI TURHANSELÇUK
KARAKTERI
KARAKTERSEÜK
GOZLUKLU
SAMİW
HARIKULÂDE
KIVIRTMALARI
KISIM
HEKHİIÎ
UMMrnLMAZ Ğr^i Ş
EKOSİOK\İ KMAV,
5EVÎYE, SEVİ YtSİZlı' K - -
L>A--
Gülay: Insanlarparçamı bildi, ama kimin söylediğini çok uzun zaman bilmedi
Sadeceşarkdar dabilinebilirHATİCE TUNCER
Önce kuş olduk uçtuk semaya,
sonra vurulduk düştük sevdaya...
"tstanbul Kanatlannun Altın-
da" filminin "Aşk" şarkısını ses-
lendiren Gülay'ın "CesaretinVar
mı Aşka" şarİasıyla tanınan ses
olduğu genellikle bilinmez.
"DamlaJar" albümündeki tür-
külerle bağlantı kurabilen de az-
dır. Gülay, şarkılannın bılinip
kendisınin tanınmamasından ya-
kınmıyor: "tnsanlar benim şar-
kunı bildiler, ama kimin söyledi-
ğini çok uzun zaman bflmediler.
Bu beni çok muthı ediyor. Kim-
Bğinıin büinmemiş olmasmdan,
bu ortaya çıkmadan da sadece
şarküann biiinebüeceğini göster-
mekten hoşlanmışûm."
Gülay, müzık dünyasuıa 1995
yüında "Cesaretin Var mı" şar-
kısıyla girdi. Müzik, yaşamında
hep vardı, ama bir kaset çıkar-
mayı düşünmemişti. Reklam sek-
töründe çalışan eski eşinin ısran
üzerine bir müzik yapım şirketiy-
le görüşmeyi gitti. Görüşmeye
giderken ayaklan geri gen
gidiyordu, ama şarkılan beğen-
diler ve bir albüm yapma karan
alındı. Bir parça dışında albüm-
dekiparçalarGülay'a aitti. Kaset
çıkanp şarkının bir anda popüler
olması karşısında hâlâ şaşkınlığı
geçmemiş gibi: "Benimiçinözel
bestetertü. Kasetyapmak için dü-
şünerek yapağun şarküar degü-
di Şarktcıhkyapmak gibi birdü-
şüncemyoktu. 'Cesaretin Var mı"
ve diğerleri bir yalnızhk dönemi
içinde kendime yapoğım, kendi-
me soylemlerimdi ashnda."
'Türkü barda söyledim'
'V^esaretin Varmı
Aşka' şarkısıyla
tanınan Gülay,
reklam sektöründe
çalışan eşinin
ısran üzerine
müziğe başlamış.
jiKslında türküleri
çok seviyor.
Söylediği
şarkılara 'pop'
demiyor, çünkü
hayatı, yaşam
îarzı ve hayata
bakışının
popüler
olmadığına
inamyor.
Gülay,
hayallerini
ise şöyle
anlatıyor:
"Içinde
Eric
Clapton 'ın
giîar
çaldığı
bir halk
müziği
albümü
olsa..."Gülay, albümü çıktıktan bir
yıl sonra 1996'daBeyoğlu'nda-
lti türkü barlardan birinde türkü \
söylemeye başladı: "Beni sade-
ceoraya gelenlerbiBrdi. Belkide
kendimize söyiemekten hoşlan-
dıkorada.Avşegül,ben, diğerar-
kadaşlarhepa\Tiıyerlerdeçalışnuşinsanlarola-
rak kendhnize söyledik. Çünkü birinin akşa-
mında öbürü de oldu, birbirimizi dinledik dur-
duk yıDarca. Türkülere çok açmışız berhalde."
Türküleri çok sevmesine karşın bir pop şarkı-
sıyla tanınrruş, yeniden türkülerle kucaklaşmış-
tı. Gülay bu değerlendirmeye katılraıyor: "Ce-
saretin Var mı şarkısına ve albümdeki diğer par-
çalarapop gibi diyemeyiz. Bir şeyepop denilebil-
mesiiçin herşeyiyle popülerolması gerekiyor. Ya-
şam tarzıyta kişinin de popüler olması gerekiyor.
Benim, yaşam taram, kişUigim. yapoklanm, ha-
yata bakışım hiçbir zaman popüler değü. Böyle
birkimliğimyok.''
Dlş teknlsyenliği dönemi
Gülay, ortaokul çağlanndan beri bir diş tek-
nisyeninin yanında çabşarak harçlığını çıkar-
mış. Ilk kasetinden sonra da diş teknisyenJiğini
sürdürmüş. Müzik piyasasının kurallannın ken-
disine uygun olmadığını düşünmesine karşın
TuluyhanUğurhı'nunbestelediği "tstanbulKa-
nadanmın Altında" filminin sevilen şarkısı
"Aşk"ı seslendiren Gülay, ardından "Bir Sevi
Masah" albümünü çıkardı. Bunun son olduğu-
nu düşünüyordu ve yaşamını diş teknisyeni ola-
rak sürdürmeyi planlıyordu.
"Bir Sevi Masaü" ilk albümüne hiç benzeme-
yen çalışmalardan oluşuyor. îki albümü birbirin-
den çok farklı bulunmuştu. Gülay'a bunun ne-
denini sorduk: "Benim yapağmı hiçbirşeyin için-
de asbnda bütünlük obnaz. Çünkü ben kendi
içimdebütünlükyakalanuş birideğihm.Yanibir
tek şey yapmaktan çok sıkıunm.' Cesaretin Var
mı'nın kendi içinde bir bütünlüğü, dengesi var.
Ama Cesaretin Var mı fle Bir Sevi Masalı ara-
kalma soundlarvar. Örneğin Esengül. Şu günün
arabeski degil onlar. Onlar stüdyoya canlı girer-
lerdL Canlı kayıdar \ apıünk Kemanlar, bütün
sazlar canh girerdi Şimdi böyle bir
şey yapmak istiyorum. Bakahm
bunu başarabilecek nırvim? Onun
dışında çok büinmeyen eski pop
şarkılan vanü. Onlan söyiemek
istiyorum, örneğin bir Işıl Ger-
manşarlasL"
Arabesk sevmek biraz popü-
lızmden mı kaynaklanıyordu?
"Halk seviyorsa ben de dinlerim
n
gibi bir yaklaşım içinde miydi Gü-
lay: "HayTr,çogunhıgukimlerinoluş-
turduğunu bflearükaniayamıyorum
ben. Halk arabeski sevmiyor arnk
zaten. Belki sürekli 'arabeskin sevil-
memesi gerekir' diye sevmiyoriar ya
da sevdiklerini söytemekten kaçınıyor-
lar. Çünkü sevdiklerini söylerdikleri
zaman halkm geri kalmış kesiminden
olacaklar."
Müslüm Gürses'l çok sevetim
Gülay, arabeskin içinde büyümüş. Bağ-
lama çalan babası Eyüp Ercan Sezer, halk
türkülerinin arasına mutlaka bir Orban
Gencebaysıkıştınrmış: "Ben arabeskdin-
lerim ve çok severim. Ama caz da severim.
Arabesk niye dinlerim. Sözleri itibanyla
beni düşündürebilen her şe>i dinlerim. Bir
Müslüm Gürses'i evet çok severim. Neden?
Bir kere samimiyetini severim. Şarkıcı, gü-
zel şarkı söylesinden ziyade ne kadar sami-
mi şarkı söylüyorsa onunla ilgilenirim. Müs-
lüm Gürses de çok doğaL, çok da gönül ada-
mı geliyor. Bütün şarkılannda degil, ama bel-
ki 50 şarkının 5'inde yakalanm, ama önemli
değiL içinde duygu olan ve düşünceye yöneük
her şeyi seviyorum bea Hayatta hiçbir şevi dog-
rudan reddetmek çok bana mannkh geünez.
Ben hayaün görmedjğimiz, ama görmeye çahş-
nğımız diğertaraflanyla daha çok ilgileniyorum
açıkçasL"
K
smda bir bütünlük yok. Çünkü birbirlerin-
den bağımsızlar. Benim için önemli olan, o anda
yapüan şeyin kendi içinde bütün ve denge içinde
ohnasL Bunun diğerine göre derjgeB ofanasnla çok
ilgilenmcm. Yaşamım da böyie. Bir yıl boyunca
yaptıklanmla bir yıl öncekiler arasmda benzer-
lik bulunmaz."
Sunuculuk harcı' deflil
Türkülere geçişten sonra ilk müzik şirketiyle
artık birlikte yürüyemeyeceklenni anlarlar ve
sözleşme feshedilır. Daha ilk gün ayaklan geri
geri gitmişti ya: "Çünkü fikir olarak uyuşama-
dığımızı anladık. Her ne kadar olsa ben haklry-
dnn yani Ondan sonra ben vazgeçtim,tekrardiş
teknisvenliği yapom.''
BRT televizyonundan Damlalar prograrrunı
sunması için gelen tekhf. Gülay'ın yeniden dö-
nüşü olur. Sunuculuk "hara" değildir, ama da-
ha çok türkü söyleyeceği için kabul eder. Hem
türkü söylediğinin öğrenilmesi açısından hem de
halk müziği ile uğraşmak istediğinden aradığı-
nı bulmuş gibidir. Pek çok halk müziği sanatçı-
sım konuk ettiği program, Damlalar albümünün
de hazırlayıcısı olur: "Damlalar programı bun-
dan sonra ne yapacağım konusunda yol gösteri-
ci oldu. Fakat çalışılacak şirket bulamama sonı-
nu vanh. Yani birileri için çok bu kolay, ama ba-
zılan için çok zor. Hep şu ters geliyordu: Önünü-
ze bir sözleşme koyuyoriar. 10 sayfadan oluşan
bir sözleşme. tçinde incik cıncık bir sürü madde.
tnsan onu görünce zaten güveni sarsıbyor. tnsan-
lar neden bu kadar itici maddeler koymuşlar.
Bundan dolayı da kaset yapmayı düşünmedün."
Sonunda, Kalan Müzik'le anlaşır. Önüne öy-
le uzun maddelerden oluşan sözleşme de konul
mazve Damlalar'ı çı-
kanr.
Damlalar albümü tutulunca "Cesaretin Var
mı"yı söyleyen kişiyle bağlantı kurulmaya baş-
lamr yavaş yavaş: "Hiçbir zaman, hiçbir yerde
özeJ açıklamalar yapmadım. Bir şekflde herkes
bunu öğrenmeye başladL Damlalar'dan sonrabu
şarkıyenidengündemegeldi. Ben evrensel tirras-
yona inanan hir insanım. Bu paryanın taşıdığı ft-p-
kans,titreşim;bu şarkr>ı yaparken arok ne his-
settiysem; nasıl bir yerlere. kimlere ulaşnysa bil-
miyorum ama, kimin için özel ve önemli olduy-
sa hayaüma bir şekilde girdi, doğrudan tenıas-
lanmız oldu. Belki birilerini eviendirmiştir. Şar-
küar benim kalemimden çıkn, ben yazdım ama
bana ait degiller. Çünkü zaten evrenin bir yerle-
rinde her zaman \^rxk Ben sadece onlan ait ol-
duklan yerierden çekip kaleme kâğıda döktüm."
Arabesk kaset denemesi
Gülay, şimdi Damlalar'm ikincisini çıkarma-
ya hazırlamyor. "Söylesem mi sö\1emesem mi"
diye düşündükten sonra devam edıyor:
"Ashnda yapmak istediğim başka bir şey var-
dL Bilmiyorum üzerinde konuşmam doğru mu
ama, belki bir türkü albümü olmavacak bu. Ya-
nibundansonraikinciDamlalar'dansonraçıka-
racağım birtürkü albümüm olmayacak. BeUd de
olacak, ama içimde yapmak istediğim birkaç şey
daha «r. BeUd bir arabesk kaset denemesi ola-
bilirJ"
Gülay'ın popla başlayıp türküyle devam eder-
ken şimdi de arabesk bir kaset planlaması şaşır-
tıcı geliyor. Gülay "Neden" sorumuzu şöyle
açıklıyor: "Çok özlediğim, eski zamanlardan
ategorize etmeyin'
Gülay'uı arabesk denemeye kalkmasında bi-
raz da başka bir şey yapmak istemesi var gibi.
Bir de "kategorize'' edilmek istememesi:
"Bu insanişte arabeskşartacısjdır, türkücüdür,
şudur budur diye sımflanmaktan, kategorize et-
mektenhoşknmnoııuTLKendimicefldereyealnı-
nus gibi hissediyonun açıkçasL Çok kaygılanm
varyaşamla ilgili galiba. Neyapmak istersem ya-
pabihneoyim. Ben hayata geldim ve ne kadar sü-
rede gideceğim bellî değiL BeUd çok uzun bir sû-
recek, beDd çok kısa bir süre sonra bitecek."
Gülay, Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu.
Gaziosmanpaşa'nın Sangöl Mahallesi'nde ve
Küçükköy'de büyümüş. Beş kız kardeşten ken-
disinden başka müziğe eğilimli olanlar da var.
Bir kız kardeşi de yakında kaset çıkarmayı pian-
lıyor. Müzisyen bir aileden geldiği söylenebilir.
Damlalar'daki Babula, babasına ait bir türkü.
ikinci albümde de babasının yıllarca kendisi için
yaptığı besteleri olacak.
ABDde caz eğltlml
Kompozitörlük ilgisini çekiyor ve ABD'de
caz eğitimi veren bir okula gitmek gibi bir ha-
yali var. Önce akademik bir müzik eğitimi ala-
rak altyapısını oluşturmak istiyor. Bu yıl Kıbns 'ta
Doğu Akdenız Üniversitesi'nde müzikbölümü-
ne başlamış: "Hepka&mdaydıkonservatuvareği-
timi almak. Ama 9 yaşmda bir kızun var. Ondan
dolayı hayatınun hem maddi kısmını hem de
onunla ilgili kısmmı yerine oturtamadığun için
zamana ihtiyaam vardL Bu senebunuyakaladun.
Kıbns'a yerleştim."
Gülay, her hafta sonu gelip Bakırköy'de bir bar-
da türkü söylüyor. Zorlu bir yaşam ama, hayal-
lerini gerçekleştirmek için zorunlu: " Amacım
burada albümüyapıpgötürmek değiL Doğrudan
onlaıia yapünuş bir halk müziği albümü istiyo-
rum. Keşke, içinde Enc Clapton'm gitar çaldığı
bir albüm olabilse» Anlatabihyor muyum, böy-
le hayallerim var."
PAZAR
ORHAN BURSALI
İçeriği Boşver
Görüntüye Bak
Kılıçbalığı Operasyonu'nun sonucu: Hükümet (si-
yaset): 1; Cumhurbaşkanı: 0
Aralarında üniversite hocalarının da bulunduğu
ünlülergrubunu polisin sabahın köründe evlerinden
toparlayıp almasıyla, sonuç önceden ılan edılmiş
oluyordu.
Bu "sabah baskmı" kimin zamanında oldu?
Yakalama, tutuklama, sorgulama konulannda "ti-
tizliği" ön planda tutan, Tantan'ı değiştirerek orta-
lığı "yumuşatan" son hükümet zamanında...
Bu yönetim, DGM'yi devre dışı bırakarak, geçmiş
yağma olaylarının yargılanmasında mümkün olan
en yumuşak yüzünü gösterdi... Devlet organlan soy-
gun mekanizmasına ve mensuplanna karşı şimdi da-
ha "uslu"... Bu gidişle, bütün soygun ve dolandın-
cılıklar için açılan davalann çeşitli nedenlerle düşe-
ceğini göreceğiz ve şaşırmayacağız...
Şimdi bu hükümet, Tantan dönemi tarzı bir bas-
kınla Emlak Bankası operasyonu yapıyor!
Operasyonu TV'ler sürekli duyuruyorlar. Diyelim
ki balon şişiriliyor, şişiriliyor ve... ertesi günkü gaze-
telerde balonun patladığını okuyoruz.
Operasyonu yapan polisin bağlı olduğu ANAP ve
bazı kalemlerSezer'i eleştiriyor...
Peki, Emlak Bankası'nın ve Türkiye'nin batık en
az 100-200 milyon doları nerede?
Yeterli yasal garantiler alınmadan dolartarın veril-
diği iddiaları nerede?
Görüntülerle uğraşıyoruz, içeriğine bakan az.
• • •
Banka Genel Müdürü "Siyaset, hükümet emret-
ti, ben verdim" diye sorumluluğu üzerinden atabi-
lir mi?
Bilmez mi ki, "kredi verilebiliriilik koşullan" aran-
ması yasaca duruyor... Ve kredi verilirken yapılan bü-
tün yasa ve kurallara aykırı ışlemlenn hesabı bir gün
gelirsorulur...
"Evet, benim zamanımda bu krediler kullandml-
dı ama ben bu talimatı bu ülkenin hükümetinden
aldım" (Funda Özkan- Radikal) savunmasının ken-
dini kurtarmayacağını düşünemez mı?
Emlak Bankası'nın başına getırilen "müdürier" si-
yasilerin uşağı mıdır ki, yasalara aykın işlem yapın-
ca suçu onların üzerine atıp kurtulsun...
Müdürlerin bütün işlemlerinden siyaset ve hükü-
met sorumludur, diye yeni bir yasa mı çıkartılmıştır
da haberimiz yok? Bankalar, yasalan-masalan yok
da, sözlü emırlerle mi yönetiliyor?
Emlak Bankası'nı hedef alan Kılıçbalığı Operas-
yonu'nda, bir sürü saptıncı unsur devre içinde.. Hem
kapalı devrede hem de açık devrede!...
Türkiye'nin ekonomik çöküşünde baş rol oynayan
siyasiler: 1, Cumhurbaşkanı: 0
Ama onlar bu golü çok önceden attılar.
Türkiye'nin sırtında, sadece banka batıklarından
oluşan 340 milyar dolara yakın bir yük var..
Yanlış yatırımlardan doğan yükler ayrı.
Durmadan bütçeyi batırarak ülkeyi yöneten siya-
silerden bir kısmı bu defa "kurtarma operasyo-
nu'nun başında.
Biryandan da, eşyanın tabiatına uygun olarak, geç-
miş yönetimlerinin, sorumluluklannın ve batıklann üze-
rine sünger çekme peşinde.
• • •
Genelkurmay Başkanı hiç sakınmadan sözünü
söyledi: "Arjantin'de ekonomi batıranlarcezalandı-
nlıyor, bizde ise seçime kalıyor. Yolsuzluğun kökü
kazınmazsa Türkiye'nin ayaklan üzerine durmasına
imkân yoktur."
Yolsuzluğun kökü nasıl kazınacaktır, bir planı-
programı mı var hükümetin?
Geçmiş'teki kötü, kasıtlı, dalavereli yönetimlerin
yasal sorumluluklannı ortaya çıkartacak ve adaleti
sağlayacak bir planı-programı mı var bu yönetimin?
Siyaseti, devleti, bürokrasiyi nasıl "temiz" yapa-
caksınız?
Yoksa:
Kafası sürekli devlet sırtından zengin olmaya ça-
lışan işadamı sülüğünü...
Kafası sürekli bu sülükleri besleyerek ve yarata-
rak avanta almaya çalışan siyasi ve güdümündeki
yetkiliyi...
"Evrime" uğratarak temize mi dönüştüreceğini-
zi sanıyorsunuz...
Şimdi, ekonomiyi batıranlann daaralannda bulun-
duğu bu yönetim, 5 milyar dolar harcayarak, Türki-
ye'yi kurtarmak gerekçesıyle banka ve şirket kur-
taracak.
Inanahm mı?
obursali@cumhuriyet.com.tr.
Şişli'de erkek cesedi bulundu
• İstanbul Haber Servisi - Kurtuluş Eşref Sokak
üzenndeki bir inşaatta ceset bulunduğu ihbannı alan
polis, olay yerinde, 20 yaşlarında bir erkeğe ait cesetle
karşılaştı. Yapılan ilk incelemede. üzerinde kimlik
bulunamayan bu kişinin ölüm nedeni belirlenemedi.
Yetkiliier, evsiz olduğu tespit edilen gencin soğuk
nedeniyle yaşamını yitirmiş olabileceğini kaydettiler.
Göbel'in kardeşi koruma altında
• tstanbul Haber Servisi - tl Sosyal Hizmetler
Müdürü Kahraman Eroğlu, donarak ölen Sefa
Göbel'in kız kardeşi M.'nin koruma altına alınarak
Bahçelievler'deki Atatürk Kız Yetiştirme Yurdu'na
yerleştirildiğini söyledi. Eroğlu, M.'nin en kısa sürede
Bahçelievler'de bir ilköğretim okuluna kaydınm
yapnnlarak tüm okul ihtiyaçlannın karşılanacagını da
belirtti. Anne Sevda Göbel'in de Vakıf Gureba
Hastanesi'nde tedavi altına alındığı öğrenildi.
Kartopu hastanelik etti
• İstanbul Haber Servisi - Kadıköy Söğütlüçeşme
Caddesi Vahap Bey Sokak üzerinde yolda yürüyen
Deniz Bozkurt'a (17) kimliği belirlenemeyen bir kişi
tarafindan kartopu atıldı. Yere düşerek baygınlık
geçiren Bozkurt, Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne
kaldınldı. Hastane yetkilileri, genç kızın tedavisi
ayakta yapıldıktan sonra taburcu edildiğini belirttiler.
2 avcı ırmağa düştü
IMANAVGAT (AA) - Antalya'nın Manavgat Irmağı
Büyük Şelale yakınlanndaki Su Deposu civ'annda.
Özkan Güven (33) ile kuş avlayan Muhittin Efe (24),
avladığı kuşu, ırmak kenanndan almaya çalışırken
dengesini yitirerek ırmağa düştü. Özkan Güven de,
arkadaşını kurtarmak isterken suya düştü, ancak bir
süre sonra kurtulmayı başardı. Güven, hastaneye
kaldınlırken Efe'nin aranmasına güvenlik güçleri,
itfaiye ve Manavgat Irmağı'nda turist gezdiren bot ve
tekneler tarafindan devam edilivor.