Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MART 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
2 milyon tavuk ve civciv bakımsızlıktan öldü, 30 bin yurttaşın geleceği karardı
Mudurnu:Bfrüçeıımçöki'ışüÜMİTZtLELt
- Siz hıç, çoluk çocuk, yedıden yetmi-
şe ağlayan bır kent gördünüz mü?..
-Bengördüm!..
Okuduğunuz bu yazı, Bolu'nun iç ke-
sitnine doğru 50 kilometre uzaklıkta, bir
vadi içinde, yaşamını tavukçuluğa bağla-
mış ve ne olduğunu bile anlamadan bat-
mış, çaresizlik, yoksulluk \ e de utançla ta-
nışmış Mudurnu ilçesinde geçen bır gü-
nûn bikâyesidir...
Aslında kuru, en fazla okuyanın başı-
nı iki yana sallayıp dilini damağına daya-
yarak "ak, ak,çokyaztk" diyebileceği bir
haberdi:
- Mudurnu Tavukçuluk Şırkeü'nin eko-
nomik darboğaza gırmesıyle bırlikte yem
bulamayan üreticının elindeki 2 milyon
civcrv ve tavuk telef oldu!..
Fotoğraf da vardı... Kocaman kıreç çu-
kurunaatüan cıvcıvler ve bu dramatik tab-
loyu umutsuz gözlerle izleyen köylüler...
Bu, ikı sütuna beş santimlik haberin ar-
dındakı ınsanı görmek ıçın yola çıktım...
Mudurnu'ya ıstersenız Akyaa, ısterse-
nız Abant ya da Bolu üzerinden ulasabı-
J dını ilçesinden alan Mudurnu Tavukçuluk, kredi faizlerinin akıl almaz yükselişi ve
j/M bankalaruı alacaklan için harekete geçmesiyle zor duruma düştü. Marketlerdeki
^Z J - alacaklanna kadar haciz konulan şirket, sonunda günlük üç yüz bin kesim kapasiteli
fabrikasında tüm işlemleri durdurdu... Işçi ve köylü aylardır beş parasız... 3 bin 500 tavuk
çiftliğinden 2 bin tanesi battı.. Bölgeden "utanç göçü" başladı!..
lirsiniz. Ben kar, kış korkusu ve yolun bü-
yük bölümü otoban olduğu içın Bolu gü-
zergâhını tercih ettim. Il merkezine gir-
dikten sonra ilk sapaktan döndüğünüz va-
kıt Mudurau 50 kilometre uzaklıktadır.
Dar ama dûzgün bir asfalt yoldan, iki ta-
rafıruzda yeşilın her tonu ve tavuk çıftlik-
leri ve yem fabrikalan arasında keyıflı bir
yolculukturbu...
ölüm sessizllğl
Ama bu kez daha değışıktı!.. Her şey-
den önce etraf ölümüne sessizdi... Yol kı-
yısında rastladığım tavuk üretim çiftlik-
İeri daha da sessizdi, cıt çıkmıyordu... Il-
çeye birkaç kilometre uzaklıktaki yem
fabrikası ise adeta terk edilmış gıbiydı...
llçenın hemen gırişınde, Mudurnu Ta-
vukçuluk Şirketi'nin kapısı önündeki dev
tavuk heykelinin altında bekleşen işçiler
de çok sessizdi... Bir de umutsuz!..
Gerekli izinler alındıktan sonra kısa bir
süre öncesine kadar 2 bin 80 işçinin ça-
hştığı, 3 bin üreticinin her gün on binler-
ce tavuk getırip bir o kadar civciv alıp gö-
türdüğü, yine on bınlerce kesimin yapıl-
dığı fabnkaya girdim. Muhasebe bölûmü-
nün önünde kadınlı erkekli işçiler sessiz-
ce bekleşiyordu. Kapıdaki duyuru ise u-
mutkıncrydr
- Avans ödemeleri durdurulmuştur.
Maaş alacaklan para geldiğinde gruplar
halınde ödenecektir!..
Yammdakı genç görevli benı doğruca
yönetım binasına götûrdü. Fabnka yetkı-
lısı Muzaffer Resne ıle görûşecektim.
Bankalann boğucu baskısından ve ala-
caklara konulan hacizlerden kurtulabil-
mek ıçın yıl başında Mudurnu Tavukçu-
luk "an çahşanlanna kurdurduğu ve tü-
müyle kiraya verdiği Besin Tavukçuluk
Şirketi'nin yönetim kurulu ûyesi Resne
Ue hemen görüşemedim. Çünkü benim
geldiğim sırada ıçende Bursalı bir teda-
rikçınin haciz işlemleri yapıhyordu!..
Cesedim peldi
Yüksek faizle gelen borç kıskacından
kurtulmak ıçin yapılan yöneücilere kira-
lama işlemi de işe yaramamış, hacizler
yeni şirketin de ûzerine binmişti. Mudur-
nu'ya geldiğim gûnün bır başka ve acı
özellıği daha vardı. Günde 300 bin tavuk
kesim kapasiteli fabrikada kurulduğu
1967 yılından bu yana ılk kez o gün ke-
sim yapılamamıştı! MuzafFer Resne, asıl
büyük felaketın bu olduğunu söylüyor ve
ekkyordu: - 30 yıkhr buradayım, bugûn
Tavukçuhıkla geçinen Mudurnu ilçesi kan ağbyor. Sokaklar, pazar bomboş. tşçDer dunımlanna isyan edryor. Mudurnu hayalet ilçeye dönûşmek ûzere.
Türesin ailesi devlete tepJüli
M
udurnu Tavukçuluk
1967 yılında Tevfik
Tûresin tarafından ku-
ru]du. Başlangıçta birküçük üre-
ticinin mütevazı yumurta tavuk-
çuluğu ıle başlayan gınşım gıde-
rek büyüdü ve 1997 yıhnda zir-
veye ulaştı. Bu tarihte modem te-
sısler Süleyman Demirei ve Hü-
sametin Cindoruk'un da katılı-
mıyla açıldı.
1998'de yoğun talep neticesi
daha da büyüme karan alındı.
Şirketin yüzde 4O'ı halka açıldı.
Son teknolojiye yatınm yapmak
için 13 trilyon lıra kredi alındı.
Ancak ardı ardına gelen iki kriz,
bankalann kredi faiz oranlannı
yüzde 1.000'lere çıkarması Mu-
durnu Tavukçuluk'u ekonomik
darboğaza soktu. Ben Mudur-
nu 'da Türesin ai lesinden hiç kim-
seyle buluşamadım. Aile fertle-
rinin knzı aşabilmek içın Istan-
bul ve Ankara'da çözüm peşinde
koştuklannı öğrendım. Önce
UğurTüresnTle, sonra da asıl ku-
rucu Tevfik Türesin'le telefonla
röportaj yapabildün. Işte soru ve
yanıtlarla bır knzin hikâyesi...
Banka kredllerl
- İşler nasıl bu noktaya geidi
UğurBey?
- Biz 98'e kadar hiç kredi kul-
lanmamıştık. 99 yılında yoğun
talep nedenıyle üretim artışına
gitme karan aldık. Bunun ıçın
teknolojımızı yenilememiz gere-
kiyordu. Bankalar kredi vermek
içinkapımızdakuyruğagirdi. 13
trüyonluk kredi aldık ve son ku-
ruşuna dek fabrikaya yatırdık.
Kasımda kriz patlatınca yüzde
35'ten aldığımız kredi faizleri
yüzde 600'lere, 1.000'lere firla-
dı. Yani bız ayda 400 milyar kre-
di borcu öderken bir anda hafta-
da 400 milyar ödemek zorunda
kaldık. Dayanılacak bır durum
değıldı tabiı.
- Peki daha önce göremediniz
mi krizm getdiğini?
- Emın olun gördük. Sermaye
Pıyasası Kurulu'na başvurup
sermaye arttınmı istedık. Çünkü
öz sermayemiz bızı kurtaracak
krediyi almaya yetmiyordu. An-
cak 3 ay süreyle SPK'ye başkan
atanmadı. Dılekçemız masada
bekledı. Şırf bu nedenle Zıraat
Bankası'ndan çıkan 1.5 trilyon-
luk kredimızi kullanamadık
- Şirketinizm değeri nedir?
- Arthur Anderson şirketınin
aralık ayı değerlendırmesine gö-
re Mudurnu Tavukçuluk'a 98
milyon dolar değer bıçıldı.
- Bankalar niçin sıkışürdı?
- Çok acelecı davrandılar ve
marketlerden alacaklanmıza ka-
dar haciz koydular, hammadde
alamayınca milyonlarca tavuk ve
civciv telef oldu. Üretim durma
noktasına geldı.
- Şirodi ne yapacaksmız?
- Mutlaka bır çıkış yolu bula-
cağız. Üretime ara verip yerli ve-
ya yabancı ortak arayacağız. As-
lında çıkış yolu var. Bankalar bı-
ze iki yıl ödemesiz, 4 yıl ödeme-
li bır plan verseler, bir de normal
faizle 10 mıryon dolar kredi bul-
sak bu krizden rahatlıkla çıkanz.
- Ya şahsi servetiniz?
- Şu anda kırada oturuyorum.
Çocuğumun bılgısayaruıa kadar
haciz geldı. Tüm gaynmenkulle-
rimiz de hacızde. Alınan tüm
kredılerson kuruşunakadar ışlet-
me kredisıne kullanıldı.
'Bir llram yokf
Bu konuşmadan bir gün sonra
şirketin kurucusu Tevfik Türesin
aradı. Sözlerine, "Ümit Bey, sizi
şerefîmle temin ederim bir iiram
yok!" dıye başlayan Türesin,
Mudurnu Belediye Başkanı Karakaşoğlu korkuyor:
Sosyalpatlama olabilir
~t Jrudurnu'daüçdönemdirarkaarkavase-
]\/j çimi kazanan CHP'li belediye başkanı
J.VJL MehmetKarakaşoğfcdahaöncekıknz
dönemlenni sosyal dayanışma ve çalışkaniığı sa-
yesınde atlatan üçeninbu kezgelen knzden Tür-
kiye'nın genelınden en az üç dört kat daha fazla
etkilendiğını söylüyor...
- Kriz Mudurnu'yu fena etkflemişe benzfyor?
- Haddınden çok daha fazla! Ilçede dolaşan
paranın yüzde 9O'ı Mudumu Tavukçuluk Şirke-
ti'nin dağıttığı paraydı. O kaynak durunca ilçe
ekonomısı çöktü!. Bakırt benim şirketle bir ba-
ğım filan yok. Siyasi olarak bile ayn görüşlerde
olabiliriz. Ama şunu söylemek namus borcudur;
Mudurnu Tavukçuhık'u zamamnda eleştirenfcr
bilebugün ağlıyor!.. Sosyal etkinlikler yok oldu.
- Şu anda durum vahim görünm'or?
- Alışvenş durma noktasına geldı. Daha da va-
himi... Mudurnu'da hiç kimse evmi, işyerim ki-
litlemezdi, öylesine bir güven ortamı vardı. Ama
bugünlerde az da olsa rursızlıklar başladı. Çün-
kü ınsanlar çaresız.
-BB'd«tekişletme>'ebağunhekoııomioimanra
çaresiznğivarganba?
- Mudumu asunda el sanaâannda çok ileri bır
ilçe. Ama son yıllarda hepsi birer birer yok olma
tehHkesiyle karşı karşrya kaldı. Teknolojik gelış-
menin karşısında duramadı. Bu da kötü tabiı...
-Peki,neolacak?_
- Söylemesi zor. Eğerbir düzelme olmazsa du-
rum sosyal patlamaya ve göce kadar uzanabüir.
O zaman da felaket olur.
-ÜçeohnaktançıkardeiHBM)r_
- Bakm. Mudumu aile planlamasına çok dik-
katedenbir ilçedir. 1927'de nüfusu 4 binmiş, bu-
gün yaklaşık 6 bin. Göç başlarsa bu ıstenmeyen
sonuçlara yol açabilk. Bu güzelim ılçeye çok a-
ma çok yazık olur.
devlete de bir kuruş borcu olma-
dığıru söyledi.
Borç durumu
- Borç durumunuz ne?
- Halk ve Ziraat bankalanna
bir kuruş borcumuz yok. Vergi
borcum da yok. 12 özel bankaya
kasım ayı kuruyla 13 trilyon lira
borcumuz var.
- Bir başka şirkete aktarma
yapbnıznn?
- Asla. Seben ılçesinde bir süt
ürünlen fabnkası var. Mudumu
pıliç restoranlan var. Ayn şirket-
İerdir. Hiçbir aktarma söz konu-
su değıl. Acı olan şudur; devlet
bize destek değil, köstek oldu.
E>evletin HalkBankası yurtdışın-
dan alacağımız krediye bile Ha-
zıne'den gelen yazı üzerine temi-
nat mektubu vermedi!..
-Devietten yöksek teşvüder al-
dığınız söyleniyor-
- Tamamıyla yalan!. Biz bir
Amerikan finnası olan BETCO
şırketinden Türesin ailesinın
şahsı kefaletıyle 2 yıh ödemesiz
5 yıl için 8 milyon dolar "kümes
kredfip aldık, yüz bin metreka-
relik bır alan ıçın. Bunun da dev-
letle hiçbir ilgisı yok.
-Niçin ihracata yönefanediniz?
- Yapamadık kı!.. Bumumu-
zun dibindeki Türkistan'a ABD,
Fransa ve Brezirya şirketlen 700
dolarlık teşviklerle üreüm fazla-
sı ihracat yaptilar. Biz devietten
300 dolar teşvık istedık onu bile
vermediler. Bunun yerine yemde
kullandığımız ithal mısır ve soya
fasulyesine yüzde 60 fon uygu-
layıp maliyetlen artürdılar. 2 mil-
yonu aşkın tavuk ve civciv de he-
ba oldu gım'!..
buraya ben değil, cesedim geldi!..
Resne, Mudumu ve çevresindeki 30 bin
kişıyi çaresizliğe, yoksulluğa ıten bu çö-
küşün aym zamanda Bolu, Düzce, Akça-
koca, Adapazan, Akyazı ve Nallıhan böl-
gelerinı de dennden etkıledığini anlaüyor
ve bu durumu anlamaktan aciz kaldığım
özellikle vurguluyordu.
Sadece Türesin değil
- 2 bin 80 çahşanın yaklaşık 500'ünü
çıkarmak zorunda kaldık. Üretıcı. tedarik-
çi, nakhyeci penşan. Milyonlarca hayvan
telef oldu. Bu aynca büyük bir çevre kir-
Uliğıni de berabennde getirdi. Mudumu
Tavukçuluk artık Türesin ailesinın değil,
halka mal olmuş bir işletme. Karabük ya
da Ereğli E>emir-ÇeUk gibi düşünün. Ban-
kalara gösterilen ihtimamın yüzde, binde
biri niçin bıze gösterilmiyor anlamıyo-
ruz... 10 milyon dolarlık doğru dürüst fa-
ızli bır kredi bu son teknoloji ile donanl-
mış tesisi kurtarmaya yeter de artar!.. Üs-
telık bu rakam hortumlanan kamu banka-
lanrun verdiği kredilenn yanında devede
kulak ve şirketin varlığı bunun kat kat üs-
tünde...
Utanç gdçül..
Bütün gün boyunca Mudurnu'yu dolaş-
ûm. Işçiler borç içinde ve ne yapacağuu
bilemez haldeydi.. Tüm varlığım tavuk
çiftliğine bağlamış üretıci köylü açlıktan,
bakımsızlıktan ölen tavuk ve civcivlerini
kendı ellenyle kireç çukurlanna atmanm
acısım yaşıyordu. Işçi ve memura kredih'
mal satarak ayakta duran esnaf, aylardır
ödenmeyen, ödenemeyen borçlann altın-
da ezilmişti.
300 yıllık Mudumulu bakır ustası M en-
met Ardıaior. "Madurnn TavTikçnhık'un
krize girmesi asıl bizi felç erti" dıyordu.
Kendi deyışıyle
u
sAr nra>
t
a" çalıştıklan
çok gün vardı. Bağ-K.ur'dan 100 milyon
emekli maaşı, bıraz da toprak olmasa aç
kalmak işten bile değıldı!.. Insanlar geçen
yıldan kalma 30 milyon borcunu bile öde-
mekten acızdi ve onlar da haklıydı. SİT
alanına dahıl olan Mudurnu'da ev kirala-
n 75-100 milyona gelmiş dayanmıştı. Ay-
lardır para kazanamayan işçiler kiralannı
dahi ödeyemıyorlardı.
Böyle olunca da dayanamayanlaryavaş
yavaş göç etmeye başlamışlardı. Öncelik-
le ışten aülan ısçüer bu-er ıkışer ve boynu
bükük terk etmeye başlamışlardı ilçeyi...
Bir de sağa sola epey borcu olanlar vardı
ki onlar gece yanlan kaçarcasına uzakla-
şıyorlardı ılçeden... KaçtıkJan anlaşılma-
sın diye perdelen geride bırakıp gıdiyor-
lardı!..
Mudumu'nun merkezındekı en büyük
marketlerden birinin sahıbi olan Engin Sa-
nboj da çok dertliydi. Çoğu esnafın sif-
tah bile yapmadan kepenk kapattığmı an-
latan Sanboy'a göre çok geçmeden iflas-
lann başlaması kaçınılmazdı. Kendisi de
beş aydan ben borçlan tahsil edemiyordu
ve bırikmiş en az 4-5 milyar alacağı var-
dı. Memur müştenler de olmasa o da ayak-
ta kalamayacağmın farkındaydı:
- Allahtan memurlar var. Işçi ve köylü
aylardır ödeme yapmıyor. Biz de veresi-
yeyı kesmek zorunda kaldık. Insanlar ço-
cuğunu okula bile göndermekten vazgeç-
mek üzereler. Çünkü okul ıçin harcaya-
cakparalanyok!..
Bir zamanlartıklım tıklım ve de cıvıl cı-
vıl olduğu söylenen ilçe meydanı şimdi
bomboştu. Meydam çevreleyen kahveha-
neler ise ağzına kadar doluydu. Işsiz yurt-
taşlar bir çay parasına buralarda oturuyor,
bezgın bir şekilde, "Şimdi ne oiacak" so-
rusuna yamt buhnaya çahşıyorlardı. Mu-
dumu'nun eski belediye başkanı Saffet
Öztürkıse durumu olanca çıplaklığıyla ve
de iki cümlede özetleyıvenyordu:
- Mudurnu'nun ekonomik durumu sıfır-
landı Yanı, Mudumu bu şartlar altında ta-
mamen bıtmış oldu beyefendi!..
Akaryakrt bile taksttle
Ilçenin en büyük beyaz eşya ve akarya-
kıt tüccarlanndan Tavip ÜnsaL "Çaresiz
insanlara akanakrü bile takside veriyo-
rum" diyor ve anlatıyordu:
- Yalniz beyaz eşyada 100 milyarlık ve-
resiyem dışanda. Ne yapacağımı bilmi-
yorum. Son çare sattığım eşyalan teker te-
ker toplayıp elden düşme satacağım. Böy-
lece belki batmaktan kurtulabilirim. Ama
böyle gıderse ilçe batar!.. 5 bin 500 nüfus
göçe başlar ve 3 bınin alrına düşerse bu-
rası ilçe özelliğini yıtirir, belde olur!..
Zıraat Bankası'nin Bursa'dan yeni tayin
olmuş müdürü ise şaşkındı. Köylünün kre-
di borçlannı kapatmadan yeni kredi iste-
dığını, doğal olarak vermediklerini söylü-
yordu. Bankanın hemen yanı başında ku-
rulan ve iğne atsan yere düşmeyen pazar
yerinde şimdilerde sadece memurlar gö-
rülüyordu!.. Son olarak açlıktan kınlan ta-
vuk ve civcivlerin atıldığı birkaç kireç çu-
kurunu ziyaret ettim. Kireç kokusuyla yok
yere ölüm kokusu birbirine kanşmıştı...
Ne suçu vardı bu ınsanlann?.. Alınan,
ödenemeyen kredilenn, yüzde binlere fir-
layan faizlerin, hortumlanan devletbanka-
lannın, becenksiz yönetımlerin, ülkenin
iliğini kemığını sömüren acımasız IMF
reçetelerinin, en rezil siyasi pazarhklarm
hangisinde bu insanlann güriahı vardı?..
Bu acımasızlığın, bu vahşetin bedelinj
nıçın bu insanlar ödüyordu?.. Asıl bedel
ödemesı gerekenler niçin hâlâ oralarda
oturuyordu?.. Ve asıl önemlisi, bu bedel
nasıl ve ne zaman ödenecekti?..
Bu sorunun yanıtını bulacak olanlar da
yine o ınsanlardı!.
GEÇMtŞTEN
GELECEĞE
ORHANERİNÇ
Sosyal Adaletten
Kesitler
Hükümetin para yönetimi ve vergi adaleti konu-
sunda ne kadar uzak görüşlü (!) olduğu her geçen
gün biraz daha netlik kazanıyor.
Son ve en somut örnek Bay Kemal Denriş. Ko^
alisyon liderleri Amerika'dan Merkez Bankası baş-
kan adayı olarak çağırdıklan Bay Derviş'in uzman-
lık alanının doğaıdan para yönetimi olmadığını
kendi ağzından duyduklannda sanınm çok şaşır-
mışlardır.
Şaşırmışlardır dedim, ama sözün gelişi. Belki
de işlerine gelmiştir. Çünkü kendisini daha yakın-
dan tanıyan Dünya Bankası yetkililerinin, hükü-
metten beklentisinin "Bakanlık" olduğu yolunda-
ki mesajlannı öğrenince rahatlamışlar, "peşin pa-
ra" sözünü duyan züğürtler gibi yüzlerinde gülü-
cükler açılmıştır.
• • •
Çöken bankalar sisteminin Hazine'ye ve dola-
yısıyla yurttaşlara olan maliyetinin yaklaşık 25 mil-
yar dolar olduğu hesaplanıyor. Bu sonuç, banka-
lan yeniden yaşama geçirmek için kullanılacak
ödeneklerin alt alta yazılıp toplanmasıyla sınıriı.
Ekonomi uzmanı değilim, ama bana yanlış bir
hesap gibi geliyor.
Acaba, bankalar kaynak bulsun diye paradan
para kazananlara vergi bağışıklığı yoluyla Hazi-
ne'den aktanlan paranın ceremesi ne kadar?
Mart ayı Türkiye'nin yıllardır değişmeyen vergi
ayıdır.
Kimi kazançlar için beyanname verme ve ilk tak-
siti ödeme ocak ayına çekilmiştir, ama gelir vergi-
si için en önemli ay marttır.
Bu ayda uzmanlar, vergi mükelleflerini çeşrHi
araçlarla bilgilendirir ve uyanrlar. Bu araçlardan
biri gazeteler, uzmanlardan biri de Şükrü Kızı-
loftur.
Dünkü yazısının başlığı "Faiz, Repo ve Borsa
Geliri Vergiden Muaf\\ (Sabah, Sayfa 8).
Şöyle diyordu:
"2000'de banka faizi, döviz tevdiat hesabı ve re-
po geliri olanlar, tutan ne olursa olsun beyan et-
meyecekler ve vergi de ödemeyeceklerdir. Ban-
ka mevduat faizinden ve döviz tevdiat hesabı fa-
izinden yüzde 15 stopaj, fon payı ile biriikte yüz-
de 16.5, repodan da yüzde 14 stopaj, fon payı ile
biriikte yüzde 15.4 kesinti yapılması yeterii olacak-
tır. Bu oranlar 1 Ocak 2001'den itibaren mevdu-
at faizi, döviz tevdiat faizi ve repoda yüzde 17.6'yı
buluyor."
Parayı paradan değil de mesleğınızden, kişisel
ticaret ya da sanayi üretıminden kazanırsanız dev-
let baba neredeyse kazancınıza ortaktır.
2.5 milyar net kazancınız varsa vergisi 500 mil-
yon liradır. 62.5 milyar lira kazanmışsanız 22 mil-
yar 375 milyon lira ödersiniz. Vergi dilimleri yüzde
20'den başlayıp yüzde 45'e kadar aşamalı olarak
yükselir.
Üstelik bu parayı kazanmak ıçin üstlendiğiniz
riskler, çalıştırdığınız işçilerin sorumluluğu da sizin
üzerinizdedir. Devletin "batarsa batsın" umursa-
mazlığı da işin bir başka yönüdür.
Ama sermayenizi iş alanı yerine bankaya yatır-
mışsanız sizden keyiflisi yoktur. Trilyonlar da ka-
zansanız yüzde 16.5 vergi ödeyip ıslık çalabilirsi-
niz. Çünkü banka batsa da paracıklannız devletin
güvencesi altındadır. Belki biraz zorlanıp kârdan
zarar edersiniz, ama sonunda kuruşuna kadar av-
cunuza sayılması olasılığı her zaman vardır.
Vergi adaletsizliği çalışanlar için de geçertidir.
Asgari ücretin vergi oranı da yüzde 20'dir. Bu o-
ran da parayla para kazananlara göre yüksektir.
Ancak ayda 16 milyon 632 bin lira tutan SSK prU
mi ile geçim indirimi vergi matrahından düşüldü-
ğü için vergi tutan 12 milyon 156 bin 300 liraya in
1
-
er. Asgari ücretlinin eline geçen net para ise 86 mil
i
yon 922 bin 900 lira olur.
Son devalüasyonda bu para da alım gücünün
(sanki varmış gibi) yüzde 40'ını daha yrtirmiştir.
Bakan Derviş, sosyal adalet ile vergi adaleti ko-
nusunda kulağa hoş gelen sözler söylüyor.
Bakalım Türkiye'nin gerçeklerini öğrendikçe ay-
nı sözleri yineleyecek mi? Dileriz, kendinden ön-
cekiler gibi "pes" ederek söz oyunlanna başvur-
ma gereksinimi duymaz. Çünkü onun başansı, he-
pimize rahat nefes alma olanağı sağlayacaktır.
oerinc@cumhuriyet.com.tr. \
Mudurnulu isciler:
Biz değil
onlar utansınMudumu Tavukçuluk
Şiıketi'nin "zorunhı tensi-
kabna" uğramamış ışçıle-
rin bir bölümüyle fabnka-
nın yemekhane kısmında
görüştüm. Fabnka işçileri-
nın çoğu şaşılacak kadar
gençti ve önemlı bölümü
kadınışçiydi...
Ve hepsi son derece üz-
gün, huzursuz daha da
önemlisi umutsuzdu!.. Ge-
çen aylar içinde beş yüzü
aşkın arkadaşlannın isıne
son verilmiş, işine son ve-
rilmeyenlere ise beş aydır
maaş ödenmemıştı. Fabri-
kanın 15 yılhk ışçisı Saba-
hattinAydöL her zaman ol-
duğu gibi fedakârlığın en
ağır bölümünün ışçınin
üzerine yıkıldığını söylü-
yor ve ekliyordu: - Ama
mahkûmuz!.Çünkü vapa-
cak bir şey >x>k. Çahşacak
bir başka fabrika, işyeri ya
da işletme yok~
Ilçede Mudumu Tavuk-
çuluk Şirketi dışında bir
helva fabrikası ile bir sun-
ta fabrikası vardı. Onlann
da adı fabnkaydı!. tkısınm
toplam işçi sayısı 150-
200'ü geçmiyordu. Bütün
bölgenin kaderi tavukçu-
luğa bağhydı. 2.080 işçi
zaten 5.500 nüfuslu ilçe-
nin tamamını kapsıyordu.
Bunun dışındatavuk yetiş-
tincisi 3.000 köylü, 200
nakhyeci ve 150 tedarikçi-
nın temsil etti'ğı yaklaşık
30 bin kışinın yaşam şart-
lan da doğrudan şirkete
bağlıydı...
5 aydır maaş yok
"Peki ne oiacak" soru-
suna yanıt ise üç yıldır Mu-
dumu Tavukçuluk'ta çah-
şan Orhan Aydm'dan gel-
di. - Bu gküşie köyümfize
dönmekten başka çaremiz
yok!. Hiç olmazsa orada
ana babamızuı yanında
oturur, kira ödemeyiz!.
İşçiler, kiralannı ödeye-
memekten, bakkala, kasa-
ba, manava borçlan yü-
zünden utanç duyuyorlar-
dı. Hemen karşımda otu-
ran, başından beri sessiz
dmleyen yaşmaklı kadın
bu utanç sözcüklerinı du-
yunca son noktayı koydu:
- Biz değfl, bizi buduru-
nu düşûrenler utansnL