25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2001 SALI 14 KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN New "Vbrk'un sMıefi değişirkenGünlerdir, gecelerdir o silueti ateşe duma- na boğan hep aynı görüntüleri izliyoruz. Her izleyişimde insanhğın ortak vicdanın- dan pay aldığım bir noktamda -yüreğimde mi desem- bir kanama... Görüntüler, ilk anda komplo teorileriyle kurgulanmış Hollywood filmlerini çağnş- tınyor elbette. Sonra, "kulelerin" "simge" olma özelliği nedeniyle, küreselleşmeden, süper devlet olgusunun mazlum ülkeleri içi- ne soktuğu duruma, güçsüz ekonomilerin do- lar imparatorluğu karşısındaki umarsız bo- calayışına dek tûm dünyayı bir anda içine alan düşünceler hızla birbirine bağlanıyor. Ama yüreğin gözünde başka görüntüler beliriyor. Hollyvvood filmleri değil, belge- sel nitelikteki başka resimler ve sesler. Ikin- ci Dünya Savaşı belgesellerinden sahneler, Irak'a yapılan hava saldınlan, Yugoslav- ya'yı ateşe boğan savaştan anlar, Israil-Fi- listin çatışmasından hemen her gün izledik- lerimiz, Sıvas yangını, kolu, bacağı, gözü PKJC terörüne kurban edilmiş gazilerimiz, daha nice görsel ve işitsel olarak belgelen- miş gerçek dehşet resimleri. En çok da Hi- roşima... Hlroşlma'da cep telefonu yoictu Hiroşima'nın üstünde yükselen korkunç patlama bulutunun içinde kalanlann, ya- kınlarını arayacak cep telefonları yokru. Acımasız politik stratejilerin biçimlendirdi- ği "felaket anTnda suçsuz insanlann neler yaşadığını, yanm yüzyıl sonra, New York'un göğünde ve gökdelenlerinde benzer bir deh- şetle yüz yüze gelen başka suçsuz insanla- nn "felaket anı"nda canh olarak ilettikleriy- le bir nebze olsun bugün kavrayabiliyoruz. Teröre/savaşa kurban olmuş tüm insanlann acısı gelişmiş teknoloji yardımıyla görün- tüde ve seste buluşup ortak vicdanımıza mıhlanıyor... New York... Bir düş kent... Yalnız yaban- cılar için değil, Amerikalılar için de "firsat- lar" kenti. Kartpostallardaki ışıl ışıl gece si- luetinin heybetiyle tanıştığımız önceleri. Sonra sinema yoluyla, önce romantik/çıl- gın aşk öykülerinin mekânı olarak belledi- ğimiz, sonra da şiddetin kol gezdiği bir suç kenti olarak gözümüzü korkutmaya başla- • Hiroşima'nın üstünde yükselen korkunç patlama bulutunun içinde kalanlann, yakınlannı arayacak cep telefonlan yoktu. Teröre/savaşa kurban olmuş tüm insanlann acısı gelişmiş teknoloji yardımıyla bugün görüntüde ve seste buluşup ortak vicdanımıza mıhlanıyor... AYŞEGÜL YÜKSEL yan. "Dolar"a gönül verdiğimiz yıllardan bu yana Wall Street'inde olan bitenle de il- gilendiğimiz. Dünyaya gerçekten de tepe- den bakan Dünya Ticaret Merkezi'nin "si- luet"e katilmasıyla, dünya kapıtalizminin baş- kenti olduğu görsel düzeyde de behrlenen New York. Aym zamanda yapay şirinlikle- riyle yerli ve yabancı turistleri mutlu eden bir erişkinler Disneyland'ı. Şiddetin her an karşınıza çıkabileceği, "tehüke" gizil gücü yüksek bir belde. Kazanç düzeyine dayah sınıfsal aynmın uç düzeylerde görülebildi- ği, sokaklara, caddelere, mahallelere, doğu ve batı yakalanna bölünmüş uçsuz bucak- sız bir megakent. Yalmzsanız ve parasızsa- nız, "yabancüaşma"mn sıfır noktasına ko- layca ulaşabileceğiniz bir cehennem. Uygar dünyanın tüm büyük kentlerinden daha gü- nahkâr... Aynı zamanda bir başka New York... için- de turistik amaçlan aşan bir süre bannabil- mişseniz, tüm güzelliklerini cömertçe size de açan. Zengin Halk Kütüphanesi, dünyanın en ün- lü sanatçılannı ve sanat olaylannı sizinle bu- luşturan Metropolitan Operası, Carnegie Hall'ü, başta Metropolitan bir dolu müze- si, nitelikli yeni tiyatronun en yetkin örnek- lerini izleyebileceğiniz off ve off-off Bro- adway tiyatrolan, film dünyasının klasik ve öncü örneklerini gösteren kuytu sinemala- n, sanat okullan, üniversiteleri, aklınıza koyduğunuz hemen her kitaba kolayca ula- şabileceğiniz kitapçı dükkânlan, her ulus, dil, din ve ırktan insanın buluştuğu Green- wich Village'in sere serpe kafeleri, gerçek- ten de dünyamn merkezinde olduğunuzu hissettirir size. Dünyanın tüm insanlanyla birlikte olduğunuzu... Insancı bir dünya Eğer ulaşabildiyseniz o noktada New York bir Amerikan kenti değildir artık. Sizin ken- tinizdir. Diliniz, dininiz, etnik grubunuz, ulusunuz ne olursa olsun. Teröre ve savaşa kapalı, in- sanhğın ortak kaygılannın ortak bir bilinç- te buluşmasını sağlayan, insancı bir dünya... "Insancı" anlamda küreselleşmenin tohum- lannı içeren... Amerika New York'u "ikiz kuleler"le de- ğil, insanı insanla buluşturan kültür-sanat- bilim hizmetiyle simgeleştirebilseydi, bu- gün New York'ta yaşananlar ve dünya dü- zeyinde yaşanacağından korkulanlar bilim kurgu filmlerinde kalacaktı. Dehşet verici bir bilgisayar oyununu an- dıran ve New York'un düşsel siluetini yer- le bir eden "gerçek görüntüler" insanlar âlemine son ders olsun. Yazar, 'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü' adlı oyunu 30 yıl önce yazmıştı Dario Fo'yla G8 üzerineNobel ödüllü, 74 yaşındaki ünlü Itaryan oyun yazan Dario Fo'nun, Italya'daki politik şid- detı konu alan 'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü' adlı oyunu yazmasımn üstunden 30 yıl geçti. Fo, şu anda ülkesine şiddetin geri dönmesini eleştiriyor. Temmuz ayında Cenova'da yapılan G-8 zir- vesinde Italyan polisinin protestoculara sal- dırmasını, bunun en basit örneği diye açık- layan Fo. 21 yaşındaki anarşist Carlo Giuli- ani'nin onunla aynı yaşlardaki polis memu- ru taranndan vurulup cesedinin saatlerce bir kan gölü içinde yerde bekletilmesini vahşet olarak nitelendirdi. Bu olayı iki bombalama eylemi daha takip etmişti. llki, Italya Başbakanı Süvk) Bcrlus- coni'nin ziyaretinden saatler önce Venedik Mahkemesi'nde, diğeri de ağustosta iktidar- daki sağ koalisyonun üyesi aynlıkçı Kuzey Ligi'ne ait ofıslerde gerçekleşti. Fo'ya göre yaşanan bu trajedi 'gangster' di- ye tanımladığı Berlusconi'nin merkez- sağ hü- kümeti taranndan hazırlanmış kasti ve kusur- suz bir plan. "Bu bir tuzak ve İtaha'da çok iyi büdiğimiz bir tuzak. Her şeyin çok açık bir manüğı var. Hükümet, halla, bunun demok- ratik alanın dışında, şiddet ve kriminal terö- ristler taranndan yönİendirilen bir muhalefet okluğuna inandırmak istiyor." Dario Fo, Cenova'ya giderken polis tara- nndan durdurulup gözalhna alınan Avustur- yalı ırkçılık karşıtı bir tiyatronun üyelerinin de salıverilmesi için ılk girişimde bulunan kişılerden bıri oldu. Avusturyah tiyatrocula- nn başına gelenler Fo'nun 1974"te Şih'deki darbeyi protesto eden oyununun turnesinde Sardinya Adası'nda diğer oyuncu arkadaşla- nyla birlikte tutuklanmasını hatırlatıyordu. G-8 polis operasyonundan sorumlu Italya Içışleri Bakanı Qaudk>Scajob'nm, birinin her- hangi bir sebeple polisi suçladığı takdirde sorgu hâkımlerinin karşısına çıkanlacağını ima etmesini. mafyacılık hatta faşizm olarak adlandıran Fo, yaşananlar karşısında heyeca- nını; yazarak, çizerek, resim yaparak, setler ve kostümler tasarlayarak, kısacası üreterek koruduğunu dile getiriyor. Fo'ya 1997'de Nobel Edebiyat Ödülü verildiğinde bazı kesimler ödülü reddetme- sini umarken Fo bunu şampanyayla kutla- mış, ödül parasını özürlüler aduıa bir vakıf kurarak harcamıştı. Fo ve 50 yıldır beraber çalıştığı oyuncu, yapımcı eşi Franca Rame, . uhalif tavn ve farklı biçemiyle ülkesindeki politik şiddeti eleştiren oyun yazan, son olarak G-8 zirvesinde Italyan polisinin protestoculara saldırmasını vahşet olarak değerlendirdi. Fo, başbakan Berlusconi'yi 'gangster' olarak tanımlıyor. inançlan ve sanatlan uğruna yıllardır sansü- re, işkencelere, tecavüze karşı göğüs geriyor- lar. 1973'te siyasal görüşleri yüzünden kaçı- nlarak işkence ve tecavüze uğrayan Rame, bu olaydan sonra, 'Tecavüz' adlı oyunu yazıp oynamıştı. Fo bombalama olaylanna geri döndügün- de, eylemlerin 1970'lerin aşın sol 'KralTu- gaylar' adlı gruba yıkıldığını söylemekten korkmadığını belirterek Venedik'te kullanı- lan bombaların anarşistlerin yıllardır kullan- dıklan klasik bombalarla aynı olduğunu, fa- kat Cenova ve Venedik'teki yargıçlann bu profesyonel olayı aynı kişilerin yapmasının mümkün olmadığını dile getirdiklerini söy- ledi. Yargıçlardan bırini kişisel olarak tanıdı- ğını anlatan Fo, onların haklı olduklannı, asıl sorunun zamanlayıcılan ve fıtilleri kullan- mayı polisten başka bu kadar profesyonel bi- len başka kişilerin olup olmadığında yattığı- nı söyledi. Günah keçisi yoksa bunun yaratıldığına, 70'lerden beri yaşananın bu olduğuna inanan Fo'yu anlamak, 'Bir Anarşistin Kaza Sonu- cu Ölümü' adlı oyununu okuyunca pek zor olmasa gerek. Oyun, 1969'da Müano'da ya- şanan bir olaya dayanıyor. Duomo Meydanı civannda bir bomba pat- lamış ve on altı kişi yaşamını yitirmişti. Po- lis anarşistleri suçlamış ve aralanndan Gi- useppe PinelK'yi tutuklamıştı. Daha sonra ölüsü, gözaltında tutulduğu emniyet müdür- lüğünün penceresinden atılmış olarak bulun- du. Pinelli'nin ölümü apaçık bir cinayetti. Oysa polis, olayı oyunun başhğı gibi ironik bir şekjlde açıkladı: "Bir Anarşistin Kaza So- nucu CMümü''. Olay, kaza sonucu ölüm ola- rak arşivlere kaldınldı. Yazar, son oyunu 'Ödenmeyecek, Ödemi- \wuz'a admı, Ingiltere'de oy kullanımında öde- nen vergiyi protesto eden göstericilerden esin- lenerekvermiş. Oyununkonusu, enflasyonun çahşan insanlar üzerindeki etkileri. Son ola- rak, küreselleşme karşıtı hareketlere katıldı- ğını belirten Fo, Cenova'da yaşanan olaylar- la ilgili bir şeyler yazacağını belirtiyor. "Kü- reseDeşme karşıb harekette onayladığım çok şe\' var. Avrupa'daki fabrikalann, daha son- ra Afrika ve dünyanın diğer yoksul böigele- rindeki çocuklan sömüren insanlartaranndan, Avrupa'da bir işçiye ödenenin beşte birini bu ülkelerdeki insanlara ödemek için elden çıka- nlmasına karşıyım. Bu örgütlü ticari soygun- duıf Italya'da karayollannda ölü sayısı günde 5O'ye yükselmişken otoyollarda hızı 170'e çıkarmalannı ise katliam diye adlandıran Fo, tüm bunlann amacuıın ekonomi adı altında, daha çok mal, örneğin hızlı ve pahalı araba satmak olduğunu savundu. (The İndependent) Hukuki sorunlar var tstanbul Müzesi sanalortamda açıldı kütrür Servisi-Tarıh Vakfi, hukuki problemler nedeniyle açıhşını geciktirdiği lstanbul Müzesi"ni sanal ortamda 15 EylüPde açtı. Vakfin 10. kuruluş yıh nedeniyle açtığı wwwistanbulmuzesLorg adlı web sitede, sanal müze projesİnin tamtımmın yanı sıra sanal geziler, sergiler, forumlar ve lstanbul üzerine bilgiler yer alıyor. 1992'de başlayan lstanbul Müzesi'nin kurulma çalışmalan, 1995 yılında Darphane-i Amire'nin vakfa tahsisi ile hızlandı. 2001 Ekim ayuıda müzenin açılmasının hedeflenmesine karşnı araya giren hukuki süreçler, projenin fiilen yavaşlamasına neden oldu. Darphane'de Habitat II çerçevesinde gerçekleştirilen 'Dünya Kenti İstanbul' ve 'Anadolu'da Konut ve Yerleşme' sergileri ile başlayan 5 yıllık süreçte bir kısmı büyük çaph sergi olmak üzere 400'ün üzerinde kültür ve sanat etkinliği geTçekleştirilerek bu mekân Istanbul'un önde gelen kültür merkezlerinden birine dönüştü. Sürmekte olan bu zorunlu gecikmenin kayıplanmn en aza indirilmesi amacıyla 2000 yüı sonlannda sanal ortama aktanlması düşünüldü. Rockefeller Vakfi'nm kısmi mali desteği ile başlatılan projenin, son birkaç ay içinde geliştirilerek Tarih Vakfi'nın 10. kuruluş yüma yetiştirümesi bekleniyor. Müze, referans kayaağı olma yolunda Altyapısı önemli oranda kurulan sitede şu anda, lstanbul Müzesi Projesi ve Darphane ile ilgili bilgiler, Darphane eikinlikleri, darphanede sanal gezi, Sanal lstanbul Sergisi, lstanbul ve müzecilikle ilgili yayınlar, lstanbul dergisi köşesi, lstanbul ve müzeciliğm tartışıîdığı, sivil topluma açık 'İstanbul Forumlan', kentte yapılan kültürel eüanüklerin takvimi, seçümiş web adresleri bulunabiliyor. Bu şekilde, sitenin lstanbul üzerine bir referans kaynağı ve eğitim merkezi oknası planlanıyor. Proje yöneticiliğini Bülent Özden'in, müzecilik danışmanhğını BurçakMadran'ın yaptığı Sanal lstanbul Müzesi, önümüzdeki aylarda sürecek çalışmalarla gelişecek; diğer sergileri, lstanbul Ansiklopedisi'nden seçümiş maddeleri, lstanbul için çahşan sivil toplum kuruluşlanyla ilgili bilgileri, kent içinde sanal gezileri, Istanbul'un semtlerini de içerecek. YAZIODASI SELtM tLERİ Beckett'in Proust'u Kitap dergilerini, kitabevi vitrinlerini takip et- meme karşın yayımlanan kitaplardan çoğu kez habersiz kalıyonjm. Kadıköyü Çarşısı'ndan Mühürdar'a hızlı hızlı yürürken, solda bir vitrinde, Metis Yayınlan'nca yayımlanmış, Samuel Beckett imzalı Proust'u şaşırarak gördüm. Randevuma o kadar geç kal- mıştım ki, kitabevine girip eseri edinemedim. Ancak birkaç gün sonra Simurg'a uğrayabil- dim; Proust artık benimleydi. Sonbaharın erken bastırdığı akşamüzeriydi, geçen hafla çarşamba günü. Yağmur yağıyor- du, hava serinlemişti. Aylak geçecek bir iki sa- atim vardı. 'Kafe-bar'larüan birine girdim, saat altı buçuk filan, içimde hep aynı yıkkınlık. Bann çevresinde toplaşanlar, Amerika'nın ba- şına gelenlerle futbol konuşuyorlardı. Kitabımı okumaya koyuldum; sesler eridi. Orhan Koçak'ın özlü "Sunt/ş"undan Proust monografısinin, Beckett'in yayımlanmış ilk kita- bı olduğunu öğrendim. Samuel Beckett, ben yaştakilerin gençlik yıllarına derinden ses yö- neltmiş bir yazardır. Mutlu Günler adlı oyununu çok severek okumuştum. Başka yaprtlarından aynı tadı aldım mı, biîemem. Ama Beckett ede- biyatseverler arasında çok ünlüydü. Proust monografisini okudukça -hiç değilse bir buçuk saat...- içimdeki sıkıntı, yıkkınlık ge- çer gibi oldu. 1930'larda yayımlanması, aradan geçen onca zaman, monografınin eleştirel yak- laşımını gündem dışı bırakamamış. Şu saptayım irkittiyor: "Proust'un zayıf bir belleği vardı - tıpkı etki- siz bir alışkanlığı olduğu gibi, çünkü etkisiz bir alışkanlığı vardı. Belleği güçlü adam hiçbir şey anımsamaz çünkü hiçbir şey unutmaz." Proust ise hep hatırlamaya çalışır, yani Mar- cel, yani anlatıcı... Yağmur devam ediyordu. Camlarda iri iri dam- lalar, su yolları. Kafe-barın arkasındaki küçük bahçede ıslak sarı yapraklar. Bunlar hepsi ba- na hüzün verecekken, Geçmiş Zaman Ardında'y\a haşır neşir olduğum günlere kaçıverdim. Galatasaray üsesi'nde öğrenciydim. Proust'un Livre de Poche yayını bir iki krtabını eveleye ge- veleye okumaya çalışıyordum. Kırka yakın yıl geçti herhalde. Sonra Yakup Kadri'nin çeviri- siyle karşılaştım: Swann'lann Semtinden. Bir romancıya, hem de usta bir romancıya yaraşır bir önsöz yazmıştı Yakup Kadri. Bu önsözü ara- da bir hâlâ okurum. Beckett'e gelince, hemen herkesin ayılıp ba- yıldığı Proust tarzı 'zamanı geri getirme' mese- lesine bambaşka bir açıdan bal^iış. Pek de rti— raz edemiyorsunuz... Güzel kitaplar -Başka nasıl niteleyebilirim?-, güzel yazılar umarsız zamanlarımızın tek kılavu- zudur. Onlara kapılıp gittikçe kendimizden kur-.. tuluruz. O güz başlangıcı akşamı da öyle oldu. Beckett'in Proust'una ne çok şey borçlu oldu- ğumu düşündüm. Sokağa çıktığımda yağmur az buçuk dinmiş- ti. Beckett'ten kendime pay biçmeye çalışıyor- dum: "Çünkü belleği bir çamaşır ipidir, geçmişine ait imgeler de kurtanlmış birer kirli çamaşır ve yâdetme ihtiyacının kibirli ve şaşmaz hizmetkâr- lan." Derken Leyla Erbil'in nefis yazısını hatırla- dım: "Vınteuil'ün SonatAndantesi". Zıhin Kuş- /an'nda yer alan bu yazı, bana sorarsanız, hari- kulade bir öyküdür. Leyla Erbil "mef/n/er"inden biri saysa da. Hatta bir romana bızi çağıran bir öykü. Okumalanmızın da romanlan yok mu? Takvimde h Bırakan: "Adı Vmteuil. Takma ad da olabilir? Marcel Pro- ust'un romanından çıkma. Tümüyle bir kurgu ürünü olan romandan çıkma; kurgu-yalan da ola- bilir, kurgu-yanm yalan, kurgu-gerçek de?" Ley- la Erbil, Zihin Kuşları, Yapı Kredi Yayınları, 1998. Senna'mn yaşamı film oluyor • Kültür Servisi -1994yıhnda San Marino Grand Prix'sinde otomobilini beton duvara çarparak hayatım kaybeden Formüla 1 yanşçısı Ayrton Senna'mn yaşamı film oluyor. Filmde Senna rolünü ünlü aktör Antonio Banderas canlandıracak. Senna'mn ölümcül kazayı geçirdiği dönemi konu alan fihnin, yanşçının hayatının yam sıra ölümüyle ilgili gerçeklere de ışık tutması bekleniyor. Yeni sezonda İFSAK • Kühür Servisi - İFSAK ekim aymda yeni sezona başlıyor. 6 Ekim'de bir saydam gösterisiyle başlayacak olan sezonda, yaz döneminde haftada bir kez yapılan etkinlik sayısı üçe, bazı haftalar ise dörde çıkacak. Her ayın ilk pazartesi ve perşembe günleri üyelere açık olan 'Ayın Fotoğraf Yanşması' düzenlenecek. Diğer pazartesi ve perşembe günlerinde ise saydam gösterilerinden söyleşilere, tartışmalardan film gösterimlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede etkinlikler yapılacak. Düzenli olarak izlenebilecek bir diğer etkinlik de cumartesi günleri yapılacak olan kısa fihn gösterimleri. Bu düzenli etkinlikler dışında ayda en az iki kez çarşamba akşamlan yapılan 'İFSAK Doğa Fotoğrafçılan' grubunun etkinlikleri de derneğin programında yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle