Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
AGSP'de NATO'ya ihtiyaç olduğunu söyleyen Onur Öymen, Türkiye'nin, çıkarlaruıı korumakta kararlı olduğunu söyledi
Türkiye,AB'yiengellemiyor
Alandışı' tabu
olmaktan cıktı
- Türkiye'ninNATOnezdindekidaimitem-
sUcisi olarak NATO 'nun alandışı kavramm-
da Türkiye'nin konumunu nasıl değerlendi-
nyorsunuz?
- Bu çok önemli. Bırkac yıl öncesine kadar
'alaodış]' NATO içinde adeta tabu olan bır ke-
limeydi. Çünkü NATO'nun bütün görevinin
üye ülkelerin topraklannın savunulması oldu-
ğuna inanılıyordu. NATO ilk kez Bosna ope-
rasyonuyla üye ülkelerin topraklannın dışında
dabiroperasyonyapabileceğini, bütün faaliye-
tinin topyekûn bir savaşa karşı hazırhklı olmak
olmadığını ortaya koydu. Daha sonra Kosova
Savaşı'nda bunu daha belirgin biçimde ön pla-
na çıkardı. Makedonya'ya NATO öncülüğün-
de birlikler gönderildi. Böylece NATO alandı-
şı bir görev üstlenmeye hazır olduğunu ve bu-
nu yapacak yeteneği bulunduğunu ortaya koy-
du. Aynca, bu yeni stratejik konsept de NA-
TO'nun temel görevleri arasında yer aldı. Bu,
Türkiye açısmdan son derece önemli. Çünkü NA-
TO'nun tespıtlerine göre önümüzdeki yıllarda
on altı krizin on üçünün Türkiye'nin çevresin-
deki bölgede orta>'a çıkması bekleniyor. Bu ba-
kımdan. Türkiye'nin güvenlik çıkarlan açısın-
dan bubölgelerde NATO'nun etküi olması son
derece önemli. NATO, Bosna'ya, Kosova'ya
müdahale etmeseydi Türkiye'yi yakmdan ilgi-
lendiren bu bölgedeki gelişmeler bu kadar la-
sa zamanda kontrol altına ahnmayabilecekri.
BundandaTürkiye'nin güvenlikçıkarian otam-
suz yönde etkilenecekti.
Denktaş'a destek
verilmeli
- Kıbns 'ta uzun bir zaman görev yaptığı-
nız için Kıbns olgusunu iyi biliyorsunuz. Gü-
neyKıbns 'ın bir karapara aklama cennetive
teröristlere himaye veren bir bölge olduğu
yaygın olaraksöyleniyor. Buna karşın AB, Kıb-
ns sorunu halledilmeden GüneyKıbns 'ı tam
üyeliğe almaya hazırlanıyor. Siz bu davranı-
şın NATO ilkeleriyle de çeliştiğinidüşünmü-
yormusunuz?
- Kıbns Cumhuriyerfni kuran 1959 tarihli Zü-
rih ve Londra Anlaşmalan'na baktığınız za-
man çok önemli bir dengenin oluşrunılduğunu
görebilirsiniz. Kıbns Rum ve Türk toplurnlan
arasında bir denge oluşturulurken Türkiye'nin
güvenlik çıkarlan da ön planda tutuluyor. O
zaman sadece Türk değil, Ingiliz devlet adam-
lan da Kıbns'ın. Türkiye'nin güneyınin ve Is-
kenderunlimanının savunması açısından sonde-
rece önemli bir stratejik konuma sahip olduğu-
nu söylediler. Kıbns meselesini düşünürken
bunu sadece toplumlararası iüşkiler açısından
ele almamak lazım. Burada Türkiye'nin stra-
tejik çıkarlan da mutlaka gözetilmelidir. Yine
Kıbns'ı kuran anlaşmalara bakarsak dış poli-
üka konulanndaTürkve Rum toplumlannm esıt
sözhakkına sahip olduklannı görüyoruz. O ba-
kımdan Kıbns'ın başka bir uluslararası kuru-
luşa katüması ancak Türklerin onayıyla müm-
kün olabilir. Bu konudaProf. Mendebon ve ba-
zı uluslararası kuruluşlann hazırladıklan ra-
porlarvar. Yani Güney Kıbns'ıntekbaşınaAB
üyesi olmasının uluslararası hukuka aykın ol-
duğu yolundaki görüşler çok yaygın. Türkiye
de bu görüşleri baştan beri savunuyor. Bunaçok
dikkat etmek lazım. Umanz ki Sayın Denktaş
ve Klerides arasında başlatıian mûzakereler ba-
şanyla sonuçiansın. Yalnız bu konuda Türki-
ye'nin çok büyük titizlik gösterdiğini de her-
kes bilmelidir. Türkiye'ye her zaman ufuk ko-
nusunda telkınde bulunanlar Güney Kıbns'ın
AB üyeliği boyutunu çok iyi düşünmeliler.
TAVŞANOĞLU ^
v e
Savunma Politikası (AGSP) Ankara 'mn baş ağnlanndan birisi. Öbür baş ağnlarından en önemlileri de AB'ye tam
üyelik, Kıbns sorunu, Yunanistan 'la düzelmeyeyüz tutan ama bir türlü tam düzelemeyen ilişkiler. Türkiye 1952'denberi bir NATO ülkesi.
1950 'liyılların sonlarından beri Avrupa Konseyi 'ne üye. Ama bir türlü belini doğrultup Batı 'mn koyduğu ve hangi standartlara uygunsa, uygarlık normlarını yakalayamıyor.
Hemen hemen her Batı kulübünden dışlanmak isteniyor. Doğrudur, Türkiye yeterince ev ödevini yapmamış olabilir? Peki, tencere dibin kara, diven Batılı ülkelerin dipleri
pek mi temiz? Kasıdıkça altından çok temiz
olduğu söylenemeyecek görüntüler çıkıyor. Kimi
PORTRE/ONUR OYMEN
İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul Galatasaray Lisesi'nde tamamladu Yüksek
öğrenimini ve doktorasım A.Ü. SiyasalBilgiler Fakültesi'ndeyaptu Doktora
tezinin konusu stratejik konularda teknolojik gelişme ve savunma politikaları.
"Türkiye 'nin Gücü " ve "Geleceği Yakalamak " adlı iki kitabı yayımlandı. Vçüncü
kitabım uluslararası ilişkileri etkileyen başlıca faktö'rler konusunda hazırhyor.
1964yılında Dışişleri Bakanlığı 'na girdL Çeşitli kademelerde görev yaptu Kıbns,
Danimarka, İspanya, Çekoslovakya, Almanya, Avrupa Konseyi'nde dış
görevlerde bulundu. Bir dönem bakanlığın Siyaset Planlama Dairesi
Başkanlığı 'nıda, 1987-90 arası Kopenhag, 1990-95 arası Bonn
büyükelçiliklerinde bulundu. 1995-97 arası Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı oldu.
Dörtyılı aşkın zamandan beri de Türkiye'nin NATO nezdinde daimi temsilcisL
güçler. tarihten gelen belki akrabalık, belki çıkar
ilişkileriyle kimilehni maşa olarak kullanıp
sürekli başımızı ağntma çabası içindeler.
Mutlaka bunlarm üstesinden gelmeli, düze
çıkmanın yollanm bulmalıyız. Ama
kişiliğimizden hiçbir ödün vermeden; belki al-
ver ilişkilerinde biraz daha esnek olarak...
Geçen günlerde kısa bir tatil için İstanbul 'da
olan Türkiye nin NATO nezdindeki daimi
temsilcisi Büyükelçi Onur Öymen 'le bir araya
geldik. Türkiye 'nin Batı daki ve dünyadaki
durumunu konuştuk. Uluslararası çapta
oynanan oyunların altında yatan nedenleri
çözümlemeye çalıştık.
- Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) kurulacak
Avrupa Ördusu 'nun temetini oluşturuyor. AGSPkonusunda her-
kes birşeyler söylüyor, birşeyleryazıyor. Siz AGSP'nin ne anla-
ma geldiğini anlatır mısımz?
- AGSP, Avnıpa'da bir güvenlik boşluğundan kaynaklanan bir gi-
rişim değildir. Çünkü NATO 50 yıldan beri Avrupa'nın savunması
ve güvenliğinde başanlı olmuş. çok da güçlü bir örgüt. Diyeceksi-
niz ki, NATO varken niçin böyle bir girişime ihtiyaç duyuldu? NA-
TO'nun eksikliğinden. NATO'nun görevini hakkıyla yapamama-
sından. dolayısıyla da bu yüzden Avrupada ortaya çıkan bir güven-
lik boşluğundan kaynaklanan bir girişim değildir. Bu, AB'nın eko-
nomik, siyasi birliğine bir de güvenlik birliği boyutunu eklemek ih-
tiyacından kaynaklanmıştır. Oyle anlaşıhyor ki AB böyle bir boyut
sahibi olmadığı takdirde gerek Avnıpa'da, gerekse de uluslararası
ilişkilerde yeterince ağırlık sahibi olamayacağını hissetri. Bunu
kendileri de ifade ediyorlar. O bakımdan. AB'nin kendini daha güç-
lü kılmak için başlattığı bir girişimdir.
- AGSP'nin kökeni Maastricht Anlaşması 'na kadar gitmiyor
mu?
- Evet. Aynca 1997 Amsterdam Anlaşması 'nda da buna atıf var.
Ama bunun esas olarak hayatiyet kazanması. 1998 yılının sonun-
da Ingiltere'nin birpolitika değişikliği yaparak Fransa'yla birlikte
Saint Malo'da ortak bir deklarasyon yayımlamasıyla oldu. Yani
AGSP'nin bir varlık, birhayatiyet kazanması an-
cak Aralık 1998'den sonra gerçekleşmiştir.
Kamuoyunda bir Avrupa Ordusu'ndan bahse-
diliyor. Buradaki yanılgılan da ortaya koymak la-
zım. Aslında kunılmakta olan bir Avrupa Ordu-
su değil. AB ülkeleri, bir bölümü NATO'ya, bir
bölümü de ulusal amaçlar için tahsisli kuvvetle-
rini belli kriz unsurlannın önlenmesinde, banşın
konınması ve yerleştirilmesinde AB öncülüğün-
deki operasyonlara tahsis edeceklerdir.
Daha açıİc söylemek gerekirse bu birlik hem
NATO tahsisli olacak, hem de AB'nin operasyon-
lannda bundan yararlanılacak. Bu birlik bir yıl
görev yapacak. Bir yıl içinde üç defa rotasyon yap-
ması gerektiğinden 180 bin kişilik bir birliğin
oluşturulması gerekiyor. Bu, yine de Avrupada
180 bin insanın silah altına alınacağı anlamına
gehniyor. Başka görevlerde bulunan birliklerin,
askerlerin bu amaçla kullanılması olacak. Ama
şu anda AB'nin bunu yapacak olanaklannın ol-
madığı ortaya çıktığı için NATO'ya ihtiyaç var.
Yani. bu görevi yerine getirmek için NATOdan
destek alması lazım. Dolayısıyla AB. NATO'nun
altyapısından, gücünden AVVACS uçaklanndan. istihbaratından. en
önemlisi de planlama olanaklanndan yararlanmak istiyor. O neden-
le de NATO'yla AB arasında bir işbirliği süreci başladı.
Washlnqton zlrvesl
- Bu işbirliğinin esasları nasıl olacak?
- Biz bu esaslann nasıl olacağını NATO'da uzun süre müzakere
ettik. Sonuçta da, 1999'un Nisan ayında yapılan NATO zirvesinde
iki önemli belge kabul ettik. Bunlardan birisi VVashıngton Dekla-
rasyonu, öbürü de NATO'nun Yeni Stratejik Konsepti. Bu iki bel-
ge de NATO'nun AB'yi nasıl ve hangi koşullarda destekleyeceği
ve buna karşılık AB'nin de Türkiye gibi NATO'ya üye olup da he-
nüz AB"ye üye olmayan Avrupalı ülkelerle ilişkilerinin hangi esas-
Iara göre düzenleneceği Vvashington Zirvesi'nde saptandı. Bizim
açımızdan bakıldığında NATO'da bızi de tatmin edecek bir formü-
lü bız o tarihte oluşturmuş bulunuyoruz.
- Sizin de söyiediğiniz gibi AGSP'de NATO'ya ihtiyaç olduğu
çok açık. Zaten kimileri de AB Ordusu 'nun çok başanlı olama-
yacağını, çünkü AB ülkelerinin askeri becerilerinin çokyüksek
olmadığı gö'rüsündeler. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
- Şu anda AB. böyle bir oluşumu tek başına yetennce götürecek
olanaklara sahip değil. Onun için de NATO'ya ihtiyaçlan var. Ama
bu işbirliği nasıl sağlanacak? Uzunca bir süre Batı kamuoyunda Tür-
kiye'nin bu işbırliğinı engellediği söylendı. Bu gerçek değil. Tür-
kiye, gelecekte AB'ye üye olmak ısteyen bir ülke olarak AB"nin
bir savunma ve güvenlik boyutu kazanmasından ancak memnun olur.
Türkiye, NATO-AB ilişkilerini niçın engellesin? Otuz yıl içinde NA-
TO'yla AB arasında bir işbirliği yapılmadıysa. ki NATO'yla AB
avnı ülkenin aynı başkentinderaerkezleriolan iki kuruluş; bunun
sorumlusu Türkiye midir? Yani, bu iki örgütün birlikte çalışmama-
sını otuz yıldır Türkiye mi engelledi? Bosna krizi, Kosova krizi ol-
du; bu iki örgüt hiçbir zaman bir araya gelmedi; tek birtoplantı yap-
madıiar. Buna da çanak tutan herhalde Türkiye değil. O bakımdan.
bu gibi eleştirileri çok ihtiyatla karşılamak lazım. Bu, belki kamu-
oyu oluşturmak için başvurulan takrıklerden birisi olabilir. Ama ger-
çek bu değil. Madem ki NATO'ya ihtiyaçlan var, o zaman Türki-
ye gibi NATO üyesi olan ve tam söz hakkına sahip ülkeleri ve on-
lann çıkarlannı tatmin edecek bir formül bulmak lazımdır.
îşte biz VV'ashington Zirvesi'nde böyle bir formülü oluşturduk.
- Buformül neydi?
- NATO'yla AB arasındaki ilişkiler NATO'yla Batı Avrupa Bir-
liği (BAB) arasındaki ilişkiler üzerine bina edilecektir. Yani, van-
lan anlaşmanın özü budur. Fakat sonra gördük ki AB zirvelennde
geri adım atıldı. Bundan çok daha genye giden bir metin ortaya çık-
tı. Bu, Nice Zirvesi'nde oldu. Biz buna itiraz ettik. Bu metnin ye-
tersiz olduğunu söyledik. Bize bunu kabul ettirmeye çalıştılar.
Uzunca bir süre de bu konuda çaba harcadılar. Ama Türkiye'nin
bu metnı olduğu gibi kabul etmeyeceği ortaya çıkınca altı aydan
beri bizimle gayri resmi mûzakereler yapmaya razı oldular. Altı ay-
dan beri bu mûzakereler sürüyor. Bu mûzakereler geçen ay içinde
olumlu bir biçimde, mutabakatla sonuçlandı.
- Görünen o ki bu AGSP konusunda Türkiye topu AB 'ye attı.
Öyle mi?
- iki tarafın da makul ölçüler içinde esneklik gösterdiği bir mu-
tabakat ortaya çıktı. Arkadaşlanmız çok iyi bir müzakere yürüttü-
ler. Bazılannın kamuoyuna yansıtmaya çalışmalanmn aksine Tür-
kiye politika değiştirerek ya da ta\'izci bir politika izleyerek bu mu-
tabakata varmadı. Tam tersine... Türkiye temel çıkarlannı dikkate
alarak da\Tandı ve ortaya bir uzlaşma metni çıktı. Böylece herkes
anladı ki Türkiye'nin amacı AB'yi engellemek değildir: arka ka-
pıdan girmek de değildir. Bazılannın kamuoyuna yansıtmak iste-
dikleri gibi Türkiye kaskatı bir politika izliyor ve bir adım geri at-
mıvor da doğru değil.
Bu iddialann hepsı. bir yerde. Türkiye'nin kendisine sunulan Ni-
ce Zirvesi kararlannı olduğu gibi. hiçbir tartışma konusu yapma-
dan kabul etmesi için çeşitli yöntemlerle yapılan baskılardan kay-
naklanıyordu. Yurtdışında bu ifadeler basına yansıtıldı. .Ama sonuç-
ta herkes anladı kı bu iddialann hiçbırisinin temeli yoktur.
Ortaya çıkan gerçek şu oldu: Türkiye hem iyi niyetlidir hem ya-
pıcıdır hem de kendı çıkarlannı korumakta kararlıdır.
Karşı tarafın da büyük bir esneklik göstermesiyle bu mutabakat
sağlandı. Fakat şimdi. bunun AB tarafından onaylanması gereki-
yor. Bunu AB onaylayınca NATO da onaylayacaktır. Böylece de bu
işbirliği yürürlüğe gırecektir. Ancak, bıldiğiniz gibi, AB içinde, he-
nüz çözülemeyen bir sorun yaşanıyor. Biz bunun çözülmesini bek-
liyoruz. Bir AB üyesi ülkenin ıtirazı bertaraf edilebildiği takdirde
bu sistem önümüzdeki haftalarda. aylarda yürürlüğe girebilir: bü-
tün taraflar için de tatmin edici olabilir.
- AB'nin yeni dönem başkanı İspanya'nin Dışişleri Bakanı,
Türkiye'yleyakınlaşmaya ağırlık vereceklerini söyledL Sizce bu
açıklamada samimiyet var mı, yoksayine Türkiye 'ye bir kandır-
maca mıyapılmak isteniyor?
- NATO'da izlediklerimi size aktarmam gerekirse. tspanya ile Tür-
kiye arasında pek çok konuda görüş, çıkar birliği var. Birbirimizin
görüşlerini her vesileyle destekliyoruz. Bunlann nedenleri arasın-
da her iki ülkenin de teröre maruz kalmış ohnası bu-
lunuyor. Ikincisı. AB'nin Akdenizli bir üyesi ola-
rak ispanya'nin. genel olarak Avrupa dengeleri açı-
sından ortak çıkarlan bulunuyor. Uçüncüsü de, ts-
panya Türkiye'nin potansıyelinin farkında. Ne za-
man Türkiye-AB ilişkileri ya da Avrupa güvenliğiy-
le ilgili bir konu ortaya çıksa, Türkiye daima ispan-
ya'dan olumlu bir yaklaşım ve destek görüyor. Ben
zamanında ispanya da da görev yaptığım için Is-
panya'nın Türkiye'yle ilişkilere önem verdiğinı bi-
liyorum. Başbakan Exe\it'in Madrid'i ziyareti sıra-
sında da ispanya, Türkiye-AB ilişkilerine olumlu yak-
laşmıştır. Bir de Ispanya'nın dönem başkanlığında
Türkiye-AB ilişkileri daha da olumlu bir mecraya
girecektir. Bir de ben kışısel olarak. Türkiye'nin
AB'ye aday öbür ülkelerin gerisinde bir ülke oldu-
ğunu kabul etmiyorum. Kitabımda da yazdığım pek
çok araştırma, Türkiye'nin öbür aday ülkelerin ge-
risinde olmadığını. hatta pek çoğundan bazı konu-
larda ilende olduğunu ortaya koyuyor. O bakım-
dan. öbür bütün aday ülkelerle AB'nin üyelik mü-
zakerelerini başlatırken Türkiye"yle başlarmaması-
nı AB açısından bir eksiklik olarak görüyorum. Bu
eksikliğin bır an önce gıderilmesinin de uvgun olacağını düşünü-
yonım. AB, Türkiye'nin adayhğının kabul edilmesinde geciktiyse.
şimdi de yeru müzakerelerin başlatılmasmı gecıktiriyor.
- Yeni AB para birimi Euro, AB ordusu, AB bayrağı yeni bir
Avrupa Devleti 'nin doğuşu anlamına geliyorsa ABD o nedenle
mi dikkatlerini Avrasya ve Afganistan 'a yöneltti?
- ABD, AB'nin bu gayretlerini. AGSP'yı oluşturma çalışmalan-
nı başından beri belli koşullarla destekliyor. Bu koşullann başında
da NATO'nun önemimn azaltılmaması gerektığı geliyor. Yani. bu
konuda birzıtlaşmaya. olumsuzluğa gidilmemesi şart. ÂBD'nin gö-
rüşüne göre aynı işi hem NATO'nun hem AB'nin yapması doğru
olmayacaktır. NATO'nun bütünlüğünün bozulmaması. Avnıpa'da
a>Tim çizgilennin yaratılmaması lazım. O bakımdan. Türkiye'nin
de bugüne kadar savoınduğu tezlerin ABD tarafından iyi anlaşıldı-
ğı kanısındayız. \alnız şunu çok net görmek lazım: ABD. AB'nin
NATO'nun yerini alması görüşüne sıcak bakmıyor. Böyle bir ge-
lışmeyi kabul etmeyeceğinı her zaman dile getiriyor. Zaten AB'ce
böyleginşım olmadığı da ifade ediliyor. Burada. NATO'yla AB ara-
sında bir çıkar çatışmasından. bır görev çatışmasından söz etme-
mek gerekiyor. Bütün mesele NATO'yla AB arasında bir işbirliği
saglanmasıdır.
US TARİHÇ1 PROF. DR. RİBAKOV:
Amerika, Afgatıistan
9
a
kahııak için girdi
İstanbul Haber Servisi - Moskova Bi-
limlerAkademisi Şarkiyat Enstitüsü Baş-
kanı Prof. Dr. Rastislav Borisoviç Riba-
kov, 11 Eylül sonrasrnda Amerikan hal-
kının kendi içinde birleştiğini vurgula-
yarak "Ama ABD yönetimi değişmedL
Yıüardır bfldiği, alışûğı, uyguladığı poli-
tikalaa yani devlet terörünü. insanlan
yok etme siyasetiııi izüyor" dedi.
Drj'alogAvrasya dergisınce düzenlenen
konferanslar çerçevesinde, Cemal Reşit
Rey Konser Salonu'nda, "11 Eylül ve
SoarasmmAvrasyaAçısmdan .\ruami" ko-
nulu bir konuşma yapan Ribakov, Soğuk
Savaş boyunca ABD'nin saldırıyı
SSCB'den bekÜediğini, buna göre hazır-
landığını söyledi. Dünyada pek çok in-
sanın, ABD'nin Hiroşima'dan Yugoslav-
ya'ya kadar pek çok ülkede yaptıklarmı
anımsatarak "Şimdi ABD, yapüklannın
karşüığuııaüyor"' şeklinde düşündüğüne
dikkat çeken Ribakov, Amerikan filmle-
rindeki sahnelerin, 11 Eylül'de gerçek ol-
duğunu ifade etti.
Medyarun, ABD yönerirninin politika-
lannı desteklemesini eleştiren Ribakov, "11
Eylül sonrasrnda anrj-İslam sloganı mer-
keze konuldn. ola> îslamın terorizmi ola-
rak sunuldu. Ben, İslam terörü, Hıristiyan
terörü gibi tanınüan kabul etmem. Bu
münferit bir olaydır. Dinin terörü olmaz.
Kaldı ki, olayuı üzermden 4 ay geçmesine
karşuı, saldınyı Müslümanlann yapüğı-
na ilişkin bir kanıt yok" dıye konuşru.
SSCB'nin, zamanın gereklerine yanıt ve-
remediği için dağıldığını anlatan Ribakov,
"Soğuk Savaş'ı ne ABD kazandı ne de biz
kaybettik" dedi.
Ribakov, ABD'nin kendi ülkesinde in-
san haklannı konuşmayı pek sevmediğini,
ama başka ülkelerde bu konuyu sıkça
gündeme getirdiğini vurgulayarak "ABD
Afganistan'a orada kalmak için girdi,
çekUmeyecek" diye konuşru.
1 şubat'ta yürürlüğe girecek
Bağ-Kur'lunun
primi artıyor
ANKARA (AA) - Bağ- Kur'daki sağlık primi
gelirlerinin sağl± giderlerini karşılayabilmek
amacıyla, kuruma ödenen saglık primi oranı 1
Şubat'tan itibaren yüzde 15'ten yüzde 20'ye çıkacak.
Halen 24 milyon 995 bin 237 lira sağlık primi ödeyen
1 'den 8'inci basamağa kadar olan Bağ-Kur
sigortahlan, 1 Şubat'tan itibaren 33 milyon 326 bin
983 lira sağlık primi ödeyecekler.
9. basamaktan en üst basamak olan 24. basamağa
kadar olan sigortalıların ödeyecekleri sağlık primleri
de çeşitli düzeyde artacak. Bağ-Kur'a üye 3 miryon
100 bin sigortalı, 2001 yılında kuruma toplam 498
trilyon lira sağlık primi öderken kurum geçen yıl 1
katrilyon 4 trilyon lira düzeyinde sağhk harcamasrnda
bulundu. Bağ-Kur yetkilileri, kurumun sağlık
primi gelirlerinin, sağlık giderleri karşılayabilmesi
amacıyla sağlık prim oranlannın 1 Şubat'tan itibaren
yüzde 15'ten yüzde 20'ye çıkanldığını belirterekbu
oranlann 4447 sayılı Sosyal Güvenlik
Yasası uyannca 1 Nisan'dan itibaren yeniden
arttınlacağı bildirdi.
ANKALAR YASASI'NA TEPKİLER GİDEREK BÜYÜYOR
Yasa Türkiye'yi Arjaııtiıı
örneğine yaklaşbracaktır
ANKARA (Cnmburij'et Bü-
rosu) - Zor durumda bulunan
bankalara kamu ka>Tiağı aktanl-
masını öngören düzenlemeye
yönelik tepkiler artıyor. Düzen-
lemeyi bir peşkeş yasası olarak
değerlendiren Devlet Denetim
Elemanlan Derneği Başkanı Ao-
1^ Ergüven, bir siyasi parti li-
derinin de, kamu bankasuıa olan
25 trilyon liraük borcunu öde-
mediğini ileri sürdü. Hak-tş Ge-
nel Başkanı Safim Uslu. yasarun,
Türkiye'yi Arjantin örneğine
yaklaştıracağını sa\ouıurken
Emekli-Sen Başkanı îDrahim
Şahin. insan sağlığını hiçe sayan
hükümetin bankalan kurtarmak
için katrilyonlan gözden çıkar-
dığına dikkat çekti.
Devlet Bakam Kemal Der-
viş'le hükümet ortaklan arasın-
da gerginliğe yol açan mali sek-
törün yeniden yapılandınlması
yasasına, müfettişler ve sendika
başkanlan da destek vermedi.
Ergüven, yasanm önemli birhe-
definin, olumsuz istihbaratrapor-
lanna karşm, belirli bazı şirket-
lere verilen kredileri kapatmak
olduğunu vurguladı. Ergüven,
"Sisteme en ağır eieşririleri geö-
ren, daha fazla UberaDeştirnıe
iste\enkrin denetinıden yakın-
maİanrun asılnedenianlaşiimak-
tadır.Bu birpeşkeşvasasKbr" de-
di. Yasarun hükümetin çelişki-
lerinden bin olduğunu belirten
Uslu, "Bankacıbksektöründen
çekflmevi hedefleyen devlet, bu
yasayia bankacıüksektörüne or-
tak olmuştur" dedi. Uslu, ya-
sayla, bankalann, devleti yedek
kasalan olarak görmeye başla-
yacaklanna dikkat çekti. Dü-
zenlemenin eşitlik, adalet ve şef-
faflık ilkelerinden yoksun oldu-
ğuna dikkat çeken Uslu, "Yasa-
nın, Türkiye'vi Arjantin örne-
ğinebiradûn dahavaklaşurma-
a kaçmıhnazdır. 'Bizde sosyal
patlama ohnaz' düşüncesi, yet-
kUileri tedbir almak yerine ade-
ta sınırian zorianıa>a teşvik et-
mektedu-" dıye konuşru.
Yaşanan ekonomik krizin sos-
yal patlamaya dönüşmemesi için,
kapanan işletmelere ve işini kay-
bedenlere yardrm edilmesi ge-
rektiğini belirten Sağlık-lş Baş-
kanı Mustafa Başoğhı ise "Bu-
nun için de özel bankalan aracı
yapmak gereksizdir. Bu anlayış
baa kişileri kurtarsa da, ekono-
mik krizi yenemez" değerlen-
dirmesinde bulundu.