22 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13OCAK2002PAZAR 14 KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr Son albümü 'Zaman \ genç sanatçı Kıraç için daha olgun bir dönemin başlangıcı Evrensel çığlıklannpeşindelbümlerinde Anadolu rock'ın sert, muhalif, isyankâr tarzını romantik tatlarla harmanlayan Kıraç, tek gitarla bir türkü kaseti çıkarmak istiyor. Tavema dışında hemen tüm müziklerden etkilendiğini söyleyen sanatçı, şarkılannda duygulan olabildiğince yansıtmaktan yana. ıraç'ın müzik piyasasına bakışı eleştirel. 80'lerden sonraki süreçte yalnız Tûrkiye'de değil, dünyada da sektörü ele geçiren ve müziği kişiliksizleştiren bozulmaya tepkili. Dinleyenleri bilinçlenmeye, gerektiğinde devlete sorumluluklarını hatırlatmaya yönelten müziklerin öldürüldüğunü söylüyor. GAMZEAKDEMtR Adı Anadolu rock'ın usta isimleriyle anı- lan, özgün yorumculuğunun yanı sıra söz ya- zan ve besteci kimliğiyle de geniş bir dinle- yici kitlesi kazanan Kıraç, TMC Müzik'ten çı- kan albümü 'Zaman'la müzıkseverlerin kar- şısında. Müziğinin altyapısında Anadolu folklorun- dan etkiler olduğunu söyleyen Kıraç, albüm- lerinde Anadolu rock'ın sert. muhalif, isyan- kâr tarzını romantik tatlarla harmanlıyor. 'Za- man', Kıraç için tecrübeleri dahilinde daha ol- gun bir dönemin başlangıcı. Kariyerinde bir tarza saplanıp kalmamak niyetinde. Müzikte asıl özgünlüğü yarattığını düşündüğü deği- şimden yana. Bu noktada bir önceki albümü 'Sevgiliye'de çizgisinden farklı hatta çok da- ha romantik olarak bile nitelenebilir. Kıraç, farklı bir yaklaşımla, tek gitarla bir türkü kaseti çıkarmak istiyor. Müzikte yaptı- ğı en iyi şeyin tek gitarla türkü söylemek ol- duğu kanısında. Erdem olduguna inandığı tür- külere saygısı büyük. Ortaokul yıllannda ta- nıştığı bağlamayı seviyor ama ona göre bağ- lamasız da türkü olur. Çagnşım yapması an- lamında, türküyü köy ile özdeşleştirdiğini söylediği bağlamanın, sanatçıyı bir kalıba sı- kıştırdığı düşüncesinde. Bu noktada aslını söyleyip söylemediği kaygısında değil. Tür- küde onur ve erdemin önemli olduğunu ve bu yitirihnedikten sonra yapıta ve sahibine say- gısızlık yapılmadığı düşüncesinde çünkü. 'Önemli olan varaücılık' "Çok güzel türkü söyleyebilirsin ama er- demsiz söylüyorsan türkünün misyonunu harcryor, hafife alıyorsun demektir. Bir Ruhı Su çok da güzel türkü söylemez bence. Ama türkülere, insaru derinden vuran o savgısına sözüm yok. Çok türkü söylediğim için belki de arük köyü nadiren haüriryorum. Çünkü kö- yü düşünmüyor, farkh duygular içinde olabi- hyorum o anda. Ve bu durumda enstrümanın da ona göre olması gerekrvor. Hâkim olduğum çokseslilik de gitarda var. Türkükrin içindeki bize özgü folklorik ya- pıyı, toprağL Anadolu'yu çıkış noktalan ola- rak kabul ediyorunı. Asun ne olduğunu kim biByor. Onun dışında Pır Sultan Abdal 'm yap- üğı türküler o çağda nasıldı? Kimbifir nasıl söy- ledi onlan? Büyük ihtünaUe de türküler ozan kültüründen gekÜği için daha çok elde bağla- ma bir meranu, konuyu anlatmak için kulla- nıhrdL Zamanla değiştirilerek, estetik kaûla- rak son hallerine genrilmiş. Ben ruhunu yitir- meden, ezgisini küçümsemeden, pervasızca, ho>Tatça değiştirmeden ydlanhr söyleneni ar- ük böyle yorumlamayı tercih ediyorum dü- rüstlüğüyle hareket ediyorum. Önemli olan yaraücıhk O zaman evrensel oluyor türkü- ler.'' Kıraç'ı, türküleri dinlemeye, Anadolu'nun nabzını tutmaya yönlendiren masallar, ma- sallardaki kahramanlar. Özellikle de Anado- lu masallarının açıklanamaz, herkesçe duyu- lamaz, müziğinde saklı o naif ahenk ve çığ- lıklar. "Anadolu masallanndaki o çığhklan duydum, duyabildim. Sonra baknm Cenı Ka- raca, Orhan Gencebay, Zülfü Livaneli gibisa- natçılann yanı sıra dünyada da Elvis Presley, Led Zeppelin gibi sanatçılar kendi kültürlerin- de benzer çığhklan biünçli, bilinçsiz yakalamış. Çok etkflendim, biçimlendim. O çığhklardan vazgeçmedim. Evrensel çığlıklann, evrensel türkükrin peşindeyim." Sanatçı, İtişilikli, özgün müziklerin yanı sı- ra kötü örneklerin de bir disiplin, yöntem ge- liştirmeyi öğütlemesi anlamında faydasını görmüş. Taverna dışmda hemen tüm müzik- lerden etkilendiğini söyleyen Krraç, şarkıla- nnda duygulan olabildiğince yansıtmaktan yana. Konu aşksa 'harbiden' aşk olmalı. Dağ- ÖZGÜNLÜK DEĞtŞtMDE GİZLİ - Kariyerinde bir tarza saplanıp kalmamak niye- tinde olan Kıraç, müzikte gerçek özgünlüğü yaratnğını düşündüğü değişimden yana. Albümde sekiz bestesi var Kıraç'ın 'Deli Düş', 'Bir Garip Aşk Bestesi', Funda Arar'la gerçekleştirdiği ve 'Çeşminaz' adlı şarkıya klip çektiği Sevgiliye albümlerinin ardından piyasaya çıkan 'Zaman' adlı üçüncü solo albümünde on iki şarkı yer alıyor. Süpervizörlüğünün yanı sıra âranjörlüğünü de üstlendiği ve tüm enstrümanlann akustık olarak kaydedildiği albümdeki şarkılardan sekizinin söz ve müziği Kıraç'a ait: 'Endamın Yeter', Düş Yakamızdan', 'Gönül', 'YıOar Sonra', 'Zaman', 'Eğer tstersen', 'Sonsuza Kadar', 'SalakOğlan'. Âşık Veysel'e ait 'Derdimi Söylesem', düzenlemesi Kıraç*a ait, Göksun yöresinden 'Demirci'nin yanı sıra 'Çayır Çimen Geze Geze' adlı üç türkünün de yer aldığı albümde sözü ve müziği Iskender Doğan'a ait olan 'Kan ve Gül' adlı şarkımn cover versiyonu da bulunuyor. Albümde akustik gitar ve davul çalan Kıraç'a eşlik eden müzisyenler: Davulda Kenan Yüneyoğlu, Volkan Öktem. basta Banş Tokgöz. Ismail Soyberk, klavyede Volkan Kemiksiz, elektrik ve solo gitarda Banş Bölükbaşı, elektrik gitarda Atakan Yörük, Yavuz Çetin, akustik gitarda Cengiz Köroğlu. flütte Haüt Turgay, solo kemanda Öker Görgülü. kemanlarda Marmara Yaylı Grubu ve solo trompette Mehmet Çelik. başlan, rüzgârlar, yağmurlar olmalı. Çığlık- lar olmalı. Beste aşamasında yaratım süreci- ni, duyulannı harekete geçiren, heyecanlı bir yolculuk olarak tanımhyor sanatçı. Garip bir ruh hali, bir aşama söz konusu çünkü. 'İyi kâşifsen, iyi sanatçısın' "İlkbaharda evinde bir komıktasm mesela. Üzerinde yanm çekiH bir battaniye, uykuyla uyaıukhk arasında bir haL O zaman akhndan neler geçer insanın. Öyle huzurhı bir andu-, at- mosferdir. Herkesin kafasında iklime göre de- ğişen hayalkr, manzaralar vardır. Melodisin- de o anı, atmosferi duyumsatabilmektir şarta- cuun farkL Şarkı yapmak değil kafandakileri dışa vurabflmek marifet Şarkı zaten giztidir bir yeıierde, sen yetenekbysen onu keşfedebi- lirsin. Tüm süreç bir keşif. İyi kâşifsen, iyi sa- natçtsın." Ona göre müziğinde, en büyük problem, en büyük kargaşa, en büyük sevinç olarak nite- lendirdiği yaşamın parmak izleri var. Kendi deyimiyle 'acayip ısürap'lı bir ülkede yaşama- nın yaratıya katkısı 'müthiş' ve geçmişten gü- nümüze sanatçılann en çok kahır dönemlerin- de beslenmiş olmalan da çok anlamlı. Sana- trn temelinde acıntn işlevi de göz ardı edile- mez diyen Krraç, bir ermişin öğrencisine an- lattığı demirci örneğinden yola çıkıyor: 'Ya- kacaksm ki dovdüğün şeyi değiştirebilesin. Bu durumda sen de yan.1 "Çok anlamİL Gideceksin kendine o anlam- da yanacak bir şey bulacaksın ki değişebilesin. O ateş seni bir şeyleryapmaya zorlayacak. Tüm duyulan açık halde abcılarnu yaranya ayarla- yarak yaşar, yaşamah sanatçL" Kıraç'ın müzik pi> asasına bakışı ise eleşti- rel. 80'lerden sonraki süreçte yalnız Türki- ye'de değil dünyada da sektörü ele geçiren ve müziği kişiliksizleştiren bozulmaya tepkili. 80 öncesinde daha kişilikli, söz söyleyen, bir hedef gerektiğinde, bir dava adına değer yar- gılanyla hareket edilen müziklerin de yapıl- dığı düşüncesinde. Dinleyenleri bilinçlenmeye, sosyal bir top- lum olmaya, gereğinde devlete sorumlulukla- nnı hatırlatmaya yönelten müziklerin öldü- ğünü, öldürüldüğunü söylüyor. Müzikte böy- lesi bir kötüye geçiş devresinde olmanın he- zeyanlanndan dertli. Bunda devletin önemli bir rolü olduğu düşüncesinde. "Bu bozuhna- yı, kirüliği derin Amerika gibi devlederin ör- güdediği sır değiL Amaçladıklan ve körükle- dikleri böylesi müziklerin ortadan kalkmasL, yerine benzer, üst^apısı aynı, alt> apısı boş, ko- lay tüketilecek, düşünce cimnastiği yaportma- yacak, insanlan baıiarda sadece dansa endeks- leyip sonrasmda evlerine gönderecek müzik- ler. Ve doğal sonuç: Saçma sapan starlar, bom- boş müzUder." AyşeErkmetım'ShippedShips' adlı işinin iki ciltlik katoloğu yayımlandı 'Geçici' çalışma 'kahcı' oldu Kültür Senisi-AvşeErkmen'inFrankfurtam Main kentinde, tstanbul, Venedik ve Shingu kentlerinden taşıdığı üç yolcu vapuruyla ger- çekleştirdiği 'Shipped Ships' başlıklı çalışma- srnnı iki ciltten oluşan kataloglan yayımlandı. 28 Nisan - 27 Mayıs 2001 tarihleri ara- smda, Frankfurt'un ortasından geçen Main Nehri'nde yer alan ve 'geçküik' üzerine kuru- lu bir ana kav- rama dayanan 'Shipped Ships', bu kataloglarla birlikte 'kahcı' bir ortama aktanlmış ol- du. Kataloglann ilk cildin- de çalışmanın hazrrlık sü- reci ve üç yolcu vapurunun kendi kentlerinden Frankfurt"a nakledilmesi anlatılıyor. Çalışmanın yer aldığı mekânın ve yapıtı kuran ilk aşamalann metinler, fotoğraf- lar. çizimler ve haritalar aracılığıyla aktanldı- ğı bu ciltte, Orhan Pamuk, Friedrich Mesche- de ve Jean - Christoph Ammann'ın yazılan yer alıyor. Ozel bir kutuda bir ara- ya gelen kataloglann ikinci cildinde ise yolcu vapurlan- nm mürette- batlanyla birlikte Ma- in Nehri'nde buluşarak tarifeli seferler gerçekleştirdiği süre belgeleniyor. Çalışmamn ana gövdesini oluşturan bu sürecin fotoğraflarla aktanldığı bu ciltte, tanık- lıklan aktaran metinlerin yanı sıra Vanessa Jo- an MüDer' in Ayşe Erkmen'le söyleşisi ve Mat- teo Burioni, Aykut Köksal ve Daniel Birnba- um'un değerlendirme yazılan bulunuyor. Her iki ciltte de metinler Almanca ve tngilizce ola- rak yer alıyor. Genç kalemler Cumhuriyet'te... BEN BİR GEMİYİM Deniz gözlüm Ben bir gemiyim Açık denizlerde yol alan Her limanda seni arayan Her limanda ayrı sevda Her sevdada ayrı sonu olan Deniz gözlüm , Bu sevda da bitti ^ \ . Demir atma zamanı geldi demek ı \ \ Yelkenlerfora V K Yenibirlimana >^ s\ \ Yeni bir sevdaya V \ ^ 4 ı D e n ' 2 gozlum \ \ M Ben bir gemiyim V ^ \ L AÇ1 '' denizlere yelken açan \\) ^ • g L ^ . SONER TERKÖZ SUÇ BENİM Ml? Bilmiyorum hayatımda gülmek ne, Ağlıyorum doğduğum günden bugüne. Çekmişim ömrümce çile. Gülmeyi bilmiyorsam, suç benim mi? Çocukken astılar omzuma boya kutusunu, Saldılar kalbime açlık korkusunu. Adımı koydular sokak çocuğu, insanlan sevmiyorsam, suç benim mi? Büyüdük, yaşımız ilerledi, Devlet; gel benim askerim dedi. On sekiz ay bittiği gibi, Tekrar sokaklara döndüysem, suç benim mi? Şimdi rahatım dört duvar arasında, Yalnız değilim, dostiarım hep burada. Itilmişsem böyle pis bir yaşama, Sortıyorum tüm insanlığa, suç benim mi? AHMETGENÇ OKUMALAMBASI ENİS BATUR Turşucu ve Yorgancı On beş yıldır aynı mahallede, on yılı aşkın bir sü- redir de dörtyol ağzına denk gelen bir noktadaki bir apartman dairesinde yaşıyorum. Mahallenin esnafı- nı tanıma olanağım oldu bu süre içinde. Fırıncı arka- daşlar geçen yaz büyük bir atılım yaptılar, altyapıla- nnı değiştirditer, ürün yelpazesini genişleterek yan ya- nya pastane işlevi de görür hale getirdiler dükkânla- nnı, ama hâlâ üstteki basık tavanlı asma katta koğuş usulü yaşamayı sürdürüyorlar. Bakkal arkadaşlar- dan biri trajik bir kavşaktan geçti iki yıl önce, trafik kazasında eşini kaybetti ve travma aşamasından güç bela çıktı, hâlâ gülumsemiyor, yüzünde açan çi- çeği hepten unuttu sanırım. Genç emlakçımız da sağlık dramıyla savaşıyor nicedir, bir çırpıda tanın- maz hale geldi handiyse, mücadeleyi bırakmadı. Bugün üzerinde durmak istediğim onlar değil ama, mahallenin başka bir renginden, turşucu dükkânını başanyla işleten çiftin "bey"inden ve komşulan yor- gancı kardeşlerin melankolik olanından söz etmek istiyorum. Ikisi tek yönlü dört sokağın kesiştiği noktada, kav- ga çıkmayan tek bir günümüz geçmez. Ağız dala- şıyla başlayan, bazen o aşamada söndürütebilen, ge- nellikle tekme-tokat yönünde gelişen, ara sıra da so- pa- bıçak-kürek türü araçlarla taşkınlaşan bu kav- galann gerekçesi çoğu kez sürücülerdir: Ya ters yön- den gelip kavşağı kilitledikleri ya da olmadtk biçim- de park etmeye kalkıştıklan için, her Allah'ın günü, zaman zaman günde birkaç kez. vaveylâ kopar. "Sa- kinler", penceretere üşüşür. "Deli- kan "lılar, tarafla- nn yanında yer alır. Istanbul'un her köşesinde bu yo- ğunlukta sıcak temas olmuyordur herhalde, yoksa bir dönemin Beyrut'una dönüşmesi güç olmazdı şehrimizin. Bana tek çözüm yolu, bu kavşağa için- de en az iki "asayiş görevlisi"n\r\ yer alacağı bir ku- lübe yerleştirilmesinden geçiyor gibi geliyor Abart- tığım düşünülmesin: Sonunda, geçen kış, ölü verdik sokakta. Olay patlak verdiğinde, pencereye gelesiye ge- çen kısa süre içinde, turşucu arkadaşımızın devre- ye girdiğine tanık oluyorum her seferinde. Bu kibar, titiz, işini büyük bir ciddiyetle yıllardır götüren kom- şum, kavga çıktığı an kendini bir biçimde işin içinde buluyor. Tabii doğrudan kavgayı başlatmamışsa. İki yabancının arasında başlayan bir sürtüşmenin oda- ğına onun kaydığı görülüyor sık sık. Seyrettiğini gör- medim hiç, ne yapıp edip müdahil olmanın yolunu buluyor. Kapı komşusu yorgancı kardeşler, buna karşılık, yer- lerinden kıpırdamıyorlar bile. Meydan muharebesi çıksa umurlannda değil, ellerindeki işe bakıyorlar. Bi- zim evin bütün yatak, yorgan, yastık işleri onlardan geçer; vaktinde, düzgün biçimde teslim ederler on- lara emanet edilen şeyleri. Kardeşlerden biri eniko- nu melankoliktir, neredeyse konuşmaz o, akşamla- n dükkânı kapatır ve dönüş biçiminden bellidir ki, mey- hanede demlenir. "Dönüş" dedım, evet, her gece- yansı döner dükkânına, hafıf sallanarak, bütün ha- yatı bu dükkânda geçer. Yıllardır izliyorum onlan ve saçmasapan birfikirol- duğunu bile bile, hangisinin daha doğrv bir tutum için- de olduğuna bir türlü karar veremiyorum. Bana, oğ- lumun altı-yedi yaşındayken, seyrettiğimiz filmlerde iki kişi tartışmaya başladığı an dönüp "hangisi hak- lı?" diye soruşunu anımsatıyor halim. Sorun, şüphesiz turşucu ve yorgancı ile sınırlı de- ğil. Hayatımız, kavgalann ortasında geçiyor. Katıl- mak, bir parçası olmak, en hafifinden ilgilenmek se- çimlerden biriyse; kayıtsc kalmak, kendini dışında tut- mak bir başkası. Çoğu kez biryapı, karakter, huy so- runu galiba bu; belki bir bölüğü aile ortamından, eği- timden, gördüğümüz terbiyeden de kaynaklanıyor ola- bilir tutum farklılıklanmızın. Düşünce, sanat, kültür dünyasında da turşucu ve yorgancı seçımleri gelip dayanıyor önümüze. Kavga insanlan var bir uçta; tartışmadan, polemikten, öte- kileri eleştirmekten beslenen, vazgeçemeyenler. Bü- tün bunları vakit kaybı sayan, "iş"\ne bakanlar göze çarpıyor öteki uçta. Kavgalardan uzun boylu bir ka- zanç sağlanamadığını gördükleri halde, kendilerini tu- tamayanlar var. Hangimiz haklı? Yönetmen Henri Verneuil öldü • Kültür Servisi - Ermeni asıllı Fransız yönetmen Henri Verneuil 81 yaşmda öldü. 1920 yılında Tekirdağ"da doğan Verneuil, daha sonra Fransa'ya yerleşmişti. 'Inek ve Mahkûm'un yanı sıra Jean Gabin ve Jean-Paul Belmondo gibi ustalann da rol aldığı 'Kış Ortasında Bir Maymun' gibi filmlere imza atan Verneuil, 1991 yılında, Türkiye'den kaçan bir Ermeni ailesinin öyküsünü anlattığı, Ömer Şerif ile Claudia Cardinale'ın başrollerini paylaştığı 'Anne' adlı filmin de yönetmenliğini yapmıştı. Verneuil, 1996 yılında Fransız Oscar'ı sayılan Cesar Onur ödülünü aknıştı. Aynı sahnede iki ayrı oyun • Kültür Servisi - ÎTÜ Mezunlar Tiyatrosu'nun sergilediği, Dario Fo ile Franca Rame'nin 'Açık Aile' ve ÎTÜ Mezunlar Tiyatrosu ile Seyyar Sahne ortak prodüksiyonu olan Moliere'in 'Gülünç Kibarlar' adlı oyunlan, Ortaköy Afife Jale Sahnesi'nde bugün sahnelenecek. Füsun Demirel'in Türkçeye çevirdiği, Celal Mordeniz'in yönettiği 'Açık Aile', 25 yülık evli bir kan-kocayı, kadın-erkek arasındaki eşitsizliği ve bu eşitsizliğin kajnaklannı irdeliyor. Oyunda, Sezin Bozacı, Efe Keleşoğlu ve A. Savaş Yıldınm rol alıyor Kerem Eksen'in sahneye koyduğu 'Gülünç Kibarlar'da, her türlü kibarlık özentisinin ve yapmacıklığın alabildiğine keskin bir eleştirisi sunuluyor. Oyunda Erdem Şenocak, Efe Keleşoğlu, Murat Kürtün, A. Savaş Yıldrnm, Nesrin Uçarlar, Banu Gültekin, Ahu Sıla Bayer, Suzan Karaibrahimoğlu, Rezzan Ilke Yiğit ve Selma Songür rol alıyor. Rus ressamların sergisi • Kültür Servisi - Beykoz Konaklan Tanıtım ve Satış Ofisi tarafrndan organize edilen, başta Stragonof Resim Akademisi'nden Vladimir Sorokovoy olmak üzere, pek çok ünlü ressamın yapıtlannın yer aldığı sergi bugün saat 15.00'te Beykoz Konaklan At Ahın'nda açılacak. 30 Ocak'a dek sergilenecek Rus ressamlannın eserleri her gün Beykoz Konaklan Av Köşkü'nde 10.00-19.00 saatleri arasında gezilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle